Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2O A.GUSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
BektronHc posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr www.denizsom.com Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Yoksul ülkelerde nüfus
patlayacakmış...
"Yapabildikleri tek is!"
ıfural
Diyarbakır
Belediye Başkanı, j
bir teröristin evine
başsağlığı ziyaretinde
bulundu. Kim çevreler
başsağlığı ziyaretinin bir
hukuk devletinde suç
olmadığını söylendi.
Fakat daha sonra
teröristin cenazesinin
şe-hirlerarası yoldan
belediyenin ambulansı
ile taşındığı ortaya çıktı.
Ve bu kez başsağlığını
savunan çevreler hukuk
devletinin kurallarını
urtuttu. Çünkü ilgili
yönetmeliğe göre
kamuya arthasta
ambulansı ile cenaze
taşımak yasaktı! Bu
yasağı anımsayan
olmadı!
ılların turizmcisi Deniz Tüfekçi, her şey da-
hil sistemi ile Türkiye'ye kalitesiz turist ge-
liyor, ucuz fiyat veriliyor şeklindeki görüş-
lere karşılık Kültür ve Turizm Bakanı Erkan
Mumcu'nun "marka" konusunu önemseyip "Bun-
dan sonra kim Türkiye'ye kalitesiz turist geliyor der-
se ağzına biber süreceğim" sözü üzerine söz alıp
şöyle diyor:
'"Her şey dahil sisteminin yerine ne konulacak di-
ye soran, kanı beynine sıçramış Bakan'a 'Şu her şey
dahil lafından siz ne anlıyorsunuz' diye soran bir tu-
rizmci olarak, acaba ne yanıt alabilirim?
Bakan'ın bize, her yazı yazana yanıt verme gibi bir
lüksü olmadığını, gerçekte de bir yanıt vermesini bek-
lemediğimi bu arada belirteyim, belki bir gün bir baş-
ka toplantıda dolaylı da olsa bir yanıtı basın aracılı-
ğıyla alabilir, yararlanabiliriz de.
Sorun temelde her şey dahil sisteminin bu kadar
geniş bir yelpazede uygulanıp uygulanmamasından
Her şey dahil
öte, tarifindedir.
Türkiye'de bu tarifi yapan bir merci yoktur.
Yapması gereken merci var mıdır?
Vardır. Işletmeler Genel Müdürlüğü'dür.
Her şey dahil sisteminin uygulaması tamamen
keyfidir. Kimi tesiste sabah saat 10 akşam saat 10
arasında, kiminde 24 saat, kimi tesiste tesisin her
yerinde her saat her şey dahil iken kiminin diskosun-
da, plajında o ya da bu servisler ücretsiz verilme-
mektedir.
Her şey dahil kelimelerinin başına, ultra, extra, me-
ga, extended gibi asıl anlamını tesis yöneticisinin
yüklediği kelimelerle bezenmiş böyle bir sistem, ta-
rif bolluğu, başıbozukluk acaba hangi ülkede var?
Serbest rekabet adına her isteyenin aklına geldiği-
ni yaptığı bir başka turizm ülkesi var mı?
Sorun sanıldığı ya da gösterilmeye çalışıldığı gibi
marka sorunu mu? Yoksa, politikasızlık, adamsende-
cilik, denetimsiz, başı bozuk biryönetim anlayışı mı?
Bilinçli, deneyimli, ülkesini, mesleğini seven, bu
konuları yüzlerce kez kamuoyu ile paylaşan birçok
turizmci bıkmadan usanmadan bu konuları günde-
me getirirken Bakan'ın, konuyu salt bir "marka" so-
runu olarak algılamasını anlayamamamızın tek bir
nedeni olabilir; yıllardır ayrı tellerden çalıyor olma-
mız.
Bakan lütfetseler de bölge bölge dolaşıp, otelcisi-
ni, acentecisini, rehberini, yatçısını, esnafını serin kan-
lılıkla, kan beynine sıçramadan dinlese, farklı şeyler
söyleyenlerin de bu ülkenin çocuğu olduğunu, ülke-
sini en az onun kadar sevenlerin de olduğunu, ortak
beyni oluşturma, ulusal turizm politikalannın oluştu-
rulması için gerekli zemini hazırlasa hiç kimse bir şey
kaybetmez. Başta kendisi olmak üzere ülke kazanır."
TakdirNihat Mürşrtpınar
"AKP'li idareciler
son kazalar üzerine
yaptıklan
açıklamalarda
kazalann takdir-i ilahi
olduğunu söylediler...
Türk halkı da büyük
çoğunlukla kararını
verdi: Hayır, kazalann
nedeni takdir-i idaridir!
Buyu
Akif Kökçe:
"Fenerbahçe
stadına büyü yapılmış.
'Efsune' geri döndü!
SESSÎZSEDASIZ(l) UJÎ
Tek bir hayat var; bir gün bitiyop
Avustralya'da meme kanserinden ya-
şamını yitiren Erma Bombeck'in ölü-
münden hemen önce yazdıklannı Ay-
şegül Tokatlı internette bulup gön-
dermiş:
"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim
eğer; hastayken yatağa girer dinlenir-
dim. Ben olmadığım zaman her şey kö-
tüye gidecek diye düşünmezdim. Gül
şeklindeki pembe mumu saklamaz ya-
kardım. Bana gençliğini anlatmaya çalı-
şan dedeme daha çok vakit ayınrdım.
Kocamın sorumluluklannı daha çok pay-
laşırdım. Saçım bozulmasın diye, ara-
banın camının açılmasını önlemezdim.
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan
çimlere otururdum. Televizyon seyreder-
ken daha az, hayata bakarken daha çok
ağlar ve gülerdim. Hamileliğimin bir an
önce sona erip, doğum yapmayı dile-
mek yerine, hamile olduğum her anın ta-
dını çıkarır ve içimde bir canlı yaratma-
4
nın ne kadar harika olduğunu fark eder-
dim. Çocuklanma daha çok 'seni sevi-
yorum', ondan da daha çok 'özürdile-
rim' derdim.
Ama başka bir hayat verilseydi en
'çok yapacağım şey; her dakikasını de-
ğerlendirmek olurdu. Dikkatle bak, ger-
çekten gör. Küçük şeyler için şikâyet et-
mekten vazgeç. Bana benzemeyenler,
benden daha çok şeye sahip olanlar ve
kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi. Bu-
nun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye ça-
lışırdım. Tek bir hayatınız var ve bir gün
sona eriyor. Umanm her gününüzü de-
ğeriendirirsiniz."
Yüksek Yerilim Hattı
Huzurevlennde bile insanlannın
huzursuz olduğu bir ülkede
yaşıyoruz dostlar!
erdincutku ı yahoo.com
Üniversitelerimiz ve
Oğrencilerimiz
'\. MUSTAFA ÖZERLER
Bir ülkeyi ayakta tutan te-
mellerden en önemlisi eğitim
sistemi ve özellikle de yükse-
köğrenim sistemidir. Doğu Av-
rupa ülkeleri, yakın geçmişte
yaşadıkları rejim değişikliği
nedeniyle geçirdikleri ciddi
sarsıntının ardından bugün
tekrar ayağa kalkabilmiş ol-
malarını herşeyden önce üni-
versıtelerinin yetiştirmiş oldu-
ğu nıtelikli insan gücüne borç-
ludtr.
Bir ülkede düzen ne kadar
bozjk olursa olsun, her yönü
ile sorunsuz bir şekilde işle-
mesı gereken kurumlann ba-
şınca gelmesi gerekir üniver-
siteerın. Üniversite nedır, üni-
versıtenin amacı nedirsorula-
nnaçeşitli yanıtlar bulunabilir.
Üni\ersite, birtoplumun bey-
nidi'. Üniversite halkın yaran
ıçinbilgi üreten, bu bilgiyi ya-
yımayan özerk, yani kendine
özgj yasalara dayanarak ken-
di kendinı yöneten kurumlar-
dır. Ûniversitenin başlıcaama-
c\ da eğitim ve bilimsel araş-
ı rralardır. Üniversitelerde
ure:len bilgiler toplum yaşa-
mın olumlu yönde etkileyerek
topumun refah düzeyinin
yükseltilmesini sağlar. Bunla-
in çerçekleşmesi için bu bilim
yuvalarının akademik özgür-
iükve bağımsızlık ortamının
saöanmış olması zorunluluğu
vaîiır. Aksi takdirde siyasal-
laştnlmış, belli bir zümrenin
görJşleri doğrultusunda yö-
netlen üniversite, amacından
saptırılmış demektir.
>akın tarihte, YÖK Yasa-
sı'rda yapılması tasarlanan
raakal değişikliklerle üniver-
siteerimiz sürekli gündemde
kahıştır ve yapılan tartışma-
lariı hâlâ da güncelliğini koru-
martadır. Reform adı altında
,aplması öngörülen değişik-
lik.İH" ile ilgili olarak üzerinde
en n konuşulan, tartışılan ko-
nuteöğrencilerin sorunlandır.
Verien eğitimin kalitesi, kimle-
riniğretim üyesi olabileceği
ve« öğretim elemanlannın ne
git kişisel özelliklere sahip ol-
msı gerektiği hemen hemen
hiçtartışılmamaktadır.
Iniversitenin en az bilimsel
arcştırmalar kadar önemli
anaçlanndan biri olan eğitim-
öğetim denince ilk akla gelen
şühesiz eğitilecek öğrenci-
lerlir. Çağdaş bilgilerte dona-
tılrış öğrencilerin ülke kalkın-
msına yapacaklan katkılar ve
orarın yetiştirecekleri yeni
neıller ülkenin geleceğini et-
kilyen en önemli güvencedir.
Büyük önderimiz Mustafa
Kemal Atatürk'ün o eşsiz
sağduyusu ile ülkenin gelece-
ğini gençlerimize emanet et-
miş olması boşuna değildir.
Bizdeki yanlış anlayışın ter-
sine, üniversiteler meslek eği-
timi yapmakla yetinen kurum-
lardeğil, düşünen, yaratan ve
sorgulayan beyınler yetiştir-
mekle yükümlü kurumlardır.
Bu kapsamda vurgulanması
gereken gerçek şudur ki; rek-
törü, öğretim üyesi, öğretim
görevlisi, okutmanı ve memu-
ru ile üniversiteler variıklannı
öğrencilere borçludurlar. Zira
öğrenci olmazsa üniversite de
olmazdı. Çoğu bilim adamı-
mız, "öğrenci gidici ama öğ-
retim üyesi kalıcıdır ve ûniver-
sitenin temelini oluşturur" dü-
şüncesini savunuyor olsa da
öğretim üyesinin kalıcılığını
sağlayanın da öğrenci olduğu
gerçeği unutulmamalıdır. Üni-
versitedeki eğitim süresine
göre 2 veya 6 yıl süreli eğitim-
lerini gören gençler, ülkenin
ekonomik ve sosyal yaşamı-
na katılarak ülkenin geleceği-
ne yön vermeye hazır olurlar.
Ancak ülkemiz onlara yeterii
çalışma, yükselme ve kendini
geliştirme olanağı sağlayama-
dığı, insanca yaşayacak, tat-
min edici yaşam koşullan ya-
ratamadığı sürece, öğrencinin
gözünü yurtdışına dikmesini
yadırgamaya hakkımız yoktur.
Öğretim üyesi yakın gele-
cekte ulusumuzun fikir, bilim
ve iş hayatının temel taşları
olacak öğrencilerini yetiştirir-
ken onları bir anne-baba şef-
kati ile kucaklamalı, bilimden
taviz vermeden, hoşgörülü ve
bir öğretim üyesine yakışan
birsaygınlıktaolmalıdır. öğre-
tim üyesi, kendi bilim dalının
yanında, aynı zamanda bir
eğitimci olduğunu asla unut-
mamalıdır. öğrenci konuyu ne
kadar öğrenmiş olursa olsun,
düşük not vermekle kendini
saygın kılacağını düşünen bir-
çok öğretim üyesi, aslında bu
davranışlan ile gençlerimizi,
severek ve ailecek katlanılan
büyük fedakâriıkla girmeyi ba-
şardıklan bilim dalı ve meslek-
lerinden soğutmakta ve uzak-
laştırmaktadır.
1930'larda savaştan yeni
çıkmış bir ülkede bizzat öğ-
renci gibi derslere girerek ve
dünyanın en saygın bilim
adamlarını ülkemize getirerek
bugünkü üniversitelerimize
sağlam bir temel oluşturan
Mustafa Kemal Atatürk'e layık
üniversitelere sahip olmak or-
tak ülkümüz olmalıdır.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak <ı turk.net
ÇtZGlLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciia mynet.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA MLGIN hayatepikdı mynet.com
SENI
ANA h
PARTÎMIZ CHP YE
ŞtKAYET
EDEYIM DE
GÖk
ĞÜNÜNÜ
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN
J&*S* CORNEILLE'IN KARDEŞf
^/^KğSS^^. 1
6ZS'rS &U6ÜN, FHANSIZ OYUN YA2ARI THO-
^^KjSg^^^^ MAS COeA/EfLL£ (ZORNEY') OOĞDU. "FRAN-
^ • M ^ ^ 5/2 SHAKESPEflRE'i
n
Diye AHILAN\ ÛNLÜ
^^^m[fl*~ޱ =&• OYUN YA2A& Pl£/2GE COfZN£IU£'!fJ İCÜ
^^BSM/İI'I) *%&y &ML KUÇÜt &IR£>E$İ
v
0İ- THOMAS CORMEIUE
^Bm^fl/Jl• xŞ ^ ^ k DE
AĞA8&' <Z(8î OYutJ yfizMAYfi
^mnllllfMİ sL^Sf^^L. YÖHELEC£K VE yAPITLARij ZAAAA-
B J M M I I K T B ^ B İ TUTULACAKTIR.- ANCAK, 8UMLAS
SflMKtl^Bll^i^lrK^fflBC AKADEMİSİ'NE ££ÇIC£C£/Z.,8U
IMİMtBmltVÜ^"ll^«(İKMİ. AIZADA 8ı£ ANSikLOPEPitc SÖgjJJ-
*RWvHMffi^W^dİM\SI^^':
'W HAz/eiAUMASlUA
&4TKJOA
20 Ağustos tcunc.mumtaz-arikan.com
ftŞfep, JUPİTER'E YÖLCULUK..
^ ^ V ® t /"\ <377'OE 8UGÜN, "VOYASER 2" ı'H-
t&fajf/> \ SANSIZ UZAY ABACI AgD'PeN Ftg-
jBBfffî \ LATILPI. 6SNİŞÇE 8İH. ODAYA St-
/T~y£3â'%* \ ĞABH.ECSIC İ&İUKTE VE 300 &-
^ ^ • V L J B I 'WVJ_ LO
AGlRUKTA OUAN ARAÇ, 6ü-
^ g l arâltlEZ*» A/f^ SİSTEMİMPSKJ BAZI
^ e 3 1 J İ ? H UZAK eEze&eNLE/ZDEN 8İL.-
^ W u*T / <3/tee YOLUYACAACT7. İLK UĞRA -
< B L M / £l, İKİ YIL SOA//34 (f9?3) SUP'/TER
JA&.™J OLACAK, GEZ£GEU VE UYOULAR1-
SÜJr^^A// İNCELE/EC£KTİR.. ANCAK,
J&2 VOYAGEe.<yOYACIlC) YOLCLU-UĞUAIU
Âr gtfi YE&£ İMMECEN SÜRPÜEEBEK
Jp SATU&U, URAUUS (1986) I/E HEPTVN'E
Qf YAKLAŞACAKTHZ.
SİVAS İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN
DosyaNo: 2002386 Esas
Davacı tsmail Koçarslan sekılı tarafından davalı SSK Genel Müdürlüfü. Karayollan Genel
.lüdürlüğü. Recep Erdem ve 3.8.2004 tanhlı dılekçe ile da\a\a dahil edılen Recep Erdem mı-
•jsçılan Şınn. Leman, Ipek. Sema ve Uğur Erdem aleyhıne açılmış olan tespit dasasının mah-
.ememızde \apılan açık >argılaması sırasında \erilen ara karan gereğınce. Adres tespıti yapı-
jmadığından duruşma günü teblığ edılemeyen da%alı Recep Erdem'ın da\ava dahil edılen mı-
ascılan Şınn. Leman. lpek, Sema \e Uğur Erdem'ın Sı\as İş Mahkemesı duruşma salonunda
apılacak olan 15 09 2004 günü saat 9 10'dakı duruşma\a brzzat gelmeleri \eya kendılenni bir
ekılle temsıl ettırmelen, aksi takdirde yokluklannda yargılama yapıhp hüküm kurulacaeı ıla-
•entebhğolunur. (HUMK. 213. ve 377' mad.) 26.04. 2004 Basm: 37953
ÜSKÜDAR 3. ASLİYE HLTOJK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004 246
Karar No: 2004 338
Tokat, Almus, Çiftlık Köyü. 42 Cılt, 27 Hane, 21
BSN'de nüfusa kayıtlı Cuma ve Arife'den olma 13.04.
1966 doğumlu Şeftah Küzel'ın ön adının Şebnem ola-
rak düzeltilmesine karar verildi. 3.8.2004
Basın: 37915
TC
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
HÂKtMLİĞl'NDEN
Dosya No: 2004 1000 Vesayet
Mahkememızce verilen 12. 08.2004 tarih ve
2004 1000 esas, 20041008 karar sayılı ilamı ile 1914
d.lu Mehmet Nıyazı kızı, Fatma Beria Soyer TMK.
405. maddesine göre vesayet altına alınarak kendisine
kızı Fatma Tülay Cangör vasi tayın edilmıştır. Karar
ilan olunur. 13.08. 2004 Basın: 38010
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Anılarda Gezinti
Kim ölüyor, kim kalıyor, kim şarkı söylüyor, kim
şair? Ayrımına varamıyorum artık. Eski dostlar, ye-
ni dostlarla sarmaş dolaş belleğimde. Dizeleri at-
lıyor, birbirine kanştınyorum. Kimi nerede duyura-
cağıma şaşırıyorum.
Semiha Berksoy'un hayali de sallanıyor gün-
cemde. Çarpıntısını yüreğimde hissediyorum.
Operada, tiyatroda, resimde karşıma çıkıyor bir-
den. Peki şiirde? Türk şiirini Nâzım Hikmet'siz dü-
şünemiyorum. Yıllar önce bir gün, ne güzel anlat-
tı bana. Nâzım nerede başlıyor, şiir nerede, şaşır-
dım kaldım. Semiha Berksoy rüzgârı Nâzım Hik-
met'in şiirinde de esiyor. Şaşırtmaca bir olay Se-
miha Berksoy. Şiirin, öykünün, operanın, dahası si-
nemanın sözcülüğünü yaptı ömrü boyunca.
Ülkemizin ilk sesli filminde Muhsin Ertuğrul ile
imzası var. Sonra operetler ve sergilerde çıkıyor
karşınıza. Nereye baksam adı, sanı, esintisi var. Sa-
natın her dalında imzası var. Okurken, yazarken
coşku dolu kişiliği çarpıyor gözümüze. Yüze yak-
laşan yaşam yıllan ilginç serüvenler içeriyor. örne-
ğin Albay Talat Aydemir'le ilgili belli olaylar nede-
niyle çarpıcı bir dönem yaşadı. O günlere gülerim
her zaman. Gözaltına alındı, tutuklandı ama aldır-
madı. Çizgisini değiştirmeden yoluna devam etti.
O günlerden bir şiir var dosyalarımın arasında.
Okurken gülesi geliyor insanın. Ama ağlanacak bir
olay da denebilir. Bir dönemde çatışan anılara şa-
şınyor insan. Kime gülecek, neye ağlayacak karar
veremiyor. Yaşamımda yoğun biçimde anılar var
ama giderek dumanlaşıyor, buhariaşıyor. Anısal
variığı siliniyor birden. Yazmalı mı, gülüp geçmeli
mi yoksa. Bir gün hepsi okuruna kavuşur ve de-
ğerini bulur sanıyorum.
• • •
Anılardan söz ederken Can Yücel geliyor aklı-
ma birden. Dize dize şiirierie kocaman bir ozan di-
kiliyor karşımda. Datça'daki Can Şenlikleri ile co-
şuyor, tüm ozanlan Can Yücel'in dizeleriyle se-
lamiıyorum.
Can Yücel'e duraksayarak bakıyorum. öldü
mü? Yaşıyor mu? Karar veremiyorum. Kimi dize-
leri bugün yazılmış gibi diri diri çınlıyor yüreğimde.
Belki de babamı çok_sevdiğim, yücelttiğim için
Can Yücel'in, Hasan Âli Yücel'e yazdığı "En Çok
Babamı Sevdim" şiiri de çoketkiledi beni. Hâlâ
esintisi var yüreğimde. Hasan Âli Yücel'i de yakın-
dan tanıdım. Mutluyum, söyleşi olanağı da bul-
dum. Bir akşam da Köy Enstitüleri masalını dinle-
dim ondan. O dönemin olaylan dizisinde kısa bir
yer alıyor. Ama güzel bir dizinin halkasına benzi-
yor. İlginç duyanlan ve uyarıları hâlâ düşündürür
beni. Yaşam ağacımda da güzel bir dal o günler.
Can Şenlikleri de o günleri yansıtan bir olay de-
ğil mi? Can Yücel'i anlatan öyküler, şiirler, oyun-
larla renkleniyor söyleşiler. Datça kıyılarında yan-
kılanan bir ses gibi çınlıyor kulaklarda.
Can Yücel şiirieyoğrulan birkişi bence. Kimi za-
man bir dizede, kimi zaman bir çeviride, kimi za-
man bir oyunda, bir festivalde yansıtıyor varlığını.
Oraya yerieşiyor ve giderek ölümsüzleşiyor. örne-
ğin ben Can'ın öleceğini düşünebilir miydim? Gü-
zel dizeleriyle yazılanmı taçlandıran bir ozan ola-
cağını hiç düşünür müydüm? Düşünmediklerimi-
zi yaşıyoruz kimi zaman.
Sevgili Okurlanm,
Yazariık güçleşiyor giderek. Bilinmezler içinde
bocalayarak yaşıyorum. Bugün de Semiha Berk-
soy ve Can Yücel'e takıldı kalem. Nerede demir
atacağımı bilemiyorum henüz. Yazı yazmak güzel
bir olay. Hele insan düşüncesini ve çevresini öz-
gürce algılarsa. Yoksa dar çemberierin baskısıyla
patlama noktasına geliyor insan! Bu noktaya var-
madım henüz. Ancak kelebekler gibi kanat çırp-
ma olanağı da yok artık. Patlamak da bir yaşam
biçimi değil mi? Kimi zaman hissetmeden patla-
ma noktasına vanyoruz. Günlük yaşamın baskısın-
dan bu biçimde kurtulma olanağı var galiba.
Dar çemberi genişletmek için yol açanlara teşek-
kürle bakıyor insan. Ben de teşekkürden geri kal-
mıyorum. Nefesimi daraltmadan, soluk verenleri
sevgiyle selamlıyorum.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Atını kon-
sül yaptığı id-
dialanyla da
ünlü Roma
imparatoru. 2/
Ekin biçildik-
ten sonra top- 5
rakta kalan 6
köklü sap... j
Bir resmi su-
landınlmış 8
renklerle bo- 9
yama ya da
gölgeleme biçimi. 3/
Toprak damlan sdaş-
tırmakta kullanılan
taş silindir... Divan 3
edebiyatında man-
zum bilmece. 4/ Kü- 5
çük mağara... Bir 6
uzay aracının, işlev- 7
sel bir birim oluştu- 8
ran bölümü. 5/ Türk 9
halk müziğine özgü nefesli bir çalgı. 6/Türk halk
1
ozanlannrn etkisinde yetişen Ermeni asıllı âşıkla-
ra verilen ad... Yabancı. 7/Bitki... Her yanı suyla
çevrili kara parçası. 8/ Tatlı bir besin maddesi...
Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 9/ Bir
cetvel türü... Adana ve Mersin yöresinde güğüm-
lere doldurularak sokaklarda satılan ve böbreğe
iyi geldiğine inanılan meyan kökü şurubu.
YTTCARIDAN AŞAĞIY4:
l/Shakespeare'in"Fırtına" adlı yapıtındaki ca-
navar. II Ekvator bölgelerinde yetişen bir mey-
ve ağacı... Oyunda cezalı çocuk. 3/Alüvyon...
Antalya yöresine özgü, kaburga eti ve pirinçle
yapılan bir yemek. 4/ Belirti... Bağ, bahçe ve
bostanlarda ekilmek için aynlmış küçük toprak
parçası. 5/Gürgenden şişe biçiminde yapılmış bir
jimnastik aracı. 6/Yurdumuzun en önemli kayak
merkezi olan dağ... Vilayet. 7/Açık denizden bir
kum setiyle aynlmış sığ koy ya da körfez... Ka-
nşık renîdi. 8/ "Aptal, salak" anlamında argo
sözcük... Üzeri kırmızı parafinle kapianan bir tür
peynir. 9/YeşimUstaoglu'nun bir filmi... Küçük
bayrak.