Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ŞUBAT 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
JV LJ J.J J. LJ M\ kulturıg cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKEV
Oyuncaktan bilime
M
ehmet Güleryüz'ün
"SakıpSabancı'nın
Çocukluğu'1
adh
tablosunda ünlü işa-
damını bır oyuncak ile oynarken
görürüz. Küçük Sakıp'ın sol elin-
de tuttuğu ve sahip olmaktan duy-
duğu mutluluğun ressam tarafın-
dan yüzüne ustaca yansıtıldığı
oyuncağı bir uçaktır.
Oyuncağı olmayar\araç yok ne-
redeyse ama bu durum, tüm oyun-
caklann şiirimizde kendine yer
bulacağı anlamına gelmez. Oyun-
cak uçak yalnızca Ercüment
Uçan'daçıkarkarşımıza. Dizele-
ri okumadan "Neden Ercüment
Uçan" sorusuna biryanıt verme-
miz gerekir. Ercüment Uçan'nın
çocukluğu "belki babamdır" di-
ye duyduğu her uçak sesine el sal-
layarak geçer. Şairin babası Rah-
mi Bey, ülkemizin ilk pilotlann-
dandır.
Yeniyeni görün beni
Alışılmışlığı yok kulaktarımm
Bu sağduyutnun cömertliği
Oyuncak uçaklar uçuruyorum
gökyüzünde
Her aracın önce kendi üretilmiş,
sonra oyuncağı yapılmıştır. Örne-
ğin, trenden önce oyuncak tren
yoktu ya da otomobil ortaya çık-
madan önce oyuncağı çocuklann
elinde görülmemiştir. Ama, uçak
konusunda durum kanşıktır bi-
raz!
Uçan oyuncak
"Penaud" adh bir Fransızın
yaptığı ve kauçuğun hüneriyle
uçan he-
likopter
benzeri bir
ovuncak,
187O'li yıl-
larda, rüyala-
nnı süslerrüm
çocuklann.
geçiyor ıçimden
çakırkeyif bir esintiyle
denizin balkonunda
kuşlara uyutnlu
ömrü kısa
kâğıt uçak
kağıt olsam
katlansam sanaVViIbur ve Or-
ville adh iki kar-
deşe de babaları
"Yarasa" denilen
bu oyuncaktan bir tane satuı
alır. Uçan oyuncak, iki karde-
şin düşlerinde öylesine yer eder
ki, yıllar sonra, 17 Aralık 1903 'te
yine aynı oyuncakla oynarken gö-
rürüz onlan. Yalnız bedenleri de-
ğil. oyuncaklan da büyümüş ve
gehşmiştir, akıp giden zaman
içinde.
Önce hanglsl?
Wright kardeşler o gün, "Fly-
er" adını verdikîeri, 12 beygirgü-
cünde bir motorla hareket eden ilk
uçağı, yerden iki metre yükseklik-
te, 40 metre uzağa uçurmayı başa-
nrlar. Insanhk tarihinin motorlu ilk
uçuşu 12 saniyede gerçekleşir. Bu
bilgilerin ışığı altında, şu sorunun
yanıtını bulmak kolay olmasa ge-
rek; uçağın önce kendi, sonra
oyuncağı mı, yoksa önce oyunca-
ğı sonra kendi mi yapıldı diyece-
ğiz?
Gemi gibi uçağın da oyuncağı
yapılır kâğıttan. Yeter ki, kâğıdın
nasıl katlanacağı bilinsin. Şiirleri
yaşamı biraz daha katlanabilir kı-
lan Salih Mercanoğlu'nun yaptı-
ğı bir kâğıt uçak, Antalya rüzgâny-
la konuyor masama.
Mercanoğlu'nun şiiri "Origa-
mi" adını taşıyor. Japonca olan bu
sözcükte "ori" katlama. "gami"
ise kâğıt anlamına gelmektedir. Bu
sanatın özelliği, kâğıdı yırtmadan
ve yapıştırmadan şekiller ortaya
çıkarmaktır. Kâğıttan oyuncak ya-
pımmın tarihi de, kâğıdın tarihiy-
le başlar. Leonardo da Vinci'nin,
uçuş konusundaki çahşmalannda
kâğıt modeller yaptığı bilinir. Ne
var ki, kâğıt uçak konusunda akıl-
lara gelen ilk insan ünlü ressam
değıl, Richard KUne'dır.
1965 yılında Kline, çahştığı rek-
lam şirketinde yeni bir kampanya
için düşünürken kâğıttan bir uçak
yapar ve odayı paylaştığı arkada-
şına doğru fırlatır.
Kâğıt uçak havada kısa bir süre
süzülür ve yere çakıhr. Arkadaşı,
kendisinin daha iyisini yapacağını
söyleyerek başlar kâğıdı katlama-
ya... Öyle de olur!..
Klein, altta kalmamak için da-
ha da özenir uçak yapımına... Evet,
başarmıştır!.. Onun attığı uçak ar-
kadaşınınkinden daha iyi bir uçuş
yapmıştır...
O da ne?.. Kendine doğru bir
uçak gelmektedir, hem de bir ku-
ğu gibi süzülerek!.. Odanın içi be-
yaz kâğıtlardan yapılma uçaklarla
dolar kısa sürede. Kim mi kaza-
nır? Bu sorunun yanıtını vereme-
yiz. Çünkü, Kline ve arkadaşı uçuş
tekniklerini öylesine geliştirirler
ki, yanşmak için daha uzun mesa-
fe taşıyan koridora çıkarlar!
Kline'nin imzasını başanlı bir
reklam kampanyasınm altında gö-
remeyiz ama, 1972'de alınan bir
kanat patentinde, kâğıt uçak sev-
dahsının adını okuruz: "Kline-
Fogleman"...
Her şey, kâğıttan bir uçak yap-
makla başlar ve Kline, pilot arka-
daşı Floyd Fogleman ile birlikte
geliştirdikleri kanat projesiyle adı-
nı havacılık tarihine yazdırmayı
başanr.
Kâflıt uçak ve çocuk
Bürolarda yaşanılan kâğıt uçak
yanşmalan, uluslararası arenaya
taşmır 1966 yılında... 12 Aralık
1966 tarihli The New York Times
gazetesinin 37. sayfasında, bilim
dergisi Scientific American'ın kâ-
ğıt uçak yanşması düzenlediğinin
ilanı yayımlanır.
Ne gariptir ki hemen arka say-
fada, Ameri-
ka'nın en bü-
yük uçak şir-
ketlerinden biri
olan Lockheed'in,
ses hızını aşan bir
uçağın üzerinde ça-
lışmalar yapıldığmı
içeren ilanı yer alır.
Kâğıt uçak. oyundan bili-
me doğru fırlatılan bir oyun-
caktır. Uçak yaparken bir
kâğıdın katlanması gibi
bilgilerini, deneyimlerini
katlayabilen, onu insan eme-
ğiyle bütünleştirip üretime dönüş-
türebilen toplumlar uçarlar, özgür
olurlar.
Türk Hava Kurumu'nun model
uçağını elleriyle yapıp gökyüzün-
de süzülüşünü "Ben yaptım"
mutluluğuyla izleyen bir çocuk-
luk yaşadım.
"Gökçen" yazılıydı, çıtalann
konduğu uzun karton kutununu
üstünde. "Çekirge" vardı bir de...
Sonra, Yarasa, Bülbül. Tarla Ku-
şu, Baykuş, Ata, Sülün... Server
Ziya Gürevin'in şu dizeleriyle,
çocuklannıza Türk Hava Kuru-
mu'nun model uçaklarından al-
maya davet ediyorum sizleri:
Bir oyuncak.. Sorun fakat
değerini yapanlara,
Göniillerde yeri vardır
modellerin jetler kadar
Yann o da yükselecek
havaları yara yara,
Gökyüzünde kaçışacak
dört tarafa iri kuşlar.
Günümüzde, nice yaşıtı-
nın özenen bakışlan altın-
da. uzaktan kumandalı "it-
hal" uçaklar uçuruyor ki-
mi çocuklar...
Kâğıttan uçak yapmayı bil-
meyen elleriyle!
Önemli not: Çocuğunuza
yaptığı kâğıt uçağı kalabahk
kir yerde fır-
latmamasını
ve sivri olan
burun kısmını
kütleştirmesini söy-
lemeyi unutmayın!
9. Uluslararası Asya Filmleri Festivali'nde Tayfun Pirselioğlu'nun çalışması da yanşacak
'Hiçbiryerde' VesouVdeAltın Sildo ya aday
DEFNE GÜRSOY
PARİS - Fransa'nın Franche-Comte
bölgesinde Jura dağlan eşiğinde bulu-
nan Vesoul (Vözul) kentinde 4-11 Şu-
bat 2003 tarihleri arasında 9. Uluslara-
rası Asya Filmleri Festivali düzenleni-
yor.
Festivalde 2000 yılında Yümaz Ars-
lan'ın "Yara" filmi "Jüri Ödülû" olan
Altın Sildo'yu (Uzakdoğu'da kullanılan
üç tekerlekli bisiklet) almıştı. Festival
programı bu yıl altı bölüme aynlmış:
Asya Sinemalanndan Çağdaş Yüz-
ler, Ânakonu (Tematik): Başkaldın
ve Devrimier, Chen Kaige'ye Saygı,
Hint Sinemasına Bakış. Genç Izleyi-
ci ve Video-Belgeseller.
Renkll bir program
Festivalin yanşmah bölümünü oluş-
turan "Asya Sinemasmdan Çağdaş
Yûzler"de dokuz fılm yanşıyor:
Ağlayan Kadın - Liu Bingjian (Çin
Halk Cumhuriyeti), Annemin Ülkesin-
den Şarkılar - Bahman Ghobadi (İran), Kaii
Tannçasının Hizmetçisi - Adoor Gopalakrish-
nan (Hindistan), Tek Kanatla Uçmak - Asoka
Handagama (Sn Lanka), Bir Hak için Yüz S-
es - B. Lenine (Hindistan), Hiçbiryerde - Tay-
fun Pirselimoğlu, Altın Sülün - Marat Sarulu
(Kırgızistan), Guzel Çiçek - Nabin Subba (Ne-
pal) ve Ateşböceğı Rüyası - John YVilliams (Ja-
ponya adına).
Yanşma dışı gösterimler: Sisler Içindeki Köy
- Im Kwon-taek (G. Kore), Aynadaki KadınJar
- Yoshida Kiju (Japonya), Bu Benim Ay'ım -
Asoka Handagama (Sri Lanka), Goyav Mevsi-
mi - Dang Nhat Minh (Vietnam), Utena, Ergen-
lik Kıyamen - Knihiko fkuhara (Çizgi film -
Japonya) ve Metropolis - Rintaro (Çizgi film -
Japonya).
Başkanlığını bu yıl Kırgız yönetmen Aktan
Abdulkalikov'un (Arim Kubat) üstlendiği fes-
tivalin uluslararası seçici kurulunun diğer üye-
^ ransa'nın Franche-
Comte bölgesinde
Jura dağlan eşiğinde
bulunan Vesoul
kentinde 4-11 Şubat
2003 tarihleri arasında
düzenlenecek festivalin
yanşmah bölümünü
oluşturan 'Asya
Sinemasmdan Çağdaş
Yüzler'de dokuz film
yanşıyor. 2000 yılmda
Yılmaz Arslan 'Yara'
adlı filmiyle festivalde
'Jüri Ödülü'nü
kazanmıştı.
leri, Radio France Internationale Yabancı Ya-
yınlar Koordinatörü ve gazetemiz Paris muha-
biri Uğur Hüküm, Vietnamlı oyuncu Tran Nu
Yoen Khoe ve Hintli edebiyat profesörü Ra-
jesh Sharma .
Chen Kalge'ln 4 fllml gösterllecek
"Başkaldırı ve Devrimler" bölümünde Çin
Halk Cumhuriyeti, G. Kore, Hindistan, Hong
Kong, Özbekistan, Moğolistan, Ja-
ponya ve tsrail'den filmler gösterile-
cek.
Türk izleyicilerin "Elveda Cari-
yem" adlı filmiyle yakından tanıdı-
ğı ünlü Çinli yönetmen Chen Ka-
ige'nin dört filmi "Ustalara Saygı"
bölümünde yer alıyor.
Festivalde aynca iki ödül daha ve-
rilecek: Video Belgesel dalında Genç
Jüri Ödülü ve ilk kez bu yıl verilecek
olan NETPAC (Asya sinemasının ta-
nıtımı için kurulmuş bir ağ) Ödülü.
Fransız Kültür ve Iletişim Bakanı
Jean-Jacques Aillagon. festival bro-
şüründe yer alan açış yazısında Ve-
soul'deki bu girişimin "kültürel çok-
sesliliğin gelişmesinde oynadığı
önemli role'Meğinerek, destekledi-
ğini belirtiyor.
Türkiye'nin doğusunda küçük bir
kentte "eski tstanbullu" bir eğitim-
ci kan-kocanın kendi çabalanyla, a-
ma devlet ve yerel yönetim desteğiy-
le "Güney Amerika Sineması Şen-
liği" düzenlediğini düşleyin; Kültür
Bakanımızın broşüre başyazı yazıp, elindeki
maddi imkânlardan aktardığını. holding sahip-
lerimizin sponsorlukta yanştıklannı, bölgede-
ki okul yöneticilerinin desteğiyle ilk ve ortaöğ-
retim öğrencilerinin severek izlediği, halkın
"Çarkıfelek" programı yerine her gece salonu
tıklım tıklım doldurup, belki dünya atlasında
yerini zor bulacaklan ülkelerin kültürlerini yan-
sıtan filmleri izlemeyi yeğleyeceklerini düşü-
nün. Belki bir gün...
FilmorKadın Filmleri Festivali kapsamında dünya kadınlannınyaşadıJdarı sorunlan ele alanfilmlersunulacak
Sinemaya hanım elideğerse
PdJİ Fonteyn & Fronk Eskenozi presen*
FILMING DESIRE\ JOURNEY THROUGH VVOMEN S C;NEWA
FILMER LE DESIRMA DES FEMMES
Kültür Servisi - Filmor Kadın Film-
leri Festivali (Kadınlar Film Yapıyor)
bugün başlıyor.
9 Şubat'a kadar devam edecek olan fes-
tivalin amacı, kadınlann sinemaya kaölı-
mını, bu alandaki üretünlerini destekle-
mek, kadınlann sinema ürünlerini izleyi-
ci ile buluşturmak ve dünyanın çeşitli ül-
kelerinden kadınlan yaşadıklan aynmcı-
lık, şiddet, sorunlar, başanlan ve tüm ya-
şam deneyünleriyle kadınlan görünür kıl-
mak.
Fransız Kültür Merkezi ve Bilgi Üniver-
sitesi'nde ücretsiz olarak izlenebilecek
olan film gösterimleri 'Kadınlann Belle-
ği', 'Kadınlar ve Ekonomik Gelişme -
Kendine Ait Bir Cüzdan', 'Gender
(Toplumsal Cinsiyet)' ve 'Kadınlann Si-
neması' başlıklan altında dört kategoride
gerçekleşecek.
'Kadınlann Belleği' bölümünde, Nu
ShurKadmiann Gizli Dili', 'Kayıp
Portre', 'Senyorita Estraviada, Kayıp
Genç Kadın', 'Jane: Bir Kürtaj Servi-
si', 'Bir Öfke Yeri', 'Adım Adım Femi-
nist Hareket 1941-1977' adlı filmler gös-
terilecek.
Dünyadan kadın portreleri
'Kadınlar ve Ekonomik Gelişme -
Kendine Ait Bir Cüzdan' başlığı altında
'Hint Yapımı' ve Joanne Burke'un 'Ye-
ni Yönelimler' adlı filmleri izlenebilir.
'Gender (Toplumsal Cinsiyet) katego-
risinde 'Kaçış', 'Saklı Yüzİer', 'Bizim
Gibi Kızlar', Ruhlan Çağırmak', 'Dire-
nişteki Kızkardeşler', 'Evim, Hapisha-
nem\ 'Doğum Kontrol Hapı' filmleri
gösterilecek. 'Kadınlann Sineması' baş-
lığı altında 'Kahvaltı İçin Kurşunlar',
'Marta Colburn Toplu Gösterimi','Tut-
kuyu Filme Almak', 'Maya Deren',
• • •
Sfenksin Gizemi', 'Laneılenmiş', 'Ya-
sak Meyve', 'Suyun Mükemmel Hafı-
zası', '2-3 Şey Ama Hiçbir Şey Kesin
DeğiT, 'Ateşiini Yakan Kibrit' filmleri
izlenebilir. Festival boyunca, Fransız Kül-
tür Merkezi'nde söyleşiler de düzenlene-
cek. Yannl6.30'da 'Kadınlann Sinema-
ya Katıhmı'. 4 Şubat'ta 16.30'da'5'te 5
Afganistan Belgeseli'nin Gösterimi ve
Söyleşi', 5 Şubat'ta 16.30'da Kadınlann
Sinema Pratiği', 6 Şubat'ta 16.30'da 'Si-
nemada Kadınlann Temsili; Feminist
Eleştiri', 7 Şubat'ta 16.30'da 'Ötekinin
Sesi Belgeseli'nin Gösterimi ve Söyleşi',
8 Şubat'ta 16.30'da 'Kadınlar Sinemayı
Tartışıyor', 9 Şubat'ta 16.30'da 'Kadın-
lar Sinemayı Tartışıyor', 20.00de '30.
Yıldönfimfi Etkinliği (Kadınlara Mah-
sus Seans)' konulu söyleşiler izlenebilir.
(Fransız Kültür Merkezi: 0 212 334 87
40/Bilgi Üniversitesi: 0 212 293 5010)
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Melih Birsel... Bir İnsan...
Onu hiç tanımayanlara onu anlatmaya çalışmak
zor hem de çok zor... Ama onu tanımış, onunla bir
kez olsun konuşmuş, bir konferansını dinlemiş, bir
dersine girmiş, bir yazısını okumuş, üretimine ta-
nık olmuş ya da düzenlediği etkinliklere katılmış
her insanın ondan etkilendiğine, ondan mutlak bir
izler taşıdığına dair kuşkum yok.
Melih Birsel, mimardı. Gerek Türkiye'de gerek
Türkiye dışında imzasını attığı yapılar, evrensel
çağdaş değerleri yücelten eserlerdi. Mimarlık sa-
natının özgün ve kıvanç verici örnekleriydi. Onun
mimarlığını dile getiren yazıları, "Vap/"dergisinin
şubat sayısında bulacaksınız, ben şunu söyle-
mekle yetineceğim: Mimarlık mesleğinin tüm sa-
natları kapsadığını, yaşamla en iç içe alan oldu-
ğurtu ve hem bireyin hem toplumun mutluluğuna
hizmet etmesi gerektiğini ben ondan öğrendim.
Melih Birsel, toplumun sorunlannı kendine dert
edinen, çarpıklıklara isyan eden, tepkisini her fır-
satta dile getiren. bilinçli ve sorumlu bir vatandaş-
tı. Hem bu ülkenin vatandaşı hem de tüm birikim-
leriyle dünya vatandaşıydı...
Melih Birsel, tepkisini, öfkesini dile getiımekle
yetinmeyip düşünen, sorunlara çözüm arayan, çö-
züm üreten bir aydındı. Bizde aydınlann yakınma-
lanna, şikâyetlerine ve tepki göstermelerine hep
tanık oluruz. Ama o, daha da ileri giderdi: Kurdu-
ğu gruplarla, oluşturduğu genç ekiplerle bu çö-
zümleri yaşama geçirmeye çalışır ve geçirirdi. Far-
kında mısınız, şu minicik özette bile, sözcükleri na-
sıl da özenle seçip, duygulanmdan arındırmaya
çalışıyorum.
Ama artık söylemem gerek: Melih Birsel, am-
camdı. Dünyadan çok erken aynlan babamın kü-
çük kardeşi... Ona çoook, çok yıllar önce söyle-
miştim: "Amcam olmasaydın, yine de ne yapar
edersenibulur, arkadaşın olurdum" demiştim. İn-
sanın akrabalarını seçme şansı yok ama arkadaş-
lannı var... Belki de bugün bu yazıyı bunun için ya-
zabiliyorum ya da yazmaya çalışıyorum. Birbirimi-
zi seçmiş olduğumuz için... Varto depreminden
sonra Varto'daydı. Marmara depreminden sonra
kaybettiğimiz 25-30 bin candan sorumlu olarak
ancak bir kişinin tutuklanmasına isyan ediyor,
oluşturduğu belgelerle, raporlarla hükümeti yay-
lım ateşine tutuyordu...
Imar aflartna karşı çıkarken "Cumhuriyet miyiz,
aşiretmi, kararverelim..." diye haykınyordu... Ona
göreimaraflan, imarterörününnedeniydi... Mimar
Sinan Üniversitesi çatısı altından, kendi kurduğu
Istanbul Variığı'nı Koruma Grubu'yla çalışmalan-
nı sürdürürken hangi sivil toplum kuruluşuna na-
sıl katkıda bulunabilirim diye didiniyordu... "Baş-
ka işin mi yok diyenlere", "benim asıl işim bu "di-
ye yanıt verirdi.
İçinde yaşadığı kenrten, ülkeden, dünyadan
kendini sorumlu tutardı.
Hiç unutmam, 70'inde ilk kez sırf görmek için
New York a gidip birkaç gün kaldığında, Istanbul
için yararlanabilecek dev bir sergiyle geri dön-
müştü. Yıllardır seyirci kaldığımız Istanbul'a göç
olayını, "ulusal felaket" olarak değil, "ulusalveri"
olarak değerlendirmenin kazançlannı ortaya ko-
yabilecek öneriler sergilemişti. "Çevre Kültürü"
terimini herkesten önce o kullandı. Eğitim eşitliği-
ni, özgür bireyleryetiştirmeyi savundu. Kalkınma-
nın önkoşulu yaratıcı gençler yetiştirmekti.
Böyle binlerce örnek verebilirim, ama şunu söy-
lemem yeterli: Olaylan birbiriyle ilişkilendirir, her
olayın gerisindeki neden sonuç ilişkisini ortaya çı-
karırdı... Bunların sürekliliğe inanırdı.
Belki de bu nedenle hep genç kaldı. Bu neden-
le hep üretti. Bu nedenle son güne dek hep çalış-
tı.
Son iki tasansını gerçekleştiremeden aramız-
dan aynldı. Biri Mimar Sinan Enstitüsü kurmak;
öteki bu millete yakışır çağdaş ve evrensel nite-
likli bir Atatürk filmi gerçekleştirmek.
Hayır, kendi çekmeyecekti. Koşullannı var et-
mek, ön hazırlıklannı yapmak ve sonra gümüş tep-
si içinde bunu birilerine sunmak... Kendine bu gö-
revi biçmişti.
Canım Amcam, konuştuğun her insanı bir bi-
çimde değiştirdiğini bilir miydin? Eskisinden fark-
lı olurduk. Daha enerjik, daha üretken, daha akıl-
lı, mizahta ve eleştiride daha keskin, sevgide ve
öfkede daha bilenmiş... Biliyorum bu yazı sana la-
yık olmadı. Hem içimin acısından hem de heye-
candan. Bencilce bir acı, seni çok özleyeceğim...
Heyecanlıyım: Birkaç gün önce dördüncü toru-
num dünyaya geldi... Işte böyle, gidenlerte gelen-
ler arasında yaşam sürüyor...
e-posta: zeynep </ zeyneporal.com
Faks: 0(212) 257 16 50
Necatigil ödülleri
• Kültür Ser\isi - 1979 yılında yitirdiğimiz
şair Behçet Necatigil'in anısına ailesi
tarafından düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü
,bu yıl şairin doğum günü olan 16 Nisan'da
verilecek. Ödüle, Mart 2002 ile Şubat 2003
tarihleri arasında yayımlanan şiir kitaplan
aday olabilecek. Yanşmanın seçici kurulu
Adalet Ağaoğlu, Füsun Akatlı,
Prof. Cevat Çapan, Doğan Hızlan,
Hilmi Yavuz ve Prof. Tahsin Yücel'den
oluşuyor. Katılmak isteyen adaylann 15 Mart'a
kadar, kitaplanndan sekiz adet, kısa
özgeçmişleri, telefon numaralan ve
adresleriyle birlikte 'Necatigil Şiir Ödülü
Seçiciler Kurulu Sekreterliğı, P.K. 109
Beşiktaş 80690 Istanbul' adresine yoilamalan
gerekiyor. (0 212 287 21 36)
BUGUN
• CEMAL REŞİT REY'de IH.
Uluslararası Barok Günleri' kapsamında
19.30'da 'tstanbul Oda Orkestrası1
konseri.
(0 212 232 98 30)
• YAPIKREDİ KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ SERMET ÇİFTER
SALONU'nda 16.30'da 'A\ın Kitabı'
kapsamında Cem Mumcu ve Erdoğan
Özmen'ın 'Freud, Görüntünün Ortasındaki
Karanlık' kitabı üzerine söyleşi.
(0 212 252 47 00)
M PROFİLO KÜLTÜR MERKEZt nde
15.00'de ve 18.30'da 'Yalandan Kim Ölmüş!'
adh oyun. (0 212 216 93 14)