Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 TEMMUZ 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Ü13
a.
3
E
S
PamMantıiOyMr
battiantş...
Baiaâu
ĞtğişürsatenS:
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Sefctronik posta: derazsomecumhuriyetcom.tr
- Ecevit iyi beslenmiyormuş..
"Halkını ömek alıvorduri"
Süzme
Uzun yıllardır Topkapı
Sarayı Müzesi'nin
içinde çalısan Konyalı
Lokantası'ndan bir ilgili,
yolu elektrik idaresi
BEDAŞ'a düşmüşken
yem bir elektrik faturası
varsa ödeme yapmak
istiyor... iyi niyetli bir
girişim... Ne ki Konyalı
Lokantası'nın elektrik
aboneliği bulunamıyor...
BEDAŞ, kısa bir
araştrmadan
sonra ne olup
brttiğini ortaya
çıkartıyor...
Meğer, Konyalı
Lokantası, Topkapı
Sarayı Müzesi'nin
elektrik sayacından
süzme sayaçla elektrik
kullanıyor ve kullandığı
elektriğin bedelini de
müze yönetimine
ödüyormuş... Ancak
konu bu kadar basit
değil... Çünkü
müzelerin tükettiği
elektriğin birim fıyatı
başka, ticari
işletmelerin tükettiği
elektriğin birim fıyatı
başka... Müzelerde
elektrik daha ucuz;
arada neredeyse dağlar
kadar fark var... BEDAŞ,
gerekli tutanaklarla
durumu saptıyor ama
uzun yıllann fatura farkı
kime ve nasıl kesilecek
belli değil.
K
aradeniz Ereğli, Karadeniz'deki sayılı doğal
limanlardan biri... Kıyıda oturup güneşin de-
nizden batışını seyrederken, yön duygunuz
1 karmakanşık oluyor; kuzey sandığınız ufuk
hattının batı olduğunu anlıyorsunuz...
Zonguldak'ın ilçesi Karadeniz Ereğli, Anadolu'ya
geniş bir yay oluşturarak kuzeyden bakan kıyı şeri-
dınde kurulmuş...
Kıyının doğal yapısı uzun mendireklerle büyük bir
limana dönüştürülmüş... Ereğli Demir Çelik Fabrika-
sı da bu limanın bir köşesinde... Limanın bir başka
köşesi ise balıkçı barınağı...
Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık,
limanı kucaklayan kıyıda üç kilometre yürüyüş yolu
açmış... Yolu çiçeklerie bezemiş... Tarihi çınarlann al-
tında ahşap kahvehaneler...
Çınaraltında köpüklü kahvelerini yudumlayan yaş-
lılar sohbeti koyulaştımnış... Kahvedeki gençler, kız-
erkek masalan doldurmuş oyun oynuyor...
Ereğli'deÇocuklar, kocaman satranç alanında yarı boylan
kadar piyonlarla hamle yapıyor...
Ereğli bir Avrupa kentinden farksız...
Balıkçı barınağı da öyle...
Mezbelelik ortadan kaldınlmış...
Balıkçılara ağlarını örebilecekleri alanlar, depolar
yaratılmış... Balık satışı için küçük dükkânlar hazır-
lanmış... Balıkçılar için sosyal tesisler düşünülmüş...
Sosyal tesislerin halktarafından da kullanılması plan-
lanmış... Satın aldığınız balığı sosyal tesiste pişirtip
yiyeceksiniz... Yani balıkçı lokantası...
Bahkçıların sosyal tesislerinin yanında bir alan ya-
ratılmış, gençler kendi aralannda kurdukları müzik
grupları ile konser veriyor... Bir başka köşede paten
sahası... Bisiklet yollan... Yol kenarlannda ağzınızı
açıpdüğmeyebasıncafışkıraniçmesuyu...Ereğli'nin
Avrupa kentlerinden eksiği yok fazlası var.
Iskelenin ucunda Şehir Hatları Işletmesi'nin Istan-
burdaçürüğeçıkarttığıAtaköy vapuruduruyor... Be-
lediye, Ozelleştirme idaresi'nden açık arttırma ile Ata-
köy vapurunu satın alıp Ereğli'ye getirmiş... Restore
etmiş; yaz kış kullanılabilecek şekilde dört katlı res-
toran ve kafeteryaya dönüştürmüş... Yakında bir so-
kak, trafiğe kapatılıp "sanat sokağı"na dönüştürüle-
cek.
Ereğli, Türkiye'nin ötesindebirçağdaşlıkyaşıyor...
Işte bu yüzden Zonguldak Valisi Ismet Metin, ba-
lıkçı bannağındaki sosyal tesislerin yıktınlması için ka-
rarçıkartmış... Iskeledeki Ataköy vapurunun kaldınl-
ması da bir başka karar...
Vali haklı... Mevzuat hazretleri böyle diyor... Üste-
lik, yerel yönetimin halkla bütünleşmesinden rahat-
sız olan yerel siyasiler de böyle istiyor...
Karadeniz Ereğli, Türkiye'ye fazla geliyor!
SESSÎZSEDASIZ(l) Siyasi komplonunbelgesi Devrek'tençıktı
Zonguldak Devrek'te sosyal
demokrat dünya görüşü ile tanınan
llçe Tarım Müdürü Adil Örenli, tam
10 kez görevinden alınmış ve her
seferinden yargı kararıyla görevine
dönmüştü...
Örenli artık emekli...
Ancak...
Adil örenli en son Diyarbakır
Dicle'ye sürüldüğünde
Devrek'teki göreviyle ilgili olarak
hakkında dava açılmıştı...
Bu davaya örenli emekli olduktan
sonra başlandı...
Ama nasıl bir dava!
örenli'nin yerine MHP'ye yakınlığı
ile tanınan Mehmet AN Çakmak
atanmış ve ardından Ankara'dan
kalkıp Devrek'e gelen Tarım
Bakanlığı müfettişleri Örenli
hakkındaki bir dizi iddiayı
soruşturmaya başlamıştı...
Iddialarla ilgiii olarak özellikleillçe
tarım müdürlüğündeki şoförlerin
ifadeleri alınmıştı...
Bu iddialardan bir kısmıyla da dava
açılmıştı...
Davanın ilk duruşması geçenlerde
yapıldı...
Ama duruşmada hiç
hesapta olmayan bir belge
ortaya çıktı... Belge, bir kağıt
parçasıydı... Ve bir veteriner
hekim olan Mehmet Ali Çakmak'ın
bir ilaç şirketinin not kâğıdına el
yazısıyla yazdığı talimatlan
içeriyordu...
Notta toplam altı talimat vardı ve
Örenli aleyhinde ifade verecek
şoförlerin müfettişlere neler
anlatması gerektiği yazıyordu...
Böylece Türkiye bir siyasi
komplonun belgesiyle de tanışmış
oluyordu!
Ne Tatili?..
TÜRKER ERCAN Mimar
Ansiklopedi ve sözlüklerde ta-
til sözcüğünün karşılığı, "Yasa
gereği, yoğun çalışmalardan yo-
rulan kişilere verilen ara dinlen-
ce, çalışmaya ara verilen süre"
olarak belirleniyor. TBMM üyele-
rinin "tatıle girdik" deyip, biror-
taokul öğrencisi neşe ve heye-
canıyla Meclis'i terk etmelerini
siz nasıl karşılıyorsunuz? Mem-
leketin, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez görülen böyle bir perişanlığı
halkın, çalışanların, üreticinin
acıklı durumu ortada iken, her
türlü katkı ve fedakârlık yalnız a-
ma yalnız emekçi kesimden
beklenirken, hükümetin bir eli
Türkiye aleyhıne verilen tavizleri
halka cici gösterme çabasında,
diğer eli çalışanın cebindeyken
bu kişilerin gönül rahatlığı ile ta-
tile çıkmalarını ciddiyetin, bürok-
rasinın, samimiyetin hangi öğe-
sıyle bağdaştırabilirstniz?
Onları, haklarını savunmak,
haklannı aramak gayesiyle san-
dıktan çıkanp o kutsal çatı altına
gönderen halk, bu kişilere "Ne
yaptınız ki tatil yapıyorsunuz?"
diye sormayacak mı?
Evet beyler... Ne yaptınız da
yoruldunuz ve bir tatili hak etti-
ğinizi mi sanıyorsunuz?
TBMM'de son otuz yıldır sizi
seçip oraya gönderenler lehine
birtek kanun, birtek karar çıkar-
dınız mı? Gümrük birliği ne gös-
terdi ki AB ne gösterecek. AB
için halkın göziine güzel görün-
mek gayesiyle uydurduğunuz
yalanlar yatsıya kadar dayana-
cak mı? RTÜK Yasası ortada,
Vakıflar Yasası ortada, gülünç
asgari ücret ortadayken "faf/7e
gittiğinizyöre"\erde halkın karşı-
sına ne yüzle çıkacaksınız?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Yurdumuzun petrol, bordahil
tüm zenginlikleri batan geminin
malları hesabı, kurtlar sofrasına
sürülüp arsızca pazarlanırken,
Türkiye'de hayvancılık ithalatçı
altı şirket yararına katledilirken,
doğalgaz oyunları bir türlü halka
açıklanamazken, Türkiye gene-
linde sekiz barajın faaliyetlerine
aniamsızca ve nedensiz son ve-
rilirken, doğalgaz-benzin-ma-
zot-tüpgaz fiyatlan devamlı bir-
birieriyle yarıştayken, sizler han-
gi çabayı gösterdiniz (parmak
kaldırıp indirmek haricinde), ne
hak ettiniz?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Sokaktaki vatandaş, perişan
vatandaş.. yani sizleri, haklarını,
çıkarlarını korumanız ümidiyle
seçip oraya gönderen vatan-
daş... Sizden haklı beklentileri
olan vatandaş... Sizi sırtında ta-
şıyan vatandaş; Atatürk'ün kut-
sal mücadelesini verdiği Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde
değil, Türkiye mafyası yöneti-
minde yaşadığına inanırken,
gaz-şeker-tüpgazfiyatlarına haf-
tada iki kez zam gelebiliyorken,
siz hangi vicdanla, siz hangi yüz-
le, siz hangi hakla böyle bir ka-
rar alabiliyorsunuz?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Aslında gayeniz sizi seçip ora-
ya gönderenlere hizmet değil,
kendinize yeni çıkar kapıları açıp
yem çıkar yollan yaratmaktı. Za-
ten kıyak emeklilik" davasında
gösterdiğniz insan üstü başarıy-
la da bunu gayet güzel ispatla-
dınız. Tatili hak etmeniz ve yor-
gunluk atma gereğiniz sadece
bu konuda haklı görülebilir. Pe-
ki bunu, sizi seçip oraya apayn
gerekçelerle gönderenlere nasıl
izah edeceksiniz, orada da yine
şu soru bir tokat gibi yüzünüze
inmeyecek mi?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Memleket içinde en az sizler
kadar kendinden emin, becerile-
rinden mutlu, goğsünu gere ge-
re dolaşan, görevlerini yerine ge-
tirmiş bir militan ruhuyla TV'leri
kanal kanal dolaşıp elçi sıfatına
yakışmayan kıyafet ve diliyle
Türkiye'yi, görevine bağlı Türk
bürokratlannı yargılayan, yerden
yere vuran bir kadın var. İlk e-
mail oyunlan ve topluma haka-
retleri ortaya çıktığında hepiniz,
"kükremiş sel g/b/"ydiniz ve
"bendimi çiğneraşanm" diyor-
dunuz... Neoldu... Konuşmalar,
sözler, yaygaralarbirden unutul-
du... Ama onu öven satılmış ka-
lemler ve kişiler halen icraatlan-
nı sürdürüyorlar ve sizler tatılde
karar kılıyorsunuz.
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Bugün milletvekili olarak içı-
nizden kaç kişi göreve başlar-
ken laik Cumhuriyet için ıçtiğiniz
andı hatırlıyor ve gereğini yerine
getiriyor... O andın gereğini yeri-
ne getirebilecek bir kişi tatil dü-
şünebılir mi?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Görevini yapmış kişilerin hu-
zur ve gururuyla tatile çıkan elit
ve yorgun beyler Ispanya/Sevil-
la'da alınan son kararlardan. bu
kararların yarın karşımıza tam
anlamıyla bir "pandoranın kutu-
su" şeklinde çıkacağından kaç
tanenizin haberi var. Bunun ön-
lemlerini aldınız, gerekli irdele-
melerini yaptınız mı?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Memleket dahilinde iktidara
sahip görünenler, kendi beden-
lerinin, kendi gruplannın ıktidan-
na sahip olamazlarken para,
şahsi çıkar, satılmışlık en yüce
değer haline dönüşürken, defte-
rinde "fedakârlık sözcüğü" bu-
lunmayan sizler halkın tüylerini
diken diken yapan bir karan kım-
seyi umursamaz bir tavıria alabi-
liyorsunuz?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Türkiye'de uyuşturucu bağım-
lılık yaşı 15, sigaraya başlama
yaşı 7 oluyor.
Bütün dünyaya Kurtuluş Sa-
vaşı'yla "bağımsızlık mücadele-
s/"ni öğreten, tanıtan Türk ulusu-
nungünümüzdekisözdetemsil-
cileri Türkiye'de adam kalmamış
gibi Amerika'dan Türkiye'yi ida-
re için özel adam ithal edip Tür-
kiye'yi IMF'ye teslim ediyorlar.
Yine birkaç şirketin yararına Tür-
kiye'deki binlerce insanın ekmek
kapısı olan şekerfabnkalannı ka-
patıyorlar ve yorgunluk gerekçe-
siyle tatil karan alıyorlar. Bunlar
az iş değil öyle mi?
Ne yaptınız da tatil yapıyorsu-
nuz?
Refik Baydur... Değerji ve bü-
yük işadamı... Rahmetli Özal'ın,
yöneticilerin piri Özal'ın dünya
ahiret kardeşi Refik Baydur..,
TBMM'de bir dediğini iki etme-
diğiniz, karnı tok, sırtı pek, güzel
sesli Refik Baydur... Bakın yine
sizleri düşunen, sizleri kollayan
bir lisanla ne demiş geçen gün,
"Türkiye bu ortamda seçime git-
ti (mi). Seçim bıtti..." demiş.
Evet beyler iyi tatiller, iyi plan-
lamalar, iyi ve bol kazançlı pro-
jeler...
Ne yaptınız da tatil yapıyor-
sunuz?
ÇİZGtLlK KÂMİL MASARACI
r
HARBl SEMtH POROY semihporoy(5 yahoo.com
VVVIAAVVUVVVUV \\VU\A\AMMrVUM
YHVI Ü MİM
VA
U)
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 4 T emmuz
İ364 '
KOÇÇfiO'NUN SONUL
EŞKiYA tCOÇ£gO ÖLDÜRÜLDÜ.
erDO6ÜA4/C M6UHZDA VASA
? ŞA zoçetao, s///srA/ s#y&)M ICÇE
S/UİAJ ABAÖAĞ KâYÜNPE S'f? SOYGUAI YAPMA
6İRİŞİMİNPE BULUNMUŞTU. TÜ/SK PeTROLLSG
AHOMİM OG.TAKLJĞI ADıNA SİSMÎfC /4/eAŞ77<g-
MALAB. yAPAU SİK ALMAH ŞİRKETİUPE ÜC-
een££iM öpeNMesı içiAj ÖMBMU MİK7A£DAPAO4 SÜUINÜYOR.DU. ALTt ADAMIYIA SİLAHLI
BİR BASZIU YAPAfJ KoÇEfZO,£>(R.eNlŞLE k#f?Şt-
LAŞMtŞ </E ÇATTŞMADA ÇJf=7e İLE YARACANMiŞ
Tt. KAÇMAStNA KAgfM, ALPlGl yAISA ÖUJMÜ-
NB klEDEH OLMUÇni. ASlL <4Pf MEHMET ACiL/'r
OLAN tCOÇefSG'MUN CESBDİ KAISDEŞİ TA£A
43.
ULUSLARARASI
AKŞEHİR
NASREDDİN
HOCA
ŞENLİĞİ
2002
INÎERNAIIONAl
NASREDD1N HODJA
FESTIVAL
FATİH4.ASLİYE
HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 2002/306
Davacı Nur Demır-
baş tarafından davalı
Nüfus Jdaresi aleyhine
açılan kayıt tashihi da-
vası gereğınce.
Cemalettin ve Rece-
biye'den olma 1947 Is-
tanbul doğumlu. Fatih.
1327MolFaaşkı Mahal-
iesi, C.52. H.1440'ta
nüfusa kayıtlı bulunan
Kemal Demirbaş'ın ölü
olduğunun tespiti iste-
nildiginden,
Adı geçen Keraal
Demirbaş'ın mahkeme-
mizce yapılacak olan
12.09.2002 tarihli du-
ruşmada saat 9.30'da
mahkememiz salonun-
da hazır bulunması ve-
ya kendi sıni vekil ara-
cıhğı ile temsil ettirme-
si, aksi halde yargılama
sonucuna göre ölü ol-
duğunun tespitine karar
verileceği hususu ilan
olunur. 11.06.2002
Basın: 40864
Nbıayene, Teşhis, Tedavi
TÜRKKALPVÂKFI
Tet (212) 212 07 07 tpbıO
Faks.'(212i 212 56 35
DÜZ ÇtZGt
ÜMİT ZİLELt
1
Gazanız Mübarek Olsun!./
Saldırganlar 15 bin kişiydi...
Polis ise 350 kişi!.. Panzersiz, helikoptersiz, dona-
nımsız, çevik kuvvetsiz ve de yapayalnız 350 polis
memuru!.. Kimileri gözü dönmüş yobaz sürüsüne
geçit vermemek için ölümü bile göze aldı... Kimileri
korkunun, dehşetin pençesinde dondu kaldı... Kimi-
leri de binlerce yıl unutulamayacak katliamı tezgâh-
layan sapıkların sırtını sıvazladı!..
Seksen de jandarma vardı... Onlar da orduevi ile
ana caddedeki mağazaları ve kuyumcuları güvenlik
altına aldılar!..
Kentin valisi makamında srkışıp kalmıştı... "Allahu
ekber" naralanyla vilayete saldıran yobazlarla arasın-
da yalnızca 30-40 basamak vardı. Yanındakilere dö-
nüp, "Sonumuz geldi, adamlar girecek, hepimi-
zi linç edecek, yeşil bayrağı da yukan asacak.
Bunun başka sonucu yok" dedi!.. Bir ara böylesi-
ne aciz bir şekilde teslim olmaktan, şeriatçı sürünün
elinde parçalanmaktansa intihar etmeyi bile düşün-
dü!..
Devletin kentteki en yüksek otoritesini ve ileri ge-
len bürokratlannı linç edilmekten, Alay binasında bu-
lunan ve berber, bulaşıkçı, ütücü ve terzi erlerden olu-
şan 18 kişilik yedek tim havaya ateş açarak kurtara-
bildi!..
- Madımak Oteli'ndeki yiğit insanlann ise bu şan-
sı bile olmadı, olamadı!..
Onlar, bu ülkenin 33 güzel insanı devletin, televiz-
yonları başında 65 milyon insanın ve de 400 yıl önce
asılmış, heykeli sürüklenerek otelin önüne getirilmiş
Pir Sultan Abdal'ın gözleri önünde diri diri yakıldı-
lar...
- Katliam tam beş saat sürdü!..
O gün Sıvas'ta devlet yoktu... Ortaçağın dinci bar-
barları, kanlı zaferlerini "Cumhuıiyet Sıvas'ta ku-
ruldu, Sıvas'ta yıkılacak" sloganlarıyla kutladı.
Kentin Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu za-
ten saatler önce. söylenecek olanı söylemişti:
- Gazanız mübarek olsun!!!
Oşimdi milletvekili!..
• • •
Aradan yalnızca dokuz yıl geçti...
Dokuz yıl nedir ki?.. Yüreklerdeki acıyı, yürekler-
deki yarayı dağlamaya yeter mi?.. "Sıvas'ı böyle
anmayalım, nefret üretmeyelim. Sevgiyi ve kar-
deşliği aşılayan bir şölene dönüştürelim" deni-
yor... Güzel ama eksik, çok eksik... En gerçekçi çağ-
n Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nin anma toplan-
tısında yapıldı:
- Sıvas'ı unutturmamak, başka Sıvaslar ya-
şanmasına izin vermemek ve gerçek sorumlu-
lardan hesap sormak için tüm çağdaş, laik ve
demokratik kitlelerin birteşmesi...
Işte yapılması gereken bu!.. Asla unutmamalı,
unuttuhnamalıyız... Hele katliamın gerçekleşmesin-
de payı olanları yüreğimize ve beynimize kazımalı-
yız. O isimleri, temsil ettikleri makam ve düşünceyi
ya da düştükleri aczi kuşaktan kuşağa aktarmalıyız.
O isimler bir utanç abidesi gibi yüzyılları, binyıllan aş-
malı...
- Süleyman Demirel: Zamanın cumhurbaşkanı.
Olayların sorumlusunun Aziz Nesin olduğunu söy-
ledi. Halkın birbirine düşmemesinden duyduğu
memnuniyeti dile getirdi.
- Tanşu Çiller: Zamanın başbakanı. Olayların Ale-
vi-Sünni çekişmesine dönüşmemesindeh mutluluk
duyduğunu açıkladı. Hatta otelin etrafını saran "va-
tandaşlara" hiçbir zarar gelmemesi de Çiller'i çok se-
vindirdi...Ona göre otelin yakılmasınınardındadasi-
gortadan para alma düşüncesi yatıyordu...
- Erdal fnönü: Dönemin başbakan yardımcısı. Kat-
liamdan 8 yıl sonra sessizliğini bozup şöyle dedi:
"Benim o dönemde yetkim vardı ama olaylardan
bilgim yoktu..."
- Mehmet Gazioğlu: Dönemin içişleri bakanı.
Olaylar sürerken "Sıvas'ta tehlike arz eden bir du-
rum olmadığım" açıkladı... Takviye kuvvetlerini an-
cak her şey olup bittikten sonra gönderdi. ölümlere
gösterilen tepkilerin "normal" olduğunu söyledi...
- Temel Karamollaoğlu: Zamanın Refah Partili
Sivas Belediye Başkanı. Kendisine ulaşan tüm yet-
kililere "durumun abartılmaya değmeyeceğini"
söyledi. Itfaiyenin saldırganlan tazyikli suyla dağıtma
önerisine "Halk birbirinl ezer" gerekçesiyle karşı
çıktı. "Gazanız mübarek olsun" konuşması katli-
amın simgesi oldu...
- Şevket Kazan: Kapatılan Refah Partisi milletve-
kili. Katliam sanıklannın avukatlan arasında yer aldı,
ancak mahkeme görev alamayacağına karar verdi.
Kazan adalet bakanı olduğu dönemde de katliam sa-
nıklarını cezaevinde ziyaret etti, destek oldu...
- Cafer Erçakmak: Refahlı belediye meclis üye-
si. Katliamın simge ismi. Gözü dönmüş yobazları it-
faiyenin kurtarmaya çalıştığı Aziz Nesin'i linç etme-
ye çağırırken görüntülendi. 9 yıldır kayıp!..
Piyonlan saymaya bile gerek görmüyorum. Her tür-
den alçaklık için sütü bozuk maşalar bulmak kolay-
dır!..
Asla unutmayın, asla affetmeyin...
E-posta: umitzilelia ttnet.net.tr
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5
SOLDANSAGA:
1/ Harran Ova-
sı'nda tanın-
mış bir ören
yeri.2/Konut...
Aziz Nesin'in
biröykükitabı.
3/ Din işlerini
devlet işlerine
kanştırma-
yan... Doku-
sunda çoğun-
lukla gümüş ve
altın renginde
tel bulunan ku-
maş. 4/ Birine
herhangi bir
konuda önceük ve ay-
ncalık tanıma. 5/Ayak
direme... Çemberin
çe\Tesinin çapına ora-
nını gösteren sayı. 6/
Sınır boyu... Belli iki
yer arasında gidip ge-
lebilme. 7/"Ağaç yap-
rak \erir — vermez
rüzgâra" (C.S.Taran-
cı)... Gözü kapalı ina-
nılan düşünce: dogma.
8/
u
Akaju"dadenilen
büyük bir orman ağacı
bir ka\oın cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIVA:
1/Antalya'mn Gazipaşa ilçesindeki antik kent. 2/Yu-
rnurtabiçiminde olan... Halat ucu. 3/!tici neden. gü-"
dü... Nâzım Hikmet'in soyadı. 4/Çeşitli işleri kendi
kendine yapabilen aygıtların ortak adı... Telli bir çal-
gı.5/Bağışlama... Yat limanı. 6/Birtürsağlam veyu-
muşak dana ya da öküz derisi. II Doğu Anadolu'da
bir ırmak... Düz dam. taraça. 8/ Eskiden Roma ken-
tine verilen ad... Küçük kamyon. 9/ Büyük makam-
daki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlen-
diren kimse.
At yavrusu. 9/ Turuncu etli