06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIZI Ziverbey Köşkü'nde sorgulanan yazan serbest bırakılana kadar 'Pencere' köşesi eski yazılarla sürdü Nadi'denÛhanSelçuk'adestek Başyazar Nadir Nadi İlknur -] ~% T"adir Nadi ve arkadaşlan ı\J gazeteyedönünce A. V buaktıklan yerden Cumhuriyet'i eski çizgisiyle çıkannaya devam ettiler. Bu arada "Madanoğlu DavasTndan 13 Temmuz 1971 günü tutuklanıp 18 Aralık 1971 'de salıverilen llhan Seiçuk da gazetedeki görevine dönmüştü. Ancak 12 Mart cuntasının sol kesimle hesaplaşması henüz bıtmemişti. llhan Seiçuk "PtDCere" köşesindeki köşe yazılanna başlayalı birkaç gün geçmeden Maçka'daki evinden alınıp kontrgerillanın ünlü işkencehanesi Ziverbey Köşkü'nde sorgulanmaya başlandı. Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nca 19 Ekım 1972 tarihinde tekrar gözaltına alınan llhan Selçuk'un nerde olduğu bilinmıyordu. Gerek gazete yönetimi gerekse eşı Handan SeJçuk'un yaptığı başvurulara "Tahkikaün seyri icabı, bulunduğu yerin açıklanması sakıncalnlır" yanıtı veriliyordu. Bunun üzerine 21 Ekim 1972 günkü Cumhuriyet gazetesinde şu açıklamaya yer verildi: -Arkadaşımız llhan Seiçuk, 19 Ekim 1972 günü saat 18'de 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Turün'ün yaptiğı açıklamaya göre, 'emniyetçe sürdürülen bir soruşturmada ismi geçtıği içın' gözahına aknmışür. Arkadaşımız yeniden yazılannı yazma olanağına kavuşuncaya kadar Cumhuriyet'e girdiği 8 Nisan 1962 gününden bu yana 'Pencere' köşesinde çıknuş yazılanndan bir bölümünü yayımla\ acağu. Aşağıda 8 Nisan 1962 günü çıknuş olan yazısını okurlanmıza sunuyoruz.*' Nadir Nadi, bu tutumuyla hem llhan Selçuk'a sahip çıkmak hem de Faik Türün'ü uyarmak istemişti. Bu olayı Ziverbey'de kendisini sorgulayan albayın ağzından kaçırmasıyla öğrenen llhan Seiçuk, o anki duygulannı "Ziverbey Köşkü" adlı kitabında şöyle tarif ediyor: *Birden içimde tarif edüemez bir sevinç büyüdü; Ziverbey Köşkü'nün duvarlannı aşıverdim, Nadir Nadi'yi kucakladım sevgiyle_ Dışandan akhğım ilk haber buv du. Dışandaki dengelerin değişmemiş olduğunu anladım. Bu, benim için paha biçihnez değerde bir haberdi." Ziverbey işkencehanesinde bir ay sorgulanan tlhan Seiçuk, önce Selimiye Kışlası'na ardından da İlhami Soysal ve Doğan Avcıoğiu'nun tutuklu bulunduğu Davutpaşa Kışlası'na göndenldi. tlhan Seiçuk, Ilhamı Soysal ve Doğan Avcıoğlu 30 Aralık 1972 gecesi salıverildiler. Demokraslye geçfş 12 Mart toplumsal uyanışı durdurma adına sola karşı yapılan bir darbe olmasına karşın, sol hareket darbeden güçlenerek çıktı. 1972 kurultayında lsmet tnönü'ye karşı büyük bir zafer kazanan Bülent Ecevit CHP Genel Başkanlığı'na seçildi. 1973 seçimlerinden de CHP güçlenerek çıktı. CHP-MSP koalisyonunun bozulmasından sonra MC'li (Milliyetçi Cephe) günler başladı. Terörün hızla tırmandığı bu yıllarda biıinci ve ikinci petrol krizi nedeniyle Türkiye ekonomisi de darboğaza gırmişti. Turk halkının günlük konuşmasmda baş sırayı IMF, Dünya Bankası, DGM. grev, bombalı saldın, karaborsa, devalüasyon ve kuyruk gibi sözcükler almıştı. Cumhuriyet bu dönemde halkın sesi, sağduyusu olmayı sürdürdü. Gazetenin okurlan saldınlara uğruyor. kamu görevlisi olanlar görevden uzaklaştınlıyordu. Gazete yönetimi bu buhran döneminde tehditlere, şantajlara karşın yayın çızgısınden en ufak btr sapma göstermiyordu. Var olan krizlere bir de Cumhurbaşkanlığı krizi eklenmişti. 1979 Aralık ayında faşit ve yobaz saldın lan sonucu yaşanan Maraş Katliamı'yla sıkıyönetımlı günler yeniden başlıyordu. Artık darbenin ayak sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlamıştı. Nihayet beklenen oldu, 12 Eylül 1980'de darbe gerçekleştı. 12 Eylül Darbesl Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve dört kuvvet komutanı taraftndan gerçekleştınlen 12 Eylül darbesinin, 12 Mart darbesinin bir devamı olduğu çok geçmeden anlaşıldı. 1980'de sermaye sınıfi ile ordunun sağ kanadı, 12 Mart'ta yanm kalan işleri tamamlamak için kollan sıvadı. Parlamento, siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri kapatıldı. ABD destekli cunta yönetımının başlıca hedeflennden birisi de Cumhuriyet gazetesi oldu. Banş Derneği Davası nedeniyle gazetenin yazarlanndan Ali Sirmen ile Erdal Atabek tutuklanırken, llhan Selçuk'un "Atatürkçülük muz mudur?" yazısı yüzünden gazete on gün süreyle kapatıldı. Cunta yönetimi, Atatürkçülük adına Atatürk'ün mirasını tahrip eden icraatları birbıri ardınca sıralıyordu. Atatürk'ün kurduğu CHP ve Türk Dil ve Tarih Kurumu kapatılırken bunlan eleştiren ve yine adını Atatürk'ün koyduğu Cumhuriyet gazetesini sık sık kapatarak cezalandınyordu. Bu uygulamalara sessiz kalmayan Nadir Nadi'nin, Mart 1982 yılında yayımlanan "Ben Atatürkçü Değüun" kitabı Lğur Mumcu'nun deyışiyle 12 Eylül generallennin suratında boş bir eldiven gibi şaklamıştı. Nadi bu kitabı için şöyle dıyordu: "Atatürk'ün yüce adını maskara olmaktan kurtarmak için bari biz bu adamlara karşı dunnasını bilelim ve göğsümüzü gere gere onlara seslenelim. Çağdaş uygarlığa sırt çevirmek Atatürkçülük ise biz Atatürkçü değiliz. Hayatta en hakiki mürşid ilim değilse, biz Atatürkçü değiliz. \lcdan ve fıkir özgürlüğü, dogruyu aramak, inandığunızı savunmak hakkını bize venniyorsa biz Atatürkçü değiliz. L lusal bağunsızlık başkalannuı uydusu halinde yaşamak anlamına geliyor ve halkçılık ilkesi mutlu bir azınlık elinde cennet vaatleri ile ömrü billah sömürülmesi sayıhyorsa biz Atatürkçü değiliz. Onlara bunlan söyleyelim. Atatürk'le ve Atatürkçülükle de hiçbir ilişldleri oJmadığını ispat edene dek sövleyeüm." Türk Dıl Kurumu'nu sa\r unan ve 1961 yılında yayımlanan "Tuhaf Bir TasarT adlı yazısmı 23 Ocak 1983 'te yeniden yayımlayınca 1. No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce yargılandı ve 2 ay 20 gün hapse mahkûm oldu. Milli Savunma Bakanı'nın son anda temyiz hakkını kullanmasıyla Yargıtay, karan bozdu ve aklanmasına karar verdi. Yargılandığı dönemde hasta olan ve midesinden ameliyat geçiren Nadir Nadi, 75 yaşına karşın verilen cezaya aldırmaz. Mahkûmiyet karan kendisine iletildığınde "Ne olacak şimdi Nadir?" diye soran eşi Berin Nadi'ye şu yanıtı vermişti. "Ne olacak, herkes nasıl yatryorsa ben de gkh'p yatacağun." Sağlığı bozuluyor 12 Eylül koşullannda bir yandan tutuklu bulunan yazarlannın davalannı izleyen, bir yandan gazetesinde darbecilere karşı mücadele veren Nadir Nadi'nin sağlığı giderek bozuluyordu. Yazılanru kesen ve gazeteye artık haftada birkaç kez uğrayan Nadir Nadi, gazetede kurduğu Yayın Kurulu ile gazetenin yayın çizgisini kendisinden sonra da korumayı amaçlıyordu. Hastalığının ilerlediği günlerde, "Nasılsınız?" diye soranlan, "Azar azar vefat ediyonım'' diyerek yanıtlıyordu. Tekerlekli sandalye ile dolaşmak zorunda kalan ve gazeteyle ilişkilerini evinden yürüten Nadir Nadi, bir süre tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde 20 Ağustos 1991 yılında yaşamını yitirdi. BİTTI Yazarları Nadi'nin çizgisine sahip çıkü Nadir Nadi, yaşamı bovunca Cumhurhet gazetesinden kopmadj. Onun ilkeleri her zaman için Cumhuriyet yazarlanna rehber oldu. ŞÜKRANSONER -12- 12 Eylül sonrasının Özalızm rüzgârlan Cum- huriyet'e de ulaşmış, 2. Cumhuriyetçi, liberal çızgidekı yeni gelenlerle, NadirNadi'nin yazar- lan arasında kan uyuşmazlığı giderek daha bo- yutlu ortaya çıkmaya başlamıştı. Meyhaneler- den gelen sataşmalarla bu türden saldınlara da- ha tepkili UğurMumcu başta, Nadir Nadi'nin yazarlan giderek daha sesli kızgınlıklannı, tep- kilenni dile getırir olmuşlardı. Nadir Nadi, son günlerine kadarkutuplaşmayı tırmandırmamak. güvendiği yazarlanna gazeteyi sağlam teslım et- mek üzere elinden geleni yaparken yiğitliğe de hiç toz kondurmadı. Sessiz savaşı dillendirme- meyi, sadece kadrolaşmayı, etkinliği yönlendir- meyi yeğledi. Nadi'nin çabası Sağ çıkamadığı hastanedeki son günlerin- den. çizgilerini beğenmediği aile ve yönetici kadrolarla ilgili herhangi bir şey söylemekten ne kadar uzak durmaya çaba gösterdiğinin ta- nığıyım. Tesadüfen birkaçı ile aynı saatte ziyarette karşılaş- mıştık. Çok sağlıklıymış gibi, ama konuşmadan duruyordu. Onlar aynlır aynlmaz, sakla- dığı büyük acısını ortaya koy- du. Yatmaktan sırnnda yara- lar çıkmıştı ve çok acı veri- yordu. Berin Nadi, çaresiz çırpınarak "EvdekEartovabi- le izin vermenuştim. Birkaç günde yara açtilar" diye söy- leniyor, yara bölgesinın yata- ğa değmeyeceği birplastık si- midın bir an önce getirilmesi içinkoşturuyordu. Güvenme- diği gazete kadrolan orada iken, yüzünü bile asmamakta kendini zorlayan Nadir Nadi ise artık ağndan inliyordu. Be- rin Nadi, simidı bulup getir- tene kadar şoförü ile birlikte yan çevirmiştik. Kollan ile bir yandan tutunuyor, diğer yan- dan da tek eliyle yüzümü ok- şayarak, ağndan inlemek zo- runda kaldığı için, "Çok ağ- nyor" diye özür diliyordu. Yaşarken birdaha göreme- dtğim için bu tablo daha de- rin iz bırakmış olmah. Acısı- nı sakladığı Cumhuriyet'in yönetim ve aile bireyleri son- radan, Nadir Nadi'nin yazar- lannın Cumhuriyet'ten tasfi- yesınde baş rolleri oynadıkla- nnda, NadirNadi'nin sezgile- rinin, daha doğrusu birikim ve deneyimlerinin bizden ne kadar daha güçlü, ilerde ol- duğunu anlayacaktım. Olümünden sonra kutup- laşma gazete dışından ve için- den çokhızh nrmandınldı. Es- ki okurlann da yakından izle- dikleri gibi, Nadir Nadi'nin, gazetenin çizgisini korumak üzere özenle oluşturduğu Ya- yın Kurulu ve yetkilerinin tar- tışıbnası noktasında da çatış- ma patlak \erdi. Yönetim, kimi vârislerle işbir- liği içinde, gazetenin yayın politikasından, Na- dirNadi'nin özenle uzaklaştırdığı Yönetim Ku- rulu yetkisini kullanarak. Yayın Kurulun'da gö- rüşülmeden kimi arkadaşlan yazar yaptı. Kırni yayın politikasına, kadrolaşmaya ilişkin karar- larda Yönetim Kurulu'nun yetkısinin onanma- sında ısrarcı oldu. Yayın Kurulu da kendisine ait yayın çizgisi yönetiminde, Yönetim Kuru- lu'nun ancak onay makamı olabileceğinde ıs- rarcı oldu. Tartışma hızla büyüdü. Haberi yine dışandan duymuştuk; kimi 2. Cumhuriyetçilerin öncülüğünü yapan aydınlar ve sermaye sahiplerinin birlikte toplantılar yap- tıklannı. "KemaKst dinozor* olarak suçladık- lan NadirNadi'nin yazarlannın tasfıyesı halin- de, Cumhuriyet'inönününaçılacağı, bol ilanala- cağı yorumlannın yapıldığını aynntılan ile öğ- renmıştim. Geldiğimiz aşamaya kadar zaten medya tekelleşmesi, Özalizm, Cumhuriyet'in ekonomik dengeleri üzerinde yeterince yaralar açmıştı. Birinci Körfez Savaşı öncesi yatınm- lar için yapılan kredi açmalar, işın tuzu bıberi olmuştu. Kriz vurmuş, ilanlar düşmüş, gazete, borcunu birkaç kez ödemış olduğu halde faiz yükünden kurtulamamıştı. Cıddı bir ekonomik çıkmaza ginlmiştı. Gazetenin yönetimindeki arkadaşlara olupbitenlere ilişkin doğrudan so- ru yönelttiğimde, kimi günlük çalışmaya iliş- kin yazar müdahalelennden duyduklan rahat- sızlüdan saymaya başladılar. Bu noktada öme- ğin Hasan Cemalin sözünü kesip ayağa kalk- tım "Sofrada çabşan biri olarak anlattıklannın pekçoğunda seninle a\ nı görüşleri bile pa\laşa- bilirim.AmasadedegeL Sen Nadir Nadi'ninya- zariannınCumuhuriyet'tentasfiyeedflmeleri ope- rasyonunda varmKuı?" dedim. O da ayağa kal- karak "Ama_" diyerek bir şeyler anlatmak iste- dı. "Heroen kararh, hayır dhemedin. Gerisini dinlemek bile istemiyorum. Ben bugün \ıllık iz- ne çıkıyorum. Ya\ın Kurulu vetküeri üzerine Yönetim Kurulu'ndan olumsuz karar çıkarsa, beni de gazeteden a\ nlmış say. O gün istifa ede- 061™" deyip gıttim. Bir hafta sonra Yönetim Kurulu beklenen toplantısını yaptı. Önce Nadir Nadi'nin yöne- tıme soktuğu arkadaşlan, sonra Berin Nadi, en son da llhan Seiçuk istifa ettiler. Bir gün sonra zaten iflas noktasına getirilmış olduğunun et- kisini hafife ahnamalıyız. Günler, aylar sonra, aynlanlarbuluşmaya, geleceği gorüşmeye baş- ladığımızda Berin Nadi'nin Yenıköy'deki evin- de yapılan bir kilit toplantıyı hiç unutmayaca- ğım. Biraz erken gelmiştim. Berin Nadi, tele- fonda çağınrken söylediği gibi, gerçekten ya- tağadüşmüştü. Ağlıyorduda. Çünkü kendim suç- luyordu: "Ben Atatürk'ün kurdurduğu, Yunus Nadi, Nadir Nadi'nin ha>atlannı vtrerek bu- günlere getirdikleri Cumhuri\et'i koruyama- dun.Nadirjaşarkenherşeyibenden i>i görmüş ve beni hep uvarmışü. Amaben ailenin ikinciku- şağınıngazeteyöoetiminegirmemesindeyeterin- ce direnemedim. Gençkrin Ki niyetine, hev«sle- rine inandım.(Ki bu noktada Nadir Nadi'nin yönetimde rol alan yeğenlerini kastedi>ordu.) Kendimi hiç affetmejeceginı'' dıyordu. Ihanete öfke En çok da gazetede, NadirNadi'nin onayı ile yönetime gelmiş yönetici arkadaşlann çızgıye ihanetlenne öfke duyuyordu Kışilenn isimle- nnın değil, rollennın önemli olduğuna inana- Berin Nadi, 22 Mayıs 1993 tarihinde Kireçburnuna açılan Nadir Nadi Parkı'nda. Cumhuriyet Vakfi:Aydmlanmanınyolımda an a>nlmanızı protesto ermek üzere okumak- tan >azgeçen okur fazlası ile geri dönse de, eko- nomikiflasn geri dönüşüyok.Kadronunçokkü- çühnesi, giderierin yan yanva indirilmesi, yeni kaynaklarla beUd bir şeyler olabilir. İflastan yi- ne de geri dönüş zor. Biz aal bu nedenlerie isti- falarda öncülük yapnk" olarak özektlenebıle- cek açıklamalar yapıyorlardı. Benn Nadi. llhan Seiçuk daha sonra stratejik olarak doğru bulmasalar bile istifa etmek zo- runda kaldıklannı anlatıyorlardı. Cumhuri- yet'e yürekten bağlı okurlar her yerden anyor, bir şeyler yapılmasını ıstiyorlardı. Yazarlan toplayacak bir bültene bile razıydılar. Berin Na- di de Cumhunyet çızgisinin noktalanmasına asla razı değıldı. Nadin Nadi'nin yazarlan ga- zeteye sahip çıkılması için yol bulunmasında kararh, ınançlı, inatçıydı. Takılmış plak gibi "Atatürk'ün kurdurduğu. Yunus Nadi ile Na- dir Nadi'nin >aşamlannı karnklan C umhuri- Netgazetesi kâpanamaz. Buna izinveremeyiz-" sözleri ile başta llhan Seiçuk herkesi bir şey- ler yapmaya zorluyordu. Tam da bu asamada Ayduı Doğan devTeye girmiş, yayın grubu için- de Cumhunyet'e yazarlan ile kucak açmak is- tediğinı bıldırmiştı. Benn Nadi bu önenye şıddetle karşı çıkıyor, ll- han Seiçuk. Uğur Mumcu ve ya- zarlardan, ayrılmış çalışanlardan bu öneriye sıcak bakmamalannı istiyordu. Ne yapıp edip, Cumhu- riyet çatısı altında yine bağımsız toplanılmalıydı. tşte Cumhuriyet Vakfı çalışmalan onun bu direni- şi ve özverisı sayesinde ugulama- ya, yaşama geçirilebildi. llhan Sei- çuk "Nadir Nadi'den Yadıgâr" de- dığı Benn Nadi'nin beklentilennin gerçekleşmesinde öncülük ettı. Benn Nadi. Nadır Nadi'nin mi- rasını ortaya koyarak Cumhuriyet Vakfi'nin oluşmasında başlıca ro- lü oynadı. Bu arada sermayeden ki- mi gruplar. siyaset. 2. Cumhuriyet- çiler dahil ideolojik dışardan des- teklerle gerçekleştirilen Cumhuri- yet operasyonunun mayası tutma- rruştı. Cumhuriyet okuru çok şid- detli tepki vermiş, sermayeden bek- lenen parasal destekler de gelme- mışti. Gazetenin ekonomik ıflası kaçınıhnaz gibiydı. O tanhlerde operasyon içindeki bır 2. Cumhu- nyetçi ile biryerlerde karşılaştık. Bi- raz havTetle. "anketyapük,okursi- zijstryflr" ıtirafinda bulundu. Daha önceki uyanlanma kulak tıkamış sosyal bilım uzmanlığı ile de övü- nen bu gazeteci arkadaşın anketin sonuçlanna şaşkmlığı asıl beni şa- şırtmıştı. Berin Nadi'nin "Benhn etimden bu kadan geldi. Yapabüeceğimi yaptun" diyerek, kendisı ile banşmış olarak bu dünyaya veda ettiği, Cumhuriyet Vakfı kuruluş senedinden giriş bölümü gazetenin çizgisini ortaya koyar. "Cumhuriyet gazetesi, amacını toplum yaşamına katıldığı 7 Mayıs 192-t'te yayımladığı ilk sayısında kurucusu Yunus Nadi'nin kalemiyle beürtmiştir. Cumhuriyet ne hükümet ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet,) alnız Cumhuri)et'in bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet \e demokrasiflldrve esaslannı yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kunılması için bütün \arlığı ile çalışacaktır. Cumhuriyet, Atatürk devTİm \e ilkelerinin açtığı "aydınlanma" yolunda, aklın bağımsızlıktan. bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik Ukesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir. İnsan Haklan ve Temel Özgüriükler Büdirgesi'ni demokrasinin evTensel anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet, amaçlanna ancak Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilkesavar." Patroınsuz Cumhuriyet ilk kez beni Uğur Mumcu aradı. Olupbiteni an- latmak istiyordu. Ben zaten bır gün önce Ha- san Cemal'e telefonla istifa ettığımi. sekreterara- cılığıyla bildirmiştım. Oysa yine dönemin de- dikodulannı bilen Cumhuriyet okurlan çok iyı anımsarlar: Nadir Nadi'nin yazarlannın, Cum- hunyet çalışanlannın ıstıfalannı ve okur boy- kotunu organize ettiklerini öne sürmüşlerdi. Oysa çalışanlardan hemen istifa eden 36 kişiyi ilk aşamada bulan grup, birbinnden hemen he- men habersizdi, bu işi kendiliğinden yapmışlar- dı. Evde oğlumun "Anne Idmler avrüdı? Ergun Balcı da varmı?" sorulanna yanıt bile vereme- mışnm. Çünkü gerçekten kimlenn, kaç kişinin aynldığını öğrenmem içın birkaç günün geçme- si gerektı. Elbette operasyonun da nasıl planlı ve ince hesaplarla yürütüldüğünün aynntılı bil- gilerini daha sonra alacaktık. Sermaye-siyaset- ideolojik operasyon boyutlan, ıçerden ve dışar- dan ittifaklar, Nadir Nadi gazetecilik çizgisi, yazarlanrun tasfiyesi amacı, çok net, resim ola- rak ortaya çıkacaktı. Yine de işin ekonomik boyutunu, gazetenin rak, Cumhuriyet çizgisinin bir geleneği olarak. polemik açmamak üzere bu dizide kişileri he- def almamak konusunda elden geldiğince isim kullanmaktan kaçındık. Bu sadece benim de- ğil. tlhan Seiçuk ve yönetici arkadaşlann da özel özenlerinm, uyanlannın bir sonucu. Berin Nadl'nin evinde toplantılar Gerçek şu ki, Berin Nadi'nin evinde Cum- huriyet'i yeniden toparlamaya yönelik bir dızı toplantıdakı değerlendirmelerde ortaya çıkan tablo çok çarpıcı ıdı. Nadır Nadı'nin yönetım- den aynlan dostlan, gazetenin Körfez knzıni he- saplamadan, Nadir Nadi ilkelenne aykın ola- rak yatınm amacı ile fazlaca borçlanmasının, gazeteyi zaten ekonomik boyutu ile iflas nok- tasuıa getirdiğini anlatıyorlardı. Kendilerinin iradesi, pek çok kez bılgısı dı- şında yapılan borçlanmalar sonunda iflas kaçı- nılmazdı. "Hep birliktedönsenizde,gazeteyi si- Her ne ise operasyonculann bü- yük planlan çok çabuk suya düştü. Gazetenin kaçınılmaz iflasının gel- diği noktada, hepsi birden kaçtılar. Gazete yönetiminden aynldılar. Cumhunyet çalışanlan. aynlan- lar ve kalanlan ile kader birliğinde. gerçekten çok önemli özverilerle, BerinNadi'nin kurduğu Vakıfşem- siyesinde, oluşturduklan çalışanlar yönetimi ile Cumhuriyet gazetesi- ne sahip çıkmak üzere okurla yeniden el ele verdiler. Geçmişin bırikmiş çalışan alacaklan. şirketin iflas masasında yıllar sonra küçülmüş anaparalann komik rakamlar olarak alınabil- mesi bıçiminde ancak gündeme geldi. Çalışan- lar patronsuz, büyük sermayesiz Cumuhuri- yet'in yaşatılmasmda, ücret özvenleri ile okur- larla el ele verdiler. Cumhuriyet gazetesini ku- ran Yunus Nadi, kurumlaştıran Nadir Nadı'dir. Cumhuriyet Türkiye'sinın temelleri atılırken kurulan Cumhuriyet gazetesini, Yunus Nadi'nin olümünden sonra her çeşit güçlüğe karşı yanm yüzyıllık savaşımla hiç ödün vermeden yöne- ten Nadır Nadi, 20 Ağustos 1991 'de ölmüştür. İlkeleri ve amaçlan, bu uzun süre içinde belir- lenip toplumda kök salan Cumhuriyet'i aynı yörüngede yaşatmak. Cumhuriyet Türkiye sine. topluma ve Cumhuriyet okurlanna karşı bir ödev nıteliğine dönüşmüştür. Cumhuriyet Vak- fı bu amacı yerine getümek içinNadirNadi'nin eşi Berin Nadi taraftndan kurulmuştur.. BSTTÎ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle