19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 2002 PERŞEMBE CUMHURJYET SAYI HABERLER Yılda 10 milyon ekmek çöpe gidiyor, yanlış su kullanımıyla Atatürk Barajrnın iki katı kadar su yok oluyor israfediyoruz\S 1 ton hurda kâğıt toplandığında 60 tane yetişkin ağaç kesilmekten kurtuluyor. •• Sadece bir ampulle aydınlatılabilecek mekânlar, ışığı engelJeyen, yansıtan avizelerle israfa yol açıyor. ^ Açık unutulan musluklardan metreküplerce su boşa akıyor. ÖZKANGÜVEN Birçok ülkenin sahip olamadığı kaynaklara sahip olan Türkiye'de "israf, her geçen gün artarak inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Taze ekmek yıyebilmek uğruna günde 300 bin, yılda ise 10 milyon ekmek. yani rrilyonlarca lira çöpe atıhyor. Yanlış su kullanımı nedeniyle ise her yıl, Atatürk Barajı'ndaki suyun iki katı kadar israf ediliyor. Yaşamımızın her alanında ihtiyacımız oranında tüketmemiz gerekiyor. Ancak bu, ne yazık ki hayata geçirilemiyor. Türk insanının yasamında önemli bır yer tutan ekmek, başta toplu yemek yenilen yerler olmak üzere örneğin yatılı okullar. hastaneler gibi birçok toplu kullanım alanlannda bayatladığı için çöpe atıhyor. Günde ortalama 300 bin, vılda ise 100 milyon ekmek çöpe gidiyor. Susuzluk kapıda... Açık unutulan veya küçük bir tamirat gerektiği halde yapılmayan musluklardan metreküplerce su boşa akıyor. Su Vakfi'nın raporuna göre, tanm, sanayi ve konutlarda yanlış su kullanımı nedeniyle her yıl Türkiye'de Atatürk Barajı'nın iki katı kadar su israf ediliyor. Uzmanlara göre. önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi ciddi anlamda susuzluk bekliyor. Sanayide, evlerde doğru kullanmadığımız için önümüzdeki yıllarda susuzluk çekeceğiz. 2025 yılında dünya nüfusunun 8 milyar olması bekleniyor. 2020-2025 yıllannda Türkiye'de kişi başına kullanılabilir su miktan bin metreküpe düşecek. 2050 yıhnda 65 ülke ve toplam 7 milyar insan, su kıtlığı sorunuyla karşı karşıya kalacak. Kullanılmış kâğıtlann çöpe atıhnasından dolayı her yıl binlerce yetişkin ağaç kesiliyor. Dolayısıyla yüzlerce insanın oksijen kaynağı kurutulmuş oluyor. 1 ton hurda kâğıt toplandığında 60 tane yetişkin ağaç kesilmekten kurtuluyor. îstanbul 'da düzenlenen bir kampanyada 1999-2000 yıllan arasında 825 ton kâğıt toplandı. Bu şekilde 27 bin 769 ağaç kesilmekten kurtuldu. Yanı 31 bin kişinin oksijen ihtivacı karşılanmış oldu.Verimli kullanılmayan elektrik nedeniyle Türkiye, dışa bağımlı duruma geldi. Dağıtımdaki bozukluk ve kaçak kullanım yüzde 20'lik enerji kaybına neden oluyor. Sadece bir ampulle aydınlatılabilecek mekânlar, ışığı ürk insanının yasamında önemJibiryer tutan ekmek, başta toplu yemek yenilen yerler olmak üzere örneğin yafılı okullar, hastaneler gibi birçok toplu kullanım alanlaruıda bayatladığı için çöpe atılıvor. Günde ortalama 300 bin, yılda ise lOOmilyon ekmek çöpe gidiyor. Taze ekmek yemek için çöpe atılan ekmekler ise binlerce insanın yemeğûıi oluştunıyor. Çöpleri kanştırarak geçimini sağlayan ve çöpten bulduklan artıldarla karnım doyurmak zorundakalan insanlar azımsanmayacak kadarçok. engelleyen, yansıtan avizelerle israfa yol açıyor. Tüketim uzmanlan, gereksiz israfı önlemenin tek yolunun toplumu bilınçlendirmeden geçtiğini vurguluyor. Z^EYTÎNLİKLER, SİT'LER, KIYILAR, MİLLİ PARKLAR, KISACASI HER YER MADEN SAHASI OLUYOR Çevrenin kalbine kazma inecekOKTAYEKEVCÎ Ulusal yasalar ve uluslararası söz- leşmelerle korunmalan \e yaşatılma- lan öngörülen çevre ve kültür değerle- rimiz bukezde "madenciüğiîeşvik" adı- na gözden çıkanlmak istenıyor. Bu amaçla Enerji ve Tabîi Kaynak- larBakanlığYndahazırlanan "3213 Sa- yAMadenKanunundaveDiğerKaııun- larda DeğişikJik Yapan" yasa tasansı, TBMM komısyonlannda bile öylesine "gerilim" yarattı ki geçenlerde komis- /on toplantısında ANAP Milletvekili k'aşar Topçu ıle MHP Milletvekilı Löt- I Ceylan, tartışmalannı "vumnıklaş- nayla" sürdürdüler... (20.06.2002) Tasan eğerGenel Kurul ve Cumhur- aşkanı onaylanndan da *aynea n ge- erse tanhsel ve do|al zenginlilderi- ıızüı yanı sıra kıyılanmızın ve zeytin- klerimizin korunması kurallannı dü- ;nleyen hemen tüm yasalar ve ilgili e\ zuat. ~maden işletmelerine engel uşturmayacak" şekilde geçersiz ka- cak... Böylece başta SÎTIerolmak üzere ül- nin hemen tüm yaşam ve kültiir kay- Lları için getirilmiş yasal koruma •emlerinde. bugüne dek sadece "as- isavunmatesisterine"tanınabilen çok I \e zorunlu ayrıcalıklar, artık çok a genişletılerek "madenciler" için »eçerli olacak... atta bu konuda madenciler asker- biiegeride bırakabilecekler... Çün- İÎT'lerdekı ordu yatırımları için de uma Yasasıgereğince Koruma Ku- ın'ndan uvgun görüş alınması ge- • TBMM komisyonlannda millen'ekillerinin "yumruJdaşmasına" neden olacak kadar gerilim yaratan Maden Kanunu Tasansı yürürlüğe girerse çevre ve kültiir değerlerini korumayı amaçlayan tüm yasalarla birlikte imar ve kıyı mevzuatı da "madenciler" için geçerli olmayacak... rekirken Maden Yasası Tasansı. bu ku- ralm da madenciler için uygulanması- nı ortadan kaldınyor... Bugüne dek geneliikle sanayi \e tu- nzm sektörü için gündeme gelen '•ko- rumayasalannı etkisizfalma" gırişim- lerinde. ilk kez bu düzeyde bir "koşuJ- suzyabrunözgüriüğü"nün yasal güven- ceye bağlanmak istenmesı. madenlerin öbür çevre ve küîtürzenginliklennden "daha degerli olduğu" teziyle destek- lenıyor... Nitekim aynı görüşteki kimı "ma- den mühend^kri"deTMMOB'ninbu yasaya yönelik çekincelerini destekle- mezken, zeytinliklerden ormanlara, kı- yılardan tarihsel ve doğal SlT alanJa- nna kadar hemen tiim kültür \e çevre mirasınm "toprak aftındaki madenle- rideğerlendirme uğruna'' ihmal edile- bileceğini savunuyorlar... Bu tezi artık geçersiz bulan ve insa- noğlunun yaşam ve uygarhk kaynak- lannı yok eden bir madenciliğın dekal- kınmaya değil, aslında "yoksulJaşma- ya" hızmet edeceğini vurgulayan çok sayıdaki ulusiararası sözleşme ise Tür- kiye tarafından da TBMM onayı>Ia ulusal "yasa gücünde" kabul edilme- sine rağmen. yenı Maden Kanunu dü- zenJemesinde gündeme bile getiriimı- yor... Peki. yasayı hazırlav anların ve savu- nanların. çevTe v eyaşam haklanna kar- şı bövlesine gözü kapalı bir duyarsız- lığa kapılmalannda, acaba "hangi bek- lentiler" etkili oluyor? Bu sorunun da yanıtı. aynı taslağın "madde gerekçelerinde" bile kolayca okunabiliyor... Örneğin. Kültür ve Tabiat Varükla- nm Koruma Kurullanndaki uzman- lar arasında "madencüikle Ugüi" mes- lek \ e kurum temsilcılerinın de buiun- masmj öngören madde önerisinin ge- rekçesinde; "Bu gibi böfeelerin(SlT ler ve koruma alanları) zengûı doğaJ kav- naklar (yani madenler) içerebüeceği'* vurgulanıyor \e ba|lı olarak da; "Bu kaynaklann ekonomiye kazandınlma- suun zorunluluğu"na yer \eriliyor... Benzer şekilde: "korunması gerekli kültür ve tabiat varuklanmn tespiti" için oluşturulan ekiplerde de yıne "nıa- dencilik" uzmanlannın yer almasını getirecek madde düzenlemesi, bu tes- pitlerden "faaliyetleri etküenen" ku- rum ve kuruluşlann etkin olarak dev- reye girmeleri gerekçesine dayandın- lıyor... __^_ 1 Taslaktakibugibr a müdahatelerden'' sonuç almabilmesine yönelik en çarpı- cı maddelerden biri ise yıne madencı- lerin de katılacağı Koruma YûksekKu- nılu çalışmaları ıçın: "üyetams^isıj- la toplannıa veoybiriiğh k kararalrna" gibi, bugüne dek görülmemiş bir ku- ralın tarumlanması... Yani, Koruma Ku- rulu. "madencüeri ka>Tracak" iiye ka- tılmazsa toplanamavacak... Aynı ü>e- ler onav \ermeden de artık ne SlT İca- ran alabifecek, ne de kültürve tabiat \ar- lıkJannı koruma yönünde ılkeler ge- liştirebilecek... İşte bu anlayış içerisinde "etkisiz" kı- lınmak istenen Koruma Mevzuatı dı- şındaki diğer düzenlemeler ise sırasıy- Ia"Zev1inlikIerinAmınJmasr. "Çev- re". "KıyT, "AğaçJandırma". "Vlera- lar" ve ".MM Parklar" kanunlan.. Örneğin. zeytinliklerın geliştirilme- si ve korunması için yasaklanan uygu- lamalarla ilgili yasa maddesine. tas- Jakta; "yeralöservetvekayııakianniş- letilmesi hariç..." ıfadesi ekleniyor... Çevre Yasası"nda sadece madencilik- le ilgili ÇED sürecinde Çevre Bakan- lığı'nın yetkisi daraltıhyor. yerine "il- gili bakaniık" ifadesivle Enerji ve Ta- bii KavTiaklar Bakanlığı etkin kılını- >or... Aynı şekilde Milli Parklar Yasa- sı'na da maddeler eklenerek bu alan- larla ilgili tespit \e karar süreçlerinde "Ugili bakannklar" arasına yine Ener- ji Bakanlığı da katılıyor... Kıyı Kanunu"ndaki, denizle ilişkı- Jeri nedeniyle sadece "krjıda buiun- malanzorunlu"olan tesislere sağlanan kullanım olanaklan. "maden işletmc- leri" için de getinliyor... Millı Ağaçlandırma ve Erozyon Kont- rolii Yasası'nadaekleryapılarak "ma- denciükfaalhedsüresince'' bu kanunun hükümleri geçersiz kılınırken Mera Ka- nunu da unutulmuyor. Köyleriçin "mc- ra. yaj lak ve kışlak olarak tahsis ediJ- miş" arazilerde madencıliğin "herhan- gi bir i/ne ve kısrtlamaya tabi olmadan .vüriitülmesi" hükme bağlanıyor... İşte böylesine geniş bır "yatınm öz- gürlüğü" ıçinde. üikenin tüm ulusal \ e e\rensel değerlerinin "engelsiz** ola- rak madencilere teslım edilmesini ön- gören tasanyla tüm bu olanakların "ja- bancı sermayeje'* de açılması ise sade- ce "küreselsömürgeciligin" ulaştığı bo- \utu göstermi\or. Bu. aynı zamanda. her yıl 5 Hazj- randa kutlanan "1972-Stockholm-Çev- re ve Kalkınma Bildirgesrnın 1. mad- desindeki; "çevTenin korunması için öncelikle sömürgecUiği reddeden poü- tikalarizleDecektir" şeklinde özetlene- bilecek hükümJerin, altında imzası bu- lunan "bizimkiler'' tarafından da nasıl • yok sayıldığının açık kanıtı değil mi?.. Şimdi merak ediyorum... Heryönüy- le tam bir "ulusal tahribat" ve "ulus- lararası talana lam teslinuvet" yaratma- ya aday bu tasarıyı acaba "kimler" el- Ierine kalem alarak hazırlayabildiler 0 .. Dahası. nasıl oluyor da "küni maden mühendîsleri" de bütün bu hükümleri hâld "kavTiaklanmızıdeğerlendjrelim*' söylemiyle savunabiliyorlar?.. Kültür ve doğa mirasının "kavnak'" sayılmadığı bir anlayış. artık bu çağda ne "mühendisliğe" yakışıyor. ne de •*Bakanlık"göre\ lısı olarak bugibiya- saları yazabilenlerin "kamusal" kim- liklerine... GEÇMIŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Sayılarla Futbolcularımız Kimine göre FIFA2002 Dünya Kupası üçünsü, kimine göre de dünya uçüncüsü olan ulusal ta- kımımızla ilgili haberlerin, gazetelerin birincisay- falarına yansıma oranı gitgide azalıyor. Doğalı da bu. Çünkü başanlara ilişkin haberlerin ardı kesilin- ce, başarısızlıklara ilişkin haberler öne çıkıyor. Başbakan'ın rahatsızlığı, görülmemiş uyum hükümetinin ortakları arasındaki Avrupa Birliği uyumsuzluğu ve bunlara ilişkin yorumlarla söy- lentiler fırsat bilinerek yabancı paralarda, faizler- de, îstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda izle- nen dalgalanmalar yenıden manşetlere yerleşi- yor. Oysa Ulusal Futbol Takımımızla gönendiği- miz ve övündüğümüz günlerde soainlarımızı bir ölçüde yadsımaya kendimizi alıştırmaya başla- mıştık. Ulusal takımımızdan elimizde, bir dünya üçün- cülüğü ve giderek yok olması için kimi çevrele- rin çaba harcadığı yurtseverliğin tırmanmaya baş- ladığına ilişkin coşkulu görüntüler kaldı. Ulusal takımımızın aldığı sonuçlann değerlen- dirilmesi, futbol uzmanlannın ve spor yazarlan- mn işi. Tabii arada "Çıtayı daha da yükseltmemiz ge- rekiyor. Artık üçüncülükten aşağıya inmemeliyiz" diyenler de çıkacak. Futbolun bir spor olduğunu bılerek geçen ku- panın şampıyonu Fransa ıle daha öncekilerden Arjantin'in, Italya'nın ılk turda elenmiş ve kendi- terine bizım gibi dert edinmemış ülkeler olduğu- nu da görmezden gelenler olacak. Hepsi de saygıyla karşılanacak görüşler. Ister misiniz, futbolcu kadrosu ve başarılany- la dünyayı gerçekten etkileyen ve genç nüfusu 18 milyon olan 69 milyonluk Türkiye'nin en yay- gın spor dalındaki futbolcu sayısına bir göz ata- lım. İşte size Futbol Federasyonu'nun internet si- tesinden dün alınan sayılarla Türk futbolu... Süper Lig'de, 2'nci ve 3'üncü liglerdeki lisans- lı profesyonel futbolcu sayısı 4988... 18 yaş üstü amatör lisanslı futbolcu sayısı 108 bin 747. 18 y?ş altı amatör lisanslı futbolcu sayısı 95.520... 18 yaş üstü bayan futbolcu sayısı 212... 18 yaş altı bayan futbolcu sayısı 94. Kadın-er- kek aynmı yapmadan hepsinitopladıgımızda209 bin 561 lisanslı futbolcumuz olduğu görulüyor. Dünya uçüncüsü bır ülke için yeterli bir sayı ol- duğu kuşku/u. Galiba çıtayı gerçekten yükselte- bilmek için önce nıcelik konusunda bir şeyler yapmamız gerekiyor. Böylece zor olduğu görü- len nitelik konusunda da kenarda köşede kalmış nice gençlere ulaşma olanağını da sağlamış olu- ruz. • • • Ulusal takımımızın yarattığı coşku ve duygu- sallığın doruğa çıktığı günler, Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nin yasama yılının son gününe rastla- dı. Akşam üzeri gündeme gelen önerilerden biri de "Profesyonel futbolculara 2007 yılına kadar gelir vergisi bağışıklığı tanınmasını" öngörendi. Gündemde bunca öneri ve tasan varken bu öne- rinin engelleri nasıl aşıp da ön sıralara geldığıni, Meclıs Televizyonu'na zaplamakta geç kaldığım için öğrenemedim. Mutlaka hatırlı milletvekillerinden birinin öne- risiydi. Söz alanlar arasında öneriyi destekleyenlerin gerekçeleri hemen hemen şöyleydi: "Futbolculuk30, bilemedin35yaşınakadarya- pılabilen bir meslek. Devlet destek/emeli ki ka- zandıkları ile daha sonrakiyaşamlarını sürdüre- bilsinler. Meclis'te bilerek ya da bilmeyerek çoğunluk kal- madığı için öneri yenı yasama yılına kaldı. "Hepsihepsi4 bin 998kişi. Zaten ikinci veüçün- cü ligdeki futbolculann büyük bölümü ücretle- rini bile alamıyor" diye hoşgörü ile yaklaşabilir- siniz. Ama birşartla... Yönetimlerin yanlışlan yüzünden, o yaşlara bi- le gelmeden işlerinden olmuş milyonlarla, kriz yüzünden daha işe bile başlayamamış milyonlar ve Uluslararası Para Fonu'na verilen sözle kapı önüne konulmaya kalkışılan 50 bin çalışan için de aynı duyarlılığı gösterebilirseniz... oerinc(Şcumhuriyet.com.tr. Devlet Bakanı Mirzaoğlu açıkladı. Boğaz'dakibatıklar trafiğiengellemiyor , ; İSTANBLX(AA)- / Denizcihkten sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, ı^, Marmara Denizi ve Îstanbul < Boğazı "nda çevTeye zarar verecek veya gemi trafiğini engelleyecek bir batığın bulunmadığmı söyledi. Mirzaoğlu, Îstanbul Boğazı ve y 7 " - Marmara Denizi'nde 10 "u yabancı olmak üzere toplam 23 batık geminin bulunduğunu kaydettı. Bakan Mirzaoğlu, uluslararası literatürde batıkJann, trafiğe ve yükleri dolayısıyla çevreye zarar verenler ve zararsızlar olmak üzere ikiye aynldığını dıle getırerek şunlan kaydetti: "Baûklarda önemli olan, çevreye ve trafiğe =- zarar vermemesidir. Şu anda Marmara Denizi'nde ve İstanbul Boğazı'nda, çevreye ve gemi trafiğine zarar verecek herhangi bir badk söz konusu değü." Bakan Mirzaoğlu. geminin kütlesi ve derinliğine göre. bir batığı " çıkarmanın maliyetinin 1 milyon dolardan başladığını belirterek "Marmara ve Boğaz'daki baük gemilerin tamamını çıkarmak için en az 23 milyon dolara ihthaç var" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle