Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
* Bkatmş: "YHŞkanrbn
,. ymvsamfaz."
ğ DokumtatazMuta
S, yarpsa ber&t!
Ak'ıncılar!Adalet ve Kalkınma
Partisi'nin
kısaltmasının AKP
olması
gerekirken
kamuoyuna AK
Parti olarak
sunulmaya
çalışılmasıyla ilgili
olarak Muzaffer Ayhan
Kara diyor ki:
"1970'lerde Milli
Selamet Partisi'nin
vurucu gücü olarak
tanınan ve gençlerden
kurulu bir teşkilat
vardı... Adı
'Akıncılar'dı...
AKP'nin 'ak'ı
Akıncılar'dan gelen bir
şifre olmasın!"
- Döviz ve faiz tetikteymiş...
Savasın kokusunu amıslar!
Etektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44
B
azen yolum üniversite önlerinden geçiyor...
Kapıdan öğrenciler girip çıkıyor... Kız öğ-
rencilere bakıyorum... Başları açık giriyor-
lar, başlan açık çıkıyoriar... Ama aralanndan
birkaçı kapıdan dışarı çıkar çıkmaz, bir köşeye ya da
duvar kenarına gidiyor...
Sırtını yola dönüyor... Çantasını açıyor... Içinden bir
bez parçası çıkartıyor...
Hızla, saçlannı toplayıp bez parçasını kafasına sa-
rıyor... Bazen o bezarkadan lastikli olduğu için kafa-
sına geçiriyor... Sonra, çantasından türbanı çıkartıp
başındaki bezin üstüne örtüyor...
Kimisi türbanın ucunu pardösüsün yakasının altı-
na sokuşturuyor, kimisi omuzlarına doğru yayıyor.
Bazı kızlar işte böyle örtünüyor...
Türban yetmiyor, altına bir de bez geriyor!
Bazı kızlar okul içinde erkeklerin arasında başları
açık gezebiliyor ama sokağa çıkınca erkeğe saçının
bir telini göstermek istemiyor...
Turbancılar
Buna inanç deniyor...
Inancın kutsal kaynağı, üst üste iki bez parçasının
nasıl örtülmesi gerektiğini konusunda hiçbir bilgi ver-
mediği halde, kuralları, bu işi üniformaya dönüştüren-
lerin koyduğu çok açık anlaşılıyor.
Üniversiteden başı açık çıkan genç kızın görüntü-
sü ile kapı önünde türbana sarıldıktan sonraki görün-
tüsü arasında büyük birfark göz çarpıyor...
Kızlar, kimlik ve kişilik değiştiriyor...
Sayıları az da olsa "üniformalılar" kendilerine veri-
len görevi aksatmadan yerine getiriyor...
Şu sıra kış...
Havasoğuk...
Başı açık kız öğrencilere bakıyorum; bere takmış,
boynuna atkı sarmış...
Ne saçı görünüyor ve boynu...
Kızlar, başlannda bere üniversite kapısından girip
çıkıyor... Kimse dönüp bakmıyor bile...
Peki...
Üniversitede türbana sarılanlar, eğer inançlan ne-
deniyle saçlarını göstermek istemiyorsa şu kış günü
niye bere takmazlar, boyunlarına bir atkı saımazlar...
Takamazlar...
Saramazlar...
Çünkü konu inanç değil...
Inatlaşma...
Devletin laik düzeniyle inatlaşma...
Onların görevi, türban takmak....
Onlara verilen görev bu!
Iktidarda Islamcı bir parti var... Üniversite kapıla-
rında niye "türbana özgürlük" gösterileri yapılmıyor?
Yapılmıyor çünkü o kızlar gösteri yapmaları için he-
nüzgörevlendirilmediler... Ne kadar kapanırlarsa ka-
pansınlar her şey artık o kadar açık ki...
İmame
Tespihinin ucundaki
imameyi bir ile Milli
Eğitim Müdürû olarak
atayan Bakan Erkan
Mumcu'ya sormuşlar.
- Ne gerek vardı?
Mumcu:
- öyle demeyin, demiş.
Bu durum kadın-erkek
eşitliği açısından son
derece gerekliydi.
- Nasıl yani?
- Laf aramızda, son
zamanlarda hep
imamlan müdür
yaptık da!
Can Ozan
SESSlZSEDASIZ(f)
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku ı yahoo.com
Savaş çığırtkanlan için de
PENtagon YAZARLAR KULÜBÜ kurulsun!
Belediye, Moda'ya tramvay götüpüyor!
Belediye Moda'ya "nostalji tramva-
yı" işletecek... Tramvay için 3.6 milyon
dolar harcanacak...
Tramvay, Kadıköy iskelesi, Moda,
Altıyol arasında dolaşacak...
Yatınm bedeli şimdilik 3.6 milyon do-
lar...
"Nostalji tramvayı" için, birkaç yıl ön-
ce yayalaştırılan Bahariye Caddesi
tekrar düzenlenecek...
Içınde süs havuzlarının bulunduğu
yaya yolu değiştirilecek, 100 milyarlar-
ca liralık yatırım bir kalemde sökülüp
atılacak...
Tramvay, en fazla iki vagonla taş çat-
lasın 50 kişi taşıyacak... O da yazları...
Kış aylarında belki hafta sonları... Mo-
dalı tramvaya binip bir yere gidecek
değil; Moda'ya gezmeye gidenler
tramvaya binecek... Tramvay, toplu
ulaşıma değil toplu "nostaji"ye hizmet
edecek.
Bedeli 3.6 milyon dolar... O da şim-
dilik... Türkiye bu kadar zengin mi?
Kadıköy'de trafik çekilmez haldey-
ken; toplu taşımacılık minibüslerin ve
halk otobüslerin egemenliğine bırakıl-
mışken, Moda'ya tramvay çok mu ge-
rekli...
Neden Kadıköy-Bostancı arasına
hızlı tramvay konmaz? Neden toplu
taşımacılıkta raylı sisteme geçilmez?
Para mı yok? Moda'ya nostalji tram-
vayı 3.6 milyon dolarlık yatınmı hiç bir
zaman karşılamaz ama Kadıköy-Bos-
tancı arasında hızlı tramvay 3.6 milyar
doları bile çıkartır... Fakat amaç hiz-
met değil gösteriş...
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Malatyalılara acil çağn
TECDE'Yİ KURTARIN...
Artık kulağım her çınladı-
ğında korkar oldum... Dostlar,
sağ olsunlar, nerede bir terslik
varsa beni anıyorlar...
Yine "Acaba bu kez kBnler"
derken posta kutumda "bekle-
diğun" zarf... Meğer, Malat-
ya'da mimar Ömer Şarapnal ile
kendisine "emekH" diyen ça-
lışkan avukat Mehmet Hayret-
tin Abaa"ymış günlerdir kula-
ğıma çınlatanlar... "Keşke ha-
beri ofca" dedikleri ise dünya
cenneti Tecde'nin üzerinde do-
laşan~karaimarplanıbuhıtla-
n"...
Anlatılanlara göre bu aslın-
da bir plan değil; hani şu imar
yetkileriyle birlikte mimar ve
şehirci kesilen kimi belediyeci-
lerin hızla uzmanlaştıklan bir
Malatya. 03.05.1984)
Ne var ki duyarlı hocamızın
bu duası değil, yap-satçılann
"kat" istekleri gerçekJeşmiş...
Tarihi dokusunu da çoktan yi-
tiren Malatya'nın içinde artık o
nazlı ağaçlann yerini koca ko-
ca ve tekdüze apartmanlar al-
mış... Derken şimdi de sıra,
Cumhuriyet'in ilk coğrafya
profesörlerinden AH Tanoğ-
hı'nun. yıne yıllar önce; "Ma-
latya'nın muhteşem meyve
ağaçhormanı" şeklinde betim-
lediğı Tecde Mahallesi'ne gel-
miş...
Mimar Şarapnal ile Avukat
Abacı, işte bu kaygılar ıçınde
kulağımı çınlatırlarken belki de
"Malatya PazarTndan, şairi-
mizin o "aran yemiş" dediği
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakOı turk.net
ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACI
Vakın >ıllara dek süren şenlikli ka>ısı günleri de "nostalji" oldu...
"imar ranüyaratma" krokisi...
Yeşili. doğayı ve yaşam zen-
ginlığini, "otomobilleriçinyol-
lar" ve "yapüar için imar ada-
lan" ile parçalamak için dü-
zenlenmiş "beşbinKk"
(1 5000) ve "binfik" (1' 1000)
deyip durdukian boyalı pafta-
lar...
Sonunda Malatya'nın göz-
bebeğini bile, hani şu "imar
görme" adına adeta "imha"
edilen talihsiz güzellıklerimi-
zebenzetecekler...
Şairierin bahçeleri...
Tecde bahçeleri için "gözbe-
beğj" deyimi, buraya se\dala-
nan şair .\rifNihat As>'a'ya ait:
"Pembem,yeşflim, tadnn, ko-
kum nıiijde beninı»
Ahm yemişijie dallanm sec-
debenim»
DiOer derler; MalaUa'nın
gözbebeği,
Yaz kaJbine ey yofcu, admı
Tecde benim~"
Bu yolculardan biri, M-
SÜ'nün emektar "AkademiK''
hocası, mimar ve şehirci Prof.
Dr. Mehmet Çubuk... 18 yıl
önce Tecde'ye bakarak kalbine
şunlan yazmış: "Malatya yeşil
karakterini kaybetmemiş. Bu
inşaüah kayböunaz..." (Yeni
Anadolu mucizesi "Malatya
Kaysısı
r
'ndan alıyordum...
Evde bir yandan ahştmp bir
yandan zarfı açtığımda, do-
yumsuz lezzetiyle boğazımda
kalıyor: "Şusıralardaodunar-
dhelerinde en çok görüJen ka-
yısı odunudur. Çünkü kayısı
bahçelerini de yapılaşma için
kesiyoriar~"
2003/Tecdeyıh^
Buna rağmen Tecde hâlâ 0
denli muhteşem ki yapılacak
tek şey, "Kalanı olduğu gibi ko-
rumak" ve ardından da "yeşi-
lini daha da geliştirecek" ön-
lemleri hemen ahnak...
Ömeğin, hâlâ_ "doğal StT"
değilse, tnönü Üniversitesi ile
Konıma Kurulu el ele vererek
bu eksiği derhal gidermeli...
Belediye de şu karabasan gibi
gelen imar planını durdurup
SlT karannı destekJeyerek
"konıma amaçb planlama" sü-
recini başlatabilir...
Bütün bunlar için ise hani şu
"ünlü siyasetçileriyle" övünen
görmüş geçirmiş "Malatyahla-
rm" hemen harekete geçmesi
gerekmiyormu?..
2003, Malatya'da "Tecde yı-
h" olsun... Bizler de kaysısız
kalmayalım...
Oekinci(g cumhuriyet.com.tr
H A R B İ SEMtH POROY semihporoyÇa yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 5Ocak
TOMBUL TErZE*NM YA&mCISL
1953'm aUGÜN, KAÜİKATÛRCÜ KAMİZ SÖtC-
Ç£, MASASrNOA ÇAİ.IŞUtK£N KALP SEKTBSİN-
O£M 53 YAŞtNPA ÖLDÜ. TÜtüdYE'DE KAGİ-
HATÛR SAUATtNIH 6£LİŞME£İ VE YAYStfi-
LAŞMASlNDA BÜ/Û/K ETKİSİ OLAN &Mİ2
GÖKÇe, CEMAL HAP/g'LE AYNI DEVRE-
LB&t-J KARlKATTJIZajlSÜOÜR. O StBALAt?
YAYIULANMAHTA OLAN TÛM Mİ2AH C>EfZ-
GİLERİNDE VE /ENİ SA&AH, CUUHU&YEr
GAZETELERtNbE ÇAUfAAf RAMİZ GÖKÇE,
ÖZELLİtCLE YAJSATT>6/ " TOMBUL T£XZE " Tİ-
Pİ İLE ÇD£ POPÜLE& OLMOŞTU. YAA/M, TOM.
BUL TBY2E V£&XASl İLE,AĞZJYLA KUŞ TUTSA
KİMSEYE yARAHAMADiĞIHI SÖYLEY&J (AlTYAZILf)
ALMAAJ ASüBHLİ &g E.DÖNrASAVAŞI KVİİKATÜeÜ.
İSTANBUL 11. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖRNEK 58 DAVET KÂĞIDENIN İLANEN TEBLİĞİ
DosyaNo: 2002,13016
Alacaklı: Pamuk Fmansal Kiralama AŞ
Borçlular 1 - Göksan Tekstil San. ve Tıc. Ltd. Şti. Celalıye Köyü. Lüleburgaz. 2- Ibrahim Ergün Çeker. 3- Fikret Gökdemir
Haciz yapıldığı gün \e saat. 15.11.2002 günlü Lüleburgaz 1. lcra Müdürlüğü'nden 2000 99 talımat sayılı dosyasmdaki hacız.
lcra \e Iflas Kanunu'nun 102. maddesıne tevfikan yapılan hacız sırasmda kendinız veya teblıgat kanunu hükümlerine göre tebellüğe yetkili
kimse hazır bulunmadığından ışbu kâğıdın tebliğ tarihinden itibaren adı geçen kanunun 103. maddesi gereğince kanunı 3 gün süreye 10 gün
ila\e edılerek ılanın gazetede neşır tanhinden itibaren 13 gün ıçınde haciz tutanağını tetkik \e bir diyeceğiniz varsa bildirmenız için ıcra daire-
sıne baş\Tjrmanız, örnek 58 da\et kâğıdına kaim olmak üzere ihtar \e ilanen tebliğ olunur 18 11.2002 Basın: 211
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
'Beynimi Boşaltmak
İstiyorum../
Beş dakika içinde üçüncü kez, "Beynimi boşalt-
mak istiyorum..." deyince artık dayanamayıp, öfkey-
le, "Ne varsenin beyninde, Tann aşkına?" diye sor-
muştum karşımda oturan, hiç tanımadığım yakışıklı
delikanlıya. Nişantaşı'ndaki cumartesi kalabalığının
tıka basa doldurduğü 0 pasaj kafesine girip, boş y-
er olmadığını görünce yeniden kapıya yönelmiş, a-
ma tam çıkarken gözü üzerine çantamı ve yağmur-
luğumu koyduğum sandalyeye ilişmişti. "Oturabilir
miyim?"diyesorunca, "Tabii, buyurun..."demiştim.
Oturur oturmaz bir konyak söyiemiş, garsonun ge-
tirdiği içkiyi bir yudumda içip, yenisini ısmarlamıştı.
Tedirgin bir hali vardı. Geleceğinden emin olmadığı
birisini bekliyor gibiydi... Tırnaklarını kemiriyor, par-
maklarını çıtlatıyor, ıkıde bir yerinden doğrulup kapı-
dan girenleri seçmeye çahşıyordu.
Garsona dördüncü konyağını ısmarlarken benim-
le göz göze gelince bir şeyler söyleme gereksinimi
duymuş, "Beynimi boşaltmak istiyorum..." demişti.
Oralı olmamış, yeniden önümdeki dergiye eğilmiştim.
İçinde çok sayıda yabancı sözcük geçen bir tiyatro
eleştirisiydi okuduğum. Bir sözcüğe takılıp, ne anla-
ma geldiğini düşünnek için başımı kaldırdığımda,
masa komşum sank bu ânı bekliyormuşçasına, bir
kez daha yinelemişti beynini boşaltmak istediğini...
Gülümsemekle yetinmiştim.
Boş konuşmalarla zaman öldürmek ısteyen biri
için "ideal" bir olanaktı delikanlının sunduğu, fakat
ben, -cumartesi, herne kadar doğru bir gün seçimi
olmasa da- "zaman öldürmek" için gitmemiştim o
kafeye. Okuduğum 0 bol yabancı sözcüklü eleştiri-
nin yazarı olan arkadaşımla buluşacaktım biraz son-
ra. Onun gelir gelmez bana, "Yazımı nasıl buldun?"
diye soracağını bildiğimden, dersime çalışıyordum
buluşmamız öncesinde... Oğlanın üçüncü girişimin-
de tepemin atması tundandı... "Ne varsenin bey-
ninde?" diye sorunca, ilkin duraksamış, "Pekbirşey
de yok aslında..." demişti. Nasıl bir bunalımın için-
deyse, beynini o "asnnda pek bir şey olmayan "dan
da arındırmak istiyordu. Çaresiz, dinlemeye başla-
mıştım...
• • •
Televole özentisi hertıangi bir genç hayatın özetiy-
di dinlediklerim... Berim için, bizler için hiç önemi ol-
mayan, ama onun kendi hayatı olduğu için dünya-
nın merkezine oturttuğu karmaşık bir boşluklar yu-
mağıydı anlattıkları... Varsıl bir ailenin tek çocuğuy-
du.lngilizce eğitim veren paralı okullarda okumuş,
yine Ingilizce eğitim veren paralı üniversitelerden bi-
rinden ne işeyarayacağını bilemediği birde diploma
almıştı. Hayatı "para' ile özdeşleştiren birçok yaşıtı
gibi yirmı dört yaşında "iş hayatına atılmış", bir yıl
sonra "cip" sahibi olınuş, aynı yıl da Ulus'ta bir da-
ireye taşınmıştı sevglisiyle birlikte... Cip, mobilya,
Etiler'de "takıldığı" barlar... Derken, ekonomik krizle
birlikte yaşamı tepe taklak olmuş, hacizler, ıcralar
birbirini kovalamıştı.. Önce cipini, sonra da sevgili-
sini yitirince bunalıma girmişti... Bunalımdan kurtul-
mak için debelendikje ayaklannın altındaki balçık
zemin giderek derinleşen bir bataklığa dönüşmüştü...
İki yılda yalnızca kendini değil, ailesinin parasal var-
fığınt da tüketmişti genç borsacı... Ama kurtuluşu, yi-
ne de o yaşamayı başaramadığı hayatın içinde an-
yordu...
Durduğu yerden, hayata baktığı pencereden cip-
ler, güzel sevgililer, görüntülü cep telefonlan, "body
guard"\\ barlar ve markalardan başka bir şey görün-
müyordu. Yıllardırgeleceği söylenen, o işletmeci, ile-
tişimci, bilişimci "gürrbürgümbüryenineslin" \a\\h-
siz bir temsilcisiydi karşımdaki genç adam... Kınk
dökük, çizik... Erken -ükenmiş... Tek umudu 0 bak-
mak, görmek, paylaşnak, ait olmak istemediği, bi-
zim yaşadığımız "sahci hayatlar"a ilişkin son kalın-
tılan da silip atmaktı beyninden... Küçümseyerek ba-
kıyordu bizim hayatlanmıza... "öyleyse niçin bana,
senin hayatından olnayan, benim gibi birine anla-
tıyorsun bunlan?" diye sorduğumda, sağ elinin par-
maklarını parlak jölel saçlannın arasında dolaştır-
mış, sıkıntılı bir sesle, "Fark etmez..." dedikten son-
ra sessizceağlamayaoaşlamıştı. Farketmeyen ney-
di? Niçin ağlıyordu? Sjramamıştım. öfke, hüzne dö-
nüşünce hiçbir şey scramıyordu insan...
e-posta: dkavukcucgluaı superonline.com
Faks:0 212-234 6873
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLD\NSAĞA:
1/ Konya'nın
Beyşehir il-
çesinde, Ana-
dolu Selçuk-
lu dönemin-
den kalma
ünlü saray. II
Buğday tane- 6
sinin olgun- 7
laşmış içi... o
Bir yüzeyin
eğiklik dere- ^
cesini anlamaya ya-
rayan araç. 3/ Ince
kamış... Izmir'in bir
ilçesi. 4/ Bir organı-
mız... Isviçre'ye öz- .
gü, ağaç kütüklerin-
den yapılma dağ evi.
5/ Yurdumuzda ku-
rulmuş yirmi bir
Köy Enstitüsü'nden
biri. 6/ Muğla'nın
Milas ilçsine bağlı tuıistik bir belde... Bir nota. 7/
Potasyum bileşiklerne verilen genel ad... dar,
uzun ve hafif bir yarş kayığı. 8/ Alev... Içki içi-
lirken yenilen yiyecel. 9/Istanbul'un Sultanahmet
semtinde, Bizans döreminden kalma ünlü sarnıç.
YUKARIDAN AŞACrYA:
1/Ormanlara zararhbir böcek... Eşit bölüm. 2/
Dünden daha geniş okn çukurluklara verilen ad..
Ispanyollann sevinç ınJemi. 3/ Ülkenniz sulann-
da yaşayan ve "sip" le-nilen mersinbahğı türü...
Gecikme. 4/En kısa zunan süresi... Ciltçilikte, kı-
tap yapraklannı düzjün tutmaya yarayan ince
örülmüş şerit. 5/ Esk Türk evlerinde çapraz çu-
buklarla yapılmış percere siperi. 6/Boya sanayı-
sinde kullanılan zehili birmadde... Fas'ınplaka
işareti. 7/Fert... Enge. 8/" — Gardner": ABD'li
aktris... Vücuttaki AJDS virüsünü saptamakta
kullanılan test. 9/ Bü ilacın bir kezde ya da bir
günde alınması gerelen miktan... Olgıınlaşınca
kendiliğinden çatlayn açılmayan kuru meyve.