18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ2004SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Yeşü Gece'... Reşat Nuri Gûntekin'in "Çalı Kuşu", "Yaprak Dökümü". "Kızılcık Dallan" gibi romanlannı oku- mayan yoktur. Beyazperdede, sahnede izlemişsi- nizdır. Ama yazann en önemli yapıtlanndan birınin 1928'de yazdığı "Yeşil Gece" olduğunu bilir misi- niz? "Yeşil Gece", Nâzım Hikmet'in de dediği gibi: "Türkiye'deki yeni insanın, olumlu Cumhuriyet kahramanının ilk kez üzerinde duran" bir roman- dır. Yeni Cumhuriyet daha beş yaşındadır. Atatürk devrimi yüzyıllardır süren karanlığı dağıtmak, Türk insanına çağdaş uygarlığın kapılannı açmak sava- şımı vermeKtedir. Softalık, yobazlık, din sömürüsü ülkeyi şeriat kafasıylayönlendirmek hevesi, kalkış- ması son bulmuştur. Ama direnme, kıvranma yer yeryeniden başkaldırmaktadır. Reşat Nuri Güntekin "Yeşil Gece"de bir Anado- lu kasabasında genç bir öğretmenin savaşımını anlatır. Şarıin öğretmen, medresede okumuştur, ama daha sonra öğretmen okulunu da bitirmiştir. Atandığı köyde bir uygarlık öncüsüdür. Ama hâlâ karanlık kafalar, Cumhuriyet atılımlannı önlemek, fır- sat bulsa yıkmak, her şeyi eskı çizgisine getirmek hevesindedir. Şürfcan Kurdakul'un "Çağdaş Türk Edebiya- tı"nde yazdığı gibi: "Reşat Nuri'nin kişileri, değiş- mekte olan toplumu vartıklannda simgeleyen in- sanlardır." Egemen sınrflara hâkim olan tutuculuk ancak öğretim alanında köklü reformlaıia ortadan kaldınlabilecektir. Çıkarcılar, sömürücüler Şahin öğretmen gibi aydınlanmacı, çağdaş uygariıktan ya- na insanlarta alt edilebilecektir. Tuncer Cücenoğlu'nun "Yeşil Gece" adlı oyu- nunu okurken geçmiş yıllara doğru gittim. Genç öğ- retmen Cücenoğlu'nun ilktiyatroçalışmasıydı "Ye- şil Gece"... Ankara'da görevliydi, bu güzel oyunu yazmış, Reşat Nuri'nin yapıtını gündeme çıkarmış- tı. Karanlıkla savaşta tiyatronun etkinliğinden ya- rarianma çabası... Ama Devlet Tiyatrosu önce be- nimsediği bu oyunu bir süre sonra programdan çı- karmıştı. 'Cumhuriyet'te yazmıştım, bu olayın ar- dında ne gibi gerçeklerin yattığını!. Istemiyorlardı, günün büyük geçinenleri!. Karanlık sürmeliydi, Ata- türkçü öğretmenler, ezilmeliydi, susturulmalıydı. Genç bir yazar olan Cücenoğlu'nun yaprtı sahne- ye, halkın karşısına çıkanlmamalıydı! Yıllar aktı geçti. Bu oyun biryanda kaldı! Işbaşı- na gelen iktidariar ödün üstüne ödün vererek ül- keyi çıkmazdan çıkmaza sürüklediler. Geldik bu- güne!.. özledikleri de oldu; şeriat, din iman diyen- ler sonunda üstün çıktılar. Bugün rahatlıkla Cum- huriyet ilkelerine saldınlıyorsa, nedeni 1928'de Re- şat Nuri'nin uyanlarına ilgisiz kahştır... Hatta yeşil ya da karanlık bir gecenin yurt yüzeyine yayılma- sına gizli, açık yardım edenlerdir. Politika, oy he- sabı sonunda bizi bu çıkmazlara getirmiştir. Cücenoğlu'nun "Yeşil Gece "oyunu yıllardırsah- nelerimizde oynanıyor olmalıydı! Olmadı, bırakma- dılar. Yeşil karanlığın ortadan kalkmasını istemeyen- ler, hatta yeşilden daha koyu bir karanlığın gelme- sinde yarar umanlar!.. Otuz yıl bekleyen, sonunda oyununu sahnelet- meyi başaran Tuncer Cücenoğlu'nu kutluyorum. "Yeşil gece sürüp grtmez Oökülen kan yerde kalmaz Karanlığın sonu gelir Kubilay'lar dirilince." YEŞİL MUMYA Firavunların, Ehramların gizlerini anlatan roman P. HUBERT'ten çeviren 0. AKBAL Yeni çıktı ŞİMŞEK YAYINLARI (Kıî 29J MEHMETULUSOY Kemalizm, demokrasi ve Sosyaldemokrasi PROF. DR. SINA AKŞİN, M. BEDRİ GÜLTEKİN, | TURAN İÇLİ. ZEKİ SARIHAN, İLKNUR KALAN j Demokrasi, çok partililik ve Batı CÜNEYT AKALIN Latin Amerika'daki Kemal Dervişler mezarftg HALUK GERÇEL 28 Haziran'dan sonra ŞEFİK ÇAKMAK Kriz sorunu ve çözüm PROF. DR. UÇKUN GERAY Anayasa, ormanlar ve su politikası KORAY ASENA Anti-sistemci tavır ve anti-statükocular MEHMET PERİNÇEK Avrasya belgelerı TEMMUZ SAYISI BAYILERDE >TANTİK CAFE & BAR RESTAURANT HER SALI İZQİUİN QÜNIU<)Ü VE HER AKŞAM CANLI HALK MÜZİĞİ JSTİKLAL CAD. BALO SOK. Nftl KAT3 BEYOCLU www.obntiktur.com Rezetvasyon: 0 212 29J 66 15 [email protected] 0 212 245 11 97 Çağdışı Yönetimden Kurtulmalıyız... Türkiye, ABD tarafından, Ortadoğu'daki öbür îslam ülkelerine, ılımlı bir Islam ülkesi olarak örnek gösteriliyor. Cumhurbaşkanı dışında hiçbir yetkili bu duruma sesini çıkarmıyor. Türkiye, halkının büyük bir bölümü Müslüman olan laik bir ülkedir. Türkiye bir îslam devleti değildir. Erol ERTUĞRUL, Hukukçu N ATO zirvesi Istanbul'da yapıl- dı. Bu nedenle NATO üİkele- nnin devlet ve hükümet baş- kanlan Istanbul'a geldiler. An- kara ve Istanbul'da olağanüs- tü güvenlik önlemleri alındı. Üç gün boyun- ca yollar trafiğe kapatıldı, insanlar sokağa çıkamaz oldular. Çok kişi işlerine gideme- dı. Bu tam bir tutsaklıktı. tstanbul ve Anka- ra'da yaşayanlar, üç gün boyunca kendi ül- kelennde tutsak oldular. Oysaki Batı ülke- lerinde bu tür toplantılar, büyük kentlerde değil. kent dışında küçük yerleşim yerlerin- de yapılır. Halk rahatsız edilmez, güvenlik daha kolay sağlanır. Zaten büyük kentlerde bu tür toplantılann yapılmasına ve halkın ev- lerinde tutsak edilmesine halk izin vermez. Yönetimler, böyle bir şeyi göze alamazlar. Ama Türkiye'de yönetenlerin gözünde hal- kın bir önemi olmadığı için, bu tür girişim- ler bir sakınca taşımıyor. Varşova Paktı'nın yıkılmasından sonra NATO kendisine iş an- yor. NATO kendisine yeni düşmanlar anyor. Irak'ta zor durumda kalan ABD ve tngilte- re, NATO'yu Irak'a sokmak istiyorlar. ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'ni, NATO'nun da yardımı ile bıçimlendirmek istiyor. Türki- ye ise kendisine verilecek görevi tam bir teslimiyet içerisinde kabule hazırlanıyor. Türkiye, ABD tarafından, Ortadoğu'daki öbür Islam ülkelerine, ılımlı bir Islam ülke- si olarak örnek gösteriliyor. Cumhurbaşka- nı dışında hiçbir yetkih bu duruma sesini çı- karmıyor. Türkiye, halkının büyük bir bo- lümü Müslüman olan laik bir ülkedir. Tür- kiye bir Islam devleti değildir. Ne acı ki bu dönemde ülkemiz, adlan bir yığın yolsuz- luklara kanşmış ve haklannda davalar açıl- mış ve geçmişteki sözleri ve davranışlan ile, şimdiki eylemleri ile şeriatçı olduklan apaçık ortada olan bir grup tarafından yö- netiliyor. Hem de son genel seçimlerde, on milyon seçmen oy kullanmamışken, seçim sisteminden kaynaklanan olumsuzluklardan ötürü, 10 miryon seçmenin oyu boşa gitmiş- ken, kullamlan oylann yüzde otuz dördünü ve genel oylann da yüzde yırmi beşini alan, ancak, TBMM'de yüzde altmış beş çoğun- lukla temsil edilen bir siyasal kadro ülkemi- zi yönetiyor. Büyük ölçüde şeriatçı kadro- laşmasım tamamlayan AKP, TBMM'deki sayısal çoğunluğuna dayanarak, Anayasa Mahkemesi'ni, Yargıtay'ı, Danıştay'ı, TSK'yi, üniversiteleri, Cumhurbaşkanı'nı ve öbür aydınlık güçleri yok sayarak içeri- de şeriatçı kadrolaşmayı gerçeİdeştirip dı- şanda ise tam bir teslimiyet politikası uygu- layarak, ülkemizin ekonomisini tümü ile IMF'nin buyruklanna, dış politikayı ABD'nin yönlendirmesine, iç politıkayı da AB'nın istemlerine göre yürütmektedir. ABD Başkanı'nın, NATO doruğu (zirve- si) nedeni ile, ülkemize gelişınden ötürü öğ- reniyoruz ki, ABD, Trakya'da yeni bir üs kurmak, Mardin'de 18 bin asker bulundur- mak, Batman Havaalanı'nda yeni bir üs kur- mak, Sabiha Gökçen Havaalanı'nı izinsiz kul- lanmak, Trabzon ve Samsun limanlannı de- niz üssü olarak kullanmak, gemilerim bo- ğazlardan izinsiz geçirmek, Iskenderun h- manının bir bölümüne sahıp olmak istemek- tedir. Bu istemler tümü ile tam bir sömürge ülkesinden istenebilecek şeylerdır. Hiç kuş- kunuz ohnasın, AKP yönetimi, kendisinin desteklenmesi karşılığmda bunlann tümü- nü vermeye hazırdır. Kuzey Irak'ta yuvalan- mış olan PKK'ye karşı ise daha önce söz ver- miş olduğu halde ve Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesine engel olan ABD, hiçbir ey- lemde bulunmuyor. Bir yığın satılmış basın da bu durumu desteklemekte, kendi çıkar- lan karşılığmda AKP'nin tüm yaptıklannı doğru göstermektedir. Gerçek demokrasi, ço- ğunluğun her istediğini yapması demek de- ğildir. Bir an ıçin düşünelim, çoğunluk şe- riau getirmeye kalksa ve tüm özgürlükler ra- fa kaldınlsa, bunun adı demokrasi mi ola- caktır? Unutmamalı kı Almanya'da Hitier, Italya'da Mussolini seçımler yolu ile ve hal- km oylannı alarak iktidara gelmişlerdi. De- mokrasi, ülke yarandır, hukukun üstünlüğü- dür, azınhğın haklanna saygı göstermektir. Ulusumuzun yüzde yirmi beşinin oylannı ala- rak ülkemizi bir çıkmaza doğru sürükleyen bu yönetime karşı nasıl direneceğİ2? Doğal olarak, bu yanlışlara önce parlamento içe- risinde muhalefet partisi karşı çıkacak, hal- kı örgütleyecek, sesini yükseltecek ve eylem- len ile yanlışlara engel olacaktır. Oysaki bu- gün ana muhalefet partisi durumunda olan, Büyük Atatürk'ün kurduğu CHP, Atatürk'ün partisi olmaktan çıkmış. dar bir kadronun par- tisi durumuna gehniştir. CHP Genel Başka- nı dar kadroculuk anlayışı ile ülke sorunla- rına boş vermiş, ulusumuzu bekleyen büyük tehlikelere boş vermiş, parti içerisinde ken- disini eleştirenleri yok etmeye özen göste- nyor. Ne acı ki, CHP'de sevgi eksikliği var. Genel merkezinden parti örgütlerine kadar, dar bir kadronun elinde olan parti, yetenek- li, deneyimli, birikimli kişileri dışlamakta, ayıklamaktadır. Son seçimli kurultayda, bir gecede yapüan tüzük değişikhği ile genel baş- kanhğa aday olanlann konuşmalan bile en- gellenmiştir. Genel başkan adaylanmn ko- nuşmalanndan bile korkan, cekınen, bu yol- da tüzük değişiklikleri yapan, parti içerisin- de demokrasiye izin vermeyen bir ana mu- halefet partisi düşünülebilir mi?.. Son kurul- tay da, yangından mal kaçuır gibi basına kapalı, ızleyicisiz ve Ankara'mn otuz kılo- metre dışında bir yerde yapıldı. Kendi içe- risinde sevgiyi, demokrasıyi gerçekleştıre- meyen bir siyasal parti, ülkedekı sevgiyi ve demokrasıyı nasıl geliştirecektir?.. AKP yö- netimınin, gerek yurtiçerisindeki akıJ almaz dinci eylemlerine, gerek yurtdışındaki tam bir teslimiyet içeren ve Türkiye'ye yeni ka- pirülasyonlan getirecek olan eylemlerine karşı, ana muhalefet partisinin sesı oldukça cılız çıkmaktadır. Zaman zaman da bazı top- lantılarda CHP liderini, Başbakan'la el ele izlemekteyiz. Öyle görülüyor ki, CHP'nin toplumsal muhalefeti harekete geçirip, TBMM dışındaki tüm aydınlık güçleri to- parlayıp gür bir sesle, AKP yönetimine dur deme şansı yoktur. 0 zaman, görev parla- mento dışındaki aydınlık güçlere düşmek- tedir. Parlamento dışında aydınlık. birikim- li, yetenekli, ülke sorunlanru bilen yürekli güçler vardır. Üniversiteler. barolar, tabip odalan, mımar odalan. ilerici sendikalar, meslek örgütleri, ADD'ler, ÇYDD'ler var- dır. Çözüm, onlann bir araya gelmelen, or- tak noktalarda buluşmalan ve AKP yöneti- mine demokratik yollarla dur demeleridir. Uyanmamn ve ülkemizi karanlıklara sürük- lemek isteyen bu yönetime karşı dur deme- nin zamanıdır. Bu ulus çok daha güç koşul- larda çözümler bulmuşken, bu koşullarda çok daha kolay çözümler bulacak ve çağdışı AKP yönetiminden kurtulacaktır. Baştaki Çuvallann Çıkanldığı Gün Prof. Dr. Cengiz KUDAY H er \ıl olduğu gibi bu yıl da 25 Nısan günü 8 bini aşkın Avustrah/alı, Yeni Zelandah, geçmişin Anzaklannın torunlan ülkemize geldiler ve Gelibolu'daki dedelerinin mezar- lannı ziyaret ettiler, törenler yap- tılar. Bizim görsel ve yazılı ba- sırumız da bu etkinliklere özel ilgisini her yıl olduğu gibi fazla- sıyla gösterdi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, 25 Nisan'ın bizimle ilgili bölü- münden tek sahr ve görüntü yok- tu. 25 Nisan tek tarafiı yalnız An- zaklann mı önemli bir günü idi? Bizi ilgilendiren hiçbir şey yok muydu? Neydi bu 25 Nisan? 18 Mart Deniz Savaşı 'ndan 38 gün sonra müttefikler yine güç- lü donanmalannın desteğinde yüz binlerce askerini kıyılara çı- kartmaya başlar. Aylarca süren ka- ra savaşlan başlamıştır. 0 günkü savaşta tümüne yakını yok olan 26. Alay, daha sonra ona yardı- ma gelen 25. Alay, 27. Alay, harp tarihinde mümtaz bir yeri olan mevcudunun tümüne yakını şe- hit olan 57. alaylar daha sonra alnn ve gümüş madalyalaıia onur- landınlmışlardrr. 25 Nisan'dan sonra kara savaş- lan irili ufaklı muharebelerle 20 Aralık 1915'e kadar sürmüş ve bu arada her iki taraftan binler- ce kişi bu topraklara gömühnüş- tü. Bu savaşlar içinde biri ve bi- zim için en ağır kayıplarla so- nuçlananlardan birisi Istanbul Üniversitesi'ni de ilgilendiren 18 Mayıs Kanhsırt muharebeleridir. 18 Mayıs gecesi Yarbay Ha- san Askerikomutasındaki Istan- bul Oniversitesi'nin öğrencileri ile Istanbul Erkek Lisesi'nden 55 öğrenciden oluşan bu gönül- lü askerler siperlere yerleştiril- miştir. KurmayYarbayHasan As- keri komutasındaki 2. Tümen Is- tanbul'dan yola çıkarak 16 Ma- yıs 'ta Akbaş Iskelesi 'nde toplan- mış ve taarruz için hazırlanmış- tı. Plana göre düşman donanma- sı ateşüıden korunmak için taar- ruz 18 Mayıs'ı 19 Mayıs'a bağ- layan gece 03.30'da baskın şek- linde başlayacaktı. Harekâta ku- zeyden itibaren Yarbay Mustafa Kemal komutasmdaki 19. Tü- men, Albay Hasan komutasm- daki 5. Tümen, Yarbay Hasan Askeri komutasındaki 2. (Istan- bul) Tümen ve 16. Tümen katı- lacaktı. Ve hücum zifiri karanlıkta 18 Mayıs'ı 19Mayıs'abağlayan ge- ce 03.30'da Anburnu cephesin- de hep birlikte başladı. Ne bir ateş açıhnış, ne hücum borusu çalmmış, ne o Türklerin yüzyıl- lardır bilinen meşhur Allâh Alah sesleri duyulmuştu. Sadece öğ- renciler önde subaylanrun oldu- ğu sırttan aşağı dalgalar halınde ileri atımıışlardı. Kızılca kıya- met o anda kopmuştu. Türkleri bekleyen Yeni Zelandalı ve Avust- ralyalı askerler tüm silahlan ile büyük bir cayırh koparttılar. Bir anda makineli tüfek ve bomba sesleri birbirine kanşh. Baskın kaybohnuştu. Şimdi öğrencüer hücum borulannı bir oyunda üniş gibi çahyorlar, Allah Allah ses- leri ile koşuyorlardı. Bu arada şiddetli ateş altında korkunç za- yiata rağmen düşman siperlerine yöneliyorlardı. Taarruz 2 saat sürdü. Tan yeri ağanrken Türk taarruzu durdu. Sonuç korkunçtu; Türklerin ölü v e yarah kaybı sayısı 10 bini bul- muşru. 0 kadar yol kat ederek Istanbul'dan gelen, büyük ümit- ler bağlanan çoğu öğrenciden oluşan 2. Tümen eriyip gitmişti. 19 Mayıs 1915 günü, Canakka- le savaşlannın en kanlı, en kayıp- lı günlerinden biri olarak tarihe geçecekti. Çanakkale Savaşı'nda 600 bin yabancı (Ingiliz. Fransız sömür- geleri). 400 bin Türk askerinin sa- vaştığı bir cephe, bize 59 bini aş- kını cephede olmak üzere 213 bin 882 kayıp ve şehıde mal ol- muştur. Ingilızler 205 bin, Fran- sızlar47 bin kayıp verdıler. En bü- yük kayıp Türklerindir. Şehıtlik- lere baktığınızda 18-30 yaş ara- sı neslimizi Çanakkale 'ye göm- düğümüzü görürüz. Çoğu ilim, ir- fan sahibi olan gençliğimizı Ça- nakkale'de feda etmişızdir. Bu ileride genç Türk Cumhuriye- ti'nin kuruluşunda ihtiyacı olan genç neslin tüme yakınının kay- bıdır. Bu kaybın acısını genç Türk Cumhuriyeti çekmiştir. Başka bir husus da Balkan Har- bi öncesinde onuru ve gururu ayaklar altına alınan Osmanlıla- nn, Çanakkale Savaşı suasında kendisinden çok güçlü, teknik bakrmdan üstün donanımlı or- dular karşısında ezici bir zafer kazanmasıydı. Aşağıda anlata- cağım olay vereceği ders bakımın- dan geçerlüiğini bugün de ne ya- zık ki sürdürmektedir. O zamanın IMF'si Duyunu Umumiye, devletten alacağma karşılık köylünün ürününe el at- mıştı. Kontrol için bizim jan- darmaya güvenmiyordu. Trak- ya'da bazı yerlerde de Türk jan- darmasına "ıslah" ısmi altmda yabancı subaylar komuta edı- yordu. Yabancı subaylardan biri, elin- de kamçısıyla cadde üzerinde yürürken resmi bir binanın önün- de nöbet bekleyen Türk askeri- ne saldınr. Yabancı subayın Türk askerini kamçısıyla dövmesinin sebebi ise Türk askerinin ken- disine yeterli saygıda selam ver- meyişidir. Bu olayın sonunda Türk askeri silahını çeker ve ya- bancı subayı öldürür. Netice: Harp Divanı kurulur. hem subayı vu- ran Türk askeri hem de yanında- ki asker idama mahkûm olur. Os- manlı üniforması ile hakarete uğ- rayan. dö^ldüğü için kendini savunan Türk askerini, bizim yü- ce Osmanlı devletimiz yabancı- lardan çekindiği için darağacına gönderdi. Bu harp div^nında Harbiye Na- zın EnverBeyde görevliydi. Hiç- bir şey yapamamanın ezikliğini o da o gün yaşadı. İki Türk aske- ri asıldı. Işte Çanakkale sa\> aşla- n bu utanç sahnelerinin sılindi- ği, bir yerde başlanna geçirilen çuvallann çıkanldığı günlerdir. Inanıyoruz ki bir gün gelecek, bugün de başmuza geçirilen çu- vallan çıkaracak ve onurumuzu tekrar kurtaracağız. GEBZE 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKULÜN AÇIK AKTTIRMA İLANI DosyaNo: 2001753 Tal Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çı- kanlraıştır. Binncı arttınna 23/07'2004 günü saat 10.00-10.05 arasında E-5 yolu üzen Is- tanbul Cad. No: 561 Gebze adresinde yapılacak ve o günü mahn tahmin edilen kıymetı- nin yüzde 60'ma istekli buiunmadığı takdirde 28/07/2004 günü aynı yer ve saatte 2. art- tırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki arttırma bedelınin malın tahmin edilen kıymetinın yüzde kırkım bulmasının ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamın- dan fazla olmasırun ve bundan başka paraya çevırme ve paylann paylaştırma masraflan- nı geçmesinın şart olduğu, mahcuzun satış bedelı üzennde yüzde oranında KDV'ntn alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebıleceğı, masrafı verildiğı takdirde şartnamenin bir örneğimn ısteyene gönderilebileceği, fazla bilgı almak isteyen- lerin yukanda yazılı dosya numarasıyla daıremıze başvurmalan ilan olunur. Muhammen kı\meti lira Adedi 15.000.000.000 1 20.000.000.000 1 120.000 000.000 4 40.000.000.000 2 40.000.000.000 2 3.000.000.000 1 3.000 000.000 1 10.000.000.000 1 50.000 000.000 1 30 000.000.000 I 100.000.000.000 1 Cinsi (Mabiveri ve önemli nitelikieri) Hıdrolık pres 400 ton. Hıdrolık pres 600 ton. Panel punta makınesi Kunvekto punta makınesi. Dıkiş kaynak makınesi. Eksantnk pres 80 ton. Eksantrik pres 125 ton. Eksantnk pres 300 ton. Slofter boğaz dikış kaynak makınesi. Slofter kaynak dıkış makınesi. Toz boya tesisı komple. Basın: 30784 8-12 yaş grubu Ktştsel geiişim derslen (topUuk önünde konuşabıtme, keodine güven, beden dıli veseseğitimı) 12-15 ya? Oyunculuk eğitimi+kışısel geliştm dersleıi 15-20 yaş grubu Konservaiuvar snavianna haarlık dersleri ZOyaşnstu Beden ve ses diii eğırJTM-KJûzgûn ve akıa konuşma eğitimı Oğmtfermz sezon içioyunlarmna değertefMİrritecelrtk Bmk berabero/ma/cistersenizküttür merkrnnoe gelerekbaşmılannızı yapabiksiniL PENCERE Tesettür Ozgürlüğü' Diye Bir KavramL On adım ötesi mavi deniz.. Yerkum.. Tepemde bir okaliptüs ağacı.. Akyaka'dayım.. Sağıma doğru yedi sekiz adım ötede denize akan şınl şırıl bir azmak.. Sonrası yeşil orman.. Kıyıda yerli yabancı turistler.. Bikinilı kızlar, mayolu kadınlar, güneşlenen bü- yüklü küçüklü insanlar.. Derken kendine göre şortlu ve yağlı bir erkek ar- kasındaki hanımıyla çıkageliyor.. Dört beş yaşlannda iki kız çocuğu da aileyi ta- mamlıyoriar.. Kadın tepeden tırnağa tesettürlü, etekleri yerle- n süpürüyor, başı örtülü, bu sıcakta boğazına dek kapalı.. Bu 'Cennef'te ne ışi var?.. Hanım erkeğine hizmet için gelmiş.. Adam göbegini şişirip haremini eşyalann başın- da nöbete koyduktan sonra küçük kızların ellerin- den tutup denize giriyor.. Herif 'banyosunu aldıktan sonra' hanım haviu tu- tacak, bizimki ıslak şortunu değiştirecek!.. • Gökova Körfezi'nin dibindeki Akyaka'da deniz kıyısı halk plajıdır; çeşitli düzeyden, sınrftan, yöre- den yerii ve yabancı turistler burada denize girip güneşlenirler; tesettürlü karısını hizmetine koşup kıyıda nöbet tuttururken denizde bedeninin keyfl- ni yaşayan erkekler de buralarda boy gösterirler.. Kimse sesini çıkarmaz.. Tepki göstermez.. Doğru olan davranış da budur; herkes birbirine hoşgörüyle bakar.. Ama bir arada yaşarken hoşgörüyle bakmak başka, olayı değeriendirmek ise başka şeydir. Akıl sorar: Bir: Kadın ile erkek eşit değil midir?.. İki: Kadın erkeğin kölesi midir?.. Akyaka'nın doğal plajında, uygar dünya insan- lannın buluştuğu yerde, karısına köle muamelesi yapan erkeğe -ki bunlan her gün çok ya da az gör- mek kaçınılmazdır- ne paha biçersin?.. Demokratik yaşam bu mu?.. • Geçen gün gazetelerde bir haber yayımlandı; Türkiye'de kadın nüfus erkeklerden çokmuş; hay- di diyelim ki eşit olsun... Bir ülkede kadınlan köleleştiren görenekler ağır basarken demokrasi olur mu?.. Birtoplumun yansı, öteki yansının egemenliği al- tında ezilirken özgürtük kavramının anlamı nedir?.. Bir ülkede Başbakan'ın ve Hükümet üyelerinin eşleri kadın-erkek eşitliği yerine tesettürü öngörür- ken hangı demokrasiden söz açılabilir?.. Bir ülkede "tesettür ozgürlüğü" diye bir deyişi özgüriük kavramının içeriğini hiçe sayarak savu- nan gerici siyaset iktidara oturmuşken demokra- siden söz açılabilir mi?.. Evrensel demokrasi hukukunda kadın-erkek ay- nmınayervarmıdır?.. • Türkiye'nin basireti mi bağlandı? özgürtüğün nutku mu tutuldu?.. Insanların akıllan başlanndan mı gitti?.. Heyyyy!.. Türkiye uyan ve kendine gel!.. BJIİm v« Gtepya TROYA >e DESTANLAR l'rof. l>r. Rıı*lem Vslan < Prof. l»r. Vlanfrrd O. korfmann iir M>\U-Şİ Prof l>r l-jhrilşık: / ... n., '..-,„ İU* Mi\tr>i M. t'mul Kmırtan (,u/el \rıf MMl / SAYISI BAYİKHRDF. W* *' i •• fv- - ' \Miuip: JHJOÜN Mümtaz Arıkan Bl ÇIKTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle