23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 29 OCAK 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Davos ve Porto Alegre İKİZLEŞTİLER artık. Dün- yanın zenginleri heryıl bu gün- lerde Isviçre'nin Davos'unda toplanınca, dünyanın yoksul- ları ve onlardan yana olanlar da Brezilya'nın Porto Aleg- re'sinde bir araya geliyorlar. Ikisi de şimdi yeryüzünün neredeyse her yerinde yürür- lükte olan sistemin iki ucunda yer alıyor. Birinciler küresel- leşmenin insanlaragetireceği nimetleri vurgulayıp serbest piyasa ekonomisinin seçile- bilecek tek yol olduğunu, zen- gin fakir herkesin ancak bu yoldan refaha erişebileceğini söylemekteler. Ikinciler ise, kü- reselleşmenin ancak zengin- lerin işine yaradığını, yoksul- larla aralarındaki uçurumun daha da arttığını ve bu arada dünyanın kirlenip çirkinleşti- ğini iddia etmekteler. Davos ne kadar ağırbaşlı- lık ve görkem izlenimi yarat- mak istiyorsa, Porto Alegre de aynı ölçüde şamata ve festi- val havası vermeye çalışmak- ta. Birincisinde yaşlılıkla otur- muşlukegemen, Porto Aleg- re'de gençlikle başkaldırı. Aslına bakılırsa, bütün bun- lar bu son toplantıya ge- linceye kadar böyleydi. Şim- di, galiba önemli bir değişik- liğe doğru gidiliyor. Davos'çular, savundukları sistemin sonuçlarını pek be- ğenmemeye başladılar. Dün- yadaki azgelişmişlik olduğu gibi sürmekte, hatta aradaki açıklık daha da artmakta. Baş- ka yerlerdeki huzursuzluk on- ların rahatını kaçırmakta. Porto Alegre'ciler, bağırıp çağırmanın, protesto hareket- leri düzenlemenin kısır döngü yaratmaktan başka bir işe ya- ramadığını görüyorlar. Konu- nun özde siyasal olduğunu fark ederek bundan sonrası için siyasal eylemlere ve siya- sal girişimlere başvurmak ni- yetindeler. llginç olan şu; şimdiye ka- darki hiçbir Davos'a katılma- yan Fransa Cumhurbaşkanı bu yılki toplantıya geliyor. Ama, yanına Brezilya'nın başındaki Başkan Lula da Silvayı ala- rak. Birlikte, yoksul ve azge- lişmişlere yardım için özel bir fon oluşturmak amacıyla ge- lişmiş ülkelerin hepsinde bir ek verginin uygulanmasını öne- recekler. Amerika'nın hiç sı- cak bakmadığı böyle bir giri- şim bu yılın Davos'unda gün- deme gelen en önemli konu olacak. Peki, Sayın Başbakan da Davos'a gittiğinegöre, bu son tabloda Türkiye'nin yeri nere? Davos'çuların yanı mı, Porto Alegre'cilerin mi? Doğrusunu isterseniz, o yer dünya çapında yapılan ista- tistiklerin gösterdiği yerolma- lıdır. Yani, ikisinin ortası. Gerçekten, son zamanlarda yenileri yayımlanan küresel is- tatistiklere bakıldığında, kalı- teli yaşama ve eğitim düzeyi, gelir dağılımı, sosyal güvenlik gibi çağdaş yaşamın çeşitli alanlarına ilişkin olarak yapı- lan sıralamaların hemen hep- sinde Türkiye hep ortalarda görünüyor. Böyle olunca, ki- milerinin yaptığı gibi, daha aşa- ğılarda olmayışımıza mı se- vinmek gerekir? Yoksa, tepe- lerde olmayışın üzüntüsüyle, planlı, dengeli ve adaletli bir kalkınma atılımıyla bugünkü şaşkınlıktan kurtulmak için ça- lışmak mı? Devrimci ve Atatürkçü Tunaya... Gerçek bir demokrasi tutkunu olan Tank Zafer Tunaya, bilimden, kültürden, sanattan ve insanlıktan yana bir Atatürk devrimcisiydi. Yalnız üniversitedeki dersleriyle değil; yazıları, konuşmalan, kitaplanyla yığınlara seslenen büyük bir hukukçu ve değerli bir bilim adamıydı. M. tskender ÖZTURANLI T arık Zafer Tunaya, 16 Ocak 1916'da doğmuş, 29Ocak 1991 günü ya- şamını yitirmiştir. Ana- yasa hukukunda ve si- yaset bilinıindekı çahşmalan ile ken- dinden sonra gelen araştırmacılara öncülük etmiştir. Yaşamı boyunca Türk devrımini, Atatürkçülüğü ve Atatürk ilkelerini yüksek sesle an- latmaya çalışmış, çoğulcu ve katı- hmcı parlamenter demokrasinin er- demıni savunmuştur. Ülkesini, ulu- sunu daha güzel günlere götürmek için durmadan savaşmıştır. Bu ko- nular üzenne yazılmış elliye yakın ki- tabın, yüzlerce makalenin ve araştır- manın sahibidir. 1942 yılında İstanbul Hukuk Fa- kültesı'nde asistanhkla göreve başla- yan Tank Zafer, 1946 yılında hukuk doktoru olmuş, 1949'da da doçentli- ğe yükselmiştir. Doçentlik tezi "Ka- mıı Hııkııkıımu/ Bakımından tkinci Meşrutiyet'in Fikir Cereyanları"dır. Türkiye'de siyasi Partiler adlı başya- pıtını önce 1952 yılında tek cilt ola- rak yayımlamış, kıtap 1990'larda üç büyük cilt haline dönüşmüştür. Birin- ci ciltte "İkinciMeşrutiyet Dönemi", ikincisinde "Mütareke Dönemi", üçüncü ciltteyse "lttihat ve Terakki dönemi" anlatılmıştır. Yetiştirdıği öğrencilerden biri, Tu- naya için şu değerlendirmeyi yap- mıştır: "Nasıl Dostoyevsky, ünlü Pal- to hikâyesinde hepimiz Gogol'un pal- tosundan çıktık dediyse, ben ve ben- den sonraki araştırmacılar kuşağı da Tank Zafer Tunaya'nın paltosundan çıktık." Tank Zafer, değerli bir araştırma- cı, büyük bir hukukçu ve tutarlı bir düşünürdür. Bugüne değin siyasal bi- limler konusunda araştırma yapan ki- şilere esin kaynağı olmuş, onlar için başucu kitapları yazmıştır. Bundan böyle de esin kaynağı olacaktır. 1959 yılında "Hürriyetintlanı" ad- lı kıtabını yayımlayan Tunaya, daha sonra bırbırı peşi sıra çeşitli kıtaplar yazmıştır. Bunların arasında "Tür- kiye'nin Siyasi Tarihinde Batıhlaşma Hareketleri", "Türkiye'nin SiyasiGe- lişmeleri", "Devrim Hareketleri İçin- de Atatürk ve Atatürkçülük", "İn- sanDerisiyleKaplıAnayasa" "Mede- niyetin Bekleme Odasında" gibi ya- pıtlarını sayabüıriz. Kendi deyışıyle söyleyecek olur- sak, "Meslek hayatı boyunca Türk devrimini, o devrimin odağında bu- lunan büyük Atatürk'ü incelemeye, öğ- renmeye ve öğretnıeye çalışmıştur. Ata- türk'ün söylediklerinden olaylara de- ğil, olaylardan Atatürk'e ulaşnııştır. Ozünden ayrünuş Atatürkçülüğü özü- ne dönüştürmek için durmadan ıığ- raş vermiştir." Çeşitli kitaplarında özgürlüğün ta- rih içindekı yeri üzerinde durmuş, onun "bir süre kısıtlanabileceğini, ama özgüriük gelişiminin hiçbir zaman durdurulamayacağını" belirtmiştir. "Türkiye'yi geriye götürmeye kimse- nin hakkı olmadığını, toplumu orta- çağ karanlığına ve yoksulluğa sokma özgürlüğü diye bir özgürlüğün bulun- madığını" yüksek sesle haykırmış- tır. "Tarih bilinci olmadan cumhuri- yetin savunulamayacağını" dile ge- tirmiş, "Atatürkçü düşünceyi savun- nıadan demokrat olunamayacağuu" ortaya koymuştur. 1950'lerde "tslam dininin resmi devlet dini olması" ge- reğinden söz eden millervekillerine ge- reklı yanıtlan vermiştir. Laiklik kar- şıtı güçlerin saldırılarına bilim ada- mı kimliğiyle karşı çıkan Tunaya, 1962 yılında yayımladığı "tslamcılık Cereyanı" adlı yapıtında, bugün için de ders alınması gereken şu tümce- leri söylemiştir: "Laiklik, bütün sal- dınlara karşın yıkılmayan temel bir devrim kalesidir. Bugünkü hüviyeri ile laikliği, din ve vicdan özgürlüğü- ne tecavüz sayanlar, halkın vicdanı üzerinde nıancvi bir vesayet kurmak iddiasmdadırlar. Gerçek hata burada- dır. Devrim ilkeleri Türkiye'nin ku- ruluş ve kurtuluş yoUarıdır. Bağımsız ve milli bir devlet olan Türkiye Cum- huriyeti, cehaletle, gericilikle, hurafe- cilikle savaşarak kurulmuştur. Istik- lal Savaşı'mn bir anlamı da budur. Savaş bitmemiştir." "Din propagandasına hemen he- men bütün siyasal iktidarlann ittifak ettikleri"nden yakınan Tarık Zafer, çoğu yazılannda "oytoplamakiçin di- ni sömürnıe politikasının revaçta ol- duğu bir ülkede, laikliğin devrimci bir anlam kazanacağını" vurgulamış, "Laiklik ilkesinin, bütün genişliği ve devrimci anlamı ile üstün bir hukuk kuralı" olduğunu belirtmiştir. Gerçek bir demokrasi tutkunu olan Tarık Zafer Tunaya, bilimden, kül- türden, sanattan ve insanlıktan yana bir Atatürk devrimcisiydi. Yalnız üni- versitedeki dersleriyle değil; yazıla- rı, konuşmalan, kitaplanyla yığınla- ra seslenen büyük bir hukukçu ve de- ğerli bir bilim adamıydı. Türk toplu- muna yaptığı hizmetler unutulmaya- cak. Her zaman saygı ve sevgi ile anı- lacaktır. hatemoglü Hukukçu Uğur Mumcu... 1 9 2 4 Yeysel GULTAŞ Hukukçu G erçek hukukçu, şu üç il- keyi hayata geçirendir, uygulayandır. Hukukçu kimliği bu üç değer üzerine ku- ruludur. 1. Hukukun üstünlüğüne yü- rekten inanmak, 2. Aydın ve cesaret sahibi ol- mak, 3. Hukuku edilgen değil, etkin ve dinamik kılmak, devrimci bir işlev kazandırmaktır. Nedır bunlar? "Her hukuk diplomalısı, ger- çek hukukçu değildir. I lukııka yü- rekten inanmak, onu önce benli- ğinde, sonra yakuilaruıda ve on- dan sonra da vicdan tcnıizliği ile çevresinde uygulamak gereklidir. Ve biz boyuna hukuktan söz edip Tevfik Fikret'indediği gibi'kanu- nu tepelemekle' uğraşıyoruz. TBMM'nin albümlerine lütfen dikkatle bakuuz. llk dönemden itibaren göreceksinizki, onun üye- lerindcn çoğunu hukukçular oluş- turmaktadır. Eğer onlann hepsi hukuka inanmış olsalardı, araya çıkar hesaplan girmeseydi, du- rum böyle olmazdı." Bu söz büyük hukukçu "Ho- caların Hocası" Hıfzı Veldet Veli- dedeoğlu'nundur. "Nasıl dizleri titreyerek ayakta durulmazsa korkuyla da yaşan- maz. Korkaklar toplumun yüz karasıdır. Demokrasi ona değer olanlar için değerini bilip onu ya- şayıp yaşatanlar için vardır. Bi- reyleritutsak, toplumu zincirli du- rumda yaşatmak nasıl olanaksız- sa, onursuz yaşamak nasıl söz ko- nusu değilse, çağdaşhk koşullan- na sırt çevirerek yürümek de ola- naksızdır." Bu söz saygın hukukçu eski Anayasa Mahkemesi Başkanı YektaGüngörÖzden'indir. Yine aynıbiçımde "Ülke aydınlan, ül- ke yönetimi ile ilgili düşünce üre- tip bunlan korkusuzca yayamı- yorsa bu aydınlar, korkanz ki, ya- vaş yavaş, kendi ülkelerine ve ül- ke sonınlarına yabancılaşırlar" sözü de Uğur Mumcu'nundur. "Yüz yıl, beş yüz yıl, bin yıl ön- ce yaşayan bir toplum için yapılan yasalarla bugünkü toplumu yö- netmeye kalkışmak, aymazhk ve bilgisizliklir. Hukukta işi oluruna bırakmak, eski masalımsı göre- neklere bağlı kalmak, ulusları uya- nıkhktan ahkoyan ağu* bir kara- basandır. Türk ulusu, üstüne ka- rabasan çökmesine izin veremez." Bu söz ise, MustafaKemalAta- türk'ündür. (1922) Işte Uğur Mumcu, bu üç ilke- nin kesiştiği yerde büyük hukuk- çu, büyük devrimci kimliğini hak etmiş gerçek aydınlarımızdandır. Bugün ıçın insan haklannın, ül- kemizde ve dünyamızda vazgeçil- mezliği tartışılamaz. Bu pencere- den bakıldığınıda da Uğur Mum- cu aynı zamanda, evrensel bir in- san hakları savaşımcısı idi. Onun bugünümüze ışık tutan; "EmperyaUzme, ırkçıhğa, bas- kıya, sömürüye ve teröre karşı olan herkese" diye, bizlere ithaf ettiğı bir eserindeki sözleri son- suza kadar önümüzü aydınlatma- ya devam edecektir... "Bugün dünya değişmiş. Bu- gün koşullar bambaşka. Çağımızın ulaşmak istediği amaç şu: Uluslar ve insanlar banş içinde bir arada yaşamahlar. Ulusları, etnik kökenleri, soyları, dinleri ve inançları ne olursa olsun insanlar, uygar bir dünyada bir arada ba- nş içinde yaşamahlar. Ülkede banş da insan haklan- nın yurdun dört köşesinde uygu- lanması ile sağlamr." Alçakların elinden yaşamını yi- tirişinin 12. yılında, büyük hu- kukçu, büyük aydınlanmacı, bü- yük devrimcinin önünde saygıy- la eğilirken, o 'Kalpaksız Kuv- vacı'yı bir şıirle kucaklayalım, ona birlikte seslenelim diyorum... Kalpaksız Kuvvacı, Uğur Mum- cu'ya; Yırtıhr gecenin zan / Iner iha- neün son perdesi/Siz yaşarken öl- dünüz / Beni öldü mü sanduuz / Yanıldınız beyler yanıldınız / Dağ kalabahklanyla gelir sesim Biz ki bağimsızhğm, özgürlü- ğün / Kalpaksız kuvvacılanyız / Halktır en büyük sorgu yargıcı / Yakanızdadu* iki elleri / Siz ışığa kurşun sıkanlar / Coşkun yağ- murlarla gelir ışığım Ben bir kez ölürüm / Siz alçak- lığınızla her gün / Boşuna scvin- meyin/Aymazhğın bekçileri/Dün bir idim, bugün milyon / Uzun bir yürüyüştür soluğum. Ben Bir Mumum H a s a i l K E L E M C İ Bakırköv Ruh ve Sınır Hastahklan Hast. AMATEM Klıniği Canımın bir parçasıydın, yurdumun, ulusumun bir parçasıydın, Mustafa Kemal'in bir neferiydin tıpkı Yüzbaşı Selahattin, Bekir Sanıi Bey'dın, Yunus Nadi'ydin, Binbaşı Süleyman Bey'din. Vatan toprağı kutsaldı. Kaderine terk edilemezdi. Hırsızm, soysuzun, kaçakçınm, yobazın baş düşmanıydın. Kalpaksız kuvvacıydın sen, Kemalizmin yılmaz savunucusuydun. Bileğin bükülmezdi. Sen Uğur Mumcu'ydun, birinci kitap şenliğindeydüı, Mecidiyeköy Kültiir Merkezı'nde elini sıkmıştım. Elin avucumun içinde ufacık kalmıştı. Sesim titreyerek konuşmuştum, gülümsemıştın. Imza atmıştın, kitabınız Sakıncalı Piyade, vatan senin için Lozan'dı. Lozan'da çizilmişti. Her tarafı vatan evlatlannın kanıyla çizilmişti sımrların. Behice Boran'm ölüm yıldönümünde Sepetçiler Kasn'nda dinlemiştım sizi. Yüreğin güp güp atıyordu tam bağımsızhk ve eşitlik yolunda. Seni bizden ayırdılar, Gözlem köşenden bize seslenıyordun, bir oksijendin. Soluğu Cumhunyet'te alıyorduk sizinle. Mustafa Kemal'in ülküsü ile senin bedenını bizden ayırdılar. Ama sen yıllar, asırlar geçse de bu ulusun düşüncelerinde ışık olacaksın Atatürk gibi, Tevfik Fikrek gibi, Nâzını Hikınet gibi, senin fikirlerinden bınlerce olacak Mustafa Kemal'in yolunda. 9O'lı yıllar kıymetlı hukukçu Mumammer Aksoy'u, ilahiyatçı Bahriye Üçok'u, Cumhuriyet'in temeli atılan Sıvas ilinde, ülkenin aydınlarını bir otelde kıstırıp yaktılar. Kıymetli şeker yüzlü babamın adı Ahmet Taner Kışlalı'yı katlettiler. Sevgili Mumcu, din adına bu ülkenin insanlannı domuz bağıyla boğup canlı canlı toprağa gömdüler. Sen bunlan görmedin Sevgili Mumcu. Senin ölümüne tahammül edemez oldum. Konurumun bahçesine Uğur Mumcu Bulvarı yaptım, 37 Canlar Bulvan yaptım, Ruhi Su Bulvan yaptım. Bunlarla da tatmın olamadım. Genç çiftlerin düğününde takı'mı Uğur Mumcu'dan takıp damatlara Cumhuriyet gazetesi armağan ettim. Uğur'un şapkasıyla dolaşıyorum, yolda giden arabaların plakalarını kontrol edıyorum. U.M. var mı diye?.. PENCERE Maliye Bakanı'nın Üstündeki Şaibe!.. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın yolsuzluk dosyası var... Bakanın sırtında kambur.. Hem de ne kambur... Koskoca devletın maliyesini, daha Türkçe de- yişle parasal işlerini emanet ettiğimiz adam, sır- tında yolsuzluk dosyasıyla Notre Dame'ın kambu- ru gibi ortalıkta dolaşıyor.. Ama dosya hasıraltı ediliyor.. Bakan dokunulmazlık zırhının altına gizlenmiş, iktidarmedyayı kafakola almış, ortalıkta tısssyok... • Peki, ne var?.. • Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'e yöne- lik şamata var... Ne şamatası?.. Medya şamatası!.. Başbakan Recep Tayyip'in denetiminde, Fet- hullahçılann yönetiminde olan Star gazetesinde or- taya atılan ne idüğü belirsiz saldırıyla başlayan şa- matanın amacı ne?.. Dört-beş yıl önce -Zekeriya Temizel Maliye Ba- kanı'yken- "görevini ıhmal" etmiş!.. Kıbrıs'taki bir banka ile Iktisat Bankası Malta Şubesi'nin birleş- tınlmesi yolunda 'onay' vermiş... Miş.. miş.. miş.. Üstelik "gizli" olup da Başbakanlık cenahından Şeyh Fethullah'ın müritlerine sızdırılan müfettiş raporunda Zekeriya Temizel'i yolsuzlukla suçlayan bir kayıt yok!.. Ama, medyada şamata var!.. • Bugün AKP hükümetinin Maliye Bakanı Unakı- tan'ın yolsuzluk dosyasının üstüne gidemeyen ya- laka medyacı, eski Maliye Bakanı Temızel'in dört yıl önceki defterini karıştırarak şamata koparırken hazin bir çelışkinın çukuruna düşüyor. Zekeriya Temizel kadar dürüst bir kişiyi bu top- lumda radarla arayıp tarasan bulamazsın!.. Temizel bugün Cumhuriyet'te çalışıyor... Hedef seçılmesi bu yüzden mi?.. Takıyyeciliğin ve çıkarcılığın politikası piyasaya öylesine egemen oldu ki bugün Meclis'te her 5 AKP'liden 1 'i sanık veya zanlı olduğu halde med- ya bu çarpık ve kirli durumu görmezlikten geliyor.. Ve Temizel'e saldırıyor.. Utanmazlığın, pişkınliğin, yalakalığın bıni birpara!.. • Ülkenin akçalı işlerinin emanet edildıği hükü- met yetkilisinin tertemiz olması, üstünde en küçük bir şaibe bulunmaması birinci koşuldur... Yazımızın başlığı: "Maliye Bakanı'nm Üstündeki Şaibe!.." Hiçbir çağdaş ve demokratik ülkede, hiçbir hu- kuk devletinde sırtında yolsuzluk dosyası bulu- nan bir Maliye Bakanı görev başında kalamaz!.. Devletimiz her şeyden önce bu ayıptan kurtul- malı!.. 12. ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI BUGÜN 29 OCAK 2005 CUMARTESİ Yer • Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Kennedy Caddesı No 4 Kavaklıdere Belgesel Film Gösterimi - Kum Tanesl (Elçın Musaoğlu/Fransa/1997) Saat, Yer 11.00 Düzenleyenler BSB Sınema Eserlerı Meslek Bırlığı, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecılık Vakfı Söyleşi - Uluslararasi Düzeyde Suçlulann Cezalandırılması Gereği Konuşmacı Prof Dr Turkkaya ATAÖV Saat 15.00 Duzenleyenler NUSED, ADD Çankaya Şubesı Açıkoturum - Ortadoğu'da Kanlı Fırtına Yöneten Şenal SARIHAN Konuşmacılar Doç Dr Huner TUNCER, Prof Dr Erendız ATASU, Mehmet CENGİZ Saat 17.30 Düzenleyen Cumhuriyet Kadınları Derneği Dinleti - Gösteri "Yaşamak Bir Yürek İşçillğidlr." Saat: 20.00 Düzenleyenler Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı, Dıl Derneğı ETKİNLİKLERİMİZ ÜCRETSİZDİR. YAYIN LARI MUZAFFER İLHAN ERDOST AZINLIKLAR SORUNU BAŞBAKANLIK İNSAN HAKLARI DANIŞMA KURULU "AZINLIK RAPORU"NUN ELEŞTİRİSt Sevr "Sendromu", "Paranoya" ve "trtica" ABD Yönetimi ve "Ulusal A/ınlık" Sorunu Lozan ve Azınlıklar Osmanlı "Mitlet" Modeli ve A/ınlıklar Sorunu Lozan Andlaşması, Aııadil ve Dil Yasağı Milletleı Cemiycti ve Azınlık Sonınları Azınhk Sorunu ve Devletlerin Toprak Uütünlüğü Azınlık Kavramı, Sorunlnr, Uygulamalar Avrupa Birliği, Azınlık Kriterleı i ve Türkiye'ye Yansıtılması Ulus Olarak Avrupa Birliği Üyeliğinin Anlamı 5YTL SOL ve ONUR YAYINLARI Edınme Adresı İLHANİLHAN KİTABEVİ Karanfıl Sokak 30/1 Kızılay 06650 Ankara Tel 0312 417 0008 Faks 0312 419 4376 BEYOGLU 4. AŞLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No. 2003/685 Davacı Sadnye Can (Özeser) tarafından mahkeme- mizde açılan gaiplık davasınm yapılan açık duruşma- sı sonunda, Beyoğlu, Kılıçalıpaşa Mahallesı, Cilt No: 26, Hane No: 16'da nüfusta kayıtlı ldrıs oğlu 1313 d.lu Rabi- se'den olma Nazıf Özeser hakkında bilgisi olanların ilan tarihinden itibaren 6 ay ıçerisınde mahkememize bılgı vermeleri veya bu süre ıçerisinde gaibin mahke- memize müracaat etmesı ilan olunur. 24 1 2005 Basın- 3209
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle