Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10MART2004 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
ÂÇL
'.
MÜMTAZ&OYSAL
Çezüm ve Çbziim
JÇARŞI taraftaki görüşmecilerden biri, verilen ara-
dakarşılıklıkonuşgTken "1960'ta başkalannca 'em-
poze' ediien, yaw zoıiayarak kabul ettihlen çözüm
üçyi'cıksûrrrtiJı&ve 1963'te kapışmıştık; şimdikizor-
f
am& kaçyıl sürecek?" diyor.
DaytonAnlaşrnası'yfayaratılanBosna-Hersekçö-
îümünün cılızlığını, Oslo sonrasında Filistin'de olan-
arı oüşündükçe, kendisine hak vermemek çok zor.
Gerçi Ikınci Dünya Savaşı sonrasındaAlmanya'yla
Japcnya'nın ımzaladıklan barış antlaşmalarında da
zorla kabul ettiriş -vardı. "Güneşin Oğlu" Hirobi-
to'nun "/atefafay"vesilindirşapkaylaMissourizırh-
lısının güvertesine getirilişini kim unutabilir? Ama
onlar. bir savaştın ertesinde, haklıyla haksızın, ye-
nenle yenilenin |-»erkesçe de öyle görülüp bilindiği du-
rumlardı.
Kıbns'ta böyle mi?
• • •
Hukuk ne derse desin, 1974'ü Türkiye dışında bü-
tün dünya "istila" aaydı.
Ada Türklerinîn kurduğu devlet tanınmazken, on-
lara 1963-1974 ara&mın eziyetlenni yaşatanlar "meş-
ru hükümet" sayılmaya devam ettiler.
Ankara'nın Kıbns politikalannda ve Kuzey Lefko-
şa'daki yönetimlerin tutumlarında da bir yığın yan-
lış bulabilirsıniz. Ama, dünyanın ve dünyaya hükme-
denlerin hiç mi \/ebali yoktur? Güvenlik Konseyi ka-
rarı bıle olmaksızın sürdürülen ambargolar neyin ne-
sidir?
Şöyle ya da böyle, bu tablo, herhalde büyük bir
başansızhğın tablosujdur.
Tabii, şimdiye kadarki başarısızlık, bundan sonra-
sı için haklı bir davadan vazgeçmek anlamına gel-
meyebilirdi. Ne var ki, Türkiye'nin AB'den tarih alma
telaşı ve Kıbns konusunda verdiğı izlenimler, bu tarz
bır azımli tutumu artık iyice zoriaştırmış ve olayların
baskısıyla yeni birçozüm arayışına girilmiştir.
Sanki kaybed ilen bir savaş olmuş da onun son-
rasında yenenlerden aman ve insaf dıleyen bir ye-
nik ülke havası var tutumumuzda.
• • •
Elbet, çözümden çözüme fark olmalıdır.
8ütün olumsuzluklarla sınırlamalara ve karanlık
görüntünün yarattığı kötümserliğe karşın haklılığına
inanan taraf olarak, yine de çözüm arayışında "müm-
kün olanın en iyisi"n i almak için direnmek gerekiyor.
Yalnız, birşeyi de hiç unutmadan: Bu noktayage-
liş, başlangıçtan beri, yapılabilecek olanları vaktin-
de yapmayıştan, sürdürülebilecek olanı sürdürme-
yişten kaynaklanmıştır: Harekâtın hemen sonrasın-
da bağımsız devleti ilan etmeyiş, planlı kalkınmayı
becefemeyiş, konfederasyon tezinin reddi üzerinegö-
rüşmeleri sona erdirip içi güçlendirmeye yönelme-
yiş gibi.
Şimdi, çok geç de olsa doğru çözüm için asgari-
leri belirleyen son "olmazsa olmazlarüa bile ısraret-
memek, Türkiye'yi ve KKTC'yi yeni dertlerle dolu
durumlara, daha doğrusu "çözüm olmayan bir çö-
züm"e sürükleyebilir. Kaybedilen canlara ve harca-
nan emeklere büsbütün yazık olmasın diye, hiç ol-
mazsa şu noktada iyı tutunmak gerekmez mi?
Eski Yapılan Koruma Sorunu...
Maalesef ülkemizde sağhklı bir "koruma politikası" yoktur ve korkanm bu
gidişle de olmayacakür. Bir yapının ya da bir SİT alanının neden ve nasıl ko-
runmasınm gereği halkımıza, aydınımıza gerekçeleriyle anlatılmadan, yu-
kardan inme yöntemlerle korumaya kalkışmak ülkemizde "gerçekçi bir ko-
ruma politikasmın" olmamasmın en somut kanıtıdır.
Prof. Dr. Mete TAPAN
N
eden korumaya karşıyız so-
rusu üzerinde durmak gere-
kiyor. Ne zaman ülkemizde
bir yerde esid ya da yeni bir
bina şu ya da bu nedenJe yı-
kılsa. bu yıkılma olgusu vesile bılinerek tes-
cilli eski eserlerden bir an önce kurtulmak.
giderek bu yapılann yıkılması isteniyor.
Istemde bulunanlar genellikie mal sahıp-
len olduğu gibi. belediye yetkilileri. mahal-
le sakinlen, mühendisler ve hatta mimar
meslektaşlanm... Devlet kurumlan arasın-
da hedef alınan başlıca kurum da doğa ve
kültürvaıiıklannı korumakla sorumlu ko-
ruma kunıllan...
"Koruma kuruOan bir çhi dahi çaktır-
mıyor, koruma kurullannda bürokratik iş-
lemler uzuyor. koruma kunıllan maO-i in-
hidanı (çökme>e meyflb*) yapüarayıkım ka-
ran vermijor" gibi haklı haksız suçlama-
larla karşı karşıya kalan kurullar, ister is-
temez suçluluk psikozu içine düşüyorlar.
Kurul üyelerine de son çare,belki de bu ko-
şullar altında bu görevi bırakmak kalıyor.
2863 sayılı yasanın gereğini büyük bir öz-
veriyle yapmaya çahşan üyelerin nerdey-
se ölüme neden olmaları gibi suçlanmala-
n haksız olduğu kadar, bu suçlamalar ka-
muoyunu yanıltmakta ve vatandaşlann ko-
rumaya karşı bir tavır almalanna neden ol-
maktadır.
Defalarca belirtildiğı gibi, maalesef ül-
kemizde sağhklı bır "koruma politikasT
yoktur ve korkanm bu gidişle de olmaya-
caktır. Bır yapının ya da bir SİT alanının
neden ve nasıl korunmasınm gereği halkı-
mıza, aydınımıza gerekçeleriyle anlatılma-
dan, yukardan inme yöntemlerle koruma-
ya kalkışmak ülkemizde "gerçekçi bir ko-
ruma politikasmın'4
olmamasının en so-
mut kanıtıdır.
Bir başka sorun da, bir yapının eski eser
olarak tescil edilmesiyle yapının çıplak
mülkiyeti sahıbinde kalmak koşuluyla bir
kamu malı halıne dönüştüğünü, yine kamu-
ya anlatılamamış olmasıdır. Gerçek böyle
olmasına karşın bu yapılann restorasyo-
nunun tüm giderlerinin yine "çıplak mül-
kiyete sahip olana yıkmak kadar büyük bir
çelişki olamaz". "Kanıu adına tescü et"
ama restorasyon giderlerinı "malsahibine"
jiikle modeli ülkemızdeki "koruma" adı-
na yapılan en büyük haksızlıktır. Bu hak-
sızlık yok edilmediği sürece vatandaşla
devlet arasında koruma konusunda sağlık-
lı bir dıyalog kurulamaz.
Ülkemizde bu çarpık koruma politıkası-
nın bır başka önemli sorunu. kurul üyeli-
ği ve kunillann çalışma koşullandır. Bu
kurullarda görev alanlann, nıteliklen. ko-
ruma konusundaki bilgi ve görgülen. ye-
tişmişlikleri, böyle bir görevi yapabilrne-
Ierindeki yetkınlikleri tartışılmadan. ku-
rullara atanmalan son derece sakıncalıdır.
Aynca kurullarda görev yapan ve temel iş-
levleri korunması gerekli doğal ve kültür
varlıklan hakkında rapor hazırlayarak ku-
rul üyelerine yardımcı olan raportörlenn ye-
tışmeleri için var olan yöntemin de yeter-
li olduğu söylenemez.
Koruma kunıllan. bilindiği gibi üyelerin
kurul toplantı yerine uzaklıklan düşünüle-
rek ayda bir, ancak üç gün arka arkaya ya
da üç haftada bır yine bırkaç gün arka ar-
kaya ya da haftada bir ya da iki gün topla-
nırlar. Ancak bu toplantılarda. günde yak-
laşık on. on beş dosya göriişülür ve karara
bağlanır. Her zaman korunması gereken
yapılan yerinde görme olanağı kurul üye-
lerince yoktur ve üyeler eldekı belgelere ve
raportörün raporuna dayanarak karar alır.
Bu tür alınan kararlann yüzde ıtibanyla az
olsa da bazılan eksik inceleme nedeniyle
doğru olmayabılır. Dolayısıyla kararlann
her zaman sağlıklı alınabilmesi için kurul
üyelennin kurul dosyalanna daha fazla za-
man ayırmalan söz konusudur. Böyle bir
durumun gerçekleşmesi için de kurul üye-
lerinin bu görevi birincil görev olmalıdır.
Başka bir deyişle. bu göreve atanan üyele-
rin esas görevi kurul üyeliğı ohnah ve öbür
görevlerini bırakmalan gerekır.
Kuşkusuz, "•korumaya karşT olmamı-
zın başlıca nedenlerinden biri de genellik-
ie tescılli yapılann sahiplenne yeterince
rantsağlanmamasındayatmaktadır. Sağlık-
lı bir "koruma poütikasr, bu gerçeği gö-
rerek saptanmalıdır. Bu konuda çeşitli mo-
deller geliştirilebilir. Örneğın tescilli bına
sahiplerinin mağduriyetlen. 3194 sayılı
Imar Yasası 'nda yer alan on sekizinci mad-
dedeki anlayışın koşutunda yapılacak bir
düzenlemeyle, diğer parsel sahıplenyle
paylaşılabilir veya devlet eliyle bir fon ya-
ratılarak tescilli yapı sahiplenne mağduri-
yetlen (maddi kayıplan) karşıhğı yardım
yapıhr.
Koruma konusunda en büyük eksiklik-
lerimizden bın de kuşkusuz eğitimdir. Yi-
ne pek çok kez dile getirildiği gibi örgûn
ve v^aygın eğitim modeBerimiz ülkemizde bu
konuda yetersizdir. Korumaktan başka hiç-
bir amacı ohnayan ÇEKÜL ve Tarihi Kent-
kr Birligi gibi sivil toplum örgütlerinin sa-
yılan antınlmalıdu".
Tarihimize ve kimliğünize sahip çıkma-
nın geleceğimiz için gerekli olduğunu bir
kez daha vurgulamah \e koruma polıhka-
lanmızı yukanda değindığim noktalan göz
önüne alarak yeniden ırdelemeliyiz. Bu
noktalarla ılgili önlemler ve öneriler ele
alınmazsa "•korumaj'a karşı" olmadığımı-
zı hiçbir kimseye kanıtlayamayız.
Kıbns'ta Tehlike Çanlan...
Tiirk Gençllğine Hizmet Vakfı
Konu:
KIBRIS
Konuşmaolar:
E. Deniz Bnb. Erol Bilbilik
Doç. Dr. Emin Gürses
Tarih: 10Mart2004
Çarşamba günü saat: 16.30
Yer: MADISON OTEL
Recep Paşa Cad. No: 23 TAKSİM
Tel: 0 212 238 54 60
Seri Konferanslar: 2
AydınOLGUN
K
ıbns'ta Annan Planı ge-
reği Türk ve Rum top-
lumlan arasında başla-
yan görüşmeler Rumlann sav-
saklayıcı ve uzlaşmaz tavırlan
yüzünden daha altıncı toplantı-
da çıkmaza güme sinyalleri ver-
meye başladı.
Rum Yönetimi Temsücisi es-
ki EOKA katili Papadopuios,
Türk tarafinın anlaşma ve uzlaş-
ma yollannı açacak olan tüm
görüş ve önerilerinı kabul edil-
mez olarak yorumladı ve "Kıb-
ns'ta Türk kimliği kabul edile-
mez. Kıbnsta tek bir de\ let \^r-
dır, o da Rum devletidir. İki top-
lunüu, Ud bölgeli bir sistemin
adada yeri \t>ktur" diyerek çö-
züm yollannı daha işin başında
tıkadı.
Görünen odur ki, Annan Pla-
nı'nın gerçekleşmesinde ilk ve
en önemli adun olan KKTC-
Rum Yönetimi görüşmelerin-
de büyük bir olasılıkla olumlu
ve yapıcı bir sonuca ulaşılama-
yacaktır. Kıbns Türk toplumu
kuşkusuz son gelişmelerden Pa-
padopulos'un uzlaşma kabul et-
mez tutumu nedeniyle endişeli
ve tedirgındir. Toplumun hemen
yansı, Annan Planı ile ilgili re-
feranduma hiç ama hiç sıcak
bakmıyor. Sayın Denktaş'ı des-
tekliyor. Ancak toplumun öbür
yansı ise maalesef son gelişme-
İere karşın hâlâ Rumlarla bera-
ber yaşanabileceği ve birlikte
AB'ye girilebileceği kanısında.
Bu kesim, milletvekili seçim-
lerinde bugünün Başbakanı M.
Âh Talat'ın AB desteğı ile yap-
tığı yoğun propagandanın etkı-
sıni üzerinden atamamış görü-
nüyor!
Ne olursa olsun tek amaçla-
n; Rumlarla birlikte AB'ye gir-
mek, akacak yeşfldolanara cep-
lerini açmak, Avrupa ülkelerin-
de iş bulmak ve serbest dolaşım-
dan yararlanmak! Verilen öz-
gürlük ve bağımsızlık mücade-
lesi, binlerce şehit, katliamlar
kesinlikle anımsanmıyor, anım-
sanmak istenmiyor. "Böyleşej-
ler mazide kaldı. arük obnaz,
çünkü .\B bizi korur" düşün-
cesi egemen durumda! Kısaca-
sı; referanduma "wet" eğilimi
şımdilik hiç de yabana ahlacak
gibi değil.
Işte sorun da buradadır. Bu
görüşte olanlar -ki bunlann yaş-
lan genelde 30-35 'in alündadır
ve çoğunlukla üniversite çağın-
daki gençlerdir- yanlış düşün-
celeri ile ilgili aydınlatılmadık-
lan ve gerçekler öğretihnediği
takdirde Kıbns Türklerinin ge-
leceğinin oldukça karanlık ola-
cağı açıktır.
Tabii bu durumda Başbakan
Taj'jip Erdoğan'uı çelişkili gö-
rüş ve tutumu ile KKTC Başba-
kanı M. Ali Talat'ın hâlâ devam
eden elastiki davTanışlannın bü-
yük ölçüde etken olduğu da bir
gerçektir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sa-
yın Rauf Denktaş'ın devamlı
yaptığı açıklamalar dileriz yan-
İış yollarda olanlan uyanr ve
hatadan döndürür. Aksi halde
bu durumun devam etmesinin
yaratacağı büyük tehükelerKıb-
ns Türk toplumunun sonunu
getirebilir. Tıpkı Girit gibi.
ÇEK, SENET, NAKfT,
TEMİNAT MEKTUBU, VS. VS. VS.
Thassos Papadopulos'u Anımsayın...
...HEPSİNİN YERİNE GEÇER.
TRIO'YA SAHİP OLAN TİCARETTE
ÖNE GEÇER!
~BI0 UasîerCarc krea kan
TBlCMaetrotonkaiartı
ozetl'ğıne satııpîır. YAPI^KREDi
"hizmette sınır yoktur"
Doç. Dr. Hüner TUNCER
K
ıbrıs Rum Yönetimi lideri
Thassos Papadopulos'un,
"Kıbns Türk toplumunu im-
ha planı" olarak bilinen, "Akritas Pla-
nı "nı oluşturan dört kişiden biri oldu-
ğunu büivor muydunuz?
Kıbns Rum Yönetimi, 1963 yılın-
da, Kıbns Cumhunyeti'ni yıkma gi-
rişimini "Akritas" isimlibirplanuya-
nnca gerçekleştirmişti. Bu plan uya-
nnca, Türk halkı ani bir saldın ile yok
edilecek ve ada. Yunanistan'a bağla-
nacaktı. Bu planın hazırlayıcılan ara-
sında, "Akritas
1
" kod isimli Içışleri
Bakanı Polikarpos Yorgacis. Cumhur-
başkanı Makarios, Meclıs Başkanı
Glafkos Kkrides ve Çalışma Bakanı
Thassos Papadopuios bulunmaktay-
dı.
Planın ana hatlan şöyleydi: Ulusai
davanuı asıl amacı değişmemişti, ya-
ni amaç "Enosjs"ti. Kıbns davası, dün-
ya kamuoyuna ve diplomatik çe\Tele-
re. "Kıbns halkının self-determinas>on
hakkına ka\ uşması" biçiminde sunul-
muştu. (Kıbns davasının bu sözlerie
sunulması. self-determinasyon hak-
kını kullanarak, büyük ölçüde sömür-
ge statüsünden kurtulan üçüncü dün-
ya devletlerini etkilemeyi hedef alıyor-
du.)
"Akritas Planı" çerçevesinde, Türk-
leri imha eylemi, yeraltında çalışma-
lannı sürdüren EOKA aracüığıyla ger-
çekleştirilecekti. Plan uyannca, Garan-
ti ve Ittifak Antlaşmalan vürürlükten
kaldınlacak ve anayasanın Rumlann
aleyhine olan maddeleri değiştirile-
cekti.
Böyle bir değişiklik çabasını önle-
mek amacını güden herhangi bir dış
müdahale ise haksız ve gereksiz sayı-
lacaktı. (Burada kastedilen. doğaldır
ki Türkiye'nin müdahalesidir.) Türk-
lerin anayasa değişiktikleri karşısında
gösierecekleri teaki üzerine, şiddeJ kuJ-
bıtdarakolaa bir sakürmın basîmlma-
sı yoluna gidilecekti. Türkler birkaç
gün içinde bertaraf edilebilirse, bir dış
müdahale mümkün olamayacak ve
böyle bir müdahale haklı görülemeye-
cekti. Çarpışmalann adaya yayılması
durumunda ise derhal Enosis ilan edi-
lecekti.
30Kasım 1963 'teMakarios'un, Türk
hükümetine sunduğu anayasanın 13
maddesinde değişiklıkler yapılması
önerisini, Türk hükümeti 6 Aralık
1963 'te reddetti. Bunun üzerine, "Ak-
ritas Planı" yürürlüğe kondu ve EO-
KA, Türklere yönelik şiddet eylemle-
rine giriştı. Daha önce de değinilmiş
olduğu gibi, Akritas Planı'nın amacı,
Türklerin katledilmesiydL En büvük
katliam, 24-25 Aralık 1963 Noel gün-
lerinde yapıldı( 1). Denya, Ayvasıl ve
Şillura köyleri işgal edildi. Ayvasıl
köylüleri toptan katledilerek toplu me-
zarlara gömüldüler. 24 Aralık günü
gerçekleşen bu katliamda 21 sivil in-
san katledilmişti. 24 Arahk'ta Türk-
lereyönelikKüçükkaymakb katüamı-
m gerçekleştiren EOKA'cılann başın-
da ise Nicos Sampson ile bugün Kıb-
ns Türk yöneticileriyle uzlaşma görüş-
melerini yürüten Thassos Papadopu-
ios bulunmaktaydı.
Hükümetin ve yanh basının, "Kıb-
ns'ta zafer kazanıldı" çığlıklannı at-
mazdan önce, banş görüşmelerini yü-
rüten Kıbns Rum liderinin özgeçmi-
şinı ve Kıbns 'ın yakın tarihini iyi bil-
meleri gerekir diye düşünüyorum.
(1) Tiirk Alay Doktoru Bnb. Nihat
İlhan 'ın savunmasız eşi ve 3 çocuğu,
aynı banyoda kurşun yağmuru altın-
da delik deşik edilmişti. Yalmzca bu
olav bile, Rumlann Türklere olan nef-
retini ve Türklere uvguladıkları vah-
şeti gözler önüne sermeye yeterlidir
diye düşünüyorum. »
PENCERE
Medya mı Bu?..
Komedya mı?..
Cumhuriyet'in dünkü manşeti tırnak içine alın-
mış çarpıcı bir tümceydi:
"Medya AKP'nin sesi haline geldi."
Üst başlıkta ise şu açıklama yeralıyordu: "CHP,
hükümetin basını ekonomik baskı ve sansürle ku-
şatma girişimini Meclis'e taşıdı."
Haberden birkaç tümceyi aktarıyorum:
"CHP Meclis 'te genel görüşme açılmasını ister-
ken Emin Koç hortumcu medya patronlannın
AKP'nin yağdanlığı olduğunu söyledi."
Merak ettim, öteki gazeteleri elden geçirdim;
manşetlik haber hiçbirinde yok...
Değil birinci sayfada, ikinci, üçüncü, beşinci,
onuncu, yirminci sayfalarda da yok...
Bunun anlamı ne?..
Demek ki CHP'nin Meclis'te dile getirdiği göz-
lem yüzde yüz doğrudur...
•
Bir demokraside üç kuvvet vardır:
Yasama..
Yürütme..
Yargı.,
Demokrasi anlayışı zamanla gelişti; bu üç güce
bir kuvvet daha katıldı:
Medya!..
Eğer bir ülkede medya özgür değilse, demokra-
si yok demektir.
Türkiye'de AKP'nin seçimle iktidara gelmesi kim-
seyi kandırmasın; Almanya'da Hitler de seçimle
gelmiş, sonra faşizmini kurmuştur.
Avrupa'da faşizm yıkıldığı zaman, toplum de-
mokrasiye dönebilir ama, daha "Aydınlanma Dev-
rimi"n\ tamamlamamış bır Islam toplumunda din-
ci bir parti seçimle iktidara geldi mi, dönüş olası
mıdır?..
•
Demokrasinin dört kuvveti ile AKP iktidannın
karşılıklı konuşlanması nedir?..
'Yasama' AKP'nin elindedir..
'Yürütme' AKP'nin elindedir. ;
'Medya' AKP'nin elinde midir?..
Geriye kalan yargıyla AKP arasındaki çatışma ise
günbegün sergileniyor.
Ancak dört kuvvetten üçünün takıyyeci partinin
eline geçmesinin anlamı ne?..
Denebilir ki: •
- Medya AKP'nin elinde değildir. bizim özgür ba-
sınımız var...
öyleyse muhalefet partisinin Meclis'e getirdiği
medya sorunu, neden bütün gazetelerde birden el-
birfiğryle sansür edilmektedir?..
•
Medyanın -gazete, televizyon, radyo vb.- özgür-
lüğü demokrasiyle özdeştir.
Medyanın özgürlüğü, fikir özgürlüğü demektir, de-
mokrasinin 'olmazsa olmaz' koşuludur.
Bugün Türkiye'de medya, iktidar partisi AKP'nin
şakşakçılığını yaparken muhalefet partisi CHP'yi
kötülemeyeçabalamaktadır... ;
Basında yeni bir gazete türü icat ettik:
Yalaka gazete!..
Bir ülke parlamentosunda, muhalefet partisi "Hü-
kümetin halkın bilgi edinme hakkını engellemeye
yönelikgirişimleh ve basının sorunlan"na ilişkin 'ge-
nel görüşme' istiyor...
Ertesi günü o ülkenin gazetelerini açıyorsunuz,
teksatıryok...
Soru gündeme girmiştir:
Medya mı bu?..
Komedya mı?..
T Cumhuriyet
kitap kulûbü
11 Mart Perşembe (Yarın)
İLHAN AZKAN
Saat: 14:00-16:00
Adres: Yalova Yolu 4.Km Buttim Yanı / BURSA
İSTANBUL CUMOK
BULUŞMASI
ULUSAL UYANIŞ DAVASINA
DESTEK VEREN BİZLER, DAHA
GÜÇLÜ, DAHA İNANCLL DAHA
KARARLIBİRLIKTELİK AMACI İLE
YİNE BİR ARAYA GELİYORUZ.
"Sen Gelmezsen Bir Eksiğiz"
Yer
Tarih
Saat
Kahvalu
Bilgi
Adres
Çatı Restoran
14.03.2004 (Pazar)
11.00
13milyonTL
0 212 25100 00
Istiklal Cd. Suriye Pasajı 348/10