Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Ziverbey Köşkü'nde sorgulanan yazan serbest bırakılana kadar 'Pencere' köşesi eski yazılarla sürdü
Nadi'denÛhanSelçuk'adestek
Başyazar
Nadir Nadi
İlknur -]
~% T"adir Nadi ve arkadaşlan
ı\J gazeteyedönünce
A. V buaktıklan yerden
Cumhuriyet'i eski çizgisiyle
çıkannaya devam ettiler. Bu arada
"Madanoğlu DavasTndan 13
Temmuz 1971 günü tutuklanıp 18
Aralık 1971 'de salıverilen llhan
Seiçuk da gazetedeki görevine
dönmüştü. Ancak 12 Mart
cuntasının sol kesimle
hesaplaşması henüz bıtmemişti.
llhan Seiçuk "PtDCere"
köşesindeki köşe yazılanna
başlayalı birkaç gün geçmeden
Maçka'daki evinden alınıp
kontrgerillanın ünlü işkencehanesi
Ziverbey Köşkü'nde sorgulanmaya
başlandı. Istanbul Sıkıyönetim
Komutanlığı'nca 19 Ekım 1972
tarihinde tekrar gözaltına alınan
llhan Selçuk'un nerde olduğu
bilinmıyordu. Gerek gazete
yönetimi gerekse eşı Handan
SeJçuk'un yaptığı başvurulara
"Tahkikaün seyri icabı, bulunduğu
yerin açıklanması sakıncalnlır"
yanıtı veriliyordu.
Bunun üzerine 21 Ekim 1972
günkü Cumhuriyet gazetesinde şu
açıklamaya yer verildi:
-Arkadaşımız llhan Seiçuk, 19
Ekim 1972 günü saat 18'de 1. Ordu
ve Sıkıyönetim Komutanı
Orgeneral Faik Turün'ün yaptiğı
açıklamaya göre, 'emniyetçe
sürdürülen bir soruşturmada ismi
geçtıği içın' gözahına aknmışür.
Arkadaşımız yeniden yazılannı
yazma olanağına kavuşuncaya
kadar Cumhuriyet'e girdiği 8
Nisan 1962 gününden bu yana
'Pencere' köşesinde çıknuş
yazılanndan bir bölümünü
yayımla\ acağu. Aşağıda 8 Nisan
1962 günü çıknuş olan yazısını
okurlanmıza sunuyoruz.*'
Nadir Nadi, bu tutumuyla hem
llhan Selçuk'a sahip çıkmak hem
de Faik Türün'ü uyarmak istemişti.
Bu olayı Ziverbey'de kendisini
sorgulayan albayın ağzından
kaçırmasıyla öğrenen llhan Seiçuk,
o anki duygulannı "Ziverbey
Köşkü" adlı kitabında şöyle tarif
ediyor:
*Birden içimde tarif edüemez bir
sevinç büyüdü; Ziverbey
Köşkü'nün duvarlannı aşıverdim,
Nadir Nadi'yi kucakladım
sevgiyle_
Dışandan akhğım ilk haber buv du.
Dışandaki dengelerin değişmemiş
olduğunu anladım. Bu, benim için
paha biçihnez değerde bir haberdi."
Ziverbey işkencehanesinde bir ay
sorgulanan tlhan Seiçuk, önce
Selimiye Kışlası'na ardından da
İlhami Soysal ve Doğan
Avcıoğiu'nun tutuklu bulunduğu
Davutpaşa Kışlası'na göndenldi.
tlhan Seiçuk, Ilhamı Soysal ve
Doğan Avcıoğlu 30 Aralık 1972
gecesi salıverildiler.
Demokraslye geçfş
12 Mart toplumsal uyanışı
durdurma adına sola karşı yapılan
bir darbe olmasına karşın, sol
hareket darbeden güçlenerek çıktı.
1972 kurultayında lsmet tnönü'ye
karşı büyük bir zafer kazanan
Bülent Ecevit CHP Genel
Başkanlığı'na seçildi. 1973
seçimlerinden de CHP güçlenerek
çıktı.
CHP-MSP koalisyonunun
bozulmasından sonra MC'li
(Milliyetçi Cephe) günler başladı.
Terörün hızla tırmandığı bu
yıllarda biıinci ve ikinci petrol
krizi nedeniyle Türkiye ekonomisi
de darboğaza gırmişti. Turk
halkının günlük konuşmasmda baş
sırayı IMF, Dünya Bankası, DGM.
grev, bombalı saldın, karaborsa,
devalüasyon ve kuyruk gibi
sözcükler almıştı.
Cumhuriyet bu dönemde halkın
sesi, sağduyusu olmayı sürdürdü.
Gazetenin okurlan saldınlara
uğruyor. kamu görevlisi olanlar
görevden uzaklaştınlıyordu.
Gazete yönetimi bu buhran
döneminde tehditlere, şantajlara
karşın yayın çızgısınden en ufak
btr sapma göstermiyordu.
Var olan krizlere bir de
Cumhurbaşkanlığı krizi eklenmişti.
1979 Aralık ayında faşit ve yobaz
saldın lan sonucu yaşanan Maraş
Katliamı'yla sıkıyönetımlı günler
yeniden başlıyordu. Artık darbenin
ayak sesleri yavaş yavaş
duyulmaya başlamıştı. Nihayet
beklenen oldu, 12 Eylül 1980'de
darbe gerçekleştı.
12 Eylül Darbesl
Genelkurmay Başkanı Kenan
Evren ve dört kuvvet komutanı
taraftndan gerçekleştınlen 12 Eylül
darbesinin, 12 Mart darbesinin bir
devamı olduğu çok geçmeden
anlaşıldı. 1980'de sermaye sınıfi ile
ordunun sağ kanadı, 12 Mart'ta
yanm kalan işleri tamamlamak için
kollan sıvadı. Parlamento, siyasi
partiler, sendikalar ve sivil toplum
örgütleri kapatıldı. ABD destekli
cunta yönetımının başlıca
hedeflennden birisi de Cumhuriyet
gazetesi oldu.
Banş Derneği Davası nedeniyle
gazetenin yazarlanndan Ali Sirmen
ile Erdal Atabek tutuklanırken,
llhan Selçuk'un "Atatürkçülük
muz mudur?" yazısı yüzünden
gazete on gün süreyle kapatıldı.
Cunta yönetimi, Atatürkçülük
adına Atatürk'ün mirasını tahrip
eden icraatları birbıri ardınca
sıralıyordu. Atatürk'ün kurduğu
CHP ve Türk Dil ve Tarih Kurumu
kapatılırken bunlan eleştiren ve
yine adını Atatürk'ün koyduğu
Cumhuriyet gazetesini sık sık
kapatarak cezalandınyordu.
Bu uygulamalara sessiz kalmayan
Nadir Nadi'nin, Mart 1982 yılında
yayımlanan "Ben Atatürkçü
Değüun" kitabı Lğur Mumcu'nun
deyışiyle 12 Eylül generallennin
suratında boş bir eldiven gibi
şaklamıştı. Nadi bu kitabı için
şöyle dıyordu:
"Atatürk'ün yüce adını maskara
olmaktan kurtarmak için bari biz
bu adamlara karşı dunnasını
bilelim ve göğsümüzü gere gere
onlara seslenelim. Çağdaş
uygarlığa sırt çevirmek
Atatürkçülük ise biz Atatürkçü
değiliz. Hayatta en hakiki mürşid
ilim değilse, biz Atatürkçü değiliz.
\lcdan ve fıkir özgürlüğü, dogruyu
aramak, inandığunızı savunmak
hakkını bize venniyorsa biz
Atatürkçü değiliz. L lusal
bağunsızlık başkalannuı uydusu
halinde yaşamak anlamına geliyor
ve halkçılık ilkesi mutlu bir azınlık
elinde cennet vaatleri ile ömrü
billah sömürülmesi sayıhyorsa biz
Atatürkçü değiliz. Onlara bunlan
söyleyelim. Atatürk'le ve
Atatürkçülükle de hiçbir ilişldleri
oJmadığını ispat edene dek
sövleyeüm."
Türk Dıl Kurumu'nu sa\r
unan ve
1961 yılında yayımlanan "Tuhaf
Bir TasarT adlı yazısmı 23 Ocak
1983 'te yeniden yayımlayınca
1. No'lu Sıkıyönetim
Mahkemesi'nce yargılandı ve 2 ay
20 gün hapse mahkûm oldu. Milli
Savunma Bakanı'nın son anda
temyiz hakkını kullanmasıyla
Yargıtay, karan bozdu ve
aklanmasına karar verdi.
Yargılandığı dönemde hasta olan
ve midesinden ameliyat geçiren
Nadir Nadi, 75 yaşına karşın
verilen cezaya aldırmaz.
Mahkûmiyet karan kendisine
iletildığınde "Ne olacak şimdi
Nadir?" diye soran eşi Berin
Nadi'ye şu yanıtı vermişti.
"Ne olacak, herkes nasıl yatryorsa
ben de gkh'p yatacağun."
Sağlığı bozuluyor
12 Eylül koşullannda bir yandan
tutuklu bulunan yazarlannın
davalannı izleyen, bir yandan
gazetesinde darbecilere karşı
mücadele veren Nadir Nadi'nin
sağlığı giderek bozuluyordu.
Yazılanru kesen ve gazeteye artık
haftada birkaç kez uğrayan Nadir
Nadi, gazetede kurduğu Yayın
Kurulu ile gazetenin yayın
çizgisini kendisinden sonra da
korumayı amaçlıyordu.
Hastalığının ilerlediği günlerde,
"Nasılsınız?" diye soranlan, "Azar
azar vefat ediyonım'' diyerek
yanıtlıyordu.
Tekerlekli sandalye ile dolaşmak
zorunda kalan ve gazeteyle
ilişkilerini evinden yürüten Nadir
Nadi, bir süre tedavi gördüğü
Amerikan Hastanesi'nde 20
Ağustos 1991 yılında yaşamını
yitirdi.
BİTTI
Yazarları Nadi'nin çizgisine sahip çıkü
Nadir Nadi, yaşamı bovunca Cumhurhet gazetesinden kopmadj. Onun ilkeleri her zaman için Cumhuriyet yazarlanna rehber oldu.
ŞÜKRANSONER
-12-
12 Eylül sonrasının Özalızm rüzgârlan Cum-
huriyet'e de ulaşmış, 2. Cumhuriyetçi, liberal
çızgidekı yeni gelenlerle, NadirNadi'nin yazar-
lan arasında kan uyuşmazlığı giderek daha bo-
yutlu ortaya çıkmaya başlamıştı. Meyhaneler-
den gelen sataşmalarla bu türden saldınlara da-
ha tepkili UğurMumcu başta, Nadir Nadi'nin
yazarlan giderek daha sesli kızgınlıklannı, tep-
kilenni dile getırir olmuşlardı. Nadir Nadi, son
günlerine kadarkutuplaşmayı tırmandırmamak.
güvendiği yazarlanna gazeteyi sağlam teslım et-
mek üzere elinden geleni yaparken yiğitliğe de
hiç toz kondurmadı. Sessiz savaşı dillendirme-
meyi, sadece kadrolaşmayı, etkinliği yönlendir-
meyi yeğledi.
Nadi'nin çabası
Sağ çıkamadığı hastanedeki son günlerin-
den. çizgilerini beğenmediği aile ve yönetici
kadrolarla ilgili herhangi bir şey söylemekten
ne kadar uzak durmaya çaba gösterdiğinin ta-
nığıyım. Tesadüfen birkaçı ile
aynı saatte ziyarette karşılaş-
mıştık. Çok sağlıklıymış gibi,
ama konuşmadan duruyordu.
Onlar aynlır aynlmaz, sakla-
dığı büyük acısını ortaya koy-
du. Yatmaktan sırnnda yara-
lar çıkmıştı ve çok acı veri-
yordu. Berin Nadi, çaresiz
çırpınarak "EvdekEartovabi-
le izin vermenuştim. Birkaç
günde yara açtilar" diye söy-
leniyor, yara bölgesinın yata-
ğa değmeyeceği birplastık si-
midın bir an önce getirilmesi
içinkoşturuyordu. Güvenme-
diği gazete kadrolan orada
iken, yüzünü bile asmamakta
kendini zorlayan Nadir Nadi
ise artık ağndan inliyordu. Be-
rin Nadi, simidı bulup getir-
tene kadar şoförü ile birlikte
yan çevirmiştik. Kollan ile bir
yandan tutunuyor, diğer yan-
dan da tek eliyle yüzümü ok-
şayarak, ağndan inlemek zo-
runda kaldığı için, "Çok ağ-
nyor" diye özür diliyordu.
Yaşarken birdaha göreme-
dtğim için bu tablo daha de-
rin iz bırakmış olmah. Acısı-
nı sakladığı Cumhuriyet'in
yönetim ve aile bireyleri son-
radan, Nadir Nadi'nin yazar-
lannın Cumhuriyet'ten tasfi-
yesınde baş rolleri oynadıkla-
nnda, NadirNadi'nin sezgile-
rinin, daha doğrusu birikim
ve deneyimlerinin bizden ne
kadar daha güçlü, ilerde ol-
duğunu anlayacaktım.
Olümünden sonra kutup-
laşma gazete dışından ve için-
den çokhızh nrmandınldı. Es-
ki okurlann da yakından izle-
dikleri gibi, Nadir Nadi'nin,
gazetenin çizgisini korumak
üzere özenle oluşturduğu Ya-
yın Kurulu ve yetkilerinin tar-
tışıbnası noktasında da çatış-
ma patlak \erdi. Yönetim, kimi vârislerle işbir-
liği içinde, gazetenin yayın politikasından, Na-
dirNadi'nin özenle uzaklaştırdığı Yönetim Ku-
rulu yetkisini kullanarak. Yayın Kurulun'da gö-
rüşülmeden kimi arkadaşlan yazar yaptı. Kırni
yayın politikasına, kadrolaşmaya ilişkin karar-
larda Yönetim Kurulu'nun yetkısinin onanma-
sında ısrarcı oldu. Yayın Kurulu da kendisine
ait yayın çizgisi yönetiminde, Yönetim Kuru-
lu'nun ancak onay makamı olabileceğinde ıs-
rarcı oldu. Tartışma hızla büyüdü.
Haberi yine dışandan duymuştuk; kimi 2.
Cumhuriyetçilerin öncülüğünü yapan aydınlar
ve sermaye sahiplerinin birlikte toplantılar yap-
tıklannı. "KemaKst dinozor* olarak suçladık-
lan NadirNadi'nin yazarlannın tasfıyesı halin-
de, Cumhuriyet'inönününaçılacağı, bol ilanala-
cağı yorumlannın yapıldığını aynntılan ile öğ-
renmıştim. Geldiğimiz aşamaya kadar zaten
medya tekelleşmesi, Özalizm, Cumhuriyet'in
ekonomik dengeleri üzerinde yeterince yaralar
açmıştı. Birinci Körfez Savaşı öncesi yatınm-
lar için yapılan kredi açmalar, işın tuzu bıberi
olmuştu. Kriz vurmuş, ilanlar düşmüş, gazete,
borcunu birkaç kez ödemış olduğu halde faiz
yükünden kurtulamamıştı. Cıddı bir ekonomik
çıkmaza ginlmiştı. Gazetenin yönetimindeki
arkadaşlara olupbitenlere ilişkin doğrudan so-
ru yönelttiğimde, kimi günlük çalışmaya iliş-
kin yazar müdahalelennden duyduklan rahat-
sızlüdan saymaya başladılar. Bu noktada öme-
ğin Hasan Cemalin sözünü kesip ayağa kalk-
tım "Sofrada çabşan biri olarak anlattıklannın
pekçoğunda seninle a\ nı görüşleri bile pa\laşa-
bilirim.AmasadedegeL Sen Nadir Nadi'ninya-
zariannınCumuhuriyet'tentasfiyeedflmeleri ope-
rasyonunda varmKuı?" dedim. O da ayağa kal-
karak "Ama_" diyerek bir şeyler anlatmak iste-
dı. "Heroen kararh, hayır dhemedin. Gerisini
dinlemek bile istemiyorum. Ben bugün \ıllık iz-
ne çıkıyorum. Ya\ın Kurulu vetküeri üzerine
Yönetim Kurulu'ndan olumsuz karar çıkarsa,
beni de gazeteden a\ nlmış say. O gün istifa ede-
061™" deyip gıttim.
Bir hafta sonra Yönetim Kurulu beklenen
toplantısını yaptı. Önce Nadir Nadi'nin yöne-
tıme soktuğu arkadaşlan, sonra Berin Nadi, en
son da llhan Seiçuk istifa ettiler. Bir gün sonra
zaten iflas noktasına getirilmış olduğunun et-
kisini hafife ahnamalıyız. Günler, aylar sonra,
aynlanlarbuluşmaya, geleceği gorüşmeye baş-
ladığımızda Berin Nadi'nin Yenıköy'deki evin-
de yapılan bir kilit toplantıyı hiç unutmayaca-
ğım. Biraz erken gelmiştim. Berin Nadi, tele-
fonda çağınrken söylediği gibi, gerçekten ya-
tağadüşmüştü. Ağlıyorduda. Çünkü kendim suç-
luyordu: "Ben Atatürk'ün kurdurduğu, Yunus
Nadi, Nadir Nadi'nin ha>atlannı vtrerek bu-
günlere getirdikleri Cumhuri\et'i koruyama-
dun.Nadirjaşarkenherşeyibenden i>i görmüş
ve beni hep uvarmışü. Amaben ailenin ikinciku-
şağınıngazeteyöoetiminegirmemesindeyeterin-
ce direnemedim. Gençkrin Ki niyetine, hev«sle-
rine inandım.(Ki bu noktada Nadir Nadi'nin
yönetimde rol alan yeğenlerini kastedi>ordu.)
Kendimi hiç affetmejeceginı'' dıyordu.
Ihanete öfke
En çok da gazetede, NadirNadi'nin onayı ile
yönetime gelmiş yönetici arkadaşlann çızgıye
ihanetlenne öfke duyuyordu Kışilenn isimle-
nnın değil, rollennın önemli olduğuna inana-
Berin Nadi, 22 Mayıs 1993 tarihinde Kireçburnuna açılan Nadir Nadi Parkı'nda.
Cumhuriyet Vakfi:Aydmlanmanınyolımda
an a>nlmanızı protesto ermek üzere okumak-
tan >azgeçen okur fazlası ile geri dönse de, eko-
nomikiflasn geri dönüşüyok.Kadronunçokkü-
çühnesi, giderierin yan yanva indirilmesi, yeni
kaynaklarla beUd bir şeyler olabilir. İflastan yi-
ne de geri dönüş zor. Biz aal bu nedenlerie isti-
falarda öncülük yapnk" olarak özektlenebıle-
cek açıklamalar yapıyorlardı.
Benn Nadi. llhan Seiçuk daha sonra stratejik
olarak doğru bulmasalar bile istifa etmek zo-
runda kaldıklannı anlatıyorlardı. Cumhuri-
yet'e yürekten bağlı okurlar her yerden anyor,
bir şeyler yapılmasını ıstiyorlardı. Yazarlan
toplayacak bir bültene bile razıydılar. Berin Na-
di de Cumhunyet çızgisinin noktalanmasına
asla razı değıldı. Nadin Nadi'nin yazarlan ga-
zeteye sahip çıkılması için yol bulunmasında
kararh, ınançlı, inatçıydı. Takılmış plak gibi
"Atatürk'ün kurdurduğu. Yunus Nadi ile Na-
dir Nadi'nin >aşamlannı karnklan C umhuri-
Netgazetesi kâpanamaz. Buna izinveremeyiz-"
sözleri ile başta llhan Seiçuk herkesi bir şey-
ler yapmaya zorluyordu. Tam da bu asamada
Ayduı Doğan devTeye girmiş, yayın grubu için-
de Cumhunyet'e yazarlan ile kucak açmak is-
tediğinı bıldırmiştı. Benn Nadi bu
önenye şıddetle karşı çıkıyor, ll-
han Seiçuk. Uğur Mumcu ve ya-
zarlardan, ayrılmış çalışanlardan
bu öneriye sıcak bakmamalannı
istiyordu. Ne yapıp edip, Cumhu-
riyet çatısı altında yine bağımsız
toplanılmalıydı. tşte Cumhuriyet
Vakfı çalışmalan onun bu direni-
şi ve özverisı sayesinde ugulama-
ya, yaşama geçirilebildi. llhan Sei-
çuk "Nadir Nadi'den Yadıgâr" de-
dığı Benn Nadi'nin beklentilennin
gerçekleşmesinde öncülük ettı.
Benn Nadi. Nadır Nadi'nin mi-
rasını ortaya koyarak Cumhuriyet
Vakfi'nin oluşmasında başlıca ro-
lü oynadı. Bu arada sermayeden ki-
mi gruplar. siyaset. 2. Cumhuriyet-
çiler dahil ideolojik dışardan des-
teklerle gerçekleştirilen Cumhuri-
yet operasyonunun mayası tutma-
rruştı. Cumhuriyet okuru çok şid-
detli tepki vermiş, sermayeden bek-
lenen parasal destekler de gelme-
mışti. Gazetenin ekonomik ıflası
kaçınıhnaz gibiydı. O tanhlerde
operasyon içindeki bır 2. Cumhu-
nyetçi ile biryerlerde karşılaştık. Bi-
raz havTetle. "anketyapük,okursi-
zijstryflr" ıtirafinda bulundu. Daha
önceki uyanlanma kulak tıkamış
sosyal bilım uzmanlığı ile de övü-
nen bu gazeteci arkadaşın anketin
sonuçlanna şaşkmlığı asıl beni şa-
şırtmıştı.
Berin Nadi'nin "Benhn etimden bu kadan geldi.
Yapabüeceğimi yaptun" diyerek, kendisı ile banşmış
olarak bu dünyaya veda ettiği, Cumhuriyet Vakfı kuruluş
senedinden giriş bölümü gazetenin çizgisini ortaya koyar.
"Cumhuriyet gazetesi, amacını toplum yaşamına katıldığı
7 Mayıs 192-t'te yayımladığı ilk sayısında kurucusu Yunus
Nadi'nin kalemiyle beürtmiştir. Cumhuriyet ne hükümet
ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet,) alnız Cumhuri)et'in
bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin
savunucusudur. Cumhuriyet \e demokrasiflldrve
esaslannı yıkmaya çalışan her kuvvete
karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek
bir demokrasi kunılması için bütün \arlığı ile çalışacaktır.
Cumhuriyet, Atatürk devTİm \e ilkelerinin açtığı
"aydınlanma" yolunda, aklın bağımsızlıktan. bilimin
dinden bağımsızlaşması, laiklik Ukesinin toplumca
benimsenmesi için çaba gösterecektir. İnsan Haklan ve
Temel Özgüriükler Büdirgesi'ni demokrasinin evTensel
anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet, amaçlanna
ancak Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin
bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel
ilkesavar."
Patroınsuz Cumhuriyet
ilk kez beni Uğur Mumcu aradı. Olupbiteni an-
latmak istiyordu. Ben zaten bır gün önce Ha-
san Cemal'e telefonla istifa ettığımi. sekreterara-
cılığıyla bildirmiştım. Oysa yine dönemin de-
dikodulannı bilen Cumhuriyet okurlan çok iyı
anımsarlar: Nadir Nadi'nin yazarlannın, Cum-
hunyet çalışanlannın ıstıfalannı ve okur boy-
kotunu organize ettiklerini öne sürmüşlerdi.
Oysa çalışanlardan hemen istifa eden 36 kişiyi
ilk aşamada bulan grup, birbinnden hemen he-
men habersizdi, bu işi kendiliğinden yapmışlar-
dı. Evde oğlumun "Anne Idmler avrüdı? Ergun
Balcı da varmı?" sorulanna yanıt bile vereme-
mışnm. Çünkü gerçekten kimlenn, kaç kişinin
aynldığını öğrenmem içın birkaç günün geçme-
si gerektı. Elbette operasyonun da nasıl planlı
ve ince hesaplarla yürütüldüğünün aynntılı bil-
gilerini daha sonra alacaktık. Sermaye-siyaset-
ideolojik operasyon boyutlan, ıçerden ve dışar-
dan ittifaklar, Nadir Nadi gazetecilik çizgisi,
yazarlanrun tasfiyesi amacı, çok net, resim ola-
rak ortaya çıkacaktı.
Yine de işin ekonomik boyutunu, gazetenin
rak, Cumhuriyet çizgisinin bir geleneği olarak.
polemik açmamak üzere bu dizide kişileri he-
def almamak konusunda elden geldiğince isim
kullanmaktan kaçındık. Bu sadece benim de-
ğil. tlhan Seiçuk ve yönetici arkadaşlann da
özel özenlerinm, uyanlannın bir sonucu.
Berin Nadl'nin evinde
toplantılar
Gerçek şu ki, Berin Nadi'nin evinde Cum-
huriyet'i yeniden toparlamaya yönelik bir dızı
toplantıdakı değerlendirmelerde ortaya çıkan
tablo çok çarpıcı ıdı. Nadır Nadı'nin yönetım-
den aynlan dostlan, gazetenin Körfez knzıni he-
saplamadan, Nadir Nadi ilkelenne aykın ola-
rak yatınm amacı ile fazlaca borçlanmasının,
gazeteyi zaten ekonomik boyutu ile iflas nok-
tasuıa getirdiğini anlatıyorlardı.
Kendilerinin iradesi, pek çok kez bılgısı dı-
şında yapılan borçlanmalar sonunda iflas kaçı-
nılmazdı. "Hep birliktedönsenizde,gazeteyi si-
Her ne ise operasyonculann bü-
yük planlan çok çabuk suya düştü.
Gazetenin kaçınılmaz iflasının gel-
diği noktada, hepsi birden kaçtılar.
Gazete yönetiminden aynldılar.
Cumhunyet çalışanlan. aynlan-
lar ve kalanlan ile kader birliğinde.
gerçekten çok önemli özverilerle,
BerinNadi'nin kurduğu Vakıfşem-
siyesinde, oluşturduklan çalışanlar
yönetimi ile Cumhuriyet gazetesi-
ne sahip çıkmak üzere okurla yeniden el ele
verdiler. Geçmişin bırikmiş çalışan alacaklan.
şirketin iflas masasında yıllar sonra küçülmüş
anaparalann komik rakamlar olarak alınabil-
mesi bıçiminde ancak gündeme geldi. Çalışan-
lar patronsuz, büyük sermayesiz Cumuhuri-
yet'in yaşatılmasmda, ücret özvenleri ile okur-
larla el ele verdiler. Cumhuriyet gazetesini ku-
ran Yunus Nadi, kurumlaştıran Nadir Nadı'dir.
Cumhuriyet Türkiye'sinın temelleri atılırken
kurulan Cumhuriyet gazetesini, Yunus Nadi'nin
olümünden sonra her çeşit güçlüğe karşı yanm
yüzyıllık savaşımla hiç ödün vermeden yöne-
ten Nadır Nadi, 20 Ağustos 1991 'de ölmüştür.
İlkeleri ve amaçlan, bu uzun süre içinde belir-
lenip toplumda kök salan Cumhuriyet'i aynı
yörüngede yaşatmak. Cumhuriyet Türkiye sine.
topluma ve Cumhuriyet okurlanna karşı bir
ödev nıteliğine dönüşmüştür. Cumhuriyet Vak-
fı bu amacı yerine getümek içinNadirNadi'nin
eşi Berin Nadi taraftndan kurulmuştur..
BSTTÎ