Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 29 OCAK 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Davos ve Porto Alegre
İKİZLEŞTİLER artık. Dün-
yanın zenginleri heryıl bu gün-
lerde Isviçre'nin Davos'unda
toplanınca, dünyanın yoksul-
ları ve onlardan yana olanlar
da Brezilya'nın Porto Aleg-
re'sinde bir araya geliyorlar.
Ikisi de şimdi yeryüzünün
neredeyse her yerinde yürür-
lükte olan sistemin iki ucunda
yer alıyor. Birinciler küresel-
leşmenin insanlaragetireceği
nimetleri vurgulayıp serbest
piyasa ekonomisinin seçile-
bilecek tek yol olduğunu, zen-
gin fakir herkesin ancak bu
yoldan refaha erişebileceğini
söylemekteler. Ikinciler ise, kü-
reselleşmenin ancak zengin-
lerin işine yaradığını, yoksul-
larla aralarındaki uçurumun
daha da arttığını ve bu arada
dünyanın kirlenip çirkinleşti-
ğini iddia etmekteler.
Davos ne kadar ağırbaşlı-
lık ve görkem izlenimi yarat-
mak istiyorsa, Porto Alegre de
aynı ölçüde şamata ve festi-
val havası vermeye çalışmak-
ta. Birincisinde yaşlılıkla otur-
muşlukegemen, Porto Aleg-
re'de gençlikle başkaldırı.
Aslına bakılırsa, bütün bun-
lar bu son toplantıya ge-
linceye kadar böyleydi. Şim-
di, galiba önemli bir değişik-
liğe doğru gidiliyor.
Davos'çular, savundukları
sistemin sonuçlarını pek be-
ğenmemeye başladılar. Dün-
yadaki azgelişmişlik olduğu
gibi sürmekte, hatta aradaki
açıklık daha da artmakta. Baş-
ka yerlerdeki huzursuzluk on-
ların rahatını kaçırmakta.
Porto Alegre'ciler, bağırıp
çağırmanın, protesto hareket-
leri düzenlemenin kısır döngü
yaratmaktan başka bir işe ya-
ramadığını görüyorlar. Konu-
nun özde siyasal olduğunu
fark ederek bundan sonrası
için siyasal eylemlere ve siya-
sal girişimlere başvurmak ni-
yetindeler.
llginç olan şu; şimdiye ka-
darki hiçbir Davos'a katılma-
yan Fransa Cumhurbaşkanı
bu yılki toplantıya geliyor. Ama,
yanına Brezilya'nın başındaki
Başkan Lula da Silvayı ala-
rak. Birlikte, yoksul ve azge-
lişmişlere yardım için özel bir
fon oluşturmak amacıyla ge-
lişmiş ülkelerin hepsinde bir
ek verginin uygulanmasını öne-
recekler. Amerika'nın hiç sı-
cak bakmadığı böyle bir giri-
şim bu yılın Davos'unda gün-
deme gelen en önemli konu
olacak.
Peki, Sayın Başbakan da
Davos'a gittiğinegöre, bu
son tabloda Türkiye'nin yeri
nere? Davos'çuların yanı mı,
Porto Alegre'cilerin mi?
Doğrusunu isterseniz, o yer
dünya çapında yapılan ista-
tistiklerin gösterdiği yerolma-
lıdır. Yani, ikisinin ortası.
Gerçekten, son zamanlarda
yenileri yayımlanan küresel is-
tatistiklere bakıldığında, kalı-
teli yaşama ve eğitim düzeyi,
gelir dağılımı, sosyal güvenlik
gibi çağdaş yaşamın çeşitli
alanlarına ilişkin olarak yapı-
lan sıralamaların hemen hep-
sinde Türkiye hep ortalarda
görünüyor. Böyle olunca, ki-
milerinin yaptığı gibi, daha aşa-
ğılarda olmayışımıza mı se-
vinmek gerekir? Yoksa, tepe-
lerde olmayışın üzüntüsüyle,
planlı, dengeli ve adaletli bir
kalkınma atılımıyla bugünkü
şaşkınlıktan kurtulmak için ça-
lışmak mı?
Devrimci ve Atatürkçü Tunaya...
Gerçek bir demokrasi tutkunu olan Tank Zafer Tunaya,
bilimden, kültürden, sanattan ve insanlıktan yana bir Atatürk
devrimcisiydi. Yalnız üniversitedeki dersleriyle değil;
yazıları, konuşmalan, kitaplanyla yığınlara seslenen büyük
bir hukukçu ve değerli bir bilim adamıydı.
M. tskender ÖZTURANLI
T
arık Zafer Tunaya, 16
Ocak 1916'da doğmuş,
29Ocak 1991 günü ya-
şamını yitirmiştir. Ana-
yasa hukukunda ve si-
yaset bilinıindekı çahşmalan ile ken-
dinden sonra gelen araştırmacılara
öncülük etmiştir. Yaşamı boyunca
Türk devrımini, Atatürkçülüğü ve
Atatürk ilkelerini yüksek sesle an-
latmaya çalışmış, çoğulcu ve katı-
hmcı parlamenter demokrasinin er-
demıni savunmuştur. Ülkesini, ulu-
sunu daha güzel günlere götürmek
için durmadan savaşmıştır. Bu ko-
nular üzenne yazılmış elliye yakın ki-
tabın, yüzlerce makalenin ve araştır-
manın sahibidir.
1942 yılında İstanbul Hukuk Fa-
kültesı'nde asistanhkla göreve başla-
yan Tank Zafer, 1946 yılında hukuk
doktoru olmuş, 1949'da da doçentli-
ğe yükselmiştir. Doçentlik tezi "Ka-
mıı Hııkııkıımu/ Bakımından tkinci
Meşrutiyet'in Fikir Cereyanları"dır.
Türkiye'de siyasi Partiler adlı başya-
pıtını önce 1952 yılında tek cilt ola-
rak yayımlamış, kıtap 1990'larda üç
büyük cilt haline dönüşmüştür. Birin-
ci ciltte "İkinciMeşrutiyet Dönemi",
ikincisinde "Mütareke Dönemi",
üçüncü ciltteyse "lttihat ve Terakki
dönemi" anlatılmıştır.
Yetiştirdıği öğrencilerden biri, Tu-
naya için şu değerlendirmeyi yap-
mıştır: "Nasıl Dostoyevsky, ünlü Pal-
to hikâyesinde hepimiz Gogol'un pal-
tosundan çıktık dediyse, ben ve ben-
den sonraki araştırmacılar kuşağı da
Tank Zafer Tunaya'nın paltosundan
çıktık."
Tank Zafer, değerli bir araştırma-
cı, büyük bir hukukçu ve tutarlı bir
düşünürdür. Bugüne değin siyasal bi-
limler konusunda araştırma yapan ki-
şilere esin kaynağı olmuş, onlar için
başucu kitapları yazmıştır. Bundan
böyle de esin kaynağı olacaktır.
1959 yılında "Hürriyetintlanı" ad-
lı kıtabını yayımlayan Tunaya, daha
sonra bırbırı peşi sıra çeşitli kıtaplar
yazmıştır. Bunların arasında "Tür-
kiye'nin Siyasi Tarihinde Batıhlaşma
Hareketleri", "Türkiye'nin SiyasiGe-
lişmeleri", "Devrim Hareketleri İçin-
de Atatürk ve Atatürkçülük", "İn-
sanDerisiyleKaplıAnayasa" "Mede-
niyetin Bekleme Odasında" gibi ya-
pıtlarını sayabüıriz.
Kendi deyışıyle söyleyecek olur-
sak, "Meslek hayatı boyunca Türk
devrimini, o devrimin odağında bu-
lunan büyük Atatürk'ü incelemeye, öğ-
renmeye ve öğretnıeye çalışmıştur. Ata-
türk'ün söylediklerinden olaylara de-
ğil, olaylardan Atatürk'e ulaşnııştır.
Ozünden ayrünuş Atatürkçülüğü özü-
ne dönüştürmek için durmadan ıığ-
raş vermiştir."
Çeşitli kitaplarında özgürlüğün ta-
rih içindekı yeri üzerinde durmuş,
onun "bir süre kısıtlanabileceğini,
ama özgüriük gelişiminin hiçbir zaman
durdurulamayacağını" belirtmiştir.
"Türkiye'yi geriye götürmeye kimse-
nin hakkı olmadığını, toplumu orta-
çağ karanlığına ve yoksulluğa sokma
özgürlüğü diye bir özgürlüğün bulun-
madığını" yüksek sesle haykırmış-
tır. "Tarih bilinci olmadan cumhuri-
yetin savunulamayacağını" dile ge-
tirmiş, "Atatürkçü düşünceyi savun-
nıadan demokrat olunamayacağuu"
ortaya koymuştur. 1950'lerde "tslam
dininin resmi devlet dini olması" ge-
reğinden söz eden millervekillerine ge-
reklı yanıtlan vermiştir. Laiklik kar-
şıtı güçlerin saldırılarına bilim ada-
mı kimliğiyle karşı çıkan Tunaya,
1962 yılında yayımladığı "tslamcılık
Cereyanı" adlı yapıtında, bugün için
de ders alınması gereken şu tümce-
leri söylemiştir: "Laiklik, bütün sal-
dınlara karşın yıkılmayan temel bir
devrim kalesidir. Bugünkü hüviyeri
ile laikliği, din ve vicdan özgürlüğü-
ne tecavüz sayanlar, halkın vicdanı
üzerinde nıancvi bir vesayet kurmak
iddiasmdadırlar. Gerçek hata burada-
dır. Devrim ilkeleri Türkiye'nin ku-
ruluş ve kurtuluş yoUarıdır. Bağımsız
ve milli bir devlet olan Türkiye Cum-
huriyeti, cehaletle, gericilikle, hurafe-
cilikle savaşarak kurulmuştur. Istik-
lal Savaşı'mn bir anlamı da budur.
Savaş bitmemiştir."
"Din propagandasına hemen he-
men bütün siyasal iktidarlann ittifak
ettikleri"nden yakınan Tarık Zafer,
çoğu yazılannda "oytoplamakiçin di-
ni sömürnıe politikasının revaçta ol-
duğu bir ülkede, laikliğin devrimci
bir anlam kazanacağını" vurgulamış,
"Laiklik ilkesinin, bütün genişliği ve
devrimci anlamı ile üstün bir hukuk
kuralı" olduğunu belirtmiştir.
Gerçek bir demokrasi tutkunu olan
Tarık Zafer Tunaya, bilimden, kül-
türden, sanattan ve insanlıktan yana
bir Atatürk devrimcisiydi. Yalnız üni-
versitedeki dersleriyle değil; yazıla-
rı, konuşmalan, kitaplanyla yığınla-
ra seslenen büyük bir hukukçu ve de-
ğerli bir bilim adamıydı. Türk toplu-
muna yaptığı hizmetler unutulmaya-
cak. Her zaman saygı ve sevgi ile anı-
lacaktır.
hatemoglü Hukukçu Uğur Mumcu...
1 9 2 4 Yeysel GULTAŞ Hukukçu
G
erçek hukukçu, şu üç il-
keyi hayata geçirendir,
uygulayandır. Hukukçu
kimliği bu üç değer üzerine ku-
ruludur.
1. Hukukun üstünlüğüne yü-
rekten inanmak,
2. Aydın ve cesaret sahibi ol-
mak,
3. Hukuku edilgen değil, etkin
ve dinamik kılmak, devrimci bir
işlev kazandırmaktır.
Nedır bunlar?
"Her hukuk diplomalısı, ger-
çek hukukçu değildir. I lukııka yü-
rekten inanmak, onu önce benli-
ğinde, sonra yakuilaruıda ve on-
dan sonra da vicdan tcnıizliği ile
çevresinde uygulamak gereklidir.
Ve biz boyuna hukuktan söz edip
Tevfik Fikret'indediği gibi'kanu-
nu tepelemekle' uğraşıyoruz.
TBMM'nin albümlerine lütfen
dikkatle bakuuz. llk dönemden
itibaren göreceksinizki, onun üye-
lerindcn çoğunu hukukçular oluş-
turmaktadır. Eğer onlann hepsi
hukuka inanmış olsalardı, araya
çıkar hesaplan girmeseydi, du-
rum böyle olmazdı."
Bu söz büyük hukukçu "Ho-
caların Hocası" Hıfzı Veldet Veli-
dedeoğlu'nundur.
"Nasıl dizleri titreyerek ayakta
durulmazsa korkuyla da yaşan-
maz. Korkaklar toplumun yüz
karasıdır. Demokrasi ona değer
olanlar için değerini bilip onu ya-
şayıp yaşatanlar için vardır. Bi-
reyleritutsak, toplumu zincirli du-
rumda yaşatmak nasıl olanaksız-
sa, onursuz yaşamak nasıl söz ko-
nusu değilse, çağdaşhk koşullan-
na sırt çevirerek yürümek de ola-
naksızdır."
Bu söz saygın hukukçu eski
Anayasa Mahkemesi Başkanı
YektaGüngörÖzden'indir. Yine
aynıbiçımde "Ülke aydınlan, ül-
ke yönetimi ile ilgili düşünce üre-
tip bunlan korkusuzca yayamı-
yorsa bu aydınlar, korkanz ki, ya-
vaş yavaş, kendi ülkelerine ve ül-
ke sonınlarına yabancılaşırlar"
sözü de Uğur Mumcu'nundur.
"Yüz yıl, beş yüz yıl, bin yıl ön-
ce yaşayan bir toplum için yapılan
yasalarla bugünkü toplumu yö-
netmeye kalkışmak, aymazhk ve
bilgisizliklir. Hukukta işi oluruna
bırakmak, eski masalımsı göre-
neklere bağlı kalmak, ulusları uya-
nıkhktan ahkoyan ağu* bir kara-
basandır. Türk ulusu, üstüne ka-
rabasan çökmesine izin veremez."
Bu söz ise, MustafaKemalAta-
türk'ündür. (1922)
Işte Uğur Mumcu, bu üç ilke-
nin kesiştiği yerde büyük hukuk-
çu, büyük devrimci kimliğini hak
etmiş gerçek aydınlarımızdandır.
Bugün ıçın insan haklannın, ül-
kemizde ve dünyamızda vazgeçil-
mezliği tartışılamaz. Bu pencere-
den bakıldığınıda da Uğur Mum-
cu aynı zamanda, evrensel bir in-
san hakları savaşımcısı idi. Onun
bugünümüze ışık tutan;
"EmperyaUzme, ırkçıhğa, bas-
kıya, sömürüye ve teröre karşı
olan herkese" diye, bizlere ithaf
ettiğı bir eserindeki sözleri son-
suza kadar önümüzü aydınlatma-
ya devam edecektir...
"Bugün dünya değişmiş. Bu-
gün koşullar bambaşka.
Çağımızın ulaşmak istediği
amaç şu:
Uluslar ve insanlar banş içinde
bir arada yaşamahlar. Ulusları,
etnik kökenleri, soyları, dinleri ve
inançları ne olursa olsun insanlar,
uygar bir dünyada bir arada ba-
nş içinde yaşamahlar.
Ülkede banş da insan haklan-
nın yurdun dört köşesinde uygu-
lanması ile sağlamr."
Alçakların elinden yaşamını yi-
tirişinin 12. yılında, büyük hu-
kukçu, büyük aydınlanmacı, bü-
yük devrimcinin önünde saygıy-
la eğilirken, o 'Kalpaksız Kuv-
vacı'yı bir şıirle kucaklayalım,
ona birlikte seslenelim diyorum...
Kalpaksız Kuvvacı, Uğur Mum-
cu'ya;
Yırtıhr gecenin zan / Iner iha-
neün son perdesi/Siz yaşarken öl-
dünüz / Beni öldü mü sanduuz /
Yanıldınız beyler yanıldınız / Dağ
kalabahklanyla gelir sesim
Biz ki bağimsızhğm, özgürlü-
ğün / Kalpaksız kuvvacılanyız /
Halktır en büyük sorgu yargıcı /
Yakanızdadu* iki elleri / Siz ışığa
kurşun sıkanlar / Coşkun yağ-
murlarla gelir ışığım
Ben bir kez ölürüm / Siz alçak-
lığınızla her gün / Boşuna scvin-
meyin/Aymazhğın bekçileri/Dün
bir idim, bugün milyon / Uzun bir
yürüyüştür soluğum.
Ben Bir Mumum
H a s a i l K E L E M C İ Bakırköv Ruh ve Sınır Hastahklan Hast.
AMATEM Klıniği
Canımın bir parçasıydın,
yurdumun, ulusumun bir
parçasıydın, Mustafa Kemal'in
bir neferiydin tıpkı Yüzbaşı
Selahattin, Bekir Sanıi Bey'dın,
Yunus Nadi'ydin, Binbaşı
Süleyman Bey'din. Vatan toprağı
kutsaldı. Kaderine terk
edilemezdi. Hırsızm, soysuzun,
kaçakçınm, yobazın baş
düşmanıydın. Kalpaksız
kuvvacıydın sen, Kemalizmin
yılmaz savunucusuydun. Bileğin
bükülmezdi. Sen Uğur
Mumcu'ydun, birinci kitap
şenliğindeydüı, Mecidiyeköy
Kültiir Merkezı'nde elini
sıkmıştım. Elin avucumun
içinde ufacık kalmıştı. Sesim
titreyerek konuşmuştum,
gülümsemıştın. Imza atmıştın,
kitabınız Sakıncalı Piyade, vatan
senin için Lozan'dı. Lozan'da
çizilmişti. Her tarafı vatan
evlatlannın kanıyla çizilmişti
sımrların. Behice Boran'm ölüm
yıldönümünde Sepetçiler
Kasn'nda dinlemiştım sizi.
Yüreğin güp güp atıyordu tam
bağımsızhk ve eşitlik yolunda.
Seni bizden ayırdılar, Gözlem
köşenden bize seslenıyordun, bir
oksijendin. Soluğu
Cumhunyet'te alıyorduk sizinle.
Mustafa Kemal'in ülküsü ile
senin bedenını bizden ayırdılar.
Ama sen yıllar, asırlar geçse de
bu ulusun düşüncelerinde ışık
olacaksın Atatürk gibi, Tevfik
Fikrek gibi, Nâzını Hikınet gibi,
senin fikirlerinden bınlerce
olacak Mustafa Kemal'in
yolunda.
9O'lı yıllar kıymetlı hukukçu
Mumammer Aksoy'u, ilahiyatçı
Bahriye Üçok'u, Cumhuriyet'in
temeli atılan Sıvas ilinde,
ülkenin aydınlarını bir otelde
kıstırıp yaktılar. Kıymetli şeker
yüzlü babamın adı Ahmet Taner
Kışlalı'yı katlettiler. Sevgili
Mumcu, din adına bu ülkenin
insanlannı domuz bağıyla boğup
canlı canlı toprağa gömdüler.
Sen bunlan görmedin Sevgili
Mumcu. Senin ölümüne
tahammül edemez oldum.
Konurumun bahçesine Uğur
Mumcu Bulvarı yaptım, 37
Canlar Bulvan yaptım, Ruhi Su
Bulvan yaptım. Bunlarla da
tatmın olamadım. Genç çiftlerin
düğününde takı'mı Uğur
Mumcu'dan takıp damatlara
Cumhuriyet gazetesi armağan
ettim. Uğur'un şapkasıyla
dolaşıyorum, yolda giden
arabaların plakalarını kontrol
edıyorum. U.M. var mı diye?..
PENCERE
Maliye Bakanı'nın
Üstündeki Şaibe!..
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın yolsuzluk
dosyası var...
Bakanın sırtında kambur..
Hem de ne kambur...
Koskoca devletın maliyesini, daha Türkçe de-
yişle parasal işlerini emanet ettiğimiz adam, sır-
tında yolsuzluk dosyasıyla Notre Dame'ın kambu-
ru gibi ortalıkta dolaşıyor..
Ama dosya hasıraltı ediliyor..
Bakan dokunulmazlık zırhının altına gizlenmiş,
iktidarmedyayı kafakola almış, ortalıkta tısssyok...
•
Peki, ne var?.. •
Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'e yöne-
lik şamata var...
Ne şamatası?..
Medya şamatası!..
Başbakan Recep Tayyip'in denetiminde, Fet-
hullahçılann yönetiminde olan Star gazetesinde or-
taya atılan ne idüğü belirsiz saldırıyla başlayan şa-
matanın amacı ne?..
Dört-beş yıl önce -Zekeriya Temizel Maliye Ba-
kanı'yken- "görevini ıhmal" etmiş!.. Kıbrıs'taki bir
banka ile Iktisat Bankası Malta Şubesi'nin birleş-
tınlmesi yolunda 'onay' vermiş...
Miş.. miş.. miş..
Üstelik "gizli" olup da Başbakanlık cenahından
Şeyh Fethullah'ın müritlerine sızdırılan müfettiş
raporunda Zekeriya Temizel'i yolsuzlukla suçlayan
bir kayıt yok!..
Ama, medyada şamata var!..
•
Bugün AKP hükümetinin Maliye Bakanı Unakı-
tan'ın yolsuzluk dosyasının üstüne gidemeyen ya-
laka medyacı, eski Maliye Bakanı Temızel'in dört
yıl önceki defterini karıştırarak şamata koparırken
hazin bir çelışkinın çukuruna düşüyor.
Zekeriya Temizel kadar dürüst bir kişiyi bu top-
lumda radarla arayıp tarasan bulamazsın!..
Temizel bugün Cumhuriyet'te çalışıyor...
Hedef seçılmesi bu yüzden mi?..
Takıyyeciliğin ve çıkarcılığın politikası piyasaya
öylesine egemen oldu ki bugün Meclis'te her 5
AKP'liden 1 'i sanık veya zanlı olduğu halde med-
ya bu çarpık ve kirli durumu görmezlikten geliyor..
Ve Temizel'e saldırıyor..
Utanmazlığın, pişkınliğin, yalakalığın bıni birpara!..
•
Ülkenin akçalı işlerinin emanet edildıği hükü-
met yetkilisinin tertemiz olması, üstünde en küçük
bir şaibe bulunmaması birinci koşuldur...
Yazımızın başlığı:
"Maliye Bakanı'nm Üstündeki Şaibe!.."
Hiçbir çağdaş ve demokratik ülkede, hiçbir hu-
kuk devletinde sırtında yolsuzluk dosyası bulu-
nan bir Maliye Bakanı görev başında kalamaz!..
Devletimiz her şeyden önce bu ayıptan kurtul-
malı!..
12. ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI
BUGÜN
29 OCAK 2005 CUMARTESİ
Yer • Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi
Kennedy Caddesı No 4 Kavaklıdere
Belgesel Film Gösterimi - Kum Tanesl
(Elçın Musaoğlu/Fransa/1997)
Saat, Yer 11.00
Düzenleyenler BSB Sınema Eserlerı Meslek Bırlığı, Uğur Mumcu
Araştırmacı Gazetecılık Vakfı
Söyleşi - Uluslararasi Düzeyde Suçlulann Cezalandırılması Gereği
Konuşmacı Prof Dr Turkkaya ATAÖV
Saat 15.00
Duzenleyenler NUSED, ADD Çankaya Şubesı
Açıkoturum - Ortadoğu'da Kanlı Fırtına
Yöneten Şenal SARIHAN
Konuşmacılar Doç Dr Huner TUNCER, Prof Dr Erendız ATASU,
Mehmet CENGİZ
Saat 17.30
Düzenleyen Cumhuriyet Kadınları Derneği
Dinleti - Gösteri "Yaşamak Bir Yürek İşçillğidlr."
Saat: 20.00
Düzenleyenler Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı, Dıl Derneğı
ETKİNLİKLERİMİZ ÜCRETSİZDİR.
YAYIN LARI
MUZAFFER İLHAN ERDOST
AZINLIKLAR
SORUNU
BAŞBAKANLIK İNSAN HAKLARI DANIŞMA KURULU
"AZINLIK RAPORU"NUN ELEŞTİRİSt
Sevr "Sendromu", "Paranoya" ve "trtica"
ABD Yönetimi ve "Ulusal A/ınlık" Sorunu
Lozan ve Azınlıklar
Osmanlı "Mitlet" Modeli ve A/ınlıklar Sorunu
Lozan Andlaşması, Aııadil ve Dil Yasağı
Milletleı Cemiycti ve Azınlık Sonınları
Azınhk Sorunu ve Devletlerin Toprak Uütünlüğü
Azınlık Kavramı, Sorunlnr, Uygulamalar
Avrupa Birliği, Azınlık Kriterleı i ve Türkiye'ye Yansıtılması
Ulus Olarak Avrupa Birliği Üyeliğinin Anlamı
5YTL
SOL ve ONUR YAYINLARI
Edınme Adresı
İLHANİLHAN KİTABEVİ
Karanfıl Sokak 30/1 Kızılay 06650 Ankara
Tel 0312 417 0008 Faks 0312 419 4376
BEYOGLU 4. AŞLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No. 2003/685
Davacı Sadnye Can (Özeser) tarafından mahkeme-
mizde açılan gaiplık davasınm yapılan açık duruşma-
sı sonunda,
Beyoğlu, Kılıçalıpaşa Mahallesı, Cilt No: 26, Hane
No: 16'da nüfusta kayıtlı ldrıs oğlu 1313 d.lu Rabi-
se'den olma Nazıf Özeser hakkında bilgisi olanların
ilan tarihinden itibaren 6 ay ıçerisınde mahkememize
bılgı vermeleri veya bu süre ıçerisinde gaibin mahke-
memize müracaat etmesı ilan olunur. 24 1 2005
Basın- 3209