25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 18 NİSAN 2004 PAZAF HABERLER DUNYADABUGUN ALİSİRMEIV Çok Garip Bir Mutluluk Masalı Sevgili, Yedı. sekiz yıl kadar oluyor, Fransa'nın Bretagne bölgesmde, istiridyeleriyle ünlü Cancal kasabasın- daydık. Gece kasabanın tek eli yüzü düzgün lokantasına gittik. Lokantada bir kütüphane sessizliği hüküm sür- mekteydi. Çatal, bıçakiann tabağa değmesiyte çıkan sesler ve belli belirsiz duyulan mınltılar... Cam kenarındaki masam/za oturup güle oynaya yemeye, içmeye başladık, salonda önce bir şaşkınlık havası esti, ardından mınltılar daha duyulur hale gel- meye başladı, sonra o deminkı sessiz insanlar, gülüp söylemeye başladılar. 0 gün bir kez daha anladım ki gülme bulaşıcıydı birinden öbürüne atlıyor, dalga halinde büyüyüp ko- lektif bir kahkahaya dönüşüyordu. - Ama, dedim kendi kendime fazla da genelleştır- meyelim ne de olsa burası hüznün ülkesi, neşe Do- ğu'dan ithal geldi bu gece. Peki de, iki yıl sonra Cannes kentinde Ata Sak- mar'ın, gerçekten insanın bütün vidalannı gevşeten çıkışından sonra, isteri haline dönüşen kahkahaları- mızın lüks balık lokantası Gastoun Gastonuet'nin bü- tün masalanna sıçraması ve herkesin delice gülmeye başlamasına ne demeli? Cannes da hüznün memleketı değildi ya neşeyi bi- len, halis muhlis Akdenizlilerdi. Acaba diyorum Sevgili, kahkaha gibi mutluluk da sâri mi? • • • öyleyse eğer, daha şimdiden düze çıktık yaşadık demektır. Çünkü Devlet Istatistik Enstitüsü'nün (DİE) yaptığı bir ankete göre yüzde 16'lık bölümü çok olmak üzere Türk insanının yüzde 60"a çok yakını "mutlu imiş". Kamuoyu araştırmalan, istatistikler, çeşitli şekiller- de yorumlanıyor. Medyamız genelde bu araştırmayı "Türk Halkı Mutlu" diyerek insanın içini ışıtacak bi- çimde verdi. Ama yazarlarımızdan eski Istanbul Defterdarı ve Maiiye Bakanı Zekeriya Temizel, olaya başka açı- dan yaklaşarak "Yoksulluk resmileşti" yorumunu yaptı. Yazıyı okurken, kimilerinin Cumhuriyet'e ve yazar- lanna yönelttikleri eleştiriye katılmadan edemedim. Bizi çok karamsar, çok iç kapayıcı görüp itici bulu- yordu kırni çevreler. Pek de haksız değillerrniş, bu mutluluk veren mut- luluk haberini böylesine kötümser yorumlayıp mut- suzluk saçmanın anlamı var mıydı şimdi? llahı Zekeriya Temizel! • • • Gerçı aynı anket açlık sınınnda olanlann, 18 milyon 441 bin kişi olduğunu, 1 milyon dolayında insanın günlük gelirinin 1 dolardan az olduğunu söylüyor ama görüyorsun işte para ile mutluluk olmuyor. Bunlan söylerken ben de düşünmeye başlamadım degil. Kişi başına düşen sağlık, eğitim harcamalan sürekli azalan, ulusal gelir düzeyı gelişmışlere ancak uzaktan dürbünle bakacak kadar geride olan, üstelik gelir da- ğılımı sürekli uçurumlaşan, işsiz sayısı azalmayıp ço- ğalan bir ülkede, insanlan böylesine mutlu kılan etken ne ola ki?.. Yoksa insanlanmız eskiden kalma alışkanlıklanyla "Söyle mutlu musun ulan?" diyen devletten korkup da, - Mutluyum abi, gerçi işsizim, yoksulum, cahilim, açım ama mutluyum hem de çok (!) mu diyorlar, der- sin? Beni bu kuşkuya iten neden Amerikan kuruluşu PEVV'in anketi oldu. Bir ay önce yayımlanan söz konusu ankete göre her on kışiden beşi, hatta biraz daha fazlası yani hal- kın yüzde 53'ü, kurtuluşu ABD'ye göçte görüyordu. Üstelik de Türk halkının yarıya yakını Amerika'yı sevmiyordu. Gayrimüslimlere tahammülü az olanlann sayısı da (yüzde 53) hemen hemen gayrimüslimlerin ülkesine göç etmek isteyenler kadardı. Ikı anket arasında ciddi bir çelişki var. öyle ya hal- kının yüzde 6O'ı mutlu olan bir ülkede insanlann yan- dan fazlası neden ABD'ye göç etmek istesinler? Yoksa Amenkalılar, mutluluğumuzu kıskandıkların- dan sonuçlan mı çarprtıyortardı? Olabilir. Zaten o anketin kendi ıçinde de anlaşılmaz tutarsızlıklar var, gayrimüslimlere tahammülü olma- yanların oranıyla, ABD'ye göç etmek isteyenlerin ora- nı aynı. İnsanlar nasıl olur da tahammül edemedikleri in- sanlann ülkesine göçte görebilirlerselameti?.. Bu işin içinde bir iş var yani... • • • Neyse Sevgili, başka hiçbir şey olmasa bile, ben salt bahar geldiğinde, kurda kuşa, çiçeğe böceğe, papatyaya erguvana bakarak mutlu olurum. Yine öyle güzel günlerden olan salı çıkıp boğazda dolaşıyordum. Birden karşıdan gelen dostumu gör- düm. O, mutluluğu neredeyse ayıp sayan somurtkanlar- dan biridir. Bir de nereden öğrenmişse öğrenmiş, iki- de bir "mutsuz bir Sokrat mutlu bir şapşaldan evla- dır" deyip durur. Beni görünce gülücükler saçan suratıma ters ters baktı ve, - Ne oluyorsun?! dedi. - Hiç, diye cevap verdim, çok mutluyum. Terslendi: - Deli misin, nesin?!.. Bu sefer altta kalmayacaktım. - Şart mıdır? dedim. Homurdanarak bastı gitti. Arkasından bağırmayı sürdürdüm: - Şart mıdır Ahmet?.. Bu ülkede mut\u olmak için deli ya da şapşal olmak şart mıdır?.. Görsel ve elektronik basında, yerel seçimler çerçevesinde en fazla konu olan siyasi parti oldu ^medyanıngözdesiNİHATAKKAYA ANKARA -2004 yerel seçımlerin- de, medyada en fazla yer alan parti AKP oldu. tktidar partisi olmarun ola- naklannı iyı kullanan AKP. en ya- kın rakibi olan CHP'yı 3 bın 119 adet haber fark ile geride bıraktı. Medya Takıp Merkezi'nin (MTM) 15 Şubar-27 Mart tarihleri arasında yaptığı araştırmaya göre, TV kanal- lannın 42 günlük yayınlan boyun- ca AKP haberleri İ2 gün, CHP ha- berleri 9, DYP haberleri 4 günlük yer tuttu. MTM tarafından yerel seçimler ile ilgili yapılan araştırmada, med- yada yer alan partilerın haber oran- lan ortaya kondu. 15 Şubat-27 Mart 2004 tarihleri arasında; 35 ulusal gazete, 19 TV kanalı ve 71 portal üze- • MTM araştırmasına göre, en fazla oy alan partiler aynı zamanda medyada en fazla yer alan partiler oldu. tktidar olmanın olanaklarını her alanda çok iyi kullanma başansını gösteren AKP, medyada da en yakın rakibi CHP'ye göre 3 bin 119 kez fazla haber oldu. TV kanallannın 42 günlük yayınlan boyunca AKP haberleri 12 gün, CHP haberleri 9, DYP haberleri 4 günlük yer tuttu. nşında medyanın öne çıkardığı iki aday oldu. tzmir'de en çok haberi- ne yer verilen aday. 151 haberle AKP'li TahaAksoy olurken onu 139 haberle CHP adayı Ahmet Piriştina izledi. rinden yapılan araştırma sonucunda, 42 günde seçimlerle ilgili toplam 33 bin 946 adet haber yayımlandığı be- lirlendi. Yazılı, görsel ve elektronik basın- da, yerel seçimler çerçevesinde en fazla konu olan siyasi parti AKP ol- du. Buna göre, medyada yer alan haberlerin yüzde 33 'ü AKP ile ilgi- li olurken yüzde 23 ü CHP haBerle- nnden oluştu. DYP yüzde 8, MHP yüzde 6 ve SHP de yüzde 5.5'lik oranla medyada yer edindi. TV ka- nallannda en yoğun ve en uzun sü- reli yer verdiği iktidar partisi AKP, 283 saat boyunca ekranlarda seç- menleriyle buluştu. CHP, TV kanal- lannda yaklaşık 208 saat yer bulur- ken üçüncü sırada ise yaklaşık 98 sa- at ile DYP yer aldı. SHP 57, GP 47, MHP 36, ANAP 35. DSP 29, SP 27 saat adı anılan partiler oldu. Araştırmada, yerel seçimlerde bir- birleri ile yarışan belediye başkan adaylannın da haber oranlan ince- lendi. Buna göre, Istanbul'da AKP adayı Kadir Topbaş en çok haber olan aday oldu. CHP adayı Sefa Sir- men ikinci, DYP adayı Ahmet Vefik Alp üçüncü, DYP adayı Masum Tür- ker ise dördüncü sırada yer aldı. Ankara'da büyükşehir belediye başkanlığını MefihGökcekkazanma- sına karşın medyada en çok yer edi- nen aday Murat Karayalçm oldu. Karayalçın 427 adet haberle binnci sırada olurken Gökçek 325 adet ha- berle ikinci sırada yer aldı. CHP ada- yı YılmazAteş. ulusal gazete ve TV kanallan dikkate alındığında ise 200 habere konu oldu. Izmir'deki belediye başkanlığı ya- İlçelerde Sangûl birinci Araştırma kapsamına alınan süre zarfında medyada konu olan ilçe be- lediye başkanlan da dikkatleri çek- ti. Araştırmaya göre. Istanbul Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül birinci olurken ikinci sırada Anka- ra Çankaya Belediye Başkanı Mu- zaffer Eryılmaz yer aldı. Eski Di- yarbakır Anakent Belediye Başka- nı Feridun Çelik, herhangi bir par- tiden aday olmamasına karşın, med- yada konu olan adaylar arasında 19. sırada yer aldı Seçim sonuçlan değerlendirildi MuratKarayalçın: Savaşımızsürecek ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - SHP liden \İu- rat Karayalçm. seçimde ai- dıklan sonucun başan ol- madığıru ama bir basansız- lık da sayılamayacağını sa- vunarak, "Savaş kazanıla- mamışür ama savaş ala- nından geri çekilmedik. Bozgun yok, SHP savaş- maya de\am edecek" dedi. SHP'nındün Park Otel'de yapılan Küçük Kurultayı"nda seçim sonuçla- n değerlendiril- di. Karayalçın, yaptığı konuş- mada, Demok- rarik Güçbirlı- ği'ıuniddiaet- tiği gibi seçim- de 3. parti degil, 5.partıolduğu- na işaret ederken, "Ama sohın 2. partisi olduk" de- di. 48 belediye ile girdik- leri seçimde 70 belediye kazandıklanru anlatan Ka- rayalçın, CHP'yi kastede- rek bazı partilerin bu seçi- min 3 Kasım ile degil 18 Nisan 1999'daki yerel se- çimlerle karşılaştınlması gerektiğını "pişkin'' biçim- • SHPlıden Karayalçın, yerel seçimlerde aldıklan sonucun başanlı olmadığını belirterek "SHP savaşmaya devam edecek" diye konuştu. de söylediğini kaydetti. 1983 'ten bu yana sol oyla- nn sürekli gerilediğini an- latan Karayalçın, şu görüş- len dıle getirdı: "Türkfve sohı adeta bir terkedilmiş- liksüreciyaşıyor.Busiirey- te kuşkusuz benim ve SHP'nin de payı vardır. Ben, arkadaşlanmın sani- ması telkini dışında her şe- yi kabul ettim. Yine de suçu- muzolabflü-ka- pıyı, bacayı, pencereyi açık bıraknıışolabt- liriz. Ama hır- sızın hiç mi su- çuyok?lnsanla- nn umudunu çalanlar ceza- landınlmava- cakmı?" Karayalçın, yeni bir örgütsel yapılan- ma ve program gerektiği- ni söyledı. Ittifaklann öne- mine işaret eden Karayal- çın, "Risksiz siyaset vapıl- maz. DemokratikCüçbir- ligi sürecek mi tartışmala- nnın önemi yok. Bundan sonraki süreçte ittifak va- pılmah ve başka partiler de buna kaülnıalı" dedi. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN Sanlıurfa SHP'liler eylem yaptı ARtFFARAÇ ŞAMJURFA-Şanlıur- fa'nın Ceylanpınar ılçesin- deki seçim sandıklannın Ü Seçim Kurulu'na getirili- şinı protesto eden SHP'liler, Şanlıurfa Valiliği önünde oturma eylemi yaph. Ceylanpınar'da 28 Mart günü yapılan seçimlerde SHPadayıIsmaUArslan5 bin 625 oyla belediye baş- kanı seçildi. Bunun üzeri- ne DYP "oylann eksik sa- yüchğı'' iddiasıyla II Seçim Kurulu'na başvurdu. Kurul itırazı reddedince DYP, Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. Bunun üzerine Ceylanpınar'daki oy pusu- laları yeniden sayılmak üzere çarşamba günü Şan- lıurfa'ya getirildi. Seçim sonuçlannın değiştirilme- sinden endişe eden DE- HAP ve SHP'liler, dün Cumhuriyet Caddesi'nde- ki Adliye binası önünde toplandı. Oturma eylemi yapan yüzlerce kişi. maz- batasuu alan Ceylanpınar Belediye Başkam Ismail .\rslan'ın isteği üzerine ey- leme son verdi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Hıristiyan olmakla basın özgür- lüğü arasında nasıl bir ilişki bulu- nabilir ki diyebilirsiniz. Türkiye'de Hıristiyan olmak azınlık olmak an- lamına geliyor. Dünyanın her yerin- de azınlık olmanın zorluklan vardır. Türkiye gibi bu konulan henüz çö- zememiş toplumlarda ise bu zor- luk daha fazladır. Türkiye'de yapı- lan bir araştırmaya göre 100 bin civarında Hıristiyan bulunuyor. Bunların önemli bir çoğunluğunu Ermeni ve Süryani yurttaşlarımız ofuşturuyor. Birkaç gün önce Hürriyet gaze- tesinde bir haber yer aldı. Anka- ra'da yayın yapan Başkent televiz- yonunda Kerim Akbaş isimli bir programcı yaptığı bir yayın nede- niyle mahkûm olmuştu. Mahkûm olmasına yol açan programda şunları söylemişti: "Ey papazlar, pastörler, çobanlar kendinize ge- lin, kirli oyunlannızın hepsini bili- yoruz. Türkiye'nin altını oymak için her yolu deniyorsunuz." Ga- zetenin haberine göre Kerim Ak- Hıristiyan Olmak ve Basın Özgürlüğü baş bununla kalmamış, 21 Mart ve 11 Nisan 2003 tarihlerinde Anka- ra'nın Keçiören semtinde kilise olarak kullanılan iki adresi hedef gösterip, burada Hıristiyanlık pro- pagandası yapıldığını iddia etmişti. Bu haberterin ardından Keçiören Protestan Kilisesi'ne taşlı sopalı saldırıda bulunulmuştu. 1-2 Nisan tarihlerinde aynı kilise iki kez kun- daklanmış, Erol Dağlı'nın Keçi- ören semtindeki işyerine saldırıl- mış ve camları kırılmıştı. Ayrıca Balgat Protestan Kilisesi'ne bom- ba ihban yapılmış, insanlar bir sü- re kiliseye gidememişti. Ibadet ye- rine gidip gelen Hıristiyan dinine mensup bazı vatandaşlar hakarete uğradıklarını ve olaydan sonra ad- res değiştirmek zorunda kaldıklan- nı belirtmişlerdi. Yurttaşların şikâyeti üzerine An- kara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı programcı Kerim Akbaş hakkında dava açmış ve dava so- nucu Akbaş, "Din farklılığına da- yanarak halkı birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa ve kin besle- meye alenen tahrik etmek" su- çundan Türk Ceza Kanunu'nun 312/2. maddesi uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıl- mıştı. Tabii ki bu karar Yargıtay'a gide- ceği için henüz yargı süreci ta- mamlanmadı. Bu nedenle kesin- leşmiş bir karardan söz edemeyiz. Bu olayın, üzerinde tartışmamız gereken birçok boyutu olduğunu düşünüyorum. Bir tanesi, farklı dinlere inananlara karşı toplumu- muzda hâlâ varlığını sürdüren ön- yargılar. Bu konuda yanlış dini eği- timden gündelik yaşamımıza iliş- kin bir yığın hurafenin etkili olduğu bir gerçek. Ikincisi, farklı olanın sü- rekli düşmanlık yaptığı şeklinde oluşan önyargılar. Bir insan farklı dinden mi, mutlaka bunun yaban- cılarla, ülkemize karşı bir işbirliği içinde olabileceği anlayışı ne yazık ki hâlâ varlığını sürdürüyor. Türki- ye'deki 100 bin Hıristiyanın tama- mına yakını Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı. Bunların hemen hepsi binlerce yıldır bu topraklarda yaşı- yorlar. Çoğunluktan farklı bir dine inanmaları tek farklılıkları. Milliyetçi ve dinci önyargılar ne yazık ki on- ları düşman olarak görmeye yol açıyor. • • • Bu olayın bir TV kanalında cere- yan etmesi, konuyu basın özgürlü- ğü açısından da tartışılır hale geti- riyor. Programcı Kerim Akbaş, he- pimizin karşı olduğu devlet güven- lik mahkemesinde yargılanıp mah- kûm ediliyor. Bu yayının "basın öz- gürlüğü" ile ilgisi olabilir mi? So- nunda bir programcı kendi düşün- celerini anlatıyor diyerek de bir sa- vunma yapılabilir mi? Basın özgürlüğü alanı içine gir- meyen iki tema ırkçılık ve şiddet kışkırtıcılığıdır. Bu iki konudaki ya- yın mesleğin evrensel kriterlerine göre basın özgürlüğü kapsamına girmiyor. Kerim Akbaş, farklı olana karşı düşmanlığı kışkırtmış ve in- sanlan şiddete yöneltecek bir ya- yın çizgisi izlemiştir. İşte basın öz- gürlüğünün sınırı burasıdır. Burada bir düşünce açıklamanın ötesine geçilmiş, savunmasız insanlar he- def gösterilmiştir. İşin dikkat çekici olan yani, bu konu benim görebildiğim kadanyla yalnızca Hürriyet gazetesinde ha- ber olmuştur. Üstelik bu yayın An- kara'da yani bu ülkenin başkentin- de cereyan etmiştir. Acaba biz ba- sın mensupları bu gibi konulara yeterince duyarlık göstermiyor muyuz? Hürriyet gazetesine bu konuyu birinci sayfasına taşıdığı için teşekkür ediyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle