02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 laattüp/Uaertkan istesiotoutstı! AKP Hükümeti, geçen yıl 20.5 trilyon lira kâr elde eden ve aftın yumurtlayan tavuk gibi devlete para kazandıran istanbul Gübre Fabrikası'nı (İGSAŞ) satmak istiyor... Tam bu sırada BOTAŞ, İGSAŞ'ın doğalgazını kesryor... Fabrikada üretim duruyor... Üretimin durması ve fabrikanın yeniden devreye girmesi çeyrek milyon dolara mal oluyor.. Böylesine küçük oyunlarla, İGSAŞ'ın değeri düşürülmüş oluyor. Genetik Kopyalanmış inekten daha yüksek proteinli süt elde ediliyormuş ya... Akif Kökçe, 10 yıl sonraki bir gazete haberini şimdiden okuyor "Kopyalanmış inek sütü içen çocuklar, okulda daha çok kopya çekiyorlarf" EJektronik posfcf defHzsomectanhuriyetconi.tr rof. Dr. Çetin Yetkin yeni çıkan "Karşıdev- rim"kitabınınsunuşundaşöylediyor:"Ben, 2. Dünya Savaşı'nın başlamasından dört gün sonra doğmuşum. Çocukluğumun ilk yılları savaş dönemine denk ge/di. Babam subay, an- nem öğretmendi. Babamın üniforması, rengiyle biçi- miyle hemen hemen Alman subaylarının üniformala- nnın eşiydi. Savaşın bitiminde bu üniforrna Ingilizsu- baylarınınkine benzedi; daha sonra da Amerikalıla- rınkine... Günlerden birgün Amerikalılann Missuri savaş ge- misi geldi İstanbul limanına. Basılan anı pullannı he- men almıştım. Türkiye bayram yerine dönmüştü. Tüm Türk ulusu kıvanç içindeydi. Gunjrlanıyorduk da. Amerikalıların o kocaman savaş gemisinin Türkiye'ye kadar gelmesi az şey miydi ya! Demokratikleşme sü- recimiz iyice hızlanmıştı. Günler günleri kovaiadıkça, yaşım ilerledikçe gör- düm ki, Türkiye'de yaşanan karşıdevrimin başlangıç - Herkes kemer sıkacakmış... "Herha/de bovnundan; kendini asmak jçin!" Karşıdevrimgün ve saati 10 Kasım 1938, 09.05'tir." Kitap, iki alıntı ile başlıyor... llki M. Kemal Atatürk'ün 1927 yılında Nutuk'ta söylediğj söz: Ya istiklal ya ölüm! Ikincisi Ismet Inönü'nün 27 Mayıs 1950'de CHP Divanı'nda yaptığı konuşma: Bir memlekette iktidar yalnız başınayabancıtesirvetaarruzlara mukavemet edemez. Otopsi Yayınevi'nden çıkan 700 küsur sayfalık "Karşı Deyrim"de Prof. Dr. Çetin Yetkin, 1945-1950 arasını didik didik ediyor: "Inönü'nün 'Not Defterleri' gerçekten çok ilginç... 31 Ocak Cumartesi 1948 günlü sayfayı açalım: 'Şem- settin Günaltay ile öğle yemeği. Din üzerine görüş- me. Akşam çayında Banguoğlu ve N. Erim ile din tedbirieri üzerine görüşme.' Anlaşılan o ki, din konusunda neler yapılacağı o gün kestirilmiş. Bunun sonucunda da Inönü, Şem- settin Günaltay'ı başbakanlığa atayacak, Tahsin Banguoğlu ise okullara din dersleri konulmasını planlayacak parti komisyonunun başkanı olacaktrr..." 'Tahsin Banguoğlu başkanlığında oluşturulan parti komisyonu 15 Şubat 1948'deki toplantısındailkokul- lann son sınıflarında ihtiyari yani isteğe bağlı olmak üzere din dersleri konulmasını karariaştıracaktır..." "CHP'nin yayın organr Ulus'un 20 Şubat 1948 gün- lü sayısında CHP Meclis Grubu Başkan Vekilliği'nin bir bildirisi yayınlanacaktır Çocuk velilerinin arzusu alınmak şartıyla ilkokulla- nn son sınıflarında okul içinde ve ders zamanlan dı- şında din dersi verilmesi..." Sonra... "CHP iktidan, oy kaygısı ile karşıdevrim çizgisinde geriye doğru tam anlamı ile esaslı biradım daha atacak ve türbeleri yeniden açacaktı." Mitfng Bugün saati 4.00'te Istanbul'da Kıbns Mitingi var... Yurtseverler Şişli'deki Abide-i Hürriyet Meydanı'nda toplanıyor. SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku -.• yahoo.com 3 Senaryoyu biz yazmadık ama bu savaşta ne yazık ki = 3 bize de bir petROL verecekler! Fatma ve Mustafa'nın oğlu Mehmet Yılmaz Nüfus ve Vatandaşlık Işleri Genel Müdürlüğü'nün bilgisa- yarlan kullanmaya başlaması ve herkese bir kimlik numarası ve- riyor olmasıyla bakın neler öğre- niyoruz... 1.Yılma2 (1.508.846 kişi) 2. Kaya (1.038.538 kişi) 3. Demir (973.133 kişi) 4. Şahin (875.848 kişi) 5. ÇeHk (841.971 kişQ En çok kullanılan beş kadın adı: 1. Fatma (4.199.600 kişi) 2. Ayşe (3.184.045 kişi) 3. Emine (2.509.480 kişi) 4. Hatice (2.154.569 kişi) 5. Zey- nep (1.004.704 kişi) En çok kullanılan beş erkek adı: 1. Mehmet (2.826.306 kişi) 2. Mus- tafa (2.087.134 kişi) 3. Ahmet (1.734. f871 kişi) 4. Ali (1.674.448 kişi) 5. Hüseyin (1.345.828 kişi) En çok kullanılan erkek ad ve soyadı 33 bin 49 kişide Meh- met Yılmaz ve bunlann 2 bin 321 'inin baba adı Mustafa; baba adı Mustafa olan Mehmet Yılmaz'lardan 294'ünün anne adı Fatma... Baba ve anne ad- lan aynı olan Mustafa Yılmaz'lardan 6'sının doğum yerleri de aynı: Rize Ça- yeli. En çok kullanılan kadın ad ve soya- dı 41 bin 526 kişide Ayşe Yılmaz ve bunlann 4 bin 210'unun baba adı Mehmet; baba adı Mehmet olan Ay- şe Yılmaz'lardan 598'inin anne adı Fatma... Baba ve anne adlan aynı olan Ayşe Yılmaz'lardan 14'ünün doğum yerleri de aynı: Giresun Tirebolu. ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCt 4 MektujJarımızı' Yırtamazsıııız!.. Neredeyse yarım yüzyıl oldu füm uluslann bir araya gelip kültür ve yaşam değerlerinin "savaşta bffle" korunmasına söz verdiklerinden bu yana... YıH954"tü... Insanlıfc. 2. bü- yük dünya kapışmasının yara- lannı sarma yorgunluğundan hâlâ kurtulamamıştı... Binyıllann en acımasız sa- vaşlanndan bin kat daha acıma- sız geçen bu kapışmanın ardın- dan "bir daha ohnasuT dıye- rek 1948'de Bırleşmiş Millet- ler'i (BM) kuran insanlık, 6 yıl sonra Lahey'de toplandı... "Si- bhb Bir Çaöşma Haündc Kül- tür Varbklannm Korunmasr sözleşmesinin ünzalanmasıyla da bugünkü ve gelecek kuşak- lara şu söz verildi: "- Kültürel miras. insanoğhı- nun tüm insan özeffikleriyle var- bğmı ve soyunu sürdürebihnesi için temei kaynakür. Bu neden- le, savaşta hedef olamaz; savaş oedeniyle tahrip edilemezve bu mirasm yoğun olduğu kentler sflahta çaoşma odağı yapıla- maz-." tnsan soyunun sadece "bi- yolojik" varlığıyla değil, 'insan künB- ğryte" de sürebil- mesi için tarihsel değerlerin ve bunJarla yaşa- mı büfün- leştiren do- ğal çevrenin ne denli "befirleyfci'' olduğu, o günedek bu denli yüksek birbi- linçle dile gefirilmemişri... Sonunda, bu sözün turulabil- mesi için sözleşme kapsamında belirlenen "ağa açık zarf şek- lindeki işaret de yine tüm insan- lığa ^iizvTtagörevinivesonıın- luhığunu" veriyordu... Kültür varhkJannın. yani "kimfikfi yaşamın bir daha elde edüemeyecek kaynaklannın" üzerine işlenecek bu işaret, on- lann "bedef vapılmamasr an- larruna gelecekti... Tıpkı "Kı- alhaç" ya da "Kızriay" gibi... "Açık mektup"Iar... Kapağı kapatılmamış zarf, "açık mektup" anlamuıdadır... Yani, bu işaretle belirlenen çev- re ve kimlik mirası, geçmiş ku- şaklardan gelecek kuşakJara yaalmış mektuplardır. Mektup ise tarih boyunca ve günümüzde tüm halklar için "kutsaTdır... Dünya edebiya- tında, hemen her ulustan "özve- rüİpostacılann''. inanılmaz se- rüvenleri göğüslemekpahasına mektuplan sahiplerine mutlaka ulaştırdddannı anlatan sayısız öykü vardır... Geçmişin en za- lim krallan bile, düşman kral- dan mesaj geriren "ulaldann" sağ salim geri dönmelerini sag- Iamışlar, onlara dokunmamış- lardır... Işte bu evrensel etik içerisin- de, kültür ve yaşam değerieri- nin de dünden yanna "ıry garük mekruplan" niteliği, onlann mutlaka sahiplerine ulaştınl- masını zorunlu kılmaktadır... Kimsenin bunlan yırtmaya ya da yok etmeye hakkı yoktur. Peki, bu zarflann ağızlan ne- den açıktır? Çünkü, bize de yazünnştK- Once içindekileri biz okuya- cağız; geçmişte, atalanmızın uygarlık birikimJerini nasıl ya- rattıkiaruTi öğrenecegiz; hem onlardan esinlenerek kendi çağdaş uygarlığımizı da kim- likli yaratabilmemiz; hem de gelecek kuşaklara geçmişin de- ğerleriyle buluşan yeni katkıla- nmızı ekleyip tümünü "birllk- te" iletebihrıemiz için... "Masaflan" vuracaklar-, Yanm yüzyü önce, uygarlık ve yaşam değerlerini "savaşa karşı'' işte böylesi anlarnlı sim- gelerle korumaya karar veren insanlık, şimdi bütün bu sapta- malann "en köldü ve derin* birikim- lerini taşıyan Mezopo- tatn- ja'nın efsanevi kenri Bağdat'ın tehdit edildiği bir "imha hazırhğı" karşısında çaresiz mi?.. O Bağdat ki "Binbir Gece MasaQan''nın kenti... Bugün karşı karşıya olduğu "risk" ise aslında bin bir oyunla yaratılan sav'aş ortamı nedeniyle tüm ma- sallardaki canaN-arlardan daha korkunç değil mi?.. Gerçi ülkemizden ve dünya- nın dört biryanından savaş kar- şıtı sesler ve etkirüikler giderek yükseliyor... Ne varki başta bu tehdidi yaratan ülkedekiler ol- mak üzere, "nluslararası kültür ve çevre kuruluşJan"ndakj bu ürpertici sessizlik, uygarlıgın kahramanpostacılannakarşı en büyük vefasızhk olarak tarihe geçiyor... Başta UNESCO olmak üze- re, ICOMOS, ICROM, BM, AB, AK ve "ortak mirasnro- zm" tüm ortakJannı, bugünkü ve yannki kuşaklar aduıa "sal- djriyıdHrdurma* seferberliğin- de en önde görmek istiyoruz... Eğer varlıklannı "varhk nedenleriyle" sürdürmek is- tiyorlarsa.. Oekinci( / cumhuriyetcom.tr. KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behtcaka turk.net ÇİZGİLÎK KÂMİLMASARACI ı> HARBt SEMÎHPOROY semihporoya yahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 2Şubat SARLO'NUN İLK F/IML 19f4'TE BUGÜN, ÇAKIO'UUM İCX P-İLMİ "MAKtNG A UVIKJG*(YAŞAM /CAVGACt') SİMEMALAgDA GÖS- TERİLMEVB BAŞLAhJD/. CHARLES CHAPUN, KAHNO TİYAmo TDPLULUĞU İLE DEN BİK. ÖN&gj AtMlŞTI: KOMEPYEM ( KAK PÎLMLe&A/De OYNAMASl İ&TENİ YOeOU. OLUMLU YANIT VEKEN CHAPUN', ' ÎLK PİLMİNOE ÇDK ACBMİLİK ÇEKMİŞTÎ.. HEMfSY LEHRMAN 'IN HEM OYNAYIP HEM YÖ- AJE7Tt'Ğf(EN SOLDAKJ) FttMPE, KENOİSİNI BİR İNGJLİ2 LOKOU OLA/MK rAUiTIP ÇEVKESİ/4İ DO IPIBAN SİR AÇlKGÖZİJ OYNUYORPU. CHAZLES CHAPUM ÇşiLİNDitZ ŞAPKALİ), HENÜZ ÜfJLÛ "ŞAB&O" TİPİNPENCSA£DAy UZAKTI.. TURGUTLU SULH MAHKEMESİ (TEREKE) HOAKtVILİĞl'NDEN DosyaNo: 1999 26 Tereke Turgutlu Huzurevi Müdürlüğü'ne ait Huzurevınde kalmakta iken 07.12.1999 tarihinde vefat eden aslen Bursa ili Karacabey ilçesi Abdul- lahpaşa Mh. eilt No: 01. Hane No. 183te nüfusa kayıtlı Süleyman ve Kâfiye oğlu 1331 Karacabey d.'lu Jbrahim Söker'in gerek celp edilen nüflıs kaydında, gerekse yapılan Savcılık araştırması sonucunda adı geçenin mirasçılannın kunler olduğu bugune kadar tesbit edilememiş- tir. Adı geçenin mirasçılannın tesbit edılememesı durumunda 2828 sayılı yasaya göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun mirasçılık sıfatı kazanacağı nazara alınarak MK.'nın 594 md.'sine göre yukanda nüfûs bilgileri yazılı müteveffa Ibrahim Söker'in mirasçısı olabilecek durumdakı kişılerin iş bu ilanın ya>im tarihinden itibaren 1 yıl içerisınde mahkememizin yukanda yazılı dosyasına mirasçılık belgesi ile birlikte müracaat etmeleri. aksı takdirde 2828 sayılı yasaya göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun mirasçılık sı- fatı kazanacağı hususu müteveffanın tüm mırasçılanna ılanen duyrulur. Basın: 4720 PANO DENÎZ KAVUKÇUOĞLU Futbol Bayramı Bu akşam Kadıköy'deki Şükrü Saracoğlu Stad- yumu'nda Fenerbahçe ile Beşiktaş karşı karşıya geliyorfar. Çok büyük çoğunluğu Fenerbahçeli olan elli binin üzerinde izleyici önünde oynanacak ma- çı eğer Beşiktaş kazanacak olursa rakibi ile arasın- daki puan farkı 5'eyükselecek. Bu nedenle Fener- bahçe'nin maçın başından itibaren izfeyici deste- ğini de arkasına alarak atağa geçmesi bekleniyor. Bir Galatasaraylı olarak gönlüm doğal olarak bu maçın berabere sonuçlanmasından yana. Her iki takımın ikişerpuan kaybı, sonuçta "bizim" işimize yarayacak. Fenerbahçeli, Beşiktaşlı okurlanm gü- cenmesinler, ama ben maçı bu umutla izleyeceğim. üge verilen arada takımlar kadrolannı yeni trans- ferferle güçlendirdiler. Çok büyük paralar ödeye- rek yerli, yabancı birçok değerli futbolcuyu renk- lerine bağladılar. Şimdi onlardan güzel ve etkili fut- bol oynayarak aldıklannın karşılığını ödemelerini bekliyorlar. Izleyiciler de stadyumlan aynı beklen- tiler içinde dolduracaklar. Türkiye'nin ilk ve ortaöğretim sistemi, bedenle- ri ve yetenekleri futbol oynamaya yatkın öğrenci- leri okul ile ilgi duyduklan bu spor dalı arasında bir seçim yapmak zorunda bırakıyor. Futbolda profes- yonel ölçüler ağır bastıkça çocuklann bu spora başlama yaşı da gittikçe aşağı çekiliyor. Ne var ki ulusal eğitim sistemimizde uygulanan pedagojik- didaktik yöntemler 10, 12 yaşındaki çocuklann hem okulda hem de futbo/da aynı başanyı yaka- lamalannın önünde bir engel oluşturduğundan ço- cuklar ya okullannı ya da futbolu boşlamak zorun- da kalıyorlar. Bu nedenle liglerimizde top koşturan futbolcu- lann çok büyük bir bolümünü eğitim düzeyleri ol- dukçadüşük, tekbecerileri "futbol oynamak" olan gençler oluşturuyor. Sosyo-demografik ölçütlere göre çoğunluğu toplumun alt katmanlanndan ge- len bu gençler, futbol becerilerıne bağlı olarak ken- diterini kısa zamanda daha hayaJ bile edemeyecek- leri bir parasal zengınliğin içinde buluyorlar. İki la- fı bir araya getirmekte zorlanan bu delikanlılar transferleri söz konusu olduğunda kendilerine ya- pılan en astronomik önerilere bile "hayır" diyebili- yorlar. Yüksek transfer ücretleri futbolun dışında, gerek- tiğinde geriye dönebileceği bir mesleği, kendisini ayakta tutabilecek düzeyli bireğitimi olmayan fut- bolculara, koşulları parasal varlıkla belirlenen "lüks otomobilli", "villalı", "mankenli", "fotomodelli"bir "sosyal statü" kazandınyor. Futbol sahalanmızda görülen aşın hırçınlıklar da önemli ölçüde futbol- culann bu statüyü korumak ya da bu statüye eriş- mek kaygılanndan kaynaklanıyor. Aynı sosyo-demografik ölçütler ele alındığında, özellikle Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trab- zonspor gibi lig şampiyonluğuna oynayan takım- lann "fanatik" yandaşlannın tipolojilerinin sahada top koşturan "r)/rçOT"futbolculannınkiyleörtüştü- ğü görülüyor. Bu nedenle "hakeme kûfûr", "kasti tekme" gibi nedenlerte kırmızı kart görüp oyundan atılan futbolcu soyunma odasına giderken tribün- lerdeki fanatik yandaşlar da ona "Sen bizim herşe- yimizsin!" diye bağırıyorlar. Televizyonlardaki "televole" programlarının ilk çıkışlarının o tribün fanatiklerinin hiçbir zaman eri- şemeyecekleri bir "sosyalstatü"ye kavuşan futboJ- culann aşk-bar-otomobil yaşamlarından esinten- miş olmaları bir rastlantı değil. Görsel basın da, ya- zılı basın da tribündeki yoksullarta sahadaki varsıl- lar arasındaki, "Ben o/amadım, ama benim yeri- me o oldu!" duygusunu alabildiğine sömürüyoriar, kışkırtıyorlar. Günlük yaşamlarında benzer koşul- larda yaşayan, benzer yazgılan paylaşan, benzer umutsuzluklan taşıyan gençler, çakan küçük bir kıvılcımla birbirlerirte giriyorlar. Renkli gazetelerin tiraj kaygılan, ekranlardaki futbol yorumculannın reyting beklentileri stadyumlardaki tribün terörünü sürekli besliyor. Her gazete bir Cumhuriyet değil, ne yazık ki... Ligin ikinci devresi çok çekişmeli geçecek. Dile- rim küfürsüz, yumruksuz, kavgasız güzel maçlar iz- leriz. Bu akşamki Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaş- ması da bu güzel maçlara bir başlangıç olur. (e-posta: dkavukcuoglu a superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLDA.NSAĞA. 1/ Kumaş üzerine yapı- lan bir tür iş- leme... Yavaş, ağır. 2/ May- 4 hoş bir içe- cek... Müzik- te, armoni kurallanna göre üst üste bindirihniş sesler. 3/ Kö- pek... Ahmet Ra- sim'ın. çocukluk ve okul anılannı içeren yapıtı. 4/ Bir şeyin doğru olduğunu be- lirtmek için yapılan işaret... Yel, şimşek ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan sağa- nakyağışlıhavaola- yı. 5/ Tavana asılan ® aydınlarma aracı. 6/insan resmi... Sıcak ülkeler- de yetişen çok sert bir ağaç. 7/Belirti, gösterge... Olumsuzluk belirten bir önek. 8/Halat ucu... Ed- remit Körfezi kıyısında ruristik bir yöre. 9/Kül- tür... "Mektup alır efkârlanınm / — içer efkârla- nırun" (C.S. Tarancı). YUKARTOAN AŞAGIY4: 1/ Okyanuslann çok derin kesimlerine verilen ad... Babanın kız kardeşi. 2/Geleneksel îspanyol şarkısı ve dansı... "Ayhan — " : Sinema oyuncu- muz. 3/Iyi, güzel... " — var diye korku verirler/ Benim ipek yüklü kervanun mı var" (Karacaoğ- lan). 4/Sergen... Çok iri bir kertenkele türü. 5/Şık, lüks ve gösterişli giyim tarzı. 6/Gemici, işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve dans- lı yer... Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş köşe. 7/Kiraya verilerek gelir geti- ren mülk... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/E1 sı- kışma... Argoda çok çalışan ögrenciye verilen ad. 9/ Asya'da bir ülke... lnanılan düşünce.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle