04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYfi kuftur(acumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKtNCt Kayı boyundan Karakeçili aşiretinin yarattığı bir mimarlık kültürü ve yaşam müzesi Yöriik'teki medeniyetOsmanu dan bu yana "Türkmenler"e kar- şı hep "yukardan bakan", sözde "kentli" ama özde "sonradan görme" anlayışın yay- gın söylemlerinden bıri de şudur: "Yöriik ne bilir bayramı; Lak lak içer ayranı..." Bu sözün de aslında tarihten gelen bir "çe- kememezlik" ürünü olduğunu görebilmek ıçin, Yörök Köyü'nü ziyaret etmek yetiyor... Üstelik de bizim yaptığımız gibi, bir "bay- ram" gününde... Safranbolu'nun tarihsel komşusu olarak "kendini koruvan" bu köyde sadece "Yö- riik ayranının" en nefisini ıçmekJe kalmıyor- sunuz. Köy merkezindeki "Çökön Meyda- nı"nda köylü pazannın "bayram şöleniyle" buluşurken, "mimarlık ve yaşama sana- tı"nda da Yöriiklerin ne kadar "usta" ve "özenli" oldukJaruıı hemen tüm eski yapıJar- da görüyor, beceri ve zarafete hayran kalıyor- sunuz... Ödüllü evlerin arasından... Köye eski mezarlığın yanından girerken baş- layan Sekbanzade Ahnıet Bey Caddesi nde- ki sağlı sollu geleneksel evler arasında sanki bir "müze kente" geJmiş gibısiniz... Bunlardan köşedeki de "Sekbanzade Ali Saim Evi" ve kapısındaki plakette: "1996 Yı- lı En 1yi Korunan Kiiltür Mirası Yanşma- sı Jüri Özel ÖdüJü" yazıvor. Hemen ötesin- deki ahşap minarelı "Aşağı Y örük Camisi" i]e çevTesirideki evlerin "cihannümalı" mi- marisi öylesi biruyum içinde ki, sanırsınız bil- ge bir mimar tümünü birden tasarlamış ve ay- nı proje kapsamında ınşa edilmışler... "Çökön Mevdanı"na vardığınızda ise ay- nı dokunun benzer güzellikteki "çarşı"sında- sınız. Tarıhi peyzajı bozan tek "modern- lik"(!), meydana dıkilen paslı bir demir yığı- nı şekiindekı "trafo direği". Koskoca TE- DAŞ, böylesi zarif ve özenli bir köy meydanı- na karşı nasıl böylesine duyarsız olabilir... Direğin önünde "muhtarlık" adına otopark düzenini sağlayan Turan Özturanın tavsiye- sine uymazsanız, sonunda geri dönüp araba- nızı köy girişine park etmek zorunda kalacak- sınız demektir. Çünkü, merkeze yakın "göz- den ırak" yerleri sadece o biliyor \e karşılı- ğında elbette otopark ücretini de "mubtarlık KJENT KÜLTÜRÜYLE BEZENEN YÖRÜK KÖYÜ - Muratoğlu Ailesi'nin Yörük Köyü Kiiltür Mirasmı Koruma ve Tanıtma Vakfı'na armağan ettiği görkemli "köy konağı" (solda). Çökön Meydam'ıun tarihi pevzajına saldıran trafo direği (üstte). makbuzunu" keserek alıyor... Meydanın girişindeki "Yörük Kileri", kö- yün tarihi ailelerinden Sipahioğlular'ın to- runlanna ait. Osmanlı döneminde istanbuFda börekçilik ve fınncılık yaparak zenginleşen aynı ailenin "Sipahioğlu Konağı" da en gös- terişli geleneksel yapılardan biri ve "Leyla Gencer SokağV'nda... Karanfillerle "12 imam" Vânsler, 135 yaşındakı konağı "gezi evi" olarak düzenlemişler. Geleneksel mekânlan- nın yanı sıra, "kitaplık ve okuma odası"; merdiven sahanlığmda "yaşlılar için dinlen- me köşesi" gibi özgün nıteliklen de var. "Ba- şoda"ya girdiğimizde, ocağı çevreleyen "12 karanhlii" desenin "12 İnıamı" simgeledi- ğini ve "Bektaşiliğin" imzası anlamına gel- diğini belırten Ali Rıza Tunca dıyor ki: "Bu ev 8 kuşağı barındırdı; biz de her yıl bakı- mını yaparak geleceğe taşıyoruz..." Köydekı benzer duyarlıhkla yine gezi evi işlevi verilerek yaşatılan bir başka yapı da "SucuHafizEvi" Arnavutkaldırımlı "Kaymakam Muam- mer Aksoy Sokağı"ndan geçerek köyün kır- salına doğru açılan "Cemil İpekçi Soka- ğı"nın sonuna vardığımızda ise Türkmenler- deki "kolektif yaşamın" simgelerinden olan tarihi "Çamaşırhane"ye ulaşıyonız... 19. yüzyılda ilk onanmını gören, 1996'da da "Yö- rük Vakfi"nca restore edilen çamaşırhanede- ki büyük göbektaşı da "12 parçab". Yani, Bektaşiliğin "temizlikte" bıle birliktelığe ver- diği değerin kanıtı... Karakeçili Hüseylnden... Yine Çökön Meydanı'ndaki "yöresel bu- tik" sahibi Ender Gümüş diyor ki. "Köyü- müzün ve köy balkının 500 yıllık geçmişi belgeli... Özellikle eski yapılara olan bağlı- lık övlesine güçlü ki bugünkü 144 evden 14O'ı için eski eser karan var..." Ana yol kenannda anıtsal bir heybetle yük- selen 4 katlı bir konağın üzerindeki tabelada ise şu yazıvor: "Bu bina, Muratoğlu Ailesi tarafından Yörük Köyü Kiiltür Mirasını Koruma, Tanıtma ve Dayanışma vakfına Bağışlanmıştır-Aralık/1996." Osmanlı döneminde, "Yörükan-ı Taraklı Borlu" kazasuıın 16. yüzyıldaki merkezi olan, önceleri Bolu, ardından da Viranşehir (Saf- ranbolu) sancağına bağlanan Yörük Köyü'nün kuruluş öyküsünü, "Yörük Sofrası"nın do- yumsuz gözlemesi için sıra beklerken duvann- daki panoda okudum. "Kayı boyunun Kara- keçili aşirerinden Hüseyin, Davut, Hacı kar- deşler, yerleşme için bu yöreyi seçince, Da- vut obasıyla Davutobası'nı, Hacı Hacılaro- bası'nı. Hüseyin de burayı kurmuş..." Bayram tatilinden yararlanarak \'örük'ü görmeye gelenlere yöresel ürünlerden "Yö- rük Pazarı" kuran köylülerle konuştuğumuz- da ıse "gönüllerinden geçeni" şöyie dile ge- tıriyorlar: "Safranbolu'vagelenler bir selam da bize versinler... Sonra dostlarına, orada Yörük de varmış desinler..." Biz selamımızı verdik; karşılığında eşsiz bir "medeniyet dersi" aldık... Dansı, "Yılbaşı tatilinde" Yörük'le tanışacaklann başına... Ayşe Emel Mesci, 'At Doğuran Savaş: Truva' adlı oyundaki yorumuyla 'En İyi Yönetmen' İsmet Küntay Ödülleri yann törenle verilecek Oyuncu Emre Kınay, Kiiltür ve Turizm Bakanlığı 'nı eleştirdi 'Türkiye için ödenekli ûyatrogerekli' Kültür Servisi - 2002 - 2003 İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri yann saat21.00'de Yümaz Erdoğan ın yazıp yönettiği 'Bana Bir Şeyhler Oluyor' adlı oyunun gösteriminden önce Beşiktaş Külrür Merkezi Salonu'nda sahiplerini bulacak. İsmet Küntay Ödülleri'nin seçici kurulu Üstün Akmen, Hayari Asılvazıcı. Doğan Koloğlu ve Nadide Küntay dan oluşuyor. 'En İyi Oyun Yazarı Ödülü'ne Beşiktaş Kültür Merkezi'nde oynanan 'Bana Bir Şeyhler Oluyor' oyunuyla Yılmaz rdoğan; 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nda oynanan 'Kanlı .Nigar'daki rolüyle Ayşe Kökçü; 'En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'ne İstanbul Devlet Tiyarrosu'nun sahneye koyduğu 'Kaygusuz Abdal'daki rolüyle Yetkin Dikinciler; 'En İyi Yönetmen Ödülü'ne Bursa Belediye Kültür ve Turizm Vakfi Tiyarrosu'nun 'At Doğuran Savaş: Truva' adlı oyundaki yorumuyla Ayşe Emel Mesci deger görüldü. 'Özendirme Ödülü' Krek Tiyatro Topluluğu'nun 'Op'la Zo'nun Dramı'ndaki rolüyle Berkun Oya'ya yerilirken 'Seçici Kurul Özel Ödülü'nün sahibiyse İstanbul Beyoğlu'na bir 'oda tiyatrosu' kazandıran 'Oyuncular Tiyatro Grubu'nun oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "İnşaat" filmiyle son dönemde adın- dan sıkça söz ettiren Emre Kınay, baş- rolünde oynadığı "Mary Mary" adlı tiyatro oyunuyla geçen hafta Anka- ra'daydı. Müşfik Kenter'in yönettiği oyunda aynca Yonca Cevher, Çetin Etili, Du- rul Bazan ve Gülce Uğurlu da yer alı- yor. Oyun, boşandıklan halde birbirle- rini seven ama bunu itiraf edemeyen Bob ile Mary'nin öyküsünü anJatıyor. Ankara Devlet Tiyatrosu Yeni Sah- ne'de sergilenen oyunla sevenleriyle buluşan Kınay, "Esir Şehrin İnsanla- n", "Yedi Tepe İstanbul", "Baba" gibi dizilerde de başrol oynamıştı. Sanatçı, oyundan önce, gazetecile- rin sorulannı yamtladı: - Ankara'ya ilk gelişiniz mi? EMRE KİNAY - Mary Mary ile Ankara'ya ilk gelişim. Oyunumuzun dördüncü yılı bu yıl. Daha önce bir özel tiyatroyla gelmiştim. Ama kurum tiyatrosuyla ilk kez geliyorum. Ankara fzleyictsi nitelîkll... - Ankara'ya ilişkin izlenimlerinizi öğrenebüir miyiz? Ankara izle\icisi- ni nasıl buluyorsunuz? KTNAY - Ankara ile birbağımız yok. Tiyatromuzun ödenekli kurum olması nedeniyle Maliye ve Içişlerine bağh bir kurumuz biz. Bir de fazla rurne ya- pamadıkAnkara'ya. Çünkü Ankara ti- yatrolannın programlan çok dolu. Bu gelişimden söyleyebileceğim ilk izle- nimim trafikle ilgili. Ankara bu konu- da Istanbul'u aşmış durumda. Ankara izleyicisi ise, son derece nitelikli, düz- gün, tiyatrosever, ne izlemesi gerekti- ğini seçen bir izleyici. - Ödenekli ve özel tiyatrolar hak- kında ne düşünüyorsunuz? KINAY - Kesin çizgiyle aynlmış bir durum yok. ÖdenekJi kurumlann so- nuna kadar destekçisiyim. Hatta ken- dim de içinde bulunuyorum. Bizim gi- bi ülkelerde olması gerektigini düşü- denekli kurumlann sonuna kadar destekçisi olduğunu söyleyen Emre Kınay, "Tiyatro yapamamamızın nedenlerinden biri de salon bulamamak. Yardımlann biraz daha bina yapımma dönmesi gerektigini düşünüyorum" dedi. Aynca, Kültür ve Turizm Bakanlıkİannın birleştirilmesinin saçma olduğunu belirten sanatçı bu konuda medyaya büyük iş düştüğünü vurguladı. nüyorum. Çünkü Türkiye'de ödenekli tiyatronun dışında özel tiyatro var de- nemez. Yetmiş milyonluk üUcede altı yedi tiyatronun olması özel tiyatronun olmadığının kanıtıdır. Burada izleyici- ye çok büyük görev düşüyor. Ödenek- li kurumlan destekleyip onlann oyun- larına mümkün olduğunca giderlerse konservatuvardan mezun olan işsiz ar- kadaşlanmıza da bir kapı açılabilir. Iki konu daha var. Birincisi, yapılan yardunlar. Bu yardımlar daha nitelikli duruma getirilmeli. Tiyatro yapama- mamızın nedenlerinden biri de salon bulamamak. Biz daha öncesinde de Ankara'ya gelmek istedik, ama devlet tiyatrolannın yoğunluğu nedeniyle bu- nu yapamadık. Yardımlann biraz daha binayapımına dönmesi gerektigini dü- şünüyorum. îkincisı, Kültür ve Turizm Bakanlığı saçmalığı. Zaten kültüre ayırdığınız oran yüzde birken, diğer bakanlıkla birleştirerek oranı daha da düşürüyorsunuz. Bundan vazgeçilme- li. Bu konuda medyaya büyük iş düşü- yor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Peki, Ya Tîyatroya Gltmeyenlerin Sorumluluğu? Her yıl yaklaşık aynı tarihlerde aynı kısır tartış- maların yapıldığına tanık olmak ve bir sonraki yıl boyunca da bu tartışmaların kaynaklandığı temel nedenlerin ortadan kalkması için hiçbir şey ya- pılmayacağmı bilmek, insanı bazen yazmaktan bile bezdirebiliyor. Devletin özel tiyatrolara yaptığı yardımlar açık- landı. Açıklamayla birlikte, yardımların "keyfi" paylaştırıldığı savı da bir kez daha ortaya atıldı. İyi de, ne bekleniyordu ki? Bilindiği üzere, yar- dımlar bir komisyon aracıl/ğıyla saptanıyor. Bu komisyondakilerin, bütün başvuruları "sanatsal değerteri" açısından kefelere koymaları mı bek- leniyordu? Çok değil, daha birkaç yıl önce, Türk tiyatrosunun "duayeni" sayılanlardan biri, beş yı- lınj doldurmamış tiyatro topluluklarına devlet yar- dımı verilmemesi gibi gerçekten son derece sa- natsal(!) ve tiyatro sanatı yapmak isteyen genç- leri yüreklendirici(!) bir ölçütü savunduğunda, bu köşede buna karşı çıkmıştım. Bunun üzerine "du- ayen"in gönüllü avukatlığına soyunan bir başka özel tiyatro sahibi, telefonu açıp bana ağzına ge- leni söylemişti. Bu yılki yardımlar listesinde bu ki- şinin -güle güle kullansın- arslan paylarından bi- rini aldığını okuyunca, birkaç yıl öncesini anım- sayıp hiç şaşırmadım. Bu bağlamda birincil olarak tartışılması gere- ken, "keyfilik" falan değil; örneğin yıllardır yardı- m/n oranını ve kimlere verileceğini saptayan ko- misyonda özel tiyatroları "temsilen" yer a/anla- rın tiyatrolannın genelde nasıl olup da hep en yüksek miktarları alan tiyatrolar arasına girdikle- ri. Herhangi bir jürinin büyük ödüllerden bir bö- lümünü de kendisine ayırmasından farksız olan bu durumu açık yüreklilikle, hattayüreklilikle tar- tışmak yerine topu hemen devlete atmak, sanat- sal etikle asla bağdaşmıyor! öte yandan, tarihi boyunca ancak politik, yani eleştirel olabildiği öl- çüde sanat olabilmiş bir sanat dalının, yani tiyat- ronun birincil ayakta kalabilme olanağını yerte- şik düzenin temsilcisi olan devlerte araması bir çelişki midir, değil midir sorusu, kanımca bulun- duğumuz, daha doğrusu kendimizi getirdiğimiz ortamda artık gülünç ve abes kaçabilecek bir so- ru. Onun için lyisi mi, biz özel tiyatroların içinde bu- lundukları zor koşullar bağlamında bir başka -ve kanımca: Asıl! - sorumlu kitlesine yönelelim ve şu soruyu, başta aydınları, sanatseverleri, üniversi- telileri vb. olmak üzere, tiyatrolar için "üzülenle- rin" tümüne yöneltelim. Bu ülkedekı özel tiyatro- lar, sizin salonlan doldurmanıza rağmen mi ayak- ta kalmakta güçlük çekiyorlar? Tiyatrolar, salon- larının her gece dolmasına rağmen mi parasal so- runlarını bir türlü aşamıyorlar ve salon kirasını ödeyebilecek kadar "hasılat" e/de ettıklerinde hallerine şükrediyorlar? Çok dogal olarak bu sorular, hep olumsuz kar- şılıklara yargılı. Tiyatro sanatı dünyanın hiçbir ül- kesinde gelişmesini sadece iktidarlara ve resmi kurumlara borçlu olmamıştır. Ve özellikle tiyatro- nun yakın tarihi, Batı'da bu gelişmenin birincil olarak hep özel tiyatrolardan kaynaklandığını ka- nıtlayan bir tarihtir. Ama özel tiyatrolar, hep se- yircilerini de bulabildikleri için ayakta kalabilmiş ve sanatlannın itici gücü olabilmişlerdir. Bugünkü Türkiye'nin, son filmleri sinemalarda olabildiğince günü gününe izlemeye çalışan, a- ma çoğu kez sinemaların bilet paralarının altın- da kalan bir bedeli tiyatro biletlerine ödemeyi ge- reksiz bulan bırgençlik kesimi var. Bugünkü Tür- kiye'nin tiyatrodan yalnızca ödenekli tiyatroları anlayan, ama ayağına kadar gelen özel topluluk- lara başını çevirip bakmayan bir seyirci kitlesi var. Bugünkü Türkiye'nin, toplu satışlar için ka- pılanna kadar gelen özel tiyatro sahiplerine: "Topluluğunuzda en az bir ünlü(!) olsaydı, inanın kialırdık!" diyen tiyatroseverleri(î) var. Bu örnek- ler çoğaltılabilir. Bu yüzden benim önerim, "Devlet, tiyatrolar için neyapıyor" sorusunu artık en azından ikin- ci plana atıp önce sivil kesim tiyatroları ne ölçü- de sahipleniyor ya da sahiplenmiyor, ona bakmak ve bu sahiplenmemeyi sahiplenmeye dönüştü- rebilecek akılcı yo/ları tartışmaya açmak, ne der- siniz? e-posta: ahmetcemalsuperonline.com acem20 ' hotmail.com BUGLN • BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÎVfÜRAT DİKMEN SALONU'nda 19.30'da 'Geleneksel Korolar Konseri'. (0 212 358 15 40-1591) M .NAJIDİS JAZZ CLUB'da 21 30da Selim Benba Trio konsen. (0 212 244 63 27) • BABYLON'da 21.30'da 'Depeche Mode 101 Party'. (0 212 292 73 68) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALO>T"nda 18.30'da Nejat Çetinok'un katılacağı 'Sesli Seyir Defteri: Müzikaller' adh söyleşi. (0 212~252 4? 00) • YAPI KREDİ TURKCELL BİNASI'nda 18.30'da 'Suha Arm Belgeselleri: Topkapı Sarayı'. (0 212 252 4~> 00) • İÜ EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI'nda 14.00 te Sedef Kabaş ın 'Medya ve Sanat' konulu söyleşisi. (0 212 514 03 75) • TARIK ZAFER TUNAYA KÎT.TÜR MERKEZİ nde 'Prof. Dr. Adil İskenderov'u Anma Etldnlikleri' kapsamında 15.30'da 'Romeo Benim Komşum' ve 19.00'da 'Son Geçit'. (0212 293 12 70) • İFSAK'ta 19.30 ve 20.15"te Muhsin Divan'ın 'Rodos' adlı saydam gösterimi. (0 212 292 42 01) • ATATÜRK KİTAPLIĞInda 18 00 de UPSD'nin düzenlediği 'Plastik Sanatlar Atölyesi'. (0212249 38 19) • BİLGİ ÜNTVTRSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda '6. Uluslararası Uzakdoğu Film Festivali Gösterimleri' kapsamında 14.00'te 'Mee Pok Man'. 16.30'da 'Why Has Bodhi - Dharma Left For The East', 19.00'da 'Audition' ve 21. 3O'da 'Beijing Bicycle'. (0 212 293 5010) u *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle