Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2003 PERŞEMBE
HABERLER
Türban davasınm geri çekilen ek savunmasında Şahin'in siyasi ilişkileri göz önüne seriliyordu
Icklialar yaıııtsız kaldı• Türkiye'yi
savunan avukatlarm
geri çektirilen ek
savunmalannda,
Leyla Şahin'in
'gerçek amacının
öğrenim görmek
olmadığı', ilişkileri
anlatılarak
gösteriliyordu.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümetin,
AÎHM'deki türban davasın-
da Türkiye'nin ek savunma-
lannı geri çektirmesiyle ya-
şanan skandal sürüyor. Dı-
şişleri Bakanı Abdullah
Gül'ün, ek savunmalann yal-
nızca "siyasi değeriendirme-
ler" içerdiği için geri çekil-
diği iddiasının doğru olma-
dığı ortaya çıktı.
Edinilen bilgilere göre ek
savunmalar, davacı I^eviaŞa-
hin'in avukatlarının geçen
aylarda AİHM'ye sunduğu
ek iddialara "yanıt olarak"
hazırlandı. Bu yanıtlarda, Av-
rupa'daki türbanın yasaklan-
ması tartışmalanna değini-
lirken, davacı Leyla Şahin'in
"gerçek amacının öğrenim
görmek olmadığı** da bazı
ilişkileri anlatılarak gösteril-
meye çalışılıyordu.
Ek savunmanın geri çekıl-
mesı ve yeni bir savunmanın
verilmeyecek olmasıyla, Şa-
hin'in avukatlarının yeni id-
dıalan da yanıtsız kalacak.
Dışışlen Bakanı Abdullah
Gül, dün gazetecilerin
AJHM 'dekı davaya ilışkin so-
rulannı yanıtlarken hüküme-
tinin türban konusunda "fark-
h görüşlere sahip olduğunu"
yıneledi.
Mahkemeye iletilen ek gö-
rüşte "siyasi içerikli birçok
şey olduğu" için bunun geri
çekıldığını savunan Gül, ye-
ni bir savunmamn ise hazır-
lanmayacağını, o safhanın
sona erdiğini söyledi.
Edinilen bilgilere göre Şa-
hin'in avukatlannın öne sür-
dükleri yeni iddialar,
AlHM'nin kurallan uyann-
ca2003 Eylül'ünde Mah-
keme tarafından Türk tarafı-
na iletilerek, "birgörüşünüz
varsa iletin* denildi. Türki-
ye'nin Strasbourg'daki Da-
imi Temsilciliği'nde görevli
Türk hukukçulann bu iddi-
alara karşı hazırladıklan ek
savunmalar 7 Kasım'da
AİHM'ye iletildi.
Dışişleri Bakanı Gül'e ya-
kın kaynaklara göre, bu sa-
vunmalarda Ankara'nın bil-
gisi dışında hukuki çerçeve-
nin dışına çıkılarak, siyasi
yargı ve tarumlamalan içeren
ifadelereyervenldi. lOAra-
lık'ta Dışişleri Bakanı Gül'ün
talimatı üzerine bu ek savun-
ma geri çekildi ve Mahke-
me bu talebi kabul ederek ek
savunmayı dosyadan çıkardı.
KARARLAR 1993 VE 2001 'DE ALINDI
AÎHM,iki
kez 'türbana
hayır' dedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
A\rupa Insan Hakian
Mahkemesı (AİHM) türban
konusunda 1993 ve 2001
yıllannda yapılan ikı başMiruyu
reddetti. AÎHM, RP
yöneticilerinın partilerinin
kapatılması hakkında yaptıklan
başvuruda da "Demokratik bir
toplumda De\1eün. türban
takma gibi dinsel inançlannı
açığa vurma özgüriüğünü,
tophımun diğer kesimierinin
haklannı koruma amacıyla, kamu düzeni ya da
kamu güvenliği ile çaûşması durumunda
suıırtayabUeeegT görüşünü bıldırmiştı. AlHM'den
türbana ılk ret 1993 yılında, o dönem Avrupa Insan
Hakian Komısyonu'nun Şenay Karaduman ve
Lamiye Bulut adlı Türkıye yurttaşlan hakkında
aldığı karan oldu. Karaduman ve Bulut'un,
üniversite yönetimlerinin "rürbanü fotoğraflannr
kabul etmediği gerekçesiyle yaptıklan başvuru
reddedildi. Komisyon, bu karannda gerekçelerinı
şöyje sıraladı:
• Öğrenimini üniversitede yapmayı seçen
öğrenci, üniversitenin kurallannı kabul etmiş
sayılır. Bu düzenlemeler farklı inanışlardaki
öğrencilerin birlikte öğrenim görmelerini
sağlamak amacıyla öğrencilerin dinsel inançlannı
açığa \airma özgürlüklerine suıırlamalar getirebilır.
• Dinsel simgelerin herhangi bir yer ve biçim
sınırlaması olmaksızın sergilenmesi sözü geçen
dini uygulamayan ya da başka bir dıne mensup
öğrenciler üzerinde baskı oluşturabilir.
• Laik üniversiteler öğrencilerin kılık
kıyafetlerine ılişkin sınırlamalar koyarken kökten
dincı akımlarm yüksek öğretımde kamu düzenini
bozmamalanna dikkat gösterebılırler.
Dahlab davası
AlHM'de türban konusunda ikinci önemli karar
2001 yılında alındı. Dahlab adlı bir ilkokul
öğretmeninin îsviçre hükümeti aleyhine yaptığı
başvuru reddedildi. Okul yönetimi tarafindan
türbanıyla ders vermesi yasaklanan Dahlab'ın
itirazlan Cene\Te Kantonu Devlet Konseyi ve
Federal Mahkeme tarafindan reddedilmişti.
AlHM, yaptığı değerlendirmede îsviçre Federal
Mahkemesi'nin "devlet eğia'minin tarafsızüğmın
sağlanmasuun, dinsel inancını açığa vurma
özgürlüğüne kıyasla daha ağır basöğT görüşünü
kabul etti. AtHM, RP'nin kapatılmasında
Türkiye'yi haklı bulduğu 31 Temmuz 2001 tarihli
karannda, türban konusuna değinirken Dahlab
karanna da atıfta bulunarak "dinsel inançlann
açığa vurulma özgürlüğünün sınırlanabileceğT
görüşüne yer verdı. AİHM, "Demokratik bir
toplumda Devletin, türban takma gibi dinsel
inançlannı açığa vuraia özgürtüğtinii, tophımun
diğer kesimierinin haklannı koruma amacryla,
kamu düzeni ya da kamu güvenliği ile çaüşması
durumunda sınırlayabileceği" görüşünü bildirdi.
MaiiinÜU 'DAN LAlKLÎK YORUMU
Türkiye ile Fransa
birbirine benziyor
Dış Haberier Scrvisi - Fransa'da Cumhurbaşkanı
Jacques Chirac'ın dinı simgelerin okullarda
yasaklanmasına ilişkın yasa önerisine geçen hafta
açık destek vermesinin yankılan sürüyor. Fransız
Liberation gazetesi dünkü sayısında, yasaya destek
veren ülkelerden söz ederken Fransa ile Türkiye
arasındaki benzerliğe dikkat çekti. AB ülkeleri
arasında Fransa'nın laiklik uygulamalannda hiçbir
Avrupa ülkesine benzemediğini ileri süren gazete,
Meksika ve Türkiye'nin siyaset ve dini birbirinden
ayırmada Fransa'ya en çok benzeyen iki ülke
olduğunu vurguladı. Diğer Avrupa ülkelerinde
siyaset ve dın alanlannın ıç içe olduğunu yazan
gazete yasaya en çok destek veren Avrupa ülkeleri
arasında Danimarka ve Almanya'yı saydı. Gazete,
tngıltere'nin bu konudaki tavnnın net olmadığını
yazdı. 1993 yıhnda AlHM'e türban konusunda ilk
başvuruyu yapanlann iki Türk kızı olduğunu
hatırlatan gazeteye göre bundan sonra mahkemeye
bu konudaki başvurular artacak.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac 'ın 'laiklik
ükesV üzerine yaptığı konuşmanın tam metni -3-
Chirac'ın okullarda dini simgelerin yasaklanmasmı istemesinin ardında avnmcıhğa karşı çıkması yatryor.
4
Laildik tarbşdanıaz9
Fransa, bu yıl da bütün gerilim ve kriz alanlannda,
diğerine saygıyı yitirmekte olan halklan davet
için banş ve hoşgörü sözü vermeye devam
etmiştir. Sınırlanmız içinde, toplumumuzun kalbinde,
aynı arzuyu, aynı saygı ve adalet isteğini taşıyarak
beraberce yaşamayı bilelim. Fırsat eşitliği,
Cumhuriyetin daımı mücadelesi olmuştur. Bu
mücadelenin ön saflan artık mahallelerdir.
Kanunsuzluğun ve en güçlünün kanunlannın egeraen
olduğu, insanlık dışı semtlerdeki gettolarda yasayan
insanlardan, Ulus ve Ulusun değerleri içinde kendilerini
bulmayı nasıl istemeli. Güvenliğin güçlendirilmesi ile
"suur"lann yok edilmesi için şehir yenileme programı
ile şehirlerde iş ve etkinlik sağlamaya yönelik serbest
alanlar ile kaderciliğin önünü alıyor ve umudu tekrar
buluyoni2. Bu, Hûkûmet için ve benim için bir meydan
okuma ve büyük bir aızudur. Fırsat eşitliğini yaşatmak,
aynı zamanda, daha önce kazanılmış başanlara
dayanarak ama bir yandan da kabul edilemezi de
reddederek, bütünleşme geleneğimize tüm gücünü
yeniden vermektir. Anadiİleri Fransızca olan ve
çoğunlukla Fransız vatandaşı olan göçten gelen birçok
genç, başanlı olmakta ve kendilerine ait bir toplumda
kendilerinirahathissetmektedir. Ne olduklan için,
kapasiteleri için, aştıklan yoJlar için ve liyakatlan için
takdir edilmeliler. Bu gençler, başanlannı, hareket etme
açlıklannı. ulusal topluluğa bağlılıklannı ve aidiyetlerini
ifade etmek istiyorlar. Bu başanlan, aynı zamanda bize
yasal bir şekilde katılan yabancdar ile birlikte, onlardan
değerlerimize ve kanurdanmıza katılmalannı isteyerek
hazırlamahdır. Benim isteğim ile Hükümet tarafindan
ortaya konan ve onlara bireysel olarak önerilen
karşılama ve entegrasyon sözleşmesinin hedefı de işte
budur. Bu sözleşme, Cumhuriyetin kanunJanna titizlikle
saygı gösterme taahhütleri karşılığında, onlara,
Fransızca derslerine, Fransız vatandaslığı için eğitime,
sosyal bir düzene kabul edilmeyi sağlamaktadır. Bu
başarılar, bugün aynmcılıklar gerçeğini çevreleyen
sessizlik ve aldırmazlık duvanru kırarak da mümkün
kıbnmalıdır. Isimlerinin okunuşundan dolayı iş
başvurulan çöpe atıian ve çoğunlukla bir konut veya en
basitinden bir eğlence yerine girişlerinde
aynmcılıklarla karşılaşan göç sonrası Fransız
gençlerinin hissettiği anlaşılmazhk, şaskınlık ve hatta
bazen isyan duygulannın farkrndayım. Bir bilinç
kazanımı ve enerjik bir tepki gerekmektedir. Bu da, tüm
aynmcılık çeşitlerine karşı mücadeleden sorumlu olacak
ve hemen önümüzdeki yü başından itibaren uygulamaya
konacak olan bağunsız yetkinin görevi olacakur.
Fransa'nın tüm çocuklan, tarihleri ne olursa olsun,
kökenleri ne olursa olsun. inançlan ne olursa olsun,
Cumhuriyetin kızlan ve oğullandtr. Hukuk karşısında
ve özellikle olaylarda olduklan gibi kabul edilmelidirler.
Bu isteğe saygıyı gözeterek, birlik olma politikamızın
yeniden yaratılmasıyla, fırsat eşitiilığinı yaşatma
kapasitemiz ile ulusal birliğimize tüm canhlığını
yeniden vereceğiz.
•••
Bunu aynı zamanda, Anayasamızın orta direği olan
laiklik ilkesini yaşatarak yapacagız. Bu ilke, saygı,
diyalog ve hoşgörü içinde beraberce yaşama isteğimizi
ifade etmektedir. Laiklik, bilinç özgürlüğünü garanriler.
Inanma veya înanmama özgürlüğünü korur. Her
birimize inancuu, huzurlu, özgür, diğer inançlar veya
inanışlar tarafindan baskı yapılma tehlikesi olmaksızın
ifade etme ve uvgulamayı sağlar. Cumhuriyet ve
kurumlan tarafindan, tüm diğer ufuklardan ve tüm difer
kültürlerden gelen kadın ve erkeklere, inançlannda
korunmayı sağlar. Laiklik, açık ve cömerttir. Her bireyin
ulusal topluluğa en iyiyi getirmek için kendini içinde
bulduğu ayrıcahkli bir karşılaşma ve alışvenş alanıdır.
Laiklik, farklı dınJenn uyumlu birlikteliğini sağlayan
kamu alanı tarafsızhğıdır. Tüm özgürlükler gibi,
inançlan ifade özgürlüğü, ancak, digerine saygıda ve
toplum içindeki hayat kurallannın gözlemlenmesinde
sınır bulabilir. Ülkemizin saygı duyduğu ve koruduğu
dini özgürlüğun yönü değiştirilemez. Ortak kuralı
tartışma konusu yapamaz. Diğerlerinin inanç
özgürlüğüne zarar veremez. Laiklik ilkesine saygryı
sağlayan da, işte bu, yüzyıllardır sabırla inşa edimiiş
ince, değerli ve hassas dengedır. Bu ilke Fransa için bir
şanstır. Bunun içindir ki, Anayasamızın birinci
maddesinde yer almaktadır. Bunun içindir ki
tartışılamaz. 1905 yümda Kiliseler ve Devietin
aynlmasına dair büyük Cumhuriyetçi yasanın kabul
edilmesi sırasında Fransa'yı böldükten sonra,
yumuşatümış bir laiklik tüm Fransızlann yeniden bir
araya gelmelerini sağladı. Yakmda yüzüncü yaşını
dolduracak olan bu deneyim, bilgeliğini göstermiş ve
tüm inançlarla tüm düşun akunlarına kucak açmaktadır.
SÜRECEK
Milli Eğitim
Kadrolaşma
girişimine
yürütmeyi
durdurm
• Danıştay'ın
yürütmeyi durdurma
karan verdiği genelge
birçok okaıl
müdürünün göre\den
alınmasına, büyük
çoğunluğunun yerine
de vekâleten din
öğretmenlerinin
getirilmesine neden
olmuştu.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Danıştay,
Milli Eğitim Bakanlığı'na
bağlı örgün eğitim ku-
rumlannda vekâleten gö-
revlendirilmeye ilişkin ge-
nelgenin yürütmesini dur-
durdu. Genelge kapsa-
mında birçok okul mü-
dürü görevmden alınmış.
büyük çoğunluğunun ye-
rine de vekâleten din öğ-
retmenleri getirilmişti.
Türk Eğitim-Sen'den
dün yapılan yazılı açıkla-
mada, vekâleten görev-
lendirmeye ilişkin
2003 70 sayılı Milli Eği-
tim Bakanlığı Genelge-
si'nin iptali ve vürütme-
nin durdurulması iste-
miyle açılan davanın so-
nuçlandığı bildirildi.
Açıklamada, Danıştay 12.
Dairesi'nin söz konusu
genelgenin yürütmesini,
davalı idareden savunma
alıp yeniden bir karar ve-
rilinceye kadar durdur-
duğu kaydedildi. iptali
istenen genelge, MEB'e
bağlı her derece ve türde-
ki okul ve eğitim kurum-
lan müdürlerinin çeşitli
nedenlerle göre\lerinden
aynlmalan halinde yer-
lerine daha önce idareci-
lik yapmamış öğretmen-
lerin getirilebilmesini ön-
görüyordu. Genelgede.
"Vekâleten atanacak ku-
nım müdür başyardım-
CKI \e müdüryarduncıla-
nnın bu görev için yeter-
siz veya isteksiz olmalan
durumunda, yerlerine
asaleten atamavapıhnca-
ya kadar o ilde görevK öğ-
retmen ve yöneticiler ile
daha önce iİ ilçe milh" egi-
tim müdürlüğü. şube mü-
dürfüğu. okul müdürlüğü
görevlerinde bulunnıuş
olanlararasmdan vekale-
ten göreviendirmeyapüır''
denıhyordu.
Danıştay'm NecdetTe-
kin'in bakanlığı dönemin-
de sadece fen edebiyat fa-
külteieri mezunlan için
açılan 5 bin 750 öğret-
menlik kadrosunu da hu-
kuka aykın buldu. Danış-
tay karannda sadece fen
edebiyat fakültesi mezun-
lan için kadro açılmasının
eğitim fakültesinin diğer
bölümlerinden mezun
olanlan mağdur ettiği be-
lirtildi. Bunun üzerine
MEB konuya ilişkin ça-
hşmalannı hızlandırdı.
Mağdur durumdaki öğ-
retmen sayısını 500 ola-
rak belirleyen MEB, 15
gün içerisinde bu kişile-
rin atamasmı gerçekleşti-
recek.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Kendi Adamı,
Kendi KurumuPazartesı günü, ülkemiz bilim insanlannın çalışma-
lannın ödüllendirildiği TÜBİTAK Bilim, Hizmet ve Teş-
vik ödüllen törenı yapıldı. Bu ödüller, bilim alanında,
ülkemizin en yüksek ve en önemli ödülleridir. Bilim
adamı, bu törenle, yıllarca süren başanlı çalışmala-
n sonucu ülkece onore edilir. Bılimsel kariyerine dü-
şeceği TÜBİTAK ödülü kaydı, bilim insanımıza yeni
ulusal ve uluslararası kapılar açar, yeni bilimsel ça-
lışmalan için güç verir.
Cumhurbaşkanı, ötedenberı bilime verdiği deste-
ği sürdürerek ödül törenine katıldı. Çok da güzel bir
konuşma yaptı. "Yaşamımızın her alanına bilimsel
düşünceyiyerteştirebilmeliyiz; köklü bir bilim refor-
muna devlet olarak destek vererek yaratıcı düşün-
cenin hayata geçirilmesini sağlamalıyız; heralanda
çağdaşlaşmaya, ancak akıl ve bilim yoluyla ulaşa-
biliriz" dedi.
Bu ödül törenine, Başbakan koltuğunda oturan Re-
cep T. Erdoğan katılmadı.
Katılmadığı gibi, bir nezaket gösterip önce bir teb-
rik mesajı bile göndermedi. Ancak, herhalde birisi
"Cumhurbaşkanı orada, aytp oluyoıi" diye uyarmış ola-
cak ki apartopar hazırlanan mesajı törenin sonuna ye-
tişti! Ayrıca, hiçbir bakan da törende bulunmadı.
TÜBİTAK TÜBİTAK olalı, böyle bırolay yaşamadı.
Üstelik TÜBİTAK, bizzat Başbakan'ın kendisine
bağladığı bir kurum. Kendisine bağladı, ama onun-
la hiçbir ilişki kurmadı.
Tek yaptığı iş, TÜBlTAK'ı durmadan "sopalamak"
oldu.
Kanunsuz davranarak, atamaları yapmadı; kuru-
mu ışlemez duruma getirdikten sonra, dünyada ben-
zen görülmemiş bir gerekçe ıcat ederek "Kurum ça-
lısmaz duruma düştü, bir defalık yasa ile onu çalış-
tıracağız" dedi.
Bu yasayı Medıs'te Göbbelsvari uyduruk ve ya-
lan yanlış gerekçelerle savunan bakanı M. A. Şanin
"Başbakan trafik memuru mu ki önüne gelen ata-
mayı yapsın" dedi. Erdoğan'ın, başlıca görevının,
yasalara saygı göstererek TÜBİTAK Başkanlığı'na ve
Bilim Kurulu'na yapılan atamalann yasal olup olma-
dığını denetleyerek onanması için Cumhurbaşka-
nı'na göndeımek olduğunu gözlerden sakladı.
Erdoğan koltuğa oturduğundan beri, TÜBlTAK'ı ta-
nımadı. Çünkü orada "kendi adamı" oturmuyordu.
Kurumun ne 40. yıldönümü törenine katıldı ne de
başka bir etkinliğine.
Kendi adamının yönetmedıği bir Cumhuriyet ku-
rumunu tanımayan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Tür-
kiye'nin başbakanı olabilir mi?
Erdoğan sadece ve sadece, kendi cemaatinin,
kendi ıdeolojısinin, kendi seçmenının başbakanı ola-
bileceğini her geçen gün daha iyi göstenyor.
• • •
Ucube yasa ile, Başbakan şimdi Bilim Kurulu'na
6 üye atadı.
Atananlar hakkında şimdilik bir şey soylemeyece-
ğim. Aralannda bir ikı "üstün kaliteli" bilim insanı da
var. Atamalardaçoğunluğun "dinibütün"o\masma
özen gösterilmiş.
"Kalitelibilim insanı" kavramı, belirli siyasi birdü-
şüncenin adamlığını, oylayıcılığını ve destekçiliğıni de-
ğil; akıl ve bilimin yol göstericiliğini öngörür.
Atananlar arasında, cemaat bağlantılan bilinen in-
sanlar var. Zaten bu beklenmiyordeğildi. Atamalar-
da "Marmara Üniversitesı bağlantısı" da göze çar-
pıyor.
Başbakan Müsteşan, BaşbakanadınaTÜBİTAK
adına kararlan aJdığı anlaşılan Prof. Ömer Dinçer bu
üniversıteden. Prof. Nüket Yetiş de bu üniversite-
den; üstelik dekanlık da yaptı. Prof. Ömer Ziya Ce-
beci de aynı üniversiteden... Bu ekibin birbirini ko-
ruyan ve kollayan özellığine dikkat çekiliyor... Yine
Bilim Kurulu'na "sanayici" kontenjanından atandığı
anlaşılan, sanayiciden çok tüccar kuyumcu kişiliği
bilinen üyenin de bilimsel katkılarının büyük olacağı
hesaplanmış olsa gerek.
• • •
Cumhuriyet Halk Partisi, "birdefalıkyasa "nın ipta-
li için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa
Mahkemesi'nin, büyük bir olasılıkla, bu yasa ile Baş-
bakan'ın yapacağı işlemlerin, kamusal yaran değil
"siyasal ve kişisel amaçlan gözetmek" amacını taşı-
yacağı itirazını ciddiye alacak ve yasayı iptal edecek.
Ancak, bu aşamada, Bilim Kurulu'na yapılan ata-
malann durdurulması için de atamalan onanmayan
Bilim Kurulu üyelerinden en azından birinin idare
mahkemesine başvunnası gerekiyor.
TÜBİTAK Başkanlığı 'na yapılacak atama ile birlik-
te de yıne başkanlığı yasadışı onanmayan Namık Ke-
mal Pak hocanın da yıne idare mahkemesınden yü-
rütmeyi durdurmayı ıstemesi gerekiyor.
AKP bu keyfiliğinı sürdürememeli.
obursalio cumhurryet.com.tr.
Sınavsız giriş olanağı
Lıuuıı hatipler
içîn yeni taktik
ANKARA (A.NKA)-
TBMM Milli Eğitim
Komisyonu'nda, üni-
versiteye giriş sistemi-
ni düzenleyen tek mad-
delik yasa tasansı için
kurulan alt komisyonun
Başkanı AKP Erzurum
Milleryekili Doç. Dr.
ÖmerÖz\ibnai imam
hatip okullannı da kap-
sayan meslek lisesi me-
zunlarının, meslek yük-
sek okullanna ya da
kendi alanlarındaki
meslek yüksek okulla-
nna sınavsız girebilme-
leri gerektıği görüşünü
savundu.
Milli Eğitim Komis-
yonu'nda, üniversiteye
giriş sistemini ve
OSYM'nin konumunu
yeniden düzenleyen ve
"imam hatiplere iini-
versitejegirişi kolajlaş-
ardıgıiçin'
7
eleştirilen ve
bu nedenle alt komisyo-
na havale edilen yasa
tasansı için kurulan alt-
komisyon çalışmalannı
tamamladı. CHP'nin ta-
sanya karşı çıktığı için
üye vermediği Komis-
yon'un Başkanı Ömer
Özyılmaz, raporun bit-
tiğini ancak yeni YÖK
Yasası ile birlikte ele
alınacağını bildirdi.
Özyılmaz, meslek li-
seleri ve üniversiteye
giriş sınav sistemiyle il-
gili olarak görüşlerini
açıklarken üniversiteye
girişin çok sorunlu ol-
duğunu, bunun da orta-
öğretimin yanlış düzen-
lenmesi ve üniversite
sınav sonuçlannın yan-
lış değerlendirilmesın-
den kaynaklandığı gö-
rüşünü savundu.