23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10AĞUSTOS2004SALI 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL BelirlenmişrolüyıkmakYazar-eleştirmen Zehra Ipşiroğhj'nun art arda çıkan iki kitabından 'Izier' (Çınar Ya- yınlan, Mart 2004) ve 'Tiyatroda Ahmla- ma' (Papirüs Yayınlan, Mayıs 2004) fark- lı türlerde yazılmış olmakla birlikte ilginç bir izlek birliği içeriyor. Her iki yapıt da ya- zannın, insan ve sanat incelemecisi olarak içinde yaşadığı dünyaya tanıklık etme kay- gısının ürünü. Bir deneme-roman özelhği taşıyan 'tzfer5 , tpşiroğlu'nun öncelikJe yaşam karşısında kendi duyarJıhklannı sınava çektiği bir he- saplaşma sürecini dile getiriyor. Ancak he- saplaşma süreci 'ben' anlarımının öznelli- ğine yaslanmak yerine, özellikle 70'lerden bu yana Türkiye'de ve Almanya'da yaşan- mış ve gözlemlenmiş duyarlılıklara daya- nıyor. Ipşiroğlu, deneme-romanın başından son bölümüne dek ('ben'anlatıcı kimliği yalnız- ca son bölümde ortaya çıkıyor) yalnızca 'iç ses'ini aktardığı anlatıcı-kahramanının 'ora- da' (Türkiye) ve 'burada' (Almanya) oluş- muş duyarlılıklannın izini sürerken '68 ku- şağının Türkiye'deki 'genç' arayışlanndan yo- la çıkıp Almanya'da yaşayan Türklerin 'genç' kuşağma ilişkin sancılara uzanan geniş bir yelpaze içinde 'geçmiş'i ve 'şimdi'yi 'bitinç akışf düzeninde birbirine bağlıyor. 'Burada' ve 'orada1 hep' yabancı 'İzler', Ipşiroğlu'nun yıllardır Türkiye ve Almanya arasında mekik dokuyarak yaşa- dığını, Türkiye'deki ve Almanya 'daki önce 'öğrenci', sonra 'egitimci' kimliğini, '68 ku- şağından olduğunu bilmeyenler -metinde yapılan 'gönderme'leri belki birebir yerine oturtamayacak olanlar- için de farklı bir oku- ma serüveni sunuyor ve özgül bir özyaşam hesaplaşmasından öte bir katmana açılıyor. Bu katmanda 'yabancı' olma ve 'yabancı' kal- ma olgulannda düğümlenen sorunsal gündem- de. Ipşiroğlu 'burada've 'orada'ki gözlemlerini -birbirinden çok farklı olsa da- 'birey'in 'birey- Mğini'yok etmek için, onu 'betirlenmişroOeriçin- de tutsak etme' önlemleriyle donanmış 'diizen' baskısında, yer yer 'deneme' biçeminde, yer yer de 'Kafkaesk' bir 'romansı' anlatımla buluşturu- yor. 'Yabancı olma' ve 'yabancı kalma' durumu da ister 'burada' olsun, ister 'orada', kendisi için biçilmiş role başkaldıran bireyin yok edemediği açmazlarla ılıntilı. Ipşiroğlu'nun 'Tiyatroda Ahmlama' başlıkh inceleme yapıtı işte bu noktada 'îzler' ile bulu- Mjehra Ipşiroğlu 'nun 'fzler' ve 'Tiyatroda Ahmlama' başhklı yapıtlan onun insan ve tiyatro incelemecisi olarak çağına tanıklığını belgeliyor. Farklı türlerde olmakla birlikte her ikisi de keyifle okunan, düsündürücü ve eğitici nitelikler taşıyor. şuyor. 20. yüzyıl tiyatrosunun temel yönelişini, 'metin' tiyatrosundan uzaklaşma yolunda atılan adımlar olarak değerlendıren yazar, seyirci için belirlenmiş 'edügin rol'e 'karşı çıkış'ın örnekle- rini veriyor. Inceledıği sahne olaylannda, bir yandan günü- müz tiyatrosunun, seyircinin alışılagelmiş alım- lama biçimini değiştirme ve çeşitlendirme ama- cını güttüğünü ileri sürerken bir yandan da kimi sahnelemelerde yaratılan alımlama çeşitliliğinin birbiriyle çelişebileceğini ve alımlamada açmaz- lara yol açabileceğini de belirliyor. Ipşiroğlu, in- celediği sahne olaylan yoluyla, tiyatro metinle- rini geleneksel biçemlerin dışma çıkaran Brecht Ionesco. Beckett gibi çağdaş yazarlardan yönet- men tiyatrosuna, oyuncunun yaratıcıhğına daya- nan tiyatrodan sahne tasarımını eksen alan tiyat- roya dek tüm gelişmelerin günümüz tıyatrosu için büyük özgürlükJer sağladığını saptıyor. Yeni yaklaşımlarla sahneye çıkanlan 'bilinen" metinlerin -sözgelimi Shakespeare oyunlannın- getirdiği alımlama rahatlığının ortadan kaldınl- masıyla, günümüzde egemen duyarlılıklann alım- lanma olanağı sağlayacak sahne yorumlannın oluşabildiğini gösteriyor. En önemlisi de, bu yolla seyircinin tiyatroda- ki konumunun 'etkin' k'lındıgını, dolayısıyla da tiyatro ile daha yoğun bir diyalog kurabildiğini belirliyor. Televizyon ve sinemanın rekabe- tı karşısında gerilediği ileri sürülen tiyatro- dakı bu dönüşümün tiyatroyu yeniden iv- melendirme yolunda önemli bir işlev taşı- dığı kesin. Sahnede yansıyan yabancılaşmışlık' Ipşiroğlu, seyirciyi farklı alımlamalara yönelten sahne olaylannı inceleme yolun- da, okuruyla daha yakın iletişim kurabilmek için, çoğunlukla Türkiye'de de bilinen, Al- man diliyle konuşan ülkelerde izlediği do- kuz sahne olayını ve Genco Erkal'ın Aziz \esin'den derleyip sahnelediğı ve yurtdışın- da da sergilediği 'Birtakım AzMkler'ı seç- miş. Böylece, oyun metinierinin sahnede bi- rebir uygulanmasıyla sahne olayının yara- hcı katkısı arasında -seyirci alımlaması yö- nünde- oluşan aynmı daha açık seçik bir bi- çimde göstermiş. Farklı sahnelemeler yoluyla seyircinin alımlamasını değiştıren ve çeşitlendiren ya- pıtlararasında Shakespeare'in 'Macbeth' ve 'Kral Lear'inden Çehov'un 'VTşne Bahçe- si'ne, Georg Büchnerin 'Danton'un Ölü- mü' oyununa, Robert WUson'un Strind- berg uyarlaması 'Düş Oyunu'na, Hand- ke'nin 'Kaspar'ına uzanan tanıdık sahne me- tinleri yer alıyor. ilginç olan, tpşiroğlu'nun da belirttiği gibi, bu farklı sahneleme ömeklerinin ko- nu açısından ortak özellikler taşıyor olma- sı: "Hemen hemen tüm sahnelemelerde gündeme gelen yalnızhk, tükenmişlik, ileti- şimsizlik. dibn bir iletişim aracı olarak etki- sini vitirmcsL insanın parçalanmışhğj ve bö- lünmüşlüğü, toplumsaL, cinsiyet vb. sorun- lann yanı sıra şiddet olgusu da önemli bir etken olarak ortaya çılayor." Toplumsal ve küresel düzeyde, bızim için biçimlendirilmiş rol- lerin içine sığamadığımız, ancak başkaldınmızı da anlamlı kılamadığımız 'yabancı'lanz, 'bizim' dediğimiz dünyamızda! Daha da ilginç olan, sahneye uyarlanma bi- çimleri incelenen tüm oyunlarda 'oyunsu' niteli- ğin öne çıkması; 'oyuniçindeoyun' olgusunun ağır- lık kazanması, 'yaşam' ile Üyatro'nun teatralger- çek'te birbirinin içine geçmesi... tpşiroğlu'nun 'îzler've 'Tiyatroda Alımlama' başlıkJı yapıtlan, farklı türlerde olsa da - yazarın çağına tanıklığını belgelemek adına- bilinçli ve saygıdeğer bir çaba içinde olduğunu gösteriyor. Aklına ve ellerine sağlık... Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, Kadıköy Belediye Başkanlığı ve Sinema Tek işbirliğiyle düzenlendi A |ustos ve eylül aylan boyunca Sinema Romantica'da yapılacak olan açıkhava sinema gösterimleri iki ay boyunca, çarşamba ve cumartesi günleri saat21.00'de izlenebilir. SinemaRomantka'da ücretsizgösterimlerKfiltür Servisi -Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu nun, Kadıköy Belediye Başkanlığı ve Sinema Tek işbirliğinde düzenlediği açıkhava sinema gösterimleri ağustos ve eylül aylan boyunca Sinema Romantica'da yapılacak. İki ay boyunca, çarşamba ve cumartesi günleri saat 21.00'de ücretsiz olarak düzenlenecek gösterimlerde ödüllü filmler izleyiciyle buluşacak. 11 Ağustos Çarşamba günü Abmet Okur'un yönettiği ve 'Yıhn Belgeself seçilen 'Son Kale Çanakkale', 14 Ağustos'ta Cedric Klepisch'm yönettiği 'Herkes Kendi Kedisini Arar'(Veoedik Fflm Festivah': En tyi Yönetmen. En İyi Senaryo), 18 Ağustos ta Jean-Paul Rappeneau'un yönettiği 'Herkes Kendi Yoluna' (En lyi Füm dahil toplam 6 Cesar Ödülü) gösterilecek. GerarKravrceyk'ın yönettiği ve 56. Cannes Fihn Festivali'nin de açılış filmi olan 'Çapkm Âşık' 21 Ağustos'ta izleyiciyle buluşacak. 25 Ağustos'ta Chen Ka^e'nin ve aynı zamanda 22. Istanbul Fihn Festivali'nin de açılış filmi olan 'Birlikte' ücretsiz gösterimler kapsamında sunulacak. Bugüne dek 45 festivale katılan ve 25 büyük ödülün sahibi olan Jaaues Perrin'in yönettiği 'Kuşlar/Kanath Uygarhk' 28 Ağustos'ta, Yvan Attal'ın yönettiği ve 'New York Film FestivaK'nde 'Yeni Yönetmen Ödülü' alan 'Benim Kanm Artist' 1 Eylül'de gösterilecek. Ödüllü fHmler geçld» Gösterildiği ülkelerde büyük beğeni kazanan, Bush karşıtı, olay yönetmen Michael Moore imzalı 'Benim Cici Silahım' filmi 4 Eylül"de izleyiciyle buluşacak. Film, 'En İyi Belgesel Oscar'ı dahıl olmak üzere birçok ödülün sahibi oldu. 'En lyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscan' dalmda ödül kazanan Spike Jonzeun yönettiği 'Ters Yüz' 8 Eylülde, Danis Tanovicın yönettiği, 'Altın Küre: En İyi Yabancı Film',k A\rupa Film Ödüİleri: En tyi Film Senaryosu', 'Cannes Film Festivaü: En İyi Senaryo' dallannda ödül kazanan 'TarafsızBölge' 11 Eylülde gösterilecek. 15 EylüTde usta yönetmen OmerKavur'un Antalya Fihn Fesn\ali'nde 6 ödül kazanan 'Karşılaşma', 18 EylüTde 4 Cesar ödüllünün sahibi olan Claude Berri'nin 'Lucie Aubrae, adlı fümleri izleyiciyle buluşacak. Sıradışı yönetmen Luc Besson'un 'Locarno Fihn Festivafi: En İyi Görüntü Yönetmeni' ödülünü kazandığı 'Sırga' 22 Eylül'de gösterilecek. Açıkhava fihn gösterimleri 25 Eylül'de Patrick VVeber'in yönettiği 'İnci KüpeÜ KE' filmiyle sona erecek. 41 ANTALYA FÎLM FESTİVALİ'NDE YENİ YAPILANMA Buyılfestivaldeki önemli değişikliklerden biri, jüri yapılanması. Buna göre anajüri karar aşamasında, meslekjürileri ve büyük jürinin, Ulusal Yarışma adaylan için değerlendirmelerini de alacak. PortakaFda kabuk (leğişhm Küftür Servisi - 41. Antalya AKm Portakal Fîlm Festivali bu yıl 3-9 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya Kültür ve Sanat Vakii ile sinema çevrelerinden 13 kişilik Düzenleme Kuruhı'nun aralıklarla süren toplanttlannda bu yıl Yaşam Boyu Onur Ödülü nün bir kadm bir de erkek sanatçıya verihnesi benimsendi. Buna göre erkek sanatçı, daha önce açıklandığı gibi Şener Şen olurken kadın sanatçı Hale Şoygazi olarak belirlendi. 'Yıknnm Önal Anı Ödühî'nün de bu yıl Haluk Kurtoğhı'na emanet edihnesi kararlaştınldı. Antalya Kültür Sanat Vakfı Genel Müdür Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Göksd Kumsal yaptığı açıklamada, festivalin bu yılki önemli değişikliklerinden birinin jüri yapılanması olduğunu açıkladı. Buna göre Atıf Yılmaz'ın başkanlık edeceği anajüri karar aşamasında, meslekjürileri ve büyük jürinin, ühısal Uzun Metrajh Fifan Yanşması'na katılan adayı Türk fılmleri için değerlendirmelerini de alacak. Festivalin uluslararası hedefinin A\Tasya ülkelerinin sinema ve kültürlerinin buluşması olarak belirlendığini belirten Kumsal, festivalin gelecek yıl adının 'Avrasja Altin Portakal Film FestivaH' olarak değiştirileceğini de açıkladı. Açılış ve kapanış törenlerinin Karaalioğlu Parkı'ndaki 'Orta Mirador1 adı verilen açık alanda yapıhnası ve sanatçılann bu alana kırmızı halı üzennde yürüyerek gelmeleri de alınan kararlar arasında. (0242 23854 40) YAZIODASI SELtM İLERİ 'Git Zaman Gel Zaman' \ Daha iki üç hafta önce, Gündoğan'da, deniz üs- tü taraçada yemek yerken gözlerimı bir yandan da Git Zaman Gel Zaman'dan ayıramıyordum. Gece, geç saat, baştan sona, bütün kitabı tarayıp durdum. Sevgili arkadaşım Cemal Ünlü'nün bu kitabı yaz- masını hanidır bekliyordum. Onun taş plaklara tut- kusundan böylesi bir eser doğacağını az çok hisset- miştim. Küçük Sahne'de ölü Bir Kelebek sırasında tanış- mıştık. Oyun için geçmişten bir müzik, ıçlı bir şarkı anyordum. Cemal Ünlü, Münir Nurettin Selçuk'un unutulmuş, çok güzel "tangq"sunu önerdi. Böylece Canan ve Cemal Ünlü'yte birdenbire dost olduk. Evlennin müzelik atmosferi beni büyüiedi. Cemal'in taş plak koleksiyonuna vuruldum. Ama yalnızca koleksiyon mu? Bir tiyatro adamı ol- masına karşın, Cemal Unlü, geçmiş hayatımızı bü- tün sanat ve kültür ortamında deşıp duruyor; nere- lerden geçerek, ne sınavlar atlatarak var oldugumu- zu araştınyordu. Git Zaman Gel Zaman zaten öylesi bir kitap. Alt- başlığı "Fonograf-Gramofon-Taş Plak" ya, fonog-, rafla birlikte, son iki yüzyılıyla Türkiye de karşımıza çıkıyor bu kitapta. Pan Yayıncılık'ın özenli basımıy- la. Ersu Pekin'in incelikli tasarımını elbette göz ar- dı etmıyorum... Cemal Ünlü, fonografın icadından yola çıkıyor. Av- rupa pazartarında dolasıyor, gramofonun kısa tarih- çesi derken, her ikısi Istanbul'da boy gösteriyor. Bundan sonrası inanılmaz zenginlikte aynntılarla be- zenmiş! Sultan Hamid döneminin dünyasından Tanburi Cemil Bey'e, Cemil Bey'in not defterine, uçsuz bu- caksız bir gezide yol alıyoruz. Benzerine belki de bir daha rastlayamayacağımız bu çalışma, kim bilir kaç yıhn okuma, devşirme, not- lama emeğıyle oluşturulmuş. Taş plaklaria birlikte bırdönemin öyküsü. Sonu da, 'Caz'l Cemal Ünlü'nün deyişıyle, "Yeni bir müzik: Caz"... Sonra bütün o geçmiş sesler anılarda kala- cak. Bu arada, Sahibinin Sesi'ndeki ünlü köpek, Tür- kiye'de kendine bir kardeş buluyor: Reşat Ekrem Koçu'nun çılgın Istanbul Ansiklopedisi'ndeki "Ak- tör Kedi Tekir" maddesinde. Tekir, 1930 senesinde Tepebaşı Dram Tiyatro- su'nda doğmuş. Aktörler yetiştirmiş onu. Yıllar bo- yu sahneye çıkmış, rollerini başanyla canlandırmış. "AktörKedi Tekir" maddesinin son cümleleri: "23 Aralık 1952'de yirmi iki yaşında ölmüş, kendisini pek seven sanatkârlann gözyaşlan ile tiyatro bah- çesinin bir köşesine defnedilmiştir." Böylece Tekir'le Nipper -Sahibinin Sesi'ndeki kö- pek-, Cemal Ünlü'nün duyariı eserinde bir araya ge- iiyorlar. Yalnız üzülerek belirteyim ki arkadaki dizin- de Nipper yok, Tekir yok! Cemal'e söyledim, onlar bu kitabın insana mutluluk ve hüzün veren gizli kah- ramanlan! Git Zaman Gel Zaman'ı isim olarak Cemal'e, oğ- )u MehmetAJi önermış. MehmetAli'yi Gündoğan'da tanıdım, çok sevdim. Gerçi bebekliğini biliyordum. Şimdi kocaman, yakışıklı birdelikanlı; bu yıl okula baş- lıyor. Kitabın ismi gibi duyariı: Suya düşmüş yavru kedinin peşinde koşuyordu... Ben bir sevgi yazısı yazmak istedim Git Zaman Gel Zaman için. Onun müzik edebiyatımıza katkısını uz- man kişiier değeriendirecek. Yıllar yılı, müzik çaba- mızı dünden bugüne getirmek için çırpınmış bir in- sanın eseri, dilerim, bayağılıklar yayıncılığının ve ta- nıtıcılığının sirkinde kaybolup gitmez. Bir alıntı: "Hangi toplum bizim kadar iflah olmaz 'nostalji' âşığıydı? Şimdi tarihçesini yazmaya ka/kıştığımız gramofonlar, taşplaklar, fonograflaraynı akıbetıya- şamamış mıydı? Kırkyıl elliyıl önce git dediklerimi- ze, geldemiyormuyduk şimdi?" ünenier Kitap I Bahçe Bitkileri, Nejat Ebcioğlu, Remzi Kita- bevi, 2004. Dûnya Yayıncılıktan yenller Gülmeceden masala Kültür Servisi - Dünya Yayıncılılc, iki yeni kitap sunuyor okurun ilgisine: 'Nasreddin Hoca Bir Gün_' ve 'Türk Masallan'. Yayın yönetmenliğini Feridun Andaçın yaptığı 'Düm'a Kitaplan'nın ilki, gülmecemizin önemli figürlerinden Nasreddin Hoca'nın fikralanndan oluşan bir derleme. Kitaptaki fıkralan seçen ve resimleyerek yayıma hazırlayan Mustafa Delioğhı Delioğlu, kitapta 100 fikraya yer vermış. Ona göre, Nasreddin Hoca'nın olaylar ve insanlar karşısında takındığı tavır, Anadolu halkının tutumunu yansıtıyor. Delioğlu, illüstrasyonlann bazılannda da Türk halı sanatının kilometretaşlanndan Muhammed Si\ah Kalem'e göndermelerde bulunmuş. 'Masal Serisûıden' çıkan 'Türk Masallan' da masaUanrmzdan bir derleme. Bu kitabı Fatih M. Durmuş yayına hazırlamış ve resimlemiş. Kitapta, Dede Korkut Hikâyeleri'nden 'DeH Dumrul'. Nasreddin Hoca Fikralanndan örnekJer, 'Ergenekon Destanı', 'Ölüme Çare Bulan Adam'. Hayvan Masallan başlığı altındaki öyküler gibi, geniş bir bakış açısıyla belirlenmiş bir seçki yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle