Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA
+
CUMHURİYET 11 EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA
2 OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Soruntu Duzeltme
İSTANBUL Anakent Belediyesi büyük cadde ve
neydanlardaki binalann yüzlerini düzeltmek için kol-
ları sıvadı. Enleri boylan ve renkleri zaten birbirini
tjtmayan, sıvalan dökülmüş perışan yapılara alçı
ve boyayla çekıdüzen vermek, o güzelim kentin çir-
knleşmesini elbet. ancak bir ölçüde önleyecektir.
Ama, yine de hiç yoktan i/i, mutlaka yapılması
gereken bir işti bu.
Boylece, Istanbul'daki yerel yönetim su, ulaşım
ve temizlikteki başarılarına bir yenisinı daha ekle-
rriş olacak, Öbür partiler itiraf etmelidırier ki Tür-
kye'nın bu en büyük kentine hizmet bakımından
değişik adlar altında da olsa "Refah Partisi ahfa-
d" hepsinı bir hayli gende bırakmıştır.
Belediyecilikte estetiğe el atmak, belki de ya-
pılacakların en zorudur b u ülkede. Genellikle,
işlerin en sona bırakılacak olanı sayılır estetik; be-
cerikli çirkinlik önegeçer. Oysa, bütün girişimlerin
estetik kaygısıyla yapılması, estetiğın özle bütün-
leşmesi gerekir.
Bu açıdan, Ankara'nın Vedat Dalokay'ı gibi unu-
tulmaz örnekler de gelip geçti, ama çok az. Şim-
di. cephe ve pencerelerı kirleten yazılardan başla-
yıp cadde ve meydanlann dış görüntüsüyle bu ko-
nuya girilmesine sevinmek gerek.
Zaten, görüntü, büyük ölçüde "iç"ln dışa vuru-
şudur. Dış görüntüye el atmak, biraz ters yoldan
içi düzeltmenin de bir yolu sayılabilir. Dışı güzel-
leştirilmış binanın içinde çirkin işlerin dönmesi, da-
ha zorlaşmasa bile belkı daha göze batıcı ve vic-
danları daha rahatsız edici olabilir.
Söylendiğine göre, anakent belediyesınin bu
son atılımı Istanbul'u "dünya kentı" yapma
amacını gütmekteymiş. Böylesine iri laf, kampan-
yanın adı olan "Evımiz Kadar Güzel Istanbul" gibı
anlamlı bir sloganlaters düşmüyormu? Üstelik, bi-
nalann dış cepneleriyle ilgili sloganın ev ıçterine ses-
lenir biryanı da var: Içı çirkin evin dışı ne kadar gü-
zelleşebılir? Daha doğrusu, evlerımizin içı dışı gü-
zel değilse, kentlerin sokakları, caddeleri, mey-
danları güzel olabilir mi?
Geçmişte "Türkiye dünya devletidir" diyerek
uluslararası arenalarda palavralar atmış birılerinin
kendi ülkelerı, hatta kendi partileri içinde ne gibi
çirkinliklere sürüklendikleri görülmedi mi?
^ u günde, Amerika'dakı "11 Eylül" olaylarını
^Janımsarken Türk siyaset sahnesinin haline ba-
kln: Politikacıların kendi elleriyle yarattıkları yıkım
New York'takinden daha mı az düşündürücüdür?
Iki aydır öyle bir görüntü ki ülke siyasetınin içınde-
ki ve özündeki bütün çapsızlıklan, tutarsızlıkları, ha-
inlikleri ve kaypaklıkları, tozduman bulutlan arasın-
dan ardı ardına gözler önüne sermekte.
New York görüntüsü ancak bir saat sürmüştü;
bızimki sürüyor ve sürecek.
Almanya'da 1932 Seçimleri...
lki numaralı Nazi lideri Göring, savaş suçlusu olarak
yargılanacağını anlayınca şöyle der: "Biz, halka gerçeği
söylemiştik. Sadece iktidara gelene kadar demokratik
yollara başvuracaktık..."
•• ••
Prof. Dr. Vural ULKU Mersin Üniversitesi
ERGUVAN KENTİ
Troya'nın Öyküsü
Iskender Azatoğlu, bu yaprtında
Kaz Dağı'nın dününü, bugününü,
tarihsel ve mitolojik uzun bir
öykü olarak sunuyor.
idaköy Çiftlikevi Yayını
Tel: 0266 -387 34 02
B
undan 70 yü önce, 1932
yılında Almanya'da ild
seçim yapıldı, hem de
31 Temmuz'da ve 6 Ka-
sım'da olmak üzere,
yaklaşık üç ay arayla. Aslında da-
ha 14 Eylül 1930'da da halk sandı-
ğa çağnlmış ve yeni •'Rekhstag"
(parlamento) seçihnişti, fakat seçim-
ler çözüm getirmemişti. Olke bu-
nalımlar içindeydi. Versaifles Banş
Antlaşmasının. kanlı bir iç sava-
şın. tarihte eşi görülmemiş bir enf-
lasyonun sarsıntılan daha geçme-
den, 1929 büyük bunalımı (krizi)
ekonomiyi vurmuş, orta sınıf eri-
miş, işsiz sayısı 6 milyonu bulmuş-
tu.
Siyasal partiler sorunlara çözüm
bulamıyor. sadece bırbirleriyle bo-
ğuşuyordu. Halkta partilere ve si-
yasetçılere karşı tam bir güvensiz-
Hk, hatta nefrel egemendi. Dış po-
litikada. bütün ülkelerin Alman-
ya'ya komplo kurduğu, ülkeyi par-
çalamak istediği inancının yaygın-
laşması. en aşın milliyetçi (şoven)
duygulan harekete geçirirken sanat
ve kültür dünyası ıle ilgili haberler.
basınm bir bölümünce "sefahat,
ppiaklık, ahlaksızbk, azgmhk" ola-
rak işleniyor, işsiz ve yoksul ke-
simlerle tutucular kışkırtılıyordu.
1920'lerin başında adını duyuran,
önce kimsenin önemsemediği bir
partı. "NasyonalSosyafct Ahnan İş-
çi Partisi*, bu ortamdan en çok ka-
zanç sağlayan partiydi; Naziler kit-
le psikolojisinden çok iyi yararla-
nıyor ve çok iyi örgütleniyordu.
Gerçi 9 Kasım 1923'te Münih'te,
bu partinin lideri AdotfHhler "adm-
da birisi" bir darbe gırişiminde bu-
lunmuştu. ama girişim polisin el
koyması. bir iki el ateş ve birkaç ki-
şinin vunılması ile hemen sona er-
miş, darbeciler sağcı ve vatansever
olduklanndan, iş örtbas edilmişti.
Adını bu olayla duyuran Adolf Hit-
ler, birkaç ay bir kalede kalmaya
mahkûm edilmiş, o da bu dinlen-
me zamanını "Mein Kampf"
("Kavgam") adlı, o sırada kimse-
nin okumadığı bir "eser" yazarak
değerlendirmişti.
Hitter, yeniden sh asete başladı-
ğmda, kalede kaküğı sürede değtş-
tiğuıi, arük iktidara kanlı değil, de-
mokratik yollardan geimek istedi-
ğini sövlüyor, hatta bu konuda ya-
zdı belge veriyor ve ona inananla-
rm sayısı htda artıyordu. Gerçı söy-
lediklennde önemsız bir aynntı var-
dı, u
sadeceiktidara gelenekadar de-
mokrasi kurallanna uyacağmı"
söylüyordu, ama kımse bunu o ka-
dar önemsemiyordu: adamın de-
ğiştiğini söylemesi yeterli sayılı-
yordu.
Herşeyekarşın 1920'liyıllarNa-
zilere iktidar yolunu açmadı. An-
cak yapılan seçimlerde hiçbir par-
ti çoğunluk sağlayamıyordu. Bu
yüzden sürekli olarak ve her biri
kendısinden öncekınden zayıf ko-
alisyon hükümetlen kuruluyor, bun-
lar da üçer dörder ay içinde de\Tİ-
liyordu. Her seçimde güçlenen tek
parti Nazileıdi. Varoşlardaki eğitim-
siz-külrürsüz yığınlarda "Bir de
bunlan deneyeöm" sloganı, büyük
yankı buluyordu. Çünkü "bunhr",
onlara istediklen her şeyi verecek-
ti ya da sınırsız \e soyut vaatlerden
insanlar bunu anlıyordu. Nazilerin
seçim vaatleri arasında, kamu ku-
rumlannda, özellikle üniversiteler-
de Yahudilerle solculan temizle-
yip o kadrolara işsizleri yerleştir-
mek, herkese iş bulmak, herkesi
iki anahtarla e\ ve otomobil sahi-
bi yapmak, bütün çalışanlan ge-
milerle tatile çıkarmak vb. şeyler
vardı.
14 Eylül 1930 seçimlerinden Na-
ziler yüzde 18.3 oyla ikinci parti ola-
rak çıktılar. En güçlü parti SPD
(Sosyal Demokratlar) oylann yüz-
de 24.5"inialabilmiş, Komünistler
yüzde 13'te kalmıştı. Bunun ya-
nında bir sürü harfli neredeyse tek
kişilik onlarca "sol" parti vardı.
Bunlar hem birbirleriyle uğraşıyor
hem de kendi içlerinde fraksiyon-
lara, hiziplere bölünüyordu; bazı
aşın sol gruplar, kendi aralannda
uzlaşma yerine. rejimi yıkmak için
Nazilerle işbirliğini bile tercih edi-
yordu. Aralannda hiçbir fark bulun-
mayan partilerin "Bder"leri, "Ufak
oJsun, benim olsun* düşüncesi ile
başkalan ile değil işbirliğini. görüş-
meyi bile kabul etmiyordu.
Sorunlara çözüm üretemeyen Al-
man Meclisi. sonunda 31 Temmuz
1932'deerken seçimyapümasını ka-
bul etti; bu seçimle ülkenin önü
açılacak. dış borçlara ve işsizliğe ça-
re bulacak bir yönetim işbaşına ge-
lecekti. Bazılan, istikrarL birhükü-
met kurulması için. seçımlerden
önce Seçim Yasasf nda değişiklik
yapılmasını istıyordu; ama buna
zaman bulunamamıştı.
1932'de yapılan ilk seçim, ne is-
tıkrar sağladı ne de dağınıkhğı or-
tadan kaldırdı: ancak Naziler oyla-
nn yüzde 37.4'ünü alarak en güç-
lü parti oldu. Bu durumda hemen
yenı bir seçim gerektiğı anlaşıldı.
Yüzde 5-10 oy oranlı partiler bir hü-
kümet kuramayınca. rahatsızlık da-
ha da arttı. Nazileri durdurmak,
ona karşı bir demokratik set oluş-
turmak için çabalar da göstenldi.
Fakat solun temsilcileri, "demok-
ratiksoJ". "soldemokrasi," "sosyal
demokrasi". "sos>alist demokra-
si" vb. kavramlar üzerinde sonu
gelmez akademik tartışmalar dı-
şında hiçbir sonuca ulaşamdı. Mer-
kez sağda da bütün particıkler bir-
biriyle kavgalıydı. Yine de toplum-
da bazı kesimler. tehlıke karşısın-
da silkinmişlerdi ve "zorunlu ola-
rak'' yapılan 6 Kasım 1932 seçim-
lennde Nazilerin oy oranının yüz-
de 33.1 'e düşmesini sağladılar. Bu-
na karşılık diğer bütün "büvük*'
partilerin oy oranlan \iizde 8.8 ile
20.4 arasında oynuyordu; onlarca
küçük sol parti ise oylann toplam
yüzde 5.8'ini almıştı.
Yeniden pazarlıklar yapıldı. ama
birtürlü hükümet kurulamıyor, ül-
ke karamameler ile yönetiliyordu.
3 Arahk 1932'de başbakanlı'ğa ge-
tirilen General von Schkicherde ba-
şanlı olamayınca. aşırı sağcı bir
başka partinin desteğini alan Adolf
Hitler. 30 Ocak 1933'te Cumhur-
başkanı FOndenburgtarafindan baş-
bakanlığa atandı.
Kamuovaı. Nazilerin iktıdannı
normal karşılayacak biçimde hazu--
lanmıştı. Yaygın inanç şöyleydı:
"Madem demokrasi var, seçmen
iradesine sa>gı göstermek gerekir.
Bir kere de bu parti)e bir şanş ve-
reGm. Adanı zaten değiştiğini söy-
lüyor. Hem bu ülkede yasalar var,
kıınımlar \ar, hele hefcordu \ar. Ay-
nca on iki kişiden ibaret hükümet-
te sadece üç Naa yer ab>or: Hitler,
Göring. birde îçişleri Bakanı FricL
Onlar da asla olumsuz bir şey >a-
pamaz. on ikide üç kişiler. Hem za-
ten üç a> içinde bunlar da başan-
sı/ olur ve çekilirler. O zaman yeni
seçimlere gklilir. halk da bunlan
görmüş olur ve bu iş biter."
Işler gerçekten bir ay içinde bit-
ti ama başka biçimde. 27 Şubat
1933"te Reıchstag (Meclis) binası
yandı. Daha o akşam, bu saldınnın
komünistlerin marifeti olduğu ilan
edildi ve hemen ertesi gün, 28 Şu-
bat 1933 te "Halkı ve Devleti Ko-
ruma Kararnamesi" olağanüstü
yetki yasası çıkanldı. Anayasada-
kı bütün haklarkaldınldı, sayısız suç
için ölüm cezası getinldi. Bir iki gün
içinde bütün Satan hainkri" top-
landı, bir ıki hafta içinde her kent-
te toplama kamplan kuruldu. llk te-
mizleme dalgasında öldürülmemiş.
"kaçarkenMinılmamış" \ eya yurt-
dışına kaçamamış bütün parti li-
derleri, her renkten solcular, libe-
raller, muhalifler. Yahudiler, "mil-
li örf ve âdetlere uyma>an" insan-
lar bu kamplara tıkıldılar. "lider-
ler"in çoğu. o kamplarda enseleri-
ne birer kurşun sıkılarak veya ağır
işkencelerle öldürüldü.
Ortalık bıraz temizlendikten, "hu-
zur vedüzen" sağlandıktan(!) son-
ra, N'aziler 5 Mart 1933'te son bir
göstermelik seçim daha yaptılar ve
bu son seçimde oylann 43.9'unu al-
dılar. Propaganda Bakanı Goeb-
bels, günlüğüne not düştü o gün:
"Savıların ne önemi var? Deviette
efendiler arnk bmL'." Totaliter bir
rejim için mutlak çoğunluk gerek-
miyordu.
Almanya yıkıldığında 1945 Ma-
yısı'nda ailesi ile birlikte Amerikan
kuvvetlerine teslim olan, rejimin 2
numaralı adamı Göring, mahke-
meye çıkanlacağını duyunca bü-
yük tepki gösterdi.
Nürnberg Savaş Suçlan Mahke-
mesi'nde Amerikalı başsavcının
"demokrasiyi insan haklarm çiğ-
neme.insanhk dışı bir rejim kurma"
suçlamalanna bağırarak şö\le kar-
şılık verdi: "Biz halka gerçeği söy-
lemiştik, sadeceiktidara gelene ka-
dar demokratik yollara başvura-
cağımızı açıklamıştık. Halk bizi bi-
lerek seçti, bizi istedi. Bizi jargıto-
yamazsuuz!"
Işte böyle. Fakat bu anlatılanla-
nn bizım ülktemizle herhangi bir
ilgisi, ilişkisi olabilir mi ki!..
Partilere Hazine Yardımı Yapılması...
NURAN HAZAN (ÖZTÜRK)
Üe
gazetemiz eski çalışanlanndan
SERHAN HAZAN
Evlendiler.
Mutluluklar dileriz.
7Evlül2002ERDEK
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
J
Siyasal partilerimize Hazine'den trilyonlarca lira yardımlar
yapıldıkça, kamuoyunun nasıl içinin yandığını ve yüreklerinin jiletle
kesilir gibi acıdığını gördüğümüz ve yaşadığımız için bu yazıyı
yazmak gereğini duyduk.
Av. Turgut tNAL
S
iyasal partilere Ha-
zine yardımı, siyasal
yaşamımıza ilk kez
1984 yılında 3032 sayılı
yasayla girmiştir. Bu ya-
sayla siyasetin, siyasal par-
tilerin parasal konularda
şuna buna muhtaç olma-
malan hedeflenmişür. Par-
tilerin paranın tutsağı du-
rumuna gelerek siyasetin
kirlenmesinin önlenmesi
ve siyasetçinin çalışmala-
nnda ulusal istenci rahat-
ça, ödünsüz sürdürmesı
düşünülmüştür.
Bu yasa ne kadar hede-
fme varmıştır, siyasal ya-
şamımıza ne kadar katkı-
da bulunmuştur, siyasetçi
ve siyasal partiler para kar-
şısında kendilerini ne ka-
r
Eski televizyonunu* yerene
%50r
ye varan indirimler!
Aynca tüm Telefunkenler 13 aya varan taksit seçenekleriyle.
Damşma Mertezi
www.tdahjnkaiLconı.tr bonuscardcıvesiDlR'
Aynntılı oılgı ıçın
Bcretsız telefonumuz: I
M00 2H4I2?
B O S C H Y E T K I L I S A T I C I L A R I ' N D A .
Sizeö»!
ımkAnlar
buradaf
*Kampanya, çalışır durumdaki her marka ve model eski televtzyonlar için geçeıitdir.
TELEFUNKEN
o^koruyabilnıişleraır, bu-
nu bilmemiz, kestirmemiz
olanaklı değildir. Ancak
siyasetin etrafıru çeviren
kara ve kirli paranın ne
yüksek rakamlarla cirit at-
tığı ve ne büyük oyunlar
çevrildigi. kamuoyunun ve
halkımızın gözünden ar-
tık hiç kaçmamaktadır. O
zaman bu yasanın derde
deva olmak işlevi ciddi şe-
kilde tartışılır duruma gel-
miştir. Bir bakıma bu ya-
sanın çıkış amacındaki iş-
levini yitirdiği de söylene-
bilir.
Siyasal partilere Hazine
yardımı için getirilen hü-
kümlerin başmda; Yüksek
Seçün Kurulu'nca son mil-
letvekilı genel seçimleri-
ne kaülma hakkı tanınan ve
Seçim Kanunu'nun siyasal
partilerde aradığı. seçim-
lerde genel barajı aşmış
bulunan siyasal partilere
her yıl Hazine'den öden-
mek üzere ödenek aynla-
cağına dair hüküm bulun-
maktadır. Yasanın bir baş-
ka hükmünde, siyasal par-
tilerin almış olduğu oyla-
nn oranına göre ödemenin
^apılacağı bildirilmiştir.
Ödemelerin, genel bütçe-
nin yürürlüğe girmesini ta-
kiben on gün içinde ta-
mamlanması zaruretim ge-
tirmıştir. Yasa bu yardımın
takdire, süresinin uzatıl-
masına hiçbir şekilde im-
kân verilemeyeceğini orta-
ya koymuşrur. Yine yasa,
bu yardımın genel seçim-
lerde toplam geçerli oyla-
nn yüzde 7'den fazlasmı
alan siyasal partilere de ya-
pılacağına dair hüküm ge-
tirmiştir. Aynı yasada, her
yıl yapılacak yardımm ta-
banını da artan düzeyde
belirleyen hükümler bu-
lunmaktadır. Böylece ya-
sanın canlı ve güncel kal-
ması, yardımın ciddi ra-
kamlarda sürmesi sağlan-
mışnr. Aynca, milletveki-
li genel seçimlerinde yapı-
lacak yardımın üç katı art-
nnlacağı, yerel idareler ge-
nel seçimleri sırasında bu
yardımın iki katı olacağı-
na dair hükümler konmuş-
tur. Yardımın, hükümetin
ve iktidar partilerinin elin-
de ojoıncak ve kalkan ola-
rak kullanılmasını önle-
mek için yasa, yardımm
Yüksek Seçim Kurulu'nun
seçim takvimine dair kara-
nnın ilan edilmesinden iti-
baren on gün içerisinde ke-
sinlikle yapılacağını açık-
lamıştır.
Şimdi, günümüzde üç
milletvekilini bulunduran
siyasi partilerden tutun,
dün kurulup da kısa za-
manda örgütünü tamam-
layan ve yasanın gerirdiği
öbür koşullan taşıyan siya-
sal partilerimize Hazi-
ne'den -trüyonlarca Bra",
yardımlar yapıldıkça, ka-
muoyunun nasıl içinin yan-
dığını ve yüreklerinin ji-
letle kesilir gibi acıdığrnı
gördüğümüz ve yaşadığı-
mız için bu yazıyı yazmak
gereğini duyduk.
Hak edilmeyen
trüyonlar
Bu yasa devam etmeli
midir etmemeli midir, so-
rusuna hemen yanıt ver-
mek istemiyoruz. Yine bu
yasaya benzerve aynı ama-
cı taşıyan yasaların Batı
dünyasında varlığını ve
yokluğunu, arada bulunan
farklan, yaşanan adalet-
sizlikleri burada inceleme
konusu yapmıyoruz. Bu
bilimsel çalışmalan üni-
versitelerimize ve siyaset
bilimcilerimize bırakmak
isteriz. Ama halkımız bu
paralann nasıl savruldu-
ğunu biliyor ve üzülüyor.
Siyasal Partiler Yasa-
sı'nın saydığı gelirlerin top-
lanması halinde, siyasal
partilerin böyle bir yasanın
getirdiği devlet olanaklan-
na gereksinim duymaksı-
zm işlevlerinin yerine ge-
tirilebileceği düşüncesinde-
yiz. Çünkü Siyasal Parti-
ler Yasası, getirdiği hü-
kümlerde saydığı gibi üye-
lerden alınacak giriş öden-
tisi, üyelik ödentileri, par-
ti milletvekillerinden ahna-
cak milletvekili ödentisi,
milletvekilliği, belediye
başkanlığı, belediye mec-
lis üyeliği. il genel mecli-
si üyeliği, aday adaylann-
dan alınacak özel ödenti-
ler, parti bayrağı, flaması,
rotezi, benzeri rumuzlann
satışından sağlanacak ge-
lirler, parti yayınlannın sa-
tış bedelleri, üye kimlik
kartlan ve parti defter, mak-
buz ve kâğıtlaruun sağla-
dığı gelirler. partice dü-
zenlenecek konser, balo,
eğlence ve geziler, parti
mal varlığından elde edi-
len gelirler, bağışlarla ge-
lir toplama yolu ciddi ola-
rak disipline ahnırsa, dev-
letin trifyonlarca lira Hazi-
ne yarcumını partilere ver-
mesine gerek kalmayacak-
ur. Ama, sen oy toplamak
için giriş ödentisi almaz,
aylık ve yıllık ödentileri
toplamaz, hiçbir sosyal et-
kinlik yapmaz, gelir geti-
rici hiçbir çalışma içeri-
sinde bulunmaz ve geliri-
ni çantada keklık devlet
yardımıyla, aynca kara ve
kirli paralarla işini döndü-
rürsen o zaman sana yapı-
lan Hazine yardımı yüre-
ğinüzi sızlanrve sızlatacak-
tır. Bu, halkı üzücü trilyon-
luk tutarlar azaltıhnalıdır.
Yasa. siyasal partilerin
hemen hemen bütün gelir-
lerini harçtan, resimden,
vergiden muaf kıhnıştır.
Bu dahi başlı başına bir
avantajdır. Siyasal partile-
rin denetimi Anayasa Mah-
kemesi'nce e\Tak üzerin-
de yapılmakta, buna dair
çeşitli hükümler bulun-
maktadır. Ama Siyasal Par-
tiler Yasası bir gün mutla-
ka değiştirilirken Anayasa
Mahkemesi'nin siyasal
partileri denetleme görevi
de bu mahkemeden alına-
cak, asıl görevi denetleme
mahkemesi olan Sayıştay'a
verilecektir.
PENCERE
Terazinin Duyarlığı?..
20 Temmuz 2002 günü bu köşede yayımlanan
yazı şöyle başlıyordu:
"Murat Demirel önümüzdeki çarşamba günü
Istanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruş-
maya çıkarılıyor...
Kim bu Murat Demirel?..
önemi yokl..
Bir sanıktır."
Bugün yazıya aynı sdzcüklerle başlıyorum; ara-
dan bir buçuk ay geçti; Murat Demirel -tutuklu- ya-
rın (12 Eylül) duruşmaya çıkanlacak...
•
• Sanık 28 Eylül 2000'de Ankara'da DGM'ce
gözaltınaalınmış...
• 6 Ekim'de tutuklanmış...
• 5 Mayıs 2001 'de Ankara'dan Istanbul'a Kar-
tal Cezaevi'ne gönderilmiş..
• 31 Mayıs 2001 'de (8 ay sonra) ilk kez yargıç
karşısınaçıkarılmış..
Sonra ne olmuş?..
• 1 Mart 2002'de (sanık tutuklandıktan yaklaşık
1.5 yıl sonra) mahkeme görevsizlik kararıyla dava
dosyasını Istanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkeme-
si'ne göndermiş...
• Dosya 15 Mart 2002'de Istanbul 1. Ağır Ceza
Mahkemesinde verılmiş...
• 27 Mart 2002'de mahkeme dosyayı, 'görev-
sizlik' gerekçesiyle Yargıtay'a gönderme karan ver-
miş...
• 2 Mayıs 2002'de Yargıtay görevsizlik kararını
yerinde görmeyerek dosyayı istanbul 1. Ağır Ce-
za Mahkemesı'ne iade etmiş...
• 28 Hazıran 2002'de sanık ilk kez 'tabii hâkim'
karşısına çıkabilmış...
Sonra?..
Yaklaşık iki yıldan beri tutuklu bulunan sanık için
hukukun akrebi ve yelkovanı ya çalışmıyor ya da
öyle ağır ışliyor ki günler birer hafta, haftalar birer
aya dönüşüyor. Zaman soluksuzdur. 31 Temmuz
2002'de verılen karar ise aynı:
Tutukluluğun devamına!..
Yann 12 Eylül 2002...
Sanık 28 Eylül 2000'de gözaltına alınmış; yann
iki yılın dolmasına 16 gün kalmış olacak...
Yargılama ne kadar ilerlemiş?..
Bir arpa boyu kadar mı?..
•
Yeni adli yıl Yargıtay Başkanı Eraslan Özka-
ya'nın konuşmasıyla açıldı; Sayın Başkan hepimiz
için uyarıcı bir konuşma yaptı ve dedi ki:
"- Hukukun ve yargının alarm zilleri çalmaya
başlamıştır."
Doğrudur.
Yargıçlanmızın sırtlarındaki yükleri biliyoruz; ola-
naksızlıklarını görüyoruz; ama terazi onların elin-
dedir. Bu terazi soyadı ne olursa olsun, herkesi
eşit biçimde tartmalıdır. Bugün içerde kalan tek ban-
kasanığı, yoksa günah keçisi mi olmuştur?.. Em-
salleri dışarda dolaşırlarken tutukluluk durumu iki
seneye erişmişken, dava iki yıldıryürümezken içer-
de yatması nasıl açıklanabilir?..
*
r>evlet yirmi bankaya el koydu, bir şu kadar sa-
nığı tutukladı ve salıverdi. Davalann sürmesi için
saniğtn itte de tçerde olması gerekmez; ama, ya sa-
nık içerdeyken dava yürümüyorsa?.. Ya sanık so-
yadı yüzünden iç ve dış etkilerin sarmallaştığı nok-
tada 'hassas' bir konumdaysa...
Sanık sanıktır...
Mahkeme önünde ne bir eksik, ne bir fazla; yar-
gıcın gözünde, ne suç işlerse işlesin, insandır, sa-
nığın insan olduğunu en iyi bilecek olan, dava dos-
yasını elinde tırtan yargıçtır.
www.kulturgezileri.com
5«* *,
Çoğ4mj TüHayt'nuı
GENEL KIHUL DUYURUSU
Çagdaş Ya^amı DesteUeme Dernegı Kadıkö) Şubesımn Olağan Ge-
nel Kuıul Toplanlısı 12 10,2002 Cumartesı gûnû saal 13.00'te Kadı-
ko> Sanat Mericezınde (Caddebostan Külriır Meıtezı) vapılacaktır.
Belırlılen günde yasada ongöaılen çoğunluk saglanamadıgı takdırde
20 10-2002 Pazar günû a>nı verde saat 11 OO'de yapılacaktır
Cyelenmızın belırtılen gûn \ e saatte loplanüya kaOJmalannı nca ede-
nz.
ÇVDDK-\DIKÖY ŞlBESt
YÖNETİM KL'RULl
GÎNDE.M:
1- Açılış veyoklama,
2- Saygı duruşu.
3- Genel K.urul Başkanlık Dıvanı'nın oluşturulması.
4- 2000-2002 yıllanna aıt Faalıyet Raporu'nun okunması. görü-
şülmesı \ e Genel Kunıl onay ına sunulması.
5- 2000-2002 yillanna aıt Denetleme Kunılu raponınun okunması,
6- Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu'nun ıbrası.
''- Yenı dönem Tahminı Bütçenın okunması \e Yönetim Kuru-
lu'na kalemler arası aktarma > etkısının \ enlmesının Genel Ku-
rul onay ına sunulması.
8- Yönetim Kurulu. Denetleme Kurulu, Onur Kurulu \ e Merkez
Genel Kurul Delegelennın asil ve yedek üyelerinin seçımi.
9- Dılekler, önenler ve kapanış.
ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU
ÖNSEÇİMİ
tzmir Barosu'nun Olağan Genel
Kurulu'ndaki adaylarını belirlemek
üzere ÇağdaşAvukatlar Grubu'nun
ön seçimi yapılacaktn*. Ön seçim
11 Eylül2002 Çarşambagünü09.00
-17.00 saatleri arasında İzmir Ba-
rosu'nun Salihağa Işhanı'ndaki kü-
tüphanesinde gerçekleştirilecektir.
Meslektaşlanmıza duyurulur.
Ç.A.G. DİVANI