18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MAYIS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Gencliğin Atatürk'e cevabmı inuım hatipli okıunuş. Karşı devrimden sonra karşı cevap! Elektronikposta:dertzsomecwnhunyetcom.tr Td: 0Ü12.5Î2 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - ABD, Türkiye'den asker istemiş... "Cuvala sokmak icin mi!" Amir Şeref Pınarcı, Çemberirtaş tramvay durağının önünde, kaldınma çıkarak park etmiş ve yayalann geçişini engelleyen 34 A 6221 plakalı polis otomobilinin fotoğrafinı çektikten sonra orada görevfi trafik polisine bu dunımun kurallara uygun olup olmadığınt soruyor. Polis memuru, "Ben nasıl derim amirimin arabası burada duramaz diye" dryor. Resmi plakalı polis otomobilinin niye park ettiğine gelince. Amirin çocuklarının Çemberirtaş Sineması'ndan çıkmasını bekliyor! Ruh A Türk Parlamenterler Birfiği'nin TBMM çatısı altında yapılan genel kurulunu divan başkanı Vehbi Dinçerler'in, Turgut Özal'ın ruhu için okuduğu fatiha ile açtığını biliyor muydunuz? Okumak f Akrf Kökçe: "Gazel okumak, rahmet okumak, bildiğini okumak, canına okumak gibi eylemleri saymazsak okuyan bir toplum değiliz." nalitik bülten Jeo-Kritik'ten ilginç bir değer- 1 lendirme daha: "Medyaya yansıyan bir ge- lişme; 'Türkiye'nin en önemli ihraç malı or- dusudur' sözüne tepki vermeyen kurumla- nn geldiği nokta açısından hiç de şaşırtıcı değildi. ABD Büyükelçiliği, 'çok gizli' bilgi olması gereken, özel eğitimli askerler listesini ele geçirdiği gibi, aynı zamanda bu listedeki isimlere, 'gelın bizim ıçin Irak'ta savaşın, parasını verelim' teklifini götürecek kadar cü- retkâr bir tavır içine girmişti. Medyaya yansıyan bu gelişme; medyaya yansı- mayan bir başka gelişmenin hemen ertesinde ger- çekleşti. Bir grup kornanda asteğmeni temsil eden bir tim geçen aylar içinde üst düzey bir güvenlik kurumu ile bir görüşme yaptı ve bu görüşmede komutanlarına Irak'ta verecekleri her türlü emre hazır olduklarını bil- dirdiler. Söz konusu kurumun sekreterliğinde ilgılı ko- mutanlarından aldıklan cevap, 'Çocuklar siz terörist Kurtlar Vadisi misiniz? Biz bu kurumu Sayın Başbakanımızın say- gın bir kurumu haline getirmeye çalışıyoruz' oldu. Bu cevap üzerine ne olduğunu şaşıran grup, kim- liklerini masada bırakarak görüşmeden aynldı. Ve Türkiye'nin özel askerlerinin listesinin ABD Bü- yükelçiliği tarafından sermaye yapılması haberi bu gelişmenin hemen ertesinde patladı. Televizyon dizisi Kurtlar Vadisi'ni takip edenler; 'Canpolat'ın 'Aslan Bey'e tavır koyarak, kendi bağım- sızlığını ilan ettiği ve 'Sen artık Aslan Bey değil, As- lan Amca'sın' diyerek 'devlet'in emrinden çıktığı sah- neyi hatıriayacaklar. Yukandaki olay; Türkiye'deki devlet yapısı içinde çok ciddi Aslan Bey-Canpolat kopuşlarının yaşandı- ğını gösteriyor. Biryanda; dengeleri gözetmekten ha- reket edemeyen ve kontrol etmesi gereken genç be- yinlerin elini ayağını bağlayan Aslan Beyler; diğer ta- rafta gençlik heyecanlan ve kaygılan ile bir şeyler yapmak için çırpınan, bunun için devletlerinin kendi- lerine yol göstermesini, ışık tutmasını bekleyen ve bu ışığı göremeyince köprüleri yakan Canpolatlar. Onümüzdeki süreç, Aslan Beylerin kontrolünden çıkmış Canpolatlann kendi başlanna hareket etme- lerinin getireceği yeni gelişmelere gebe olabilir. Aynı zamanda; bu gençler, vadideki aslanlann da dikkatini çektiğinden; toyluklanndan istifade edip on- lan çıkarian doğrultusunda yönlendirip harcayacak odaklara karşı da dikkatli olmak gerekmektedir. Bu arada Canpolatlar tek başına kalmanın başı- boşluğunu uzun vadeli bir perspektife oturtamadık- lan sürece, ciddi bir etkınlik sağlayamayıp ya açık- tan ya da farkında olmadan vadinin aslanlanna hiz- met etmeye başlayabilirler." SESSİZ SEDASIZ (!) Adamın biri üç bardak bira söylemiş... Fıkra Mümtaz Idil'den: Adamın bi- ri, Ingiltere'nın ünlü barlarından bırine girmiş ve kendine üç bira söylemiş. Garsonun tuhafına gitse de, biraları getirip adamın önüne koymuş. Adam bir birinden, bir ötekinden yavaş yavaş içerek biralan bitirmiş, hesabı ödeyıp çıkmış. Ikinci gün geldiğinde de ken- dine üç bira söylemiş, yine aynı şekil- de içmiş, garsonun şaşkın bakışları arasında çıkmış gitmiş. Üçüncü gün garson dayanamamış, "Beyefendi," demiş, "neden her geldiğinizde üç ta- ne ayn bira söyleyip, sırayla bir birin- den bir ötekinden içiyorsunuz? Kusu- ruma bakmayın çok merak ettim de..." Adam son derece sakin, "Ah... Doğ- ru, şaşırdınız tabii, ama çok basit. Biz üç kardeşiz. Biri şu anda Irian- da'da, öteki de Italya'da. Aramızda sözleştik. Kim baragiderse, kendisi- ne söylediği içkinin aynısından üç ta- ne söyleyecek ve kardeşler adına on- ları da içecek" demiş. Garson rahatlamış... Aradan bir ay kadar geçtikten sonra, aynı adam ba- ra gelip bu kez iki bira söylemiş. Hikâ- yeyi bilen garson çok etkilenmiş. İki birayı getirdikten sonra uzun süre ma- sanın etrafında dolanmış durmuş. So- nunda dayanamayıp adama yaklaş- mış, "Beyefendi," demiş, "gerçekten çok üzüldüm. Başınız sağ olsun!" Adam büyük birşaşkınlıkla garsona bakmış, "Hayrola? Neoldu?" demiş... "Şey," demiş garson sıkılarak, "hani siz üç kardeştiniz ya..." "Eee!?" Garson iki bardağı göstererek, "Her- halde kardeşlerden biri rahmetli ol- du. Baksanıza iki bira içiyorsunuz!" "Nereden çıkartıyorsun be karde- * şim!" demiş adam, "ölen falan yok. Ben içkiyi bıraktım, hepsi o kadar!" ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Fırtına Vadisi'nde Vatandaş Mustafa'yla... Yaşının 7O'e yaldaştığını, kendisi değil muhtar söyledi... Bu denlı genç ve hâlâ yakışık- lı olmasımn sırnnı ise konuş- malannın arasında bulmak zor değildi; "- Fırtına vadisini asla terk etnıem; bir de anarşisüjğL." Çamlıhemşin den yukan, Fırûna Vadisi boyunca Zil Ka- le'ye doğru tırmanınca, Şenyu- va köyüne ulaşıyoruz. Üç yıl önce, buralara göz koyan elekt- rik santralına karşı toplantı yaptığımız ahşap kah\ ede mo- la verdık. Yakasındaki Atatürk roze- tiyle Muhtar Atila Güneri'yle, ardından diğer köylülerle se- lamlaştık, toka- Doğanın bekçisi. (SDK arşhi) laştık ve sobanın başındaki masaya oturduk. Kahveye gi- rer girmez sankı hep göz göze olduğum "Vatandaş Mustafa" da oyun masasından kalktı, geldi, bir daha tokalaştık ve ya- nımıza oturdu. O ilk toplantımızdan da anımsadığımı, zamanı durdur- muş gibi gördüğümü. hiç de- ğişmediğini söylediğimde de- di ki; "Eğer santral yapdsaydı, boralar da değişirdi ben de_" Muhtann tanıştırması ise sanki bir insanı değil, bir mü- cadeleyi tanımlar gibiydi; "So- yadını da kimse bflmez bunun_ Vatandaş Mustafa deriz. Sant- ralın engellenmesi için köyde en çok gayret gösteren arkada- şımız. Bu nedenle de deviede başı hep dertte...'" Kaymakamın 'yanıtian' Vatandaş Mustafa, geçen yıllardaki bir panel ıçin yasa- nın istediği "7 IdşiUk düzenie- me komitesini" bile Şenyuva köyünden bulamarruş. Santralın yöreye para bıra- tacağına ınanan köylüler, çe- dmser kalmışlar. Bunun üze- ine iki kişiyi, Rize'den "trans- fer" etmiş. Aynı panel için kay- makama, üstelik resmi olsun diye "Mustafa Orhan" adıyla başvurduğunda ise aldığı yanıt şöyieymiş; "Nedemeksantral hakkinda konuşmak, burada sadece ben konuşuruıo.." Ne var kı Mimariar Oda- sı'nın avukatlan gelip de gö- rüştükJerinde, aynı kayma- kamdan bu kez "ne demek efendim, tabii ki panel yapnıak hakkuuz.J' gibi yanıtlaraldık- lannı anlatan Vatandaş Musta- fa, bu farkın nereden kaynak- landığını da bakın nasıl özetle- dı; "En zor iş, gerçek vatandaş olmak. Hele benim gibi bura- laruı korunmasuia baş koymuş bir anarşist iseniz— Bu tür va- tandaşhğı istetııi\oriar_." Evierin 'yer seçimT... Fırtına Vadisi. aynı zamanda Karadeniz'deki "yayla mima- risinin" de en özgün örnekJe- rini banndınyor. Evler öylesi yüksek yamaçlarda, öylesi dik arazilerde ve öylesine birbirle- rine uzak yerlerde yapılmışlar ki böylesi bir "yer seçiminin" • mantığını düşünmek bile in- sanı heyecanlandırmaya yeti- yor... Vatandaş Mustafa da yaz kış demeden yıl boyunca o tepede- ki evlerden birinde kaldığını ve bundan çok mutlu olduğunu söyleyince, sorduk; "Peki, ev- lerin kurulacağı yer nasıl beür- leniyor?" Yanıtını keyıfle not aldık. Çünkü, vadiye girdikten sonra aynı soruyu yönelten arkadaşı- ma benzer şeyler söylemiştim. "ciddi" görünmediğinden sa- dece gülüşmüştük... Nitekim Vatandaş Mustafa da "önce aranz_" deyip, ardından gü- lümseyerek ekledi: "en zor, en olmayacak yer neresiyse, evi oraya kuranz_" Işte bu güzel insanlann gü- zel vadisini tehdit eden elekt- rik santralı, Trabzon Koruma Kurulu'nun Prof. Dr. Cengiz Eruzun başkanüğında aldığı "doğal SİT* karan sayesinde mahkeme tarafından da durdu- ruldu. Biz de kahvenin karşısında- ki "Şenyuva Kütüphanesi"ne kitap gönderme sözü vererek vedalaşırken, Muhtar Atila Güneri'ye şunu anımsattık; "Şimdi yapdması gereken, bu SİT karannı da korumak. Çünkü, Cengiz Hoca bu yüz- den görevden alındı ve artık Kuruldayolc.'' i^/ cumhuriyetcom.tr KİM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behicak <• turk.net ÇtZGİLİK K\MİL MASARACl kamilmasaraci * mynet.com ^ • <- f^î"gr< HARBİ SEMİH POROY semihpomytn yahoo.com HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN l . ©UtUÇLER IDZN" HE» yEMEKTEN SONRA DİŞLERİM TARİHTE BUGÜN MIMTAZAMKAN 23Mayıs tcicw.mumtaz-arikan.com TAHMASP IRAN rAHUNDA.. ÇtC-'TE BUGÜN, T. MlfT/. ~ S / 4 £ E V / £ - £ R " f OL4tJ 8464S/ ŞAH f./SAAd/i. '//V ÖLÜMÛ ÜZEBf- ME KUtZÜM£>4/ec/<5/> GEL£M 7»f/AMSP O ALDIĞI Ç SEÇM/çrı. çocati M/JZ4S &EI/&4LA44M/ŞT/. P£VL£Tffi/ 7O- /ÇfA/ GEÇEK! Bf/eJG4Ç YfLOAM SOH- , &OĞUP* ÖZS&O-EELE, KÜZEYPE GÜGC/S- eAA *L/C4e£s4 MÜCAOELE- YE StRifMİÇTİ.. ÖZSEKLSe \/E &CJGCÜLEB K4ISŞI- SIA/O4 BAŞA&/C/ 004/V TZt/MASpj OSA4AA/L/ KUVVET- LEKfHE ETK/U DİffEMME GÖSTE/SEMEMİÇTI'•• Tahmasp PANO PENİZ KAVUKÇUOĞLU Vefasıdık Dört kez arka arkaya "Türk-Yunan Dostluğu" üzerinde yazınca, masamın üzeri bu arada yazmak isteyip de yazamadığım başka konulara ilişkin not- laria doldu. ilk sırada "Okudukça" var. TRT2'de sekiz yılı aş- kın bir süredir ve haftada bir kez ilgiyle, beğene- rek izlediğim bir edebıyat programı "Okudukça". Insan, zaman içinde tiryakisi olduğu programın ekrandaki yüzleriyle de tanış oluyor; programın "eski" sunucusu şair Turgay Kantürk gibi. Katkı- lanyla bu programı zenginleştiren öbür yüzler, Se- mih Gümüş, Fethi Naci, Ataol Behramoğlu za- ten benim dostlanmdı. Programın yapımcısı De- met Haselçin'i ise daha sonra kitap fuatiannda tanıdım. Kendisi gibi sıcakkanlı, güleryüzlü, bilgi- li ve çalışkan bir ekibi vardı. Her hafta birbirinden güzel, bibirinden ilginç programlar sundular ede- biyat severiere. "O/cucyu^cça"yaytndan kaldırılmadı, sürüyor, fa- kat bir aydır başka yapımcılarta, başka yüzlerle. Yeni ekip, "eski"y\ aratmamanın çabası içinde; bu görülüyor. Ama ne var ki gönül, bu programa ek- randa ve ekranın arkasında sekiz yıl emek vermiş "eski" ekibi bir "veda yayını"r\da topluca görmek isterdi ya da yeni yapımcılar ilk programlarına "es- kiler"\n emeğini anarak, onlara teşekkür ederek başlayabilirlerdi. Bu da bir edebiyat programına yakışır, uygarca ve şık bir görev devri olurdu. 01- madı. Belki de TRTcilerin bizim aklımızın eımeye- ceği bir bildikleri vardır. Ben kendi hesabıma De- met Haselçin'e ve arkadaşlanna bize verdikleri için teşekkür ediyorum. Yeni "Okudukça "cılara da başaniar diliyorum. • • • "Vefa borcu", toplumumuzda giderek daha az duyulan bırduygu. Günümüztoplumu birelektro- nik aygrt, bir makine ya da bir giysi gibi insanlan da tüketip bir yana atıveriyor. 196O'lı, 70'li yıllarda kitaplannı kapıştığımız nice yazarlar, şairler var; bugün hiçbiryerde adlan anılmıyor. Aşın futbolse- ver bir toplum olmamıza karşın birzamanlarattık- lan gollerie, yaptıklan kurtanşlaria bızi coşkuya boğmuş futbolculan, -eğer bugün televizyon yo- rumcusu, spor yazan değillerse- genç kuşaklar tanımıyor. Geçen hafta Istanbul Devlet Tiyatrosu Aziz Ne- sin Sahnesi'nde Mehmet Ulusoy un yönettiği "Benerci Kendini Niçin öldürdû" adlı oyunu izle- dim. Her yönüyle mükemmel bir oyundu. Çıktık- tan sonra Mehmet Ulusoy'a oyunun video çeki- minin yapılıp yapılmadığını sordum. Devlet Tiyat- rosu'nun, her oyunun genel provasında çekim yaptığını söyledi. Bu çekimlerin kalite düzeyleri nedir, bilmiyorum. Fakat yönetmeninden ışıkçısı- na, başoyuncusundan dekoratörüne kadar bir eki- bin kolektif emek ürünü olan oyunlar, oyunun iyi- ce oturduğu dönemde tek kamerayla değil, birkaç kamerayla ve iyi bir ses düzeniyle videoya çekil- meli. Arşivlerde saklayıp unutturmak için değil, ti- yatro severiere dönem dönem bu oyunlan izleme şansı vermek için. Engin Cezzar'ın 6O'lı yıllann başında Ameri- ka'dan döndükten sonra Şehir Tiyatrosu'nda oy- nadığı Hamlet'in, Ayberk Çölok'un "Kaptan" ro- lünde izleyenleri büyülediği 72. Koğuş'un, Gülriz Sururi'nin oynadığı Sokak Kızı Irma'nın, Genco Erkal'ın oyunculuk zirvelerinden biri olan Bir De- linin Hatıra Defteri'nin filmleri çekilmiş mi, buluna- bilir mi? Kötü, siyah-beyaz çekimler de olsa kim izlemek istemez ki bu oyunlan? Eğer sinema film- lerinde oynamamışlarsa, oyunlannın çekimleri ya- pılıp arşivlenmemişse, geleceğin tiyatro severteri nasıl tanıyacaklar bu büyük oyunculan? ••• Vefasızlık ne yazık ki televizyondan tiyatroya, edebiyattan müziğe, spordan siyasete kadar ya- şamın her alanında uç vermiş, yayılıyor, yaygınla- şıyor. Vefasızlıkla biriikte toplum giderek köksüz- leşiyor. Köksüzlüğün "geleceksizlik" demek oldu- ğunun ise ne yazık ki pek az insan farkında. (e-posta:[email protected]) (Faks:0212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM SOLDANSAĞA: 1/Hıntklasik- leri arasında yeralanaşkve erotizm kita- bı. 2/ Bilgisa- yarda, üzen tıklanan kü- çük simgelere verilen ad... Kanşıklık, kargaşa. 3/Ya- nş atlannın 9 dizgin elde gezdirile- rek meraklılara gös- terildikleri özel yer... Serbest meslek adamlannı içinde toplayan resmi birlik. 4/Erden çavoışa kadar olan askerlere verilen ad... Yabancı. 5/ Bir ilacm yerine, o ilaçla 8 aynı koşullarda ve ay- 9 nı biçimde verilen etkısiz ve zararsız madde. 6/ Yı- ğit... Kahverengi ve tüylükabuğu olan, " C " vitami- nince zengin bir meyve. 7/ Şöhret... Içine ok konu- lan torba ya da kılıf. 8/Güç, emek, çaba... Yunan abe- cesinde bir harf. 9/ tzmir'in bir ilçesi. YTTCARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yer cimnastiğinde. vücudun yatış pozisyonundan ayaküstü duruma geçişini sağlayan hareket... Yana- ğın alt bölümü. 2/Büyük kardeş, ağabey... Üç kişiy- le oynanan bir kâğıt oyunu. 3/Örnek... Bir renk. 4/ Su geçirmez kumaştan yapılan bir tür spor ceket... Eski Mısır'da güneş tannsı. 5/Yol üzerinde oluşmuş çukur. 6/ "Birleşik Krallık" anJamında tngiltere ve Iskoçya krallığını simgeleyen harfler... Alçakgönül- lülük. II Eski Çin felsefesinde evrenin birliğini ya- pan düzen ilkesi... Anadolu'nun bazı yörelerinde tohuma verilen ad. 8/Ata binme, kement atma gibi becerilere dayalı Amerikan oyunu... Iskambilde koz. 9/Başiıca, temel niteliğinde olan... "Tank —": Si- nema oyuncumuz. s
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle