Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 NİSAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J\_ U \_j J. U M \ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKIN
Göze gelen Göztepe!..
G
ünümüzde, Göztepe'nin bir sokağı-
na ad olan 'Taş Mektep'in bahçesın-
de, çocuklar koşuşurdu yıllar önce-
sinde. Okuldan genye taş üstünde taş kalma-
mış olsa da. bir öğrencinin arkadaşlan tara-
fından ders aralannda 'patates' diye çağn-
larak kızdınldığını bihriz. Lakabı 'patates'
olan öğrencı ıse. çocukluğunun bir dönemı
Cföztepe'de geçmiş olan Nâzım Hikmet'ten
başkası değıldır.
Çocukluğunu Göztepe'de yaşayan ünlü ya-
zarlardan bin de Vedat Günyol'dur. Cemal
Süreya'nın 'Edebiyatımızın Cumhurbaş-
kanı' olarak tanımladığı Günyol'un anılany-
la 1920'liyıllannGöztepesi'nekonukolalım:
"Göztepe'deki günlerimin bir bölümü
komşu çocuklarıyla kurduğum arkadaş-
Lkla güzel geçiyordu, özellikle ayaktopu
©ynayarak. Köşkün selamlık bölümünde
Tıbbiye son sunıfta okuyan, güler yüzlü, sı-
cakkanlı bir abla vardı. Anatomi kitabın-
daki resimleri gösterir, kadınlı erkekli in-
san bedeninin girdisi çıktısının, ayrıntıla-
rıyla karşı karşıya getirirdi beni. O gün-
lerde, köşkün iki odalık bir bölümünü be-
yaz Ruslara kiralamıştık. İki karı kocay-
dılar. Erkekler sabah gider, akşam gelir-
lerdi. Kadınlarsa denize gider, dönüşlerin-
de, mayolarıyla şezlonglara uzanıp müzik
dinlerlerdi."
Caddebostan Plajı'nda denlz keyfl
7O'li yıllarda Göztepe'ye taşınan Sunay
Akın da, Göztepe'nin bir yazlık semt oldu-
gu gerçeğini, hakem maçın bitiş düdüğünü
çalmak için ikide bir saatine bakarken oyuna
gıren bir futbolcu gibi son anlannda yakala-
yanlardandır. Denize gitmeye niyetleri olma-
sa da içlerine mayo giyerdi o yıllarda delikan-
lılar. Belli mi olur, belki Caddebostan'a ini-
lir, denize bir dalınıp ferahlanılırdı. Cadde'ye
ınmek. denize girmekle özdeşti. Hazır Cad-
de'ye gelmişken oldu olacak plaja uğrayalım
denilirdı. Dönüşte, kulaç yorgunu insanlan
Göztepe sokaklanndaki evlerine taşırdı fay-
tonlar. Akşamüstü, Caddebostan Plajı önün-
de boş fayton beklerken, 'Kervan'da oturup
yorgunluk çayı yudumlamak modaydı. Yeni-
len akşam yemeklerinden sonra yeniden bu-
luşulur ve caddede 'piyasa'ya çıkılırdı. Son-
ra, ver elini yazlık Budak Sineması. Bu ara-
da, unutmadan şuracığa not düşeyim; Cadde-
bostan Plaj ı" nda güneşlendiğim yıllarda, Or-
han Velinin de bu plajı çok sevip sık sık gel-
diğinden haberdar değildim!
Yani efendim, Göztepe'nin son kaplumba-
ğalannı görenlerden biri de benim. Melisa
Gürpınar, her Istanbulseverin başucu kita-
bı olması gereken 'İstanbul'un Gözleri
Mahmur' adlı kıtabında yer alan 'deli şa-
hende hanım' şiirinde Göztepe'nin değişen
yüzünü şu dizelerle anlatır:
yaz geceleri duvarlara oturur
ates böceği toplardı
bazi günler eski komşulanndan kadtnlarla
çünkü göztepe'de kuş yuvalan bile
dağümaktaydı hızla
derüeşirdi kapı önünde
veaklını hiç yitirmemişcesine
kocasım anlatırdı onlara saatlerce
şehande hanımı hep dinlemek gerekirdi
başka bir isteği kalmamıştı insanlardan
istanbul artık ona bir çöl olmuştu
Klmler oturmamış kl bu semtte...
İstanbul'u konu alan şiirlerde adı geçmez
Göztepe'nin. Olsa olsa, Gürpınar'ınyukan-
da okuduğunuz dizelerinde çıkar karşımıza.
Bu konuda, Göztepe'nin hemen yanı başın-
da olan Erenköy daha şanslıdır ama, birçok
şair ve yazara kucak açmıştır Göztepe. Kim-
ler oturmamıştır ki, bu güzel semtte; Nâzım
Hikmet, Vedat Günyol, Bekir Yıldız, Os-
man Şahin, Süreyya Berfe, A. Kadir, Er-
dal Alova, Refik Durbaş ve daha niceleri.
Ve tabi bir de Edip Cansever!.. Cansever'in
Göztepe'de oturduğunu Salah Birselın 'Ah
Beyoğlu Vah Beyoğlu' adlı kıtabının sayfa-
lanndan öğreniriz: "Vakit doldurmak için
iki ahbap çavuş, Edip'in Göztepe'deki evi-
ne gitmişler, orada, gece yarısına kadar
poker ve içkiyle kafalarını iyice yıkamış-
lardır."
Öykücülerimizden ise Memduh Şevket
Esendal ın kitaplan arasında göz kırpar Göz-
tepe. Esendal'ı okuyarak bir Göztepe hanı-
mefendisi olan Hayriye Hanım' ın yanına bır
anlık da olsa konuk olalım: "İstanbul'un
Erenköy'le Göztepe arasında, birkaç yıl-
dır bakımsız kaimış, yollarını ot basmış,
çamları yükselip saçaklarına el atmış olan
bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapla-
dı. Hayriye hanım, bu evin ortanca kızı.
daha kız sanılacak kadar taze görünen gü-
zel bir kadın, bir buçuk yıldır evli ise de
kocası ilkin fakülteyi, sonra da askerliğini
bitirip eve yeni geldiğinden, ancak bir bu-
çuk aylık evli bir hanım, yemek odasının
yanındaki ufak odada kocasıyla kendisinin
gömleklerini ütülüyordu."
Sonra ne mi oluyor9
.. Eee. bundan sonrası
size kaimış. Esendal'ın 'Gençlik' adlı öykü-
sünü bulur da okursanız, Göztepe'de oturan
bir ailenin yaşantısına tanık olursunuz.
çetin Altan'ın şlkâyetl...
Göztepe, denildiğinde, anılması gereken-
lerden biri de Çerin Altan'dır. Bu usta yaza-
nmız, günümüzde yerine de\f
bir apartmanın
dikildiği dedesinın köşkünü şöyle anlatır:
"Yedi dönümlük bahçenin bir bölümü
bağ, bir bölümü sebzelik, bir bölümü de çi-
çek bahçesiydi. Çeşit çeşit erik, armut, ka-
yısı, şeftali, kiraz, vişne, incir, ceviz, fındık
ve dut ağaçlarının cömertliğiyle, bağın
misketten pembe çavuşa, müşküleden çe-
kirdeksiz üzüme kadar ganice büyüttüğü
buğulu salkımlar. komşulara gönderilen
tepsiler de dahil, tüketmekle bitmediğin-
den sonunda ziyan sebil olurdu. Bahçenin
arkasında özel kümesler, uşak odası, dış
mutfak ve ahır vardı. Salıncağımızın ku-
rulu olduğu çamlar da oradaydı."
Ne var ki Çetin Altan, meyv e ve çiçek bah-
çeleriyle dolu olan Göztepe'de, oynayacak
bir arkadaşı olmadığından şikâyetçidir!..
Oynayacak arkadaşlanndan yoksun geçen
günlerden bir gün Göztepe'deki köşkün bah-
çesine pilavlı, zerdelı büyük sofralar kurulur.
saz takımı ve hokkabazlar da gelmiştir. Çün-
kü, Çetin Altan sünnet olacaktır!..
Ankara Müzik Festivali kapsamında üç ayrı konserde sekiz bestecimizin dokuz bestesi çalındı
Türkyapıtlanna coşku dolu ilgi
KEMAL KÜÇÜK
Ankara Müzik Festivali bu yıl
'adı konmamış' bir 'tema' ile sü-
rekli özlemini duyduğumuz bir iş-
levi yerine getiriyor: Çağdaş Türk
bestecilerinin yapıtlannı tanıtma...
Üç ayn konserde sekiz besteci-
mizin dokuz bestesinin çahndığı
festivalde izlediğim, Rengim
Gökmen'in yönetimindeki Bil-
kent Senfoni Orkestrası'nın sun-
dugu Çağdaş Türk Bestecileri
Konseri, Cemal Reşit Rey'in ola-
ğanüstü güzellikteki 1. Senfoni'si-
ni, tam 55 yıl sonra ilk kez seslen-
dırrne 'lütfunda bulunan' zihni-
yete de iyi bir yanıttı aslmda. Ma-
hir Cetiz, Yiğit Aydın gibi genç
bestecilerimizın yeni ve güçlü ya-
pıtları yanında, Ferit Tüzün'ün
'Kınah Eller' BaleSüiti'nı32yıl
sonra gün ışığına çıkanp dinleyi-
ciye tanıtan konser, ızleyiciden al-
dığı coşku dolu alkışlarla "Türk
yapıtı çalarsak izleyici gelmi-
yor" sözde gerekçesini de havada
bıraktı.
Leff İlk kez seslendirildi
Sezon başında yeni kurulan Baş-
kent Üniversitesi Oda Orkestra-
sı'ndan ilk kez dinledigim, Mahir
Cetiz'in 'Giriş ve Tango' adlı ya-
pıtı, çok güçlü bir bestecinin ufuk-
ta göründüğünü müjdeliyordu. Bu
festivalde Türkiye'de ilk kez ses-
lendirilen 'Left' adlı 'senfonik bö-
lüm', aslında bu yazının hacmini
çok aşan teknik inceleme/çözüm-
lemeleri hak ediyor. Ama ben sa-
dece, genel bir bakışla şunu söyle-
yeceğim: On dakikalık bu kısa ya-
pıt, olağanüstü zengin fikir yoğun-
luğu ve son derece olgun bir 'ya-
pı' ortaya koyuyor. 27 yaşındaki
bestecimizde en dikkat çekici
özellik, 1950 sonrası müzik anla-
yışında ortaya çıkan, modern sana-
tın da büyük sorunlarmdan biri
olan 'içtenlik' kuşkusunu ortadan
kaldıran yapmacıksız doğal bir
"kendiliğindenlik" taşıyor. Bu,
duygunun düşünceleştirilmesi ola-
rak adlandırdığım besteleme süre-
cinde, yapıta büyük sanatsal güç
katıyor.
Son derece karmaşık bir dil kul-
lanılan yapıt 'romantik dönemde
ngim Gökmen'in yönetimindeki Bilkent Senfoni
Orkestrası'nın sunduğu Çağdaş Türk Bestecileri Konseri,
Cemal Reşit Rey'in olağanüstü güzellikteki 1. Senfoni'sini,
tam 55 yıl sonra ilk kez seslendirme 'lütfunda bulunan'
zihniyete de iyi bir yanıttı aslmda. Mahir Cetiz, Yiğit Aydın gibi
genç bestecilerimizin yeni ve güçlü yapıtlan yanında, Ferit
Tüzün'ün 'Kınah Eller' Bale Süiti'ni 32 yıl sonra gün ışığına çıkanp
dinleyiciye tanıtan konser, izleyiciden aldığı alkışlarla "Türk yapıtı
çalarsak izleyici gelmiyor" sözde gerekçesini de havada bıraktı.
takılıp kaimış' bir dinleyiciye bi-
le çekici gelen, heyecan verici, rit-
mik. ezgisel ve armonik buluşlar-
la dolu... Mahir Cetiz, Left'in tüm
ezgisel ve armonik içeriğini kendi
ürettiği bir makamsal yapının tü-
revleri olarak oluşturmuş. Çalgıla-
ma açısından son derece güçlü
renklere ve yoğunluğa sahip olan
yapıtta, büyük bir gerilim ve kar-
gaşa giderek uzun soluklu bir sü-
kûna erişiyor. Rengim Gökmen,
yönetim açısından güçlüklerle do-
lu yapıtı son derece kesin çerçeve-
ler içinde dengeli bir bütünlüğe
eriştiren bir yorum gösterdi. Bu
yorumdan da anlaşılıyor ki kendi
öğrencisi olan Cetiz'in duyuş ve
düşünce sistemini iyi bilen Gök-
men, artık kalitesine alıştığımız
Bilkent Senfoni Orkestrasf na an-
latmakta hiç zorlanmamış.
Bu konserdeki yorumun,
CD'den dinledığım ve 27 Şubat
2002'de BBC Senfoni Orkestra-
sı'nın seslendirdiği yorumdan çok
daha dengeli ve etkili bir 'dina-
mik' yarattığım rahatlıkla söyle-
yebilirim.
'Adım-Oyun-Ağır-Başka'
Bestecilik alanında genç yaşm-
da birçok ödül alan ve aynı zaman-
da mühendislik, müzik bilimi ve
sosyoloji üzerine yaptığı güçlü eği-
timı felsefik bir düzlemde birleş-
tiren Yiğit Aydm'ın 'Adım-Oyun-
Ağır-Başka' adlı orkestra süitinde
ilk kuşak bestecilerimizin yarar-
landığı makamsal müzik ve halk
müziğimize farklı bir yaklaşım
gösterdiğini gördük; bu müziklerin
bütünlük taşıyan Şapılarının' tü-
mü yerine ezgisel anlık kesitler
alarak bunun üzerine yeni bir yapı
kurmayı denemiş... Anlatım dili ve
kullandığı müziksel malzeme açı-
sından Cetiz'den farklı bir yol iz-
leyen bu yetenekh bestecimizin
çalgılamada yer yer bana göre za-
vıf denebilecek fazla 'duru' ve ba-
sit kombinasyonlar kullandığını.
bu nedenle de yer yer Cetiz'in
Left'inin uyandırdığı 'etki gücü-
ne' ulaşamadığını söylemeliyim.
Yine de, bu yapıtın sonunda dinle-
yici alkışlannın bu düşüncemle
ters orantıh bir coşku taşımasına
sevinmedim desem yalan olur.
Ve 37 yıl sonra dinleyebildiği-
miz Ferit Tüzün'ün 'Kınah El-
ler'ı...
Eşini öldüren adamla evlenip
gerdek gecesi onu öldürerek öcü-
nü alan kadının öyküsü üzerine ya-
zılan bu bale müziğinde, Tüzün,
karakteristik, müziksel 'trükleri-
ni' bu kez daha yoğun ve girift, nt-
mik ve ezgisel bir örgü içinde erit-
miş. Diğer yapıtlanna göre ajitas-
yona yönelik, çok daha yırtıcı pa-
sajlar, çalgılamadaki renk ustalığı
ile birİeşince dinleyeni yerinde
oturtmayan bir enerji içine alıyor.
Konserin finaline yakışan bir alkış
rüzgân da bestecinin görsel figür-
lere göre kurduğu fikirlerin. salt
müziksel imgeler olarak da çok tu-
tulduğunu gösteriyordu; müziğin
kesinlik taşımayan çok yönlü an-
lam zenginliği de bu soyut yapı-
sında yatmıyor mu? Konser sonun-
da, Bilkent Senfoni Orkestrası'nın
çoğunluğu yabancı olan müzisyen-
lerinin çaldıkları yapıtlar hakkın-
daki övücü sözlerini duymak insa-
na mutluluk veriyor.
Acaba yüzleri kızardı mı?
Festivalin bundan sonraki kon-
serlerinde çalınacak Türk yapıtla-
n aynı coşkulu alkışlan alır mı bi-
lemiyorum. Bilemediğim bir şey
daha var: Eğerbu konseri izlediler
ve seyircinin coşkusunu gördüler-
se geçen yılki festivalın kapanış
konserinde Türk bestecilerin ya-
pıtlannı çaldıktan sonra, TV ka-
meramanlarına gizlice, "Böyle
şeyler de çalınır mı?" diye dert
yanan CSO'nun genç müzısyenle-
rinin vüzleri biraz kızardı mı?
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Yurtdışında bulunan yazanmızın yazısını, elimize
ulaşmadığından yayımlayamıyoruz.
'Peter Pan'in maceraları
• Kültür Servisi - P.J. Hogan'ın yönettiği
çocuk klasıği Peter Pan'in sinema uyarlaması
23 Nisan'da ülkemizde gösterime girecek.
Fılmde Peter Pan, kız arkadaşı Wendy, küçük
kıskanç peri Tınker Bell, Kayıp Şehir
Neverland'li minıkler ve ezeli düşmanlan
Kaptan Hook'un nefes kesen maceralan
bilgisayarda yaratılan sıhirli fantastik bir
atmosferde anlatılıyor. Peter Pan'i Jason
Isaacs'in canlandırdığı filmin diğer rollerinde,
Jeremy Sumpter, Rachel Hurd-Wood, Lynn
Redgrave ve Rıchard Briers oynuyor.
Güpsel'in kitabı Fransızca'da
• Kültür Servisi -
Nedim Gürsel'in
kısa bir süre önce
Doğan Kitap"tan
çıkan kitabı 'Sağ
Salım Kavuşsak"
Fransızca'ya
çevrildi. Gürsel'in
çocukluğunu
anlattığı kitap,
Pans'in en ünlü
kıtapçısı olarak
tanınan Le Hune'ün
vıtnnınde sergılenirken kitabevınin içinde de
'en çok satanlar" arasında bulunuyordu. Kitabın
kapağını kocaman bir Türk Bayrağı'nın
oluşturması ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
katılması görüşmeleri nedeniyle Fransa'da çok
gündemde olması kitabın satışını olumlu
etkiliyor. La Hune Kitabevı'nin ilgilileri,
Nedim Gürsel'in Fransa'da sevilen ve okunan
bir yazar olduğunu belirtıyor.
2. Yıldız Kısa Film Festivali
I Kültür Servisi - 10-14 Mayıs tarihleri
arasında yapılacak '2. Yıldız Kısa Film
Festivali' kapsamında bir kısa film yanşması
düzenlenıyor. Kurmaca, canlandırma ve
deneysel dallarda yapılmış filmlerin
katılabileceği yanşmada, konu suıırlaması yok.
Yanşmaya son katılım tarihi 26 Nisan 2004.
Yanşmaya ön seçici kurulun kabul edeceği
filmler festivalde gösterilecekken, ana seçici
kuruldan geçecek filmler ise ödüllendirilecek.
Festivalin seçici kurulu Tunca Arslan, Mustafa
Uğurlu, Bülent Berkman, Çağan Irmak, Işıl
Özgentürk, Rıza Kıraç ve Fırat Sayıcı'dan
oluşuyor. (Katılım formu ve bilgi için:
wM.yildizkisafilm.org / Tel: 0 212 260 08 01)
BUGUN
• BABYLON'da 21.30'da Big Jack Johnson
& The Oliers'ın konsen. (0 212 292 73 68)
• BOSTANCI HATAY RESTAURANT'da
15.00'te 'Sabahattin Kudret Aksal'ı Anma
Toplantısı'. Konuşanlar: Adil tzci, Erdoğan
Ersever, Fügen Kıvılcımer, Mehmet
Zaman Saçlıoğlu, Nevzat Doğan ve Suat
N. Özturna. (0 216 361 33 57)
• YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ nde
16.00"da Yurdanur Salman'm yöneteceği
'Çeviri Semineri: Yazın Metinleri
(II. Grup)' konulu kitap-lık Atölyesi.
(0 212 252 47 00)
• İFSAK'ta 14.00 te 'Barı Yakasının
Hikâyesi', 17.00'de 'Şöhret' fihnlerinin
gösterimı. (0 212 292 42 01)
İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE BUGUN
• EMEK SİNEMASI'nda 11.00'de 'Sonsuz
Sokaklar', 13. 30da 'Koktebel'e Yolculuk',
16.00'da 'Kanh Altın'. 19.00'da 'İlkbahar,
Yaz, Sonbahar, Kış...', 21.30 da 'Acemiler'.
(0 212 293 84 39)
• ATLAS SİNEMASI'nda 11.00'de 'Dünyanın
Ortası', 13 3O'da'CanımBabacığım', 16.00'da
'Kocakanlar'. 19 00da 'AşıkKadınlar',
21.30'da 'Gloria'. (0 212 252 85 76)
• SİNEPOP SİNEMASInda 11.00'de
'Kasaba', 13.30'da'Osama'. 16.00'da'Hiç',
19.00'da 'Sevgili Can Düşmanım', 21.30'da
'Belki Bir Başka Vakit'. (0 212 251 11 76)
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda 11.00'de
'Sırtlarındaki Hayat+Penceremde
Sardunyalar', 13.30'da 'Kendini Geliştir ya
da Çek Git!', 16.00'da 'Kafkas
Mahkûmlan+Teröristim'. 19 OO'da 'Piano
Blues (Blues 7)', 21.30'da 'Gel ve Git'.
(0 212 251 32 40)
• ATLAS 2 SİNEMASI'nda 11.00'de
'Şeytanın Ateşiyle Isınmak (Blues 4)',
13 30 da 'Babalâr ve Oğulları (Blues 5)',
16.00 da 'Kırmızı, Beyaz ve Blues (Blues 6)',
19.00'da 'Margarerte'in Şöleni', 21.30'da
'Yedek Parçalar'. (0 212 252 85 76)
• REXX SİNEMASInda 11.00'de 'Canlılar
Arasında Bir Yer'. 13.30'da 'Ara\ 16.00'da
'Baba ve Oğlu', 19.00'da Yüın Adamı',
21 30 da 'Twent> nine Palms'
(0 216 336 01 12)