Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(Ş cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKIN
Osman Hamdi'nin torunlan!Dokuz tanedirler ve "Hatıranın
Kızlan" olarak bilınirler.
tnsanlara tarih bilgisi, lirik şiirler,
kahkaha, yıldızlann sırn ve
sevincin tohumlan onlann eliyle
sunulur. Öyle ki, dans ederken
yanlış adımını düzelten binni
görsem, onlar gelir aklıma. Çünkü
güzel dans etmemize yardım
etmek, aralanndan birinin
görevıdır. Onlann adına,
Fstanbul'a asılan bir tabelada ilk
kez 1869 yılında rastlanz. Sözünü
ettiğimiz yılda, 23 yıl önce Aya
Irini Kilisesi'nde kurulan
"Mecma-i Asari atika" (Eski
Eser Koleksiyonu) ve "Mecma-i
Esliha-i Atika" (Eskı Silah
Koleksiyonu) Galatasaray Lısesi
öğretmenlerinden Ingiliz uyruklu
Goold'un müdürlüğünde
"Miize-i Hümayun", yanı
"Imparatorluk Müzesi" adı
altında birleştirilir.
Kaderdllfle karşı blr aydın
Tohumunu 1846'da, Tophane
Müşiri Fethi Ahmet Bey'in attığı
müzecilik, altın çağını 1881
yılının 11 Eylül günü, "Müze-i
Hümayun "un müdürlüğüne
Osman Hamdi Bey'in
getirilmesiyle yaşayacaktır.
Hamdi Bey, eski eser yığını
görünümünde olan müzeyı kısa
sürede toparlayacak ve on yıl
sonra, 13 Haziran 1891 'de,
Istanbul Arkeolojı Müzesı'nin
başlangıcı olan "Lahitler
Müzesi"ni açacaktır.
Osman Hamdi Bey, Tanzimat
yazarlan gibi "kaderci
tevekkül" felsefesine karşı çıkan
bir aydındır. Yalnızca
müzeciliğiyle değil, resimleriyle
de büyük beğeni toplayan Hamdi
Bey'in, "Kaplumbağa
Terbiyecisi" adlı tablosunda,
yavaşhğın simgesi olan
kaplumbağalan sabırla eğiten
derviş kılıklı adam kendisinden
başkası değildir. Nemrut
Dağı'nda yaptığı arkeoloji
çalışmalanyla da bir ilke imza
atan Osman Hamdi Bey, resimden
kazandığı paralan müze düşünün
gerçekleşmesi için harcamakta bir
an olsun tereddüt etmemiştir.
Onun bu büyük ülküsünü
günümüzde de sürdürenler vardır.
Osman Hamdi Bey'in, "Kaplumbağa Terbiyecisi''' adlı tablosunda, yavaşlığın simgesi olan
kaplumbağalan sabırla eğiten derviş kılıklı adam kendisinden başkası değildir.
Tahtakuşlar Köyü'ndeki
Etnografya Müzesi ve Selçuk'taki
Bebekler Müzesi Osman Hamdi
Bey'in yolunda yürüyenlenn
eserlerinden yalnızca iki tanesidir.
Ressam Hüsamettin Koçan da,
Osman Hamdi Bey'in
torunlanndan biridir. Sanatçının,
elde avuçta ne varsa Bayburt'un
Baksı Köyü'nde yaptığı müzeye
harcaması bu topraklarda sanatın,
kültürün, güzel insanın yok
olmayacağının, her an bir yerden
filizlenip boy vereceğinin
kanıtıdır. Berlin'den tekerlekli,
oyuncak beyaz atı kendim ıçin
almıştım. Bir edebiyat arkeoloğu
gibi oyuncağın izini sürüyor,
yalnızca yazılı metinlerle sınırlı
kalmıyor, sözü edilen oyuncaklan
da görme arzum giderek
alevleniyordu. Sayfalan eski
oyuncak kokusuyla dolan kitabı
hazırlarken, tekerlekli beyaz atın
yanına ikinci bir oyuncak koydum
ve o an verdim karanmı; bir
oyuncak müzesi kuracaktım!
Anadolu'da ve dünyanın bırçok
kentinde eski, antika oyuncak
aradım her firsatta. Çevremde
sevdiğim, saygı duyduğum
insanlardan yardım gördüm.
Bunlar arasında lyigün
Özütürk'ün yeri apayndır
gönlümde.
Ferrarl. kamyon. ambulans
Müze düşümün gerçekleşmesi
yolunda dev bir adım atmama
neden olan bir davranışta bulundu
Sayın Özütürk; yıllarca gözü gibi
sakındıgı, koruduğu, ölen
ablasının çocukluk oyuncaklannı
henüz bir rafı bile olmayan
müzeme bağışladı!
Teksin Öksöz'ü anmalıyım
mutlaka. Bağdat Caddesi'nde
birbiri ardına kafe ve lokanta
açılırken, Göztepe'dekı Teksin
Sanat Galerisi'nde resim
sanatının şövalyeliğini üstlenen
bu güzel ınsan da, kendisi
doğmadan önce, on bir yaşında
ölen ağabeyinin oynamaya
doyamadığı oyuncaklannı
düşlerimde kurduğum müzeye
armağan etti.
Dış doktoru Fazlı Öztürk var bir
de!.. 1965 yılında, bir aile
dostlannın Avrupa'dan getirdiği
oyuncaklarla, Kadıköy nhtımında
bulunan tş Bankası'mn önündekı
geniş kaldınmda bir akşam vakti
oynamasını anlatırken yanımdan
uzaklaşıp gitmış, o anın
heyecanını yeniden yaşıyordu.
Evleri, bankanın arkasındaydı ve
pilli Ferrari arabasının ışığını
gören Kadıköylüler başında
toplanıyordu. Öyle çok sevdi ki
oyuncaklannı, evlerine
misafirliğe gelen hiçbir çocukla
paylaşmadı onlan. Ferrari 'den
başka bir kamyonu ve bir
ambulansı vardı. Üç oyuncağını
da müzeye verdi, hem de
kutulanyla! Yalnız, "Chevrolet"
marka ambulansta kafasına
takılan bir aynntıyı anlatmayı da
ihmal etmedi. Arabanın üstünde
"Impala" model olduğunu
belirten bir yazı olsa da, arka stop
lambalan iki gözlüdür. Oysa,
Chevrolet'nin stop lambalan iki
gözlü olan modeli tmpala değil,
"Belair"dir!.. tmpala'nın arka
lambalan, üçer gözlüdür!?
Oyuncaktaki bu hata kaçar mı hiç,
Trabzon uşağının gözünden!?.
Oyuncaklanm çoğaldıkça kızımın
benden şıkâyetçi olduğunu
duydum: "Babam eskiden bana
oyuncak alırdı, şimdi kendine
alıyor."
Kızımdan söz ettim de, yazının
başında andığım "Hatıranın
kızlan"na verilen adı
yazmadığım geldi aklıma.
Efendım. bu dokuz kız, mitolojıde
"Musalar" olarak adlandınlırlar,
kutsal kitaplarda da adlan geçer
ve siz onlan "ilham
perileri"diye bilirsiniz. Adlanna
Istanbul'da ilk kez 1869'da açılan
"Imparatorluk Müzesi"nde
rastlanıldığını belirtmemin
nedeni, müze sözcüğünün köken
olarak "Musalar"dan gelmesidir.
Yani her müze, " Hatıranın
kızlan"nın bırer evidir.
Müzelerin çoğalması, yaratıcı
düşünceye ilham kaynağı verecek
olan mekânlann artması demektir.
İlham perHerlne teşekicür
Ben de, şiirlerimin, yazılanmın
ilham perilerine oyuncak
müzesiyle bir teşekkür sunmak
istiyorum. Budüşümü, 1992
yılında "şiir cumhuriyeti" ilan
ettiğim Kız Kulesi'nde
gerçekleştirmeye çalıştığımda, şiir
yazdığını, sanatla uğraştığını
söyleyen herkesin ilham
perilerinden beslendiğini,
müzeciliğe değer verdiğini, bu
yüzden bana destek olacaklanna
büyük bir saflıkla inanıyordum.
Yanıldığımı zamanla ögrendim.
Bir gün, bir oda dolusu eski
oyuncak arasmda oturmuş,
müzeyi nasıl kuracağımı
düşünürken, babam göründü
kapıda... Sevimli Karadeniz
şivesiyle gülerek söylediği şu söz
hiç çıkmaz kulaklanmdan. "Gene
döndük başa!.."
Yeni sezonun ilk ismi nu jazz'ın yeni ismi Dj Duplaix
Babylon la dünya turu
17 EylüVde başlıyor
Kültür Servisi - Bundan dört yıl önce sa-
natseverlere merhaba diyen Babylon, yeni
sezon açılışını 17 Eylül'de nu jazz türüne ye-
ni kazandınlmış bir isimle, prodüktör, şarkı
yazan, vokalıst ve Dj Viktor Duplaix'le ya-
pacak. Duplaix Erika Baduh, Jamiroquai,
Me'Shell Ndegeocello,
Eric Benet gibi isimler-
le anılıyor. Bu sayede
keşfedilen sanatçı, daha
sonra Pavarotti ve Ted-
dy Pendergrass ile ay-
nı sahneyi paylaştı. Sa-
natçı, otoritelerce Sa-
de, Peter Gabriel ve
Sting arasında bir yerle-
re oturtuluyor. Sanatçı-
nın ilk solo albümü 'In-
ternational Affairs'
adını taşıyor.
Karde$ etklnllkler
20Eylül-16Kasımta-
rihleri arasında yapıla-
cak 8. Istanbul Bienali
kapsamında Babylon'da
kardeş etkinliklere de ev
sahipliği yapacak.
Küratörlüğü Başak
Şenova ve Emre Er-
kal'a ait 'Ctrl-alt-del'
başlıklı 'sound-art'
projesi çerçevesinde 3
farklı proje gerçekleşti-
rilecek; Kim Cascone,
Paul Devens ve Scan-
ner ile Merzbow ve
Matt Wand 18, 19 ve 20 Eylül tarihlerinde
Babylon'da olacak.
18 Eylül'de Mısırlı sanatçı Hassan
Khan'ın 'Tabla-dubb' adlı performansı, 19
Eylül'de de Laço Tayfa müzikseverlerle bu-
luşacak.
20 Eylül'de 'Cuban-Anatolian Sound
System' başlıklı etkinlikte DJ Arkın Allen
Feat ve VVUliam Cardoso çalacak.
26 ve 27 Eylül'de Raul Paz sahneye çıka-
cak. Paz, melodik çeşitlilik, Jamaika ezgile-
ri, hip-hop ve dub'ın alışılmadık fuzyonunu
• Erika Baduh, Jamiroquai,
Me'Shell Ndegeocello, Eric Benet
gibi isimlerle anılan Dj Duplaix'in
yanı sıra melodik çeşitlilik,
Jamaika ezgileri, hip-hop ve dub
füzyonlu müziğiyle Raul Paz'da
Babylon'un konuklan arasında.
icra ettiğı çalışmalannda Küba müziğınin
empoze ettiği kurallardan çok uzak ritimleri
ve pop eğilimli Latin müziğinin en katmanlı
örneklerini buluşturuyor. Keman sanatçısı,
vokalist ve orkestra şefi Kübalı sanatçı, geç-
mişini yansıtan etnik ve kültürel çeşitliliğin
daha çok takdir edilebi-
leceğıne ınandığı Pa-
ris'e taşınmasının ardın-
dan, Oscar de Leon,
Los Van Van, Ruben
Blades gibi kente yolu
düşen birçok Afrika-
Kübalı müzısyen ile ay-
nı sahneyi paylaştı ve
Fransa'da esen "Küba
dalga"sının lıderlerin-
den biri oldu. Aynca
Celia Cruz, Tito Puen-
te ve Ricky Martin ile
ortak konserler de verdi.
Otantlk tempolar
30 Eylül'de 'The
Amsterdam KJezmer
Band&The Galata
Gypsy Band" in konse-
ri izlenebilecek.
Doğu Avrupah Muse-
vi dans ve parti müziği
ve Balkan ezgileri Türk
Roman müziği de 'Ka-
takofti'de buluşuyor.
Oldukça başanh 7 mü-
zisyenden oluşan Ams-
terdam Klezmer Band,
geleneksel Klezmer tı-
nılannda yeniledikleri orijinal besteleri ile
rap, blues ve ftınk gibi türlerin bileşiminı alı-
şılmamış bir boyuta taşıyor ve repertuvarla-
nna Çingene ve Balkan müziklerini ve enst-
rümanlannı da katarak dinleyiciyi otantik bir
duygu seli ve neşeye sürüklüyor.
Türkiye'deki Roman müziğinin gerçek vir-
tüözlerinden oluşan the Galata Gypsy Band
ise folk ve Balkan ezgilerini, Türk Roman
müziği ile birleştirerek ortaya sıcacık tempo
ve ritimler çıkanyor.
(Biletvc: 0 216 454 15 55) i(
Opera
sanatının
en sevilen
eserlerinden
aryalar,
koral ve
orkestral
bölümlerden
oluşan
etkinlikte
Istanbul,
Ankara,
İzmir ve
Antalya
Devlet
Opera ve
Balesi'nden
genç
sanatçılar
ise konserin
solistleriydi.
29Ağustos akşamı gerçekleştirilen konseri Michael Tabachnikyönetti.
Kızkulesi 'nde bir ilkKültür Servisi - Geçmi-
şi 2500 yıl öncesine daya-
nan, Istanbul'un tarihıne ta-
mklık etmiş olan Kızkule-
si, 29 Ağustos akşamı sa-
natla şenlendı.
Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürü Remzi Bu-
haralı'mn girişimiyle tari-
hi mekânlan sanatla birlik-
te tanıtmak adına kuleyi bu-
günkü görünümüne kavuş-
turan Hamoğlu Şırketler
Topluluğu'nun da katkıla-
nyla düzenlenen ve bir ilk
olarak kulenin tarihine ge-
çen gala konseri, 30 Ağus-
tos Zafer Bayramı ve Is-
tanbul'un Fethi'nin 550.
Yılı kutlamalan çerçeve-
sinde yapıldı.
Opera sanatının en sevi-
len eserlerinden aryalar. ko-
ral ve orkestral bölümler-
den oluşan konserde Istan-
bul Devlet Opera ve Balesi
Orkestra ve Korosu'nu şef
Michel Tabachnik yönet-
ti. Koro şefı ise Yıldız Kü-
nutku'ydu.
Istanbul, Ankara, İzmir
ve Antalya Devlet Opera ve
Balesi Müdürlükleri'nden
genç sanatçılar ise konserin
solistleriydi. Salacak'ta ka-
radan barkovizyon şeklinde
büyük ekrandan da izlene-
bilen konserde yüzyıllarca
öyküleriyle anılan Kızkule-
si, arya sesleri ile donandı.
Tarlh aryalarla
donandı
Konserde şu eserler su-
nuldu: La Forza del desti-
no Uvertür ' G. Verdi
(IDOB Orkestrası); Forze
del destino operası'ndan
Leonora Arya / G. Verdi
(Perihan Nayır); La Travi-
ata Operası'ndan Violetta
Arya / G. Verdi (Birgül Su
Ariç); La Traviata Opera-
sı'ndan Germond Arya /
G. Verdi (Tamer Peker);
Werther Operası'ndan
Werther Arya / J. Masse-
net (Bülent Külekçi);
Werther Operası'ndan
Charlotte Arya / J. Masse-
net (Aylin Ateş); Nabucco
Operası'ndan koro / G. Ver-
di (İDOB Korosu); Car-
men Operası'ndan Süit '
G. Bizet (ÎDOB Orkestra-
sı); Carmen Operası'ndan
Habanera / G.Bizet (Aylin
Ateş): Carmen Opera-
sı'ndan Escamillo Arya /
G. Bizet (Tamer Peker);
Ahmet Adnan Saygun'un
Yunus Emre Oratoryo-
su'ndan) Tenor Arya (Bü-
lent Külekçi); Köroğlu '
Ahmet Adnan Saygun
(Tuncay Kurtoğlu): Rigo-
letto Operası'ndan Gilda
Arya / G. Verdi (Birgül Su
Ariç); Don Carlos Opera-
sı'ndan II. Philip Arya '
G.Verdi (Tuncay Kurtoğlu);
Aida Operası'ndan Aida
Arya / G. Verdi (Penhan
Nayır): Aida Operası'ndan
Zafer Sahnesi G. Verdi
(İDOB Orkestra ve Korosu).
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Savaş Oyunu...
Çocuğun adı Gabriel'di. San Francisco'da
annesiyle yaşıyordu. Yaşı, 5-6 ya var ya yoktu.
Anne, çocuğunu yalnız büyüten her anne gi-
bi, hem analık hem babalık görevini yerine ge-
tiriyor, oğlunun üzerine titriyor, bir dediğini iki
etmiyordu... Ama şimdi ciddi bir sorun vardı or-
tada. Çocuk tırtturmuştu illaki askercilik oyna-
yalım, savaş oyunu oynayalım diye...
Yaşamı boyunca barış eylemcisi olan Anne,
nedese boşunaydı... Sağadanıştı, soladanış-
tı, sonunda boyun eğdi. Madem tüm yaşıtları
oynuyordu, Gabriel'in de bu oyunlara hakkı
vardı. Gitti en âlâsından gerekli malzemeleri al-
dı. Kurşun askerfer, tanklar, denizaltılar, savaş
uçaklan vb... Hepsini masayadizdi. Kırmızı üni-
formalılar bir yana, mavi üniformalılar karşı ya-
na... Artık savaş oyunu oynamaya hazırdılar.
Çocuğun gözleri parladı. "Mavilerbenim, kır-
mızılar senin... Ben bizimkilerim; sen de düş-
man..."
Anne, çocuğun söylediğini pek kavrayama-
dı: "Dur bir dakika, bizimkiler kim, düşman
kim?" deyiverdi.
Çocuk "Bizimkiler, elbet Amerikalılar. Düş-
man ise..." Bir an duraladı "Ruslar!"
Anne, "Hani şu her sabah ekmeğimizi aldığı-
mız Ftus fınncı hanım gibi mi?" diye sordu.
Bebekliğinden beri tanıdığı fınncı "düşman"
olamazdı. Çocuk vazgeçti. "Buldum" dedi.
"Japonlar!"
"Hani sana davul çalmayı öğreten benim Ja-
pon arkadaşım gibi mi?" diye sordu anne.
Yok o da düşman olamazdı... "Tamam Çin-
liler düşman olsun" dedi çocuk.
"Yani bizim bahçıvan ve ailesi gibi..." dedi
anne...
Uzatmayayım, böyle böyle, birçok ulusun in-
sanlannı bir türlü "düşman" sınıfına sokama-
yınca, çocuğun tepesi attı.
"Ne biçim annesin sen! Bir savaş oyunu bile
oynamayı beceremiyorsun!" diye bağırarak
masayı darmadağın etti. Koşarak bahçeye çı-
ktı. Bir daha da askercilik oynayalım, savaş
oyunu oynayalım diye tutturmadı.
• • •
Çok sevdiğim bu öyküyü Joan Baez'den
dinlemiştim.
Oğluyla, bir türlü savaş oyunu oynamayı be-
ceremeyen anne oydu.
Elbet yeryüzündeki her çocuk böylesi koz-
mopolit bir çevrede büyümüyor ve her anne
Joan Baez'in kişiliğine, sabnna ve aklına sahip
değil. Ama keşke yeryüzünde her çocuk, hiç
ama hiç kimseyi "düşman" belleyerek yetrşme-
se...
Yann 1 Eylül, Dünya Banş Günü.
Kimilerinin çok "naif" bulacağı bu öyküyü
ondan anımsadım ve paylaşmak istedim.
Irak halkının, işgalcileri topraklarında isteme-
diklerini kararlılıkla ortaya koydukları şu gün-
lerde, Türkiye'de hâlâ kimilerinin asker yolla-
yalım mı, yollamayalım mı tartışmasına girme-
leri bence utanç verici.
Bugün bütün dünya bu haksız ve ahlaksız iş-
gali sorguluyor. Blair, Ingiliz halkı karşısında
zordurumda. Bir türlü hesap veremiyor... ABD
halkı, Bush'u görevinden uzaklaştırmak için
yollar arıyor. Kampanyalar özellikle şu üç nok-
tada yoğunlaşıyor: 1) Irak savaşı nedeniyle
ABD federal bütçesi, şimdiye dek hiç olmadı-
ğı kadar açık veriyor. 2) Bush'un "Geride hiç-
bir çocuğumuzu bırakmayacağız" yalanını halk
affetmiyor. 3) Bush döneminde 3 milyon kişi işi-
ni kaybetti.
Bize gelince: ABD yönetimi karşısında, boy-
numuz kıldan ince diyenlere sorun bakalım,
ahlaka ve akla uygun tek geçerli neden göste-
rebilecekler mi Irak'a asker yollamak için!
Yarın 1 Eylül, Dünya Barış Günü.
Işgal ve savaş suçuna ortak olmayacağımı-
zı dile getirmek, "Düşman" kavramını çocuk-
larımızın beyinlerinden ve yüreklerinden silme-
ye çalışmak için iyi bir gün.
e-posta: zeynepı zeyneporal.com
Faks:0212 257 16 50
Yazap Simenon'un 100. yılı
• Kültür Ser\isi - Polisıye roman karakteri
'Müfettiş Maigret'in yaratıcısı
ünlü yazar Georges Simenon'un anısına,
doğumunun 100. yılında, ülkesi Belçika'da
çeşitli etkinhkler düzenleniyor ve doğduğu
İcent olan Lıege'de, bu yıl, 'Simenon'u Anma
Yılı' olarak kutlanıyor. Bu çerçevede,
Simenon ve kitaplanyla ilgili sergiler, bilimsel
sempozyumlar, film gösterimleri, konserler,
yanşmalar,
tıyatro oyunlan ve
geziler yapılıyor.
Etkınlikler, yıl
boyunca devam
edecek. Öte yandan.
Belçika Posta Idaresi,
Simenon'un
doğumunun 100. yılı
dolayısıyla, 3 adet
posta pulunu satışa
sundu. Aynca, sadece
50 bin adet basılan ve
31 Euro'dan satışa
sunulan, bir yüzünde
yazann resminin bulunduğu anma paralan da
basıldı. Belçika'nın Lıege şehrinde 13 Şubat
19O3'te doğan ve 1989'da Isviçre'nin Lozan
şehri yakınlannda ölen Simenon, ilk romanmı
17 yaşında yayımladı. Değişik isimler altında,
çoğunluğu erotik olmak üzere birçok 'ucuz'
roman yazan Simenon, gerçek adını ilk kez
kullandığı ve 1930'da yayımlanan 'Letonyah
Pietr' ile üne kavuştu. 'Letonyah Pietr',
Simenon'un ünlü karakteri 'Müfettiş
Maigret'nin ilk macerasıydı. Simenon'un, son
Maigret kitabı ise 1972 yılında 'Maigret ve
Mösyö Charles' adıyla yayımlandı.
BLGUN
• ATLI KÖŞK SAKff SABANCI
MÜZESİ'nde 'Kahvaltıda Caz' kapsamında
11 OO'de İmer Demirer Quartet'in konseri.
(Biletix: 0 216 45415 55)