Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
11 Eylül saldırılarını konu alan sergi bugün Topkapı Sarayı'nda açılıyor
Amerikan Ruhuna Meditasyon
• 11 Eylül terör saldınlanna 'Sanat ile Yanıt' teması altında
düzenlenen ve 68 sanatçının yapıtlanyla katıldığı sergide,
saldınlann yapıldığı bölgelerin görüntüleri, Amerikan
halkının acıya direnci ve umudu, ülkenin doğal güzellikleriyle
bütünleştirilerek izleyicilere görsel bir şiir sunulmuş.
Kültür Servisi - Washington, DC'de
bulunan Uluslararası Meridian Merkezi,
'Gerçek Renlder: Amerikan Ruhuna
Meditasyon' başlıklı sanat sergısinin
bugün saat 18.00"de Topkapı Sarayı'nın
Has Ahırlar Bölümü'nde açılacağını
duyurdu. Ekim ayı başlannda Ankara'ya
taşınacak sergi, ABD DışişJeri Bakanlığı
Eğitim ve Kültür Dairesi'nin
katkılanyla, Türkiye'de, Kültür
Bakanlığı, Istanbul Sanat Müzesi Vakfi
ve Istanbul Amerikan Başkonsolosluğu
işbirliğiyle gerçekleşecek. 11 Eylül terör
saldınlanna 'SanatfleYanıt' teması
altında düzenlenen sergi, geçen aylarda
Washington, DC ve New York
kentlerinde yerli ve yabancı basında
geniş yer almış, izleyiciler üzerinde derin
etkiler bırakmıştı. Sergideki yapıtlar,
ABD'nin her yanından, çeşitli inanç,
kültür ve ırklardan gelen 68 sanatçı
tarafindan yapılrmş. 22 Eylül'e dek
sürecek sergide, felaket ve saldınlann
yaşandığı bölgelerin görüntüleri,
Amerikan halkının acıya direnci ve
umudu,ülkenin doğal güzellikleriyle
bütünleştirilerek izleyicilere görsel bir
şiir sunulmuş. Meridian Başkanı
Büyükelçi Walter CutJer serginin
Türkiye'yi ziyareti konusunda, 'Gerçek
Renkkr sergisinin dost ülke Türkrye'de
konuk edilmesinden gurur ve mutraluk
duymaktayız. Sanatçdann sözcükler
kullanniadan yaratnkları görsel sanat
aracıhğryla. Amerikan halkuun gerçek
ruhunu. hem uhısa. hem de diğer ülke
insanlanna yansıtmalannı umuyoruz'
sözlen de düşüncelerini dile getirdi.
'GerçekRenkler', Ekim 2002'de
Atlanta'da, 11 Eylül 2003'te Berlin'de ve
Şubat 2004'ten başlayarak çeşitli dünya
kentlerinde turuna devam edecek.
(www.meridian.org)
Ünlü Macar yönetmen Istvan Szabo son filminde 'FurUvangler olayı 'nı irdeliyor
Taraftutmakve 11Eylül...ASLISELÇUK
Adolf Hitler, 1933 yılında Alman-
ya'da iktidara gelınce çok sayıda Al-
man sanatçı ülkelerini bırakıp sürgün ola-
rak yaşamayı yeğlemişlerdi. Wilhelm
Furtwangler'sa Almanya'da kaldı. Dun-
yamn en seçkin şeflerinden biriydi Furt-
vvangler. Haendel'in müziğini tıpkı
YVagner'inki gibi en ince nüanslanyla
yorumlayan tutkulu bir orkestra şefiy-
di. 36'da ona New York Filarmoni'yi yö-
netme önerisi yapılır, o reddeder. Onun
bu davranışı sonucunda adı Nazılerle bir-
lıkte anılmaya başlanır. Bu durumla sa-
natçının sorumluluğu ve cezasız kal-
ma sorulan sıklıkla gündeme gelır.
Ünlü Macar sınemacı Istvan Szabo,
bu sorumluluk konusunda çok yetkın
filmlere imza atmıştır. hemen akla ge-
len filmlennden bın olan
tt
M efisto*da-
ki gibı, tartışmayı bu kez de son fil-
miyle yeniden ele alıyor. Son çalışma-
sı "TakingSides''da (Taraf Tutmak) Na-
zi, Almanyası'nda kalmayı şeçen, Hitler'in hu-
zurunda bir konser verdiği de bilinen Furrvvang-
ler'in 1946'da Amerikahlarca sorgulanmasını her
zamanki yetkin, etkileyicı anlatımıyla izleyici-
ye aktanyor. Soruyor, bu önemh orkestra şefi sa-
dece müziğe mi hizmet etti, yoksa Nazilere mi°
Büyük Alman yazan Thomas Mann gibi o da
niye ülkesini terk etmedi?..
Filmin senaryosu Ronald Hanvood'un aynı
adlı tiyatro oyunundan perdeye yine yazar tara-
findan uyarlandı. Szabo. çekim mekânı olarak
Almanya'yı. oradaki Berlın, Dresden, Sakson-
ya, Potsdam ve Brandenburg kentlerini seçmiş.
Bir İngiliz - Alman - Fransız ortak yapımı olan
fılmde Furtwangler" ı. Steüan Skarsgard oynuyor.
Onu sorgulayan Amerikah binbaşı rolünü Har-
vey Keitel canlandınyor. Keitel'a göre filmin
mesajı bize hoşgörü göstermeyenlere karşı ay-
nı davranışı göstermememiz. "Kesinlikle onla-
ra benzememeliyiz, turumunıuz aynı olmamalı.
Bir sahnede ben Almam. tıpkı Nazilerin sorgu-
-O ir sanatçı olarak özellikle sonımluluklanmızı
üstlenmemiz gerekiyor, öncelikle de bir
vatandaş olarak. Olaylara tarafsız kalınamaz.
Özellikle yaşadığımız, şiddetin tırmandığı böyle
zorbirzamanda...
ya çekrigi gibi şiddede. baskı yaparak sorgulama-
ya başlryorum. Bu şokeedkibir şey. Kanımca Sza-
bo rdmindesuçhıluktan daha çok hoşgöriiden söz
ediyor. Tolerans, bu sözcük her dilde tam anla-
şılmalL ne olursa olsun sözcüğün insani özü asla
unuruimamah. Tolerans, Ortadoğu'daki katti-
amlardan ve 11 Eylül olaylanndan beri dünya-
daki en önemh' soru olarakbeürdi yaşamımızda"
diye düşüncelerini belirtiyor Polonya Yahudisi
kökenli ünlü Amerikah oyuncu.
'Açgözlü bir uhıs oldnk'
"Furtwangier, hem odönemin amansızhğının
hem de günümüzdeki yıkıcıhğın simgesi. Mflyon-
larca insanu Yahudi'yi, Çingene'yi, Rusu öldüren
Nazilerin arasında yer alan bir birey. Bence olay-
larda valnız bu adama odaklanmak yanlış olur.
Simgesi gamalı haç olan 3. Reichın siyasal hoş-
görüsüzlüğünü düşünmemiz gerekirse o tarihten
bugüne ne yazık ki pek çok siyasal hoşgörüsüz-
lük simgesiyte karşilaşok, karşdaşıyoruz: Eski
Yugoslavya'daki Miloşeviç, Ortadogu'dakiler,
Güney Afrika'da yaşananlar. Kendi kendime so-
ruyorum.bu gibikara olayiann başverdiği bu ge-
zegende ben ne yapıyorum? Son yülarda Bal-
kanlar, Afrika, îsraiL, New York'ta başgösteren
kam'amlarla birtikte şunlan da düşünmehyiz;
komşulanmızı kabullenecek miyiz, yoksa onian
dışlayacak nuyiz? Bizden degişik bir yaşam sü-
ren ve farklı düşünenleri hoşgöriiyle karşdama
cesaretimiz gerçekten var mı?_ Biz Amerikahlar
hoşgöhiyü nasüyansrtbğınuz] açıklayantutumu-
muzu gösterdik. Başunıza geienlerden biz sorum-
luyuz. Bu sakünyı hak ettik demiyorum elbette,
ama gezegenimizin birçok bölgesinde yanhş ha-
reket ettik. ediyoruz. Sonuçta açgözlü bir ulus ol-
duk. 11 Eylül salduılanndan sonra kimilerimiz
yapüklaninızı anlamaya başladı. Daha önceleri
bizim için her şey siyah ve beyazdı. Bugün niha-
yet sorular sorulmaya başlandı, yeryüzündeki
öteki tophıluklan bu denli tedirgin etmek, kanş-
mak noktasına bizi getirecek neler yapük, olay-
lardaki sorumluluklanmızneler?» Örtadoğu'da,
Mekke topraklannda, Suudi Arabistan'da Ame-
rikan ordusununüslerivar. Başkabir dev-
letin topraklannda ne işüniz var bizim.
ABD, çıkarlannı korumak için dikta-
törlüklere de destek çıkıyor, bütün bun-
lara bir son vermek gerek" dıyor.
13 Mayıs 1941'de New York Bro-
oklyn'de doğan oyuncu, liseyı bitinr bi-
tirmez Deniz Kuvvetleri'ne katılır. De-
niz Kuvvetleri'ndeki günlerinden ilginç
bir yaklaşımla söz ediyor Keitel: "Adil
ve cömert bir uhısun hizmetindeydim,
ülkem berzaman haklı diyedüşünüyor-
dum o yıllar. Küçükken, okula gider-
ken, sınifta sık sık Ruslann atom bom-
bası saldınsından korunma amacıyla st-
ralanmızuı alüna saklanma eğitimi ya-
pardık. Daha sonra ben Vıetnam Sava-
şı'nı da destekledim, çünkü devletim ko-
müniznün tüm dünyaya egemen olaca-
ğuıısöylemişti, ben de buna inannuşum.
'Ötekj çok uzakdeğil'
Zaman içinde önemh değerler olan
edebryada,tiyatroylajıakınlaşüm, deği-
şjk insanlarla taruşnm. Dünyaya doğru yoldan açıl-
dığuıızda ötekinin, düşman sayüanın sizden çok
da uzakta olmadığınu üsteük çok da yabancı ol-
madıgını anlıyorsunuz. Akrabanın da öz karde-
şin de düşüncelerinde her zaman haklı ohnadı-
ğnun pekâlâ aynmına \anyorsunuz..." "Taking
Sides"dan (2001) hemen sonra Tim Blake Nel-
son'ın yazdığı ve yönettiği "Grey Zone"da (Gri
Bölge) yer alan Keitel, yönetmenin aşağı yuka-
n aynı konuya değindiğini belirtiyor: Ausch-
witz toplama kampındald bir doktorun görsel ta-
nıklığı "Bu şiddet beni derinden ilgilendiriyor,
tüm dünyayı da ügUendiriyor" diyor Keitel. "Ya-
şamda çok kez doğru, yerinde bir seçim yapma
karannm korkusuyla karşı karşıya kahnz. Ya
cesareth' olunur. tarafseçilir ya da zordaki insan-
lar sizin yardjmınızı gereksinirken siz de sonım-
luluktan sıynhp kaçarsuıız. Bir sanatçı olarak
özellikle sonımluluklanmızı üsdenmemiz gere-
kiyor. öncetikle de bir vatandaş olarak. Olaylara
tarafsız kalınamaz. Özellikle yaşadığunız. şidde-
tin nrmandığı bö>1e zor bir zamanda~."
Karikatürümüzün 'Keşkül-ü Fukara 'sı Zeki Beyner'i yitirdik
Mutsuz yaşadı, mutsuzluğu çizdiTURHAN SELÇUK
Yıl 1956...Ühan Selçuk, Osman A. Kermen
ve ben, o zamanlann ünlü mizah dergisi 'Dol-
muş'u çıkanyoruz... Türkiye'deki tüm yazarla-
nn-çizerlerin toplandığı, grafik mizahm yem'lik-
lerini tanıtan birekol haline gelmişti Dolmuş mi-
zah dergisi... Zeki Beyner'i •Dolmuş'ta tanıdım,
orada birlikte çahştık. Zeki. ufak tefek. gülme-
yen, dünyaya küskün bakışlanyla, yavaş ve ses-
sız hareketİeriyle. özensız giyimiyle, dikkatleri
üzerinde toplayan bir arkadaşrı. Çabuk kızar, ça-
buk alınırdı... Tüm yaşamı. yoksullukla kavga
ederek yoksullukla birlikte geçti...
Tek albümünün adı bile 'Keşkül-ü Fukara'
idi. "Küçük yaşınıdan başlayarak yüzümde bir
sürü çizgi beBrdL." der Beyner. Belki de ondan-
dır, karikatürlenni çoğunlukla a\oıç içi büv'ük-
lüğünde buruşuk kâğıtlann üzerine çizili olarak
getirirdi. Pantolon cebinden çıkanp önüme koy-
dugu kâğıtlar eski püsküydü. ama üzerindeki
çizgiler yepyeniydi. Ve modern mizah alanında-
ki en üst değerleri kapsıyordu...
Zeki Beyner, mutsuz bir hayat yaşadı, mutsuz-
luğu çizdi, yaşamını da mutsuz kapadı...
CİHAN DEMİRCİ
Zeki Ağabey kendini şöyle tanımlardı:"Doğ-
duğum anda yüzümde bir sürü çizgi belirmiş. bu
da benim çizgi adamı olacağımın işaretiydi." Ze-
ki Beyner, kendi kuşağı içerismde de örneği ol-
mayan bir çizgi adamıydı. Onun tek akrabası çi-
zer arkadaşlan, ağzından düşmeyen sigarası, ça-
y\ ve biraz da şarabıydı. Hep yalnız ve hiç kim-
sesiz yaşadı, ama çok kimsesı olup da çevresi çok
kalabalık olan pek çok insandan daha fazla şey
SEMİH POROY
Zeki Beyner kendisini karikatürüne
en iyi yediren adamdır. Karikatürün
ruhuyla en çok örtüşen çizerdir bir
yandan; siyasal iktidarlarla,
"resmiyet"le tamşıklığı yoktur,
bunlan iplememiştir. Onun
dünyasında yer alan şeyler değildir
bunlar. Nüfus kâğıdı olmadığı
söylenirdi. Söylence gibi. Kendisini
yok sayanlara o da ışini
düşürmemiştir. Karikatürleriyle
sarakaya almıştır bu tür şeyleri. Ölümünde,
1993 tarihinde çıkanhnış bir nüfus kâğıdı
bulundu üzerinde.
"Ka>
r
m"tan verikniş. Bunun bürokratik
işlemleri en sıkıntıh anlan ohnuştur,
bence. Bir araya geldiğinizde, "•mûnzevi"
bu adamdan, fısıltılı
sesiyle çok doğru toplumsal çözümlemeler
dinlerdiniz. Ölümü
tt
kayıp"tır.
bıraktı geriye. Onu övmek zor, çünkü o ö\ıne-
ye de çok kızardı, onu fazla kızdırmamak için
bu kadar yeter sanınm!..
TAN ORAL
Hali tavn, duruşu oturuşu. ceketinin yeni, eli-
nin uzanışı. sesi ve sözü ile Zeki Beyner'in zih-
nımde bıraktığı iz ile onun çizdiklerine baktığım-
da oluşan diğer iz, sanki aynı renkte, aym lez-
zette bir bütünün üst üste çakışan parçalanymış
gıbı gelirdi bana. Bir içtenlik sanatı saydığım
kankatürün bu anlamdaîci ender rastlanan tipik
bir temsılcisi ile karşı karşıya idim. Belki bu ne-
denle. belki benden kıdemli olması nedeni ile bel-
ki de onun ilginç kışıliğinin kendi çevTesinde oluş-
tuduğu koruyucu halenin yeterince geçit verme-
mesi nedeni ile ona fazla yakın olamadım. ama
saygıda kusur etmedim. O da tüm evrene karşı
duydugu ve çekingenliğe varan derin saygısnı-
dan payıma düşeni esirgemedi. Yeri yurdu, kö-
kü, toprağı, dallan, yapraklan gibi belirgin ni-
teliklenm değiştirmeye hiç mi hıç yeltenmeden
durmadan kendine özgü çiçek açan bir bitki do-
ğallığı içinde yaşayan Zeki Beyner, varlığının
ve olduğunun ötesine özenme zorlamasına hiç
girmeden, o da yaşam boyu kendi çiçeklerini
açtı durdu. Çizdi durdu. Yoruldu. Ve durdu!..
METİN PEKER (Karikatürcüler
Derneğl Başkanı)
Zeki Beyner, gerek yaşantısı, gerekse sanatıy-
la farklı bir üyemizdi. Kendine has yaşam sür-
dü. Hayatta çektiği acılann yansımalannı yü-
zünde ve çizgilerinde her zaman görmek olası
idi. Dünyaya kendi deyimiyle sessiz geldi ve
sessiz gitti.
TONCUÇ YAŞAR
Karmaşık bir yaşamın özgün çizgicisiydi Ze-
ki Beyner: Gazete kankafürleri dışında çizdik-
leri daha ayn bir değerdeydi.
Eski bir masa takvimı yaprağına ya da yıp-
ranmış bir kâğıda çizerken daha özgür hisseder-
di kendisini... Gazete ve dergi karikatürlerini çi-
zerken kullanamadığı renkleri kendine çizdiği ka-
rikatürlerde kullanarak renkli bir dünya yaratır-
dı kendine ve bu renklı dünyada mutlu oldu,
mutluöldü...
DEFNE GOLGESf
TURGAY FİŞEKÇİ
Şeyler'in Şiiri
Şiirde anlam sorunu, dönüp dönüp tartışılan bir
konudur. Böyle olmasının temel nedeni de bence,
anlam kavramının kişilere göre degişen tanımıdır.
Melih Cevdet Anday, unutamadığım biryazısın-
da, "Şiirdoğagibidir, doğanın anlamı olmadığı gi-
bi şiirin de anlamı yoktur," demışti.
Burada söylenmek istenen elbet, düz yazıdaki
anlamın şiirde aranmaması gerektiğidir. Melih Cev-
det'ın dedığine koşut söylersek, doğada bulduğu-
muz anlamı şiirde de bulabiliriz. Çünkü rüzgâr da,
denız de, ağaçlar da bize bir şeyler söyler.
Şiirin söyledikleri de kimi zaman onlann söyle-
dikleri gibidir. Aynca nasıl rüzgâr ya da deniz her
birimize ayn şeyler söylerse şiirlerde de her biri-
miz ayrı anlamlar bulabiliriz. Bu da çok katmanlı
bir anlatım biçimi olan şiir için en doğal sonuçtur.
Hiçbir şair, anlamsız şiir yazayım diye yola çık-
maz. Anlatılamamış bir şeyı anlatmak üzere yola
çıkar. Hem söyleyecek bir şeyi olmayandan şair
olduğu da görülmüş şey değildir. Şairin kimi za-
man dızelerı, kimi zaman hayatı, kimi zaman yal-
nızca varlığı anlam taşır.
llhan Berk'ın bugünlerde çıkan Şeyler Kitabı,
bu tartışmaları yeniden alevlendırebılir. Çünkü bu
kitabındaki şiirlerde hayatın nesnelerine çeviriyor
bakışını şair. Önceki yıllardaEv' (1997), ve Çok Ya-
şasın Sayılar (1998) adlı iki kitabı yayımlanmış, bu
kitaplarda sayılara ve eve nesneler olarak yaklaş-
mıştı.
Sayıların soyut kavramlar oluşu, onlardan çıka-
cak şiiri de elbet soyut kılıyor: "2, kendini ağaç-
lıklı birsokak olarak görür" dediğınizde bunu her
okur kendi hayal gücüne göre algılar.
Buna karşın ev somut bir nesnedir. Elımizle do-
kunabıldiğimız, tanımlayabildiğimiz bırnesne: Du-
varı, penceresi, kapısı, çatısıyla bın bir unsuru bu-
luşturan, bütün bunlan da insanla birieştıren bir me-
kân.
Şair, eve, onun unsurlarına bakarken de onlara
tıpkı sayılar gibi soyut kavramlar olarak yaklaşıyor:
"Imgeler dünyasının kapılarını çalar" dediği ev
kavramında ımge avına çıkıyor ve bol bol da ge-
reç buluyor şiirıne.
flk kez yayımlanan "Bir Şey Olanlarla Bir Şey 01-
mayanlar" bölümünde ise çamurdan eldivene,
taştan ağaca dek çok farklı nesnelere ılişkin şairin
yaklaşımlarını buluyoruz. "Masa"şiirinde, "şeyle-
rin de bir yaşamı vardır, kendine göre," diyor.
Işte şairin bu kitabında şiir yoluyla aramaya ça-
lıştığı da bu şeylerin yaşamlarıdır. Olağan dünya-
da, günlük akıl yürütmelerle akıl erdiremediği şey-
lere, şiir yoluyla yaklaşmak, onları şiir yoluyla bir
anlama kavuşturmak istemektedir.
Belki bu noktada okurla şairi buluşturabiliriz:
Okur da kendince nesneler üzerinde düşünmüş ya
da onlann anlamları, insanla, ötekı nesnelerle iliş-
kileri üzerinde düşünmeye eğilımliyse şairin açtı-
ğı yolda o da yüruyebilir.
Bir de şu olabilir: Her gün hayatımızın içinde
olan nesnelere bir kez de şairin bakışıyla, alışık ol-
madığımız imge dünyasıyla bakmayı denersek,
yeni bir bakış kapısına kavuşabiliriz.
llkçağdan bu yana düşünenler, hep anlamaya,
anlatmaya tanımlamaya çalışmışlar çevrelerinde-
ki dünyayı. Kimi bunu felsefeyle yapmış, kimi şiir-
le, kimi müzikle. Bu nedenle felsefe, matematik,
şiir, müzik... biri nerde biter, öteki nerde başlar
kestirmek zordur.
Şeyler Kitabı, biraz da bu sınırlarda dolaşmasıy-
la ilginç gelebilir. Ama günlük hayatı gördüğüm ka-
darıyla algılamak bana yeter derseniz hiç yaklaş-
mayın bu kitaba.
Behçet Necatigil'in EWer/citabıy1a llhan Berk'in
evini yan yana okumak da, okur için iki ünlü şa-
inn, nasıl birbırinden farklı bakış açılan olabilece-
ğıni göstermesı bakımından ilgi çekici olabilir.
Hem nesnelerin dünyası böyledir.
Bilinmezin tadını çıkanrlar.
Ta baştan özgüriüğü seçmiştir bahçe.
tfisekci(â superonline.com
I. Zeki Eyüboğlu yogun bakımda
• Kültür Senisi - Geçen
cumartesi günü (7 Eylül)
öğle saatlerinde sokakta
fenalaşması üzerine SSK
Gureba Hastanesi'ne
kaldınlan yazar tsmet
Zeki Eyüboğlu 'nun beyüı
kanaması geçirdiğı
belirlendi. Ancak
Gureba'da ilgi
gösterilmemesi üzerine
Günel Altmtaş ve diğer
yazar arkadaşlannın çabalanyla Çapa Tıp
Fakültesi Hastanesi Nöroşürirji Kliniği'ne
yatınlan Eyüboğlu'na kısmi felç teşhisi konuldu.
iki gün kaldığı yoğun bakundan dün çıkanlarak
koguşa alman Eyüboğlu'nun durumunun iyiye
gitmekte olduğu bildirildi.
Güler Emipoğlu resim sergisi
• Kültür Servisı - Bodrum Marmara Koleji
bünyesindeki Halikarnassos Kültür Merkezi
Sanat Galerisı, Zerrin Ulusman
organizatörlüğünde 28 Eylül'e dek Güler
Emiroğlu sergisine evsahipliği yapacak.
Sanatçınm resimle içeliği ornıası gençlik
yıllannda Celal Esat Arseven Atölyesi'nde desen
bilgisi ile birleştirdiği renk tutkusunu. tuvallere
aktarmaya BtLSAK Sanat Merkezi ve Orhan
Taylan Atölyesi'nde devam etmiştir. Emiroğlu,z
aman içinde geliştirdiği resim dilini kullanarak
"Yaşam başlı başına bir sanattır" anlayışuıı
sanatseverlere sunuyor. (0 252 358 61 13)
Genco Erkal coşkusu
• Kültür Servisi - Sangazi Belediyesi'nin
4'üncüsünü gerçekleştirdiği "Kardeşçe Birhkte
Yaşama Şenliği'nde, inşaatı bitmek üzere olan
kültür merkezine Genco Erkal Kültür Merkezi
adı verildı. Üç gün süren şenlikte; Suavi,
Moğollar, Haluk Levent, Arif Sağ ye Ferhat Tunç
gibi sanatçılann katıldığı şölende Âşık Mahzuni
Şerif belgeseli, 1 Eylül Dünya Banş Günü ve
Nazım Hikmet belgeseli ile Sangazi
Belediyesi'nin çalışmalannın aktanldığı
multivizyon gösterisi yapıldı. ;