21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başarılı öğrenciler İstanbul'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nce (TSK) İstanbul'da misafir edilen Mardin, Çorum, Kütahya, Elazığ ve Rize'de ilköğretim okul- larında okuyan başarılı 30 öğren- ci, Deniz Eğitim ve Öğretim Ko- mutanı Koramiral Alev Gümüşoğ- lu'nu ziyaret etti. Üsküdar Beyler- beyi'ndeki Deniz Eğitim ve Öğre- tim Komutanlığı'nda öğrenciler- le bir süre sohbet eden Korami- ral Gümüşoğlu, "Cumhuriyet dö- neminin, hatta diyebiliriz ki Bar- baros'tan sonra Osmanlı döne- minin en güçlü donanmasına sa- hibiz" dedi. Öğrencilere araların- da denizci subayı olmak isteyen olup olmadığını da soran Korami- ral Gümüşoğlu, bazı çocukların el kaldırması üzerine memnun ol- duğunu ifade etti. Koramiral Gü- müşoğlu, daha sonra öğrencile- re birer kalem hediye etti. (AA) Almanya'da Türkuyuşturucu şebekesi ortaya çıkarıldı. Başkomiser Taşpınar 8.5 kilo eroinle yakalandı Komisere 'eroin' tutuklaması Yorgancıoğlu'dan mağdurlara sergiyle destek Istanbul Haber Servisi - Ressam H. Çiğdem Yorgancıoğlu, "Callista" adlı kişisel sergisini 7 Şubat'taBeyoğlu'nda- ki Fransız Sokağı'nda açıyor. Yorgan- cıoğlu'nun sergisi, 7 Mart'a kadar ge- zilebilecek. Serginın açılış kokteyli ise aynı gün saat 17.00'de yapılacak. Sanat- çı Yorgancıoğlu, nisan ayı sonunda da Florida'daki North Palm Beach'te, "Ef- talya Ala Turca" adlı sergisinde ve yı- ne nisan ayı içinde Newyork'ta Light Millenium organizasyonu ile açılacak sergide gerçekleştirilecek tüm satışla- rın Güney Asya'dakı depremzedelereba- ğışlanacağını belirtti. 14. YILDÖNÜMÜ Tank Zafer Tunaya anılıyor İstanbııl Haber Servisi - lstanbul Üniversitesi (ÎÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi kurucu dekanı Prof. Dr. Tank Zafer T\ınaya, ölümünün 14. yıldönümünde, Aşiyan'daki mezan başında bugün saat 11 .OO'de törenle anılacak. Anayasa, siyaset bilimi, meşrutiyet ve cumhuriyetin sorunları konusunda araştırmalarıyla tanınmış olan Tank Zafer Tunaya 1916'da istanbul'da doğdu. 1949'da Umumi Amme Hukuku kürsü doçentliğine atandı. 1953-1954 yılları arasında fakiilte meclisi kararıyla mesleki incelemelerde bulunmak için Avrupa'ya gönderildi. Tunaya, 1960 Anayasası Hazırlık Komisyonu'nda yer aldı. 1968'de 10 Hukuk Fakültesi Dekanlığı'na seçildi. Tunaya, 29 Ocak 1991 'de yaşama veda etti. İDAMLAR ÎÇtN ANMA 781er 12 Eylül'ü protesto ediyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği, idam edilişlerinin 22'nci yıldönümünde Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Ramazan Vukarıgöz ve Mehmet Kanbur'u anmak ve 12 Eylül yönetimini protesto etmek için bugün Ankara'da bir tören düzenleyecek. Anma töreni Yüksel Caddesi'ndeki Insan Haklan Anıtı önünde bugün saat 12.30'da gerçekleştirilecek. Haber Merkezi - Diyarbakır Em- niyet Müdürlüğü'nde görevli başko- miser İsa Taşpınar, Almanya'da dü- zenlenen uyuşturucu operasyonun- da yakalandı. Emniyet Genel Mü- dürlüğü Sözcüsü Ramazan Er, baş- komiser Taşpınar'ın sekiz buçuk ki- lo eroinle yakalandığını doğrularken Taşpınar'la birlikte yakalanan 4 ki- şiyle ilgili Alman makamlannın yü- rüttüğü idari soruşturmanın sürdü- ğü bildirildi. Almanya'nın Mönchengladbach kentinde bir Türk uyuşturucu şebe- kesi ortaya çıkanldı. Mönchenglad- bach savcılığının bir sözcüsü, yap- tığı açıklamada, şebeke üyeleri ara- sında, Diyarbakır'da görev yapan Isa Taşpınar adlı bir Türk başkomi- serin bulunduğunu bildirdı.Konu ile ilgili açıklama yapan Emniyet Ge- nel Müdürlüğü Sözcüsü Er de baş- komiser Taşpınar'ın, Almanya'da sekiz buçuk kilo eroinle yakalandı- ğını doğruladı. Aralannda komiser Taşpınar'ın da bulunduğu Türk uyuş- turucu şebekesine yönelik operas- yonla ilgili olarak gazetecilerin so- rulannı yanıtlayan Emniyet Genel AVRUPA'YA UYU$TURUCUYU TÜRK-KÜRT MAFYASI PAZARLIYOR OSMANÇUTSAY FRANKFURT - Afganistan'da üretilen uyuşturucu miktarınm her yıl giderek arttığı ve bu "ürünün" Batı Avrupa'ya Türk-Kürt mafyasınm egemenliğinde pazarlandığı ileri sürüldü. Avrupa Polis Örgütü Europol'un yenı Uyuşturucu Raporu, Afganistan'daki "rekor afyon hasadT nedeniyle pazann daha da büyüdüğünü belirtirken Avrupa'daki zehir ticaretinin esas olarak Türkiye- Balkanlar hattı üzerinden beslenmeyi sürdürdüğünü, ancak yeni aktörlerin de sahne almaya başladığını yazdı. Avrupa'daki eroin pazarının uluslararası nitelikteki örgütlerin denetiminde yürüdüğünü, bunlar içinde de Türk- Kürt mafyasının gruplar halinde temel ağırlığı oluşturduğunu kaydeden Europol raporuna göre, son dönemde Arnavut mafyası, hem genel uyuşturucu piyasasında hem de eroinde payını sürekli yükseltmeyi başardı. Europol, buralardaki mafya tipi yasadışı örgütlenmelerin "Büyük Arnavutluk" projesinin finanse edilmesinin sağlandığını anımsattı. Europol, "Balkan Yolu" ile bağlantılı olarak ve onun yanında bir de "Ipek Yolu"nun verimli bir biçimde ışletildiğini belirtti. Ikinci yolun Afganistan kaynaklı uyuşturucu ve eroini, Rusya, Belarus, Ukrayna, Letonya, Estonya ve Litvanya'nın Batı'ya ilettiğı belirtildi. Müdürlüğü Sözcüsü Er, Almanya ile yürütülen ortak çalışma kapsamın- da başkomiser Taşpınar'ın bu ülke- de yakalandığını söyledi. Er, Diyar- bakır Emniyet Müdürlüğü'nde gö- revli olan Taşpınar'ın yıllık izni ne- deniyle Almanya'da olduğunu öğren- diklerini bildirdi. Alman adli ma- kamlannca Isa Taşpınar ve berabe- rindeki dört kişinin tutuklandığını ifa- de eden Er, olayla ilgili idari so- ruşturmanın başlatıldığını açıkladı. Alman yetkılıler de toplam 4 kişi- nin yakalandığını ve haklannda tu- ruklama karan çıkanldığını belirte- rek olayda aynca 8.5 kilo eroin ele geçirildiğini kaydettiler. Buarada, Başkomiser Taşpınar'ın, görev süresinin büyük bölümünü ücretsiz izinle geçirdiği belirlendi. Yurtdışında tedavi gören eşinin ra- hatsızhğını gerekçe gösteren Taşpı- nar, görev süresi boyunca 6 aylık dönemler halinde ücretsiz izne ay- nldı. Taşpınar, son izninı ise 2 ay ön- ce kullandı. Taşpınar ile ilgili olarak ortaya atılan iddialardan biri ise eşinin tedavi masraflan nedeniyle böyle bir şebekenin içine çekildiği. Iddiayagöre masraflannüstesinden gelemeyen Taşpınar, kendisine verilen yeşil pasaportun da avantaj- lanndan yararlandı. Köylülerin avukatlan Sezer'e 'Edelman'ı istenmeyen kişi ilan edin' çağnsı yaptı Bergama büyükelçiyi istemiyor Protesto amacına ulaştı Deprem korkusu, iliklere işleyen soğuk hava vc lıiikiimetin il»isizliği nedeniyle zor günler geçiren Hakkarililer öııccki geceden itibaren evlerine girmeye başlarken, bazı yurttaşlar da Kızılay'ın kurduğu çadırlarda bannmayı tercih etti. Kızüay yetkilileıi protestolara yol açan yazhk çadıriann kurumıın afet stoklarında yer almadığuu, Köye Dönüş Projesi kapsamında kcnte gönderildiğLni bildirdiler. Bölgedeki Kızüay yetküisi Metin Yaman, valilikçe 3 gün önce kent merkczine kurulan 30 çadırın deprcnı çadırı olmadığını belirterek Kızılay'ın afet çadırlannın önceki gece Hakkari'ye ulaştığını kaydettL Yaman, "İlk etapta, Kızüay tarafindan 152 izolasyonlu kışlık çadır, 2 bin battaniye ve 100 katalitik soba gönderildL Van ve Muş Kızüay'uıdan 348 çadır ile 200 katalitik soba ve 1000 kişiye hiznıct kapasiteli seyyar mutfak bölgeye ulaştınldı." dedL (Fotoğraf: AA) Akdeniz'in ciğerleri yanıyor Istanbul Haber Servisi - Eski Orman Mühendisleri Odası Ge- nel Başkanı Salih Sönmezışık, golf sahası ve otel inşaatı için Antalya'daki Sorgun Ormanla- n'nın yok edilmesini "cinayet" olarak niteledi. Salih Sönmezışık, yapılan plan değişikJiğinin kamu yaranna ve hukuka aykın olduğuna dikkat çekerek, "Çevre düzeni planlan ile beliıienen arazi kullanınıları, insan odakhdır. Oyörede yaşayan insanlannyerleşim alanian, tanm alanlan, sanayi ve ticaret alanla- n, rekreasyon alanlarının bütün- lüğünü kapsamaktadır" dedi. Söz konusu keyfi planlama ile alanın bir kuruluşa tahsis edil- mesi işlenıinin "yangmdan mal kaçırmaya" benzediğini ifade eden Sönmezışık, bu durumun, Batı Akdeniz bölgesinin akci- ğerlerini satmak anlamına geldi- ğini kaydetti. Manavgat Beledi- yesi'nin Danıştay'a açtığı dava- yı geri çekmesıne tepki gösteren Sönmezışık, "Budavanıngeriçe- kilmesi hukuksal bir soramsuz- luk örneğidir" diye konuştu. • Cumhurbaşkanı Sezer'e, ABD Büyükelçisi Eric Edelman'm "persona non grata" ilan edilmesi isteğiyle başvuran Bergamalı köylülerin avukatlan, Zeki Ergezen'in de uyanlması gerektiğini söyledi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Bergama'daki altın madeninin açılması için devreye giren ABD'nin Ankara Bü- yükelçisi Eric Edelman'm "personanon grata" (istenmeyen kişı) ilan edilmesi çağnsı yapıldı. Bunun için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e başvuran avukatlar, bü- yükelçuıin mektubuna gerekli yanıtı ver- meyen Bayındırlık Bakanı ZekiErgezen ve ve bürokratlann da uyanlmasmı is- tediler. Bergama Ovacık'ta siyanürlü ayrış- tırma yöntemiyle altın üretimi yapan Neormany Madencilik şirketine ait ma- denin işletilmesi, çevre ve insan sağh- ğını tehdit ettiği gerekçesiyle Türki- ye'deki en üst mahkemelerce durdurul- muş, son olarak Avrupa insan Haklan Mahkemesı de benzer sakıncalan sıra- lamıştı. Yargınm durdurduğu madenin yeniden açılması için ABD Büyükelçisi Edel- man'm, Bayındırlık Bakanı Zeki Erge- zen'e başvurduğu ortaya çıkmıştı. Yıllardır madene karşı mücadele ve- ren Bergama köylülerinin avukatlan, Cumhurbaşkanı Sezer'e başvurarak Edel- man'ın "istenmeyen kişi" ilan edilmesi çağnsı yaptılar. EDELMANISAVUNDU Edelman'm isteminin ardmdan Izmir Valiliği'nin imar planlanmn yasallaştı- nlması yönünde adım atmaya başladı- ğına dikkat çeken avukatlardan Noyan Özkan, Senih Özay, ArifAH Cangı, Uğur Kalefioğiu, SerkanCengjıve İbratâm Ax- zuk, yargı kararlarının açıkça göz ardı edildiğini savundular. ÖDP îzmir tl Başkanı tbrahim Akın da, "Bu uygulama ile AKP hükümetinin kinılerin çıkanna hizmet ettiğibir kez da- ha ortaya çıkmıştu*. Bu iilkeyi kim yöne- tiyor?" diye sordu. Edelman'm mektup yazdığını doğru- layan bir ABD yetkilisi ise "Büyükelçi- nin sonımluluklan arasmda ABD şir- ketlerini desteklemek de var" dedi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Sosyal Demokrasi veCHP Son yazımda vurguladığım üzere; "CHP ne de- mokrat, ne de sosyal demokrat" lafına çok tutuluyo- rum. Hele bunu dile getirenlerden bir kısmı; bu konu- lan çok iyi bilen ya da bilmesi gereken tanış ve arka- daşlanm olunca, kızgınlığım daha da artıyor. Ve Tür- kiye'nin gündemi gereğı, bu iki kavramı yeniden ele almak ve CHP'yi bu bakış açısı altında bir kez daha değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. önce CHP'nin demokrat olup olmadığını tartı- şalım. Doğrusunu isterseniz, CHP'nin, "Tam bir demok- rat parti olduğunu" iddia etmek için ya fanatik bir CHP'li ya da bir kara cahil olmak gerekir. Ancak 12 Eylül'ün getirdiği siyasal partiler ve seçim yasası dü- şünüldüğü zaman; bu koşullar altında, CHP'nin bu alandaki eksiklikleri, mazur görülmese bile sanıyo- rum anlaşılabilir. Kaldı ki; CHP'yi böylesine "demok- rat olmamakla" eleştirenler, acaba Türk siyasal yaşa- mındaki dığer 50 partiden herhangi birinin daha de- mokrat olduğunu ileri sürebilirler mi? örneğin, Bülent Ecevit'in DSP'si daha mı demok- rattı? Kimı rivayetlere göre; milletvekili adaylarını, Ecevitler adına partinin çaycısının belirlediği bir parti- yi, demokrasi açısından bu denli sert eleştirenleri pek hatırlamıyorum. Aynı şeyi özal'ın ANAP'ı, Demi- rel'in DYP'si, Türkeş ve daha sonra Bahçeli'nin MHP'si için söyleyebiliriz. Tüm seçimlerde, istisnasız tüm adaylan merkez yoklamasıyla belirleyen bu par- tiler, demokrasi adına eleştirilmiyor; buna karşılık, göstermelik de olsa bazı adaylan, bazı illerde ön se- çimle belirleyen CHP sonuna kadar eleştiriliyor. Böy- le bir haksızlık olur mu? CHP'nin gençlik kolları, kadın kolları olmaması (sanki diğer partilerde varmış gibi) eleştiriliyor. Bence de, büyük eksiklik olan ve bir tür "siyaset okulu" ol- ması gereken bu organlan ortadan kaldıran, CHP'nin iradesi mi, yoksa 12 Eylül'ün getirdiği antidemokratik Siyasal Partiler Yasası mı? Yeri gelmişken şunu da vurgulamak isterim ki; 1960 Devrimi sonrasında, si- yasal partilerin, "Ocak" ve "Bucak" örgütleri de ka- patılmıştı. Oysaki bu örgütler de, bir tür okul niteli- ğinde ve değerindeydiler. 1960 öncesi gelişmelerine tepki olarak bunların kapatılması gerçekten yazık ol- du ve siyaseti bir ölçüde köksüz bıraktı. • • • Gelelim sosyal demokratlığa ve sosyal demok- ratlara. Biraz yukarıda da değindiğim gibi; bu konuyu çok iyi bilen ya da bilmesi gereken kimi arkadaş- larımızın, CHP'nin sosyal demokrat bir parti olma- dığını dile getirmeleri, gerçekten şaşırtıcı ve üzü- cü. Bunlar genellikle, Türkiye'deki şartları dikkate almıyor ve sosyal demokrasinin işçi kökenli olma- sı gerektiğinden söz ediyorlar. Oysaki; günümüz sosyal demokrasisini temsil eden, "Sosyalist En- ternasyonal'in", bir anlamda "manifestosunu" oluşturan 1951 tarihli "Frankfurt Beyanname- s/'"nde, Sosyalist Enternasyonal'in Ikinci Enter- nasyonal'in devamı olduğu ve Marksist kökenli ol- duğu dile getirildikten sonra; ancak "refah devle- ti" konusundaki çabaların da sosyal demokrasi ol- duğu, net bir biçimde dile getirilir. Bu konularda yazan, söyleşiye katılan kimi meslektaşlarımızın bunu bilmemeleri, gerçekten üzücü ve şaşırtıcı. Kaldı ki; Türkiye'de, Marksist anlamda, sosyal de- mokrat olabilecek bir partinin dayanacağı sanayi iş- çisı, ne zaman ortaya çıktı. Sanayi işçisin/n olmadığı ülkelerde, sosyal demokrat uygulamalar yaşanama- yacak mı? Sosyal demokrasiyi doğru algılayabilmek için, "solculuğun" ne olduğunun iyi anlaşılması gerekir. Bu konuya, hafta başında aynntılı olarak değindiğim için, gene dönmek istemiyorum. Fakat şu kadarını söylemeliyim ki; CHP'yi, "ortanın solu" olarak tanım- layan ve buna uygun politikalar öneren Ismet Inönü, kendisine bu konuda yöneltilen eleştirilere, çok an- lamlı bir yanıt vermıştı: "CHP, kurulduğu günden be- ri ortanın solundadır." Bu görüş, hiç kuşkusuz doğrudur. Çünkü "sol", bir toplumdaki siyasal ve ekonomik faydalanmanın; ya- ni, gelir bölüşümünün, ekonomik fırsat eşitliğinin ve siyasal katılımın geniş bir tabana dayandınlması de- mek olduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruJu- şunun onuruna sahip olan CHP, kurulduğu günden beri soldadır ve ortanın solundadır. .. -s t • • • - ' ' «* Bu konuyu biraz daha netleştırmek için, gözlerinizi biraz geriye çevirmemiz gerekir. Fransız Devrimi son- rasında (günümüzde de hararetle savunulan) yoğun bir liberal anlayış ortaya çıkmıştı. Devletin ekonomik yaşama asla müdahale etmemesi (aynen günümüz- deki gibi), sadece özgürlükleri koruması öneriliyordu. "Rasyonel" (akılcı) ve "utulitarist" (faydacı) olan bi- reyler, kendileri için en doğru olanı yapacaklar ve böylece tek tek insanlar en doğruyu yaparken top- lum ilerleyecekti. Buna karşılık, kendilerine "jakoben" adı verilen bir grup devrimci, buna karşı çıkıyordu (Günü- müzde jakobenlik, solcular tarafindan da eleştiril- miyor mu sinir oluyorum). Bunlara göre (bir jako- ben manastırında toplandıkları için bu ismi alıyor- lardı), toplumda büyük bir dengesizlik vardı. Dev- letin özgürlükleri koruması demek, bu dengesizliği koruması demekti. O halde devletin görevı, özgür- lükleri korumak değil, önce özgürlük ortamını yani insanların yarışmaya eşit olarak başlayabilecekleri bir ortamı kurmaktı. özgürlüklerin korunması, an- cak bu durumda anlamlı olurdu. Bu anlayış, sol düşüncenin başlangıcıdır ve o dö- nemlerde Paris'e gelen Karl Manc, F. Engels ile ta- nışıp kendi manifestosu™ dile getirene kadar inan- mış bir "jakobendi". Fazla uzatmak istemiyorum (zaten yeıim de kal- madı). Fakat bütün eleştirilerime ve kimi hayal kınk- lıklarıma rağmen, CHP, Türkiye koşulları içinde de- mokrattır ve evrensel boyutlar içinde sosyal demok- rattır. Ister beğenin ister beğenmeyin, en azından şu aşamada bir başka seçeneğimiz de yoktur. Otomobîlde üç ceset bulundu ç Çamhk köyünde 25 metrelik uçuruma yuvarlanmış bir otomobil içinde üç kişi tabancayla öldürülmüş olarak bulundu. Giresun Valisi Şükrü Kocatepe, cesetlerin Abdulkadir Yalçın, Şenol Hacıoğlu ile Fatih isimli kişilere ait olduğunun belirlendiğini söyledi. Ticari otomobilüı, Trabzon'un Çömlekçi Mahallesi'nde, Çömlekçi Taksi Durağı'nda çalıştığuıın belirlendiğini belirten Kocatepe, olayla ilgili başlatılan soruştun?ıanın sürdürüldüğünü kaydetti. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle