Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ŞUBAT 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
laattüp/Uaertkan
istesiotoutstı!
AKP Hükümeti,
geçen yıl 20.5 trilyon lira
kâr elde eden ve aftın
yumurtlayan tavuk gibi
devlete para kazandıran
istanbul Gübre
Fabrikası'nı (İGSAŞ)
satmak istiyor... Tam bu
sırada BOTAŞ, İGSAŞ'ın
doğalgazını kesryor...
Fabrikada üretim
duruyor... Üretimin
durması ve fabrikanın
yeniden devreye girmesi
çeyrek milyon dolara
mal oluyor.. Böylesine
küçük oyunlarla,
İGSAŞ'ın değeri
düşürülmüş oluyor.
Genetik
Kopyalanmış inekten
daha yüksek proteinli
süt elde ediliyormuş
ya... Akif Kökçe, 10 yıl
sonraki bir gazete
haberini şimdiden
okuyor "Kopyalanmış
inek sütü içen çocuklar,
okulda daha çok kopya
çekiyorlarf"
EJektronik posfcf defHzsomectanhuriyetconi.tr
rof. Dr. Çetin Yetkin yeni çıkan "Karşıdev-
rim"kitabınınsunuşundaşöylediyor:"Ben,
2. Dünya Savaşı'nın başlamasından dört
gün sonra doğmuşum. Çocukluğumun ilk
yılları savaş dönemine denk ge/di. Babam subay, an-
nem öğretmendi. Babamın üniforması, rengiyle biçi-
miyle hemen hemen Alman subaylarının üniformala-
nnın eşiydi. Savaşın bitiminde bu üniforrna Ingilizsu-
baylarınınkine benzedi; daha sonra da Amerikalıla-
rınkine...
Günlerden birgün Amerikalılann Missuri savaş ge-
misi geldi İstanbul limanına. Basılan anı pullannı he-
men almıştım. Türkiye bayram yerine dönmüştü. Tüm
Türk ulusu kıvanç içindeydi. Gunjrlanıyorduk da.
Amerikalıların o kocaman savaş gemisinin Türkiye'ye
kadar gelmesi az şey miydi ya! Demokratikleşme sü-
recimiz iyice hızlanmıştı.
Günler günleri kovaiadıkça, yaşım ilerledikçe gör-
düm ki, Türkiye'de yaşanan karşıdevrimin başlangıç
- Herkes kemer sıkacakmış...
"Herha/de bovnundan;
kendini asmak jçin!"
Karşıdevrimgün ve saati 10 Kasım 1938, 09.05'tir."
Kitap, iki alıntı ile başlıyor...
llki M. Kemal Atatürk'ün 1927 yılında Nutuk'ta
söylediğj söz: Ya istiklal ya ölüm!
Ikincisi Ismet Inönü'nün 27 Mayıs 1950'de CHP
Divanı'nda yaptığı konuşma: Bir memlekette iktidar
yalnız başınayabancıtesirvetaarruzlara mukavemet
edemez.
Otopsi Yayınevi'nden çıkan 700 küsur sayfalık
"Karşı Deyrim"de Prof. Dr. Çetin Yetkin, 1945-1950
arasını didik didik ediyor:
"Inönü'nün 'Not Defterleri' gerçekten çok ilginç...
31 Ocak Cumartesi 1948 günlü sayfayı açalım: 'Şem-
settin Günaltay ile öğle yemeği. Din üzerine görüş-
me. Akşam çayında Banguoğlu ve N. Erim ile din
tedbirieri üzerine görüşme.'
Anlaşılan o ki, din konusunda neler yapılacağı o
gün kestirilmiş. Bunun sonucunda da Inönü, Şem-
settin Günaltay'ı başbakanlığa atayacak, Tahsin
Banguoğlu ise okullara din dersleri konulmasını
planlayacak parti komisyonunun başkanı olacaktrr..."
'Tahsin Banguoğlu başkanlığında oluşturulan parti
komisyonu 15 Şubat 1948'deki toplantısındailkokul-
lann son sınıflarında ihtiyari yani isteğe bağlı olmak
üzere din dersleri konulmasını karariaştıracaktır..."
"CHP'nin yayın organr Ulus'un 20 Şubat 1948 gün-
lü sayısında CHP Meclis Grubu Başkan Vekilliği'nin
bir bildirisi yayınlanacaktır
Çocuk velilerinin arzusu alınmak şartıyla ilkokulla-
nn son sınıflarında okul içinde ve ders zamanlan dı-
şında din dersi verilmesi..."
Sonra... "CHP iktidan, oy kaygısı ile karşıdevrim
çizgisinde geriye doğru tam anlamı ile esaslı biradım
daha atacak ve türbeleri yeniden açacaktı."
Mitfng
Bugün saati 4.00'te
Istanbul'da Kıbns
Mitingi var...
Yurtseverler Şişli'deki
Abide-i Hürriyet
Meydanı'nda
toplanıyor.
SESSÎZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku -.• yahoo.com
3 Senaryoyu biz yazmadık ama bu savaşta ne yazık ki
= 3 bize de bir petROL verecekler!
Fatma ve Mustafa'nın oğlu Mehmet Yılmaz
Nüfus ve Vatandaşlık Işleri
Genel Müdürlüğü'nün bilgisa-
yarlan kullanmaya başlaması ve
herkese bir kimlik numarası ve-
riyor olmasıyla bakın neler öğre-
niyoruz...
1.Yılma2 (1.508.846 kişi)
2. Kaya (1.038.538 kişi)
3. Demir (973.133 kişi)
4. Şahin (875.848 kişi)
5. ÇeHk (841.971 kişQ
En çok kullanılan beş kadın adı:
1. Fatma (4.199.600 kişi) 2. Ayşe
(3.184.045 kişi) 3. Emine (2.509.480
kişi) 4. Hatice (2.154.569 kişi) 5. Zey-
nep (1.004.704 kişi)
En çok kullanılan beş erkek adı:
1. Mehmet (2.826.306 kişi) 2. Mus-
tafa (2.087.134 kişi) 3. Ahmet (1.734.
f871 kişi) 4. Ali (1.674.448 kişi)
5. Hüseyin (1.345.828 kişi)
En çok kullanılan erkek ad
ve soyadı 33 bin 49 kişide Meh-
met Yılmaz ve bunlann 2 bin 321 'inin
baba adı Mustafa; baba adı Mustafa
olan Mehmet Yılmaz'lardan 294'ünün
anne adı Fatma... Baba ve anne ad-
lan aynı olan Mustafa Yılmaz'lardan
6'sının doğum yerleri de aynı: Rize Ça-
yeli.
En çok kullanılan kadın ad ve soya-
dı 41 bin 526 kişide Ayşe Yılmaz ve
bunlann 4 bin 210'unun baba adı
Mehmet; baba adı Mehmet olan Ay-
şe Yılmaz'lardan 598'inin anne adı
Fatma... Baba ve anne adlan aynı olan
Ayşe Yılmaz'lardan 14'ünün doğum
yerleri de aynı: Giresun Tirebolu.
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCt
4
MektujJarımızı'
Yırtamazsıııız!..
Neredeyse yarım yüzyıl oldu
füm uluslann bir araya gelip
kültür ve yaşam değerlerinin
"savaşta bffle" korunmasına söz
verdiklerinden bu yana...
YıH954"tü... Insanlıfc. 2. bü-
yük dünya kapışmasının yara-
lannı sarma yorgunluğundan
hâlâ kurtulamamıştı...
Binyıllann en acımasız sa-
vaşlanndan bin kat daha acıma-
sız geçen bu kapışmanın ardın-
dan "bir daha ohnasuT dıye-
rek 1948'de Bırleşmiş Millet-
ler'i (BM) kuran insanlık, 6 yıl
sonra Lahey'de toplandı... "Si-
bhb Bir Çaöşma Haündc Kül-
tür Varbklannm Korunmasr
sözleşmesinin ünzalanmasıyla
da bugünkü ve gelecek kuşak-
lara şu söz verildi:
"- Kültürel miras. insanoğhı-
nun tüm insan özeffikleriyle var-
bğmı ve soyunu sürdürebihnesi
için temei kaynakür. Bu neden-
le, savaşta hedef olamaz; savaş
oedeniyle tahrip edilemezve bu
mirasm yoğun olduğu kentler
sflahta çaoşma odağı yapıla-
maz-."
tnsan soyunun sadece "bi-
yolojik" varlığıyla
değil, 'insan künB-
ğryte" de sürebil-
mesi için tarihsel
değerlerin ve
bunJarla yaşa-
mı büfün-
leştiren do-
ğal çevrenin ne
denli "befirleyfci'' olduğu, o
günedek bu denli yüksek birbi-
linçle dile gefirilmemişri...
Sonunda, bu sözün turulabil-
mesi için sözleşme kapsamında
belirlenen "ağa açık zarf şek-
lindeki işaret de yine tüm insan-
lığa ^iizvTtagörevinivesonıın-
luhığunu" veriyordu...
Kültür varhkJannın. yani
"kimfikfi yaşamın bir daha elde
edüemeyecek kaynaklannın"
üzerine işlenecek bu işaret, on-
lann "bedef vapılmamasr an-
larruna gelecekti... Tıpkı "Kı-
alhaç" ya da "Kızriay" gibi...
"Açık mektup"Iar...
Kapağı kapatılmamış zarf,
"açık mektup" anlamuıdadır...
Yani, bu işaretle belirlenen çev-
re ve kimlik mirası, geçmiş ku-
şaklardan gelecek kuşakJara
yaalmış mektuplardır.
Mektup ise tarih boyunca ve
günümüzde tüm halklar için
"kutsaTdır... Dünya edebiya-
tında, hemen her ulustan "özve-
rüİpostacılann''. inanılmaz se-
rüvenleri göğüslemekpahasına
mektuplan sahiplerine mutlaka
ulaştırdddannı anlatan sayısız
öykü vardır... Geçmişin en za-
lim krallan bile, düşman kral-
dan mesaj geriren "ulaldann"
sağ salim geri dönmelerini sag-
Iamışlar, onlara dokunmamış-
lardır...
Işte bu evrensel etik içerisin-
de, kültür ve yaşam değerieri-
nin de dünden yanna "ıry garük
mekruplan" niteliği, onlann
mutlaka sahiplerine ulaştınl-
masını zorunlu kılmaktadır...
Kimsenin bunlan yırtmaya ya
da yok etmeye hakkı yoktur.
Peki, bu zarflann ağızlan ne-
den açıktır?
Çünkü, bize de yazünnştK-
Once içindekileri biz okuya-
cağız; geçmişte, atalanmızın
uygarlık birikimJerini nasıl ya-
rattıkiaruTi öğrenecegiz; hem
onlardan esinlenerek kendi
çağdaş uygarlığımizı da kim-
likli yaratabilmemiz; hem de
gelecek kuşaklara geçmişin de-
ğerleriyle buluşan yeni katkıla-
nmızı ekleyip tümünü "birllk-
te" iletebihrıemiz için...
"Masaflan" vuracaklar-,
Yanm yüzyü önce, uygarlık
ve yaşam değerlerini
"savaşa karşı'' işte
böylesi anlarnlı sim-
gelerle korumaya
karar veren insanlık,
şimdi bütün bu sapta-
malann "en köldü
ve derin* birikim-
lerini taşıyan
Mezopo-
tatn-
ja'nın
efsanevi kenri Bağdat'ın tehdit
edildiği bir "imha hazırhğı"
karşısında çaresiz mi?..
O Bağdat ki "Binbir Gece
MasaQan''nın kenti... Bugün
karşı karşıya olduğu "risk" ise
aslında bin bir oyunla yaratılan
sav'aş ortamı nedeniyle tüm ma-
sallardaki canaN-arlardan daha
korkunç değil mi?..
Gerçi ülkemizden ve dünya-
nın dört biryanından savaş kar-
şıtı sesler ve etkirüikler giderek
yükseliyor... Ne varki başta bu
tehdidi yaratan ülkedekiler ol-
mak üzere, "nluslararası kültür
ve çevre kuruluşJan"ndakj bu
ürpertici sessizlik, uygarlıgın
kahramanpostacılannakarşı en
büyük vefasızhk olarak tarihe
geçiyor...
Başta UNESCO olmak üze-
re, ICOMOS, ICROM, BM,
AB, AK ve "ortak mirasnro-
zm" tüm ortakJannı, bugünkü
ve yannki kuşaklar aduıa "sal-
djriyıdHrdurma* seferberliğin-
de en önde görmek istiyoruz...
Eğer varlıklannı "varhk
nedenleriyle" sürdürmek is-
tiyorlarsa..
Oekinci( / cumhuriyetcom.tr.
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behtcaka turk.net
ÇİZGİLÎK KÂMİLMASARACI
ı>
HARBt SEMÎHPOROY semihporoya yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 2Şubat
SARLO'NUN İLK F/IML
19f4'TE BUGÜN, ÇAKIO'UUM İCX P-İLMİ "MAKtNG
A UVIKJG*(YAŞAM /CAVGACt') SİMEMALAgDA GÖS-
TERİLMEVB BAŞLAhJD/. CHARLES CHAPUN,
KAHNO TİYAmo TDPLULUĞU İLE
DEN BİK. ÖN&gj AtMlŞTI: KOMEPYEM (
KAK PÎLMLe&A/De OYNAMASl İ&TENİ
YOeOU. OLUMLU YANIT VEKEN CHAPUN', '
ÎLK PİLMİNOE ÇDK ACBMİLİK ÇEKMİŞTÎ..
HEMfSY LEHRMAN 'IN HEM OYNAYIP HEM YÖ-
AJE7Tt'Ğf(EN SOLDAKJ) FttMPE, KENOİSİNI BİR
İNGJLİ2 LOKOU OLA/MK rAUiTIP ÇEVKESİ/4İ DO
IPIBAN SİR AÇlKGÖZİJ OYNUYORPU.
CHAZLES CHAPUM ÇşiLİNDitZ ŞAPKALİ), HENÜZ
ÜfJLÛ "ŞAB&O" TİPİNPENCSA£DAy UZAKTI..
TURGUTLU SULH MAHKEMESİ (TEREKE) HOAKtVILİĞl'NDEN
DosyaNo: 1999 26 Tereke
Turgutlu Huzurevi Müdürlüğü'ne ait Huzurevınde kalmakta iken 07.12.1999 tarihinde vefat eden aslen Bursa ili Karacabey ilçesi Abdul-
lahpaşa Mh. eilt No: 01. Hane No. 183te nüfusa kayıtlı Süleyman ve Kâfiye oğlu 1331 Karacabey d.'lu Jbrahim Söker'in gerek celp edilen
nüflıs kaydında, gerekse yapılan Savcılık araştırması sonucunda adı geçenin mirasçılannın kunler olduğu bugune kadar tesbit edilememiş-
tir. Adı geçenin mirasçılannın tesbit edılememesı durumunda 2828 sayılı yasaya göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun
mirasçılık sıfatı kazanacağı nazara alınarak MK.'nın 594 md.'sine göre yukanda nüfûs bilgileri yazılı müteveffa Ibrahim Söker'in mirasçısı
olabilecek durumdakı kişılerin iş bu ilanın ya>im tarihinden itibaren 1 yıl içerisınde mahkememizin yukanda yazılı dosyasına mirasçılık
belgesi ile birlikte müracaat etmeleri. aksı takdirde 2828 sayılı yasaya göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun mirasçılık sı-
fatı kazanacağı hususu müteveffanın tüm mırasçılanna ılanen duyrulur. Basın: 4720
PANO
DENÎZ KAVUKÇUOĞLU
Futbol Bayramı
Bu akşam Kadıköy'deki Şükrü Saracoğlu Stad-
yumu'nda Fenerbahçe ile Beşiktaş karşı karşıya
geliyorfar. Çok büyük çoğunluğu Fenerbahçeli olan
elli binin üzerinde izleyici önünde oynanacak ma-
çı eğer Beşiktaş kazanacak olursa rakibi ile arasın-
daki puan farkı 5'eyükselecek. Bu nedenle Fener-
bahçe'nin maçın başından itibaren izfeyici deste-
ğini de arkasına alarak atağa geçmesi bekleniyor.
Bir Galatasaraylı olarak gönlüm doğal olarak bu
maçın berabere sonuçlanmasından yana. Her iki
takımın ikişerpuan kaybı, sonuçta "bizim" işimize
yarayacak. Fenerbahçeli, Beşiktaşlı okurlanm gü-
cenmesinler, ama ben maçı bu umutla izleyeceğim.
üge verilen arada takımlar kadrolannı yeni trans-
ferferle güçlendirdiler. Çok büyük paralar ödeye-
rek yerli, yabancı birçok değerli futbolcuyu renk-
lerine bağladılar. Şimdi onlardan güzel ve etkili fut-
bol oynayarak aldıklannın karşılığını ödemelerini
bekliyorlar. Izleyiciler de stadyumlan aynı beklen-
tiler içinde dolduracaklar.
Türkiye'nin ilk ve ortaöğretim sistemi, bedenle-
ri ve yetenekleri futbol oynamaya yatkın öğrenci-
leri okul ile ilgi duyduklan bu spor dalı arasında bir
seçim yapmak zorunda bırakıyor. Futbolda profes-
yonel ölçüler ağır bastıkça çocuklann bu spora
başlama yaşı da gittikçe aşağı çekiliyor. Ne var ki
ulusal eğitim sistemimizde uygulanan pedagojik-
didaktik yöntemler 10, 12 yaşındaki çocuklann
hem okulda hem de futbo/da aynı başanyı yaka-
lamalannın önünde bir engel oluşturduğundan ço-
cuklar ya okullannı ya da futbolu boşlamak zorun-
da kalıyorlar.
Bu nedenle liglerimizde top koşturan futbolcu-
lann çok büyük bir bolümünü eğitim düzeyleri ol-
dukçadüşük, tekbecerileri "futbol oynamak" olan
gençler oluşturuyor. Sosyo-demografik ölçütlere
göre çoğunluğu toplumun alt katmanlanndan ge-
len bu gençler, futbol becerilerıne bağlı olarak ken-
diterini kısa zamanda daha hayaJ bile edemeyecek-
leri bir parasal zengınliğin içinde buluyorlar. İki la-
fı bir araya getirmekte zorlanan bu delikanlılar
transferleri söz konusu olduğunda kendilerine ya-
pılan en astronomik önerilere bile "hayır" diyebili-
yorlar.
Yüksek transfer ücretleri futbolun dışında, gerek-
tiğinde geriye dönebileceği bir mesleği, kendisini
ayakta tutabilecek düzeyli bireğitimi olmayan fut-
bolculara, koşulları parasal varlıkla belirlenen "lüks
otomobilli", "villalı", "mankenli", "fotomodelli"bir
"sosyal statü" kazandınyor. Futbol sahalanmızda
görülen aşın hırçınlıklar da önemli ölçüde futbol-
culann bu statüyü korumak ya da bu statüye eriş-
mek kaygılanndan kaynaklanıyor.
Aynı sosyo-demografik ölçütler ele alındığında,
özellikle Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trab-
zonspor gibi lig şampiyonluğuna oynayan takım-
lann "fanatik" yandaşlannın tipolojilerinin sahada
top koşturan "r)/rçOT"futbolculannınkiyleörtüştü-
ğü görülüyor. Bu nedenle "hakeme kûfûr", "kasti
tekme" gibi nedenlerte kırmızı kart görüp oyundan
atılan futbolcu soyunma odasına giderken tribün-
lerdeki fanatik yandaşlar da ona "Sen bizim herşe-
yimizsin!" diye bağırıyorlar.
Televizyonlardaki "televole" programlarının ilk
çıkışlarının o tribün fanatiklerinin hiçbir zaman eri-
şemeyecekleri bir "sosyalstatü"ye kavuşan futboJ-
culann aşk-bar-otomobil yaşamlarından esinten-
miş olmaları bir rastlantı değil. Görsel basın da, ya-
zılı basın da tribündeki yoksullarta sahadaki varsıl-
lar arasındaki, "Ben o/amadım, ama benim yeri-
me o oldu!" duygusunu alabildiğine sömürüyoriar,
kışkırtıyorlar. Günlük yaşamlarında benzer koşul-
larda yaşayan, benzer yazgılan paylaşan, benzer
umutsuzluklan taşıyan gençler, çakan küçük bir
kıvılcımla birbirlerirte giriyorlar. Renkli gazetelerin
tiraj kaygılan, ekranlardaki futbol yorumculannın
reyting beklentileri stadyumlardaki tribün terörünü
sürekli besliyor. Her gazete bir Cumhuriyet değil,
ne yazık ki...
Ligin ikinci devresi çok çekişmeli geçecek. Dile-
rim küfürsüz, yumruksuz, kavgasız güzel maçlar iz-
leriz. Bu akşamki Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaş-
ması da bu güzel maçlara bir başlangıç olur.
(e-posta: dkavukcuoglu a superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDA.NSAĞA.
1/ Kumaş
üzerine yapı-
lan bir tür iş-
leme... Yavaş,
ağır. 2/ May- 4
hoş bir içe-
cek... Müzik-
te, armoni
kurallanna
göre üst üste
bindirihniş
sesler. 3/ Kö-
pek... Ahmet Ra-
sim'ın. çocukluk ve
okul anılannı içeren
yapıtı. 4/ Bir şeyin
doğru olduğunu be-
lirtmek için yapılan
işaret... Yel, şimşek
ve gök gürültüsüyle
ortaya çıkan sağa-
nakyağışlıhavaola-
yı. 5/ Tavana asılan ®
aydınlarma aracı. 6/insan resmi... Sıcak ülkeler-
de yetişen çok sert bir ağaç. 7/Belirti, gösterge...
Olumsuzluk belirten bir önek. 8/Halat ucu... Ed-
remit Körfezi kıyısında ruristik bir yöre. 9/Kül-
tür... "Mektup alır efkârlanınm / — içer efkârla-
nırun" (C.S. Tarancı).
YUKARTOAN AŞAGIY4:
1/ Okyanuslann çok derin kesimlerine verilen
ad... Babanın kız kardeşi. 2/Geleneksel îspanyol
şarkısı ve dansı... "Ayhan — " : Sinema oyuncu-
muz. 3/Iyi, güzel... " — var diye korku verirler/
Benim ipek yüklü kervanun mı var" (Karacaoğ-
lan). 4/Sergen... Çok iri bir kertenkele türü. 5/Şık,
lüks ve gösterişli giyim tarzı. 6/Gemici, işçi gibi
kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve dans-
lı yer... Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin
oturduğu baş köşe. 7/Kiraya verilerek gelir geti-
ren mülk... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/E1 sı-
kışma... Argoda çok çalışan ögrenciye verilen ad.
9/ Asya'da bir ülke... lnanılan düşünce.