19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2004 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU Prof.Dr. Ahmet Saltık'a göreAKP 'nin sağlık ve reformu dolaylı bir özelleştirmeden başka bir şey değ S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoghı@cumhuriyetcom.tr Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da baştan kara özelleştirme özlemleri içindeyiz. Yülardır sağlık sektörünü serbestpiyasa ekonomisine uydurma çalışmaları bir türlü kimilerinin istediği sonucu veremese de "bütün vatandaşa sağlık hizmeti götürme " ilkesi artık iyice saptınlmış görünüyor. Hele 58. ve 59. hükümeîlerin sağlıkpolitikaları bir âlem. Konuyu masaya yatırıp neşterlemek için halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık 'la bir araya geliyorum. Bana diyor ki: "AKP 'nin sağlıkpolitikası genel sağlık sigortası ve aile hekimliği üzerinden özelleştirmeye gidiyor. Genel sağlık sigortası yeni bir şey değil. Ama bu uygulanamaz, çünkü Türkiye 'nin yapısal engelleri var. Sağlık Bakanı, 'Hastaları müşteri olarak göreceğiz ve müşteri memnuniyetini esas alacağız' diyor. Bamteli de burada kopuyor." Hasta müşterideğüdir- Siz bir halk sağlığı uzmanı olarak AKP Hükümeti 'nin sağlık politikasını nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? Ya da şöyle sorayım: AKP Hükümeti 'nin sağlık politikası var mı? SALTIK-Kendilerine Adalet ve Kalkınma Partisi adını veren bu 59. hükümetin partisi- nin aslında ne adalet ne de kalkınmayla ilgi- si var. Ama ben sağlıktaki çıkmazlan sizinle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Türki- ye beklediği, özlediği kalkınmayı yıllardır yakalayamamış durumdadır. Dolayısıyla bu sürecin altında aslında toplumumuzun, in- sanlanmızın sağlıksızhğının da büyük ölçü- de yattıgını rahatlıkla söyleyebilirim. Lütfen sağlık şovenizmiyle davTanmadığımdan emin olunuz. Türkiye eger özlediği kalkınmayı ya- kalayamıyorsa bunun en temel nedeni toplu- mun sağlıksızlığıdır. - Yanisağlık sektörü bir ülke için çok stra- tejik, öyle mi? SALTIK - Tabii .Sağlık sektörü son derece stratejik bir kesıtte yer alıyor. Sanıldığının, de- ğerlendirildiğinin ötesinde stratejik bir ko- numu var. Hatta eğitimden bile daha önde geldiğını söyleyebiliriz. Pünya Bankası dayatıyor -Neden? SALTIK-Çünkü sağhklı olamazsak eğiti- lemeyiz. Beden ve ruh sagTığımız yerinde ol- mazsa okula da gıdemeyiz; algılayamayız, venlen eğıtimı alamayız. AKP'nin sağlıkpo- litikalannın ana başlıklanna baktığımızda bunlann çok büyük ölçüde 1990'lı yıllann ba- şmda Dünya Bankası'nın Türkıye'ye dayat- tığı politıkalarla bırebır örtüştüğünü söyleye- bilirim. Aradan geçen 12-13 yıla, çıkmazlann fark edilmiş olmasına karşın ufak tefek rötuşlar dı- şında politika tümüyle Dünya Bankası'nın dayattığı gibi. Benim içınde bulunduğum, ya- şadığım deneyimler var. Belki onlardan ör- nek vermek daha uygun olur. Yanılmıyorsam 1992 yıhydı. Zamanın Sağlık Bakanı Dr. Yüdırun Akttı- na'ydı. Dünya Bankası'ndan Türkiye'nin sağ- lık hizmetlerini ABD'dekine benzetmek, ulus- lararası piyasaya entegre etmek adına daya- tılan Birinci Sağlık Projesi kapsamında 225 milyon dolar kredi alınmıştı. Bir o kadar da bizim hükümet TL karşılığı para koymuştu. Bu parayı o zaman Sağlık Bakanlığı bünye- sinde kurulan Sağlık Projesi Koordinatörlü- ğü kullanıyordu. Bu koordinatörlük Dünya Bankasf nın adeta gelişmekte olan ülkelerde- ki sağlık bakanlıklannda bulunan bürosu gi- bi davrandı. Hukukdışı rejlm glrişlml - Peki, bu koordinatörlüğün bir kuruluş gerekçesi, yasası var mı? SALTIK - Hayır. Bu büro de facto kurul- muş durumda. Hiçbirhukuksal mevzuatı, ge- rekçesi bulunmuyor. Üstelik bakan eliyle ku- rulmuştur. Başına getirilen koordinatör kişi- ye de müsteşar yardımcısı statüsü tanınmış- tır. Bu da moda deyimiyle küreselleşmenin de- regülasyon uygulamasına denk düşen kural- sız, mevzuatsız bir yapüanma. Bu yapılanma içinde Ankara Hilton Ote- li'nde bir toplantı yapıldı. Türkiye'den aşağı yukan 420 kişı çağnldı. Ben de onlardan bi- risiydim. 30 küsur komisyona dağıldık. Bize dediler ki: "Sağhktarefornıyapacağız. Bureformuntas- laklanıu sizler hazırlayacaksınız. Sizin bu ha- zuiadıklannız bizi bağlayacak." Sayın Aktuna bu yolda bize yazılar da yaz- dı. Hepsi arşivimizde duruyor. Mademki sağ- lıkta reform yapılacaktı, hepimiz bu işe dört elle sanldık. O otelde beş gün kaldık. Gece- ler. gündüzler boyu çalıştık. Ve komisyonla- ra programımızı hazırladık. Bu komisyonlar- dan ikisi AKP Hükümeti'nin de politikasına temel dayanak yaptığı aile hekimliği ve ge- nel sağlık sigortasına ilişkindi. - Yani aradan geçen 10-12 yılda pek bir şey değişmedi, öyle mi? SALTIK - Evet. Ben de bunu anlatmak is- tiyorum. Bütün komisyonlar birbirimizi çok özenle izledik. Ben Sağlık-Hukuk Komisyo- nu'ndaydım. Son gece sevinçle gördük ki bu komisyon- lar gerek genel sağlık sigortası, gerek aile he- kimliğinin Türkiye'nin sağlık koşullanna uy- madığı, dışardan dayatılan kökü dışarda po- litikalar olduğu, ekonomik olarak finanse edi- lemeyeceği ve Türkiye'yi eşit ve dengeli sağ- lık hizmetine kavuşturamayacağı ve daha pek çok gerekçeyle bunlan reddettiler. Biz gece sevinerek aynldık. Ertesi sabah bütün komisyonlar bir araya gel- diler. Basm da davet edildi. Sağlıkprojesinin koordinatörü durumunda olan meslektaşımız Dr. Serdar Savaş grubun önüne çıkarak ağ- Prof. Dr. AHMET SALTIK 1953, Elazığ doğumlu. NATO bursu ile 3 ay İngiltere ve Belçika 'ya gitti Hacettepe Üniversitesi'nde tıp eğitimi yaptı. Londra Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde stajını tamamladu 1977'de tıp doktoru oldu. Biryıl Keban 'da sigorta hekimliği yaptı. 1978-80 arası Hacettepe Üniversitesi'nde Prof. Dr. Nusret Fişek'in asistanlığımyürüttü. Halk Sağlığı dalında uzman hekim oldu. Yıllarca Anadolu hastanelerinde çalıştı. 1986 'da ABD 'ye giderek 4 ay eğitim aldı. 1988'de Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 'na atandı ve bu anabilim dalını kurdu. 1990'da doçent, 1996'daprofesör oldu. 4 yü Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyeliği yaptı. Birkaç derneğin kurucusu, yöneticisi ya da üyesL dalıOsmanlıcaylaşunlansöyledi: "Memnun- lukla müşahede edilmiştir ki komisyonlan- nuz gerek aile hekimliğini, gerek genel sağfak sigortasuu, gerekse de sağükta özellestirmeyi tasvip buyurmuşlardır." Herkes birbirine baktı. Büyük bir şaşkınlık içindeydik. Ben Sayın Bakan'a baktım. Göz göze gelemedik, ama sunucunun konuşma- sının bitiminin hemen ardından hiç kimseden izin ahnadan sahneye fırlayıp mikrofonu kap- tığmıı bugün gibi hatırlıyorum. Bütün ko- misyonlara bir gece önce kabul etmedikleri önerileri daha sonra kabul edip etmedikleri- ni herkesin içinde sordum. Kabul etmedikle- rini açıkladılar. Tabii ki salonda buz gibi bir hava esti. Ola- yı televizyonlar da kayderti zaten. Yapılanı kı- nayan bir açıklamada bulunduktan sonra aşa- ğı indim ve salondan çıktım. Benim gibi dü- şünenler de salonu terk ettiler. - Bu uygulamaları 11-12 yıl sonra AKP Hükümetiyeniden gündeme getirmek iste- miyor mu? SALTIK - Evet, bunlan büyük bir üzün- tüyle izlemekteyiz. Ürkek dzelleştlrme -Peki, genelsağlık sigortası ve aile hekim- liğini uygulamaktaki amaçlan nedir? SALTIK-Bir kere sağlık hizmetlerini özel- leştirmek için altyapı hazırlıyorlar. Doğru- dan doğruya da "Sağük hizmederini tümüy- le özefleştirecegiz" diyemiyorlar. Ama gerek genel sağlık sigortası, gerekse aile hekimliğini getirdiklerinde büyük ölçü- de sağlık hizmetlerini sırtlanndan atmış ola- caklar. Onun hazırlığı içindeler. Dolaylı bir özelleştirmenin hazırlığuıı yapıyorlar. Önceki Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rei de sık sık, "Sağlık hizmederini üzerimiz- den atbkça devlet olarakrahadıyoruz" derdi. Ankara'da bir hastane vardır. Bir iki yılda bir boya badanadan geçip ye- ni tesisler açtığı zaman her seferinde Demi- rel'i de davet eder, bu şekilde kendi reklamı- nı da yapardı. - Hangi hastaneydi bu? SALTIK-GüvenHastanesi. Sorduğunuz için ismini vermiş olayım. Güven Hastanesi'nin sahipleri de bir zamanlar kendi partisinin mil- lervekilleriydi. Cellr daflılımı çok bozuk - Genelsağlık sigortası uygulanabilir mi? Bir de bununla ne amaçlanıyor? SALTIK - Bununla amaçlanan sağlık hiz- metlerinin bedelinin ödenmesini devletin sır- tından alıp hizmeti kullananlann sırtına ak- tarmaktır. Finansal gerekçesi bu. Politikacı bu- nu sunarken "Herkes sigortah olacak. Ödeye- meyeninparasmı ben ödeyeceğim.Hekimle ara- nızdaki parailişldsini kaldıracağız. Sağlık gü- vencesi bütün toplumu kapsayacak** söyle- mini kullanıyor. Bu yapılabilır bir şeyse red- detmek tabii ki olanaklı değil. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Bunu belki de Türki- ye'nin gelir dağılımına bakarak açıklama şan- sımız var. Son rakamlara göre Türkiye'de ola- ğanüstü gelir dağılımı bozukluğu sürüyor. Sosyal, sağlık güvencesi ohnayanlar aşağı yukan toplumun yüzde 4O'ı. Yani 28 müyon- luk bir insan grubu. Abdullah Gül'ün başbakanlığı döneminde sosyal güvencesi olan kesimi yüzde 81 ola- rak verirken aynı hükümetin Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanlığı yüzde 72 diyebili- yordu. Arada yüzde 9 gibi ciddi bir fark var. Sosyal güvenlikleri olanlann da aynca cep- lerinden para ödemek durumunda kaldıkla- nnı da biliyoruz. Şimdi bu yüzde 40'lık kesimi sosyal güven- lik şemsiyesi altına alacağız, diyorlar. Benim hesaplanm şöyle: Bu 28 milyon insan arasında hiç işsizlik ol- masa. Bu insanlar yılın 12 ayında tam istih- dam ediliyor olsalar. Aynca biz bu insanlar- dan asgari ücretin netinden değil de brütün- den prim kessek. Bu primleri toplamak için hiç harcama yapmasak. Bu havuza prim dol- malan gecikmese. Ülkede hiç enflasyon olmasa. Bu koşullar sağlanırsa genel sağlık sigortası için kışı ba- şına sağlanabilecek para 50-52 dolar dola- yında kalıyor. Dolayısıyla finansal açıdan genel sağlık si- gortasının tıkalı olduğunu görüyoruz. -Peki, hükümet bu çalışmaları yaparken sizden hiç gö'rüş aldı mı? SALTIK - Bunu yapmak ısteyen AKP Hü- kümeti yıllardır bu işle uğraşan benden hiç- bırgörüş almış değil. Belki sizin aracılığınız- la şimdi okurlar. Bu finansal tıkanıklığın yani su"a işin baş- ka bir boyutu şu: 1990-91 yıllannda o zamankı hükümet Lon- don School of Economics'ten Prof. AbdSnıith adlı bir lngilız uzman davet etmişti. Türkiye genel sağlık sigortası yapabılir mı, sorusuna yanıt olacak bir rapor hazırlayacaktı. Rapor kısaca üç önermeyle bitiyor. Bunlar- dan ilki şöyle diyor: "Türkiye, genel sağlık sigortasına geçme- den önce olağanüstü gelir dağılımı bozuklu- ğunu düzeltmelidir." Bu sıgortaya sahip ülkelerde kışi başına yıllık 2 bin 500 dolar sağlık giden var. Bızım ise yılda kişi başına toplam gelinmiz 2 bin 500 dolan bulmuyor. Prof. Smith bundan sonra diyor ki: "Türkiye'nin ürettiği sağlık hizmeti, niceli- ği ve niteliği bakunından yetersizdir. Bu du- rumda genel sağlık sigortası yapamazsınız. Bunu karşüayacak durumda değilsiniz." Ardından dikkati çektiği nokta şu: "Bölgeler arası kalkınma farkülığı derin uçurumlar düzeyindedir. Sağkklı insan gücü- nü. teknik donamnu, fiziki mekânlan denge- li yaymahsuuz." Prof. Abel Smith'in önerilen devletin arşiv- lerinde duruyor. Üstelik bunlar geçerlilikle- rini artmış biçimde de koruyor. Günlük geli- ri 1.5 dolar ölçü alırsanız Türkiye nüfusunun yüzde 38'i yoksul. Böyle bir ülkede siz dev- let, hükümet olarak sağlık hizmetlerini üze- rinizden atıyorsunuz; genel sağlık sigortası- na geçeceğinizi söylüyorsunuz. Ödeyebilecek olanın kendisinin ödeyeceğini, ödeyemeyecek olanın parasını da siz ödeyeceğinizi söylüyor- sunuz. Sağlık verglsl dayatılıyor - Yani altta kalanın canı çıksın mı? Yeşil kartlar ne oldu peki? SALTTK - Evet. Hep böyle oluyor. Yeşıl kart örneği çok dramatik. 1992 yılında çıka- nlan bir yasayla devlet 13.5 milyon insanımı- za yeşil kart vermiş durumda. Bunun anlamı daşu: "Ben 13.5 milyon yurttaşutu mutlak yoksul kabul ediyorum." Siz bunlardan hangi primi alacaksınız? Tabii ki hiçbir prim almayacak- sınız. Onu izleyen kesim, nüfusun yüzde 20'si olmasına karşın ulusal gelirden yüzde 8.5 pay alıyor. Buna da diyorsunuz ki: "Ey, vatandaş. senden bana verdiğin vergi- lerle yetinmeyeceğim. Benden sağhk hizmeti istiyorsan senden aynca prim alacağmı." Bu prim de eşittir ek sağlık vergisi. Bunu hiç akıldan çıkarmayuı. Yani ödediğiniz vergiler yetmiyor, sağlık hizmeti almak için ek vergi ödemek zorundasınız. Zaten Türkiye'de ver- gi adaletsizliği de ayyuka çıkmış durumda. Vergiler rantiyeye aktarılıyor - Buna bir rakam verebilir misiniz? SALTIK-Türkiye'deki vergilerin yüzde 70'i dolaylı vergiler. Toplam vergiler içinde kurum- lar vergisinin payı sadece yüzde 10. 70 milyon kişiden toplanan v ergi 86 katrih/on TL tutuyor. Bunun 65.5 katrilyonunu faize veriyorsunuz. 20 katrilyonu da faiz dışı faslı altında anapa- raya veriyorsunuz. Yani topladığınız 86 katril- yon v ergirün tamamını bir avuçrantiyeyeak- tanyorsunuz. Sonra para kalmıyor. Böylece de sağlık hizmeti gibi zorunlu hizmetleri sırtınız- dan atmak için biryığın süslü kfla, ülkenin yurt- sever ınsanlannın çabalannı bir yana iterek böyle çarpık projelerin peşinde yürümektesi- niz. Genel sağlık sigortasının uygulanamayaca- ğının bir nedeni de şu: Gelir dağılımı olağa- nüstü bozuk. Hâlâ diyorsunuz ki "Şu en altta- ki yüzde 40'Uk kesimden alabildiğinıden prim alacağım. Alamadığımınkini vereceğim.'' Ama öbür yandan en üst karmandaki, ulusal gelirin yüzde 55'ini götüren yüzde 20'lik ke- simden ek vergı ahnayı akla getirmiyorsunuz. Ama olmaz. Çünkü onlarzengini severler. Ama bunu yaparak var olan bozuk gelir dağılımıru daha da bozmuş oluyorsunuz. Eğer gelir dağı- hmını daha çok bozacak işleryaparsanız bir şey- tan döngüsünü iyice güçlendirirsiniz. Bu şey- tan döngüsü de Türkiye'nin sonunu getirir. O bakımdan genel sağlık sigortasının derhal red- dedilmesı gerekiyor. - AKP Hükümeti'nin sağlık politikasını özetiemek gerekirse neler söylersiniz? SALTIK-AKP'nin sağhk politikası gene! sağ- lık sigortası ve aile hekimliği üzerinden özel- leştirmeye gidiyor, derken genel sağlık sigor- tasının Türkiye'de yeni bir şey olmadığını bir kez daha belirttikten sonra 30,40,50 yıldır ül- kemizin gündeminde tutulduğunun da alhnı çizmek isterim. Yapılamaz bu; çünkü Türki- ye'nin yapısal engelleri var. Sayın Sağlık Ba- kanı, "Hastalan müşteri olarak göreceğiz ve müşteri memnuniyetini esas alacağız" diyor. Zaten bamteli burada kopuyor. Çünkü hastaya müşteri gözüyle baktığınız zaman o hizmetin bedelini ödeyecek insanı kendınize muhatap alı- yorsunuz demektir. Peki, bu hizmetin bedelini ödeyemeyecek olanlar ne olacak? Onlar bu ül- kenin yurttaşı değil mi? Güçlerince vergi ver- miyorlar mı? Askerlik yapmıyorlar mı? Dola- yısıyla sağlık hizmeti, doğuştan kazanılmış bir insanlık hakkı olduğuna göre, tnsan Haklan Ev- rensel Bildirgesi'nin 25. maddesinde böyle yazdığına ve Türkiye olarak oraya imza koy- duğumuza göre bu niçin böyle oluyor? Küre- selleşmenin "de facto" hukukuyla gördüğü- nüz gibi tnsan Haklan E\Tensel Bildirgesi de rukaka edihniş durumda. Devlet tüccar-yurtta; müşterl - Toparlarsak? SALTTK-Sağlık hizmetleri ülkemizin geliş- mesi ve \ arlığını sürdürmesi için stratejik önem- dedir. Sağlıklı ve eğiribniş insan gücünün sos- yal ve ekonomik kalkınmada en temel itici güç olduğu kanıtlanmış birolgudur. Türkiye'nin sağ- lık düzeyi olanaklanyla açıklanamayacak ka- dar gendır. Bu acı gerçek, ülkemizin geri kal- masında en temel engellerden birisidir. Ancak, ülkemizin bu bilimsel veriyi yeterince ka\Ta- dığı söylenemez. Kalkınma ve halkın sağhk dü- zeyi arasında asla dolaylı olmayan birincil bir matematiksel ilişki vardır. Kamuoyunun, yö- netici ve politikacılann değindiğimiz olguya hak ettiği önemi vermekte artık daha fazla gecik- memesi zorunludur. - Sağlıkgiderlerinin son rakamları nedir? SALTIK - Türkiye, iç ve dış sermaye odak- lannın baskısıyla sınırlı olanaklannı zorlayan düzeyde sağlık gideri üstlenmek durumuna sü- rüklenmektedir. Giderler 14 milyar dolar gibi, ulusal gelirinyüzde 6.5'ine varan birmakro bü- yüklüğe tırmanmıştır. İlaç vb. ürünlerle yük- sek tıp teknolojisine dayalı. giderek daha çok özelleştirilen ve kamudan beslenme oranı bü- yüyen sektör, ülkesel ölçekte toplumsal sağlık düzeyi göstergelerinin iyileşmesine beklenen katkıyı verememektedir; verimsiz kullanılmak- tadır. Sağlık alanındaki eşitsizlikler her boyu- ta derinleşerek ve yaygınlaşarak sürmektedir. Tüm bunlarakarşılık ülke, olağanüstü borç yü- kü altında kıvranırken giderek daha çok ulusal kaynak yurtdışına aktanlmaktadır. Gayri mil- li sermaye. yabancı sermayeyle işbirliğinde sa- kıncagörmemektedir. AKP eüyle dayatılan söz- de Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasansı ül- keyi bir pazar yerine, devleti tüccar-şirket ko- numuna, yurttaşı da müşteri konumuna acı- masızca indirgemektedir. Yüce Atatürk'ün görkemli uyansını anımsayalım: "Devriminve devrimciliğin kendisineyaşamsal görevier >ük- lfftiği hfllkımıyın sağhğı VP «mglamhgı hpr 7aman üzerindedurulacakunısalsorunumuzduıf So- run teknik olmaktan çok ideolojik-poütik. AKP, Gumhuriyete öldürücü darbeyi de yabancı akıl hocalan üzerinden stratejik önemdeİd sağlık sek- töründe vurmayahazırlanıyor. Ateşle oynuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle