18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2O A.GUSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 BektronHc posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr www.denizsom.com Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yoksul ülkelerde nüfus patlayacakmış... "Yapabildikleri tek is!" ıfural Diyarbakır Belediye Başkanı, j bir teröristin evine başsağlığı ziyaretinde bulundu. Kim çevreler başsağlığı ziyaretinin bir hukuk devletinde suç olmadığını söylendi. Fakat daha sonra teröristin cenazesinin şe-hirlerarası yoldan belediyenin ambulansı ile taşındığı ortaya çıktı. Ve bu kez başsağlığını savunan çevreler hukuk devletinin kurallarını urtuttu. Çünkü ilgili yönetmeliğe göre kamuya arthasta ambulansı ile cenaze taşımak yasaktı! Bu yasağı anımsayan olmadı! ılların turizmcisi Deniz Tüfekçi, her şey da- hil sistemi ile Türkiye'ye kalitesiz turist ge- liyor, ucuz fiyat veriliyor şeklindeki görüş- lere karşılık Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun "marka" konusunu önemseyip "Bun- dan sonra kim Türkiye'ye kalitesiz turist geliyor der- se ağzına biber süreceğim" sözü üzerine söz alıp şöyle diyor: '"Her şey dahil sisteminin yerine ne konulacak di- ye soran, kanı beynine sıçramış Bakan'a 'Şu her şey dahil lafından siz ne anlıyorsunuz' diye soran bir tu- rizmci olarak, acaba ne yanıt alabilirim? Bakan'ın bize, her yazı yazana yanıt verme gibi bir lüksü olmadığını, gerçekte de bir yanıt vermesini bek- lemediğimi bu arada belirteyim, belki bir gün bir baş- ka toplantıda dolaylı da olsa bir yanıtı basın aracılı- ğıyla alabilir, yararlanabiliriz de. Sorun temelde her şey dahil sisteminin bu kadar geniş bir yelpazede uygulanıp uygulanmamasından Her şey dahil öte, tarifindedir. Türkiye'de bu tarifi yapan bir merci yoktur. Yapması gereken merci var mıdır? Vardır. Işletmeler Genel Müdürlüğü'dür. Her şey dahil sisteminin uygulaması tamamen keyfidir. Kimi tesiste sabah saat 10 akşam saat 10 arasında, kiminde 24 saat, kimi tesiste tesisin her yerinde her saat her şey dahil iken kiminin diskosun- da, plajında o ya da bu servisler ücretsiz verilme- mektedir. Her şey dahil kelimelerinin başına, ultra, extra, me- ga, extended gibi asıl anlamını tesis yöneticisinin yüklediği kelimelerle bezenmiş böyle bir sistem, ta- rif bolluğu, başıbozukluk acaba hangi ülkede var? Serbest rekabet adına her isteyenin aklına geldiği- ni yaptığı bir başka turizm ülkesi var mı? Sorun sanıldığı ya da gösterilmeye çalışıldığı gibi marka sorunu mu? Yoksa, politikasızlık, adamsende- cilik, denetimsiz, başı bozuk biryönetim anlayışı mı? Bilinçli, deneyimli, ülkesini, mesleğini seven, bu konuları yüzlerce kez kamuoyu ile paylaşan birçok turizmci bıkmadan usanmadan bu konuları günde- me getirirken Bakan'ın, konuyu salt bir "marka" so- runu olarak algılamasını anlayamamamızın tek bir nedeni olabilir; yıllardır ayrı tellerden çalıyor olma- mız. Bakan lütfetseler de bölge bölge dolaşıp, otelcisi- ni, acentecisini, rehberini, yatçısını, esnafını serin kan- lılıkla, kan beynine sıçramadan dinlese, farklı şeyler söyleyenlerin de bu ülkenin çocuğu olduğunu, ülke- sini en az onun kadar sevenlerin de olduğunu, ortak beyni oluşturma, ulusal turizm politikalannın oluştu- rulması için gerekli zemini hazırlasa hiç kimse bir şey kaybetmez. Başta kendisi olmak üzere ülke kazanır." TakdirNihat Mürşrtpınar "AKP'li idareciler son kazalar üzerine yaptıklan açıklamalarda kazalann takdir-i ilahi olduğunu söylediler... Türk halkı da büyük çoğunlukla kararını verdi: Hayır, kazalann nedeni takdir-i idaridir! Buyu Akif Kökçe: "Fenerbahçe stadına büyü yapılmış. 'Efsune' geri döndü! SESSÎZSEDASIZ(l) UJÎ Tek bir hayat var; bir gün bitiyop Avustralya'da meme kanserinden ya- şamını yitiren Erma Bombeck'in ölü- münden hemen önce yazdıklannı Ay- şegül Tokatlı internette bulup gön- dermiş: "Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; hastayken yatağa girer dinlenir- dim. Ben olmadığım zaman her şey kö- tüye gidecek diye düşünmezdim. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz ya- kardım. Bana gençliğini anlatmaya çalı- şan dedeme daha çok vakit ayınrdım. Kocamın sorumluluklannı daha çok pay- laşırdım. Saçım bozulmasın diye, ara- banın camının açılmasını önlemezdim. Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum. Televizyon seyreder- ken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim. Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dile- mek yerine, hamile olduğum her anın ta- dını çıkarır ve içimde bir canlı yaratma- 4 nın ne kadar harika olduğunu fark eder- dim. Çocuklanma daha çok 'seni sevi- yorum', ondan da daha çok 'özürdile- rim' derdim. Ama başka bir hayat verilseydi en 'çok yapacağım şey; her dakikasını de- ğerlendirmek olurdu. Dikkatle bak, ger- çekten gör. Küçük şeyler için şikâyet et- mekten vazgeç. Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi. Bu- nun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye ça- lışırdım. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor. Umanm her gününüzü de- ğeriendirirsiniz." Yüksek Yerilim Hattı Huzurevlennde bile insanlannın huzursuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz dostlar! erdincutku ı yahoo.com Üniversitelerimiz ve Oğrencilerimiz '\. MUSTAFA ÖZERLER Bir ülkeyi ayakta tutan te- mellerden en önemlisi eğitim sistemi ve özellikle de yükse- köğrenim sistemidir. Doğu Av- rupa ülkeleri, yakın geçmişte yaşadıkları rejim değişikliği nedeniyle geçirdikleri ciddi sarsıntının ardından bugün tekrar ayağa kalkabilmiş ol- malarını herşeyden önce üni- versıtelerinin yetiştirmiş oldu- ğu nıtelikli insan gücüne borç- ludtr. Bir ülkede düzen ne kadar bozjk olursa olsun, her yönü ile sorunsuz bir şekilde işle- mesı gereken kurumlann ba- şınca gelmesi gerekir üniver- siteerın. Üniversite nedır, üni- versıtenin amacı nedirsorula- nnaçeşitli yanıtlar bulunabilir. Üni\ersite, birtoplumun bey- nidi'. Üniversite halkın yaran ıçinbilgi üreten, bu bilgiyi ya- yımayan özerk, yani kendine özgj yasalara dayanarak ken- di kendinı yöneten kurumlar- dır. Ûniversitenin başlıcaama- c\ da eğitim ve bilimsel araş- ı rralardır. Üniversitelerde ure:len bilgiler toplum yaşa- mın olumlu yönde etkileyerek topumun refah düzeyinin yükseltilmesini sağlar. Bunla- in çerçekleşmesi için bu bilim yuvalarının akademik özgür- iükve bağımsızlık ortamının saöanmış olması zorunluluğu vaîiır. Aksi takdirde siyasal- laştnlmış, belli bir zümrenin görJşleri doğrultusunda yö- netlen üniversite, amacından saptırılmış demektir. >akın tarihte, YÖK Yasa- sı'rda yapılması tasarlanan raakal değişikliklerle üniver- siteerimiz sürekli gündemde kahıştır ve yapılan tartışma- lariı hâlâ da güncelliğini koru- martadır. Reform adı altında ,aplması öngörülen değişik- lik.İH" ile ilgili olarak üzerinde en n konuşulan, tartışılan ko- nuteöğrencilerin sorunlandır. Verien eğitimin kalitesi, kimle- riniğretim üyesi olabileceği ve« öğretim elemanlannın ne git kişisel özelliklere sahip ol- msı gerektiği hemen hemen hiçtartışılmamaktadır. Iniversitenin en az bilimsel arcştırmalar kadar önemli anaçlanndan biri olan eğitim- öğetim denince ilk akla gelen şühesiz eğitilecek öğrenci- lerlir. Çağdaş bilgilerte dona- tılrış öğrencilerin ülke kalkın- msına yapacaklan katkılar ve orarın yetiştirecekleri yeni neıller ülkenin geleceğini et- kilyen en önemli güvencedir. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün o eşsiz sağduyusu ile ülkenin gelece- ğini gençlerimize emanet et- miş olması boşuna değildir. Bizdeki yanlış anlayışın ter- sine, üniversiteler meslek eği- timi yapmakla yetinen kurum- lardeğil, düşünen, yaratan ve sorgulayan beyınler yetiştir- mekle yükümlü kurumlardır. Bu kapsamda vurgulanması gereken gerçek şudur ki; rek- törü, öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutmanı ve memu- ru ile üniversiteler variıklannı öğrencilere borçludurlar. Zira öğrenci olmazsa üniversite de olmazdı. Çoğu bilim adamı- mız, "öğrenci gidici ama öğ- retim üyesi kalıcıdır ve ûniver- sitenin temelini oluşturur" dü- şüncesini savunuyor olsa da öğretim üyesinin kalıcılığını sağlayanın da öğrenci olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Üni- versitedeki eğitim süresine göre 2 veya 6 yıl süreli eğitim- lerini gören gençler, ülkenin ekonomik ve sosyal yaşamı- na katılarak ülkenin geleceği- ne yön vermeye hazır olurlar. Ancak ülkemiz onlara yeterii çalışma, yükselme ve kendini geliştirme olanağı sağlayama- dığı, insanca yaşayacak, tat- min edici yaşam koşullan ya- ratamadığı sürece, öğrencinin gözünü yurtdışına dikmesini yadırgamaya hakkımız yoktur. Öğretim üyesi yakın gele- cekte ulusumuzun fikir, bilim ve iş hayatının temel taşları olacak öğrencilerini yetiştirir- ken onları bir anne-baba şef- kati ile kucaklamalı, bilimden taviz vermeden, hoşgörülü ve bir öğretim üyesine yakışan birsaygınlıktaolmalıdır. öğre- tim üyesi, kendi bilim dalının yanında, aynı zamanda bir eğitimci olduğunu asla unut- mamalıdır. öğrenci konuyu ne kadar öğrenmiş olursa olsun, düşük not vermekle kendini saygın kılacağını düşünen bir- çok öğretim üyesi, aslında bu davranışlan ile gençlerimizi, severek ve ailecek katlanılan büyük fedakâriıkla girmeyi ba- şardıklan bilim dalı ve meslek- lerinden soğutmakta ve uzak- laştırmaktadır. 1930'larda savaştan yeni çıkmış bir ülkede bizzat öğ- renci gibi derslere girerek ve dünyanın en saygın bilim adamlarını ülkemize getirerek bugünkü üniversitelerimize sağlam bir temel oluşturan Mustafa Kemal Atatürk'e layık üniversitelere sahip olmak or- tak ülkümüz olmalıdır. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak <ı turk.net ÇtZGlLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciia mynet.com HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA MLGIN hayatepikdı mynet.com SENI ANA h PARTÎMIZ CHP YE ŞtKAYET EDEYIM DE GÖk ĞÜNÜNÜ TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN J&*S* CORNEILLE'IN KARDEŞf ^/^KğSS^^. 1 6ZS'rS &U6ÜN, FHANSIZ OYUN YA2ARI THO- ^^KjSg^^^^ MAS COeA/EfLL£ (ZORNEY') OOĞDU. "FRAN- ^ • M ^ ^ 5/2 SHAKESPEflRE'i n Diye AHILAN\ ÛNLÜ ^^^m[fl*~ޱ =&• OYUN YA2A& Pl£/2GE COfZN£IU£'!fJ İCÜ ^^BSM/İI'I) *%&y &ML KUÇÜt &IR£>E$İ v 0İ- THOMAS CORMEIUE ^Bm^fl/Jl• xŞ ^ ^ k DE AĞA8&' <Z(8î OYutJ yfizMAYfi ^mnllllfMİ sL^Sf^^L. YÖHELEC£K VE yAPITLARij ZAAAA- B J M M I I K T B ^ B İ TUTULACAKTIR.- ANCAK, 8UMLAS SflMKtl^Bll^i^lrK^fflBC AKADEMİSİ'NE ££ÇIC£C£/Z.,8U IMİMtBmltVÜ^"ll^«(İKMİ. AIZADA 8ı£ ANSikLOPEPitc SÖgjJJ- *RWvHMffi^W^dİM\SI^^': 'W HAz/eiAUMASlUA &4TKJOA 20 Ağustos tcunc.mumtaz-arikan.com ftŞfep, JUPİTER'E YÖLCULUK.. ^ ^ V ® t /"\ <377'OE 8UGÜN, "VOYASER 2" ı'H- t&fajf/> \ SANSIZ UZAY ABACI AgD'PeN Ftg- jBBfffî \ LATILPI. 6SNİŞÇE 8İH. ODAYA St- /T~y£3â'%* \ ĞABH.ECSIC İ&İUKTE VE 300 &- ^ ^ • V L J B I 'WVJ_ LO AGlRUKTA OUAN ARAÇ, 6ü- ^ g l arâltlEZ*» A/f^ SİSTEMİMPSKJ BAZI ^ e 3 1 J İ ? H UZAK eEze&eNLE/ZDEN 8İL.- ^ W u*T / <3/tee YOLUYACAACT7. İLK UĞRA - < B L M / £l, İKİ YIL SOA//34 (f9?3) SUP'/TER JA&.™J OLACAK, GEZ£GEU VE UYOULAR1- SÜJr^^A// İNCELE/EC£KTİR.. ANCAK, J&2 VOYAGEe.<yOYACIlC) YOLCLU-UĞUAIU Âr gtfi YE&£ İMMECEN SÜRPÜEEBEK Jp SATU&U, URAUUS (1986) I/E HEPTVN'E Qf YAKLAŞACAKTHZ. SİVAS İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN DosyaNo: 2002386 Esas Davacı tsmail Koçarslan sekılı tarafından davalı SSK Genel Müdürlüfü. Karayollan Genel .lüdürlüğü. Recep Erdem ve 3.8.2004 tanhlı dılekçe ile da\a\a dahil edılen Recep Erdem mı- •jsçılan Şınn. Leman, Ipek. Sema ve Uğur Erdem aleyhıne açılmış olan tespit dasasının mah- .ememızde \apılan açık >argılaması sırasında \erilen ara karan gereğınce. Adres tespıti yapı- jmadığından duruşma günü teblığ edılemeyen da%alı Recep Erdem'ın da\ava dahil edılen mı- ascılan Şınn. Leman. lpek, Sema \e Uğur Erdem'ın Sı\as İş Mahkemesı duruşma salonunda apılacak olan 15 09 2004 günü saat 9 10'dakı duruşma\a brzzat gelmeleri \eya kendılenni bir ekılle temsıl ettırmelen, aksi takdirde yokluklannda yargılama yapıhp hüküm kurulacaeı ıla- •entebhğolunur. (HUMK. 213. ve 377' mad.) 26.04. 2004 Basm: 37953 ÜSKÜDAR 3. ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004 246 Karar No: 2004 338 Tokat, Almus, Çiftlık Köyü. 42 Cılt, 27 Hane, 21 BSN'de nüfusa kayıtlı Cuma ve Arife'den olma 13.04. 1966 doğumlu Şeftah Küzel'ın ön adının Şebnem ola- rak düzeltilmesine karar verildi. 3.8.2004 Basın: 37915 TC KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN Dosya No: 2004 1000 Vesayet Mahkememızce verilen 12. 08.2004 tarih ve 2004 1000 esas, 20041008 karar sayılı ilamı ile 1914 d.lu Mehmet Nıyazı kızı, Fatma Beria Soyer TMK. 405. maddesine göre vesayet altına alınarak kendisine kızı Fatma Tülay Cangör vasi tayın edilmıştır. Karar ilan olunur. 13.08. 2004 Basın: 38010 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Anılarda Gezinti Kim ölüyor, kim kalıyor, kim şarkı söylüyor, kim şair? Ayrımına varamıyorum artık. Eski dostlar, ye- ni dostlarla sarmaş dolaş belleğimde. Dizeleri at- lıyor, birbirine kanştınyorum. Kimi nerede duyura- cağıma şaşırıyorum. Semiha Berksoy'un hayali de sallanıyor gün- cemde. Çarpıntısını yüreğimde hissediyorum. Operada, tiyatroda, resimde karşıma çıkıyor bir- den. Peki şiirde? Türk şiirini Nâzım Hikmet'siz dü- şünemiyorum. Yıllar önce bir gün, ne güzel anlat- tı bana. Nâzım nerede başlıyor, şiir nerede, şaşır- dım kaldım. Semiha Berksoy rüzgârı Nâzım Hik- met'in şiirinde de esiyor. Şaşırtmaca bir olay Se- miha Berksoy. Şiirin, öykünün, operanın, dahası si- nemanın sözcülüğünü yaptı ömrü boyunca. Ülkemizin ilk sesli filminde Muhsin Ertuğrul ile imzası var. Sonra operetler ve sergilerde çıkıyor karşınıza. Nereye baksam adı, sanı, esintisi var. Sa- natın her dalında imzası var. Okurken, yazarken coşku dolu kişiliği çarpıyor gözümüze. Yüze yak- laşan yaşam yıllan ilginç serüvenler içeriyor. örne- ğin Albay Talat Aydemir'le ilgili belli olaylar nede- niyle çarpıcı bir dönem yaşadı. O günlere gülerim her zaman. Gözaltına alındı, tutuklandı ama aldır- madı. Çizgisini değiştirmeden yoluna devam etti. O günlerden bir şiir var dosyalarımın arasında. Okurken gülesi geliyor insanın. Ama ağlanacak bir olay da denebilir. Bir dönemde çatışan anılara şa- şınyor insan. Kime gülecek, neye ağlayacak karar veremiyor. Yaşamımda yoğun biçimde anılar var ama giderek dumanlaşıyor, buhariaşıyor. Anısal variığı siliniyor birden. Yazmalı mı, gülüp geçmeli mi yoksa. Bir gün hepsi okuruna kavuşur ve de- ğerini bulur sanıyorum. • • • Anılardan söz ederken Can Yücel geliyor aklı- ma birden. Dize dize şiirierie kocaman bir ozan di- kiliyor karşımda. Datça'daki Can Şenlikleri ile co- şuyor, tüm ozanlan Can Yücel'in dizeleriyle se- lamiıyorum. Can Yücel'e duraksayarak bakıyorum. öldü mü? Yaşıyor mu? Karar veremiyorum. Kimi dize- leri bugün yazılmış gibi diri diri çınlıyor yüreğimde. Belki de babamı çok_sevdiğim, yücelttiğim için Can Yücel'in, Hasan Âli Yücel'e yazdığı "En Çok Babamı Sevdim" şiiri de çoketkiledi beni. Hâlâ esintisi var yüreğimde. Hasan Âli Yücel'i de yakın- dan tanıdım. Mutluyum, söyleşi olanağı da bul- dum. Bir akşam da Köy Enstitüleri masalını dinle- dim ondan. O dönemin olaylan dizisinde kısa bir yer alıyor. Ama güzel bir dizinin halkasına benzi- yor. İlginç duyanlan ve uyarıları hâlâ düşündürür beni. Yaşam ağacımda da güzel bir dal o günler. Can Şenlikleri de o günleri yansıtan bir olay de- ğil mi? Can Yücel'i anlatan öyküler, şiirler, oyun- larla renkleniyor söyleşiler. Datça kıyılarında yan- kılanan bir ses gibi çınlıyor kulaklarda. Can Yücel şiirieyoğrulan birkişi bence. Kimi za- man bir dizede, kimi zaman bir çeviride, kimi za- man bir oyunda, bir festivalde yansıtıyor varlığını. Oraya yerieşiyor ve giderek ölümsüzleşiyor. örne- ğin ben Can'ın öleceğini düşünebilir miydim? Gü- zel dizeleriyle yazılanmı taçlandıran bir ozan ola- cağını hiç düşünür müydüm? Düşünmediklerimi- zi yaşıyoruz kimi zaman. Sevgili Okurlanm, Yazariık güçleşiyor giderek. Bilinmezler içinde bocalayarak yaşıyorum. Bugün de Semiha Berk- soy ve Can Yücel'e takıldı kalem. Nerede demir atacağımı bilemiyorum henüz. Yazı yazmak güzel bir olay. Hele insan düşüncesini ve çevresini öz- gürce algılarsa. Yoksa dar çemberierin baskısıyla patlama noktasına geliyor insan! Bu noktaya var- madım henüz. Ancak kelebekler gibi kanat çırp- ma olanağı da yok artık. Patlamak da bir yaşam biçimi değil mi? Kimi zaman hissetmeden patla- ma noktasına vanyoruz. Günlük yaşamın baskısın- dan bu biçimde kurtulma olanağı var galiba. Dar çemberi genişletmek için yol açanlara teşek- kürle bakıyor insan. Ben de teşekkürden geri kal- mıyorum. Nefesimi daraltmadan, soluk verenleri sevgiyle selamlıyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Atını kon- sül yaptığı id- dialanyla da ünlü Roma imparatoru. 2/ Ekin biçildik- ten sonra top- 5 rakta kalan 6 köklü sap... j Bir resmi su- landınlmış 8 renklerle bo- 9 yama ya da gölgeleme biçimi. 3/ Toprak damlan sdaş- tırmakta kullanılan taş silindir... Divan 3 edebiyatında man- zum bilmece. 4/ Kü- 5 çük mağara... Bir 6 uzay aracının, işlev- 7 sel bir birim oluştu- 8 ran bölümü. 5/ Türk 9 halk müziğine özgü nefesli bir çalgı. 6/Türk halk 1 ozanlannrn etkisinde yetişen Ermeni asıllı âşıkla- ra verilen ad... Yabancı. 7/Bitki... Her yanı suyla çevrili kara parçası. 8/ Tatlı bir besin maddesi... Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 9/ Bir cetvel türü... Adana ve Mersin yöresinde güğüm- lere doldurularak sokaklarda satılan ve böbreğe iyi geldiğine inanılan meyan kökü şurubu. YTTCARIDAN AŞAĞIY4: l/Shakespeare'in"Fırtına" adlı yapıtındaki ca- navar. II Ekvator bölgelerinde yetişen bir mey- ve ağacı... Oyunda cezalı çocuk. 3/Alüvyon... Antalya yöresine özgü, kaburga eti ve pirinçle yapılan bir yemek. 4/ Belirti... Bağ, bahçe ve bostanlarda ekilmek için aynlmış küçük toprak parçası. 5/Gürgenden şişe biçiminde yapılmış bir jimnastik aracı. 6/Yurdumuzun en önemli kayak merkezi olan dağ... Vilayet. 7/Açık denizden bir kum setiyle aynlmış sığ koy ya da körfez... Ka- nşık renîdi. 8/ "Aptal, salak" anlamında argo sözcük... Üzeri kırmızı parafinle kapianan bir tür peynir. 9/YeşimUstaoglu'nun bir filmi... Küçük bayrak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle