23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ U \_j J. U M \ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN Göze gelen Göztepe!.. G ünümüzde, Göztepe'nin bir sokağı- na ad olan 'Taş Mektep'in bahçesın- de, çocuklar koşuşurdu yıllar önce- sinde. Okuldan genye taş üstünde taş kalma- mış olsa da. bir öğrencinin arkadaşlan tara- fından ders aralannda 'patates' diye çağn- larak kızdınldığını bihriz. Lakabı 'patates' olan öğrencı ıse. çocukluğunun bir dönemı Cföztepe'de geçmiş olan Nâzım Hikmet'ten başkası değıldır. Çocukluğunu Göztepe'de yaşayan ünlü ya- zarlardan bin de Vedat Günyol'dur. Cemal Süreya'nın 'Edebiyatımızın Cumhurbaş- kanı' olarak tanımladığı Günyol'un anılany- la 1920'liyıllannGöztepesi'nekonukolalım: "Göztepe'deki günlerimin bir bölümü komşu çocuklarıyla kurduğum arkadaş- Lkla güzel geçiyordu, özellikle ayaktopu ©ynayarak. Köşkün selamlık bölümünde Tıbbiye son sunıfta okuyan, güler yüzlü, sı- cakkanlı bir abla vardı. Anatomi kitabın- daki resimleri gösterir, kadınlı erkekli in- san bedeninin girdisi çıktısının, ayrıntıla- rıyla karşı karşıya getirirdi beni. O gün- lerde, köşkün iki odalık bir bölümünü be- yaz Ruslara kiralamıştık. İki karı kocay- dılar. Erkekler sabah gider, akşam gelir- lerdi. Kadınlarsa denize gider, dönüşlerin- de, mayolarıyla şezlonglara uzanıp müzik dinlerlerdi." Caddebostan Plajı'nda denlz keyfl 7O'li yıllarda Göztepe'ye taşınan Sunay Akın da, Göztepe'nin bir yazlık semt oldu- gu gerçeğini, hakem maçın bitiş düdüğünü çalmak için ikide bir saatine bakarken oyuna gıren bir futbolcu gibi son anlannda yakala- yanlardandır. Denize gitmeye niyetleri olma- sa da içlerine mayo giyerdi o yıllarda delikan- lılar. Belli mi olur, belki Caddebostan'a ini- lir, denize bir dalınıp ferahlanılırdı. Cadde'ye ınmek. denize girmekle özdeşti. Hazır Cad- de'ye gelmişken oldu olacak plaja uğrayalım denilirdı. Dönüşte, kulaç yorgunu insanlan Göztepe sokaklanndaki evlerine taşırdı fay- tonlar. Akşamüstü, Caddebostan Plajı önün- de boş fayton beklerken, 'Kervan'da oturup yorgunluk çayı yudumlamak modaydı. Yeni- len akşam yemeklerinden sonra yeniden bu- luşulur ve caddede 'piyasa'ya çıkılırdı. Son- ra, ver elini yazlık Budak Sineması. Bu ara- da, unutmadan şuracığa not düşeyim; Cadde- bostan Plaj ı" nda güneşlendiğim yıllarda, Or- han Velinin de bu plajı çok sevip sık sık gel- diğinden haberdar değildim! Yani efendim, Göztepe'nin son kaplumba- ğalannı görenlerden biri de benim. Melisa Gürpınar, her Istanbulseverin başucu kita- bı olması gereken 'İstanbul'un Gözleri Mahmur' adlı kıtabında yer alan 'deli şa- hende hanım' şiirinde Göztepe'nin değişen yüzünü şu dizelerle anlatır: yaz geceleri duvarlara oturur ates böceği toplardı bazi günler eski komşulanndan kadtnlarla çünkü göztepe'de kuş yuvalan bile dağümaktaydı hızla derüeşirdi kapı önünde veaklını hiç yitirmemişcesine kocasım anlatırdı onlara saatlerce şehande hanımı hep dinlemek gerekirdi başka bir isteği kalmamıştı insanlardan istanbul artık ona bir çöl olmuştu Klmler oturmamış kl bu semtte... İstanbul'u konu alan şiirlerde adı geçmez Göztepe'nin. Olsa olsa, Gürpınar'ınyukan- da okuduğunuz dizelerinde çıkar karşımıza. Bu konuda, Göztepe'nin hemen yanı başın- da olan Erenköy daha şanslıdır ama, birçok şair ve yazara kucak açmıştır Göztepe. Kim- ler oturmamıştır ki, bu güzel semtte; Nâzım Hikmet, Vedat Günyol, Bekir Yıldız, Os- man Şahin, Süreyya Berfe, A. Kadir, Er- dal Alova, Refik Durbaş ve daha niceleri. Ve tabi bir de Edip Cansever!.. Cansever'in Göztepe'de oturduğunu Salah Birselın 'Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu' adlı kıtabının sayfa- lanndan öğreniriz: "Vakit doldurmak için iki ahbap çavuş, Edip'in Göztepe'deki evi- ne gitmişler, orada, gece yarısına kadar poker ve içkiyle kafalarını iyice yıkamış- lardır." Öykücülerimizden ise Memduh Şevket Esendal ın kitaplan arasında göz kırpar Göz- tepe. Esendal'ı okuyarak bir Göztepe hanı- mefendisi olan Hayriye Hanım' ın yanına bır anlık da olsa konuk olalım: "İstanbul'un Erenköy'le Göztepe arasında, birkaç yıl- dır bakımsız kaimış, yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapla- dı. Hayriye hanım, bu evin ortanca kızı. daha kız sanılacak kadar taze görünen gü- zel bir kadın, bir buçuk yıldır evli ise de kocası ilkin fakülteyi, sonra da askerliğini bitirip eve yeni geldiğinden, ancak bir bu- çuk aylık evli bir hanım, yemek odasının yanındaki ufak odada kocasıyla kendisinin gömleklerini ütülüyordu." Sonra ne mi oluyor9 .. Eee. bundan sonrası size kaimış. Esendal'ın 'Gençlik' adlı öykü- sünü bulur da okursanız, Göztepe'de oturan bir ailenin yaşantısına tanık olursunuz. çetin Altan'ın şlkâyetl... Göztepe, denildiğinde, anılması gereken- lerden biri de Çerin Altan'dır. Bu usta yaza- nmız, günümüzde yerine de\f bir apartmanın dikildiği dedesinın köşkünü şöyle anlatır: "Yedi dönümlük bahçenin bir bölümü bağ, bir bölümü sebzelik, bir bölümü de çi- çek bahçesiydi. Çeşit çeşit erik, armut, ka- yısı, şeftali, kiraz, vişne, incir, ceviz, fındık ve dut ağaçlarının cömertliğiyle, bağın misketten pembe çavuşa, müşküleden çe- kirdeksiz üzüme kadar ganice büyüttüğü buğulu salkımlar. komşulara gönderilen tepsiler de dahil, tüketmekle bitmediğin- den sonunda ziyan sebil olurdu. Bahçenin arkasında özel kümesler, uşak odası, dış mutfak ve ahır vardı. Salıncağımızın ku- rulu olduğu çamlar da oradaydı." Ne var ki Çetin Altan, meyv e ve çiçek bah- çeleriyle dolu olan Göztepe'de, oynayacak bir arkadaşı olmadığından şikâyetçidir!.. Oynayacak arkadaşlanndan yoksun geçen günlerden bir gün Göztepe'deki köşkün bah- çesine pilavlı, zerdelı büyük sofralar kurulur. saz takımı ve hokkabazlar da gelmiştir. Çün- kü, Çetin Altan sünnet olacaktır!.. Ankara Müzik Festivali kapsamında üç ayrı konserde sekiz bestecimizin dokuz bestesi çalındı Türkyapıtlanna coşku dolu ilgi KEMAL KÜÇÜK Ankara Müzik Festivali bu yıl 'adı konmamış' bir 'tema' ile sü- rekli özlemini duyduğumuz bir iş- levi yerine getiriyor: Çağdaş Türk bestecilerinin yapıtlannı tanıtma... Üç ayn konserde sekiz besteci- mizin dokuz bestesinin çahndığı festivalde izlediğim, Rengim Gökmen'in yönetimindeki Bil- kent Senfoni Orkestrası'nın sun- dugu Çağdaş Türk Bestecileri Konseri, Cemal Reşit Rey'in ola- ğanüstü güzellikteki 1. Senfoni'si- ni, tam 55 yıl sonra ilk kez seslen- dırrne 'lütfunda bulunan' zihni- yete de iyi bir yanıttı aslmda. Ma- hir Cetiz, Yiğit Aydın gibi genç bestecilerimizın yeni ve güçlü ya- pıtları yanında, Ferit Tüzün'ün 'Kınah Eller' BaleSüiti'nı32yıl sonra gün ışığına çıkanp dinleyi- ciye tanıtan konser, ızleyiciden al- dığı coşku dolu alkışlarla "Türk yapıtı çalarsak izleyici gelmi- yor" sözde gerekçesini de havada bıraktı. Leff İlk kez seslendirildi Sezon başında yeni kurulan Baş- kent Üniversitesi Oda Orkestra- sı'ndan ilk kez dinledigim, Mahir Cetiz'in 'Giriş ve Tango' adlı ya- pıtı, çok güçlü bir bestecinin ufuk- ta göründüğünü müjdeliyordu. Bu festivalde Türkiye'de ilk kez ses- lendirilen 'Left' adlı 'senfonik bö- lüm', aslında bu yazının hacmini çok aşan teknik inceleme/çözüm- lemeleri hak ediyor. Ama ben sa- dece, genel bir bakışla şunu söyle- yeceğim: On dakikalık bu kısa ya- pıt, olağanüstü zengin fikir yoğun- luğu ve son derece olgun bir 'ya- pı' ortaya koyuyor. 27 yaşındaki bestecimizde en dikkat çekici özellik, 1950 sonrası müzik anla- yışında ortaya çıkan, modern sana- tın da büyük sorunlarmdan biri olan 'içtenlik' kuşkusunu ortadan kaldıran yapmacıksız doğal bir "kendiliğindenlik" taşıyor. Bu, duygunun düşünceleştirilmesi ola- rak adlandırdığım besteleme süre- cinde, yapıta büyük sanatsal güç katıyor. Son derece karmaşık bir dil kul- lanılan yapıt 'romantik dönemde ngim Gökmen'in yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası'nın sunduğu Çağdaş Türk Bestecileri Konseri, Cemal Reşit Rey'in olağanüstü güzellikteki 1. Senfoni'sini, tam 55 yıl sonra ilk kez seslendirme 'lütfunda bulunan' zihniyete de iyi bir yanıttı aslmda. Mahir Cetiz, Yiğit Aydın gibi genç bestecilerimizin yeni ve güçlü yapıtlan yanında, Ferit Tüzün'ün 'Kınah Eller' Bale Süiti'ni 32 yıl sonra gün ışığına çıkanp dinleyiciye tanıtan konser, izleyiciden aldığı alkışlarla "Türk yapıtı çalarsak izleyici gelmiyor" sözde gerekçesini de havada bıraktı. takılıp kaimış' bir dinleyiciye bi- le çekici gelen, heyecan verici, rit- mik. ezgisel ve armonik buluşlar- la dolu... Mahir Cetiz, Left'in tüm ezgisel ve armonik içeriğini kendi ürettiği bir makamsal yapının tü- revleri olarak oluşturmuş. Çalgıla- ma açısından son derece güçlü renklere ve yoğunluğa sahip olan yapıtta, büyük bir gerilim ve kar- gaşa giderek uzun soluklu bir sü- kûna erişiyor. Rengim Gökmen, yönetim açısından güçlüklerle do- lu yapıtı son derece kesin çerçeve- ler içinde dengeli bir bütünlüğe eriştiren bir yorum gösterdi. Bu yorumdan da anlaşılıyor ki kendi öğrencisi olan Cetiz'in duyuş ve düşünce sistemini iyi bilen Gök- men, artık kalitesine alıştığımız Bilkent Senfoni Orkestrasf na an- latmakta hiç zorlanmamış. Bu konserdeki yorumun, CD'den dinledığım ve 27 Şubat 2002'de BBC Senfoni Orkestra- sı'nın seslendirdiği yorumdan çok daha dengeli ve etkili bir 'dina- mik' yarattığım rahatlıkla söyle- yebilirim. 'Adım-Oyun-Ağır-Başka' Bestecilik alanında genç yaşm- da birçok ödül alan ve aynı zaman- da mühendislik, müzik bilimi ve sosyoloji üzerine yaptığı güçlü eği- timı felsefik bir düzlemde birleş- tiren Yiğit Aydm'ın 'Adım-Oyun- Ağır-Başka' adlı orkestra süitinde ilk kuşak bestecilerimizin yarar- landığı makamsal müzik ve halk müziğimize farklı bir yaklaşım gösterdiğini gördük; bu müziklerin bütünlük taşıyan Şapılarının' tü- mü yerine ezgisel anlık kesitler alarak bunun üzerine yeni bir yapı kurmayı denemiş... Anlatım dili ve kullandığı müziksel malzeme açı- sından Cetiz'den farklı bir yol iz- leyen bu yetenekh bestecimizin çalgılamada yer yer bana göre za- vıf denebilecek fazla 'duru' ve ba- sit kombinasyonlar kullandığını. bu nedenle de yer yer Cetiz'in Left'inin uyandırdığı 'etki gücü- ne' ulaşamadığını söylemeliyim. Yine de, bu yapıtın sonunda dinle- yici alkışlannın bu düşüncemle ters orantıh bir coşku taşımasına sevinmedim desem yalan olur. Ve 37 yıl sonra dinleyebildiği- miz Ferit Tüzün'ün 'Kınah El- ler'ı... Eşini öldüren adamla evlenip gerdek gecesi onu öldürerek öcü- nü alan kadının öyküsü üzerine ya- zılan bu bale müziğinde, Tüzün, karakteristik, müziksel 'trükleri- ni' bu kez daha yoğun ve girift, nt- mik ve ezgisel bir örgü içinde erit- miş. Diğer yapıtlanna göre ajitas- yona yönelik, çok daha yırtıcı pa- sajlar, çalgılamadaki renk ustalığı ile birİeşince dinleyeni yerinde oturtmayan bir enerji içine alıyor. Konserin finaline yakışan bir alkış rüzgân da bestecinin görsel figür- lere göre kurduğu fikirlerin. salt müziksel imgeler olarak da çok tu- tulduğunu gösteriyordu; müziğin kesinlik taşımayan çok yönlü an- lam zenginliği de bu soyut yapı- sında yatmıyor mu? Konser sonun- da, Bilkent Senfoni Orkestrası'nın çoğunluğu yabancı olan müzisyen- lerinin çaldıkları yapıtlar hakkın- daki övücü sözlerini duymak insa- na mutluluk veriyor. Acaba yüzleri kızardı mı? Festivalin bundan sonraki kon- serlerinde çalınacak Türk yapıtla- n aynı coşkulu alkışlan alır mı bi- lemiyorum. Bilemediğim bir şey daha var: Eğerbu konseri izlediler ve seyircinin coşkusunu gördüler- se geçen yılki festivalın kapanış konserinde Türk bestecilerin ya- pıtlannı çaldıktan sonra, TV ka- meramanlarına gizlice, "Böyle şeyler de çalınır mı?" diye dert yanan CSO'nun genç müzısyenle- rinin vüzleri biraz kızardı mı? ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Yurtdışında bulunan yazanmızın yazısını, elimize ulaşmadığından yayımlayamıyoruz. 'Peter Pan'in maceraları • Kültür Servisi - P.J. Hogan'ın yönettiği çocuk klasıği Peter Pan'in sinema uyarlaması 23 Nisan'da ülkemizde gösterime girecek. Fılmde Peter Pan, kız arkadaşı Wendy, küçük kıskanç peri Tınker Bell, Kayıp Şehir Neverland'li minıkler ve ezeli düşmanlan Kaptan Hook'un nefes kesen maceralan bilgisayarda yaratılan sıhirli fantastik bir atmosferde anlatılıyor. Peter Pan'i Jason Isaacs'in canlandırdığı filmin diğer rollerinde, Jeremy Sumpter, Rachel Hurd-Wood, Lynn Redgrave ve Rıchard Briers oynuyor. Güpsel'in kitabı Fransızca'da • Kültür Servisi - Nedim Gürsel'in kısa bir süre önce Doğan Kitap"tan çıkan kitabı 'Sağ Salım Kavuşsak" Fransızca'ya çevrildi. Gürsel'in çocukluğunu anlattığı kitap, Pans'in en ünlü kıtapçısı olarak tanınan Le Hune'ün vıtnnınde sergılenirken kitabevınin içinde de 'en çok satanlar" arasında bulunuyordu. Kitabın kapağını kocaman bir Türk Bayrağı'nın oluşturması ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması görüşmeleri nedeniyle Fransa'da çok gündemde olması kitabın satışını olumlu etkiliyor. La Hune Kitabevı'nin ilgilileri, Nedim Gürsel'in Fransa'da sevilen ve okunan bir yazar olduğunu belirtıyor. 2. Yıldız Kısa Film Festivali I Kültür Servisi - 10-14 Mayıs tarihleri arasında yapılacak '2. Yıldız Kısa Film Festivali' kapsamında bir kısa film yanşması düzenlenıyor. Kurmaca, canlandırma ve deneysel dallarda yapılmış filmlerin katılabileceği yanşmada, konu suıırlaması yok. Yanşmaya son katılım tarihi 26 Nisan 2004. Yanşmaya ön seçici kurulun kabul edeceği filmler festivalde gösterilecekken, ana seçici kuruldan geçecek filmler ise ödüllendirilecek. Festivalin seçici kurulu Tunca Arslan, Mustafa Uğurlu, Bülent Berkman, Çağan Irmak, Işıl Özgentürk, Rıza Kıraç ve Fırat Sayıcı'dan oluşuyor. (Katılım formu ve bilgi için: wM.yildizkisafilm.org / Tel: 0 212 260 08 01) BUGUN • BABYLON'da 21.30'da Big Jack Johnson & The Oliers'ın konsen. (0 212 292 73 68) • BOSTANCI HATAY RESTAURANT'da 15.00'te 'Sabahattin Kudret Aksal'ı Anma Toplantısı'. Konuşanlar: Adil tzci, Erdoğan Ersever, Fügen Kıvılcımer, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Nevzat Doğan ve Suat N. Özturna. (0 216 361 33 57) • YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ nde 16.00"da Yurdanur Salman'm yöneteceği 'Çeviri Semineri: Yazın Metinleri (II. Grup)' konulu kitap-lık Atölyesi. (0 212 252 47 00) • İFSAK'ta 14.00 te 'Barı Yakasının Hikâyesi', 17.00'de 'Şöhret' fihnlerinin gösterimı. (0 212 292 42 01) İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE BUGUN • EMEK SİNEMASI'nda 11.00'de 'Sonsuz Sokaklar', 13. 30da 'Koktebel'e Yolculuk', 16.00'da 'Kanh Altın'. 19.00'da 'İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış...', 21.30 da 'Acemiler'. (0 212 293 84 39) • ATLAS SİNEMASI'nda 11.00'de 'Dünyanın Ortası', 13 3O'da'CanımBabacığım', 16.00'da 'Kocakanlar'. 19 00da 'AşıkKadınlar', 21.30'da 'Gloria'. (0 212 252 85 76) • SİNEPOP SİNEMASInda 11.00'de 'Kasaba', 13.30'da'Osama'. 16.00'da'Hiç', 19.00'da 'Sevgili Can Düşmanım', 21.30'da 'Belki Bir Başka Vakit'. (0 212 251 11 76) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 11.00'de 'Sırtlarındaki Hayat+Penceremde Sardunyalar', 13.30'da 'Kendini Geliştir ya da Çek Git!', 16.00'da 'Kafkas Mahkûmlan+Teröristim'. 19 OO'da 'Piano Blues (Blues 7)', 21.30'da 'Gel ve Git'. (0 212 251 32 40) • ATLAS 2 SİNEMASI'nda 11.00'de 'Şeytanın Ateşiyle Isınmak (Blues 4)', 13 30 da 'Babalâr ve Oğulları (Blues 5)', 16.00 da 'Kırmızı, Beyaz ve Blues (Blues 6)', 19.00'da 'Margarerte'in Şöleni', 21.30'da 'Yedek Parçalar'. (0 212 252 85 76) • REXX SİNEMASInda 11.00'de 'Canlılar Arasında Bir Yer'. 13.30'da 'Ara\ 16.00'da 'Baba ve Oğlu', 19.00'da Yüın Adamı', 21 30 da 'Twent> nine Palms' (0 216 336 01 12)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle