24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAY=A CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2004 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Haiun Dtnenişi mi Tenör'? Bir k yım yaşanıyor. Dünya ölçüsünde bir acıma- sızlık birnefret, bırkin!.. Hergün dünyanın orasın- da burasında ölenler, öldürenler.. Bir degil, yüz de- ğil, orterce... YirrıDirinci yüzyıl böyle mi olacaktı? Ne hayal- ler içhdeydik! Birleşmiş Milletler kurulmuştu? Dün- yada btr barış birliği oluşturulacaktı? Tüm uluslar, ilkellik duygularından kurtarılacaktı. Neredebirin- sanlık dışı olay olursa dünyayı karşısında bulacak- tı. BlV'nın kumcusu ABD Başkanı Franklin Roose- vett'n baş ilkesi neydi: "Korkusuzyaşamaközgür- lüğü." Korku kol geziyor! Yalnız korku değil, kıyım, or- taçağda bile yaşanmamış bir kıyım! Herkes birbi- rine cüşman, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Irklar, milletler, değişik düşünce taşıyan, hatta hiç düşüncesi olmayan.. Ne uğruna? Birazcık toprak için rri? Birdilim ekmek için mi? Biraz soluk almak için rri? Ben daha çok eşitim, ben daha çok yaşa- malıyım, ben daha çok zenginleşmeliyim, daha iyi yiyip içmeliyim; arabalar, köşkler, bilmem hangi zengınlıkler... Hem bireysel birsavaş, hem detoplumsal birkar- gaşa.. Halklar, insanlar birbirine karşı. Para para- ya, silah silaha!.. Emperyalizmin gemi azıya aldığı bir dönem bu. Sen kalk, Amerika'dan Irak'a gel.. ez, yık, evlere hastanelere her şeye saldır. Kosko- ca bir ülkeyi köleleştirmeye kalk, direnenleri "fe- rörcü" say. kırdır birbirine... Irak'a mal götüren Türk şoförlerinden birini öldür- düler. Bile bile, gözgöre göre!.. Neymiş? ABD'lile- re çalışıyormuş... Işin ilginç yanı bu yoldan kazanç sağlayan nakliye şirketleri adına bir sorumlunun söylediği: "Biri ölür, biz işimizi sürdürürüz." iş sür- dürmek, işgalci güçlere mal taşımak, çok para ka- zanmak... Türkiye'nin işsızleri para için hertehlikeyeatılma- ya hazırdır. öte yandan Irak'ın direnişçileri de her gün her gece işgal güçlerinı ve yardımcılannı öldür- meksavaşı vermekteler. Onlara "ferörciTdemek- le sorun çözümlenmez. Yabancı güçlerin işgaline uğramış, haksız yere binlerce kurban vermiş bir halk, direniyorsa, köle olmak istemiyorsa çaresizlik için- de savaşını sürdürecektir. Yakın tarihimizi anımsa- yalım, biz de emperyalist güçlere karşı birey ola- rak, toplum olarak direnmemiş miydik! Bize de "asi" demiyorlar mıydı? Türkiye, bir ülkeyi haksızca ele geçirip sömürmek isteyenlere yardım edemez. Insanlanmızı üç beş do- lar için kurban veremeyiz, vermemeliyiz. Hani, yeni yüzyıl bir barış çağı olacaktı, hani en- semizi karartmayacak, gelecek günleri güvenle bekleyecektik? Hani? SolaBakış... Aslında bizim insanımız, çoğunlukla sola hep horgörü ile bakmıştır. Bilgi ve bilinçsizliği nedeniyle solu dışlamış ve bu horgörü giderek insanımızla sol arasında adeta bir kan uyuşmazlığı halini almıştır. H. Basri AKGİRAY Hukukçu, Eski Parlamenter Y öneticilerimizin ve kimı yazar-çizer çevrelerinher günpembetablolar çiz- melenne karşın, genelde ürkütücü bir karabasan yaşıyor gibiyiz. Aslında, 1950 genel seçimlerinden sonra kuş- kulu günier yaşamaya başlamıştık ama üzerimize çöken karabasanın bu denli yoğun, bu denli boğu- cu olacağını doğrusu düşünememiştik. Çok parri- li yaşama geçılelı ben. hep sağ iktidarlar ülkeyi yö- nettiğine göre yaşadığımız bu karabasanlı günle- rin sorumluluğunun onlarda olması doğaldrr. Her ne kadar, 1973 seçimleri sonunda bir tarihsel ha- ta olarak, MSP'nin katılımı ile CHP, koalisyonla iktidar olmuşsa da, Sayın Ecevit'in o günlerde vur- guladığı gibi "solun da bu ülkede iktidar otabfle- ceğini göstermesrnden başka anlam ve ışlevı ol- mamıştır. Peki neden? Demokrasiyi tüm boyutlan ile özüm- semiş ülkelerde iktidarlar, sağ ve sol partıler ara- sında sık sık el değiştirırken, 60 yıldır çok partili siyasal yaşam içınde olan ülkemizde sol partıler neden iktidar olamıyorlar? Demokrasilerde güçlü olan, daha açık bir deyiş- le seçmen çoğunluğunun yaranna izlencesı (prog- ramı) ve söylemi olan siyasal partilerin seçim ka- zanması doğaldır. Çoğunluğun isterlerine yanıt ve- rebılecek parti güçlüdür. Bu açıdan bakılınca hal- kının çoğunluğu emekçi. yoksul köylü, aşsız ve iş- sizlerden oluşan ülkemizde. emekten yana olan sol partilenn iktidaragelmeleri gerekmektedir. Bu demokratik gerekliliğin bızım toplumda ters ışle- mesinın nedenini bana göre halkımızın eğitün nok- sanlığında aramak gerekır. Gerçekten, halkımızın yüzde 60'ını ilkokul öğrenimi göımüşlerle okur- yazar olmayanlar oluşturmaktadır. Bu eğitimsiz- liğin sonucu seçmen kendi çıkannın bilincine va- ramamıştır. Böylece "Ben zenginleri severinT di- yen bir para babası yanlısı partı genel başkanının miting alanlannı eli nasırlı emekçilerle kasketli köylü vatandaşlanmız doldurmaktadır. Kolunda. 20 bin doiariık saat taşıyan bir başka genel başkan alkışlanmakta.. dahası, başbakan da olabilmekte- dir. Oysa doğal olarak. emek güçlüdür: tüm değer- leri yaratan emektir, emeksiz anamal bir hiçtir. Emek anamalsız da olsa, her ortam ve koşulda bir değerdir. Ne var ki. emekçilenmizde bu bılınç oluşmadığı içindir ki demokrasimiz, doğal kural- lan içinde işlememekte, ulusal istenç demokrarik kurallara uvgun oluşmamaktadır. Sonuçta, TÜSİ- AD'lar, MÜSlAD'lar, TOBB'lar, moplar ülke yö- nerimini yönlendirmektedirler. Aslında bizım insanımız, çoğunlukla sola hep horgörü ile bakmıştır. Bilgi ve bilinçsizliği nede- niyle solu dışlamış ve bu horgörü giderek insanı- mızla sol arasında adeta bir kan u\-uşmazlığı hali- ni almıştır. Böyle bırortamın oluşmasında. devle- tın şeyhülislam fetvalan ile yönetıldıği, toplumsal ilişkilerde şeyhlerden, dervişlerden medet umul- duğu, kulluk ruhunun yüreklere işlendiği 600 yıl- hk Osmanlı dönemı ile sömürü düzeninin sürdü- rülmesi amacıyla para babalanrun solu horlayan uyduruk senaryolarının önemli etkısı olduğu kuş- kusuzdur Bu düş ürünü senaryolardan en çok iş- leneni de şöyledır: Güya, sosyalıst düzende bir er- kek eve geldiğınde kapı arkasmda bir erkek şap- kası görürse eve girme\ıp dönmesi gerekecekmış. Oysa bilındıği gıbı sosyalıst düzende ~her değer pa^iaşılabilir, ancak yârpaylaşılnıaz"' ilkesi değış- mez bir yaşam biçimidir. Aslında yâr paylaşımını, toplu seks eğlencele- ri, üçlü aile yaşamı, birkaç ayhk aşk günleri gibi anamalcılann sosyete ilişkilerinde ya da birkaç eş- li ve iki üç cariyeli yaşam biçimini öneren dinsel düzenlerde görmek olasıdır. Şundan ki, orada yâr- dan başka hiçbir de|er paylaşılmaz. Sol'un dışlanmasının bir başka nedeni de sos- yal demokrat ya da demokratik sol olduklan sa- vıyla örgütlenmiş siyasal parti yöneticilerinin sol aymazlığı, dahası ihanetidir. Gerçekten. tarikat şeyhlerine kucak açan, onla- n iyi- körü olarak kabul eden kişilerin genel baş- kan olduğu bir siyasal partinin halka solu benim- setmesi beklenebilir mi? Parti izlencesinde yeralmış sol ilkeleri eleştiren, emeği ve emekçiyı hor görenlerin ilçe başkanı, milletvekili olduğu bir siyasal partiden, ne denli sosyalist olduğunu savlasa da, halka. sol bilinci aşı- laması düşünülebilir mi0 Kimı siyasetçiler 3 Kasım seçimlerinde AKP'ye akan oylann, o dönem ıktidanna karşı tepki oyla- n olduğunu savlamışlardır. Oysa. tepki duyulan ik- tidar üç ortaklı bir koalisyondu ve bunun iki orta- ğı sağ partılerdı. Tepki du\TJİacaksa. bunun sağ partilere yönelik olması gerekirdi ve o zaman tepki oylannın İP. ÖDP, TKP gibi gerçek sol partilerde toplanması si- yasetin doğası gereğiydi. Sağ parti yoğun bir ikti- dara tepki duyup. oylann sol partiler yerine, sağın da en karanlık kanadında yuvalanmış köktendin- ci bir partiye yönelmesindeki çelişki. ancak hal- kın sol bılinçten yoksun olması ile açıklanabilir. Türkıyemizde de Batılı ülkelerde olduğu gibi, bir gün sol bir iktidar görebilmek ıstenıyorsa, önce: a- Sol siyasal partılenn sol ekını (kültürü) özüm- semesi ve sola önce kendilerinin inanması, b- Emekçi sendıkalannın varlık nedenlennın, üyelerine ücret artışı sağlamak ve sendika ağalan yaratmaktan ibaret olmadığının bilinmesi, c- Sol dünya görüşünü benımsemış yazar, çizer, siyasetçi ve gerçek aydınlann, bölüşümün, aydın- lığın, sömürüden arınmış özgür bir toplumsal ya- şamın. özetle toplumsal mutluluğun ancak gerçek bir sol siyasal iktidarla sağlanabıleceğinı halka an- latmalan ile olanaklıdır. Belki bir gün sol bir iktidar dilek ve umuduy- la... Tanm Politikalan... Mahir GÜRBÜZ Ziraat Müh. Od. ÖncekiBaşk., TEMA Danışmam KAHRAMANMARAŞ 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESt'NDEN 2002,736 Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili Av. Mesut K.arslıo|lu tarafından davalı Turan Geyek (Geyik) aley- hine ikâme edilen rücuan tazminat davasımn yapılan yargılaması sırasında. Davalının yapılan tüm araştırma- lara rağmen adresi tespit edilemediğinden davalıya du- ruşma gününün ılanen tebliğine karar verildiğinden du- ruşma günü olan 7.10.2004 günü saat 09. OO'da mahke- memizde hazır bulunması veya kendisıni vekille temsıl ettirmesı aksi takdırde davanın yokluğunda yapılarak dosyanın karara baelanacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 36225 IMF niyet mektuplanyla da- yatılan ve Dünya Bankası ta- nm programlanyla destekle- nen yenı tanm polıtikalanyla ılgili tanımlayıcı bir değerlen- dirme, 14 Ocak 2004 günlü Cumhunyet'te yayımlanmış- tı. Bu yazıda, uygulanan polı- tıkanın sonuçlan Dünya Ban- kası araştırma venlenyle ta- nımlanmaya çalışılacaktır. Banka araştırma belgesın- de; yenı polıtıkanm "destek- ierin etkinüğini art&rmak" gi- bi bir amaç güttüğü de belır- tilmesine karşın. asıl niyetin "tüm desteklerin kaldırümasu onlaruı yerinebirsüre için doğ- nıdan gelir desteği (E>GD) u>- gulaması oMuğu"açıkça ifade edılmıştır Nitekım yeni polıtika adına gerçekleştirilen uygulamalar da kamuovTjna hoş göriinmek için dile getınlen desteklerin et- kin kılınması amacının, göster- melik nitelik taşıdığını ve te- mel hedefın *^anmın destek- lenmemesi" olduğunu kanıt- lamaktadır. Kaldınlan tüm desteklerin yenne, arazı sahiplığine daya- Iı DGD uygulanmaktadır. On- celen, en çok 200 dekara ka- dar dekarbaşına 10 miryon TL ödenmesi tasarlanmış. 2003'le bırlikte 500 dekara kadar de- kar başına 16 milyon TL öde- mesi öngörülmüştür. Bu uygulamada; tanmsal yapıyı geüştirmek, verimlıliğı- üretkenliği yükseltmek, kalıte- yi-katma değeri arttırmak gi- bi hiçbir gelişmecı amaç yok- tur. Arazi sahıpliğıne dayalı bir sosyal yardım özelliğı ta- şıyan uygulama. bu anlamda da bır denge sağlamamış, üs- telık var olan gelir dengesızlı- ğını çok daha dennleştırmış- tir. Araştırmada itıraf edildiği gibi, ileri sürülenin tersine, destekleme malıyeti azalmadı- ğı gibi destek etkinliğinin ar- tacağı öngörüsü de gerçekleş- memiştir. • Araştırma, 1999'uendeks alarak destekler ve sübvansi- yonlann kalkmasıyla üreticı açısından >ılda toplam 4 mil- yar dolar net zarar oluştuğunu ortaya koymaktadır • Danci önemb bulgu olarak, dönem boyunca tanm gırdısi fı- ^tlannın, dola\ısıyla ürün ma- liyetlerinin artması olarak ka- bullenılmıştır. Katmadeğerde gırdi maliyetı \-uzde 30'dan yüzde 49'a çıkmıştır. • Sorun bununla kalmamış, fıyatı artan gırdılerin kullanı- mı da azalmıştır Ömeğin bu azalışın gübrede yüzde 25-30 oranına çıkması. üretkenlık açı- sından gerileme sürecine gı- rildığı anlamına gelmektedır. • Dönem başında 2.8 mılyar dolar olan tanmsal kredı kul- lanımı sıfira inmiş, üretici dö- nem boyunca kredı kullana- marruşnr. • Desteklerdeki azalışın ta- A Avrupa'nın 1 numaralı markasından ön ödemeli, çok indirimli kampanya Bu fiyatlar, 31 Ağustos'a kadar geçerli olan Ekim Teslim Kampanyasrnın 1+12 taksit seçenegine arttir. BOSCH O 8 0 0 2 11 40 29 BOSCH nm ürünü ihracında erimeye yol açtığı, şekerpancan ve tütün- de önemli ıthalata neden olun- duğu. bir başka itırafı oluştur- maktadır • Araştırma, tanmsal üreti- mın fıziki olarak azalmadığı- nı söylediği halde. üstte belır- tilen olumsuzluklann ortak et- kısıyle 1999-2001 dönemınde yıllık tanm ürünü brüt değen reel olarak viizde 16 düşmüş- tür. Tarımsal GSMH 1999- 2002 arasında 27 mılyar do- lardan 22 milyar dolara inmış, hektar başına üretimm dolar eşdegen >-üzde 28 azalmıştır. • Ürün fıyatlannın düşme- suıın, tanmsal üretim değeri azalmasına yol açtiğı, açıkça ın- raf edilmıştir. Ürerim malıye- tinın arttığı. ürün fıyatının düş- tüğü süreçte. üretici net gelir kaybına uğramış. yoksullaş- mıştır. • Makro çerçe\ede bu tür ya- şamsal somnlara yol açan ye- ni anlayış ve DGD yöntemı. uygulama bıçımiyle yenı sorun- lan da berabennde getırmış- hr. • Cretıciye karşı "AJ para- >ıkessessini" gibi yakışıksız ve saygısız bir ta\ u-la gerçekle- şen uygulama, tanmın gelışme- si yönünde hiçbir sonuç yarat- mamıştır. Bır sosyal yardım nıtelığıyle bile dengelı uygu- lanmamış, var olan dengesiz- liği daha da derinleştinniştir. (>talama arazi büyüklüğü 18 dekar olan ve üreücinin üçte ikı- sini oluşturan kitleye yılda an- cak 288 milyon TL ödenirken, 500 dekar arazisi olanlara 8 mılyar TL ödenebılmektedır. Hileyle arazısinı kiralamış ve devretmış gösteren büyük top- rak sahıplen çok daha fazla destek almıştır. • Gözlemler küçük üretici- lerce alınan paranın büyük oranda tüketımharcamalan ve borç ödemelerinde kullanıldı- ğmı, tanma yönelmediğini gös- termiştir. • Ödeme koşulu arazi sa- hipliği olduğundan, tanmla uğ- raşmayan ama arazi t^>usu olan kentlilere de kaynak aktanl- mıştır. • Arazi niteliği gözetilme- diğinden, \erimi düşük bölge- ler adına dengesizlik yaratıl- mıştır. Kamuoyuna "tanmda re- form, devrim" diye tanıtılan IMF programının, sektöre çı- kardığı faruramn özeti budur. Girdi fıyatının artıp kullanı- ınının azaldığı. kredilerin sı- firlandığı. ürün fiyatlannın düş- tüğu, sonuçta tanmsal ürerim değerinin azaldığı ve üreticinin daha da yoksullaştığı bir süreç yaşanmaktadır. Peki, yenı iktidar ne yapı- yor? Iktidara aday olanlar ne öneriyor? Düzene karşıymış görünerek 3 Kasım sonrası iktidara gelen- lenn, tanmda da IMF prog- ramlanna tam biruyum göster- dıkleri anlaşılıyor da toplum- culuk ıddialı siyasetlerne öne- riyorlar, bilen yok. Tanm için umutlanmayı zor- laştıran bir önemli sorun da bu. Bir başka yazıda tartışmak üzere... PENCERE Hop, Mop, Altın Top... Şeyh Sadi-i Şirazi, Doğu ve Batı coğrafyasın- daelüstündetutulur, 13'üncüyüzyıldayaşamışb( Iran şairidir, "Gülistan", "Bostan" gibi yapıtları Türkçeye de çevrilmiştir ve dillere destandır. Peki, bunca değerli Şeyh Sadi'nin kadınlara dö- nük yargıları nasıldır?.. Işte birkaç ömek!.. Diyor ki Sadi: "- Kadın senden ziyade kabul ve saygı görürse, sen erkekliğinden utanmaz mısın?.." "- Kadınlar, kadınlık icabı, bazen namaz kıla- mazlar. Sende bu yoktur. O halde nlçin ibadeti bir yana bırakıyorsun?.. Yürü hey kadına yetişeme- yen kişi!.. Üstelik bir de erlik lâfı etme!.." "- İyi huylu kadın odur ki kocasının elinden sir- keyi helva yer gibi içer; kötü huylu kadın odur ki meyvayı yerken suratı sirke satar." "- Kadını çarşıya pazara bırakma!.. Söz dinle- mezse, döv!.. Sözünü yürütemezsen, kan gibi ev- de otur; o erkek gibi gezsin, yürûsün..." "- Yabancılara karşı kadının gözleri kör olmalı- dır; evden çıkınca doğru mezara girmelidir." "- Hanımına (yabancılara) yüz açtırma!.." "- Hanım sözünü dinlemezse, o erkek, sen ka- dın olmuş olursunuz." "- Kadın kaşlarına rastık çekecek olursa, söyle- yin kocasına, yüzüne allık sürsün!.." "- Ey zengin!.. Her baharda yeni bir kadın alL. Zira geçen seneki takvim işe yaramaz!.." Beğendiniz mi Şeyh Sadi'yi?-- Şairin suçu yok, 13'üncü yüzyıldatoplumun ka- dına bakışı din öğretisine bağlıydı. Peki, bugün Iran'da kadın nasıl?.. Bizde nasıl?.. • Bizim medyada kimi gazete çıplak kadın pazar- lıyor, kimisi için çıplak kadın günah... Medya iki kutup gibi.. Yatesettür.. Ya da kadını metalaştırıp erkek piyasasında pa- zarlama borsası.. Ya kadınlanmız?.. Onlarda şaşkın.. Kimisi dağıtık.. Kimisi derli toplu.. Kimisi edepsiz.. Kimisi olgun ve dolgun.. Kimisi hercai.. Kimisi gündüz sefası.. Kimisi şatıfılli.. Kimisi zilli.. Kimisi tango tango fiyango; kimisi hoppa mop- pa, kimisi top mop altıntop.. Kimisinin eli maşalı.. Kimisinin gözü kapalı.. Kimisinin hayatı iştir, düştür.. Kimisi ne yazdır, ne kıştır. Kimisi ev kadınıdır, kimisi iş kadını, kimisi sokak kadını, kimisi mahalle karısı.. Kimisi de insan kadındır. Ama tam insan!.. • Tarih boyunca kadın nereden yola çıktı, nereye geldi, nerede duracak?.. Başlangıçta erkegin malı, kölesi, cariyesiyken, ka- dın az buçuk özgürieşmedi mi?.. Başlangıçtan bugüne kadın kadınlaştı mı?.. Insanlaştı mı?.. Şeyh Sadi'nin 13'üncü yüzyılından 21 'inci yüz- yıla dek 800 yıl geçti; Türkiye'deki çok partili re- jimde tesettür kavgası sürüyor... Vah kadınımıza.. Ah erkeğimize!.. 1 Ağustos 2004 Pazar günü kaybettığimiz babamız, canımız, sevgılüniz M i m a r SELÇUK BATUR'un hastalığı boyunca ve son yolculuğunda bizlere destek olan Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi'ne ve tüm dostlanmıza teşekkür ederiz. AİLESİ Kaybının birinci yıldönümünde ZÜBEYİR HAN'I özlüyor ve sevgiyle anıyoruz. Aysel - Aylin - Ahmet ve Ailesi KOOP-C'den Duyuru Kooperatifimizin düzenlemiş olduğu Tavla ve Satranç Turnuvası bu hafta ve bunu izleyen her hafta pazar günleri saat: I4'ıeyapılmaya devam edecektir. Çanta'dakiKırKahvemizdeyapılan Turnuva, katılmak isteyen herkese açıktır. Önemli +\ot: Isteyenler voleybolya da basketbol maçlart da yapabilirler. KOOP-C Yönetim Kurulu Özel olosuyla gidemeyecekler ıçın pazar günü 11 OO'de AKM önünden araba kaldırılacaktır. saat: KADIKOY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 2004 259 Vesayet Mahkememizce verilen 19.7.2004 tarih ve 2004 259 esas, 2004 997 karar sayılı karar ile 1962 d.lu Hacı Osman kızı Yasemın Cn, TMK 405 madde- sine göre vesayet altına alınarak kendisine kardeşı Hatice Gürlevük vasi tayin edilmıştir. llan olunur. 19.07.2004 Basın: 36535
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle