Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2004 CUM/
DIZİ
Türk genıiLerinm kuDannn
süresi dohnak üzere'DENİZCİLİK
DOSYASI
Özlem Gûvemli • Hilal Köse 5
Türkiye denizciliğinin en önemli sorununun 5-6 bin Denicilikte uzun vadeliplanlamamn yapılamadığına da
tonluk gemilerinin kullamm sürelerinin dolması dikkat çeken Odabaşı, büyük kurumların ortaya çıkması
olduğunun altını çizen Türk Loydu Yönetim Kurulu ile birlikte bu konuda daha olumlu gelişmelerin
Başkanı Prof. Dr. Yücel Odabaşı, bu konuda, İTÜ ve olacağına dikkat çektL Odabaşı 'ya göre, "Doğru paket,
Deniz Ticaret Odası ile birlikte rantabl gemi tipinin doğru nakliye zinciri ve doğru yere teslim " ağınm bir an
bulunmasına yönetik çalışma yapıldığını söyledi. önce kurulması sektör için bir zorunluluk.
rürk Loydu Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Yücel Odabaşı,
Türkiye'nin kendi karasulannda
kendi fılosunu kullanamama riskınin
doğduğunu belirtti. Türkiye
denizciliğinin en önemli sorununun 5-6
bin tonluk gemılerin kullanım sürelerinin
dolması olduğunun altını çizen Odabaşı,
bu konuda, ÎTÜ ve Deniz Ticaret Odası
ile birlikte Türkiye için rantabl gemi
tipinin bulunmasına yönelik çalışma
yapıldığını söyledi. Projenin, finans
yollannın açıhnası ile uygulanabıleceğini
kaydeden Odabaşı, "Buna devietin befli
bir kaynakla önayak olması gerekiyor.
Proje, uygulaıunasının ardından üç dört
yıl sonra kendi kendini çevirebilecek, yani
borçlannı ödeyebilecek şekilde
hazuiandT diye konuştu.
Odabaşı projenin hedeflenni şöyle
sıraladı:
• Tersanelerin istikrarlı bir çahşmaya ve
istihdama kavuşması.
• Filonun rekabet şartlannın artması.
• Navlun kayıplannın önlenmesi.
Odabaşı projenin bu hedeflerle,
taşımacılığın denizlerdeki yüzde ikilik
payım en az yüzde onlara taşıyacağını
vurguladı. Türkiye'nin filosunun
tankerler hariç çok yaşlı olduğunu
anımsatan Odabaşı, denızcilik
kurallannın her gün değıştıgıni,
özellikle liman devlet kontrollerinin
arttığını söyledi.
Planlama gerekli
Denizcilikte uzun vadeli planlamamn
yapılamadığına da dikkat çeken
Odabaşı, büyük kurumların ortaya
çıkması ile birlikte bu konuda daha
olumlu gelişmelerin olacağına dikkat
çekti. Aynca demiryollannın denızlere
aktanlması düşüncesinın de doğru
olduğunu vurgulayan Odabaşı, bunun
realize olabılmesi ıçm de lojistık
alanda gelişmeye ihtiyaç duyulduğunu
söyledi. Odabaşı, "Doğru paket, doğru
nakliye zinciri ve doğru yere teslim"
ağının bir an önce kurulması
gerektiğini de sözlerine ekledi.
Türk Loydu...
Gemı klaslama, sertifikalandırma ve
belgelendirme faaliyetlerinde bulunan
ulusal bir vakıf olan Türk Loydu,
TMMOB Gemi Mühendisleri Odası'nın
çalışmalan sonucunda kuruldu. Merkezi
Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde olan vakıf,
teknolojik gelişmelerin izlenerek
aktanlmasını ve uygulanmasuıı da
amaçlıyor. Bağımsız ve bilgili üçuncü
taraf denetim kurumu olan vakıf. 75
öğrenciye burs veriyor ve araştırma
projeleri için altyapı oluşturuyor. Vakıf,
adını 17. yüzyüda yaşamış bir îngiliz
kıraathane sahibı olan Edward Lloyd'dan
alıyor. Lloyd, kahvesinin bir köşesinde
gemi ve yük sahiplerinin, sigortacılar ve
gemi adamlarının gemiler ile ilgili
bilgilenm sergılemiş. 1688'de de Edward
Lloyd'un önderlığinde gemi yapımcılan
ve sigortacılannın bir birlik oluşturması
sonucu, daha sonra bu anlamda kurulan
birlikler Loyd admı almaya başlamış.
Türkiye, deniz
turizminde de
istenilen seviyede
değiL İstatisa'kler,
2000 yıhnda deniz
yoluüe
Türkiye\e gelen
yabancı turist
sayısının giderek
düştüğünü
gösteriyor.
Türkiye, tanıüm
eksikligL deniz
turizm
politikasının
ohnamasL,
marinalann
yetersiztiği ve
bürokratik
işlemlerin
fazialığı gibi
nedenlerle önemü
bir getir kaynağı
olan deniz
turizminden
yeterince
vararlanamrvor.
AKP Istanbul Milletvekili, Milli Savunma Komisyonu Başkanı Cengiz Kaptanoğlu:
Yabancılara 3 milyar dolar ödüyoruz
A KP Istanbul Milletvekili,
/\ Millı Savunma Komisyonu
^A. Başkanı Cengiz Kaptanoğ-
lu, yolcu taşımacılığındakı soru-
nun başlıca nedeninin, tekelcı zıh-
niyetın önlenememesı olduğunu
ifade ettı.
TDl ve İDO'nun özelleştırilme-
si gerçekleştiğınde bu sorunlann
aşılacağıru düşündüğünü kaydeden
Kaptanoğlu. son dönem-
de Türkiye'de denizcilik
sektörünün gelişmesine
yönelik reform niteliğin-
de kararlann alındığını
ifade ettı. Denizcilik bi-
lincınin yeniden oluştu-
rulmaya başlandığını söy-
leyen Kaptanoğlu, "Önü-
müzdeki iki yü içerisinde
çok daha büyükaühmlar
yaşanacak. Coğrafikonu-
mumuzun avantajlannı
doğru yapümış bir faaB-
yetzinciri ile ulusal ekono-
mimizin hizmetine suna-
bildiğinıiz takdirde, denizcitiğin ül-
ke kalkınmasındaki yeri gurur ve-
riciboyutiardaolacaktır'' dedi. Bü-
yük çoğunluğu özel sektör yatınm-
cısı olan denizcilikte, yapılan dü-
zenlemelerin kararlılıkla devam et-
tirilmesi, tersane yerlerinin işlet-
meye açılması ve marina. kruvazi-
yer liman gibi deniz turizminin alt-
yapı inşaatlannın bitirilmesi gerek-
tiğine dikkat çeken Kaptanoğlu,
"Şu anda deniz ticaret füomuzdan
3 müyar dolar, umancdık, gemi in-
şa-bakun-onannı, deniz turizmi,
deniz kaynaklan, bahkçılık gibi yan
gelirlerle birlikte toplam 7.5 mih ar
dolar gelir elde edebilen denizcilik
dığı" Denizciliksektörü.çozüm öne-
rileri yapılanlar. ülke ekonomisine
katkrtarT raporunda, liman ücret-
lerinin dünya ile rekabet edebilecek
seviyelere çekıldığuıi ifade etti. Ar-
tan yolcu ve yük hareketı nedenıy-
le bu indinmlerin limanlara gelir
kaybettırmediğinı kaydeden Kap-
tanoğlu, transıt taşımacıhk ve da-
hıh taşımacılıkta denizciliğin payı-
Ülkeyüklerininyüzde 70'ininyabancı
bayraklı gemiler tarafından taşındığına
dikkat çeken Cengiz Kaptanoğlu, "Bu
durum çok kritik ekonomik dengelerin
içerisindeki ödemeler dengemizi olumsuz
etkiliyor. Yabancılara da 3 milyar dolara
yakın birparamn ödenmesine neden
oluyor" dedi Kaptanoğlu, Türkiye'de hâlâ
deniz turizm politikasının olmadığını belirtti.
sektörümüz, iki yıl içerisinde füosu-
nu ikhe katlayacak ve dış ticarette
yüklerimizin en az yüzde 50'sini ta-
şıyacak. Kısa vadede yılda 15 mil-
yar dolar gibi bir girdi sağlayacak
konunıa gelecektir" diye konuştu.
Kaptanoğlu'nun geçen ay hazırla-
nın yüzde beş oranında arttığını da
belirtti.
Ülke yüklerinin yüzde 70'ini ya-
bancı bayraklı gemilerin taşıdığı-
na dikkat çeken Kaptanoğlu, "Bu
durum çok kritikekonomikdenge-
lerin içerisindeki ödemeler denge-
mizi olumsuz etkiliyor. Yabancıla-
ra da 3 milyar dolara yakm bir pa-
ranın ödenmesine neden oluyor"
dedi.
Deniz turlzmi
Denizyolu taşımacılığı ve deniz
ticarerinde dünya sıralamasında ge-
rilerde olan Türkiye, deniz turizmin-
de de istenilen seviyede de-
ğıl. Istatistikler. 2000 yılın-
da deniz yolu ile Türkiye'ye
gelen yabancı turist sayuıın
giderek düştüğünü gös-
teriyor. Türkiye, tanıtım ek-
sikliği, deniz turizm
politikasının olmaması,
marinalann yetersizliği ve
bürokratik işlemlerin faz-
lalığı gibi nedenlerle önem-
li bir gelir kaynağı olan
deniz turizminden yeterin-
ce yararlanamıyor.
Kaptanoğlu tarafından
hazırlanan raporda, Istan-
bul'un kruvaziyer ve mega yat limanı
ile rekreasyon alam olarak turizme
açıhnası içın Galata, Salı Pazan ve
Haydarpaşa'da çalışmalara başlan-
dığı. Karadeniz balıkçı bannak-
larınm da modernizasyonlannm
yapılmaya başlandığı belirtildi.
Denizlerde sosyal dayanışma•y~*v enizciler Dayanışma Demeğı
# 1 (DDD) Yönetim Kurulu Baş-
* S kanı Varol Atalay, denizcilik
yatırımının sadece ticari açıdan düşü-
nühnemesi gerektiğini vurgulayarak
"Denizlerde sosyal açıdan da bir şey-
kr yapılmah. Bir insanın denizi sev-
mesi için kendini emniyette hissetme-
si gerek. Bugün çok sayıda turist tek-
nesi açıkta anza yapıyor" dedi.
Kıyıdan uflca emnivet
Üyelerinin hepsi denizci olan ve
1993 yılında kurulan DDD, "Kıyıdan
Ufka Emniyet" adh bir proje yürütü-
yor. Çocuklara denizleri tanıtan, deniz-
leri sosyal ve sportif amaçh kullanan
yurttaşlar için emniyet kılaMizlan ha-
zırlanması. denizlerde tehlike altında
bulunan yurttaşlara acil yardım götü-
rülmesi amacıyla hazırlanan proje,
sosyal dayanışmayı denızlere de yay-
mayı hedefliyor.
Yıllardır boğazlardan geçen gemi-
lerden tahlısiye. fener ve sağlık hizme-
ti adı amnda.para toplayan yönetici-
lerin bu gelirleri yurttaşlannın emni-
yetlen ıçın kullanmadıklannı söyle-
yen Atalay, "Hem vaırttaşlanmın de-
nizleridahaçok kuDanmasınıismorum
diyeceksin hem de insanlan denizden
korkutacak. denizle Uişkisini kesecek,
uygulamalar > apacaksın. Kazıkh yol-
lar. kı\ ı lokantaları ve yok olan plajlar,
standart altı tekneler gibi" diye ko-
nuştu.
Denizciliğin gelişımi için, öncelik-
le denizlerin sosyal ve sportif amaçh
kullanımının arttınlmasının temel he-
def olması gerektiğini söyleyen Ata-
lay, u
Çünkü, böylelikle insanİar deniz
ortamını tannacak ve onun ticari. eko-
nomik nedenler için kullanım yollan-
nıanyacak" dedi. Gelişmış ülkelerde
deniz tıcaretı her on yılda iki katına çı-
karken, sosyal kullanımının ise her
beş yılda iki katı arttığını \oirgulayan
Atalay, dünyadadenize kıyısı olmayan
ülkelerin bıle uluslararası konferans-
larda bu anlamda büyük isteklerde bu-
lunduklannı kaydetti
Denizlenn insanlar tarafından kul-
lanılması için, öncelikle en önemli
yaşamsal isteklennin karşılanması ge-
rektiğini dıle getiren Atalay. şöyle de-
vam etti: "Bu nedenle derneğhniz, de-
nizdeemniyet konusunu çalışma saha-
sı olarak seçmiştir. İnsanİanmızın de-
nizleri korkmadan. içinde çaresiziik
hissi duymadan kullanabilmesi için,
denizler emnhem' ortam haline getiril-
meli, güveniHr bir yardım sistemine
sahip kıhnmalıdırr
DAK-SAR
Denizde Acil Yardım ve Destek
(DAK-SAR) inisiyatifini gehştırdik-
lerini anlatan Atalay. amatör denizci-
lerin en yoğun olduğu bölge olan ve
İstanbul Boğazf nın en tehlikeli kısmı
Fenerbahçe Feneri'nin 12 mil yança-
pındaki dairenin içerisinde hizmet sun-
duklannı kaydetti. Sahil Güvenlik ve
Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün
tamamlayıcısı olarak da çalıştıklarını
anlatan Atalay. "Denizlerinde, plajla-
nnda. göDerinde, nehirierinde, ha\nz-
laruida yüzlerce can kay1>eden bir ül-
ke olarak bu hizmetin vıllarca önce
DAK-SAR, istanbul Boğazı'nda acil yardım hizmeti veriyoı.
başlaması gerekirdi" dedi.
DAK-SAR' ın 20 dakika içuıde olay
yerinde olduğunu. hizmet çağrı
esasına göre çalıştığını söyleyen
Atalay. gönüllü ekiplerın 2 kurtarma
botu ve 2 tane de yardımcı tekne ile
gece-gündüz devamlı olarak nöbet
tuttuklannı kaydetti.
Atalay, "DAK-SAR, denizde acil
yarduna ihtiyaç duyan, korku ve yul-
nızlık hissine kapılan herkese,kesinlik-
k aynmsız olarakve hiçbir şekilde kol-
luk gücü gibi da\Tanmayarak yardım
götürmeyi amaçüyor" dedi.
SÜRECEK ~
BIRBAKMA
SERVER TANİLLt
Azınlıklara Yeniden
Bakmak...
Istanbul'da 6-7 Eylül olaylannı hatırlanm.
1955'te Kıbrıs bunalımı sırasında, Istanbul'dc
düzenlenen bir gösteri, geç saatlerde, özellikle
azınlıklara karşı toplu saldın ve çapulculuğa dönüş-
müştü: Beyoğlu'ndan Karaköy'e kadar, başta ma-
ğazalar, ticarethaneler sokağa dökülmüş, çığnen-
mişti.
Bir millî servet ayaklar altındaydı.
Hedef, özellikle Musevî, Rum ve Ermeni azınlık-
tı; onların oturdukları semtlerde, gözbebeklerinde
titreşen can korkusu da belliydi.
Bunlara tanık oldum.
Türkiye'de "azın/ık"tan olmanın ne tehlikeleri ta-
şıdığını da böyle öğrendim.
Olayın ertesinde sıkıyönetim ilan edilmişti; De-
mokrat Parti kaynamaya başladı ve inişe geçti. Bir
sonuç da şu idi: Istanbul'da azınlık nüfusta düş-
me yıldan yıla görüldü; kentın ticaret yaşamından
kültür düzeyine kadar etkilendi.
Profesör Baskın Oran'ın, Tesev Yayınlan'ndan
çıkan "Türkiye'de Azınlıklar" adlı eseri pek önem-
li ve konuya yeni bir bakış açısı getiriyor...
•
Osmanlı Imparatoriuğu'nunçöküşyıllannda, "üç
millet"'\n, yani Rum, Musevî ve Ermenilerin arka-
sında, Batı belirir ve ağırlığını koyar. Lozan ise, bir
dönümolur: Bağımsız Türkiye'deki azınlıkların hak
ve özgürlükleri, Lozan Antlaşması'yla saptanmış-
tır. Antlaşma, Müslüman olmayanlan azınlık sayar;
azınlıklar da, Müslümanlann yaraıiandıkları bütün
hak ve özgürlüklerden yararlanırlar. Devlet, bunu
sağlamakla yükümlüdür.
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra, dünyada insan
haklan konusunda kaydedılen mesafe, azınlık hak-
lannın kapsamını daha da genişletmiştir.
Avrupa Biıiiği'ne (AB) hazırlık süreci, yeni bir dev-
let ve demokrasi anlayışını gündeme getirince,
onunla geçmişten devralınan yönetim zihniyeti ara-
sında "sıkışmışlık" da açıkça görülüyor.
Böyle fazlasıyla hareketli ve politik bir ortamda-
yız.
O yüzdendir ki, Baskın Oran bilinenleri tekraria-
mak yerine, azınlıklar konusunu yeniden düşünüp
yeni ve çağdaş bir çerçeve önümüze koyuyor.
Gerçekten, resmi uygulamaya göre Türkiye'de-
ki azınlıklar, "Gayrimüslimler ü\; Rum, Ermeni ve
Musevîlerdi. Baskın Oran'a göre, dünya standart-
lanna göre Türkiye'deki azınlıklar bu çerçeveyi aşı-
yor: Araplar, Aleviler, Balkan ve Kafkas kökenli^ •
ve Kürtler söz konusu.
Bir saptama da şu: Lozan'la Gayrimüslim vatan-
daşlara getirilen naklar, tam olarak uygulanma-
maktadır; öte yandan, Lozan'da Gayrimüslimler
dışındaki gruplara getirilmiş haklar tanınmamak-
tadır.
Profesör Oran, buradan hareketle, Türkiye'de
azınlık mevzuatını, içtihadı ve uygulamasını ciddî
olarak gözden geçiriyor. Bunları yaparken, kimi
kızgınlıkları şimdiden hesapta tutuyor.
AB'ye gırmek içın yapılan reformlar ve uygula-
malara bakıldığında, "kültürel haklar"\n durumu
pek önem kazanmıştır: Mihenk taşı "ifade özgür-
lüğü"öür; dilin sözlü, yazılı vb. kullanımı; dilin öğ-
retimı ve kültürün korunması-geliştirilmesi; dinsel
haklar böyledir.
Bütün bunlara, yeniden bakmak gerekiyor.
Ve Baskın Oran, cesurca yeniden bakıyor da: ör-
neğin, Türkiye'deki Kürtler üstüne kımi önerileri bu
niteliktedir. Açıkça söylüyor: Eğer bağımsızlık ta-
lepleri gelmesin ısteniyorsa, Kürtlere, iki şey hemen
verilmelidir: "Ekmek" (her türiü imkân kullanılarak
bölgeye maddi gönenç sağlanması) ve "kültürel hak-
lar" (dılinı öğrenme, yazma, öğretme, alt-kimliğini
açıkça belirtme olanağı).
Ve bu iki "şey" aynı anda verilmelidir.
özetle, Baskın Oran, Türkiye'de azınlıklarla ilgi-
li zihniyetin temel kalıplannı gözden geçiriyor ve ye-
niden bir dökümünü yapıyor: "Azınlıklar 'devle+in
ve milletin birlik ve beraberliği'n/ bozar" yaklaşm ,
Türkiye'yi dışa karşı zayıflatmakta olduğu gibi, de-
mokrasiyi zedelediğiyle de kalır.
Her yönden ilginç bir eser ve okunmalı!..
Şu son günlerde gazetelerde gıtgide yer alan bir
olaydan da kaygılıyım: Yabancılara toprak satılıyor;
daha şimdiden 267 milyon metrekare yabancılar-
da! Bir ulusu ulus yapan, başta, üzerinde yaşadı-
ğı topraklandır. O topraklar elden kaymaya başla-
mışsa, yok oluş süreci başlamış degil mi? O top-
rakların sahipleri, bir gün karşımıza bir "azınlık"
olarak da çıktığında, ne diyeceğimiz olacak?
Bu, pek düşündürücü bir sorudur...
KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK
HÂKtVILİĞrNDEN
EsasNo-2004 107
Davacı Toprak Mahsullen Ofısı vekılı Av. Yücel
Bozkurt tarafından davalı x\lustafa Demırcı ve arka-
daşlan aleyhıne mahkememızde açılan alacak davası-
nın yapılan açık yargılamalan sırasında venlen ara ka-
ran gereğınce davalı Mustafa Demırcı'ye dava dılek-
çesının teblıgı gerektığı, ancak Mustafa Demırcfnın
açık adresının bılınmedığınden kendısine dava dilek-
çesının ılanen teblıgı gerekmıştir
Davalı Ismaıl Mustafa Demırcf nın duruşma günü
olan 28.09.2004 günü saat 10.20'de bızzat mahkeme-
mızde hazır bulunması ya da kendısını bir vekılle
temsil ettırmesı, aksi takdirde davanın yokluğunda gö-
riilerek karar venleceğı hususlan dava dılekçesı yeri-
ne kaım olmak uzere HUMK 509. maddesi gereğı ila-
nen teblig olunur. 23.0"7
2004 Basın: 34957
KIRŞEHİR 2. AŞLİYE HUKUK
HÂKLMIİĞI'NDEN
EsasNo:2001 687
KararNo: 2003 411
Davacı Yakıflar Genel Müdürlüğü'ne izafeten Va-
kıflar Bölge Müdürlüğü vekılı Av Hacer Avşar tara-
fından davalı Satılmış Özalp aleyhıne açmış olduğu
vakıf şerhının konulması davasının reddıne karar ve-
nlmış. \erilen karar Yargıtay 14. Hukuk Datresı'nın
03 05 2004 tarih ve 2004 1986 esas, 2004 3603 karar
sayılı ilamı ile mahkememız kararımn onanmasına
karar verıldığı ve Yargıtay ılamının davalı Satılmış
Ozalp'e teblıği gerektiğınden adı geçenlenn ılan tan-
hınden ıtibaren 22 gün ıçınde tashıhı karar yoluna gıt-
mesi, aksi takdirde venlen karann kesınleşeceği hu-
suslan Yargıtay ılamı tebliği yerine kaım olmak üzere
ılanen teblig o'lunur. 28.05 2004 Basın: 26361
Kımliğımı kaybettım. Hükümsüzdür.
EMİNE DURAN