24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 '•# Yeni TL için hutbe okutıdacaknuş. Eskisi iqin de cenaze tt> namıızı kıhnsuı! 3 ADD Sektnutikposta: [email protected] Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tayyip, ordudan ihraçlara şerh koymuş... "Şeyhlerin aönlünü almak istemiştiri" Bakanlar Kurulu karan ile kamu yaranna çalışan dernek statüsündeki Atatürkçü Düşünce Derneği'ne 1993 yılından beri genel bütçeden pay verilirken AKP iktidan bu payı kesti. Derneğin Ankara Batıkent'te yaptırdığı Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi inşaatı yanm kaldı. Şimdi sıra atatürkçü düşünceye sahip çıkan yurttaşlarda; ADD'ye yapılacak küçük bağışlarla inşaat -tamamlanarak AKP itctidarınahak ettiği yanıt verilebilir! ızlandırılmış hükümet, Avrupa Bırliği'ne uyum için bilgi edinme yasası çıkartıyor. Ya- saya baktığınızda yurttaş, "sır" kapsamında olmayan ve "gizlilik" derecesı bulunmayan bilgileri edinme hakkı kazanıyor. Bu yasayı ve yurtta- şı bir kenara bırakalım. Bir de milletvekillerinin bilgi edinme hakkı var. Milletvekilleri sözlü ya da yazılı so- ru önergesi ile aradıklan sorulann yanıtını doğaıdan hükümet üyelerinden alabiliyor... Eğer merak eden olursa Türkiye'de bilgi edinme hakkı millet için de vekili için de kâğıt üstünde işliyor! Ancak uygulama hiç de öyle değil... CHP Izmir M/lletvekili Erdal Karademir, elma ve patates ihracatına bir hafta süre ile destek primi ödenmesi üzerine Meclis'te Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'a bazı sorularyönettiyor. Karademir'in soru önergesini Devlet Bakanı Ali Babacan yanıt- lıyor. Karademir'in soruları şöyle: "Söz konusu elma ve Patates patates ihracatında bulunan ve destek prıminden ya- rarlanan firmalar kimlerdir? Yedi günde başlayıp ve sona erdirilen destek prıminden üreticilerin ve firma- lann yararlanma durumlan ve oranları nedir? Ihraç edilen elmalann içinde ithal elma var mıdır?" Erdoğan adına yanrt veren Babacan: "Firmalara ait ticari sır niteliği taşıyan bilgiler, ancak gizli veya hiz- mete özel kaydıyla verilebilmektedir." Neymiş? Bir hafta içinde bütün bürokratik işlem- leri başan ile tamamlayıp yurtdışına patates ve elma satıp hükümetten destek primi almak hızlandırılmış hükümete göre ticari sırmış! Patates ticaretinin tica- ri sır kapsamına alındığı ya da elma ticaretinin "gizli- lik" damgası yediği ve serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen başka bir ülke var mıdır acaba? Bu durumda Erdal Karademir bakın ne diyor: "İthal tanmsal ürünlerin, çiftçilerimizi felç ettiği, Iran'dan kavun ve karpuzun, Hollanda'dan elmanın ithal edildiği AKP iktidarında, ihraç edilen elmalann içerisinde ithal edilen elma bulunup bulunmadığına yanıt verilmemesi manidardır. Ayrıca ihracat iadesi yapılmasına ilişkin karar tas- laklarının Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu'na gönderiliş tarihlerinin pata- tese ilişkin taslağın 16 Aralık 2003, elmaya ilişkin tas- lağın 30 Ocak 2004 tarihinde sevk edilmiş olmasına karşın, kurul karannın 23 Mayıs 2004 tarihinde yayın- lanabildiği belirtilmektedir. Karar alma sürecinde ya- şanan ve yaklaşık dört-beş ayı bulan bu gecikmeyi olağan karşılamak mümkün değildir. Bu gecikme 'ti- cari sır' sayılarak kamuoyundan gizlenen ve ihracat yapacak yandaşlara sağlanan bir hazırlık süreci ola- bilir." Alın size en basitinden patates bilgisi... NazarZehra Zeyneloğlu: "AKP'lilertren (cazasının kem gözlerin bir nazan olduğunu söylüyor. Oysa biz, iyi ve güzel şeylere nazar cteğer diye bilirdikl" Ölümüne Akif Kökçe: "Amerikan ambargosu altındaki Irak'a, Iraklı çocuklann ölmesi pahasına ticaret yasaktı. Amerikan işgali artındaki Irak'a, ^ Türk şoförlerin ölmesi pahasına ticaret serbesti" SESSİZSEDASIZ(I) Gökova takdiri ilahi ile sallamrken Jeoloji Mühendisleri Odası: "Ülkemi- zin aktif tektonik bölgelerinden Göko- va Körfezi'nde, 3 Ağustos'ta başlayan deprem aktivitesi sürmektedir. Büyük- lükleri 3 ve 5 arasında olan çok sayıda- ki deprem, bölgede yaşayanlar arasın- da tedirginlik yaratmıştır. Tarihsel kayıtlar incelendiğınde, Gö- kova ve çevresinde milattan önce 3. yüzyıldan bu tarafa yıkıcı depremlerin olduğu görülmektedir. Gökova Körfezi'nde yaşanan dep- remlerin can ve mal kayıplanna yol aç- maması sevindirici bir durumdur. An- cak bu depremlerin, doğanın bir uyan- sı olarak kabul edilmesi; jeolojik tehlike- lere karşı yerieşimleri koruyucu çalış- maların aksatılmadan yürütülmesi ge- reklidir. Doğa olayının afete dönüşmemesi elimizdedir. Başta imar ve afet yasaları olmak üzere mevzuatımız yeni baştan düzenlenmeli, yerieşimleri afetlere karşı güvenlikli kılacak kurumsal, teknik ve yasal me- kanizmalar oluşturulmalıdır. 1999 dep- remlerinden edindiğimiz acı tecrübeler, her an yeni bir ağır faturayı ödemek zo- runda kalabileceğimizi göstermiştir. Doğa bizi bir kez daha uyarıyor. Peki bu uyarıyı siyasi iktidarlar nasıl okuyor, ders alıyor mu? Ne yazık ki, hayır! Çün- kü onlann öncelikleri arasında kamu ya- ran ve bilimsel gerçekler yok. 38 yurt- taşımızın yaşamtnı yitirdiği 'hızlandınl- mış tren kazası'nı takdiri ilahi olarak kar- şılayan anlayış, afetleri de aynı bakış açısıyla bekliyor." Yüksek Yerilim Hatt Uzun lafin kısa mesajı! ordincutku ı yahoo.com ÇED KOŞESİ OKTAY EKÎNCÎ Gökova'daydık... Neredeyse 25 yıldır her yaz buluşuyoruz Gökova'yla... Bunun ilk 15 yılı yaz kış... Her bırkaç yılda bir de Şadan Gökovalı'yla birlikte... Diyebilirim ki hiçbirisı, ge- çenlerdeki "buluşmanuz" ka- dar "Gökova gibi" olmamıştı... Nasıl mı? Denizden söz ederken Pose- idonu anmak... Şarabı yu- dumlarken Dionysos'u konuş- mak... Güneşüı ve güzel sanat- lann insanı birlikte aydınlattı- ğını ApoDonla duyıunsamak... Ege'nin Anadolu uygarlık- lanna bereket ve yaşam kattı- ğı Karya'da, tannlann tanıklı- ğında sevgi dolu söyleşmek, özlem yüklü dertleşmek... Heredot, boşuna "insan Karya'da yaşar" dememiş... Şadan Gökovah da boşuna "tnsan Karya'da daha bir in- sanbşır~." demiyor... Sız de boşuna dalıp gitmi- yorsunuz yüzlerce kilometre Stelere... \'ı, bu güzeller güzeli denze "Kerme Körfea" adın da veren antik Kenmos kenti açık- lanrdan Kıran Da0anna doğru eser ılık Ege rüz- gârlınnı bunlarla birlifte karşıladığı- nızcı, Gökova gibi oluprsunuz... îçniz gökler kadar genş. yüreğiniz uç- suz ?ucaksız ovalar kadzrengin... Miğlalı şair Ibratûm Ergin de Gökova Şarap Tannsı Dionysos için boşuna yaznamış; "Hr mavi gül açmış Ege'de, Es görülmüs değiL Tirkmen kızuım çeyiz kili- rni gtzelKğinde, Dıha hiç dürübnüş değfl™" ••• Ogece, Muğla Gazeteciler Cemyeti'nin yemeğinde, ce- nıiya başkanı Ünal Türkeş'in komğuolduk... G;neşin "öte yaka"ya doğ- ru a;aldığı saatlerde Göko- -va'ya kucaklaştıktan sonra, aynmavi akşamın lacivert ka- nnlimda, aynı güneşin bin- yılladan gelen söylencelerini yaşaan Şadan Gökovalı'yı Ö: yakadaki Olimpos dağın- iiagmeşi karşılayan tannlann, asluia onu "bu yakadan" yol- •01 e^kJerini doyasıya anımsa- nak duyumsamak... Baun bir rastlantı olamaya- cağıı düşündüm ve dedim ki; "Kirfezde zaten gün boyu tera*rdik.« Sonra, tannlann «ftatvi öykülerinde de yine beraber olduk- Kesintisiz bir Gökova rüyası, bize sunulan bir armağan değil de nedir?™'' Haükarnas Bahkçısı'nın anı- lannı ve bılgelığini birlikte ya- şatan Şadan Gökovalı 'nın söy- ledikleri neydi? "Dağlann eskiden kanatlan varmış. Kalkıp kaOap yere ko- narlarnıjş. Zor gehniş bu top- rak anaya, Yerana'ya... Sonun- da tann acımış. dağiann kanat- lannı kesmiş, kopan kanaüar bulut olmuş»" O anda bakmıştım Gökova- lı'nın gözlerine, gecenin ka- ranlığında bile dağlann silueti- ne yaslanan bulutlara bakarak eklemişti; "tştebundandırkio gnn bu giindür, bulutlar hep dağlara doğru koşariar_." Düşündüm... Insanın da sır- tını ve dünyasını yasladığı bir dağı varsa, ona kavuştuğunda kollan "kanadanırcasına" sa- nlması, başında da "huzur yfiidü bulutlann" uçuşması, sakın bundan olmasın... Yalnız yolculukJarda dağlara ve bu- lutlara bakarak gitmenin ya- rattığı "*dalgın birliktetikler" de... • • • Şadan Gökova- lı'nın yıllardır do- yumsuz diliyle an- lattığı efsanevi öy- küler. Sanhli Beledi- yesi tarafindan kitap- laştınlmış. "Söylence- bilim ve Anadolu Söy- lenceJeri"ni okurken. sadece tarihin de- rinliklerindeki tannsal insanlık- lan değil, kendinizi de bulu- yorsunuz.. Çünkü o tannlar da aslında kendilerini yaratan "insan öz- lemlerinin" kutsallığıyla ku- şaktan kuşağa var oldular. Ki- mileri zalim, kimileri kıskanç, kimileri ihtiraslı \e kimileri de kendilerini beğenmiş bile ol- salar, bütün bunlar da "insan" yanlanndan ötürü değil miy- di? Gökovalı'ya, Güzel Sanadar Akademisi'ndeki öğrencılik yıHanmızda da en çok merak ettiğimiz tannnın öyküsünü yazıp yazmadığını sordum; ".\eden, onca yaJoşıkiı olması- na ve onca erişilmez gücüne rağmen. Teselya ırnıağmın kı- zını kendine bağlayamadı?.." Imzalayıp verdiğı kitabın- dan yanıtını arayıp bulmak zor olmadı. Çünkü peşinden ko- şarken, kalbini yanına alma- mıştı. Ona sunduğu sadece "görüntüsü"ydü... oekinci ' cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakuı turk.net H A R B l SEMİHPOROY semihporoy(q yahoo.com BULUT BEBEK MRAYÇİFTÇI bulutbebek o hotmail.com HAYAT EPlK TİYATROSU MISTAFA BILGÎN TARİHTE BUGÜN MiMTAZ ARIKAN 8 Ağııstos ıcınc.mumtaz-ariktın .eom ALMAN DENIZ MANEI/RALAfil 1S23'P£ BUGUM, ALMMJ DOU4UMASINA BASLI IBK, KUZEY DEhJtZI "A/OS BU7ÜK- SlK TTtrBIKAT* 8AŞ- LADI. T- PÜfJYA SAVAŞt'NDAH ySUİK. ÇIKM'f OCA lU DOUANMASt DA TBSUM pı SİLAMAKIIYOR PAKİ gueS PA KAT/UYOI?, "UELA DAKf GSMl) DU/SUMU lZLİYOe/XI SOLDA GÖRÜLEN SAVAŞ <SEMI£( t£E, •190&OE GÖREVE 8AÇLAMIŞ" GUIN SCHLeSu/ie-HOLSTE/AJ CŞLESVİG HCLfTAYAl) OlfZ. SEf Y/L SONRA HıTLER İHTıPARA GEL£CEK,Ai/- eupfl-yı fcAgAAJUK g'R KADEBe SÜRUKL^ECEKTı. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Kendi Bindiği Dalı Kesmek Hafta içinde iki günlüğüne Konya'daydım. Konya, kimilerinin "Anadolu kaplanlan" diye adlandırdıklan, siyasal-ideolojik renklerinde "ye?/Vin ağır bastığı gi- rişimcilerin yoğun olarak bulunduklan kentlerden bi- ri. Hızlı bir sanayileşme göstermesine ve buna bağlı olarak göç almasına karşın benzer gelişmeyi göste- ren başka kentlerden farklı olarak gecekondu soru- nu ile tanışmamış. Geniş caddeleri, bulvariarı, temiz sokaklan, alışveriş merkezleri ve lüks otelleriyle ilk bakışta insanda modern bir kent izlenimi bırakıyor. Görüştüğüm, çeşrtli sektörferden işadamlan kent- teki sanayileşme hareketinin eski hızında olmasa bi- le hâlâ sürdüğünü söylüyoriar. Ortak tahminlerine gö- re kent merkezinde kişi başına düşen ortalama yıllık gelir 6.000 dolar düzeyindeymiş, fakat ilçelerde bu or- taJama yaklaşık 1.500 dolara düşüyormuş. Konya'da son yıllarda alışveriş merkezlerinin yanı sıra birçok da büyük mağaza açılmış. Ne var ki genellikle ihracata yönelik üretim yapan sanayicilerin tersine perakende satış yapan alışveriş merkezlerf ile konfeksiyon, deri ürünleri, mobilya, beyaz eşya ile otelcilik, turizm ve eğlence gibi alanlarda hizmet veren mağaza ve işye- ri sahiplerinin durumlan iç açıcı değil. 1999-2000 eko- nomik krizi sırasında yaşanan çöküşün sonrasında görülen görece iyileşme perakendeci tüccara ve es- nafa neredeyse hiç yansımamış. Konyalı işadamlan bu durağanlığı, -eğerekonomi bilimine uygun birter- minolojiyle ifade etmek gerekirse-, beş yıl geride kal- mış olan konjonktürel krizin günümüze uzanan etki- leriyle açıklıyoriar. Bu açıklamada bir gerçek payı ol- sa da perakendeci tüccar ve esnafın şikâyetçi oldu- ğu darboğazın bir nedeni de Konya nüfusunun sayı- ca önemli bir kesiminin kendi kendini içine hapsetti- ği kapalı sosyal yapı. Konya, "erife/c//7c" olgusunun ağır bastığı İç Anado- lu kentlerinden biri. örneğin, kentin kentleşme bağ- lamında gelişip büyümesine, zengınleşmesine neden olan sanayileşme sürecinde "kadın"m ekonomiksos- yalızasyonu yok denecek kadar az bir düzeyde ger- çekJeşmiş. Kadın, bu süreçte bilinçli olarak geriye itil- miş. Dolayısıyla Konya, tüketici için önemli bir moti- vasyon olan kentsel renklilikten, hareketlilikten yok- sun duruma düşmüş. Dünyadaki tüm tüketim toplum- lannda alışverişte birincil rol oynayan kadınlann ço- ğunluğu, bu kentin kendine özgü koşullannda evleri- nin duvartan arasına sıkıştınlınca perakendeci tücca- n ve esnafı besleyecek potansiyel de aynı oranda da- ralmış, küçülmüş. Çünkü evden çıkmayan, erkeğe bağımlı, davranış özgürlüğünden yoksun olan kadın- lar tüketici de olamıyoriar. Kentin dinsel motiflerden kaynaklanan kendine öz- gü koşullan turizm potansiyelini de olumsuz etkiliyor. Mevlana Müzesi'ne, Alacahöyük'e gelen turist grup- lannın büyük çoğunluğunu günübırlikçileroluşturuyor. Kentte geceleyen turist sayısı az, dolayısıyla otellerin doluluk olanlan da oldukça düşük. Kent merkezinde soğuk bir bira içip serinlemek olanağından yoksun tu- ristler, müzeleri, örenyerierini gezdikten sonra çekip gidiyorlar. Selçuk Üniversitesi'nin öğrencileri de olma- sa zaten çok kısıtlı olan "çağdaş eğlence yaşamı" büsbütün yok olacak. Öğrenciler ise alım gücü dü- şük bir kesimi oluşturduklarından eğlenceye dönük hizmet sektörü gibi diğer ticari alanlara da katkılan ol- dukça aşağı düzeyde. Konuştuğum işadamlan her hafta sonu binlerce Konyalının başta Alanya olmak üzere güney kentlerine "kaçtığını", eğlenmek iste- yenlerin eğlence yaşamını Konya dışında aradıklan- nı söylüyorlar. Işin ilginç yanı, kentin dinsel kaynaklı, gelenekçi sosyal yapısını tüketim açısından bir engel olarak gö- ren, aralannda "eski" sosyal demokratlann da bulun- duğu bu işadamlan da zaman içinde "erkek erkeğe" sürdürülen kapalı yaşamın parçalan olmuşlar. Nede- ni sorulduğunda, "kendilennin aslında geleneklere göründüğü oranda bağlı olmadıklannı, fakat kente egemen olanyapıdan soyutlanmamak için çoğunlu- ğa ayak uydurmakzorunda kaldıklannı" ileri sürüyor- lar. Bir anlamda kendi bindikleri dalı kendileri kesiyor- lar. Kentin kendine özgü yapısal koşullan yine kendi- ne özgü ve sonunun pek hayıriı olduğu söyleneme- yen bir kısırdöngü yaratmış. Bu yazıyı okuyan kimi Konyalı dostlanm bana içer- leyecekler, biliyorum. Ama gördüklerimden, gözlem- lediklerimden başka ne yazabilirdim ki? e-posta: dkavukcuoglu superonline.com Faks:0212-72384 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 S0LDW SAĞA: 1/ Yönetmen- liğini Muhsin ErtuğnıJ'un yaptığı ilk renkli Türk filmi. 2/ Bu- yurucu... tçi- ne mendii, ge- celik gibi şey- leri koymaya yarayan, ku- maştan yapıl- 9 mış korun- cak. 3/Önder... Yok- Iuğu belirten sayısal ölçü. 4/ Bir renk... Çam kozalağı ya da meyve toplamak için dallan eğmeye yara- 5 yan ucu çengellı sı- 6 nk. 5/ Bir sanat yapı- tında işlenen konu... 8 Başlıca. temel nite- 9 liğindeolan. 6/Duyuru... Endenozya'nınplakaişa- reti. 7/ Şans... AIDS'e neden olan virüs. 8/Bir da- ğınyadatepeninaltbölümü... "Vurgun"anJamın- da argo sözcük. 9/Beton karma makinesi. YUKAR[DA> AŞAĞIYA: 1/ "Işe yaramaz, bozuk, kötü" anlamında argo söz- cük... Eski Mısır'ınenparlakdönemindekibaşken- ti. 2/tşçi... Tanntanımaz. 3/Doku teli... Aydm'ın Söke ilçesinde, ünlü bir antik kent. 4/Şarkı, türkü... Pamuklu birkumaş. 5/Tavlada "üç" sayısı... "Se- maya set çekti — ü fîganım"(Karacaoğlan). 6/Yur- dumuzda yetişen ve beyaz odunu tornacılıkta kul- lanılan ağaç... Boru sesi. 7/Cami ve tekke gibi yer- lerde kadınlara aynlan yer... Yaradılıştan gelen özellik. 8/Hararet... Dinsel bayramlardan bir ön- ceki gün. 9/ Altm... içinde diri balık sakJanan, denizden aynlmış ha\Tiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle