04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA GENÇ SES Ailelerin yüzde 80'i çocuklarının dini davranışlarına karışmıyor Uroveı^iteligençlerözgürCELALÇAMUR Üniversite eğıtimi almakta olan bı- reylerin, dınsel ınanç ve değerler sis- temine olan bakış açılannın ve dinsel değerlerin söz konusu bireyler üzerin- deki etkinliğinin ortaya konmasını a- maçlayan anket, 100 denek üzennde ve 29 soru sorularak yapıldı. Sonuçlann değerlendirilmesi aşamasında ıse Ege Üniversitesı Fen Fakültesi Istatistik Bö- lümü'nden yardım alındı. Anket sonuçlanna gelınce. Genelının şehırde yaşadığı ve ortalama gelir dü- zeyine sahip olan deneklerin 44'ü di- ni bılgilerin ailede verilmesinın doğru olduğu düşüncesinde. 4Ti bu bilgile- rin okulda alınması gerektığinı belirhr- ken, 3 kişı ıse bu görevin medya tara- findan üstlenilmesi kanaatınde. Bu sonuca paralel olarak somlan, "Sizce ilköğretim ve ortaöğretimde verilen zorunlu din dersi kaldırılma- lı mıdır" sorusıına ise 33 denek "Seç- meli ders olarak devam etmetidir". 27 denek "İçeriği değiştirilerek seçmeli dersolarakdevam etmefidir", 17 denek ise "Tamamen kakünlmabdır" yanıtı- nı verdi. Ankete katılan bireylerin din eğıtımı- ni çoğunlukla okul tarafindan değıl de aile tarafindan venlmesı gerektığine dolayısıyla okulda verilen din eğıtimı- nin zorunlu olmaması gerektığine i- nandıklan görülüyor. Bu bireylerin öğ- renmek istedikleri dini bılgileri ve bu kaynağı kendılennın belirlemeleri ge- rektiğıni düşündükleri ortaya çıkıyor. Din eğitimine bu şekilde bakan de- neklerin yüzde 75'lık büyük bır kısmı, sahıp olduklan dnıi bilgılen okul ön- cesi ya da ilköğretim döneminde edin- diklerini ıfade ederken, 48 denek "Di- ni gerekleri, ibadetleri ne oranda ye- rine getiriyorsunuz" sorusuna "Hiç £>, Üniversite gençliği sadece dini konularda değiL, hayatianndaki tüm tercihlerini ailelerine ya da topluma bağunh olmaksızm yapmak taraftan. in. Kimine göre uyuşturucu etkisi olan afyon, kimine göre ise bir yaşam tarzı. Toplumlann sahip oldukJan geleneksel değerler içinde önemli bir yer tutan din kurumuna üniversite öğrencilerinin bakışı nasıl? Din eğitimi gerekli mi, değil mi? Ya da din eğitimi nereden alınmalı? Ege Üniversitesı îletişim Fakültesi'nde verilen Kamu Araştırmalan dersi kapsamında öğrencilerin, Yard.Doç.Dr.Ahsen Armağan yönetiminde yaptığı "Üniversite Öğrencileri ve Dine Yönelim" konulu anket çalışmasında bu sorulara ilişkin cevaplar yine Ege Üniversitesi öğrencileri tarafindan verildi. yerine getinnivorunı'' şeklmde yanıt verdı. 32 kışı "Çokaz", 16 kişı "Bir kıs- mını", 3 kişı "Büyük oranda", 1 kişi de "Tamamıyla" seçeneğini işaretledi. Dını ibadetlennı yerine getirmedik- lerini belirten bireylerin dini yönelım- lerinin şiddetinin oldukça az olduğu düşünülecek olursa dini bir takım et- kınliklere katılmaması doğal karşüana- cak bir durum karşımıza çıkıyor. Nıte- kım, "Dini toplantılara ne sıklıkta katıuyorsunuz" sorusu karşısında de- neklenn 77'sınin "Hiç", 15'inin "Sey- rek", 5"inin "Anısıra'',2'sinin "Sık" ve 1 'inin "Çokak" yanıtını verdigi görü- lüyor. Islam dınınin temel kaynağı o- lan Kur'anı kerim'i okuma oranı diğer sorulara verilen cevaplardan çıkan so- nuçla paralellik gösteriyor. 37 kışi hıç okumadığını belirtirken 28 kişi "Türk- çe kısmen okudum", 5 kışı "Türkçe ta- manıını okudum", 9 kişı "Arapça kıs- men okudum" ve 2 kişi "Arapça tama- mını okudum" yanıtını veriyor. Anke- te katılan öğrencilerin aileleri dini ku- rallan uygulama konusunda çocukla- nnı oldukça özgür bırakıyor. Ailelerin yüzde 80'i çocuklanna kanşmazken, yüzde 12'sı onlan destekliyor; yüzde 8'i ise eleştirerek davTanışlannı aşın bu- luyor. Sonuçlara göre din ile siyasetın bir- bınnden aynlması gerektiğı noktasın- da öğrencilerin büyük bir çoğunluğu hemfikır. Örneğin "Siyasal tercihleri- nizde dinin etkisi olur mu?" sorusu karşısında 80 öğrenci "Ohnaz", 16 öğ- renci "Kısmen olur", 4 öğrenci ise "O- hır" seçeneğını işaretledi. Dinin siya- sallaşması konusunda ise karşı çıkan- lann yüzde 89 gibi ezici bir çoğunlu- ğu bulunuyor. Ve öğrencilerin dinle ilgilı sosyal- kültürel olaylara bakışı açısından; Ge- leneksel özelliklerini devam ettiren top- lumumuzda yeni evlenenler ıçin ol- mazsa olmazlardan biri olan dini nikâh konusunda üniversite öğrencilerinin yüzde 43 'ü tarafsız kalarak "Sizce ev- lenirken dini nikâh kıyümah mıdır'' sorusuna "Fark etmez" yanıtını verdi. Yüzde 3l'i "Hayır kıyıİmamair der- ken, "Evetkıyıtaıalıdır" tercıhinı yapan- lann oranı yüzde 26 oldu. "tslam di- ni kadınların örtünmesini emreder" ifadesüıe 69 öğrenci kahlmazken, 13 'ü bu ifadenin doğruluğunu savundu. 18 öğrenci ise kısmen katıldığını söyledı. Ve anketten çıkan sonuç: Etkinlıği, içinde bulunduğu sosyokültürel ve si- yası ortamın özelliklenne göre değiş- se de dının, topluma yapmış olduğu et- ki kaçınılmaz. Geleneksel bır yapı o- lan dinin göstermiş olduğu etkinliğin modernleşme sürecindeki bır toplum- da oranı son derece önemli. UZMA^GÖRÜŞÜ 'Gençler dini inançlan ile politik tercihlerini ayrıtutuyor' Araştırmayi yorumlayan EÜ Edebiyat Fakültesi Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr. Ercan Tathdil, "Gençler laik bir toplum anlayışını ve hoşgörü özgüriüğünü içseDeştirmektediıier. Siyasal tercihlerinde dini inançlan ile politiktereihlerinibirbirinden ayınrken, aile baskısı da yaşamamaktadırlar" diyor. Gençlerin ilk dini eğitimi erken yaşlarda aileden ve ilköğretim basamağında okuldan aldıklannı belirten Tathdil, üniversite öğrencilerinin, dinden kaynaklanan inancı ile, bilimsel bilgilerinin öngörmüş olduğu düşünsel farklılıklan çatışma düzeyine getirmediklerini belirterek görüşlerini şöyle özetliyor: "Egeli gençler, dini değerierden ziyade sosyal değerleri referans olarak kullanmaktadır. Bu da Türidye'deki laik eğitimin ve laik tophım yapısının gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Gençlerin dini inançlan üe politik tercihlerini ayn rufmalan aldıklan eğftün sonucunda laik bir davranış sergilediklerini göstermektedir." Sağlıklı hücrelerle birçok hastalık tedavi edilebilecek Kök hücreler üretilecek • Doç.Dr.Gürhan, "Hasta ya da bozuk hücre yerine kök hücrelerden üretilen sağlıklı hücreler verilerek Parkinson, Alzheimer, felç, omurilik zedelenmeleri, şeker hastalığı, kalp hastalıklan ve romatizma gibi pek çok hastalık tedavi edilebilecektir. ADEMGUVEN Ege Üniversitesi Mühendıs- lik Fakültesi Biyomühendıslik Bölümü tarafindan geliştirile- cek bir projeyle kök hücrelerin biyoreaktörlerde üretilmesı plan- lanıyor. Günümüzde bilimadamlan ta- rafindan kök hücreler ile ilgıli a- raştırmalann yoğunluk kazan- dığını açıklayan Ege Üniversite- si Mühendislik Fakültesi Biyo- mühendislik Bölümü Başkan Yardımcısı Doç.Dr.îsmet Deli- loğlu Gürhan, "Farkhlaşma ile vücut içerisinde bulunan 220 farkh tip hücreyi ve dolayısıyla farklı dokulan oluşturabflme ve kendisini yenilevebflmekabühe- tinde olan hücreiere kökhücrede- nilmektedir. însan vücudundaki tüm hücre türlerinin kaynağı o- lan kök hücrelerin bulunması üp ve biyoteknoloji alaıunda çok bü- yük bir aşamadır" dedi. Kök hücrelerden yararlanıla- rak pek çok hastahğın tedavi e- dilebildiğini vurgulayan Doç. Dr. Gürhan, "Hasta ya da bozuk hücre yerine kök hücrelerden ü- reülen sağhkh hücreler verilerek Parkinson, Alzheimer, felç, omu- rink zedelenmeleri, şeker hasta- hğı, kalp hastalıklan ve romatiz- ma gibi pek çok hastalık tedavi edilebilecektir. Kök hücrelerin yeni ilaçlann getiştirilmesinde ve ilaçlann test edilmesinde kullanüması da nıümkün olacaktır. Kök hücre- ler insan gefişiminin çok erken saf- halanmn araşbrdmasma imkân tanımaktadır. Bu araşürmalar sayesinde doğum kusurian ve kansere neden olan olaylann se- bebi araşnnlabUmektedir" diye konuştu. Kök hücrelerin farklılaştuıl- ması ile "in vttro" olarak çeşitli doku ve organlann üretilebilece- ğüıi açıklayan Doç.Dr.Gürhan, "Örneğin kök hücrelerden üre- tilen deri hücreleri çoğalülarak ince bir cilt tabakası oluşturula- bilecek ve bu doku çok genişyanıklarm tedavi- sinde kullanılabflecek- tir"dedi. Çeşitli kaynaklardan elde edilen kök hücre- lerin yüksek kapasite- de üretılebılmesinin çok önemli olduğunu açıklayan Doç. Dr. Gürhan, "Bu anıaçla uygun kanştıncılann kuDanıkhğı, du>< arlısen- sörieriedonaomuş, kar- bondioksit ve atık ü- rünlerin uzaklaşanldığı biyore- aktöıier geüştirme yönünde ça- hşmalara başlanmışnr. Ancak, kök hücrelerin farkh- laştınlması ile oluşturulan do- kulann kühiirde üretihnesi sı- rasmda beürli bir kahnhğa ulaş- nktan sonra,iç kısundaki hücre- lerin dışandaki besi ortammdan çok uzakta kahnalan nedeniyle besinleri ve gaz ahşverişi yapa- mamalan ve atık ürünlerini u- zaklaştıramamalan gibi prob- lemlerle karşılaşıLmaktadîr. Bu sorunun üç boyutlu polimerik taşı\ıcüar içeren biyoreaktöıie- rin geaştirilmesi Qe İasmen orta- dan kaldınlabileceği düşünül- mektedir" dedi. Modern hayatın içinde unutup gittiğimiz kendimiz, yılbaşının bu anlamını da unutmak üzere Verede o eski ydbaşı egjenceleri ? PEVARÇTIAK A slında yılbaşı sanki, Türklere ait olmayan bir gün olarak bilinir hep.Oy- sa, yılbaşı bir kış bayramı olarak A- nadolu'da yüzyıllardan beri kutlana gehniştir.Anadolu'da yılbaşı olarak kutlanan kış bayramlanmn temelinde ise, asluıda ak umutlar vardır.Bunun- la birlikte, yılbaşı ağacı süsleme ge- leneği de Anadolu'da varolan bir ge- lenektir.Bu gelenek Anadolu'da özel- likle, bugünkü Denizli Eskişehir Af- yon topraklannda yaşayan Frigyalıla- nn en çok sevdikleri tann olan Kibe- le ile Attis'in buluştuklan gün olan "Kutsal Buluşma" kutlamalanna da- yanmaktadır. Azınlık geleneğl Osmanlı Imparatorluğu dönemin- de yılbaşı kutlamalan azınlıklara öz- gü bir gelenekti. Kutlamalann ülke geneline yayılması ve benimsenmesi tam olarak Cumhuriyet dönemine rast- lamaktadu-. 1926daMali Takvim' in kabul edihnesiyle, Yılbaşı 1 Ocak ol- muş ve yılbaşı eğlenceleri de başla- mıştır. Yılbaşı, o dönem koşullannda "as- rileşmek" bugünkü anlamıyla "Baü- hlaşmak" anlamına geliyordu. Yılba- şı giderek, günün koşullanna ayak uydurdu ve hızla özel bir gün ha- line dönüştü. 1935'teçıkanlanbir yasayla 31 Aralık öğleden sonra- sı ve 1 Ocak resmi tatil oldu. Yıl- başının özel bir gün haline dönü- şerek. tüm ülkede yaygın bir şekilde kutlanması 1930' lu yıllara rastlar. O dönemde yıl- başı deyince akla valsler, tango- lar, hindili ve rakıh eğlenceler gelirdi. Yılbaşı eğlencelen o gü- nün insanlan için son derece şık kı- yafetler giyilen vals ve tango yapılan özel günlerdi. İrtlbatı kopardık Hayatımıza televizyonun gir- mesiyle, her şey değişti; bu de- ğişiklik yılbaşı eğlencelerine de yansıdı. Artüc evimizin baş aktö- rü televizyon ohnuştu. O dönem- de yılbaşı demek televizyonun kar- şısına geçip tüm eğlence programla- rmı izlemek demekti. Öyle ki bu dö- nemde yani 70'li ve 80'li yıllarda yıl- başı deyince bu kavramla özdeşleştir- diğimiz PTT kavramı bir anda orta- ya çıkıverdi. PTT demek pijama ter- lik televizyon demekti. Böylece, es- kinin bir arada, eğlenmeyi seven Türk ailesi televizyonun hayatma girme- siyle, kalabahk aile ortamında büe, yal- nız hale geldi. Yine bu dönemde toplumun diğer bir tabakasını oluşturanlar içini- se ki bunlar biraz daha varhkh insan- lardı yılbaşı de- mek, ev partile- ri, gazinolar ve lüks otellerdeki eğlenceler an- lamına geli- yordu. Bu da yılba- şının gi- derek bir eğlence sektörü haline gehnesine sebep oldu. Eskinin yılbaşı dediğimiz gününü bir arada kutlayan Türk ailesi artık fark- hlaşma çabası içinde, evin dışına çı- kıyor; bireysel özgürlükten, bireysel eğlenceden hoşlamr hale geliyordu. 1990'lara geldiğimizde yeni yıl ya da geleneksel adıyla yılbaşı kutlama- Geerçek adı "Aya Nikola" ya da "Saint Nikolas" olan Noel Baba yılbaşı deyince aklımıza gelen ilk semboldür. Noel Baba aslında Antalya'nın Derme ilçesinde yaşamıştır; aslen Patara doğumludur; ömrü Fethiye-Kaş- Deme arasında geçmiş; "Gemile" adasında piskoposluk yapmış çocuklan ve gemicileri koruması ve sevindirmesiyle kutsal bir kimlik kazanmıştır.Noel Baba gibi çam ağaçlanve yılbaşı da Anadolu kökenlidir. lanmndeğiştiğinisöyleyebiliriz. Yıl- başı farklı eğilimleri de beraberinde getirdi. Yeni kuşak için, yılbaşı eğlen- cesi artüc hareketlilik anlamına geli- yordu. Hareketlilik amaç olunca da bar- lar,diskolar dolup taşıyordu. Hatta, belli bir mekânda kalmak yerine peş peşe birçok yeri gezmek yeni bir a- kım haline geldi. Dolayısıyla yılba- şı demek tatil, tatil demek eğlence, eğ- lence demekse bireylerin kendi baş- lanna dışanda geçirdiği zaman anla- mına geliyordu. Böylece eskiden bir- leştirici ve bütünleştirici olan bu tür günler aile üyelerini daha da kopuk hale getirmişti. Sevdlklerlnlzl unutmayın ı Yübaşmın asıl anlamı hatırlamak e- sasuıda. Sevdiklerinizi beUd de sev- mediklerinizi bile hatırlamak. Fakat, modern hayatm içinde unutup gitti- ğimiz kendimiz, yılbaşının bu anla- muıı da unutmak üzere. Bu anlamı u- nutmamak ve sevdiklerinizi sevindir- mek için yapabileceğiniz en iyi şey bel- ki de onlann yeni yıllarmı kutlamak. Yeni Yılınız Kutlu Olsun .. . BU SAYFA EGE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GAZETECİÜK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ TARAFİNDAN, EGE AJANS HABER MERKEZİ'NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle