25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 TEMMUZ 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA JV U l_j J. U M\ kuHur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Marlon Brando hem oyunculuğunda hem de özel yaşamında çok aynksı bir kişilikti Sinemanın enbüyük mitiASLI SELÇUK "Yaşam anlaşümazüğını sürdü- rüyor. Benim zamanm dışındaki o bilinmezler ülkesinin neresinde olacağım konusunda kafa yormam gerekmiyor. Yine de şunu söyleye- bilirim, son nefesimi verirken ken- dimi yeniden Nebraska, Mason Cad- desi'ndeki çocukluk evimde bula- cağımdan eminim." 80 yaşında dün- yaya veda eden Marlon Brando ço- cuîduk evıne doğru huzurlu bır yol- culuğa çıkmış olmalı Bugüne dek Amerikan sınemasının gelmış geçmış en büyük aktörü olan Marlon Brando, hem oyunculuğun- da, hem de özel yaşamında çok aynk- sı bır kışıliktı. Doğal, sıradan görünebılen yorum- lan, ağzının ıçinde yuvarladığı söz- cüklerle konuşması, beden dılını ıç güdüleriyle yönJendırerek kullanma- sı, çok çeşıtli tiplemeler yaratmasıy- la zamanın ötesınde, kendısınden ön- ceki ve sonrakı oyunculann süreklı çok ilerisınde oldu, öyle de kalacak Metot oyunculuğunu getlrdl 1940'lann sonunda Amenkan tı- yatro ve sınemasına en ünlü oyuncu- lan yetiştıren Actor's Studıo'nun ılk üyelenndendi. Brando, Amerikan si- nemasına yeni bır oyunculuk bıçı- mini, metot oyunculuğunu getirdi, kendisinden sonrakı birçok oyuncuyu (Robert de Niro, Jack Nicholson, Al Pacino) etkiledı. 0, kendı tartışılmaz stilini ekrana taşıyan ılk ve tek Amenkalı aktördü Brando'nunperdeye yansıyan, ordan dışan taşan karizması, çekim gücü onu sanatsal ve sosyal bir ikona dö- nüştürdü. Gençler onun Beat kusağını sımge- leyen uzlaşmaz, başkaldıran, ehlileş- meyen yanını yürekten sevdiler. Orta kuşak ıçinse Brando antısosyal bir tehdıt, dızgınlenemeyen. denetımde tutulamayan bir simgeydi. O, dünya sinemasınm yazılmış, yazılmakta olan tarihınin en özgün ve en zorlayı- cı kışiliğiydi Hiçbir yönetmen onu tam anlamıyla yönetemedi. Onu önce sahnede, sonra da sıne- mada yöneten Elia Kazan, Bran- do'nun thtiras Tramvayı'ndakı (1951) yorumunu şöyle açıklıyor: "Marlon oynarken yaşıyordu. tç- ten dışa yansıttığı coşkusunun onu sürüklediği yere doğru akıyordu. Oyunculuğu sürprizlerle doluydu. Karşınızda bir oyun mucizesi olu- şuyordu. Onun varlığı tüm öteki ovunculara adeta bir mevdan oku- M.arlon Brando, hem oyunculuğunda, hem de özel yaşamında çok aynksı bir kişilikti. Doğal, sıradan görünebilen yorumları, ağzının içinde yuvarladığı sözcüklerle konuşması, beden dilini içgüdüleriyle yönlendirerek kullanması, çok çeşitli tiplemeler yaratmasıyla zamanın ötesınde, kendisinden önceki ve sonraki oyunculann sürekli çok ilerisinde oldu, övle de kalacak. maydı." Yönetmenlenn Marlon'u tümüyle yönlendıremedığını vurgu- layan Kazan, onun. rolünün neyı ge- rektırdığinı çok ıyı bilen bır aktör ol- duğunu belirtıyor: "Marlon gene her zaman olduğu gibi benim ilerim- deydi. Yeteneği kanat takmışçası- na uçuyordu. Onun doğal yeteneği taşıdığı tüm bilgilerini aşmıştı." stella, stella' thtiras Tramvayı'nda Brando' nun merdıvenlerin dıbinden ıkıncı kata doğru "Stella, Stella" diye bağırma- sı sınemaseverlerin belleğine kazın- mıştır. 1952 de VivaZapatada yeni- den onunla çalışan Kazan, kimi sah- nelerde ona tek bir sözcük bıle söyle- medığini anlatıyor: "Karşısındaki oyuncu yetenekliyse yönetmenin yapacağı, nasıl bir oyunculukla karşılaşacağına bakmaktır. Mar- lon'un oyunuysa her zaman yönet- menin önermelerinden üstündü." 1968'de Gillo Pontecorvo'nun 19. yüzyılda Avrupalılann sıyahı sömür- gelenne yaptıklan kötülükleri anla- tan "Quiemada" (Adada tsyan) fil- minde Brando, Kolombiyalı siyahi fî- güranlann daha az ücret aldıklannı, daha kötü yemekler yedıklennı fark edınce setı terk etmış Bu konuda an- laşma sağlanınca setlere dönmüş. Amenkan sinemasınm yemleyicı, çarpıcı bir kimlığı olan Marlon Bran- do, Hollywood'un hem ıçinde hem dışındaydı, sısteme karşı duruşunu hiç yitirmedi. Her konuda uzmandı Kore Savaşı'na katılmadı, Gü- ney'de bır sıyahinin linç edılmesmı protesto eden dılekçeyi imzaladı dı- ye cadı avında adı kara listeye alındı; ırkçılığa, toplumsal adaletsizlığe, yoksulluğa, açlığakarşı çıktı; konfor- mızmı hor gördü, düzenli bir aıle ya- şantısı olmadı, ten rengi değışik olan kadınlarla olmayı yeğledı, birçok ka- dından sayısız çocuğu oldu, tek eşlı- lığe ınanmadı, UNICEF'te gönüllü elçilık görevi yaptı, Amerikan Yerli- leri Hareketı'ne gönüllü olarak katıl- dı. George C. Scott'la birlıkte Os- car heykelcığıni reddeden oyuncu ol- du, kurduğu yapım şırketıyle Ameri- ka'nın iç ve dış politikasım eleştiren filmler çekti, çevreci eylemlere katıl- dı, Kızıldenlileri ve siyahilen sürek- li destekledı. Müzıkal komediden drama, savaş fılmınden seruvene dek sınemada değışik çalışmalarda oynayan Brando, tiple- meden makyaja dek oyunculuğun gerektır- diğı her konuda uzman- dı, aynı zamanda bır mim ustası ve olağa- nüstü bır takJıtçiydi. Ama bır karakterin salt makyaj, kostüm ve dış etkilemelerle yara- tılamadığını da savu- nurdu: "Oyunculukta ne ve kim olduğu- nuz çok önemu'dir, yaptıklannız de- neyimlerinizin bir uzantısıdır. He- pimiz içimizde çeşitli duygular ba- nndınnz, işte oyunculuk, bu yoğun sarmala dalarak yaratacağınız ka- raktere en uygun duygulan çekip çıkartabilmektir" dıyen Brando, dünyanın her yerini dolaşhğını açık- larken maddi açıdan çok şeylere sa- hıp olmasına karşın Amerika'nm mutsuz insanlarülkesi olduğunu irde- lemişti: "Amerika bana karşı cömertti, fakat bu bir lütuf değildi. bu cö- mertliği alnımın teriyle aldım. Doğ- ru koşullar olmayıp şansım yaver gitmeseydi belki de dolandırıcılık- tan hapsi boylardım. Ya da yükse- kokul diploması istenmeyen bir yerde iş bulacak şansım olur, evle- nir, çocuklar yapar, elli beşimde de pek çok Amerikalı gibi posası çık- mış olarak kapıya terk edilirdim." Brando, sinemanın gelmiş geçmiş en büyük mıtıydı. Fransız oyuncu Je- an Rochefort ondan şöyle söz edi- yor: "O yıldız oyuncular sınıfindan- dı. Öylesine çağdaş, üstelik de za- manının ötesindeydi ki, bu duru- mu hemen anlaşılamadı. Bizler ona göre çok gecikmeliydik..." Piyano virtüözü, Istanbul Devlet Konservatuvan öğretim üyesi Prof. Ergican Saydam, bu yıl 60. sanat yılını kutladı 'Çoksesli müzik halka inmeli'AYÇA TEZER Yurtiçinde ve yurtdışında dünyaca tanınmış sanatçılarla konserler veren, pek çok ödül ka- zanan. eğıtuncı, piyano vırtüözü Prof. Ergican Saydam, bu yıl 60. sanat yılını kutladı. 1944 yılında Eminönü Halkevi'nde verdiğı konser- le sanat yaşamına adım atan Saydam, bır bö- lümü yurtdışında ohnak üzere 1500"ün üzerin- de konser verdi. Leyla Gencer, Ayhan Ba- ran, Suna Korat, Ayla Erduran gıbı sanat- çılarla ikili konserler veren sanatçı. son yıllar- da kızı mezzosoprano Ezgi Saydam ıle yurt- dışı konserlerine devam edıyor. Özellikle 2004 Şubat ayında Almanya ve îsviçre"de verdıkle- ri konserlerde çok olumlu eleştinler aldılar. Halen Istanbul Devlet Konservatuvan'nda o- da müziği dersleri veren Saydam, Filarmoni Derneği Ödülü, Sımon Bolivar Şehir Ödülü gibi pek çok önemli ödülün sahibı. Önemli olan Istemek - Eğitime sizi yönlendiren ne oldu? SAYDAM - Her sanatçının mutlak surette belirli bir dönemden sonra kendi birikımıni başkasuıa aktannası gerekir. Çünkü o birikim- ler başkasına aktanldığı zaman çok daha faz- la değer kazanıyor. Birikimlerinizi aktardığı- nız kişi sizın yapmış olduklannızı daha ılen- ye götürüyor. Benim birçok öğrencım şu anda sanat yaşamlannı çok başanlı bir şekilde sür- dürüyorlar. - Siz eğitimciliğinizin yanı sıra konser pi- yanistliği de yaptınız. tkisini bir arada sür- dürmek zor olmadı mı? SAYDAM - Bır taraftan öğrehnenlik yapar- ken diğer taraftan konser yaşamıma devam et- tim yıllarca. Biraz zor oldu tabii kı. Ama iste- ğiniz ve direncımz olduğu sürece her şeyı ba- şarabiliyorsunuz. - Altmış yılhk sanat yaşamınız boyunca Laalesef ülkemizde kültür alanında bir çöküş yaşıyoruz. Yoz kültür tamamen iliklerimize işliyor. Bu yozlaşmadan nasıl kurtuluruz, bilemiyorum. Bu biraz gücümüzü aşan bir durum. Artık bu kültürel yozlaşmayla bizden sonraki kuşaklar savaşacaklar. sizi en çok etkileyen ne oldu? SAYDAM - 1986"da Türkıye'de yapılan ilk klasık müzik kaydı benim çaldığım yapıtlara yapıldı. 'Türk Temaları' adlı plakta, Türk bestecileri Cenan Akın, Ulvi Cemal Erkin, Biilent Tarcan, tlhan Usmanbaş'ın yapıtla- nnın yanı sıra Mozart'ın. Beethoven'in ve Lizst'ın Türkler ıçın yazmış oldukJan yapıt- lan yorumladım. Özellikle Lızsfın Abdülme- cit Han ıçin yazmış olduğu marş parafrazını seslendirmenin müzik yaşamımın en başanlı çalışmalanndan biri olduğunu söyleyebilirim. Lızst bunu Istanbul'a geldiği zaman yazıyor. Abdülmecit de altın bır kaset içerisinde on iki bin altın kuruş hediye edıyor ona. Lızst'in yaz- mış olduğu bu parafraz 'Türk Marşı' olarak bilıniyor. Müzik yaşamımın ikinci çok önem- li bulduğum olayı, Cemal Reşit Rey'ın Piya- no Konçertosu'nun yeni düzenlemesini ilk olarak seslendirmem oldu. Bütün sanat yaşa- mım boyunca çaldığım yapıtlan dört CD'de toparladım. Altmış yıl boyunca bine yakın be- nimle ilgili gazete kupürü yayımlandı. Benim- Ie ilgili ilk haber 15 yaşımda Filarmoni Ödü- lü aldıgımda, 1948 yılında, Cumhunyet gaze- tesinde çıkmıştı. 'Kültürel çöküş yaşıyoruz' - Çoksesli müziğin şu andaki durumunu nasıl buluyorsunuz? SAYDAM - Üst tabakaya seslenen müzik ilerliyor. Konservatuvarlardan iyi sanatçılar yetişiyor. Konserler veriliyor. Fakat halka inen müzik son derece sevıyesiz. Maalesef ül- kemizde kültür alanında bir çöküş yaşıyoruz. Yoz kültür tamamen iliklerimize işliyor. Bu yozlaşmadan nasıl kurtuluruz, bilemiyorum. Bu biraz gücümüzü aşan bir durum. Artık bu kültürel yozlaşmayla bizden sonraki kuşaklar savaşacaklar. Inşallah üstesinden gelirler. As- lında nıteliklı müzik, yalnızca üst tabakanm ol- mamalı, halka da inmeli. Bu ancak yozlaşma- dan kurtulabilirsek mümkün olabilir. - Ülkemizdeki müzik eğitimi yeterli mi sizce? SAYDAM - Dünya ölçülerine göre yeterli denilemez. Ama bızim koşullanmıza bakılır- sa yeterli. Belki daha iyi eğitmenler olabilir. Dünyaca tanınmış vırtüözlerimizin eğitime kaymalanyla seviyenin yükseleceğine inanı- yonım. Sovyet Rusya'nm çöküşüyle birçok Rus eğitımci ülkemize geldi. Bu bızim için bü- yük bir kazanç oldu. - Gelecekte yapmayı düşündükleriniz? SAYDAM - Altmış yılhk sanat yaşamımda binin üzennde konserlerimle ilgili haber ve eleştinler çıktı. Dünyanın birçok ülkesinde ı- kı bine yakın konser verdim. Bu ülkelerde ver- diğim konserlerimi, yaşadığım ilgınç olaylan yazmayı düşünüyorum. Bu Evliya Çelebi Se- yahatnamesi gibi olacak. „ USTAYA TlYATROLU ANMA Oyun ilk kez seyirciyle bulıtştu tstanbul Haber Servisi - Sıvas kıyımında yakılmaktan kurtulan aydınlanmızdan, ünlu yazar Aziz Nesin'in öyküsünden oyunlaştınlan "Doğ Güneşim Doğ" adlı müzikli danslı çocuk oyununun ılk gösterimi Hadı Çaman Tiyatrosu'nda yapıldı. Sanat dünyasmdan ünlü ısımlerin de ızledığı oyun, Ayşe Emel Mesci'nın yönetmenliğı ve koreografısıyle tstanbul Teknik Üniversitesi Tiyatro Kulübü Oyunculan'ndan oluşan 12 kışilikbir kadro tarafından oynandı. Şişlı Belediyesi'nin öncülüğünde hazırlanan ve kurtuluş savaşıyla başlayan aydınlanma savaşımmın müzik ve danslar eşliğınde simgesel olarak anlatıldığı oyunun herkese seslendiğini söyleyen Hayati Asüyazıcı, "Oyunumuz çocuklara olduğu kadar büyüklere de sesleniyor. Hikâyesi Aziz Nesin tarafından yazılan bu oyunla 2 Temmuz'da Sıvas'ta katledilen bütün aydınlan ve büyük usta Aziz NesinM tekrar anmış olacağız" dedı. Şişli Beledıye Başkan Yardımcısı Aykut Kahyaoğlu ıse Aziz Nesın"ın bır oyununun sahnelenmesınde katkılan olduğu için mutlu olduklannı belirterek "Bugün burada yalnızca bir tiyatro ovunu görmeyeceğiz. Insanların yakılsalar da yıkılsalar da bıraktıklan eserlerinin yok edilemeyeceğini göreceğiz" diye konuştu. Hitit Fuar Festivair • SUNGURLU (AA) - Çorum'un Boğazkale ilçesindekı Hattuşa Örenyeri'nde, "24. Uluslararası Çorum Hıtit Fuar ve Festıvali' kapsamında düzenlenen Tuluyhan Uğurlu piyano resıtali ve Hitit defılesi, izleyenlerin beğenisini kazandı. Nemrut Dağı konsennden 1 yıl sonra tanhı yerlerdekı konserlerinı sürdüren piyanist- besteci Tuluyhan Uğurlu, 'Üç Altın Kentuı Anahtan: Hattuşa, Tuşba, Truva' adlı yapıtının ilk dinletisinı Hititlenn başkenti Hattuşa'da gerçekleştırdi. Uğurlu, Hitit kabartmalannda görülen bağlama çalan insan figürlerinden esinlenerek konserinde. yöresel bağlama sanatçısı Kazım Mercan ile 'Kavak Söğüt ve Kırmızı Toprak' adlı yapıtlannı seslendırdi. Evm Sanat GaterisTnde sergi • Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisı, 4 Eylül'e kadar çeşitli sanatçılardan oluşan bir karma sergıye ev sahiplıği yapıyor. Sergiye Nuri lyem, Nasip lyem, Naile Akıncı, Nedret Sekban, Temür Köran, trfan Okan, Ahmet Umur Deniz, Mustafa Horasan, Antonio Cosentino, Murat Akagündüz, Mustafa Pancar, Nesrin Sağlam, Turgut Mutlugöz ve Serdar Tekebaşoğlu yapıtlanyla katılıyorlar (0 212 265 81 58) Inadına Yaşanıak 1 BUM'da • Kültür Servisi - Enka Kültür ve Sanat'ın düzenlediği kültür etkinlikleri kapsamında Altan Erkekli 'Inadına Yaşamak' adlı oyunu bugün Enka Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneleyecek. Bir kısmı yaşanmış gerçek olaylan anlatan 5 öyküden oluşan oyun. yaşamını onurlu bir şekilde sürdürmeye çalışanlarla duyarsız, sadece kendi çıkarlanna göre yaşayanlann arasuıdaki savaşı konu alıyor. Metin Balay'ın yazıp yönettıği bu tek kişilik oyunu Altan Erkekli ilk olarak 1997 yılında Ankara Sanat iyatrosu'nda sahneledi. Ma>as 2001'den itibaren BKM sahnesüıe taşınan oyun tngiltere, Belçika, Hollanda, Almanya, Avustralya ve Kıbns'ta da sahnelendi. BUCÜN • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'inde 19.30'da 'Sıkıntının 'Hediye', 'Duvann Arkası' adlı kısa metrajh filmlerin toplu göstenmi. (0 212 252 35 00) M HARBtYE AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 21.15'te 'Cem YUmaz'm gösterisi. (0 216 556 98 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle