01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 2003 PAZAR CUMHURİYFT SAYFA 17 OPMBcâs'teneden ımMetet et&yorf Mubaieletgüdmikeat içtoesaMad&lçm! posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Islam ülkeleri KıbnsJı Rumlan tanımış... "Yakında akraba da olurfar!" lfizeBize vize uygulayan ülkelerin yurttaşlarına t»iz de vize uyguluyoruz. Ama bu vize, gümrük kcapılannda "yatır parayı, a l vizeyi" şeklinde utygulanıyor. Ne var ki Atatürk Havaalanı'nda vize ücreti için Euro'dan b»aşka para; dolar, asterlin, çek, kredi kartı hkiçbir şey kabul e-dilmiyor. Yanında Euro o>lmayan ondan bundan b-orç bulmak için saatlerce çırpınıp duruyor! Servet t ütılü bir filozofa, W "Servet ayaklannızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda, "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş. Paracı • Gülhan Elmas: "Para için savaşa katılacaksak ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı da Mehmetçik olsun." B üyük Mıllet Meclisı'nin 6 Mart 1922'deki gizli oturumunda Mustafa Kemal konuşuyor. Meclis'in gizli oturum tutanakları yıllar sonra Iş Bankası Kültür Yayınlan'ndan kitap oluyor... Ayşegül Tokatlı da, kitabı okurken Mustafa Kemal'in 6 Mart 1922'deki konuşmasını kamuoyu iie paylaşmak is- tiyor: "Bugün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin hayatı- nı ve ülkemizi tehdit altında bulunduran, en güçlü ge- lişmeler, Türkiye'nin zaranyla gerçekleşmiştir. Eğer güç- lü bir Türkiye, varlığını sürdürseydi, denebilir ki Ingilte- re'nin bugünkü siyaseti var olmayacaktı... Bir şeyin zararıyla, bir şeyin yok olmasıyla yükselen şeyler, elbette, o şeylerden zarar görmüş olanı alçaltır. Gerçekten de Avrupa'nın yükselmesine ve uygarlaş- masına karşılık, Türkiye gerilemiş, düştükçe düşmüş- tür... Türkiye'nin ortadan kaldırılmasında çıkar ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar, aralarında çıkarları Biz adam değiliz!paylaşarak, biıieşmiş ve ittifak etmişlerdir. Ve bunun so- nucu olarak, birçokzekâlar, duygular, fikirfer, Türkiye'nin yok edilmesi noktasında yoğunlaştırılmıştır. Ve bu yo- ğunlaşma, yüzyıllar geçtikçe oluşan kuşaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Ve bu ge- leneğin, Türkiye'nin hayatına ve vaıiığına aralıksız uy- gulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi ıslah etmek, Türkiye'yi uygarlaştırmak gibi birtakım bahanelerle, Tür- kiye'nin iç yönetimine işlemiş ve sızmışlardır... Bunun etkisi altında kalarak, milletin en çok da yöne- ticilerin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emel- lerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıkmıştır. Oysa hangi is- tiklal vardır ki yabancılann nasihatleriyle, yabancıların planlanyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetme- miştir... Işte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, bi- raz daha çok gerifemiş, daha çok düşmüştür... Türkiye'nin, Türk halkının nasılsa başına geçmiş olan birtakım insanlar, galip düşmanlar karşısında, susmaya mahkûmmuş gibi, Türkiye'yi atıl ve çekingen bir halde tutuyorlardı. Memleketin ve milletin çıkarlannın gerek- tiğini yapmakta korkak ve mütereddit idiler... Türkiye'de fikir adamlan, adeta kendi kendilerine ha- karet ediyortardı. Diyorlardı ki 'Biz adam değiliz ve ola- mayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur.' Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalıla- ra, kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi ida- re etsin' diyorlardı... Bilelim ki, ulusal benliğini bilmeyen uluslar, başka uluslara yem olurlar..." KUPU Akif Kökçe: "Polis gösteri yapan halkın üzerine niye su sıkar? Kuru kalabalık olmasınlar diye!" SESSÎZSEDASIZ(l) A&/*&0GgB* Jr L J l Tn Yüksek Yerilim Hattı erdincutku " yahoo.com AB hayatımız R0MAN0 PRODİ. Romanımsı parcxii! Demipyollanı nasıl yenileniyor? Devlet Demir Yollan'nın astığı pan- kartlaria kuruluşunun 147. yılında de- miryollarının yenilendiği söyleniyor... Birieşik Taşımacılık Çalışanlan Sendi- kası ise tam aksini, Devlet Demir Yol- lan'nın tasfiye edilmekte olduğunu açıklıyor: "Demiryolları'nın taşıma sektö- ründeki payı yüzde 4'e, personel sa- yısı yarıya düşürülmüştür. 1936 yılın- da 2.9 milyon dolar kâr eden Devlet Demir Yollan 2002 yılında 326 milyon dolar zarar eder duruma getirilmiştir. Bir kilometre demiryolunun uluslara- rası standartlarda yeniden yapımı 1.18 milyon Euro iken, Ankara-lstanbul ara- sında hızlı tren adıyla projesi bile olma- yan yatınmda bir kilometre yolun reha- bilitasyonuna 1.95 milyon Eruo ihale bedeli belirlenmiştir. Rayların adeta yok olduğu hatlarda 'biz çalıştınyoruz' inadı ile neredeyse her gün trenler ray- dan çıkmaktadır. 1995 yılında Dünya Bankası direktif- leri doğrultusunda ve 'yeniden yapı- lanma' adıyla başlatılan tasfiye pro- jesi kapsamında ülkemizin kaynak- lannı kullanarak ürettiğimiz elektriğin demiryollannda kullanılmasından vaz- geçilmektedir. Elektriğin yerine dışa bağımlı olduğumuz petrol önerilmek- te ve uluslararası sermayeye borçlanı- larak dizel yakıtlı tren seti alımına gidil- mektedir. Ortadoğu ve Asya ülkelerine en kı- sa yoldan ulaşmak ülkemiz üzerinden olmasına rağmen, ülkemiz demiryo- luyla ulaşım yolundan dışlanıyor." ÇED KOŞESI KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakin turk.net OKTAY EKİNCİ Tire'nin Aydınlık Gecesinde... Tarihi Kentler Birüğinın (TKB) 24-27 Eylül 2003'tekı tz- mir Buluşması'nda son günün aynldığı Küçük Menderes gü- zellerinden biri de Tlre'ydı... Yurdun tüm bölgelerinden yüzlerce katılımcı, önce Boz- dağ'ın güneşlı ve serin havasın- da birdenbire "andeleşerek" günlerin yorgurtluğunu attı... Aynı havayı Gölcük kıyısındaki çımenlerin üzerinde de soluya- rak "keşkek" ve "Ödemiş köfte- si" ile ağırlandılar... Sonra ovaya inip Birgi'deki ÇEKÜL Evi'nde toplanarak MSÜ'nünyaz okulu çalışmala- n sergisinde Prof. Dr. Cengiz Eruzun'dan bilgileraldılar. Ça- kırağa Konağı ve diger tarihi yapılan da gezerek Odemiş'e geçip Belediye Başkanı Meb- tnet Eriş'in kent ve çevre pro- lelerini incelediler... Bu meraklı gözlemlere Halep Pastanesi nın tarihi binasıyla bü- inleşmiş çamhk bahçesınde jnlü "kestane dondurma- 5i"ndan tatmak da eklenince sa- ıtlerce yollannı gözleyen Ti- re'ye ancak hava karardıktan ;onraulaşabildiler... 70 yaşmdakj bando Ege'nin bu görmüş geçirmiş •'kültür ve mimariık kentiyle" oıcaklaşmak için tam 7 otobüs- le birlikte çok sa- vida resmı ve izel otomobilden Dİuşan TKB kon- voyu kent merke- dne girdiğinde, Belediye Başkanı Fayfiır Çiçek ve iiğer yöneticiler 3U yorulmak bil- -neyen kafileyi bandoyla' karşı- ladılar. 1932'den bu /ana tüm bay- -amlannvekutla- -nalann rengi ve ;esi olan "Tire Bandosu", marşlarla birlikte •'zeybekhavalannı" da öylesine birilcim ve ustalık için çalıyordu Id ülkenin en eski "kentorkest- ras" olmasının yanı sıra en se- vilen yerel müzik topluluğu ola- rak yine unutulmaz bir konser veriyordu... Hele, alkışlarla eşlik edilen :oşkunun doruğa tırmandığı bir zamanda "OnuncuYıl MarşTnı seslendirmeleri ise Tire'den Ödemiş Ovası"na uzanan bere- lcetli topraklardaki "üretime ve dayanışmaya da\-ah" K. Mende- -es kültürünün nasıl efsanevi bir •'Kuvayı MiDK'e Havzaa" yarat- nğını da adeta kanıtlar gibiydi... Karanfil kokan mimarhk îşte böylesi "çağdaş ve ta- ribsel" bir kent olan Tire'de Ege'nin en vaşlı güzeli; TireB Emine"(Koca) Nine 105 yaşında». mimarhk ve insan sevgisı o denli köklü ki bu sevda ünlü "karanfUleri" için söylenen manilerinde bile bakın nası! yaşatıhyor: "Karanfıl yalaklan, Tire'nin konaklan, Gül suvuvla yıkanmış, Yarimin j anaklan." Bu sözlerle birlikte, Ege'nin usta ve yürekli ozanı To^a Çandar'dan dinlediğim "Zey- bekOsman'ın Türküsü"nün de yine Tire'ye ait olduğunu öğ- rendiğimizde, belediyenin o kıt bütçesiyle ama zengin bir gö- nül bağıyla Tıre'ye kazandırdı- ğı "Derebojn Kültür ve Dinlen- ce Alanı"ndaki su ve ağaç ses- lerine aynı türküyü "içimizden söyleyerek" ekliyoruz: "Osmanımın mendili, limon sansıof, Osmanımı vurdular öğlen arasL_" Tarihin 'tahü'ndavTz... Evliya ÇelebL bu kenti tanım- larken "Taht-ı Kadim Şehr-i Muazzam Tire* demiş... Roma döneminde bile adı "kale" an- lamındaki "Teira" imış... E- fes'ten Bozdağ'a uzanan "Ar- temis Tapınağı Kutsal Arazile- ri" Tire'nin gi- zemli mekânla- nyla bütünleş- miş... 14. yüzyıl baş- lannda Aydıno- ğullanBe>iiği'nın gözde kenti ol- duktan sonra da Osmanlı Devleti Tire'yi Aydın eyaletinin "san- cak merkea" yapmış... 0 kadar ki ünlü Osmanlı paralan "nakışlı bakır mangırlar'' ile "gümüş akçe- ler" bile 18. yüzyıla kadar Tire Darphanesi'nde üretilmiş. Böylesi bir geçmişe dayalı mimarhk ve yaşam zenginliği bugün de izlenebilen soylu bir kent kültürüyle birleşınce "Anadolu ihtilalinde*' etkin bir yer alarak "Cumhuriyet devri- mine" de önderlik etmiş... Tire'de o gece yaşadığımız • birkaç saat bile sanki bütün bu anılara dayalı derinden bir tanı- şıklığın yeniden duyumsanma- sı gibiydi... Kentin TKB üyeli- ğini bir kez daha kutlayıp veda- laştığımızda, Metin Sözen dı- yordu ki: "Gecesi bile bu kadar aydınlık bir başka kent var mı- î Oekinci a cumhuriyet.com.tr. V»,V G Ü ^ C Ü yü KTV . ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracio mynet.com H A R B Î SEMİH POROY semihporoyîa yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGI, TUR(C Dty^NET VAiaF-SEN YONETICISI IMAMLAR TEHDÎT ETMİŞ; "CENAZELER±Nia.E tLfitLENMEYtZ "ben lûğûrt öisem dahi kolmaz cenazem ortada koknvjsm dcr de bu millet bir mezara kaldırır Smrünü tezyide say'et bcnzemesin hiç bona. sen ölûrsen ey s.Jrn zannctme kimse kaldınr". Ş-AIR E5REF YANIT VERtYOR TAIÜHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Ekun icuw.mumtas-arikan.com DOĞU BERLİN'DEN KAÇANIAR 1964'TE BUGÜN,S7 OOĞU BEBLİNLİ, Û A: Ç &? Tt. 1961 AĞU£TOSUMC>A OEMOKmATİK ALMAHYA İNŞA ETtoSYE KOYUCMUÇTV. PIZEFAB&K ££7ON OOSd SAS/HÇU SU, GÖZ f . BU , Ç j M/f, İHSANL/Ue DUVA/tCtAN ATIAYA&S*:, 0rOM08İLL£R£ GİZLI BÖLMe- rÜN£U£IS K4Z4&4K 8UNU te P£MİŞTİ.. PANO DENİZ KAVTJKÇUOĞLU İdeolojilep Bitti mi? Dünkü Hürriyet'te Zeynep Göğüş'ün "Ayniy- le Vakidir" başlıklı yazısını okuduktan sonra ak- lım, son paragrafta sorduğu bir soruya takıldı: "Ideolojiler bittikten sonra geriye hangi içi bo- şalmış cümleler kalıyor?" Belleğimi tazelemek için sözlüklere, "ideoloji" maddesine baktım. Şöyletanımlar vardı: "Birey- selya da kolektif bir davranışın temelini oluştu- ran bir felsefi ve siyasal öğretiyi oluşturan genel fıkirlersistemT', "Insanlann kendi varoluş koşul- lanyla ilişkilerinden kaynaklananyaşama biçim- leriyle ilgili tasanmlann tümü". Oyleyse ideoloji bir "kültür", bir "dünya görüşü"ydü. Son yıllarda birçok yerli ve yabancı yazardan "ideolojilerin bittiği"ne ilişkin çeşrtli yazılar oku- muştum. Dolayısıyla sevgili Zeynep Göğüş'ün aklıma takılan sorusu yeni bir şey değildi, bir anımsatmaydı yalnızca. özellikle Amerikalı ya- zarlar neoliberal rüzgârların esmeye başladığı 1980'li yıllarla birlikte bu savı ileri sürüyorlardı. Böyle bir şey olabilir miydi? Bu savların ge.'çeği yansıttığı düşünülebilir miydi? "Islam" da, "Hıristiyanlık" da, "milliyetçilik" de, "Marksizm" de insanların küitürlerini, yani yaşam biçimlerini belirleyen birer dünya görüşü, birer "ideoloji" idi. Birer ideoloji olarak Islamın ya da Hıristiyanlığın "bittiğini" söyleyebilir miydik? Faşizm, nasyonal sosyalizm, falanjizm, rasizm "milliyetçi" ideolojinin "en uç" görüntüleriydi. Fakat bu "en uç" görüntülere eskiden olduğu gi- bi sık ve yoğun rastlanmıyor olması bir dünya gö- rüşü, bir ideoloji olarak milliyetçiliğin bittiği anla- mına gelir miydi? • • • Burjuva düşünürleri "ıdeolojiler bitti" derken aslında "Sosyalizm bitti!" demek istiyorlardı. Çünkü Islamın da, Hıristiyanlığın da, milliyetçili- ğin de "kapitalizm" ile bir sorunlan yoktu. Tam tersine bu dünya görüşlerinin geçerli olduğu ül- kelerin egemenleri Islamın, Hıristiyanlığın, milli- yetçiliğin güçlendirilmesinin kapitalizmin temel güvencesi olduğu konusunda birleşiyortardı. Bu anlamda Hıristiyanlıktan beslenen Ispanya ve Polonya kapitalizminin Avrupa Birliği Anayasa- sı'nda "Avrupa'nın Hmstiyan kökenlerinin" yer almasını, "Hıristiyan kimlikln kayda geçirilme- sini istemelerinin başlıca nedeni bu güvence kay- gısıydı. Dünya kapitalizminin, emperyalist sermayenin hammadde kaynaklarını sömürüye açan Müslü- man ülkelerie bir alıp veremediği yoktu. Onlar yalnızca Irak gibi, Iran gibi kendi petrollerinin musluklarını kendileri açıp kapamak isteyen ül- kelere diş biliyorlardı. Yoksa Iran'ı mollalar, Irak'ı diktatörler yönetmiş, hiç umurlarında değildi. Türkiye'nin de laik bir cumhuriyet olup olmama- sının hiç umurtarında olmadığı gibi. Ne var ki iş "Marksizm"e, sosyalist dünya gö- rüşüne gelince değişiyordu. Çünkü kapitalizmle sorunu olan ve bu sorunun çözümünü "kapita- lizmin ortadan kalkması"nda gören tek ideoloji Marksizmdi, sulandınlmamış sosyalizmdi. Bu ne- denle 1980'lerin sonunda Sovyetler Birliği ve Do- ğu Avrupa ülkelerindeki "reel sosyalist" rejimler çökünce burjuva düşünürleri, burjuva yazarları bayram ettiler. "Tarihin sonuna gelindiği", "ide- olojilerin bittiği" üzerine yazılar yazdılar. Fakat bu rejimlerin çöküşü ya da sözgelimi, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Coca Cola için çok büyük bir pazar oluşturması bir "dünya görüşü", bir "ideoloji" olarak sosyalizmin bittiği anlamına ge- lebilir mi? Sosyalizm adına yapılan ve çöküşler- le, geri dönüşlerie sonuçlanan yanlış uygulama- lar bu dünya görüşünün bittiğine dair bir kanıt oluşturabilir mi? Bir "rejim" ile bir "ideoloji" eş tutulabilir mi? Sorulacak, yanıtlanacak daha çok soru var. Zeynep Göğüş'e dünkü anımsatması için teşek- kür ederek bunları gelecek yazılara bırakahm. (e-posta: dkavukcuogluft superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Beyaz, san ya da kırmızı renkte çiçek- leri olan otsu bir bitki. 2/ Felsefede, bıl- gi ile varlık arasında ilişki kurduğu dü- şünülen kav- ram... Jüpiter gezegenine verilen bir başka ad. 3/ Çatı, dam... Soyundan ge- linen kimse. 4/ "in- san bir — misali Se- ni eken biçer bir gün" (Karacaoğ- lan)... tlkel bir silah. 5/Gitar, mandolin gi- bi telli çalgılan çal- 8 maya yarayan küçük 9 araç... Italya'dabiryanardağ. 6/Birrenk... Osman- lı ordusunda iki alaydan oluşan askeri birlik. 7/Is- kambildeki maça rengine verilen bir başka ad... Yurdumuzun batısında bir körfez. 8/ Serbest bırak- ma... Doğu Timor'un başkenti. 9/"Eşekkulağı'' da denilen ve eczacüıkta kullanılan otsu bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Bir müzik parçasının, duıleyicilerin isteği üzeri- ne bir kez daha çalmması... Uzun tüylü kalpak. 2/ Kadastro haritalarında parseller topluluğu... Vü- cuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 3/ Kara batmamak için ayağa takılan bir çeşit ör- gülü ayaklık... OrhanPamuk'un bir romanı. 4/En azından, hiç olmazsa... Uzaklık işareti. 5/Çok es- ki ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan de- yim sözü... Duman lekesi. 6/Bir gösterme sıfatı... ABD'de bir eyalet. 7/Kırkpınar güreşlerini düzen- lemeyi üstlenen kişiye verilen ad... Tanım. 8/Bazı aygıtlan çalıştırmaya yarayan düğme... Ispanyolla- nn sevinç ünlemi. 9/Iri taneli bezelye... "Bir — ça- ru gibi gecenin içinde/Ta gün ışıyıncaya kadarVa- kur, metin, s&de/Çalacaksın" (M.C-.Aııday).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle