Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 » AĞUSTOS 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
* YOK, KKTC
u ünirersüelerine
g ambargo fcovmuş.
S Sen de mi YÖKütüs!
HIZIP AcilBeş yıldır Sağlık
Bakanlığı'nın 112Hızır
Acil Servisi'nde çalışan
bir doktor.
Ambulanslarda yardımcı
sağlık personeli olarak
görev yapan acil tıp
teknikerlerine yeni bir
kararla şoförlük de
yaptınldığını söylüyor.
Yeni işe başlayan
teknikeıierin 20'li
yaşlarda olduğunu,
bunların sürücü
belgelerini yeni aldığını
ve direksiyon başına ilk
kez ambulanslarda
geçtiğini anlatıyor.
Ambulanslarda
doktortarın bile can
güvenliği kalmamış
durumda!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97EtettronSı posta: derez3om©cufflhuriyet««n.tr
- Patriğe göre din özgürlüğü
kısrtlıymış.
"Kasrtlı olmasın!"
ürkiye'de bir yandan "Trafık Yılı" kutlanıyor
öte yandan karayollarında "katliam"a dönü-
şen kazalar artarak birbirini izliyor. Bende-
nizin Anamur'da tanık olduğu daha sonra
Buıtıaniye ören'den bir okur aracılığıyta yansıttığımız
trafik polisinin "eyalet" mantığıyla yerel sürücüleri
kollayan ve bölgeden gelip geçen "yabancı"lara "üç
kilometre hızlı gittin" diye ceza uygulaması da aynen
devam ediyor.
Bu konuda çarpıcı bir örnek de Edirne'den:
'Trafık Yılı'nda ve özellikle ağustos ayında trafik po-
lislerinin ve bölge trafik ekiplerinin çalışma düzeni
şöyledir: Şehirlerarası yollarda bir gölgelik altında ya-
pılan denetimler kısa bir zaman dilimini kapsar; za-
manlannın çoğu bilinen bir benzinlikte ve yine gölge-
de geçer. Başka illerden gelip geçen yabancılara 'üç
kilometre hızlı gtttin' diye ceza keserken gözlerinin
önünden geçen trafiğe aykırı eylemlere, örneğin ana-
yola çıkması yasaya aykırı bir motorlu taşıta göz yu-
Trafik Yılı
mar. Şehir içinde, özellikle dört yol ağızlarında, trafik
ışıklannın yalnızca dört tekerlekli motorlu araçlar için
geçerti olmasına, cezai yaptınmlannın yayalara, bisik-
letlilere ve motosikletlilere hiçbir biçimde uygulanma-
masına hizmet eder. Yine şehrin en işlek caddesin-
deki esnafla dostluk kurup dükkân önüne o esnafın,
akrabalannın, tanıdık, eş ve dostlannın haricindeki-
lerin geçici park etmelerine asla izin vermez ve hete
yabancı plakalara sorusuz sualsiz ceza yazar. Ama
tüm bunlar olurken karşı kaldınma eşraftan birinin
hem de kaldınm üzerine park etmesine ses çıkarmaz.
Soru sormaya yelteneni, hakkını aramaya kalkanı sert
bir şekilde ve kesinlikle bertaraf eder. Haklı, her za-
man haksız çıkar. Şehir içinde cezalar eş, dost akra-
ba, takım, taallukat gibi derecelendirmelere; tanıdık
olup olmamaya göre ayarlanır. Tüm bu ilişkilerdeki ay-
ncalıklı vatandaşlann trafik suçlan 'üç maymun'un
'görmedim, duymadım, bilmiyorum' hesabıyla ceza-
landınlmaz. Valiliğin, ll Trafik Komisyonu'nun ya da
EmniyetMüdüMüğü'nünemirieriniyapıpyapmamak-
ta serbesttirter. örneğin halk arasında 'taktak' ya da
'patpat' denilen pancar motordan bozma ucube ta-
şıma aracının trafıkten men kararı, özellikle ilçelerde
asla uygulanmaz. Ve bu 'gerçek trafik canavartan'
ruhsatsız, plakasız şehir içinde şehir dışında trafik
seyirlerine devam eder. Eğer tiryaki ise Trafik Yılı, An-
neler Günü, Müzeler Haftası her ne olursa olsun hiç
fark etmez, görevini ağzında sigarasıyla yapar. So-
rulduğunda Türkiye'nin Avrupa Birtiği'ne girilmesini
ister."
Yalan mı? Mersin Valisi, Balıkesir Valisi, Edirne Va-
lisi çıksın da "yalan" desin... Emniyet Müdürieri, Em-
niyet Genel Müdürü "yalan" desin... Birisi bir şey söy-
lesin; ne bileyim, "Trafık Yılınız kutlu olsun" desin!
Adım
, Göksel Kaya:
"AKP, Avrupa'daki
Hıristiyan
demokratlara katılryor
ve böylece Müslümanlık
için ufak fakat
Hıristiyanlık için büyük
bir adım atmış oluyor."
Emare
Akif Kökçe: "Bush,
Özgürtük Anıtı'nı
ziyarete açmış. lyi
yapmış, yönetimindeki
Amerika'da görüp
görülecek özgüriük
emaresi bu!"
SESSÎZ SEDASIZ (!) Bayanlar Bergama Ovacık'ı inceledi!
Bergama Ovacık'ta kesinleşmiş yar-
gı karan ilefaaliyeti durması gereken si-
yanürlü altın madeni işletmesi "sudan
ucuz" bir fiyatla el değiştiriyor...
Yargıya rağmen çalışmaya devam
eden şirketteki ulus ötesi satışın
ruhsat sorunu, devir sorunu, temi-
nat sorunu, rehabilitasyon sorunu,
siyanür kullanımı, dinamit kullanımı gi-
bi her biri yasaya aykın uygulamalan
ortada dururken Içişleri Bakanı Abdül-
kadir Aksu'nun eşi Emine Aksu ve Iz-
mir Valisi Yusuf Ziya Göksu'nun eşi
Meral Göksu Bergama'ya gidip işlet-
meyi geziyor. Bayanlan, Bergama Kay-
makamı Hüseyin Eren ve eşi Canan
Eren karşılıyor. Bayanlar, maden işlet-
mesinde gazetecilere poz verip fotoğ-
raf çektiriyor.
Ege'nin kavurucu yaz sıcağında gri
pardösü ve gri-mavi tonlannda türbanı
tercih eden Bakan eşi Emine Aksu
"Türkiye'de ilk kez bir altın madeni ol-
duğunu görmek bizi çok sevindirdi" di-
yor. Dikine çizgili beyaz ceket ve koyu
renk pantolonlu başı açık Vali eşi Me-
ral Göksu, "Kesinlikle bu yeraltı kay-
naklarımız işletilmelidir. Çünkü ülke-
mizin buna ihtiyacı var" şeklinde ko-
nuşuyor. Kısa kollu bluzunun açık kır-
mızı çizgiterine uygun kırmızı mercan
bir kolye takan Kaymakam eşi Canan
Eren, protokoldeki yerine uygun olarak
demeç vermiyor.
Pardösü-türban, ceket-pantolon ve
bluzlaTürkiye Cumhuriyeti'nin yargı ka-
ran kılıfa sokuluyor!
Yüksek Yerilim Hatfa
Kamusal alanı bırakın, kamusal
talanı da!
erdincutkura yahoo.com
El-Cezire TV'yi tzler Gibi!
MERtÇ V^ELİDEDEOĞLU
Aziz Augustinus (354-
430), ortaçağın ilk dönemle-
rinde yaşayan, Hıristiyan din
felsefesinin oluşmasında bü-
yük katkısı olan din adamla-
nndan, daha doğrusu, "Kilise
Babalan"ndan biri.
Pagan bir baba ile Hıristi-
yan bir annenin oğlu olarak
doğmuş; gençliğini Karta-
ca'da, Roma'da "dünyasal
zevkleri" tadarak, yaşayarak
geçirmiş; orta yaşlannda Hı-
ristiyanlığı seçip kiliseye bağ-
lanmış; uygulamadan çok di-
nin düşünsel boyutuyla ilgile-
nip, Hıristiyan skolastiğinin ilk
büyüklerinden biri olmuş.
Zamanın "görece" niteliği-
ni ilk sezip ortaya koyandır;
"zamanın yaratılışı" ile ilgilı
olarak sorulan akılcı sorular
üzerinde düşüne düşüne bu
sonuca vardığını belirten Au-
gustinus, vaazlanndaTann'ya
ilişkin sorular karşısında sıktn-
tıya düştüğünü "ıtiraflar" ad-
lı yapıtında çekinmeden dile
getirir.
Yine birgün söyleşilerinden
birinde Augustinus'a: "Yeri,
göğü yaratmadan önce Tanrı
7e yapıyordu?" diye sormuş-
iar. Bu gibi sorularia zorlanan
Aziz'in doyurucu yanıtlar vere-
bilmek için felsefeye sığındığı-
nı söylerier.
Ortaçağı anlatan bir yapıtın
(*) Augustinus'a aynlmış bö-
lümünde bunlan okurken aca-
ba diyor insan, 21. yüzyılda
Türkiye'de bizler, 4. yüzyıl in-
sanlan gibi davranıp, olacağı-
nı adeta bildikleri bir kazayı,
"Her şey Allah'tan!" diyerek
AJIah'a mal eden yöneticinin
ya da ülkenin başimamının
karşısına çıkıp: "Peki, Allah
neden bu 38 kişinin ölmesini
istedi?", "Neden 38?", "Ne-
den bu tren ?" gibi sorular so-
ramaz mıydık?
Bilimin uyanlanna kulaklan-
nı tıkayarak neden oldukları
bu "kat//am"ı Tann'ya yıkan
yöneticilerimize, 4. yüzyılın
Tanrı konusunda arayış içinde
olan insanlan bile dayanamaz,
isyan ederdi; dahası Augusti-
nus da onlarla biriik olur, on-
ların yanında yer alırdı diye,
düşünmeden edemiyor in-
san...
Ne ki sorumlulann kendile-
rini arındınp suçu Allah'a yük-
leyerek "maddi manevi" hu-
zura kavuştuklan sırada yine
"Allah'ın işi!" toplu bir kazay-
la karşı karşıya kalıverdik.
Beş genç kızı ölüme götü-
ren olayın sorumlulan ve ölen-
lerin aileleri olup biten için yi-
ne "HepsiAllah'tan!" diyerek
sessizliğe bürünüverdiler.
Olay şu: Bir Kuran kursu-
nun yöneticileri 48 öğrenciyi
Uria'nın bir beldesinde denize
götürmüş; gruptaki kız öğren-
ciler tesettüre uyan günlük
giysileriyle denize girmişler;
içlerinden beşi ilerlemeye
başlamış; deniz yükseldikçe
ıslanan giysiler ağırlaştıkça
ağırlaşmış; kızlar, derinleşen
bir yerde aşağıya çekilip suya
gömülmeden önce "imdat"
isteyip bağırmaya, çırpınmaya
başlamışlar.
Beldenin kıyıda duran yüz-
me bilen gençleri, kızları kur-
tarmak isterlerse de Kuran
kursu yöneticileri delikanhlara
izin vermez.
Beş genç kız çırpına çırpına;
yardım isteye isteye yok olup
gider. Kuran kursu yöneticile-
ri TV izler, El-Cezire TV' de "in-
faz" izler gibi olanlan seyre-
der, kızlar görünmez otunca
da -TV'yi kapatıp- sağ kalan-
larla beldeden aynlırlar.
Olayı "Allah'ın takdiri" ola-
rak gören Kuran kursunun yö-
neticilerine kızların aileleri de
hiç itiraz etmeden katılır; biz-
lerden de hiç "ses" çıkmadı-
ğına göre bu katılım, ülkenin
"oyb/rf#/"yledir...
Ne ki, Türkiye'de bu olup bi-
tene dışarda isyan edenler
vardır; Aziz Augustinus'un ül-
kesi Italya'da basın olayı ele
alır. Suudi Arabistan'da itfa-
iyenin kurtarmasına izin veril-
mediği için yanan kız öğrenci-
lerin olayını anımsatıp, 80 yıl-
lık laik ve AB'ye girmek iste-
yen Türkiye'de aynı "vahşe-
tin", üstelik seyredilerek ya-
şanmasını şaşkınlığın ötesin-
de "korku" ile karşıladıklannı
açıkça dile getirirler...
Başimamlı ülkemizde hâlâ
bir "tık" yok!
(*) Betül Çotuksöken. Saffet
Babür, Ortaçağda Felsefe, Ara
Yavıncthk, 1989.
HARBÎ SEMİH POROY
mcRm &u>w?
O ' \ n n n D na n
D D C ö1 1
a n D D •
OTOBÜSTEKÎLER KEMAL IRGE\Ç
V
LHTE BUGUN MİJMTAZ ARIKA?* 10 Ağustos icicii.miuntuz-nrUmn.com
& &
GRSENMCH GÛZLEMEI/İ
167S'TE BuGÜhl, İNSİLTERB'DeKİ ÜUUI <SgEENWKH
(6&IMİÇ) GÖZIJEMEVI AÇILOI. KfiAL 2. CHARLES'lN
EMRİYLB, DEUİZCİLİK ıÇlU <SEe.Efe£H YlLOlZ
HA&TAU*ieiUtN ÇlZAfitLABllMESi AMAClYLA
KURULMUŞTU. İL6/SKİ yÜZYtLLA&DA, A&tLAg/Al-
DA HAUEY mjyejutuM YIU>IZINA ADI VE(ÎILEN
BOMUNO HAUEY'tN O£ BULUNPUĞU YÖNE-
TİCİLBEJCE. GEÜŞri&LECBKTİ. İ884'TE, BÜ-
TÜN OÜNYA TAEA&N&AN OHAYLANAN gf£
KARAI21A. &e£ENWtCH BÖZLSMEI/İ'NİN Su
LJJNPUĞU NOICrA, BAŞIANGIÇ ME/SİPY£Nİ~
NİN C8OYLAM~) 6EÇTİĞI YE£ OLAKAK 8£-
LİRl£NMİŞTİ. BU DUBUM, •
N/AJ SÖZ KONUSU A*£eıDYEN£
BOUTİOUE YENİLMEZ OTEL
Yalıkavak koyunun tam ortasında,
denize sıfır özel plaj ve iskele, özel yüzme havuzu,
odalann tamamı klimalı ve
rengârenk el yapımı resimlerle çevrili lobide sürekli
resim sergisi.
Ege ve Italyan mutfağı olan Lunapapa
Restaurant'da konforun ve lezzetin en iyi şekilde
sunulduğu Yalıkavak'taki eviniz olan Boutique
Yenilmez Otel'de rüya gibi bir tatil sizi bekliyor.
Bilgi ve rezervasyon için;
Tel: (0252) 385 40 55
Fax:(0252)385 40 13
Web: www.yenilmezotel.com
e-mail: info@yenilmezotel.com
Cumhuriyet
k ı t a p l a r ı l
BİZE DE BANAZ'DA
PİR SULTAN DERLER
Ali Haydar Avcı
Yeni belge ve biigiler ışığında Pir Sultan Abdal
ktta^
I. No:39/4l
Tel:(0212) 514 01 96 Faks:(0212) 514 01 95
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Osmanlı Gerçeği
Erdoğan Aydm
E'doğan Aydın'ın 90'!' yıllarda
vayımladiğı "Islamıyet Gerçeğı"
ile "Nasıl Musluman Olduk?"
adlı lcıtapları yalnız yarar*anılan
değıl gozlen açan eserler de
oldular. Yazarımız pek cıddi bır
araştırmocı, dahası put kırıcı bır
kalem "Osmonlı Gerçeği",
konuyb ııgıiı olarak, bırkaç dışe
dokunur çalışmadan bırı Bu
kıtap oktnmadan Osmanlı tarıhı
anbşılamaz /ServerTanili
£22sr*cad
-No:39/41
^ Kltap KUIUDU Tel:(0212) 514 01 96 Faks:(0212) 514 01 95
İLAN
TC
KAHRAMANMARAŞ 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESt'NDEN
2002/736
Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili Av. Mesut Karslıoğlu tarafindan davah Turan Geyek (Geyik) aleyhine ikâme edilen
rücuan tazminat davasının yapüan yargılaması sırasında.
Davalının yapılan tüm araştırmalara rağmen adresi tespit edilemediğinden davahya duruşma gününün ilanen tebliğine karar
verildığinden duruşma günü olan 7.10.2004 günü saat 09. OO'da mahkememızde hazır bulunması veya kendisıni vekille temsil
ettirmesi aksi takdirde davanın yokluğunda yapılarak dosyanın karara bağlanacağı hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 36225
GÖRİIŞ
BEDRIBAYKAM
Karadağlı ve Sahte
Namus Bekçileri
Bu yazı size sahte namus bekçiliği yapmayacak. Ka-
dınların hoşuna gidebilmesi için düzmece yalanlara
başvurmayacak. Bu yazı Tamer Karadağlı'nın yaşa-
dığı can sıkıcı günlerin ardından bu olayı vesile gös-
tererek "atmasyon" yüksek ahlak değerieri ve sahte
feminist yüklemeler yapmak için kaleme alınmaya-
cak. Bu yazı oportünist bir "Politicalty Correct"lik ha-
vası atmayacak. Bu yazı uzun lafın kısası, size "rahat-
latıcı bir yalan" söylemeyecek. Bu yazı çok yeni bul-
guları da ortaya koymayacak. Mağara devrinden be-
ri kadın ve erkek arasındaki farklar ve sonuçlarını ha-
tırlatarak, bir güncel olay etrafında oluşturulan ikiyüz-
lü ve santekâr bir "namus bekçiliği"n\ inceleyecek.
Toplumsal ve medyatik bir şizofreninin hangi boyutla-
ra ulaştığını gündeme getirecek.
Tamer Karadağlı bazı "fahişe "lerle beraber olmuş.
Peki, bu çok önemli bir olay mı? Kesinlikle haytr. Dün-
yada milyarlarca erkek, her gün fahişelerle yatıp kal-
kıyor. Bu "piyasa" ve yan ürünü olan "pomo endüst-
risi", dünyada en çok para akışı sağlayan "sektörier"
arasında geliyor. Bu çok gelişmiş Fransa ve Ameri-
ka'da da aynı, az gelişmiş Küba, Etiyopya'da da ay-
nı, gelişmekte olan Türkiye veArjantin'de de aynı. Do-
ğuda da, batıda da, kuzeyde de, güneyde de aynı. Ta-
mer Karadağlı da sonuçta bu günlük trilyon dolarlık
piyasanın bir "müşterisi" olmuş. Erkekler, nesmi ortam-
lı ve kadınlı-erkekli sosyal gruplarda tüm bu seks pi-
yasasını yok sayarlar. Onlar böyle şeylere "tenezzül et-
meyen" iyi kalpli, tek eşli, saygılı, resmi şablon, ideal
monogam birer prototiptir. Öysa aynı erkeklenn pay-
laştığı içki masalarında, gecenin geç saatlerinde bu
sahte steril görüntünün rengi hemen değişir. Hiçbir er-
kek bu "kirii" işlere para harcamasaydı, bu çılgın ra-
kamlan fahişeler ye "endüstri" nereden bulup da har-
cayacaktı? Onun için herkes bu yalancı ve ahlaksız ha-
yal dünyasını bıraksın, Erman Toroğlu'nun dediği gi-
bi, "geçlniz bu işleri, devlet su işleri".
Internet'in dünyadaki tartışmasız en büyük kullanım
alanı pomo siteleri değil mi? Iran'da bile fahişeliği ya-
sallaştırmak için "üstûn zekâlı"^) mollalar 15 dakika-
lık "fuhuş odası evliliklen" icat etmediler mi? İster k6-
şe başını tutan kızın kullandığı pis motel odası, ister
lüks top model "eskort" call girl'ler... Bunlar dünyanın
değişmez gerçekleri. Fahişelik dünyasının en eski
mesleği ve onu ortadan kaldıracağını iddia eden her
"resmi hayalci" de olsa olsa doğanın gerçekleri ile
yüzleşir ve bu sektörü denetleyeceğine yerattına indi-
rir ve Karadağlı olayında olduğu gibi, mafyavari olay-
lan körükler.
1980 sonrası Sadettin Tantan Istanbul'un bütün
randevuevlerini zorla kapattırdı. Sonuç? Bugün Istan-
bul fuhuş piyasasının önemli bir bölümü, travesti ve
transseksjellerin eline geçti, sokaklara düştü. Tantan
kaş yapayım derken göz çıkardı. Artık denetleyeme-
yeceğiniz o karanlık yerierde, uyuşturucu, hastalıklar
ve mafya kol gezeroidu. Buyrun "namus bekçileri" gö-
rün!
Bu toplum, erkeklenn bu gözleri dışarıda çok eşli ve
seks düşkünü tavırlanna son vermek istiyorsa, gidip
doğaya ve Tannlara müracaat etsin, "lütfen erkeği
baştanyaratın, bizim uydurduğumuz tüm sosyalkont-
ratlara ve etik-namuslu dayranış kodlanmıza aykın
davranıyor" desin. Çünkü elimizdeki erkek malzeme-
si ile bu iş ancak buraya kadari Dün Profumo skan-
dalı, bugün Karadağlı, yann siz! Erkek ve kadın tama-
men farklı yaratıklar. Alın büyük bilimsel araştırma ki-
taplarını, "Hite Report"u, "Masters I Johnson Re-
port"u, okuyun! "Coolidge faktörü"nedir, okuyun. Er-
keklerin neden etrafa sperm saçmayı kaçınılmaz bir
ödev gibi ifa ettiğini öğrenin. Bunu yaparsanız, so-
rumsuzca Karadağlı'ya saldıran yüzsüz namus bek-
çileri arasında bulunmazsınız. Objektif bir gözlemci
olursunuz.
Karadağlı toplumdaki bu bilinç histerisinden şaşkı-
na dönmüş. "Nedirbu kin" diye soruyor. Medya şim-
di ona başannın bedelini ödetiyor. Dizimiz mi? Sizle-
re ömür! önce Pınar Altuğ'un namus bekçiliği ve ona
yapılanlardan sonra kendi eliyle bu salakça tartışma-
lara son veren Karadağlı... "VWa"mız yıkıldı gitti! Ka-
til ve tecavüzcüleri, sinemada gördükleri filmlerden
etkilenip sokaktatokatlayan komik halk tiplemesinden
ne farkı kaldı "medya "cılanmızın? Tamer Karadağlı ve
Pınar, kendi özel hayatlannı yaşariar, bir dizideki rolle-
rini değil. Karadağlı'nın da milyarlarca erkekten tek
farkı, karşılaştığı şantaj kasetidir. Olsa olsa kendisine
getirilebilir tek eleştıri, konumunu unutarak dikkatsiz
davranmış olmasıdır. Kadınlar, erkeklerden farklı ol-
dukları için bir erkeğin "maç seyredergibi" farklı seks
dünyalanna girip çıkabileceğini pek anlayamazlar, bu
yüzden de gereksiz yere birçok evlilik yok olur gider.
Kadınlan, farklı beyinleri bu algılama kapasitelerini yok
ettiği için mazur görebilirim. Ama alçakça, bu vesile
ile bir sanatçı linçine iştirak eden medyatik "şov-
men "lerin ve sahte namus bekçilerinin özrü yoktur. So-
nuçta Karadağlı olayı, hızlı tren faciasını örtmek için
kullanılan bir köpük olarak medyamızın sefil günde-
minde yerini almıştır.
e-mail: bedbayra tnn.net
Faks: 0212 227 34 65
B U L M A C A SEDATYAŞAYİJV
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
SOLDAN
SAĞA:
1/ Küre ya da
boru biçimli
gövdesindeki
havanın titreş-
mesiyle ses
veren çalgıla-
nn oluşturdu-
ğu sınıfin adı.
II Büyük ün
kazanmış si-
nema ya da
müzik sanatçı-
sı... Değişmezlik ve
zorunluluk gösteren •)
kural. 3/ Afrika ve
Amerika'nın tropikal
bölgelerinde yaşayan
iri bir leylek cinsi...
Boru sesi. 4/ Muğ-
la'nın bır ilçesi. 5/Es-
kı dilde su... Azerbay-
can ve Kars yöresine
özgü telli bir çalgı. 6/ 9
Azerbaycan'da bir kent... Kayak. 7/Izmir'in bir ilçe-
si... tşaret. 8/Nesne, şey... Özen. 9/Gübre, tezek... Yu-
nanistan'ın plaka işareti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Birkaç günlük karakul kuzusunun derisinden elde
edilen kürk. 2/Derebeylik Japonyası'nda en aşağı sı-
nıfi oluşturan halk... Antalya'nın Serik ilçesine bağ-
hturistikbirbelde. 3/Güney Afrika Cumhuriyeti'nin
para birimi... Torun sahibi kadın. 4/ Kırmızı, pembe
ya da mor renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. 5/Yü-
ze sürülen pembe düzgün... Anlann çıkardığı bir tür
salgı. 6/Bursa'nıntnegölilçesindebirkaphca...Tan-
ntanımaz. II Sodyum elementinin simgesi... Soğur-
ma, emme. 8/Kırmızı renkli bir elma cinsi. 9/îhanet
eden kimse... Bayındır duruma getkme.