Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2004 PAZAR
10 P A Z A R ifAZILARI dishabiacumhuriyet.com.tr
Amerikan radyo savaşlan...
Bugünlerde .Amerikan radyolannda müthiş
bır tartışma var. Amerika, sanki radyonun
temel iletişım aracı olduğu güınlere geri döndü.
Hani sabahtan akşama kadar radyonun
dınlendiğı, dünyada neler olup bittıği hakkında
haberlerin yalnızca o küçük kutudan alındığı
günlere... Amerikalı Demokratlar,
Cumhuriyetçilerin radyo yayıncılığındaki
egemenliğıne son vermek ve 1 iberal
politikalan konuşup topluma yaymak üzere
Air Amenca Radio'yu kurdular. 31 Mart'ta
yayına başlayan radyo, şu anda Nevv York, LosA
ngeles. Chıcago. Portland (Oregon). Inland
Empire (Kalifomiya). Minneapolis'te
dinlenebiliyor. Çok yakında b u bölgelere San Fr
ancisco da eklenecek. Zamanlama öylesine
iyi ayarlandı ki medyanın bütiin sağcı takırru
kafa kafaya vermiş George Bush'u nasıl yeniden
seçtireceğini düşünürken, sürekli Bush'un
yalanlannı ve başansızlıklannı dınleyicilerine
aktaran bir radyo yayına başladı. Hatta Bush'un
rakibi başkan adayı Demokrat John Kerry'nin
seçim kampanyasının geçen sonbaharda
başkanlığını yapan Mark VValsh da Air
Amenca'mn ekibıne katıldı.Başkanlığını
reklam ve pazar araştırmalan alanlarında 15
yıldır çalışan medya dünyasının ünlü ısmi
Ewan M. Cohen'in yaptığı radyo, bır grup
intemet ve medya uzmanını, politıkaya
yakınlıklanyla bılınen sanatçı, yazar ve popüler
isimle buluşturan son derece akıllıca tasarlanmış
bir ekıp çalışması. Oyuncu ve komedyen Jeanne
Garofolo, çevre aktivısti Robert F. Kennedy Jr.,
başanlı radyo programlanyla tanınan Randy
Rhodes. siyah nürusun kahramanlanndan ve
hip-hop'ın en önde gelen gruplanndan Publıc
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
Enemy'den ChuckD,
program
sunuculanndan bazılan.
Fakat Air America
Radıo'nun en büyük
kozu, ünlü komedi şovu
Sarurday Nıght Liveın
egosantrik karakteri
^ ~ " ~ ^ ^ " ^ ~ ^ ~ ~ ~ komedyen-yazar Al
Franken. Franken, medya devı Rupert
Murdochun kanalı Fox Nevvs'ta program
yapan, sağcı kesımın çığırtkanlanndan Bill
O'Reillyye karşı program sunmaya başladı.
llkesinin, savunmaya yönelik Japon dövüş
sıstemı "ju-jitsu^dan esınleneceğini söylüyor
Franken. Yanı karşı taraf sıze ne yapıyor ya da
ne söylüyorsa onlara aym yöntemle karşılık
vermek. Bu yüzden, Al Franken'in şovunun adı.
The O'Reilly Factor'e karşılık olarak. The
OTranken Factor. Yetkili Müdür Mark VValsh.
Air America Radio'nun bugüne kadar devam
eden politik radyo yayıncıhğında sağ seslenn
baskınlığına karşı bır dengeleme sağlayacağım
söylüyor. Amerika'nın kırmızı
(Cumhuriyetçiler) ve mavi (Demokratlar) olarak
ikiye bölündüğü seçım öncesi dönemde son
derece önemlı bir girişım bu. Böylece, düşünen
ama seslerini radyoda duyuramayan milyonlarca
Amerikalı içın büyük bir şans yaratılmış oluyor.
Son bir haftadır sürekli dinliyorum Air
America'yı. Hem bilgi \erici hem de son derece
eğlendirici. Bush ve Başkan Yardımcısı Dick
Ctaeney'nın nasıl tüm dünyaya yalan söyleyerek
Irak'a saldırdıklan, hükümetin ekonomideki
başansızlıklan, Savunma Sekreteri Donald
Rumsfeldın Saddanı ıçın "yaklaşan tehlike"
ıfadesıni o güne kadar hıç kullanmadığını iddia
etmesinden sonra bir televızyon röportajı
sırasında söylediği kanıtlandığında gösterdiği
zavallı tepki, Amerika'daki sağ kesımin giderek
ırkçılığa varan politikalan ve daha nıcelen...
Liberal aktivist grup MoveOn'un düzenlediği
yanşma ıse olan biteni daha da ilginç kılacağa
benziyor: Sağın sözcülerinden birinin söylediği
en aptalca sözü buhna yanşması! Yanşmaya
katılmak ıçin sağ kanattan herhangi bir kışınin
ya da Bush yönetiminden bir yetkilının
televızyon ya da radyoda yayımlanan aptalca bir
sözünü yakalayıp Al Franken'in programına
göndermek gerekiyor. Son günlerde Amerika'da
radyo dinlemek gerçekten zevkli. İktidann
şakşakçılığını yapan tek sesli televizyon
kanallanndan sonra, radyodaki hareketlilik çok
cezbedici. kzulaKavahoo.com
AMSTERDAM
YAKUP
KARAHAN
Elmanın
•••• ^•• ••
çurugunu
Türk'e satarlar!Türk olmanın mücadelesini veren, her fırsatta niye
Türk olmak zorunda kaldığını açıklamak ve Türk
olduğundan dolayı üstüne gelindiği için "Öyleysem
öyleyim, size ne arkadaş" diyen bızler, Türkiye'de
yaşarken bu konuya pek kafa yormamıştık. Yani
zaten kafa yormamız da gerekmıyordu. Kendi
dilimizi konuşup bize benzeyen ınsanlarla yaşarken
sohbetlenmızden ve konuştuğumuz dilden, o dılin
ıncelıklennden. kıvraklıklarından inanılmaz zevkler
alırken hıç aklımıza gelmedi. "Va biz Türküz ya da
Anadoluluyuz, ne de güzel sobbet ediyoruzdur kinı
bilir" gibı şeyler söylemedik. Avrupa'da yaşamaya
başlayanlar zamanla kendi dıllerini, kültürlerini,
bunlann ınceliklennı de fark errneye başlıyor. Ha.
bunu A\ rupalılann sayesinde ya da orada geliştiklen
içın değıl. bıraz kenara itildikleri için fark ediyorlar.
"Şimdi memlekette olsaydık. şöyie yapardık ya da
dostlaria sabahlara kadar sohbetler ederdik de arük
sohbetten yorgun düşünce uykuya dalardık" gıbi
şeyler gündeme gelmeye başlıyor. Türklenn aslında
yaşadıklan yerlere uyum sağlayamamalannın,
yaşadıklan ülkelerin dillerini öğrenememelerinin
nedeni de bu. Kendi kültürlerini çok sevmeleri ve
kendi dıllerinde yaptıklan sohbetlerden ınanıhnaz
zevk almalan. Kendi kültürü ve dilinin ınceliklerini
tanıdıktan sonra başka kültürlere uyum gerçekten
zorlaşıyor ve başka dillen öğrenme zorunluluğu da
acı vermeye başlıyor. Türklerin başka kültürlere
uyumu ve dıl öğrenmelen ile ilgıli bilimsel
araştırmalar var. Araştırma sonuçlan gerçeğe çok
yakın mı bilemiyorum ama şunu söyleyebılirim, bir
Türk'ün Almanca ya da Hollandacayı doğru dürüst,
en azından anlaşabilecek düzeyde öğrenebilmesi ve
bunu acı çekmeden. zevk alarak yapabilmesi içın
Almanların ya da
Hollandalıların sabahlara
kadar rakı eşliğinde
sohbet etmeleri
gerekmektedir. Yani
ortamın buna uygun hale
getirilmesı gerekmektedir
ki. bizler yaşadığımız
ülkenın dilıni, kültürünü
öğrenebilelim. Farkında
olmadan ~Konuşup zevk alamayacaksam o dili
öğrenmenT deriz bız. Bugün Avrupa'da öyle ılgınç
durumlar yaşanmaktadır ki, Türkler yaşadıklan
ülkelenn dılini öğrenemedikleri gibi birlikte
yaşadıklan, çalıştıklan ınsanlara Türkçe öğretmeye
başlamışlardır. Hiç beklemediğiniz bırinden, bir
Alman, Hollandalı ya da Surinamlfdan Türkçe
sözcükler duyabilirsınız. "Adamlar aniaşabilmek için
pes edip bizim dilimizi öğreniyor* da denilebilir.
Amsterdam merkez gannda bir dilenci benden 1
florin istedi. Ben de Hollandaca. "Ben Türküm,
Hollandaca bilmiyorum. benimle Türkçe
konuşursanız yardımcı olabiürim" dedim. Dilenci.
tt
Ben Türkçe bilmiyorum ama bir Türk
arkadaşımdan bir kefime öğrendim. Atatürk" dedi.
Tabii ben bu durumda 2 gulden verdim.
Ben bu olaylan her gün yaşadığım için çok iyi
bilmekteyım. Eğer bir dil kursundakı sınıfta birden
fazla Türk varsa bunlar dil öğrenemeyeceklerdir.
Nedeni. bu arkadaşlann kendi dillerine âşık olmalan
(farkında olmadan) ve kendi dıllermdeki sohbetlerden
büyük zevk almalandır. Bır süre sonra hocalar da pes
edecek, "Aranızda konuşmayuT gibi şeyler
söylemeyi bırakacaklardır.
Söz Türkçeden açıhnışken bir başka anıyı aktarmak
ıstıyorum. Hollanda ulusal kanallanndan Nederland 2
"anadiT konusunda bir program hazırlamış ve
yabancılann gittiği dıl kurslannda çekımler yapmış.
Bu arada bizimkiler gruplaşmış tatlı tatlı sohbet
etmekteler. Çekim yapıldığının farkında değiller,
kamera bunlara yaklaştıkça ses kaydı yapıldığından
sohbetı duyabilıyoruz. Bizimkiler bu güzel sohbetın
arasında inanılmaz şekilde. neredeyse ağza
alınmayacak küfürlerle konuşmaktalar. Kameramn
yaklaştığını fark ettiler ve brr güzel kameramana.
ekıbe. gelene geçene de sövmeye başladılar.
Aralanndaki konuşma Türkçe, ekip Hollandalı
olduğundan bir şey anlamıyorlar konuşmalardan.
Bızım memlekette bir laf vardır, çok şaşınnca
"Gurudum galdım" derler. işte ben de aynen
"Kurudum kaldım" doğrusu. Aslında yazıma
başlarken geçmışten bugüne A\Tupa"da Türk
sözcüğünün içerdüderini de sizlerle paylaşacaktım.
Hâlâ Hollanda'da kullanılan bazı eskı sözlüklerde
Türk sözcüğünün karşılıklannın pek de hoş
olmadığını, hakaret ıçerdiğıni, yazı başlığı olarak
seçtığım Karaman Rumlannm söylediği bır türküyü,
Osmanlı ıçınde Türk olmaktan bugün Avrupa'da Türk
olmaya kadar bir şeyler yazmayı planlıyordum ama
yeri de kimsenin hakkını gasp etmeden kullanmak
gerek. Başka bir pazara bunlan yazmayı
deneyeceğım.
Dervişin zikri neymiş
tspamaSosyalistİşçiPaıiisilkteriJoseLuisRodrigııez
Zapatero,dün yenün ederek başbakanlık görevine
resmen başladL MecKsten güvenoyunu önceki gün
alan SosyaHst Parti Bderi Başbakan Zapatero. Kral Juan Carlos (sağda) ve Kraliçe Sofia. Yüksek
Mahkeme Baş>argKi huzurunda küçük bir masada İnciTe el basarak yeminetti. Masada İspanya'ıun
1978 Anayasası yer aldı. \emin töneıûnde göre\i Zapatero'ya devTeden Halkçı Parti lideri Başbakan
Jose Maria Aznar da hazır bulundu. Zapatero, koşullann dcgişmenıesi haünde, Irak'taki İspanyol
askerlerini haziran ayında geri çekeceğini açıklanuşü. (Fotoğraf: REUTERS)
Stockholm'dekı ClıffBaraes bannın başı
resmi makamlarla dertte. Kara tahtaya beyaz
tebeşirle yazdıklan espnlı sözler, "Alkoî
içümesini ctkili bir şekilde arttırmaya yönelik
dikkat çekici üanlan" yasaklav an Alkol
Yasası'na aykın bulundu. Bann sahıbı Stefan
YVolff,kara tahtaya ne yazmıştı? "Maaşını
burda yak" başlıklı tahtada. -İnsan alkolsüz de
güzel vakit gccircbilir. ama neden riske girsüı
ki?" Benım oturduğum semtteki Kululu
vatandaşlann ışlettıği "hakiki İngiliz pubV New
Castle Inn'de şu ilan var: "Telefonla arayıp sizin
burada olup olmadığınızı soran hanımlara ne
yanıt veretim: Burada - bedava.
Şinıdi geldi -10 kron. Çıkmak üzere -
20 kron \e o da kim? 100 kron."
İsveç'in içki politikasına
gehreceğim sözü. 18 yaşındaki
kışınin genel seçimlerde oy
kullanma hakkı vardır. ama içki
tekeli Systembolaget'e girip bir bıra
alma hakkı yoktur! Ülkenin
geleceğini etkileyecek derecede ^—^-^
yetişkin kabul edilir. ama alkol
konusunda çocuk yerine konulur. 21 yaşına
girmeden yetişkin kabul edilmez. Devletin en
büyük gelir kaynaklanndan biri, alkollü
içkilerden alınan. yüzde 200'ü bulan ve dünyada
benzeri olmayan >ükseklikteki \ ergidir çünkü.
Bu korkunç oran, halk sağlığını korumak ve
alkol ka>Tiaklı hastalıklan asgariye indümek
gibi kutsal gerekçelerle açıklanıyorsa da bunu
AB'nin diğer ülkelerine yutturmak kolay
olmuyor. Cstelik, kıta Avrupası'na \aklaşan
lsveç halkı da nıhayet homurdanmay a başladı.
Son gelişmeler içinde, Danimarka'dan sonra
Finlandıya ve Estonya'nın da alkol vergisini
yanlaması geliyor. A>nca Brüksel, İs\eç"i
STOCKHOLM
yurtdışındn gelen kışilenn beraberlerinde
getırdikleri ve ülkeye gümrüksüz sokabıldıkleri
ıçkı mıktannı arttırmaya da zorladı. Bu
gelışmelerin sonucu, Isveç-Danimarka ve lsveç-
Fınlandiya arasuıda gemi turlanna olan ilgi
büyük ölçüde arttı. Aynca. Danimarka'ya
karayoluyla giden İsveçlılenn sayısı da arttı.
Ö> le ya 75'lik bir şışe cını 250 krona mı almayı
yeğlersıniz, yoksa 90'a mı? Başbakan Göran
Persson, müstakbel AB ü\ elen eskı Doğu Bloku
ülkelennden "sosyal turistier" ıstenıedığinı dile
getırmiş ve serbest ışgücü dolaşımı için bazı
sınırlamalar konulması gerektığinı söylemişti.
Şimdi de, açıkça ve adını
vererek Estonv a ile Polonya"yı,
aşın düşük vergi politikasırun
bedelını İsveç'ten çıkarmak
ıstemekle suçladı. Persson.
"İsveç, Finlandiya ve
Danimarka'nın yüksek
vergileme politikası. buraya
gelecek Doğu Avrupalılaruı
^—^^-^^— wrgiödeme>enüsttabakasuıa
para göndereceğimiz anlamına
gelmemelidir. Bunu kabul edeme\iz" şeklinde
konuşru. Bu ikı ülkenın ucuz ıçkı satmasından
kavnaklanan bu tepki. buzdağının yalnızca
göriilen kısmı hıç kuşkusuz. Alkolden alınan
vergı oranını yanya ındıren Finlilerin bu görüşe
katıldığından emin değilım. Haber yeni çünkü.
Örnekler. içkiden oldu. Derler ya, dervişin aklı
nerdeyse, zıkn de odur diye. Ama şu sıralar
havalı gece kulüplerinde geçerli olan bir espriyle
bitıreyim yazıyı: "Size bir kokteyl ikram edebüir
mivim" dıye soran delikanlı\a. gururu okşanan,
ama gece daha erken olduğu içın bır süre
kasılması gereken genç kızm yanıtı: "Hayır,
teşekkürier. Ama parasını kabul ederim."
GURHAN
UÇK\N
Kalle'nin listesi
KÜLTUR • SAIUT (0212) 2*3 t« 7t
Son bırkaç haftadır Kanada'da. özellıkle
Toronto ve şimdi Montreal'de. Yahudilere
karşı nefret dolu hareketler arttı. Önceleri
kapılara Nazi işaretleri koymakla ya da mezar
taşı de\irmekle başlayan bu olaylar. en son
Montrearde bir Yahudi okulunun ateşe
\erilmesi ve okul kütüphanesının yanmasıyla
ıyıce dikkatleri çekti. llk olaylar birkaç sokak
çetesinin işi gibi gelmişti herkese. Bu son olayda
n sonra pek de öyle olmadığı, hatta arkasında
Filistin-İsrailçatışmasının yattığı anlaşılıyor.
En son Montreal'de çıkan olaylarda duvarlara
bırakılan notlara göre olayın failleri "Siz
FilistinlUeri rahat bırakmadığuuz sürece, biz de
gerigeleceğiz" diyorlar... Siyasiler demeç üstüne
demeç \ eriyor. Başbakan Paul Martin "Burası
benim Ranadam değU" diye sesleniyor
Kanada'ya. Gazetelerde, Yahudisi, Yahudi
ohnayanı bu konu üstüne kalem çalıştınyor.
Bugün. Hitler zamanında Macaristan'da
çocukluğu geçmiş olan bir gazeteci, "Ben
büvüklerimin,' Yok Çekoslovakya'da olur ama
burada asla olmaz' sözkrini dinJeyerek korku
dolu günler geçirdim. Derken ola\ lar
Macaristana bulaşö. yok
Budapeşte'ye gelmez, böyle
u> «ariığın ortasuıda böyle olaylar
olamaz derken, kendimizi olaylann
ortasuıda bukhüV diye yazıyordu
ana sayfada. Yani. diyordu ki
kısacası, bu küçük olaylan hafife
almaya gelmez, bir bakmışsınız - ^ — ^ ^ ~
kapınıza dıkilmış. Gerçekten de
küçük çete işi gibi görünen olaylar. okul
yakmaya dek ^'ardı ne yazık kı... Bu arada
Adbusters dergismde neocon (yenı-
muhafazakâr) Yahudiler hakkında çıkan bir yazı
da çok şiddetli tepki gördü. Son haftalarda
Yahudiler üstüne çıkan haberler. onca Mel
Gibson'un filmı İsa'nın Çilesi ile başlayan
tartışmalar. Toronto ve Montreal'deki olaylar ve
Adbusters "dakı yazı derken. hemen her gün
medyada bir ıkı köşeyı ya da 1. sayfayı işgal
etmeye başladı. Adbusters'daki yazıya geçmeden
önce belki bıraz bu dergiden bahsetmek lazım,
zira dergi kendi başma bir konu. Vancouverde
basılan bu derginin abonelerinin üçte ıkisi
ABD'de yaşıyor. Ve genel olarak ABD'nin
simgelediği değerli yaşam tarzını ve
polıtikalannı hedef alıyor. Dergıyi
size tek bir örnekle anlatmam gerekirse ilk
aklıma gelen. derginin yıllardır öncülüğünü
yaptığı ve epey taraftar toplayan 'buy nothing
da>•' - "hiçbir şe> almama günü" olurdu. Dergı,
her sene Amenka'nm Şükran Günü'nün
ertesinde, okuyuculannı 24 saat boyunca hiçbir
şey satın almamaya çağırdığı bu kampanya gibi
daha başka kampanyalar da yapıyor. TV
izlememe haftası ya da dünya gündemini kontrol
eden ve yönlendiren medyaya. şirket logolanna,
reklamlara karşı yürütülen kampanyalar.
Isminden de anlaşıldığı gibi derginin sayfalannda
hiçbir reklama rastlamıyorsunuz. Derginin
MartNisan sayısında editör KaDe Lasn'ın Yahudi
neocon'larla ilgili yazdığı yazıya dönersek, evet
yazı gazetelerde çokça eleştirildi. zaten yazar da
bu eleştinnin geleceğini bilerek bu tartışmayı
başlatıyor. Yazının başlığı: 'Neden kimse onlann
Yahudi olduğunu söyiemeyecek?'. Yazar, kısaca,
Yahudilenn ABD'nin nüfusunun yüzde ikisini
oluşturduğu halde, en çok etkili
50 neocon'un yansının Yahudi
olduğunu vurguladıktan sonra
bu dengesiz oranın ABD'nin
dış politikasını nasıl
etkilediğıni, özellikle Irak
savaşı ve İsrail-Filistin gerilimi
çe\Tesinde sorguluyor. Kalle.
• ^ ^ ^ — ^ — ^ ^ 50 en etkili neocon'un ismini
bır bir sıraladıktan sonra.
içlerinde Paul \\olfimitz ve Richard Perle'nin de
olduğu Yahudileri bir noktayla işaretlemış ve
demiş ki. "Yahudilere dikkat çekmek çok riskli
bir iş. Bunu kim yaparsa, anti-semitik olnıakla
otomank olarak damgalanacaktır". Gerçekten
Kalle Lasn ve sıyah noktalı listesi çok tepki
gördü. dergıye mektuplar yağdı, gazetelerin köşe
yazarlan kızgın yazılar yazdılar, kimi
okuyuculan aboneliklennı ıptal etti. Fakat editör.
konunun bu derece ilgi görmesinden son derece
memnun olduğunu ve konuyu yazmaya devam
edeceğini bildiriyor ve soruyor: "Eğer
neoconlann yansı Fihstinli olsavdı, acaba ABD
Irak'ı işgal eder mi\'di?..rı
llanlannıı Iç/n :
(0212) 293»? 71
ptmrtklmQptrmtimiam.tr
ptrQnidQni@supennime.com
www.ptrarttiam.com.tr
ISınema
2'NİN VAR\ 11( İSINDAN
BirHIDEONAIUTAFıtıi»
K \l! \M IK SI1ARDARK « \TKK 16.30
19.00-21.30
TORONTO
mBERNA
DE.MİRYOL
GEREDE ASLİ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No. 2003 8
Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalılar Ayhan Abarşu, Oktay Aras aleyhine mahkememize açı-
lan rücuen alacak davasının verilen ara karan gereğınce: Davalı Ayhan Abarşu'ya duruşma günü tebliğ edileme-
miş olup. zabıtaca yapılan adres tahkıkatmda bu şahsın adresinin tespit edilemediği, tanıyan bilenin olmadığı
bildirilmış olmakla dava dilekçesi ve meşruhatlı da\a dilekçesı ve duruşma gününün ilanen tebliğıne karar veril-
mekle, Bu nedenle duruşma günü olan 13.5.2004 günü saat 10da davalı Ayhan Abarşu'nun duruşmada hazır
bulunması veya kendisini vekil vasıtasıyla temsil enırmesı aksi takdirde dunışmanın yokluğunda devam edile-
ceği ve yokluğunda karar verileceğinin dava dilekçesı tebliğı yerine kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 46506
TIN AYI EN İYİ FH.M ODUL