Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J\_ LJ Lt M. LJ J \ kulturtg cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI
Foça'da öykücünün zamanı
FERİDUN ANDAÇ O D A K NOKTASI
• Halk hikâyelerinden süzerek getirdiği
motiflerin, anlatım biçiminin etkileyiciliğinin
yanı sıra bugüne, bugünün insan gerçeğine,
yaşanılanlara değişmeceli bakışı,
söz çadınnı 'hikâye anlatıcılığı' üzerine
kurmasıyla çağdaş öykü sanatımıza
yeni bir uftık açıyordu, Tank Dursun K.
Ahmet Mekin i hatırlar mısınız?
Sinema tutkunlannın belleğinde yer eden o
anlamlı yüzle karşılaşma anına beni götüren
film afişine takıhyor gözlerim.
'On Korkusuz Adam' ya da 'Halime'den
Mektup Var' filmınin çekimi için gelmiş ol-
malıydı, çocukluk kentime. Ardına düşüp. onu
yakından görmekti tek derdimiz. Eliyle başımı
okşamasını, saçlannın ışıltısından renk alan gü-
len gözlerini unutamadım yıllardır. Sinemada
çizdiği tipler, canlandırdığı karakterler ve oyun
gücüyle simgeleşen bir Ahmet Mekin... Onu
hatırlamamak ne mümkün!
• • •
Yeni Foça'dan henüz dönmüşüz. Menendi Ca-
fe'de söze duracağız bırazdan. Çalışma masası-
nı aydmlatan, evdeki yalnızlığını dağıtan bir
bellek anıtı gibi duvan süsleyen 'Aramıza Kan
Girdi' filminin afişinden gözlerimi alamıyo-
rum bir türlü. Ahmet Mekin, Semra Sar adla-
nnı okuyorum önce. Altta, "Rejisör: Tarık
Dursun" yazıyor. Gülümsüyonım birden. O
da, bana bakıp muzipçe gülüyor. Sinemayla ilış-
kisini rutkulu bir oyun gibi gördüğümü imleyen
bakışlanmdan yakahyor beni.
Ya yazdıklan?
• • •
Belki de o günlerdeydi, Mekin'in kentinize
geldiği zamandı; Vehip Atalay Kitabevi'nden
alıp okumaya koyulduğun Sevmek Diye Bir
Şey'deki öykülerinin seni içine çekmesi. Altını
çizdiğin her bir satır bir mektuba yansıyan sev-
gi yüzleşmesiydi sana: "Ben öptüm mü; o kı-
zılca kıyamerte, karagöz gazelleri kurşun atı-
mı koşarlar, yeniden suya inerlerdi."
Öykü. bir anının ıpiltisi, yaşanmışlıklann de-
nşik anlatımından başka neydi ki! Bunu en iyı
anlatanlardandı o da.
İmbatla Dol Kalbim henüz yayımlanmamış-
tı, onunla tanıştığında. Bahriyeli Çocuk yeni
çıkmıştı. Bir Istrati, bir Saroyan. bir Gorki gi-
bi duruyordu karşında. Sözcüklerinin duygu izi-
ne kapılarak, gidip Koza Yaymlan'nın Nuruos-
maniye'deki yerinde bulmuştun onu. tlk roma-
nı (ki, buna öykü demek daha doğru) Hasan-
giller'i yazdığı yaştasın. Adına eklemlenen
'K'nin sırnnı çözmüşsün, Kafka'ya bir özenti-
si olmadığını biliyorsun artık!
Yönü hep rüzgârda, bunun için de capcanlı,
hareketli. hiç yerinde duramayan biri izlenimi-
ni veriyor. Hemen oturup yazı yazacakmış gibi
duruyor karşında. Bağnyanık Ömer ile Güzel
^lkDu^ınK
• İmbatla Dol Kalbim, Tank Dursun K.'nm
öyküsünde bir nirengi noktasıdır. Öykü
biçiminin içerdiği anlamlan yansıtması,
söyleyişindeki ustalığı sergilemesi
bakımından da bir başyapıt aslında.
O ki, yazının her türünde var olmuş,
yazarak önünü açmış biri.
Yönü hep rüzgârda, bunun için de capcanlı, hiç yerinde duramayan biri izlenimini veriyor.
Zeynep'ı imzalıyor. Ayrılırken. "öpüldünüz"
sözleri yer ediyor belleğinde.
••*
Galata Köprüsü Galata Köprüsü'ydü o za-
manlar. O yokuşu inip, gidip Ümmii Gülsüm
Rehberi'nin çayevinde oturup bu kitabı okuma-
ya vermiştin kendini. Halk hikâyelerinden sü-
zerek getirdiği motıflenn. anlatım biçiminin et-
kileyiciliğinin yanı sıra bugüne, bugünün insan
gerçeğıne, yaşanılanlara değişmeceli bakışı, söz
çadınnı 'hikâye anlatıcılığı' üzerine kurma-
sıyla çağdaş öykü sanatımıza yeni bir ufuk açı-
yordu, Tarık Dursun K.
imbatla Dol Kalbim, Tank Dursun K.'nın öy-
küsünde bir nirengi noktasıdır. Öykü biçiminin
içerdiği anlamlan yansıtması, söyleyişindeki
ustalığı sergilemesi bakımından da bir başyapıt
aslında. O ki, yazının her türünde var olmuş, ya-
zarak önünü açmış biri. Denizin Kanı'nı. tıpkı
ilk iki anlatısı gibi, unutulmaz kılan da; hem an-
latım ustalığı hem de gerçeksiliğin dilini etki-
leyicı biçimde kurmasıdır.
• • •
Gözlerimi o afişten ayırmaya çalışırken biraz-
dan, onunla, imbat rüzgânna doğru yürüyece-
ğimizı düşünüyorum... Bir de, onun, sevgili dos-
tu Ahmet Mekin ıçın yazdıklannı.
Foça'da, rüzgânn dilini konuştuk onunla. Ay-
nlığın, kopuş ve sığınışın, bir de yalnızlığın if-
lah olmaz hallerinın.
Şimdi, söz dönüp dolaşıp oraya geliyor. Onun,
"Evet efendim, bir zamanlar bir tzmir var-
dı" sözünü unutmak ne mümkün! Bakışlannın;
"İmbat, imbat iyi ki var; tzmirsizlik ne kö-
tü" dediğıni düşünüyorum. "Daha sonrası de-
niz" derken de "Tarık Dursun K, gene bir öy-
kü tasarlıyor" diyorum içimden. Eski Foça'da
sabahı, Halikarnas Balıkçısı'nın 'İmbat Rüz-
gârlan'nı okuyarak karşılıyorum. Balıkçı'nın;
"İmbatsız Akdeniz neye benzer" sözlerinin
çınıltısıyla Tank Dursun K.'yı, Ahmet Mekin'i
anıyorum bir kez daha. Akdeniz'in zefiriyle ge-
len güne merhaba diyoruz birlikte. Kalbimizi
dolduran rüzgânn selintisine kaptırarak kendı-
mizi. Foça'da, öykünün demini yaşıyor, öykü-
cünün zamamna yolculuğa çıkıyoruz yeniden.
ÖKUMA ÖNERİLERİ
* Tarık Dursun K.'nın bütün
yapıtlan Bilgi Yavmevi 'ce
yavımlanmaktadır. Öykü: Ona
Sevdiğimi Söyle, Ömrüm
ömrüm, Güzel Avrat
Otu/Sevmek Diye Bir Şey,
Yabanın Adamlan/
Bağnyanık Ömer ile Güzel
Zeynep, Yaz Öpüşleri,
İmbatla Dol Kalbim, Aşk
Allahaısmarladık
Roman: Kurşun Ata Ata Bker,
İnsan Kurdu, Denizin Kanı,
İyi Geceler Dünya, Alçaktan
Uçan Güvercin, Bağışla
Onlaru
* Halikarnas Bahkçısı: İmbat
Serinliği, 2002, Bilgi Yay.;
* WUliam Saroyan, Yoksul
İnsanlar, Çev.: Memet Fuat,
1990, Adam Yay.; Panait
Istrati, Akdeniz, Çev.: Y. Nabi
Nayır, 1995, Varlık Yay; John
Steinbeck, Fareler ve
İnsanlar, Çev.. Deniz Canefe,
2001, Sosyal Yay.
BELLEK KUTUSU
"Hikâyede sizi geliştirecek,
size kendi hikâyenizi
bulduracak tekyöntem
uygulaması, bence, sizin
önünüzde yer almış ustalan
okumak ve onların hikâyeyi
nerden alıp nereye
götürdüUerini
gözlemlemektir. Geleceğin
ustası 'iyi' çıraklar, 'iyi' usta
seçmesini de bilirler. Bu 'iyi'
ustalar, 'iyi okur lukla
bulunurlar. 'İyi okurluk' sizi
hem seçmeci yapar, hem
seçkin.' Tank Dursun K.
Unlü ressam ve heykeltımşlannyapıtlanndan oluşan sergi Mine Sanat Galerisi 'nde
Romanya Yazarlar Birliği Başkanı
Eugen
Uricaru
İstanbul'da
Kültür Senisi - Romanya Yazarlar
Birliği başkanı Eugen Uricaru, Türki-
ye Yazarlar Sendikası'nın çağnlısı ola-
rak dün akşam Istanbul'a geldi. Urica-
ru, yann Türkiye Yazarlar Sendika-
sı'nın Yıldız Sarayı Dış Karakol Bina-
sı'ndaki merkezinde TYS başkanı Cen-
giz Bektaş ve Sendika üyesi yazarlarla
bir araya gelecek. Bu toplantıda, Ro-
manya Yazarlar Birliği ile Türkiye Ya-
zarlar Sendikası arasında, karşılıklı iliş-
kilerin geliştirilmesi amaçlı bir anlaşma
imzalanacak.
tki yazar örgütü arasındaki ilişki, ge-
çen yıl Türkiye Yazarlar Sendikasf nca
Edirne'de düzenlenen Balkan Yazar-
lar Toplantısı'na Romanya'dan Erem
Melike Roman ve Prof. Nevzat Yusuf
Sarıgöl'ün katılmalanyla başlamıştı.
Daha sonra, yine TYS'nin istanbul'da
düzenlediği Nâzım Hikmet'in Tiyatro
Yazarüğı konulu toplantıya Erem Me-
like Roman bir bildiriyle katılmış; son
olarak da, 25 - 30 Haziran tarihleri ara-
sında TYS adına, Egemen Berköz ve
Eray Canberk Romanya'ya giderek
Bükreş ve Craiova'da Romen yazarla-
nyla iki toplantıya katılmışlardı.
Konuk başkan Eugen Uricaru 8 Tem-
muz Pazartesi gününe kadar Türk ya-
zarlann eşliğinde Istanbul'u gezecek.
Çağdaş sanatın
ustalan bir aradaKültür Servisi - Mine Sanat
Galerisi nin Caddebostan'da
açılan yeni şubesi '15. Geleneksel
Yaz Sergisi'ne evsahipliği
yapacak. Sergi, çağdaş sanatın
resim ve heykel ustalannın
yapıtlannı bir araya getiriyor.
Küratörlüğünü
Prof. Adnan Çoker'in üstlendiği
sergide farklı teknik, biçim ve
içerikteki yapıtlar, sanatçılann
özgün sanat anlayışlannı
yansıtıyor. Aynca sergide yer alan
değişik içeriklerin bir arada
bulunması, çağdaş sanatla çok
boyutlu iletişim kurulmasına da
olanak sağlıyor.
Sergiye Ozdemir Altan, Zeki
Arslan, Mustafa Ata, Tomur
Atagök, Ferruh Başağa, Bedri
Baykam, Bubi, Adnan Çoker,
Burhan Doğançay, Engin İnan,
Balkan Naci İslimyeli, Nur
Koçak, Zekâi Ormancı, Yusuf
Taktak, Güngör Taner, Ömer
Uluç ve Utku Varük resim
çalışmalanyla, Koray Ariş,
Hüseyin Gezer, Meriç Hızal,
Ferit Özşen, Seyhun Topuz,
Seçkin Prim, Ebru Yılmaz ve
Yücel Kale ise heykelleriyle
katıhyor. (0 216 345 64 40) Sergide Balkan Naci tslimyeli'nin 'Ayın Halleri' çabşması da var.
'Antılmış' Hollywoodfilmleripazarı
'Temel tçgüdü' de sansürlenen filmlerden.
ENGİN AŞKIN
Amerika'da tutucu Hıristiyan mezhebi Mor-
mon'a bağlı kişilerin yönetimindeki Utah'da,
Hollyvrood filmlerini "antarak" piyasaya süren
bir sanayi kuruldu. Örneğin Sharon Stone'un
"Basic Instinc" (Temel Içgüdü) adlı filmdeki cü-
retli sahnelerini açık bulanlann ya da "Saving
Private Ryan" (ErRyan'ı Kurtarmak) adlı yapı-
mı dolduran bol küfürlü kanlı bölümleri görmek
istemeyenlerin ilgi duyduğu sanayi koluna, Holly-
vvood'un hiçbirtepki göstermediği bildirildi. Vi-
deo filmi olarak pazarlanan filmler için yapımcı
firmalara ücret ödenmesi nedeniyle yeni bir pa-
zar bulan Hollywood'un, "sansür" ya da "içeri-
ği bozma" gibi savlan ağıza almadığı görülüyor.
Arıtılmış muzır sahneli filmlerden 'Titanik'te
aktris Kate YVinslet'i çınlçıplak gösteren bölüm-
ler, 'Gladyatör' fılminde ise kanlı şiddet sahne-
leri çıkanlmış. Utah eyaletinın dinci Mormonla-
nnın. antılmış video filmlen için üretici firmaya
teşekkür yazılan yolladığı belirtiliyor.
Kanada'nın batı bölümünde yaşayan küçük
Mormon topluluğuysa, Amerika'daki girişimi ya-
kından izlediklerini açıkladı. Bazılannın yasadı-
şı 30 kansı olan Mormonlar, antılmış film ya-
pımcılığmı "ahlaka dönüş" olarak adlandır-
dı.Genel olarak film vıdeo kasetlerinin gecelik
kirası 6 dolar olduğu halde, "antılmış" video ka-
setlerinin gecelik kirasının 15 dolar; satış fiyatı-
nın ise antılmamış filmlerin bir katı, yani 35 do-
lar olduğu bildirildi.
500 filmin yer aldığı "antılmış" film katalo-
ğunda, filmlerden her türlü küfürün ve açık bö-
lümlerin çıkanldığı belirtiliyor. Utah eyaletinde
50 şube açan girişimci firma, tüm ABD eyaletle-
rinde iş kuracağım açıkladı. "Clean Flicks-Temiz
Filmler" adıyla satılan yapımlarda "Allah" sö-
zünün özenle korunduğu ve her türlü seks sahne-
sinin makaslandığı belirtiliyor. Filmlerin makas-
lanmasına tepki gösteren Nebraska Eyalet Üniver-
sitesi profesörü Wheeler Dixon, "Filmin dinci
eğilimlerle elden geçmesi ve antılması işlemi-
nin, yapımın tümüne yönelik bir yozlaştırma
girişimi olduğunu" ileri sürdü. Hollyvvood'da ise
oyunculann, yönetmenlerin ve yapımcı firmala-
nn yeni bir kâr kaynağı oluşması yüzünden ses-
siz kaldığı belirtiliyor.
AHMET CEMAL
Bilmek İsteyen Kaldı mı?
Payel Yayınevi'nın sahibi, sevgili dostum Ah-
met Öztürk. geçenlerde harika bulduğum bir
fikrini iletti. Kendi yayımladığı kitaplar arasın-
dan bir seçme yapıp bunların adlarını gazete
ilanları aracılığıyla kamuoyuna duyurmak isti-
yor, "Hiç Okunmayan Kitaplar" diye bir başlık
koyacakmış. llanın en altına da şunu ekleye-
cekmiş: "Bunları sakın siz de okumayın!"
Seçtiği, okunmayan kitapların tümü de dün-
yanın fikir babalarının kalemlerinden çıkma.
Bence Ahmet Öztürk, bunu yaparsa çok iyi
eder. Böylece okuma bağlamında Türkiye'ye,
özellikle de gençlik kesimine gittikçe daha çok
egemen olan bir atmosferi, bir yayıncının bakış
açısından gözler önüne sermiş olur.
Şimdi duymayan kaldıysa, bir de ben ilan ede-
yim: Türkiye, artık genelinde okumayan insan-
lann ülkesi oldu. Kitapçı dükkânlarındaki çeşit-
lilik kimseyi aldatmasın. Nüfusu yetmiş milyona
doğru yol alan bu ülkede yayıncılar, her kitabı
kural olarak ancak bin adet basabiliyorlar, ve bin
kitabın bir yılda tükenmesine de büyük başan
gözüyle bakıyorlar.
Bin kitabın bir yılda çoğunlukla tüketilemedi-
ği bir ortamdan felsefenin de, sanatın da, sağ-
lam dünya görüşlerınin de çıkmasını beklemek
boşunadır.
Yıllar önce bir çevirmen arkadaşım şöyle de-
mişti: "Kitap satışlan böyle giderse belki de biz-
den sonraki çevirmenler, dayanamayıp çevirdik-
lerini kendi olanaklarıyla çoğaitıp tanıdıklanna
dağıtmayı yeğleyecekler!"
Bugünün gerçekleri karşısında o çevirmen ar-
kadaşımın "bizden sonraki" söylemi, çok iyim-
ser kaldı. Zaman, bu bağlamda öne kaydı. Çün-
kü yakın gelecekte bazı şeyleri yalnızca okuya-
caklarından emın olduklarım için çevirmeyi ka-
famdan ciddi biçimde geçiriyorum.
Bir zamanlar, çok değil, daha bir, iki yıl önce-
sine kadar, çok güçlü bir umudum, dahası inan-
cım vardı. Bu ülkede gençliğin okuduğuna ina-
nıyordum. En umut veren okur kitlesi olarak
gençliği görüyordum. Belki o inançla ve umut-
la, "Okuyan Gençliğe Mektuplar" başlıklı bir ki-
tapçık da kaleme almıştım. Ama çok değil, he-
men bir, iki yılda bu inancım da geniş ölçüde
erozyona uğradı. Çünkü son yıllarda yakından,
içlerinden izleme olanağı bulduğum genç ke-
simlerinde edindiğim izlenimler, gençlerin ara-
sında da okuyanlann birer istisna olduğunu açık-
ça gösteriyor.
Bugün okumama, gençler arasında öylesine
yaygın bir alışkanlık ve hastalık ki kimi zaman
kendi elinizle hazırladığınız, canları sıkılmadan
okusunlardiye ifadelerini hafiflettiğiniz belgele-
ri bile onlara okutmakta zorluk çekiyorsunuz.
Evet, bu ortamın gençleri -dediğim gibi, istis-
nalar bir yana bırakıldığında-, artık okumuyor-
lar. Çünkü her şeyden önce bilgiye ve bilmeye
yaklaşımları yanlış. Bu yanlıştan ötürü, bilgi
edinmek amacıyla okumak, artık onların gün-
demlerinde yer almıyor. Bilgiyi okumakla değil,
yalnızca yaşamakla, yalnızca aralannda konuş-
makla, yalnızca uygulamalarla ve yalnızca bil-
gisayarla edinebileceklerine kesinlikle inanmış-
lar.
Yaşamak, bilgi kaynağı olamaz mı? Olur elbet,
ama yaşanılan üzerinde düşünülmesi koşuluy-
la?
Konuşmak ve tartışmak, bilgi kaynağı olamaz
mı? Olur elbet, ama hep aynı şeyleri konuşma-
mak, tartışmaları düşünceyle boyutlandırmak
koşuluyla! Sevgili Beklan Algan'ın birsohbeti-
mizde çok yerinde söylediği gibi, tartışma, an-
cak kendisinden önceki bir araştırmayı temel
alıyorsa verimli olabilir!
Peki ya uygulama? Doğrudan uygulamanın
kendisi bilgi kaynağı olamaz mı? O da olur el-
bet, neyin uygulanmakta olduğunun bilinmesi,
hem de iyi bilinmesi koşuluyla!
Şimdiki gençliğimiz, artık Sokrates'ten çok
farklı düşünmekte. Büyük çoğunluk, hayat üze-
rinde düşünmekle. hayatı yaşamak arasında as-
la onaylanamayacak bir aynm yapıyor, ve ilkini
zaman yitimi sayıyor. Yanlış konumlandırılan bu
aynm ise sonuçta "yaşamak" ile "sanki yaşa-
mak" arasındaki temel ayrımın bilinmemesine
yol açıyor.
Açsın.
Artık bilmek isteyen mi kaldı?
e-posta: ahmetcemali" superonline.com
acem20@hotmail.com
Samsun Halk Dansları Festivali
• SAMSUN (AA) - Samsun Büyükşehir
Belediyesi tarafından düzenlenen
'Uluslararası Halk Danslan Festivali',
16-27 Temmuz tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. 3 yıldan bu yana
Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen
ve 22 yıldır geleneksel olarak gerçekleştirilen
festival, Ahnanya'da her yıl yayınlanan
"Dünyada Festivaller' adlı kitapçıkta yer aldı.
Festivali, Japonya, Norveç, Isviçre ve
Almanya'dan gözlemci heyetlerin
izleyeceği belirtildi.
BUGÜN
• ASPENDOS'ta '9. Aspendos Uluslararası
Opera ve Bale Festivali' kapsamında
21.30'da Mersin Devlet Opera ve Balesi
Müdürlüğü'nden G. Puccini'nin 'Tosca'
adh operası. (0 242 735 73 37)
• ENKA AÇIKHAVA TÎYATROSU nda
21.15'te Özdemir Erdoğan'la Müzikli
Sohbetler' adlı konser. (0 212 276 22 15)
• İFSAK'ta Burçak Evren'in sunacağı
'Fotoğraflann Tanıklığı' adlı dia gösterisi ve
söyleşi. (0 212 292 42 01)
M BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Sinema ~^
Yazarlarınm Seçtikleri - II' kapsamında
Albert Hughes'in yönetmenliğini yaptığı
'Cehennemden Gelen'. (0 212 251 32 40)
• İŞ SANAT'ta 12.00, 15.30 ve 19.00'da
Lars Von Trier'in yönetmenliğini yaptığı
'Karanükta Dans'. (0 212 316 10 83)