Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2003 PAZAR
HABERLER
DÜNYADABUGÜN
ALİ SİRMEN
Daha Yapacakları Vardı
Sevgili,
Her ölümolayıyla karşılaştığımda, bütünölüm-
letin erken olduğunu söyleyen Cemal Süreya ge-
Iryor aklıma.
Evet haklıydı. Bütün ölümler erken ölümdü.
Ama Tiığrul Şavkay'ın ölümü çok erkendi.
O'nu son yolculuğuna uğurtadığımız Teşvikiye
Camii'nin kalabalık avlusunda, etrafa bakarken,
Tuğrul'un nekadar çok kişiyi bir araya topladığı-
rw gördüm.
Çok değişik çevrelerden, değişik insanlaronu
yoıcu etmek için bir araya gelmişlerdi.
Neydi Tuğrul'un sım?
Güler yüzlü ve kibar olması mı? Çok renkli ve
çok yönlülüğü mü? Kendi alanındaki tartışılmaz
otoritesi mi? Her zaman yardıma hazır hali mi?
Sanırım bunlann her biri ve de hepsiydi.
Bizim toplumumuzun eleştiriden hoşlanma-
masının nedeni yalrvızca tahammülsüzlüğü değil-
dir Sevgili.
Bizde eleştiri ile yergi arasındaki sınır iyi çekil-
memiş, birbiriyle her zaman çakışmayan bu iki
kavram çoğu zaman kanştınlır olmuştur.
*••
Bilgisini böbürlenmeden ortaya koyan, biriki-
mini herkesle paylaşmaya hazır olan, Tuğrul Şav-
kay için eleştiri, daha iyiye giden yolu açan bir anah-
tardı.
O yalnız beğenmediği yanlan ortaya koymak-
la kalmaz, beğendiklerini, iyi bulduklannı daöne
çtkarmaktan çekinmezdi.
Birkaç yıl önce, oğlumun Teşvikiye'deki Çin
Lokantası hakkındaki görüşlerini öğrenmek iste-
dim. Kısa bir süre sonra aradı.
- Gittim, her şeyi çok beğendim, benim için al-
nından öpebilirsin, abi, dedi ve ekledi:
- Ama kendisine de söyledim. Çin Lokantası'nda,
hep roze şarap bulunduımak şarttır.
Klasik Tuğrul tavn. önce olumlu yanlan öne çı-
kanyor, eksiği ardından söylüyordu.
Tuğrul Şavkay'ın ölümünde beni, birdostu yi-
tirmenin yanı sıra en iizen şeylerden biri de, da-
ha yapacak çok şeyi olmasıydı.
Yeditepe Üniversitesi'nde yeni bir bölüm oluş-
tuımuştu. Mutfağın, sofranın ilk aşamasından
son noktasına kadar her şeyi öğretecekti bu okul-
da.
Ders programlannı hazırlamıştı. Okulun başla-
masına birkaç gün kala aramızdan aynldı.
Umanm, onun yokluğunda da okul, onsuzlu-
ğunu hep hissetse bile, yürür.
Ama sanınm bir şeyler, ister istemez, eksik ka-
lacaktır.
* • •
Gurme olarak haklı bir ün yapan, Galatasaray
LJseli Tuğrul Şavkay, sosyologdu. Boğaziçi Üni-
versitesi'nde "Dil Devrimi" ile ilgili teziyle doktor
olmuştu.
Emre Aköz, 1 Ekim tarihli köşesinde, Tuğ-
rul'un 2002'de, Gelenek Yayınlan tarafından çı-
kanlan kitabına atıfta bulunarak, Dil Devrimi sı-
rasında, Arapça, Farsça sözcüklerin Batı köken-
lilerle yer değiştirdiğini vurguluyordu.
Bu saptama doğrudur, kırk yıl önce bu konu-
da yapılan toplantıda aynı noktaya "encümen"
sözcüğünün yerine "komisyon"un kullanılması ör-
neğiyle değindiğimi anımsıyorum.
Yalnız burada bir haksızlık da yapmayalım. Dil
Devrimi, eksikliklerine , aksaklıklarına, aşınlıkla-
nna karşın, zaman içinde, büyük işlevler yerine
getirip, amacına ulaşmıştır.
Unutmayalım ki, yüzyılın başlannda Azerbay-
canlı aydınlar, Edebiyat-ı Cedide ve Fecr-i Ati'ci-
leri yabancı sözcükler ve tamlamalar kullanıp,
Türkçeye iltifat etmedikleri için eleştiriyorlardı.
Aradan geçen zaman içinde, birçok alanda du-
rum tersine dönmüştür. Şimdi Azerbaycan'da, bir-
çok kavram hâlâ Rusça kökenli sözcüklerie ifa-
de edilirken, ülkemizde Türkçe yolunda büyük
adımlar atılmış, daha tutarlı bir yere varılmıştır.
Azerbaycan'a gidenler veya bu ülkenin bizde
de kabloda olan televizyonunu izleyenler, "Azer-
baycan Respublikası'nın President'i Aliyev" gi-
bi ifadeleri yadırgıyorlar.
Biz ise hemen hemen tüm alanlarda kavram-
lan artık Batı kökenli sözcüklere gerek duymak-
sızın ifade edebiliyoruz.
Keşke bunlan Tuğrul Şavkay ile de konuşmak
fırsatı olsaydı Sevgili...
DÜZELTME: Dünkü yazımda Mehmet Münir
Ertegün ve Ahmet Ertegün'ün adları yanlışlıkla
Mehmet Mazhar Etegün ve Ahmet Etegün olarak
yayımlanmıştır. Düzeltir, özür dileriz.
Bölgede operasyon başladı
Tunceli'de askeri
birliklere saldırı
TUNCELt(Cumhuri-
yet) - Tunceli'de bir haf-
ta içinde askeri birlikle-
re yönelik ikinci saldın
gerçekleşti.
Hozat ilçesinde pazar-
tesi günü 51. İç Güven-
lik Tugay Komutanh-
ğı'nda görevli bir astsu-
bayın Yenimahalle'deki
evinin önünde park ha-
linde bulunan aracının ar-
ka kısmına, kimliği belir-
lenemeyen kişilerce par-
ça tesirli ve zaman ayar-
lı patlayıcı yerleştirildi.
5 bin personelin bulundu-
ğu tugayın garajına park
edilen araçta meydana
gelen patlamada ölen ya
da yaralanan olmadı.
Tunceli-Pülüfnürkara-
yolunun Kutuderesi mev-
kiinden geçen bir askeri
konvoya önceki gün KA-
DEK militanlannca tu-
zakkuruldu. Saat 18.00
sıralannda kent merke-
zine 20 kilometre kala as-
fak yola yerleştirilen ha-
van topu mermisi uzak-
tan kumandayla patlatıl-
dı. Araçlarda herhangi
bir hasar meydana gel-
mezken yoida 2 metre ge-
nişliğinde 1.5 metre de-
rinliğinde çukur oluştu
ve asfalt parçalan yolun
30 metre kadar uzağına
firladı.
Uzmanlar, bombanın
geç patlaması nedeniyle
bir faciadan kılpayı dö-
nüldüğünü belirttiler.
Çocuk suçlulara işkence yapıldığı iddialan îşkenceyi îzleme Komisyonu'nu harekete geçirdi
Aycün CezaeviAB gündemindeTEVTtKAKBAŞ
AYDIÎV - Aydın Cezaevi 'nde çocuk
suçlulara işkence yapıldığı savlan, Av-
rupa İnsan Haklan İşkenceyi İzleme
Komisyonu'nu harekete geçirdi. Ko-
misyon üyelerinin, cezaevini incelemek
için Aydın'a gelecekJeri bildirildi.
Aydın E Tipi Cezaevi'nde çocuk tu-
tuklulara yönelik işkence olayıru in-
celeyen TBMM Insan Haklan Komis-
yonu'nun AKP'li üyelerinin hazırla-
dığı raporda yer alan, "Tunarhane bi-
le bu cezaevinden daha iyi" ve "Ince-
leme sırasında koğuşta taze kan koku-
su vardı" sözleri yankı buldu.
Insan HakJan Derneği Aydın Şube
Başkanı Süleyman Mutlu, "Bize ula-
şan duvumlara göre, Avnıpab konuk-
Erdoğan'ın hemşerisi
Kasırga
Adalet
Müsteşarı
• Fahri Kasırga, hemşerisi
olan Başbakan Erdoğan'ın
belediye başkanlığı
döneminde haksız kazanç
suçlamasıyla açılan davada
beraat karannı temyiz
etmeyerek kesinleşmesini
sağlamıştı.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlığı
Müsteşarlığı'na, Ankara
Cumhuriyet Başsavcısı Fahri
Kasırga atandı. Eşi türbanlı
olan Kasırga, hemşerisi de
olan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın belediye
başkanlığı döneminde haksız
kazanç suçlamasıyla açılan
davada beraat karannı temyiz
etmeyerek kesinleşmesini
sağladı. AKP hükümetinin
kurulduğu günden bu yana
boş olan Adalet Bakanlığı
Müsteşarlığı'na Kasırga
getirildi. Müsteşarlık için
birden çok kararname
Çankaya Köşku'ne
gönderildi, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer bazı
çekincelerle bunlan onayladı.
Kasırga, 2 yıllık Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı
döneminde; dönemin başsavcı
vekili Bekir Selçuk tarafından
Erdoğan hakkında haksız
malvarlığı savıyla açılan
davada beraat karannı temyiz
etmedi. Kasırga'nın bu
girişimiyle hemşerisi
Erdoğan'ın beraatı kesinleşti.
Kasırga, Alevi-Bektaşi adıyla
dernek kurulmasına da
şiddetle karşı çıkmıştı.
Kasırga, Alevi-Bektaşi
derneklerinin "içeriden ve
dışandan kışkırtmaya müsait
potansiyel tehüke'' ve
-laikliğe ayku-ı" olduklan
gerekçesiyle kapatılmasını
istedi. AH Suat Ertosun'un
Yargıtay üyeliğine
seçiknesiyle boşalan Adalet
Bakanlığı Ceza ve Tevkif
Evleri Genel Müdürlüğü
görevine ise Işyurtlan Daire
Başkanı Tevfik Ipek getirildi.
• Aydın E Tipi Cezaevi'nde çocuk tutuklulara yönelik işkence olayını inceleyen TBMM İnsan
Haklan Komisyonu'nun AKP'li üyelerinin hazırladığı raporda yer alan, "Tımarhane bile bu
cezaevinden daha iyi" ve "İnceleme sırasında koğuşta taze kan kokusu vardı" sözleri yankı
buldu. İHD Aydın Şubesi Başkanı Süleyman Mutlu, Avrupa Insan Haklan İşkenceyi İzleme
Komisyonu'nun olay hakkında bilgi almak için Aydm'a geleceklerini belirtti.
lar önce tnsan Haklan Derneği Genel
Merkezi'ne giderek kendilerine verile-
cek olan veriler ve raporlan alacaklar.
Daha sonra AKP'li TBMM Komis-
yon Başkanvekili Cavıt Torun'la bir
araya geterek Aydın E Tipi Cezaevi'nde
hazırlanuş olduklan raporlan incele-
meye alacaklar. AKP'li Torun'un Biz
gördüklerimizi az bile aksettirdik. Ce-
zaevinin koğuşunda taze kan kokusu
vardı. Tımarfıane bile oradan daha iyi'
sözlerinin doğrultusunda Aydın E Ti-
pi Cezaevi'ne gelecek olan Avrupa İn-
san Haklan İşkenceyi İzleme Komis-
yon üyeleri burada tutuklu çocukla-
nn yanı sıra cezaevi yöneticileri ve
Cumhurijet Başsavcısı Sabri Beyto-
run'la görüşmelerde bulunacaklar"
dedi.
Cumhuriyet Başsavcısı Beytorun'un,
-Çocuk mahkûmlann bulunduğu 2
koğuşun sayısını 3'e çıkararak iyileş-
tirmeye gittik. Cezaevinde bulunan ço-
cuk koğuşlannda sorunlan yok ettik"
demesinın inandıncı olmadığını belir-
ten Mutlu, yaptığı açıklamada şunla-
n söyledi:
"Cezaevindetutuklu bulunan çocuk
mahkûmlann ailelerinin tedirginlik-
lerini içeren yakuımalar alıyoruz. Bu
türsıkmnlanngiderüınesi için cezaevin-
de önce çocuk mahkûmlar için reha-
bilitasyon merkezi ve koğuşlann diğer
mahkûm koğuşlaruun bulunduğu bi-
nadan aynlması gerekir.
Burada bulunan çocuk mahkûmla-
nn aile yapüanm analiz ettiğimizde
eğitim noksanhğınm ortaya çıküğı gö-
rülür. Çoğunun da madde bağımü olu-
şu dikkat çekmektedir. Cezaevi koğuş-
lannda her an işkence olayının deva-
nunın gerçekleşebileceği endişesi mah-
kûm yakınlannı ürkütüvor.
İHD ve cumhuriyet başsavcıhğuun,
Adalet BakanJığı'na gönderdiği iyileş-
tirnıe raporlan ele ahnarak yeniden
yapüanmay a gidilmesimn kaçuulmaz-
bğı üzerinde duruyoruz. Hatta bunun
altuu defalarca çiziyoruz, Yaşlan kü-
çük olan çocuk tumkJulannın cezaev-
lerinde insani haklannın ellerinden
alınması gelecekleri için de endişe ve-
ricidir. Bizolaylara insan haklannın gas-
pı olarak bakıvor ve bu konuda yo-
rumlar getiriy oruz."
(Fotoğraf: ERHAN KEMAL ÖZMEN)
15'er yıl ceza istemi
Mardin 'de
405 askere
ü
tstanbul Doğaçlama Oyunculan Topluluğu şenlikte Nâzun Hikmet'in şiirierinden oluşan kısa bir oyun sergiledL
Istanbul Üniversitesi'nde
coşkulu açıhş şenliğiIstanbul Haber Servisi - îstanbul
Üniversitesi (lÜ) 10. açıhş şenliği,
yaşanan protestolara ve gerginlikle-
re karşın coşku içinde kutlandı. ÎÜ
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. NurSer-
ter, şenliğin sloganının, "Herkese
eşit, parasız eğitim'' olduğunu be-
lirterek "Farkh gruplann bir arada
oiması, üniversitemizin demokratik
anlayışınm göstergesidir" dedi.
lÜ'nün Beyazıt'taki
Merkez Kampusu'nda
sabahın erken saatlerin-
den itibaren çeşitli öğren-
ci gruplan stand açtılar.
Öğrenciler, Istanbul Üni-
versitesi öğrencisi olma-
yan arkadaşlannı içeri
almak için ana kapıyı
zorlayarak kilidini kır-
dılar. Dışandaki öğren-
cilerin kampus içerisine girmesine
engel obnak için öğrencilerin arası-
na barikat kuran Çevik Kuvvet Şu-
be Müdürlüğü ekipleri, kampus içe-
risindeki öğrencileri göz yaşartıcı
gaz kullanarak dağıttı. Gözaltının
olmadığı gerginlik sırasında atılan
gaz nedeniyle bazı öğrenciler bay-
gınlık geçirdi. Yaşanan lasa süreli ger-
ginliğin ardından gruplar kampu-
sun farklı yerlerine dağılarak şenli-
ğe katıldı.
"Üniversiteierin ticarileşmesine,
pivasalaşmasına, şirketieşmesme ha-
yir", "Iraktaişgaleortakobnayaca-
ğız", "Demokratik üniversite, ba-
ğunsız bir ülke, sömürüsüz bir dün-
ya için" pankartlannın açıldığı ve
• İÜ'nün Beyazıt'taki Merkez Kampusu'nda
sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli öğrenci
gruplan stand açtılar. 55 kulübün katıldığı
şenlikte öğrenciler, "Bu memleket bizim,
kahrolsun emperyalizm", "Herkese eşit parasız
eğitim","Yankee go home" sloganlan attı.
55 kulübün katıldığı şenlikte öğren-
ciler, "Bu memleket bizim, kahrol-
sun emperyahzm", "Herkese eşit,
paraszegitinr, "Yaşasın demokra-
tik,laik,parasız,bffimseLanadüde eği-
tim mücadelemiz''. "Yankee go ho-
roe" sloganlan atıp birlikte halay
çekti.
Şenlığe Cihan Yıkbz, Bloddy Blos-
som, Şehir Işıklan lşığın \ansuna-
sı ve Kızıormak gruplannın yanı
sıra, Küba'dan gelen Cubaneo gru-
bu da kahldı. Cubaneo'nun sahne al-
masıyla öğrenciler, Küba'ya destek
için yumruklannı havaya kaldırarak
hep bir ağızdan Venceremos şarkı-
suu söyledi. Istanbul Iktisat Sahne-
si'nin skeçleriyle katıldığı şenlikte,
Istanbul Doğaçlama Oyun-
culan Topluluğu da Nâ-
znnHikmet'in şiirierinden
oluşan kısa bir oyun sergi-
ledi.
Şenlik öncesi yaşanan
gerginliklere değinen IÜ
RektörYardımcısı Nur Ser-
ter, farklı düşüncelerin ve
gruplann olduğu topluluk-
larda riskin her zaman ol-
duğunu ifade etti. Şenliğin, öğren-
ciler tarafindan düzenlenmesine kar-
şın, rektörlük olarak kendilerini öğ-
rencilerin güvenliğinden sorumlu
hissettiklerini belirten Serter, "Pro-
vokasyonlan önlemek için kimlik
kontrohı yaparak öğrencileri içeri
akhk" diyekonuştu.
tecavüz
davası
• Mardin'de, gözaltına alınan
Ş.E'ye tecavüz ettikleri ileri
sürülen 64'ü riitbeli, 34 l'i er ve
erbaş olmak üzere toplam 405
jandarma personeli hakkında 15'er
yıl hapis istemiyle dava açıldı.
MAHMUTORAL
DÎYARBAKIR- Mardin de 1993 yılında
gözaltına alınan Ş.E.'ye bağırmaması için
ağzına tuz doldurarak tecavüz ettikleri iddi-
asıyla 405 jandarma hakkında da\ a açıldı.
1972 doğumlu Ş. E. ilk olarak Kasım
1993'te Derik ilçesi Cayköy Jandarma Ka-
rakolu'nda görevli jandarmalann yaptığı ev
baskını sonrasında gözaltına ahnarak kara-
kola götürüldü. Burada çınlçıplak soyularak
falakaya yatınldığı ve Ş. E.'ye elektrik veril-
diği ileri sürüldü. Iddialara göre, oto lastiği
içine konularak yuvarlanan Ş.E. burada 7
gün boyunca gözleri bağlı tutuldu. Ş.E. ilk kez
bu karakolda 2 kez tecavüze uğradı. 5 ay son-
ra Mart 1994'te ikinci kez gözaltına alınan
Ş.E.'nin iki hafta boyunca işkence gördüğü
ve tecavüze uğradığı öne sürüldü. Kanama
geçirdıği için hastaneye kaldınlan Ş.E. son
olarak Ağustos 1994'te PKK'liler ile güven-
lik güçleri arasında çıkan bir çatışmanın ar-
dından, gözaltına alındı. Karakol yerine köy-
deki bir eve götürülen Ş. E.'ye ilk olarak bir
subayın, ardından diğer askerlerin genç kı-
zın ağzına tuz doldurarak tecavüz ettikleri id-
dia edildı. Askerlerin köyü terk etmelerinin
ardından yakınlan tarafından hastaneye kal-
dınlan Ş. E.'nin babası da faili meçhul bir ci-
nayetle öldürüldü.
Annesiyle birlikte köyü terk ederek Iz-
mir'e yerleşen Ş.E., burada Türkiye Insan
Haklan Vakfi işkence Rehabilitasyon Mer-
kezi'nde tedavı görmeye başladı. İHD avu-
katlannın desteğini alan Ş. E.'nin Mardin
Başsavcılığı'na yaptığı ilk suç duyurusu, ta-
kipsizlik karanyla sonuçlandı. Ş. E. daha
sonra işkence gördüğüne ve tecavüze uğra-
dığına ilişkin raporlarla ikinci kez savcılığa
başvurdu. Soruşturmayı üstlenen savcı Yeşim
Doğan Kar, aralannda 64'ü riitbeli, 341 'i er
ve erbaş olmak üzere toplam 405 jandarma
personeli hakkında tecavüz ve işkence suç-
lamasıyla Mardin AğırCeza Mahkemesi 'nde
15'er yıl hapis istemiyle dava açtı.
Haklannda dava açılanriitbelipersonelden
56'sının, halen yurdun değişik yerlerinde gö-
rev başında olduğu belirlendi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Profesör Burhan Şenatalar Yüksek
öğretim Kurumu (YÖK) Genel Kurul
üyesi. Şu anda Istanbul Bilgi Üniversi-
tesi Ekonomi Bölümü başkanı. Daha
önce Istanbul Üniversitesi Siyasal Bil-
giler Fakültesi'nde ö^retim üyesiydi. Is-
tanbul Üniversitesi'nde egemen olan
aşın merkeziyetçi, baskıcı yönetimetep-
ki olarak 3 yıl önce buradan emekliligi-
ni isteyerek aynlmıştı.
Şenatalar, Mart 2001 'de Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Sezer tarafından
YÖK Genel Kurulu üyeliğine atandı. Şe-
natalar, asistanlığından beri üniversite-
nin ve öğretim üyelerinin sorunlanyla
yakından ilgilendi, her dönemde asis-
tan ve öğretim üyesi örgütlenmelerin-
de aktif görevler üstlendi. Ingiltere, Al-
manya ve ABD üniversitelerinde bulun-
du, Batı üniversitelerindeki değişimede
yakından tanıklık etti.
Şenatalar'dan YÖK deneyimini, yeni
taslak tartışmalan konusundaki görüş-
lerini anlatmasını istedim, şunlan söy-
ledi: "YÖK sistemiyle ilgili eleştirilerim
azalmadı, hatta daha güçlendi. Sistem,
aşın merkeziyetçi. Üniversitelerin fark-
lılaşmasına kendi önceliklerini ve sfra-
Burhan Şenatalar ile YÖK Üzerine
tejilen'ni beliriemelerine yeterince ola-
nak vermiyor. Bugünkü çalışma tarzı
ve örgütlenme biçimiyle YÖK, orfa ve
uzun vadeliplanlama işleviniyerinege-
tiremiyor. Son yıllarda zaman zaman
politik tercihler ve tutumlar, akademik
konulan gölgeledi. YÖK gibi bir kuru-
mun öncelikli işlevi akademik sorunla-
n çözmeye çalışmak, yükseköğretim
sisteminin kendiniyenileme kapasite-
sinigüçlendirmek, kurumlararası reka-
beti arttırmak, başanyı etkin biçimde
ödüllendirmek ve desteklemek olma-
lıydı."
Halbuki, Sayın Gürüz, YÖK'ün te-
mel işlevlerinden uzaklaşmasına ve gün-
cel politika içinde aslında gerekli olma-
yan bir rol üstlenmesine yol açtı.
Şenatalar'a özerklik konusundaki dü-
şüncelerini sordum: "Özerklik, üniver-
sitenin birkurum olarak öncelikle siya-
sal iktidarkarsısında kendikararlannı al-
ma gücüne sahip olması anlamına ge-
liyor. Bundan, öğretim üyelerinin atan-
maları ve yükseltilmesi, öğretim prog-
ramlannın belirienmesi, öğrencilerin gi-
riş, mezuniyet koşullannın saptanma-
sı gibi konulann üniversite tarafından
gerçekteştirilmesinianlıyoruz. Ancak, ye-
ni üniversite kurulması gibi bir konuda
ülkemizde siyasal iktidann hiç söz sa-
hibi olmaması düşünülemez. Ayrıca
malikaynaklann önemlibir bölümü dev-
let bütçesinden aktanldığına göre tam
bir mali özerklik olanak dışıdır. özerk-
lik, siyasal iktidardışında ekonomikgüç
odaklan, dini kurumlar ve akımlar ve
geniş anlamda toplumkarsısında da ge-
reksinim duyulan birgüvencedir. Özerk-
likyönetsel ve malikonularla ilgilibirkav-
ramdır.
Daha temelde gereksinim duyulan
akademik özgüriüktür. Yani öğrenme,
öğretme, araştırma, yayma özgürlüğü.
Bu özgüriüğü siyasal iktidar, ekonomik
güçler, dini akımlar ve kurumlar sınır-
lamaya çalışabilir. Siyasal iktidarderken
sadece hükümetleri kastetmiyonım, ik-
tidann içine asker ve sivil bürokrasiyi de
katıyorum. Hatta, akademik özgürlüğü
sınıriayanlar arasında bazı rektörierin
ve YÖK'ünyeraldığını gösteren ömek-
ler de vardır. Maalesef, akademik öz-
güriüğün kısıtlanmasını zaman zaman
bazı öğretim üyeleri de savunuyoriar."
Şenatalar, YOK ve özerklik konusun-
da ise şunlan söyledi: "Bu konuda üç
alan söz konusu: Siyasal iktidar, YÖK,
üniversiteler. YÖK, siyasal iktidar kar-
şısında hayli özerk. Dolayısıyla bugün-
kü sistem içinde üniversiteler de siya-
sal iktidar karsısında hayli özerk ki bu
iyibirdurum. Ancak, üniversiteler, kad-
ro ve mali olanak bakımından hem si-
yasal iktidara, hem YÖK'e bağımlı. Ay-
nca, dekan ve rektöratamalan YÖK'ün
yetkisinde olduğu için üniversitelerYÖK
karsısında güçsüz. YÖK'ünyetkilerinin
azaltılması ve üniversitelerin güçlendi-
rilmesi, özerklik tartışmasının özü. So-
run, birkurum olarak YÖK'ün değil üni-
versitelerin özerkleşmesidir. özerkleş-
menin amacı da üniversitelerin, akade-
misyenlerin ve öğrencilerin özgürce
araştırma yapmalan, öğretmeleri ve
öğrenmeleridir.''
Şenatalar, öğrencilerin üniversite için-
deki yeri konusunu ise şöyle değerlen-
dirdi: "öğretme ve öğrenme anlayışı-
mızda, köklübirdeğişimyaratmamtzge-
rekiyor. Sanayisonrası toplum, bağım-
sız düşünen ve davranan, analiz ve
eleştiri gücü yüksek, öğrenmeyi öğ-
renmiş ekip çalışmasına yatkın bir in-
san gücü gerektiriyor. Demokratik bir
toplumun da saydığımız özellikleri ta-
şıyanyurttaşlara gereksinim duyduğu-
nu da vurgulayalım. Bu da üniversite-
lerde öğretim programlannın ve yön-
temlerinin yeni biranlayışla düzenlen-
mesini, öğrenciye daha fazla olanak ve
inisiyatif tanınmasını gerektiriyor. Ya-
pılması gereken değişiklik, sadece öğ-
retimle sınıriı değil, aynı zamanda öğ-
rendnin ders dışı etkinliklerinin ciddi bi-
çimde desteklenmesi ve öğrencinin
kendi sorunlanyla doğrudanya da do-
laylı olarak ilgili konulardayönetime ka-
tılmasını da kapsıyor."
YÖK tartışmalannın yoğunlaştığı dö-
nemde bir deneyimli öğretim üyesinin
görüşleri. Belki yararlanmak isteyenler
bulunabilir.