10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Kanadoğlu, 4 No'lu DGM'nin Erdoğan'la ilgili karannın 'yok hükmünde' olduğunu vurguladı Ilk itiraz\âmıtay'dan• AKP liden Erdoğan'ın hukuki dururnurıa ilişkin tartışmalara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı son noktayı koydu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, "Hiçbir siyasi düşünce ve beklenti hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin ilkelerinin önüne geçemez" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sa- bih Kanadoğlu, Diyarbakır 3 No'lu DGM'nin, AKP Genel Başkanı Re- cep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği karann usul yönünden bozulmasını is- tedi. Kanadoğlu, "Hiçbirsivasidüşün- ce ve beklenti, hukukun üstünlüğü ve hukukdevleti ilketerinin önüne geçemez ve gereklerinin yerine getirttmesini ön- levemez* dedı. Erdoğan'ın adlı sicil kaydının silinmesine ilişkin başvuru- sunun duruşmada değerlendirilmesi gerektiğine ışaret eden Kanadoğlu, Di- yarbakır 4 No'lu DGM'nin de "yetid gaspı" yaptığını, karannın da u yok hükmünde" olduğunu vurguladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ka- nadoğlu dün yaptığı açıldamada, Di- yarbakır 3 ve 4 No'lu DGM'leri tara- findan verilen kararlann incelendigi- Adli sicil müdürlugü geri gönderdi, üst mahkeme kararı geçerli saydı Erbakan hn sicili temizlendl Necmettin Erbakan DÎYARBAKIR(Cumhuri- yet Bürosu) - Adalet Bakan- lığı Adli Sicil Genel Müdür- lüğü, kapatılan Refah Parti- si Genel Başkanı Necmettin Erbakan'la ilgili Diyarbakır l No'lu DGM'de verilen ad- li sicilin silinmesi karannı mahkemeye iade etti. Bin- göl'de yaptığı bir konuşma- dan dolayı yargılandığı Diyar- bakır l Nolu DGM'de 4 ay 26 gûn hapis cezasına çarptın- lan Erbakan, daha önce aynı mahkemeye başvurarak ad- li sicilinin silinmesini iste- miş, mahkeme talebi uygun bularak karannı bu yönde vermişti. Erbakan'ın adli si- cilinin silinmesine ilişkin dos- ya daha sonra Adli Sicil Ge- nel Müdürlüğü'ne gönderil- di. Genel müdürlük, verilen karann uygun olmadığını ge- rekçe göstererek dosyayı mahkemeye gönderdi. Mü- dürlük, gerekçesinde, Erba- kan'ın işlediği suçun 4454 sayüı yasa kapsamındaki ba- sın yoluyla işlenen suç nite- liğinde olduğunu, bu neden- le kaydın silinemeyeceğini belirtti. Genel Müdürlüğün dosyayı yeniden yerel mah- kemeye göndermesi üzerine Erbakan'ın a\ııkatlan, itiraz- da bulundu. Dosya itiraz üze- rine bir üst mahkeme sıfa- tıyla 2 No'lu DGM'ye gön- derildi. Dosyayı inceleyen mahkeme, savcının itirazını zamanaşımını gözetmeden yaptiğını gerekçe göstererek, sicil silme karannın geçerli olduğunu açıkladı. ni belirtti. Erdoğan'ın avukatı tarafin- dan TCY'nin 312 2. maddesinde ya- pılan değışiklik gerekçe gösterilerek, adli sicil kaydının silinmesınin isten- diğini anlatan Kanadoğlu mahkeme- nin evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, eylemin maddenin yeni şek- line göre de suç olmaya devam ettiği- ne karar vererek istemi reddettiğini vurguladı. Erdoğan'ın avukah tarafin- dan adli sicil kaydının silinmesi için Di- yarbakır 3 No'lu DGM'ye yapılan baş- vurunun Adli Sicil Yasası'nın 8. mad- desi kapsamına girmediğine işaret eden Kanadoğlu, "Talep,hükmünzatvema- hiyetinin yasa değişikliği nedeniyle ye- niden değeriendirflmesini içerdiğinden. bu husus tipiklik unsurunun tarüşıl- masını zoninlu kılmaktadır. Tipiklik unsurunun ise duruşma açılarakyapı- lacak yargdamada tartişıbnası gerek- mektedir. Duruşma açüarak verilecek karann ise kuşkusuztemyizi kabildir" dedi. 3 No'lu DGM'nin karannı evrak üzerinde vermesinin uyulması gerek- li yasa yolunu değiştirmeyeceğini kay- deden Kanadoğlu, mahkemenin kara- nna karşı başvurulacak yasal yolun temyız olduğunu vurguladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, Erdoğan'ın avukatının Diyarbakır 3 No'lu DGM'nin karanna karşıhk Di- yarbakır 4 No"lu DGM'ye itiraz baş- vurusu yaptığını, mahkemenin de baş- \Tiruyu "acde itiraz" kabul ederek is- tem doğrultusunda kararverdiğini bil- dirdi. CMUK'un 293. maddesi gere- ğınce yasa yolunda yapılacak hatanın baş\ııranın hukukunu etkilemeyece- ğini ve baş\Tirulabilecek yasa yolunu değiştirmeyeceğine dikkat çeken Ka- nadoğlu, Diyarbakır 3 No'lu DGM ka- ran üzerinde sadece temyiz inceleme- si yapılabileceğini, uygulamalann da bu doğrultuda olduğunu bildirdi. Diyarbakır 3 No'lu DGM'nin kara- nna yönelik itiraz başvurusu yapılama- yacağını, bunun yolunun temyiz oldu- ğunu vurgulayan Kanadoğlu, dılekçe üzerinde inceleme yapacak makamın da Yargıtay 8. Ceza Dairesi olduğunu kaydetti. Kanadoğlu şunlan söyledi: "Bu yaprimayarak Diyarbakır4 Nolu DGM'ce yetki gaspı suretiyle verilen karar hukuki sonuç doğurmaz ve yok hükmündedir. Temyize tabi olması ve de temyiz edilmiş olması nedeniyle ke- sinleşmeyen 3 No'lu DGM karan üze- rine temyiz istemi niteliğindeki dilekçe esas aJınarak, Yargıtay 8. Ceza Daire- si'ne hitaben başsavcıhğımızca, tebtiğ- namedüzenlenerekanılan daireyegön- derflmiş, Diyarbakır 3 No'lu DGM ka- rannın evrak üzerinde değil duruşmah olarak verilmesi gerektiğinden bahisle usul yönünden bozubnası talep edil- miştir." ANAP'TA 1 İSTİFA Meclis'in aritmetiği dalgalıANKARA (Cumhuriyet Bürosa) - Partilerin milletvekili adaylık listelerinı YSK'ye göndermelerine İ gün kala Meclis aritmetiğindeki dalgalanma sürdü. Bitlis Milletvekili Edip SafterGaydah, Devlet Bakanlığı koltuğunu da bırakarak ANAP'tan aynhrken. eski DYP'li Rasim Zaimoğhı. daha önce ANAP'tan aynlan Burhan Kara ile DSP ve YTP arasında gidip gelen AB Tekin ANAP'a katıldı. Seçimlerde partilerinin barajı aşamaması ve lıstelerde yer bulamama korkulan son dönemde birçok milletvekilinin yer değiştirmesine neden oluyor. Listelerin kesinleşmesine 24 saat kala, ilk istifa haberi ANAP'tan geldi. ANAP'ta uzun süre Devlet Bakanlığı görevi yapan Bitlis Milletvekili Edip Safter Gaydalı, 3 Kasım seçiminde bağımsız aday obnak üzere partisinden aynldığını açıkJadı. Daha önce partilerinden istifa eden Tekin ile Zaimoğlu da düzenlenen törenle ANAP'a katıldı. Ali Tekin, Avrupa Birliği'ne uyum çalışmalanndaki görüş birliği ve bu konuda kararlı tavn nedeniyle ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın davetini kabul ettiğini söyledi. ANAP Genel Merkezi'nde daha sonra Kara'nın katılımı için tören düzenlendi. Birkaç ay önce ANAP'tan aynlıp DYP'ye geçen Burhan Kara. bu partide liste güvencesi bulamayınca yeniden ANAP'a döndü. Dün akşam iribanyla parlamentodaki sandalye dağılımı şöyle: "MHP: 126, DYP: 84, ANAP: 70, YTP: 60, AKP: 59, DSP: 58, SP: 46, BBP: 4, TDP: 3, Ytat Partisi: 3, CHP: 2, bağımsız: 21" SHP, HADEP, ÖDP, EMEP ve SDP görüşmelerinde anlaşma Sivil tophım örgütierinin temsikilerinin de yeraldığı tttifak Konseyi'nin çahştnalan sonuç verdu (Fotoğraf: AA) Sol liste birliğine gidiyor FIRAT KOZOK ANKARA-SHP, HADEP, ÖDP, EMEP ve SDP'nin DEHAP çatı- sı altında seçime girmesine yö- nelik arayışlarda büyük ölçüde uzlaşmaya varıldığı öğrenıldi. Lis- te birliğine gitme karan alan 5 partinin, son anda bir pürüz çık- maması durumunda bugün bir ba- sın toplantısıyla "solda 110/310" açıklaması bekleniyor. SHP, HADEP. ÖDP, EMEP ve SDP'nin DEHAP çatısı altında seçime gıdilmesi yönünde uzlaş- maya vardığı öğrenildi. Avukat Eşber Yağmurdereh'nin önerisiy- le oluşturulan ve 5 parti ile sivil toplum örgütierinin temsilcileri- nin yer aldığı Irtifak Konseyi 'nin çahşmalan sonucunda partilerin a Mste birliğine" gidibnesı yönün- de anlaşmaya vardıklan kayde- dildi. Dün gece geç saatlere kadar HADEP Genel Merkezi'nde lis- te çalışmalannı yüriiten partile- rin. bugün sivil toplum örgütleriy- le görüştükten sonra bir basm top- lantısı düzenleyerek birlik karan- m açıklamalan bekleniyor. YağmurdereH: Doğnı adım îttifak konusunda arabulucu ola- rak büyük rol oynayan Avukat Eş- ber Yağmurdereli ise, Cumhuri- yet'e yaptığı değerlendirmede, "Böyle kritikbir anda Türkiye so- lunun bir seçim ittifakı çerçeve- sinde de oba yan yana gelmiş ol- masuu son derece önenüi buluyo- rum" dedi. "Türkiye'nin sola,solunda Tür- khe've ihtiyaa olduğunu'' savunan Yağmurdereli, yaşanan krizin eko- nomik bir kriz değil, siyasi bir re- jim krizi olduğunu söyledi. Yaşa- nan krizlenn atlahhnası için mut- lak bir sol iktidann gerekli oldu- ğunu belirten Yağmurdereli, "Ça- balannun kamuoyuna yansıdığı günden itibaren, bir ittifakuı sağ- lanabüecek obnasuun toplumun geniş çevTelerinde yarattığı umut bunun en açık işaretidir. Seçün sonrasında bu ittifakm unıulanın çok üzerinde bir desteğe sahip ol- duğuaçıkçagöriaecektir" görüşü- nü dile getirdi. Yağmurdereli şöyle devam et- ti: u Bana göre Türkiye solunun sadece parlamentoya girmesi yet- mez, a>nı zamanda Türkiye'nin kaderine, geleceğine yön verecek ölçüde bir müdahale gücü olması da gerekmektedir. Ben bu ittifakın doğnı yolda atilnuş bir adım oldu- ğunu, uzak gelecekte de bu güne dönüp baküdığmda bunun tarihe son derece önemli bir müdahale oL duğunun anlaşüacağına inanıyo- rum." Daha önce ittifakta adı geçme- yen ve partisinin örgütüne ODP'ye oy vermeleri çağnsında bulunan TDP Genel Başkanı SemaPişkin- süt'e ortak aday listesinde yer al- ması için öneride bulunulabilece- £i belirtildi. SÜLEYMAN ÇELEBt: CHP'den aday değilim tstanbul Haber Senisi - DİSK Genel Başkanı Süleyman ÇelebL taleplerinin ve kurumsal işbirliği arayışlannm CHP yönetimınden karşıhk bulmadığını belirterek "Bu seçimlerde CHP'den aday değilim" dedı. Bir basın toplantısı düzenleyen Çelebi, DlSK BaşkanlarKurulu'nun "konfederas>onun tüzüğü ve genel kurul kararlan ışıgmda, emekten yana sol bir iktidann oluşması için bu alanda var olan siyasi partilerin seçûn isbirliğine teş\ik edilmesini" kararlaştırdığını anımsatarak, bunun üzerine iktidara yakın bir sol parti ile kurumsal işbirliği arayışına girdiklerini öne sürdü. Çelebi, tt Sol içinde öne çıkan CHP've kurumsal destek vereceğhnizi, bunu da kamuo>ıına açıktayacağunızı kendilerine ilettik. DİSK ve CHP ilişkisi yeni bir olgu değildir, geçmişe dayanmaktadır. DİSK, kurulduğu günden bu yana partiler üstü bir sendikacıhk anla>ışuıda olmamışdr. Özellikle 70'li yilİardan bugüne kadar bu destek, CHP'ye ve bu misyondaki partilere verilmiştir" diyerek seçim atmosferinde de bu anlayışla davrandıklannı, Türkiye'nin geleceğinden sorumluluk duyarak hareket ettiklerini ifade etti. Çelebi, "Bu temelde ohışturduğumuz asgari talepleri CHP yönetimine ilettik. Bu talepler, CHP'nin progranu, geleneği ve ilkelerine de ters diişmemektedir. Ne var ki taleplerimiz ve kurumsal işbirliği arayışlanmız, CHP yönetiminde karşıhk buhnadL Kökeni eski yıllara dayanan DİSK ve CHP arasmdaki kurumsal işbirugi sağlanamadı" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Uzun zamandır beklediğimiz çıkış ANAP'tan geldi. Kamuoyu anketleri seçime karar veren partiler dahil Mec- lis'teki partilerin çoğunun barajın al- tında kalacağını gösteriyordu. Eğerbu tablo ile seçime gidilirse Meclis'teki partilerden yalnızca AKP'nin barajı aşma garantisi olduğu, diğerlerinin ise bir kısmının şüpheli, bir kısmının ise kesin olarak parlamento dışında ka- lacağı belli oidu. Işte bu tabloyu gören ve artık ba- rajı aşma şansı hiç kalmayan ANAP, diğer partilere ve muhtemelen yarın açıklanacak listelere tepki gösterecek olan milletvekillerine bir çağrıda bu- lunmuş oluyor: Bu çağrının anlamı şu; gelin birleşelim ve seçimin bu ko- şuilarda yapılmasına engel olalım. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Cen- giz Altunkaya'nın yaptığı açıklama- yı da dikkate alırsak ANAP seçim ya- salarının degiştirilmesinden yana. Bu en azından barajın düşürülmesi an- lamına geliyor. Seçim Ertelenebilir mi? Bu durumda ne olabilir? ANAP, şimdilik hükümetin çekilmesi taktiğiy- le işe başladı. Bu taktik, muhtemel- dir ki önümüzdeki günlerde ve saat- lerde diğer partilerfe seçim pazarlığı şeklinde sürecek. YTP lideri Ismail Cem, ANAP'a ilk destek veren kişi oldu. Bunu belki de bu yazıyı yazdığımız sırada SP lideri de izleyebilir. Hükümet düşürülürse zaten seçimin fiilen 3 Kasım tarihinde yapılması olanağı ortadan kalkar. ANAP'ın yaptığı siyasi etik açısın- dan tartışılabilir. Başbakan Bülent Ecevit'in dediği gibi, bu hükümetin düşürülmesi ekonomik ve siyasi so- nuçlar doğurabilir. Irak'a ABD mü- dahalesinin gündemde olduğu şu günlerde Türkiye'nin hükümet krizi içine düşmesi, krizi daha da büyüte- bilir. Bunlar birer gerçek; ancak bir başka gerçek daha var, kamuoyu yoklamaları bu şekilde devam eder ve bu tablo seçimiere aynen yansır- sa, seçim sonrası Türkiye yeni bir kri- zin içine daha yuvarlanabilir. Çünkü, barajı aşma garantisi şim- dilik AKP ve CHP için söz konusu. Di- yelim ki buna en fazla bir veya iki parti daha katılabilir. O zaman oyla- rın yüzde elli-altmışını alan partiler Meclis'e girecekler, oylann yüzde kır- kı en azından boşa gidecek ve bu oy- ların temsilcileri parlamentoda yer alamayacak. Bu da büyük bir temsil krizine neden olmaz mı? Bu temsil kri- zi Türkiye'deki siyaset dengelertni oiumsuz yönde etkilemez mi? • • • Bu köşede defalarca yazdık, yüzde 10 barajı Türkiye'nin şu anda bulun- duğu siyasi çeşitliliğe tamamen aykı- rı. 12 Eylül darbecilerinden miras ka- lan bu sistemin amacı, iki partili bir sıstem yaratmaktı. Ancak, onlann dü- şündüklerinin tam tersine Türkiye 12 Eylül öncesinden daha çok partiye sa- hip oldu. Bunların birçoğu da ciddi bir seçmen potansiyeline sahip durum- dalar. Mesela baraj yüzde beş olsa sekiz. dokuz civarında bir parti Mec- lis'e girebiliyor. 0 zaman çok renkli bir Meclis ortaya çıkar. Türkiye, böylece demokratik koalisyonlara yönelir, ku- tuplara çekilen bir siyasi tablo yerine daha ılımlı bir ortam oluşur. Şunu görmek gerekiyor: ANAP'ın MHP ile ilgili çıkışı, eski deyimle "za- hiri" sebeptir. Asıl sebep baraj so- runudur. Baraj, partilerin korkulu rü- yası haline geldi. Baraj aynı zaman- da seçmenlerin iradelerine ipotek ko- yacak bir özellik taşıyor. Ecevit "Bu hükümet kalsın" diyor ama ilave ediyor: "Biz bu seçime karşı olduğumuzu başından beri söy- ledik." Yani seçimin ertelenmesiyle il- gili birteklif gelirse DSP'nin neyapa- cağı tam da belli değil. Siyasi atmosfer kızışıyor. Artık her saat önemli. Her parti kendi cebin- den bir kart çıkarabilir. Bu kartlar da daha çok barajdan nasıl kurtulacağı üzerine kullanılır. Mesut Yılmaz'ın za- manlaması tam. Şimdi listeler açık- lanacak ve zaten dananın kuyruğu ko- pacak. Ondan sonra daha neler gö- rürüz bilemiyoruz. Ancak seçimin er- telenme olasılığı her zamankinden daha fazla. Bu saatte yalnızca bunu söyleyebiliyoruz. ••• HADEP, SHP, ÖDP, SDP, EMEP arasmdaki seçim ittifakında bu yazı yazıldığı sırada belli bir uzlaşma sağ- lanmış görünüyordu. DEHAP çatısı al- tında seçime katılacak olan bu par- tilerin liderleri, şimdi aday listelerıni hazırlıyorlar. Umuyoruz ve bekliyo- ruz, bu konu artık bir çözüm nokta- sına gelsin. GLOBALpOLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Beyaz Adamın Yükü Bush, Blair, Chaney vb. Irak rejiminin kolaylıkla de- ğiştirilebileceğine inanıyorlar. Irak halkı işgalci asker- lere, kendilerini bir despottan kurtardığı için sevinç- le kucak açacak, askerler hemen Saddam'ı terk ede- rek teslim olacakmış. Çünkü, ABD Irak'ı işgal edip, Saddam'ı devirip, yerine tüm Arap dünyasına örnek olacak barışsever bir demokrasi yerleştirecekmiş. Beyaz adam yine, kendi değerferini, küftürünü, kf- sacası uygarlığını azgelişmiş halklar arasında yaymak, onları da uygarlaştırmak görevini üstlenmiş. Bu "as/7 görev" 19. yüzyıldaingilizlmparatorluğu'nundu. Rud- yard Kipling in 1899 yılında yayımlanan ve ABD'yi sorumluluğunu üstlenmeye çağıran "Beyaz adamın yükü" şiirinden bu yana ABD üstlendi. Son yıllarda ABD'nin görev aşkı daha önce görülmemiş bir ateş- le yanıyor ve etrafını da yakıyor. Yük eskisinden da- ha ağır. Dün, Ingiltere gider işgal eder, uygarlaştırma projesine karşı hertürlü direnişi şiddetle kırar, halkın emeğini vetoprakları istediği gibi kullanırdı. Ama tes- lim etmek gerekir, yerel halkı da eğitır, "uygarfaştınr" örneğin, lokantada, evde, devlet dairesinde kendisi- ne hizmet ederken yalınayak, yarı çıplak ya da tuhaf elbiselerle gezmesinı yasaklar, ayakkabı, pantolon, ceket giydirir, sık sık yıkanmayı, Ingilizce konuşma- yı, çatal kaşık ve makineli tüfek kullanmayı öğretirdi. Bugün artık açık sömürgecilik ekonomik ve siyasi olarak çok verimsiz biryöntem. Nasıl, sahibinin bes- lemek zorunda olduğu kölelerin yerini, kendi kamını kendisi doyuran "özgür" işçiler aldıysa, sömürgele- rin de yerini kendi kendine bakmakla ve ülkesini kul- lanılır düzeyde tutmakla (pardon, yabancı sermaye- ye güven verecek demek istiyorum) yükümlü "bağım- sız" ülkeler aldı. Işler böyle olunca da beyaz adamın yükü ağırlaş- tı. Şimdi işgal edip sömürgeleştiremediği için, birta- raftan bu bağımsız ülkelerin ekonomik sistemlerini ken- disininkiyle uyumlu bir hale getirmesi, diğer taraftan "uygariaştınlma pnjesini" kabul edecek liderleri ik- tidara taşıyacak bir siyasi sistemi ve nihayet tüm bun- lan yeniden üretecek bir küftürel ortamı yaratması gerekiyor. Bugün "beyaz adam/nyüte/nü"üstlenen ABD, "En güçlü ekonomi, ordu ve en ileri teknoloji bende ol- duğuna göre herkesin benim ekonomik modelimi, siyasi, ahlaki değer yargılanmı ve kültürümü, kısa- cası uygahığımı, hatta dılimi benimsemesi gerek- mez mi?"; "Böyle düşünmeyenler uygarlık düşma- nı sayılmaz mı? Halklan bu uygarlık düşmanlarının elinden kurtarmak gerekmez mi?" diye düşünüyor. Dolayısıyla, ABD "bu asilgörevi" yerine getirmek için ülkeleri bombalamaya, işgal etmeye, hatta oralarda uzun yıllar kalmak gibi bir yükün altına girmeye ha- zır. Görev "as/7" ama durumu trajik ve ironi yüklü ABD, tüm bu özverilerine rağmen kendini hem trajik hem de ironi dolu bir durumda bulmaktan kurtulamı- yor. Ingiltere uygarlaştırdığı, "yan iblis, yan çocuk" vah- şilerin"(Kipling) duygularına, kendisinden nefret et- melerinepekaldırmazdı. HalbukiABD 44yıldır, Baş- kan Eisenhoovver den bu yana "Herkes niye bizden nefret ediyor" diye soruyor. ABD hem uygaüaştırmak hem de bu hizmeti sunduğundan dolayı sevilmek is- tiyor. Bu işin trajik yanı. Ikincisi, ABD'nin bu uygarlaştırma sürecinde, işbir- liği yaptığı kimı siyasi liderler daha sonra bu uygar- laştırma sürecine karşj savaş açabüiyortar. Bestenen ve uygariaştmlan ve uygarlaştırma yöntemleri öğre- tilen kargalar, nedense daha sonra gelip uygarlaştı- ran eli ısınyorfar. Hatta uygarlaştırılan ya da uygariaş- tırılmaktaolan ülkelerde en "uygarlıkkarşıtı" düşün- celer en cahiller ve vahşiler arasında değil. en çok oku- muş, hali vakti yerinde olanlar arasından çıkıyor. Bel- li ki bu uygarlaştırma sürecini, uygarlaşanlar öğren- dikçe. öğrenenlerin içinde kimileri bu uygarlığa kar- şı savaş açmaya başlıyorlar. Bu da işin ironisi. Sakın. yalnızca bu uygariaştınlma sürecinde değil, bizzat bu uygarlığın kendisinde bir sorun olmasın? Öyle ya baksanıza, en uygar ülkenin ekonomisinin, en uygar kesimleri yolsuzluklardan, dolandırıcılıklar- dan hapse düşmeye başladılar. Bu uygarlığın, en uy- gar kurumları örneğin Dünya Bankası "Böyle devam edersek dünya batacak", "Küreselleme yoksulluğu arttınyor", "En büyük yükü küreselleşenler çekiyor" gibi sonuçlar üreten raporlar yayımlamaya başladı- lar. Uygar ülkelerin aydınları, bizzat bu uygarlıktan şi- kâyetçi. Uygarlaştırıcı modeli en çok benimseyenle- rin ekonomıİeriyse eşekten düşmüş karpuza döndü- ler. Büyük fedakârlıklarla uygarlaştırılan yerlerde li- beral demokrasi, en yerli yabancı tekellerin siyaset- çi alıp satma pazarına dönüyor. Halk sokaklara dö- külmeye, "fanatikler" devlet başkanlarına suikast yapmaya, uçaklara binip, binlerce masum insanın ölümüne neden olan hunharca cinayetler işlemeye başladılar. Intihar eylemleri günlük haber oldu. Bu uygarlıkta bir iş var! Belki de 1899'da Kipling'in şiiri ABD'de yayımlan- dığında, San Fransisco Call gazetesinde çıkan bir baş- yazısının son satırfannı dikkate almak gerekiyor "Doğ- rusu şu ki, onun (beyaz adamın), reform bahanesiy- le kahverengi adamın evinialtüst etmesi, kahveren- gi adam buna başkaldırdığında da onu susturana ka- dar kamçılaması gerekmiyor." Bize gelince bizde bir sorun yok. Türkel Minibaş'ın pazartesi yazısını oku- madıysanız sakın kaçırmayın. Göreceksiniz ki bizim siyasi liderierimizin hepsi çoktan uygarlaşmış. Hep- si aynı projeyi benimsemişler. Kim seçilirse seçilsin proje aksamıyor. Bizde bir sorun yok, Allaha şükür- ier olsun! Liste pazarlığı sürüyor SP ve BBP ilke anlaşması yaptı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-SP ile BBP, 3 Kasım seçimine ortak listeyle girme konusunda H 3ke anlaşması'' yaptı. SP Genel Başkan Yar- dımcısı Mehmet Beka- roğlu dün düzenlediği ba- sın toplantısında, ittifak çalışmalannın son aşa- maya geldigini ve her şe- yin bugün netleşeceğini söyledi. Bekaroğlu, "SP listelerinde daha önce BBP'de çahşmış ada\iar olabilir. Eğer bir son da- kika durumu olnıazsa" diye konuştu. SPileBBPyöneticile- ri arasında liste pazarlığı son dakikaya kadar sür- dü. Listeler YSK'ye gön- derildikten sonra da, 14 Eylül tarihine kadar bazı adaylan çekip yerlerine yeni isimler bildirilerek değişiklik yapılabilecegi belirtildi. BBP'li adaylann, 18 Nisan'da bupartininagir- lıkla oyaldığı Sıvas, Kah- ramanmaraş ve Tokafta ilk sıralara yerleştirilme- si bekleniyor. Kapatılan RP'nin genel başkanı Necmettin Erbakan da Konya'dan bağımsız aday olma karanm parti yöne- timine bildirdi. Erba- kan'ın bugün Konya Se- çim Kurulu'na başvuru- da bulunacağı öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle