09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA JV U \j J. U M\ kulturta cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Muhiddin Sadak'ıanarkenÇoksesli müziğımizin kurumsal- laşmasına emek veren sanatçı, bir 16 Eylül'de doğdu ve 82 yıl sonra bir başka 16 Eylül'de öldü. Bu yıl onun 20. ölüm yıldönümü. Cumhuriyet tarihimizle birlikte müzik dünyamızı çağdaşlığa yön- lendiren gizli kahramanlardan biri- si de Muhiddin Sadak'tır. O, viyo- lonselciliği, oda müzıkçiliği, koro- lan, hocalığı ve Türkıyede klasik Batı müziğinın kurumsallaşması için harcadığı çabalarla müzik dün- yamtzda çok özel bir yer edinmiş- tir. îstanbul'da Cemal Reşit Rey ve Ekrem Tektaş ıle ılk trioyu kur- duklannda yıl 1924'tür. Aynı dö- nemde ilk kuvartet de. kemanlarda AJi Sezin, Ekrem Tektaş; vıyolada Goldenberg ve çelloda Muhiddin Sadak ile kurulur. Îstanbul'da ilk karma koroyu kuran da odur. Her bir koristin partisıni geceler boyun- ca üşenmeden elle yazdığı bilinir. Panltısını fark ettıği Leyla Gen- cer'i bu koronun içinden bulup çı- karması onun tarihe vurduğu bir damgadır. Cemal Reşit'egöre: "Muhiddin, doğuştan serapa müzikti. Heye- canları. feveranları, bir şeyi be- ğenmediği zaman mübalağaya kaçarak, bir eseri göklere çıkar- ması bile ne kadar güzeldi, ne ka- dar sempatikti. Kendisini anla- mayan bir kitle karşısında azap çekerdi!" Bûlent Tarcan da onun için, "İliklerine kadar müzisyen- di'; der. Önceleri bir oda müzikçisi ve ko- ro şefı olan bu sanatçıyı, sonra Cor- tot Istanbul'a geldiğinde kurulan ilk amatör senfoninin bir üyesi; ts- tanbul Filarmoni Derneği'nin 1946'daki konserlerini yöneten bir şef; tstanbul Şehir Orkestrası'nda bir solist olarak görüyoruz. Radyo- nun kurulmasıyla burada da ton- mayster olarak hizmet vermiş; 1960 yılında Aydın Gün ile Şehir Tiyat- rosu binasında tstanbul Operası'nı kurmuştur. Bundan yirmi yıl önce 16 Eylül 1982'de ölen sanatçı, ne rastlantı ki, yılın aynı gününde, 16 Eylül 1900'de dünyaya gelmış. Babası savcı olan Muhiddin Sadak' ın say- M. üzik dünyamızı çağdaşlığa yönlendiren gizli kahramanlardan biri olan Muhiddin Sadak 'ı 20 yıl önce 16 Eylül 'de yitirmiştik. Bu yılın 15 Eylül'ünde ise 3. Bach Günleri başlıyor. Ay sonuna kadar, çağın en büyük klavsen ve org yıldızlarından Hollandalı Gustav Leonhardt, Reinhard Goebelyönetiminde Musica Antiqua Köln, Chrisîian Rieger ve Louis Octavio Santos 'u dinleyeceğiz. Viyolonsel sanatçısı ve hoca Muhiddin Sadak (üstte), klavsen ustası Gustav Leonhardt (yanda). gın bir ailesi varmış. St. Joseph ve Galatasaray Lisesi'nde eğitım gör- müş. Viyolonsel çalmayı ve müzı- ği kendi kendine öğretmiş. Okulda oluşturduğu ikili ve üçlü müzik top- luluklanyla arkadaşlannı ve küçük sınıflan da müzığe karşı özendir- miş. 1922'de Istanbul'daki BatıMü- ziği Konservatuvan'nın kuruculan arasına katılmış; viyolonsel öğret- menliğinin, koro şetliğinin yanı sı- ra solfej hocalığı da yapmış. Ancak Muhiddin Sadak'ı en ünlü kılan öğ- retmenlık süreci, Galatasaray Lise- sindeki dönemidir. Nice Galatasa- raylı bugün müzik sevgısini ona borçlu olduğunu belirtir. Bugünün nice operacısı da onun konservatu- var korosundan yetişmiştir. Gustav Leonhardt Bach Günleri'nde Bu yıl Aya İrini'de üçüncüsü dü- zenlenen Bach Günleri, çok önem- li bir sanatçıyı Istanbul'a getiriyor. Çağın en büyük klavsen ve org yıl- dızlarından biri olan Hollandalı Gustav Leonhardt, 30 Eylül'de Aya îrini'de bir resital verecek. Araştırmacılığı. klavsenciliği ve şefliği ile ünlenen sanatçı, aynı za- manda çocuklara yönelik çalışma- lar da yapmış. Sayısız plaklan ara- sında çocuklara müziği sevdirmek için diziler seslendirmiş. Günü- müzde tanhi çalgılan yeniden gün- deme getirip eğitimini kurumsal- laştırmış; onları diri tutarak genç kuşaklara aşılamış. 1928 doğumlu. dev bir çınar gibi çağımızın ortasına dikilen bu sa- natçıyı tstanbul'da dinlemek büyük ayncahk olacak. Yine Hakan Erdoğan'ın pro- düksiyonu olan bu yılki Bach Gün- leri, 15 Eylül'de St.Antoine Kilise- si'nde Reinhard Goebel yöneti- mindeki Musica Antiqua Köln top- luluğu ile başlıyor; bestecınin 'Füg Sanatı' seslendirilecek. Ertesi ge- ce aynı topluluğun Aya Irini'deki konserinde Bach kadar Fasch ve Telemann gibı çağdaşlarına da yer veriliyor. Bu seçkin topluluk, başta Deutsche Gramophon olmak üzere yüzlerce plağa imza atmış. Çok ciddi. özüne bağlı ve iddialı dinletilerin yanı sıra Bach Günle- rı'ni geniş bir kitle için alımlı kıl- mak amacıyla değişik programlar ve sunumlar da düşünülmüş. Örne- ğin çağımızda Bach'ın elektronik ortamda değerlenmesıni sergile- mek üzere piyanist Mehmet Okon- şar klavyede ve dijital ortamda Bach çalacak. Aya tnni'nin bahçe- sinde, açıkhavada izlenecek bu konserde DJ parti de yer alacak. Bu kez konuk DJ, Erol Derviş gibı po- püler bir isim. Dıyeceksıniz ki, yüz- yıllar boyu kimliğıni korumuş kos- koca Bachı birkaç kişi daha tanı- sın diye ne yollara başvuruluyor! Eh, ne yapalım, popüler kültür, ye- ni buluşlara her zaman açık... 22 Eylül Pazar günkü program bütünüyle bir paket. Sabah saat 10:30'da Boğaziçi Üniversitesi kampusunun bahçesinde bir kah- valtı var. Ardından org sanatçısı Christian Rieger-ki Musiqua Antiqua Köln'ünönceki orgcusu- okuldakı Albert Long Hall bina- sının tarihı orgunda Bach ve Schumann'ın Bach üstüne yazdı- ğı fuglen çalacak. Aynı sanatçı akşam saat 19:30'da Aya tnni'de bir klavsen resıtali verecek. Bu kez mum ışıklannda ve salonun ortasına konumlanmış yeni bir or- tamda klavsen dinlenecek. Pazar gününün programı bir paket ha- linde, tek bilete kahvaltı ve iki konser dahıl. 27 ve 28 Eylül'de Brezilyalı genç kemancı Louis Octavio Santos, Bach ve çağdaş- lanndan eşhksiz keman için ya- pıtlar seslendirecek. Bach'ın şu çok ünlü Re Mınör partitası da son programa dahıl. Tek bir yaylı çalgının Aya trıni kubbesındeki tınlaması büyüleyıcidir. Ve bu yıl- ki Bach günleri Gustav Leon- hardt'ın usta parmaklanndan klavsen dinletisiyle, ayn bir büyü- leyici ortamda son bulacak. [email protected] 'Uluslararası Efes Kültür ve Sanat FestivalV gelecek yıl daha kapsamlı olarak yinelenecek Napoliten şarkılardan Mozart'a... ÖNDER KÜTAHYALI tZMİR - 6940 sayılı "Riyaseti- cumhur Senfoni Orkestrası'nın Kuruluşu Hakkında Kanun"un 14. maddesine göre orkestra haziran ayı- nın başından eylüle dek dinlence ya- par; ancak aynı maddede sanatçüann, gerektiğinde göreve çağnlabilecekle- ri belirtilmıştir. Üç ayhk sürenin uzun olduğunu, sanat kurumlarımızın hazi- ran ve eylül aylarında da etkinlik yap- ması gerektiğini her zaman savun- muştum. Bu yıl Izmir'de bazı mutlu sonuçlar aldık; işte bir yenisi: Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü ve TC Kültür Bakanlığı "Sa- nat Koordinatörü" dostumuz Nu- man Pekdemir, çahşkanlığı ve giri- şimciliği ile dikkati çeker; son olarak îzmir'de "1. Uluslararası Efes Kül- tûr ve Sanat FestivalT'nin gerçekleş- mesini sağladı. Izmir'e yayın yapan Sky TV'nin düzenlediği ve bazı sanayi kuruluşla- nnın desteklediği festival. 6 ve 7 Ey- lül tarihlerinde "Efes Antik Tiyat- ro"da yapıldı. En önemli özelliği, bi- let sahlmaması, dinletilerin halka açık olmasıydı. Basına aynlan, fakat Sky TV çalı- şanlanmn çoğunlukta olduğu otobüs- le Efes'e gittik. Festivalin başında, dinletiyle töreni birbirine kanştırma hastalığımız nüksetti. Yapılan proto- kol konuşmalarının sonu gelmeyecek gibiydi. Müzik sesle ilgili bir sanat ol- duğuna göre konuşmalardaki "İyi se- yirler, iyi eğlenceler" gibi dilekler o- nun özüyle çelişiyordır, ama şunu öğ- rendik ki, festivalin dört dinletiyi içer- mesi ve tzmir'in kurtuluş günü olan 9 Eylül'de bitmesi düşünülmüş; fakat buncası gerçekleştirilebilmiş. Gele- cek yıl daha kapsamlı olarak yinele- neceği ve gelenekleştinleceği içten- likle açıklandı. Gençlerden büyük ilgi İ2DOB soloculannın ve orkestrası- nın seslendirdiği ilk dinleti "Napoli- ten Akşamı"ydı. Soprano Arses Yıl- dızca, mezzosoprano Jaklin Çarkçı ve tenor Hakan Aysev, sevilen napo- litenlerin yanında iyi bilinen opera ve operet aryalannı da söylediler. Hakan Aysev'in dramatiklikle lirikliği kay- naştıran yorumu, Jaklin Çarkçı'nın dolgun ve etkileyici tonuyla seslen- dirdiği aryalar coşturucuydu. Arses Yıldızca'nın haziran ayında \or- ma'da sergilediği parlak başan, bu dinletıde sunduğu napolitenlere ve ar- yalara da yansımıştı; keyifle dınledık. Fahrettin Kerimovun yönettiğı opera orkestrası, J. Strauss'un "Ya- rasa" opereti üvertüründe biraz dağı- nıktı; fakat Lehar'm "Çingene Ba- ron" üvertürünü, Bizet'nin Car- men'inden "Antrak"ı, Bernstein'ın "Batı Yakasının Hikâyesi"nden Pot- pun'yi güzel çaldı. Yaptığı eşlik de iyidi. Dinleti sırasında, yakınımızdaki gençler fısıltüı söyleşilerini kesmeye razı olmadılar; ama tiyatroyu doldu- ran kalabahk müziğe büyük ilgi gös- teriyor, yapıtlan coşkuyla alkışlıyor- du. Sadece J. Brahms'ın Macar Danslan'ndan No. 1,5 ve 6 seslen- dirilirken, bazı konuklar el çırpmaya kalkıştı. Macar müziğinin özellikleri- ni yansıtan esnek tempolu yorumda böyle bir şey olamazdı. Şef bir işaret yaptı ve eller sustu. Festival Ege'ye ışık saçacak İkinci dinleti "Mozart Akşa- mı"ydı. Yine Kerimov'un yönettiği Opera Orkestrası, bestecinin "Saray- dan Kız Kaçırma'" \e "Figaro'nun Düğünü" operalanndan üvertürleri, K. V 550 No. 40 sol minör senfoniyi çaldı. Solocu olarak katılan değerli kemancı Tayfun Bozok da K. V 219 No. 5 la majör konçertoyu ("Türk Konçertosu") seslendirdi. Dinletilerin "Efes Antik Tiyat- ro"da verilmesi, festivalin Torbalı, Selçuk, Kuşadası gibi merkezlere de seslenmesi demektir; ancak Efes'e u- laşmanın güçlüğü ve bu etkinliğin hal- ka yönelik oluşu göz önünde bulun- durularak gelecek yılki dinletiler Iz- mır ile Efes arasında paylaştınlmalı- dır. Bu umutla, Ege'ye ışık saçacak olan yeni festivale emek verenleri \e de*tekleyenleri candan kutlanm. ENKLÎ AÇILIŞ 25 EYLÜL'DE YAPILACAK 12.Akbank Caz Festivali'ne de ev sahipliği yapacak olan Babylon'un mimari tasanmı, ses ve ışık sistemleri tümüyle yenilendi. Yeniyüzüyle BabylonKültür Servisi - Îstanbul'da mü- ziğin ve sanatın alternatif merkez- lerinden biri haline gelen Babylon. 25 Eylül'de yeni sezona merhaba diyor. Mekân içinde daha keyifli müzik dinlenebilmesi için yeniden düzenlenen mimari tasanm, ses sis- temindeki yenilikler ve ışık sistemi- nın tamamen yenilenmesiyle ger- çekleştırilen iyileştirme çalışmala- n sebebiyle yaz sezonunda ıki ay süre ile tadilata giren Babylon. 25 Eylül Çarşamba akşamı kapılarmı saat 22.00de Juke-Box Special Guest 'DJ Nicola Conte'ıle yeni- den açıyor. Bu sezon da festivallere kapısını açacak olan Babylon, 12. Akbank Caz Festivali konserlerine de e\ sa- hipliği yapacak. Festivalin Babylon konuklan arasında Patricia Bar- ber, Cleveland VVatkiss & The So- urce, New Cool CoUective, Jimi Tenor Band, Coscia & Travesi Duo, Arto Lindsay Group, ICP Orchestra, Timuçin Şahin Trio, Ernst Reiseger ve Şenol Küçük- yıldırım yer alıyor. Fujifilm Music Week-Ends kap- samında Rio De Janeiro'dan Azy- muth, Mavi Müzik gecelerinde Düseldorftan Mouse on Mars. Garanti Caz Yeşili konserlerinde New York'tan Eddie Palmieri, John Surman & Jack De Jonet- te. The Birifish Council sponsor- luğunda Londra'dan Jah VVoob- le & Deep Space Babylon'da önü- müzdeki aylarda sahne alacak sa- natçılardan bazılan, Mavi Jeans sponsorluğunda ger- çekleştirilen Mavi Müzik konserle- rinin eylül ayı konuğu ise îsviç- re'den Mich Gerber. Klasik müzik eğitimli kontrbas sanatçısı Gerber, klasik müzik eğitimi ve avant-gar- de deneyimleri ıle klasik ve çağdaş arasında bir dil yaratarak kendi sa- nat anlayışını oluşturuyor. Enstrü- manının etrafında dans ederek yap- tığı bedensel oyunlar, 200 yıllık kontrbasına kendi kimliği olan bir partner gibi da\Tanan Mich'in kon- serlerine teatral bir hava katıyor. GÜZELİNARDINDA BERTAN ONARAN Sanat ve Savaş Fransızlann sanat kanalı Mezzo bir süre önce çarpıcı bir izlence daha yayımladı: "Burada Öyle Çok Yetenek Var ki!" Israil Filarmoni Orkestrası, Zubin Mehta, Dani- el Barenboim gibi ünlü yönetmenlerin yönetimin- de, birçok yorumcuya eşlik etti. Hem yönetmenlerin, hem yorumcuların ortak özelliği, Musaya inanan insanlar olmalanydı. Isaac Stern'den Itzhak Perlman'a. Naksih Vengerov'a dek, çağımızın en usta, en tanınmış adlan. Tek başlarına, ikili, üçlü pek çok besteyi yorum- ladılar; tadına doyulmaz bir şölen. Hepsi adına sözcülüğü Isaac Stern'e bırakmış- lardı. Isaac Stern, sanırım 1997'de çekilmiş fîlmde, ar- tık tam anlamıyla bir bilge: Ak saçlarıyla, güler yü- züyle. Kendimi bildim bileli dinliyorum onun usta yo- rumlarını. Sanırım yine kendileri gibi Musa'ya inananların oluşturduğu kalabalığa seslenirken müthış alçak- gönüllü: "Sizlere verdiğimizın kat kat fazlasını biz sizden alıyoruz" dıyordu. Belli ki, yüzlerce, binlerce yıldır topraksız, yurt- suz bırakılmış bir halkın haklı özlemlerini dile geti- riyordu: Sonunda bir toprakları, dahası güçlü bir devletleri olmuştu. Ama onu dinlerken de yakalanna kırmızı çiçek- ler oturtulmuş öbür yorumculan tadarken de ağzı- mın içinde bir burukluk vardr. Musa'ya inananların, çok yanlış bir yaklaşımla yalnız kendilerinin kutsal toprakları saydıklan yerde, en az onlar kadar hak ve geçmış sahibı iki ınsan topluluğu daha yaşıyor; Isa'ya ınananlarla Muhammed'in ardından giden- ler. Isa'ya inananlara nasıl yaklaştıklarını, neler edip etmediklerini ayrıntısıyla bilmiyorum; ama Muham- med'e inananlara neler ettıklerini ben de, kendile- ri de her gün, her saat görüyoruz. Evet, bir insanın belıne patlayıcı dolayıp kendini de, o sırada yakınında bulunanlan da havaya uçur- ması insana yakışmayan, acımasız bir davranış. Ama o topraklarda en az sizin kadar hakkı ve geçmişi bulunan bir halka devletiniz kurulana dek sizın çektığiniz acıları unutup, hâlâ kendi devletle- rini kurma hakkını tanımamak; bırakın tanımayı bü- tün ateşli silahlarla karşı çıkmak, yardım etmemek insanlığa çök mu yakışıyor? Üstelik o insanlar şu an dindaşınız değil, ama ke- sinlikte yurttaşınız, belki kandaşınız! Ve üç dıne göre de Yaradan tek. Dinleti sırasında Isaac Stern ya da Zubin Mehta bunu dile getiremezdi belki; ama öncesinde, son- rasında, bütün iletişim araçlannda bunu söze ve ey- leme dökme olanağı vardı; hiçbirinde okuyup din- lemedim. Ancak aradan -dinleti, aklımda kaldığı gibi 1997'de gerçekleştirilmiş- tam 5 yıl geçtikten son- ra, Danıel Barenboim beklediğimeyakın birgirişim- de bulunmuş. Bunun haberini Cumhuriyet'in 28 Ağustos tarih- li sayısında, yazımın altında okudum; "Daniel Barenboim yönetimindeki genç Arap ve israilli müzikçilerden oluşan orkestra, 1 Ekim'de Staatsoper Operası'nda bir dinleti verecekmiş. Or- kestra, dinletıde, Beettıoven'in 5. Senfonisi'ni ça- lacakmış. 1999 yılında kurulmuş orkestraya katıla- bilmek için Ortadoğu sorununa savaşarak çözüm bulunamayacağına inanmak gerekiyormuş. Baren- boim, müzikçi ve ekin insanı olarak, siyasetçileri beklemek yenne, bir an önce eyleme geçilmesini istiyormuş." Bu amaçla, geçen yıl önemli bir tabuyu yıkmış. 2. Dünya Savaşı'ndan ben Israil'de çalınması ya- sak olan Hitler'in çok sevdiği ünlü Richard Wag- ner'ın yapıtlan yorumlanmış. Böylece Barenboim, tek başına, özlediğim yol- da adım atmış. Bunu okuyunca öyle sevindim ki; çünkü bütün siyasal erklere boyun eğen yorumcular karnıma bı- çak sokuyor. Günün birinde her alanda yorumladıkları yapıt- lara denk insanlarla bir arada yaşama umuduyla. Slyvester Stallone Taxi 3'te • Kültür Servisi - Fransa'nın önemli sinema etkinliklerinden Deauville Film Festivali'ne katılan Slyvester Stallone, Luc Besson'ın kült yapımlar arasında kabul edilen 'Taxi' adlı filminin üçüncüsünde, yönetmenin isteği üzerine küçük bir rolde oynarak yer aldığını açıkladı. Stallone, Amerikan yapımı filmlerin Avrupa'da tanıtılmasında etkin olan ve 8 Eylül'de sona eren festivale, son filmi Avenging Angelo'nun gösterimi nedeniyle katıldı. 'Taxi 3'ün birkaç ay içinde gösterime girmesi bekleniyor. BUGUN • YEŞİLÇAM SİNEMASI'nda 'Yümaz Güney Anma Haftasf kapsammda 14.00, 16.00, 18.00 ve 20.00'de 'Duvar' adlı fihnin gösterimi. (0 212 293 68 00) • NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 'Yümaz Güney Anma Haftasf kapsammda 18.30'da 'Zavallılar' adlı filmin gösterimi. (0 212 245 04 81) • FOTOTREK'te 19.30'da lzzet Keribar'ın 'Fotoğraf ve Müzik' adlı dia gösterisi. (0 212 251 90 14) • BEKSAV'da 15.00'te 'Aziz Michele'nin Horozu', 17.00'de 'Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası' ve 19.00'da 'Gerizekâlılar' adlı filmlerin gösterimi. (0 216 349 91 55) • BAŞKA KtXTÜREVt'nde 19.30'da Alejandro Gonzales Inarritu'nun yönetmenliğüıi yaptığı 'Paramparça'. (0 212 249 12 84) • BEYOĞLU StNEMASI'nda Yaz ŞenUği Son - 2002, Ferruh Doğan Anısına' kapsamında 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00'de 'Kayıp Otoban.' (0 212 251 32 40) • İŞ SANAT'ta 'Sinema ŞenUği' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'da 'Tarafsız Bölge.' (0 212 316 10 83)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle