Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 EYLÛL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
•- Kredi kartuun çetesi
3
I
kurubnuş.
Eee, çetelesi
kanşmca,
olacağı bu! Tel: 0,212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektrofft posta: dentzsomwaanhuriy0tconfi.tr
- Verheugen, Diyarbakır'da
tandır ekmeğine bayılmış...
"Bandır bandır ve Türkive'vi!'
Kemen
Çiğdem Iskent:
"Zinanın suç sayıl-
masından sonra, kocala-
ra işe giderken kanlanna
bekaret kemeri takma
zorunluluğu getirilsin!"
Kuma
Mete Neptun: "Bir-
den fazla kadınla irnam
nikâhlı yaşayan erkekler,
zinadan ceza almaya-
caksa kadınlara da erkek
kuma hakkı verilsin!"
Hesap
ergama Ovacık'ta kapısı yargı kararı ıle mü-
hürienen siyanürlü atık madeninin yeniden
açılması için saman altından su yürütülürken
Iskendeaın Körfezi'ndezehirii atıkyüklü Ul-
la gemisi göz göre göre sulara gömüldü. Iskenderun
Çevre Koruma Derneği Başkanı Aylin Canpolat
Odemiş, "Elbette yaşananlardan çıkanlacak dersler
olmalıdır. Ulla'yı; ağır işleyen adalet mekanizması,
ağır işleyen bürokratik süreç ve son yıllarda toplum-
sal hastalığımız haline gelen neme lazımcılık batırdı"
diyor.
Ulla'da suya kanşan artı altı değerli krom ve diğer
ağır metallerden oluşan zehir, on yıllarca kronik ka-
raciğer zehirlenmeleri yaratacak.
Aylin Canpolat ödemiş uyarıyor:
"Ne yazık ki ülkemizde bunları belirleyecek sağlık-
lı istatistikler yapılmamaktadır. Çernobil örneğinde
yaşadığımız gibi aradan geçen on yıllara karşın Ka-
radeniz'de yaşanan kanser vakalanyla ilgili, doğum
Neme lazım
anomalileriyle ilgili sağlıklı araştırmalaryapılamamak-
tadır."
Ama öte yandan Bergama'da siyanürlü altın şirke-
tinin işe alıp maaşa bağladığı köylüler, "Burası temiz;
biz bir zarar görmedik" diyor...
Türkiye'de yaşanan neme lazımcılık, "bana dokun-
mayan yılan bin yaşasın" diyor.
Ama 0 yılan herkese dokunuyor...
Romanya'daki altın madeninde yaşananlar bizim
medyada haber değeri taşımıyor.
Haber şöyle: "Romanya cevre görevlileri, ülkenin
kuzeyinde beş kasabanın suyunun kesilmesine ne-
den olan yeni bir zehirii ağır metal sızıntısını araştırı-
yor.
Yöredeki bir çevre görevlisi, Reuters haber ajansı-
na, Baıa Borsa altın madeninde bir boru hattının kı-
nlmasıytaçinko, kurşun ve bakır gibi ağır metaller içe-
ren çamur, Cisla nehrine kanştı
1
dedi. Kaza, kuzey Ro-
manya'da, Ukrayna sınınna 60 kilometre mesafede
meydana geldi. Cisla, Ukrayna ve Macaristan'a doğ-
ru akan Tisza nehrine kanşan Viseau nehrinin bir ko-
ludur. Görevliler, Cisla'dan 80 metreküp zehirii atık çı-
karttıklarını ve balık ölümlerini engellediklerini açık-
larlarken, BBC Ukrayna'da beş kasabanın suyunun
kesildiğini, Transkarpatya yöresinde hastanelere en
az üç günlük içme suyu stoklaması önerildiğini ve ne-
hirde balık tutulmaması uyansının yapıldığını duyur-
du. Bundan dört yıl önce Romanya'da Baia Mare'de
yine altın madenciliğinden kaynaklanan bir çevre fe-
laketi olmuş, atık havuzunun çökmesi sonucunda
çok miktarda siyanür Tisza nehrine kanşmıştı."
Iskenderun Körfezi'ni zehirledik...
Bergama'yı zehirlemekte ısrarlıyız...
Neme lazım!
Reha Bavbek: "Baş-
bakan, 1922'de 1 dolann
1.5 lira olduğunu, yapılan
'bûyük devrim'le 2005'te
liradan attı sıfır atılınca 1
doların yine 1.5 lira ola-
cağını söyledi ama yeni
yılda eline 250 lira geçe-
cek işçinin parasını ne-
dense dolara çevirmedi!"
Aranıyor *
AkifKökçe:"Hassa- ~
siyet, hayır, hürmet, ba-
siret, vakar, sebat, şef-
kat, edep, temkin, gurur,
erdem, vicdan, bilinç,
tutumluluk gibi sözcük-
lerin anlamını bilen ve
bu sözcükleri hem tüm-
ce hem de yaşam içinde
kullanabilecek insan ev-
ladı aranıyor."
SESSIZSEDASIZ(') Turist rehberliği sorumluluk ister
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Emrullah
Güney Norveçli iki konuğuna Kayse-
ri Yeşilhisar Soğanlıdere vadisindeki
tarihi kiliseleri gezdiriyor:
"Kiliselere girdik. Izmir'den gelen bir Al-
man gruba rehberiik yapan genç, Ingiliz-
ce bilgi veriyor, 'Gördüğünüz gibi, fresk-
leri tamamen Türkler, Islam dinine men-
sup köylüler tahrip etmiştir. Bu halk tama-
men cahil, barbar, vahşidir. Islamiyet'e ait
olmayan her şeyi yıkar, yok eder" diyor-
du. Rehberin, Türk insanını, Anadolu köy-
lüsünü böylesine aşağılaması üzerine da-
yanamayıp araya girdim. Çünkü rehberin
harf devriminden bile haberi yoktu... De-
likanlıya kilisedeki '1894 Dimitrios',
'1914 Anastasia' gibi Grek harfleriyle ya-
zılmış adlan ve tarihleri gösterdim. Bun-
lan da mı barbar köylümüz yazmıştı. Iz-
mir'den beri turist grubuna rehberiik ya-
pan gence Anadolu tarihiyle ilgili bazı so-
A
rular sordum. Son derece cahildi. Ne
1924 mübadelesinden haberi vardı, ne
Karamanlıca'dan.
Rehberle aramızda geçen sert tartış-
mayı Norveçli konuklanm da ilgiyle din-
lediler. Fresklerdeki yıkımı, bozumu en
çok kimin yaptığını anladılar. Peki, bir reh-
ber böylesine aşağılık duygulannı dile ge-
tirerek, yabancı turistlerden maddi ve ma-
nevi aferinler mi bekliyordu? Eğer bu so-
rumsuzluk sürerse, Çanakkale Savaşla-
n'nda düşmanın attığı top güllelerini yeşil
sanklı ermişlerin tuttuğu gibi safsatalara
daha niceleri eklenecek demektir. Reh-
beriik, sorumluluk isteyen bir iştir."
Yüksek Yerilim Hatb
Ekonomimizde "bir gecelik faiz" de
zina sayılır mı hoca efendi?
erdincutkuta yahoo.com
Aaa... Bu Insan!..
SÖNMEZ TARGAN
Türkiye'de sola ve özellikle
bilimsel sola korkuyla ve kuş-
kuyla bakmanın tarihi nere-
deyse cumhuriyetin tarihi ile
özdeş. Kuruluş yıllannın ba-
şındaki birkaç yönetimi say-
mazsak tüm cumhuriyet yö-
netimleri solu hep potansiyel
tehlike olarak görmüşlerdir. Ve
bu tehlikeyi(l) öylesıne abartı-
lı ve bilim dışı betimlemelerle
halka da enjekte etmişlerdir ki
toplumbiliminden yeterince
payını alamamış halk kesimle-
ri içinde bu konuya ilişkin sa-
yısız söylentiler üretilmiştir.
Bu söylentilerin ulaştığı bo-
yutu çok iyi anlatan bir olayın
öyküsünü yine bir eski tüfek-
ten duymuştum. Olay 194O'lı
yıllarda yaşanır. O yıllarda sık-
ça uygulanan komünist tutuk-
lamalannın birinde, komünist
olduğu gerekçesiyle bir kişi
gözaltına alınarak Dıyarbakır
Cezaevi'ne gönderilir. Bir ta-
raftan da yargılanması sür-
mektedir. Yargılanma süreci-
nin yaşandığı günlerin birinde
bu tutuklunun mahkemeye
getirileceği, kent halkı tarafın-
dan daduyulur. Meraklı birka-
labalık adliye binası önünde
toplanır. Görevliler arasında
elleri kelepçeli, ayaklan zincir-
li tutuklu adliyenin basamak-
larını tırmanırken meraklı top-
luluk içinden bir mırıldanma
duyulur: "Aaa... bu insan!"
Elbette komünistler de in-
san, ama Türkiye'de yakın za-
mana değin hiçbirzaman ko-
münistler insan yerine kon-
madı. Ta ki 1965 yılında yıldı-
zı parlayan ve 15 milletvekili ile
parlamentoya giren Türkiye
Işçi Partisi'nin (TİP) siyasal ça-
balarıyla toplumun gerçekleri
öğrenme, solla açıkça tanış-
ma ve buluşma olanağını bu-
lana değin... TİP özellikle
1950'li yıllarda Menderes hü-
kümetleriyle Türkiye'nin nasıl
Batı boyunduruğu altına so-
kulduğunu, ABD emperyaliz-
minin kuyruğuna sokulduğu-
nu belgeleriyle toplumun gün-
demine taşıdıkça da siyaset-
çiler dahil toplumun birçok
duyarlı kesimi gerçeklerle
yüzleşme olanağını buldu.
Ama yine de devletin bu ko-
nudaki politik yaklaşımı değiş-
medi. 70'li yıllann seçim çalış-
malarının birinde, TİP Genel
Başkanı Behice Boran yaptı-
ğı bir radyo konuşmasında,
içeriği şu olan bir açıklamayı
yapmak durumunda kaldı:
"Bugün Türkiye'nin bağımsız-
lığı tartışılır dunıma gelmiştir.
Askersel, siyasal ve ekonomik
tüm alanlarda emperyalist
baskı ve sömürü kabul edil-
mez boyutlardadır. Ülkenin bu
duruma getirilmesinin sorum-
lusu bizler, biz komünistler
olamayız. Bizlerbu ülkede hiç-
birzaman iktidara gelmedi ki,
getirilmedik ki, Türkiye'nin
içinde bulunduğu bu tablonun
sorumlusu olalım."
Bu konuşma metnine bu-
gün ben de kısa bir eklenti
yapmak gereksinmesi duyu-
yorum. Türkiye'yi milyarlarca
iç ve dış borç batağına sapla-
yan, bankalan hortumlatıp
deviet kaynaklarını üç beş
vurguncunun talanına sunan,
AB'ye gireceğiz diye ülke top-
raklarını yabancılara satan, al-
dıklan ve yaptıkları nice yasa
ve uygulamalarla Türkiye'yi
ulusal ve toplumsal birçok
alanda kimlik değişikliğine uğ-
ratan hangi karann altında bi-
limsel sosyalistlerin imzası
vardır?..
Olamaz, çünkü böylesine
ekonomik ve stratejik kararlar
ancak siyasal erkin başında
bulunabiliyorsanız alınabilir.
Yanılmıyorsam Sayın Bo-
ran'ın yaptığı bu konuşmanın
içinde "komünizm" sözcüğü
geçtiği için sonradan hakkın-
da ceza yasasının 141. ve
142. maddelerinden dava
açıldı. Yine ne acıdır ki kendi-
lerine sosyal demokrat diyen
hükümetlerce de bu madde-
lerin ceza yasalanndan çıkar-
tılması için en ufak bir çaba
harcanmadı. Oysa daha 6O'lı
yıllarda bir Fransız aydın ve
düşünürü olan Jean Paul
Sartre yazdığı bir makalede;
"Bırakın aydın ve solcu olma-
yı, sıradan bir demokrat ol-
manın bile olmazsa olmaz ko-
şullanndan biri de antikomü-
nist olmamaktır..." diyerek Av-
rupalı olmanın çerçevesini çi-
ziyordu!
Daha sonralan 141. ve 142.
maddeler Özal döneminde
ceza yasalanndan çıkartıldı.
Bu uygulama için özal'a öv-
güler düzen Türk aydını bura-
dadayanılmıştı. Çünkü bu uy-
gulama yaşam bulduğunda
zaten Sovyetler Birliği çök-
müş, sosyalist dizge dağılmış
ve komünizm bırakın Türki-
ye'de, kapitalist dünyanın tü-
münde artık birtehlike olmak-
tançıkmıştı...
Bugün Türkiye'de bırakın
sağ kesimleri, sosyal demok-
rat kesimlerde bile hâlâ bilim-
sel sosyalizme tarihten gelen
ürkekçe bakma alışkanlığı ve
tutumu sürmektedir. Tarikat-
ların ve siyasallaşmış dinsel
gericiliğin siyasal erki eline ge-
çirdiği bugünkü tarihsel sü-
reçte, ülkeyi aydınlığa kavuş-
turmak için savaşım veren bü-
tün platformlardaaklımıza ha-
len her tür sağ düşünce ken-
disine yer bulurken halen bi-
limsel sosyalizme soğuk bak-
ma alışkanlığı sürmektedir.
Ama hemen belirtmek gere-
kirse Türkiye gerçekten ba-
ğımsız, özgür, demokrat, çağ-
daş bir hukuk devleti olacak-
sa, irtica ve ortaçağ gericiliği
tarihin çöplüğüne atılacaksa
sağın bu yüce uğraşa kataca-
ğı hiçbir şey olamaz. Çünkü
Türkiye'yi bugünkü konumu-
na zaten sağ getirmiştir.
Unutmamak gerekirse,
övündüğümüz ve onurla sa-
hip çıktığımız Kurtuluş Sava-
şı'nın da harcında hep sol ol-
muş ve Mustafa Kemal Kur-
tuluş Savaşı 'nda en büyük dış
desteği başta Sovyetler Birli-
ği'nden almıştır.
Bu gerçeği bilmeyen ya da
göremeyenlerin Mustafa Ke-
mal adına konuşmaya ne hak-
lan ne de yetkileri vardır.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicakn turk.net
ÇİZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com
HARBİ SEMİHPOROY [email protected]
O
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGIN hayatepikuı mynet.com
IOCMLİK K/ARTTNIZI 6ÖREBİLİR MİYİM ?
EVLİYSENIZ SİZİNLE YATARAK
ZİNA SUÇU İŞLEMEK İSTEMEM !..
l A7TZT
TARtHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAJS 9Eylül wwıcmumtaz-arikan. com
ftemhardt, bır-
otfuncusunu TfYATROCU MAX REINHARDT..
/&?3'rE &UGÜN, YAHUOİ ASTLU AVUSTUKMU TiyATKo
Ml MAK RE<fJUA£jyr(MEJ<S KAYUHAŞT^) PO&DU. ÇAĞOAŞ TİYAT-
ROHUN (SeuŞIMİNDE BÜYÜK CTKİLE&İ OLAN IS£lNHAtSPTf
BU
SANATA OCJyOUSCt YAK/NLIK NED£UİYL£ f8 YAfYA/OA OYUN-
CUUIĞA BAŞLAMlŞTt- 19OS'TE*J SONSA TİVATRO YOUET-
MENLİĞİHE APIM ATMtŞ, KLASİHLEISDEN ÇAĞOAÇ
OYUMLABA C££fA/ ÇOK SEAJ/f B)IZ YELPAZB İÇİMPE
ç/u./ç/u/frr. B/RÇOK tşttc TSKMİIOLEISİ, pöuetz SAHNS,
&AZI Sr/LİZE EOİLMlÇ GÖRÜKITV EFEKTtEKJ ONUAJ
8ULUSLAR/YOI. YtLDIZ SİSTEMÎNE KAfgŞ-f t'SE OYUN
GÜCUMÜ SAVUNMUÇ', rİYATHOYÜ 6CAJİŞ <rTt£- s
LERB ULAfTreMAK fÇİN Ç/U.ffM/ÇTT. NAZİİ£R.İM
İfGAL/A/DEA/ SOfjeA ÜLKESİMİ 7T£GK£PİP A8O ' YE
3ÖÇ EOEN fZ£IMHARPT,OIZADA ÖL£N£
DEG'M KALACAtCTtG (1943) ••
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZtLELt
Komiser Diyarbakır'ı
Teftiş Etti!
KomiserVerheugen önceki gün çok keyjfliydi çook...
Ankara'da asık mı asık olan suratı Diyarbakır'a inin-
ce bir gevşedi ki, sormayın! Yıllardır hiç görmediğimiz
ölçüde neşelendi. AB bayraklı zırhlı Mercedes'le gel-
diği otelinin önünde "Yurttaş Verheugen BûyükAv-
rupa'ya hoş geldin" pankartını görünce gülücükler
yağdırmaya başladı. Hele Leyla Zana ile kucaklaşma-
sı yok mu; işte kahkahalar o noktada başladı. Kendi-
ni tutamadı, gülmemeye gayret ederek konuştu:
- Hiç kimse bu süreçte şiddete başvurmamalıdır.
Şiddet kullanımı etkin bir şekilde yasaklanmalıdır...
Etrafını saranlar "şiddetle" alkışladılar komiseri, ye-
tinmediler elleriyle zeytinyağlı dolma ikram ettiler. A-
ma "şiddet" durmadı; AB komiseri yüzlerce asker ve
polisin koruduğu otelinde uyurken teröristlerin silah-
lan 500 Evler polis noktasına ölüm kustu. Polis Meh-
met Fatih Zorlu ve bekçi Seyrthan Tekin şehıt oldu...
Verheugen ertesi gün de çok mutluydu. Diyarbakır
Belediye Başkanı Osman Baydemir'le biriikte sanat
merkezinde Avrupa Sinema Salonu'nun açılışını yap-
tı. Belediye çocuk korosunun Almanca, Ermenice,
Süryanice, Kürtçe şarkılardan oluşan konserini izledi.
Çok mutlu oldu çook. Baydemir'le biriikte kahkahalar
attılar, güldüler, güldüler...
Şehit edilen iki güvenlik görevlisinin cenazeleri tam
da o sıralarda kaldınlıyordu...
Komiser Verheugen'le Başkan Baydemir kahkaha-
dan kırılıyordu...
Gazetecilerin, "Şehit edilen güvenlik görevlileri-
nin ailelerini de ziyaret edecek misiniz" sorusu bi-
le keyiflerini bozmadı. Verheugen, o hiç alışık olmadı-
ğımız güleç suratıyla kameralara konuştu:
- Olayın aynntılannı bilmiyorum. Şiddet hiçbir
şeye çözüm olamaz. Bu olay bölgedeki şiddet
olaylannm tamamen ortadan kalkmadığını da
gösteriyor!..
AB komiseri, sorulan "terör" sözcüğünü kullanma-
dan atlatmaktan son derece mutlu, Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Baydemir'i koluna taktı, meyan kökü
şerbeti içip tandır yemeye gitti...
AB komiseri teftışinden çok memnun kalmıştı çook...
Alemdaroğlu'nu kurban vermek!
Hükümet YÖK'ü yürekten kutlamalı!
Kutlamalı, çünkü iktidar koltuğuna oturduğu günden
beri görevden almak için bin dereden su getirdiği Is-
tanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun
ipini, 11 genel kurul üyesinin karanyla YÖK çekmeye
çalışıyor!
Şimdi soralım; YÖK Genel Kurulu böylesine önem-
li, Türkiye'nin en büyük üniversitesinin rektörünü gö-
revden alma gibi hassas bir karan hangi hakla kamu-
oyundan gizleyerek aldı? Alemdaroğlu suçluysa, gö-
revi sürdürmesi sakıncalıysa bunu gerekçeleriyle bir-
iikte niçin açıklamadı? Bölük pörçük bilgilerin basına
sızmasına, akıllann iyice kanşmasına niçin izin verdi?
Soru çok da şu iki nokta çok önemli:
- Bu ahlaklı bir davranış mı?
- Yoksa işin içinde başka bir iş mi var?
öğretim üyeleri arasında, "Alemdaroğlu'nun kel-
lesine karşılık hükümetle uzlaşma yolu açılacak-
mış" söylentısı dolaşıyor da!
Bilenler, bilmeyenlere "NaziAlmanyası'ndaki pro-
fesdrün"hikâyesini anlatmalı. Hani şu, arkasınadön-
düğünde kimseyi bulamayan profesörün!
Ölüdeniz'de dirilmek!
Ben, geçen hafta üç günlüğüne çok mutlu oldum
dostlarçok!..
Birinci ölüdeniz Festivali'nde güzel, yüreğinin ışığı
yüzlerine yansımış insanlartanıdım. Kaya Köyü'nde o
yuzyılı devirmiş güzelim ağacın altında fıncirağacı mıy-
dı?) llhan Selçuk, Deniz Som, SunayAkm ve Nuri
Kurtcebe ve bu ülkenin aydınlık insanlanyla "ne ola-
cak bu güzelim ülkenin hali"ru konuştuk... llhan
Abi'nin "suç, dinci, takıyyeciiktidardadeğil, bölünen,
parçalanan bizlerde" vurgusuyla sarsıldık...
St. Nicolas'tan, Babadağ'ın yanıbaşından ölüdeniz'i
seyrettim. Hep Nâzım'ı andım, "bahtiyanm," diye mı-
nldandım. Helefestivalin simgesi keçiye bayıldım! Ke-
ramettin, Ümit, Ufuk, Coşkun, Nuray, Lara ve tüm
ölüdenizli dostlara yürekten selamlar; geleceğe olan
umudumuzu tazelediler...
Ben ölüdeniz'de dirildim dostlar...
E-posta: umitzileli / ttnetnettr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Halk edebı-
yatında aruz
ölçüsüyle ya-
zılan şiir türle- 3
rinden biri. 2/
Saatin iki ibre-
sinden küçük
olanı... Yurdu- 5
muzun bir böl-
gesi. 3/ Yeral-
tında yetişen
ve yenilebilen 9
bir mantar cin-
si... Kimi giysilerde
kullanılan küçük püs-
küllü süsler. 4/Müzik-
te "eşlik etme" anla-
3
mında kullanılan söz-
cük.5/Bır ABD haber 5
ajansının kısa yazılı- 6
şı... Kürekle yürütülen
eski bir savaş gemisi. 8
6/AhmetRasim'irıço- 9
cukluk ve okul anılannı içeren yapıtı. 7/Kabuğu ayık-
lanmamış pirinç... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/Çin
ve Japonya'da oynanan bir strateji oyunu... Yelpaze bi-
çiminde bir deniz yumuşakçası. 91 Izmir'in bir ilçe-
si... Eli açık, cömert, yiğit.
YUKARDOAN AŞAĞIYA:
1/ Oyunlann kralı. krallann oyunu. 2/ Bir burç adı...
Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü dav-
ranışından sorumlu kimse. 3/Genellikle kahveyle bir-
iikte yenen bir tür çikolata... Pokerde aynı renkten
olan ama sıra izlemeyen beş karta verilen ad. 4/ Ar-
kadaşlık etme. biriikte bulunma. 5/Eski bir siyasi par-
timizinbsayazılışı... Nitelik. 6/ÖmerSe\fettin'inbir
öykükitabı. 7/Konya'nınbirılçesi... Radyum elemen-
tinin simgesi. 8/Gürcistan'ın plaka işareti... Ayağın
yüksek olan üst bölümü. 9/ "Bu- tren sesi duymaya gö-
reyim / İki gözüm iki —" (Orhan Veli)... Herhangi
bir kuvvet alamndan geçtiği ".'arsayılan güç çizgileri.