23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2002 PAZAR EVET/H^YIR OKTAY AKBAL „ Dostlar, Kendinîz Düşünün! Bütün bu yazılar bır dosta sesleniş değilse nedir? öyle bir dost ki yıllar alır götürür kimini, yine yıl- ar başka dostJan getirir. Bizler. bir köşeye yerteş- Tiiş dumnaksızın konuşuruz, bıldiğimizi, bilmediği- Ttizi söyleşirizdostokuriarımızla... Şu köşeyazariığı bir gün ortadan kalkacak elbet! 3irçeşit düşünce yol gösterieilıği. bir çeşit hocalık, Dir çeşrt ukalalık!.. Başka nedır? Bakıyorsun, biri <alkıyor sıze AB. ABD, iktisart, maliye, sanat, ede- Diyat, toplum konulannda ders vermeye hevesleni- /or! Oysa siz de gazete okuyorsunuz, TV, radyo dinliyorsunuz, oyazardan daMaçok bilginiz, görgü- nüz, deneyiminiz var. Öyleyse o genç ya da yaşlı ada- mı ne diye dinleyeceksiniz? Ülke yeniden karmakanşık... Hep öyleydi zaten... Me zaman duruldu ki!.. Bir zarnanlar 'iyi' insanlar var- dı, yurdu, ulusu düşünen, çaJışanlann yanında yer alan, ülkenin tam bağımsızlığını koruyan 'iyi' insan- lar... Sonraneoldu? YaşarKemal'indedigigibi, "0 iyi insanlar iyi atlara bindiler, gıttiler." Herkes tartışıyoıi.. Ecevit hasta, yaşlı bir adam. Ama sonuna dek savaşıyor... Herkes kendi yaran- na, kendi hesabına mi düşünür? öyle mi acaba? Kırk elli yıllık politika sahnesinde Ecevit hep ön yerier- deydi. ne kazandı? Yaşamı daha üst düzeylere mi çıktı? NegörkerrMöşkler, ne zengin biryaşantı! Bir onabakın, bir de Özal'lara, Demireriere.Tansu'la- ra, Mesut'lara... Hangi çizgide politikaya başladı- lar? Şimdi hangi yerdeler! H e m kendileri, hem aile- leri, çevreleri... Bir partı ne zaman parçalansa, içinden bir sürü adam çekip gitse, onlar birleşip yeni bır oluşumla halkın karşısınaçıksa, neolur? Hiç! Geçmişteki Hür- riyet partiler, Güven partiler, Cumhuriyetçi partiler, daha başkalan ortada!.. Şimdi DSP'den kopanlar, şunun bunun liderlığinde bırieşse ilk genel seçim- de başarılı olacaklannı mı sanırsınız? Bekleyin gö- rürsünüz, Özkan ın peşine takılanlann bir süre son- ra pişman olacaklannı! Seçim kapıda... Kaç parti var yanşacak? Kimler geçecek yüzde on çizgısini? Hadi yüzde beşe in- dirsinler, yine de bunca parti yaya kalacaktır... He- le Atatürk devrimini savunanlar, solda politika güt- mek isteyenler büsbütün yenik düşecektir, sen ay- n ben ayn halleriyle!.. Kimseyapılacakseçimden yararlı birsonuç bek- leyemez. Bu yasalarla olsun, yeni yasalarla olsun, gerçektestirilecekyenı bir seçim sonucundayineşim- dikilerebenzeradamlarMeclis'edoluşacaktır...Hep- si gerçek anlamda emekçiye karşı, hepsi belli çıkar kapılannın peşindeolan politikacılar!.. Bugünküle- rin yerini yannkiler alır! öncekilerin benzerteri, bel- ki daha beterieri! Ülkeyi kim yönetiyor? Geleceğimizi kim yönten- diriyor? Daha doğrusu el açıp kimden para istiyo- ruz? Aldığımız parayetmiyor, yenisini yine aynı kay- naktan istiyoruz? Bunu biliyorsunuz, o zaman, Ali'den, Veli'den, Hasan'dan, Hüseyin den ne bekliyorsunuz? Evet, sızlero ünlü ünsüz köşeyazarlannın, politi- ka çıkarcılarının dediklenne bakmayın! Kendiniz dü- şünün, iyiyi, kötüyü, kendi bilginiz, görgünüzle... OLAYLAR VE GORUŞLER olay.goruso cumhuriyet.com.tr ağdışı yönetimlerce yan sö- mürge konumuna getirilen Osmanlı Imparatorluğu'nun Batılı güçlerce yıkılmasmdan sonra Yüce Atatûrk'ün yö- Llusal Kurtuluş Savaşı ile kuru-netü lan Türkiye Cumhuriyeti o yıllann, yoksul ol- sa da, en çağdaş düzeyde olduğu yadsınama- yacak yönetimiyle yönetiliyordu. Atatûrk'ün önderliğinde çağdaşlığa ilk adım- lar. eğitim kurulunun ilk toplanmasında oldu- ğu gibi, henüz Kurtuluş Savaşı sürerken atıl- maya başlanmış, izleyen yülardaki DevTİmYa- salan ve uygulamalanyla da 1923-1938 yıl- lan arasında Llusal Aydınlanma nın temelle- ri atılnuştı. Ulus bireylerinin ümmetlikten kur- tularak bilinçh yurttaşlar olmasını sağlayacak olan iki kurumdan birisi olan HaDcevleri 1932'de, Köy Enstitüleri de 1936'da kurulmuştu. Aynı yıllarda A\Tupa uluslan Nazizm ve faşizm tü- rü totaliteryönetimlerle yöneülmekte ya da sö- mürgelerinde acımasız ve çağdışı uygulama- larda bulunan sözde demokrat özellikler taşı- maktaydılar. 0 dönemde Türkiye Cumhuriyeti'nin Baü'ya özenmek, onun gibi olmak diye bır sorunu yoktu ve olamazdı da. Çünkü biz oyıüardaçağ- daşlıgu Avrupa uluslanndan daha içterdikle benimseyen bir yönetimle yönetüiyorduk. Ger- çek demokrasiye yöneliş ve sömürgecilikten annma, Avrupa uluslannda ancak Ikinci Dün- ya Savaşı'ndan sonra başlayabümiş ve ABD'nin yardım ve yönlendirmeleriyle gerçekleşmiş- tır. Ütinci Dünya Savaşı sonunda Sovyetlerin toprak isteklerini de içeren yeni anlaşma öne- risinin verdiği olumsuz etkilerle ülkemiz yö- netenleri de ABD ve Avrupa ülkeleriyle aynı yanda bulunmayı uygun görerek daha demok- ratik ve liberal bir özellik taşıyan çok partili Avrupa ve Biz. Prof. Dr. Abidin KUMBASAR düzene geçmeye zorlanmıştı. Ülkemizde ku- rulan yeni partiler, Atatürk devrim ve ilkele- rinden sapmadan gerçek demokrasiye yönele- cek yerde, karşı de\Tİmci ve inanç sömürücü yöntemleri kendilerini iktidara götürecek yol olarak gördüler. Çok partili ilk seçim olan 1946 seçimleri sonunda yönetime gelen CHP hükü- meri, Atatürk Devrimi ilkelerine sahip çıkma- sı gerekirken karşıt partilerin karşı devrimci tu- tumuna uyan yönü seçti. Ülkemizi geriye gö- türen ve uygar dünyayla aramızın açılmasının geri adımlan atılmaya başlandı. Çağdaş eğiti- min simgesi olan değerli eğitimci Hasan ÂB Yücd'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bıktınlarak aynlması ve çahşma arkadaşlan- nın etkinliğinin giderilmesiyle Eğitim Büü- ğTnin bozulması ve 1947 yılından başlayarak imam- hatip okullannın açılması izledi. Savaşın yıkımmı yaşayan Avrupa ülkeleri bi- limsellik ve demokrasiyi benimserken ülkemiz- de 1950 seçimleriyle başa geçen ülke yöneti- mi, ilk iş olarak ezanın Türkçe okunması ye- rine yeniden Arapça okunmasına ilişkin yasa- nın çıkanlarak halk kitlelerinin duygulannı sömürmenin ilk adımını attı. Halkevleri 1951 yılında kapatılarak toplumun aydınlanması baltalandı; önce yozlaştınlan Köy Enstitüleri de 1954 yılında tümden kapatılarak karanhğa yöneliş hızlandınldı. Savaşın yıkımına ugra- yan ülkelerin yönetimleri, sorunlan bilimsel ve çağdaş yöntemlerle giderirken bizde, "HaJkplan değB, pflav istiyor" diyenlerin yağmacı yöne- timi etkın oluyor. Clkenin egemeni, "Odunu aday göstersem seçtÜTrim" diye övünüyor ve T arih ve günümüz Türkiyesi hakkın- da. bilendekonu- şuyor bilmeyen de... Bu satırlar. bir bilme- yen kimliğiyle kaleme alınmıştır. Başlıca so- nın, Osmanlı'nın bir zamanlar süper devlet statüsünde olduğu kanaatinin yerleşıkliği... Yanlıştırbu!.. Devamh ve haklı olarak övülen Fatih'in dev- letinin başlangıcındaki yüzölçümü, yaklaşık 1923 Türkiyesi kadar, daha az homojen, da- ha az savunmaya elverişlidir. Fatih. Avru- pa'nın iç dengelerini. Atatürkgibi iyi bilmek- te, yeni bir haçlı tepkisinin mümkün olma- dığırun kuşkusuz bılincındeir. Kollan da bu sebepten sıvamıştır. Donkişotçuluk ve Hit- lercilik oynamamıştır. Fatih'in ölümü sonra- sında devTettiği yüzölçüm devraldığının yak- laşık iki katı olmakla beraber, 1923 Türki- yesi'nin devraldığı ulusal gelir de Atatürk'ün ölümünde iki buçuk katına çıkmış idi. Ata- türk döneminin başlangıcında da, elbette bir Istanbul fethi söz ko- . . nusudur. Lozan'da ta- rafımıza terk edilen Is- tanbul, fiili bir askeri ve diplomaük durum nedeniyle bizlerin asker gücüne devredil- miştir. u Bizi haklı ve sevimli bulduklaruı- dan" önermesine kim inanır ki? Demek ki toprak genişlemesi dönemi bitmiş, iktisadi ge- nişleme dönemi başlamıştır. Orkütücü toplar kullanan Fatih Osmanlı- sı'nın. ateşli silahlan icat etmiş bulunduğu- na dair bir belge ya da iddia mevcut değil- dir. Atatürk Türkiyesi'nin de, böyle geliş- miş silahlan icat iddiasında bulunamayaca- ğı bılınır. "lkrkme, duraklama, çökme dö- nemi" benzeri ifadeler. mantık dışıdır. Sorun- lara bıraz mukayeseli ve sağduyulu bakmak gerekir. Yorum, Tann'nın armağanı insan zekâ- sının kullanışına bırakılmıştır. ÇetinAMN istediklerini seçtiriyordu. Aynı dönemde dış ülkelere egemenliğimizden ilk ödünler • veriliyor, 1954 yılında uhıslararası petrol şir- — ketlerinin temsilcisi Max Bell'in hazırladı- ğı Petrol Yasası'nda, "Buyasaj'abanaşir- kederinizniolmadandeğiştirüemez" diye yazıhyordu. Çağdışı ve bilimsellikten uzak karşıdevrimci yönetim 1960 askeri girişimiy- le sonuçlandıktan sonra ülkenin kavuştuğu kı- sa süreli aydınlık dönem ve çağdaş anayasa çok geçmeden yine politika özentüerinin inanç sö- mürüsü ve aldatmacalanyla çıkar çevrelerinin işine gelen karanlığa dönüştürülüyordu. Elli yılı aşkın süredir Atatûrk'ün kurduğu Çumhuriyetimizin başma çöreklenip, çağdışı ve yağmacı uygulamalanyla ülkemizi ortaçağ karanbğına yönlendirenler ve ardıllan, bugün Avrupa Birliği'ne girebilmemizin öncüleri ol- duklan savındalar. Ülkede talan ve soygunla- ra ortam hazırlayıp yararlananlar, yurtdışında emeğini sömürttükleri işçilerimizi karanlıkta tutmak için "Kara Ses"leri göre\'lendırenler, yurtdışına servet aktardıklan tartışılanlar, çağ- dışı eğitim kunımlannı en çok kendisinin açü- ğmı sö\1e\erek ÖNÜnerüer, türbe ve yaür ziya- retkrinde başörtüsü dola>ıp bilmedikleri du- alan mınldanır gibi yapanlar, bir eünde bay- rak bir elinde kutsal kitap olduğunu söyieyen ve milhŞ etçi muhafazakâıiığı kimseve kapür- mayanlarla Kemalist ilkeieri y^adsıyıp,yönleri- ni şeyhlerin öğüderine göre seçenlerbu defa da Avrupa sevdahsı oldıdar. Sözde politikacılar, ülkede talan edilecek bir şey kalmayınca son olarak ulusumuzun öz değerlerini gözden çıkarmakta ve Atatürk Cumhuriyeti'nin varhğının temellerini sars- maktalar. Avrupalı olmak için önce çağdaş dü- şünce düzeyinde ve Avrupa aydınlanmasını kişüiğinde özümsemiş olmak gerekir. Avrupa'da köşk ve villa edinmekle ya da ünlü kumarha- nelerde kumar oynamakla Avrupalı olunsay- dı petrolcü şeyhlerden kimseye sıra gelmezdi. Kendini yetenekli politıkacı ve üst düzey ekonomist sanıp, Avrupa Birliği'nin kişi başı- na düşen gelirine göz koymakla da Avrupalı olunmaz; aynca Avrupalı yöneticiler, bizim geri bıraktınlmış vatandaşlanmız gibi kolay- ca aldatılamazlar. A\Tupa Birliği'nin gönen- cini paylaşmak isteyenler her şeyden önce hak- sız edindikleri değerleri kendi halklanyla pay- laşmalıdırlar. Televizyon ekranında göründük- leri zaman bile insanlann içgüdüyle cüzdan- lannı yokladığı kaşilerin öncülüğünde Avrupa'da nasıl bır konumumuz olabilir? Ülkemizin yurtsever, gerçek aydınlannın öncülüğünde, yalnız Avnıpa Birliği'nin değil, yerkürenin tüm değerlerinın hakça paylaşıldı- ğı tüm insanlığın onurlu bir üyesi ohnak her- kesin en içten dileği olmalı. Bizı, 1930'lu yıl- larda çağdaş yapan Atatürk Devrimi ilkelerin- den ve kazanımlanndan soyutlayarak onur- suzca, Avrupa'ya yamamaya çalışanlarla, Av- rupalı değil. ancak, "Beyaz Adam"ın uşagı olunur. PENCERE Bir Şarkısın Sen... Ikinci Mahmut bir gün yanında ünlü nedimi Sait Efendi'yle birlikte payitahtın sokaklarını tebdili kıyafetle dolaşırken dokunaklı bir şarkı işitip etkilenmiş... Nedimine sormuş: - Bu şarkı nereden geliyor?.. Sait Efendi: - Padişahım şuradan geliyor.. - Neresi orası?.. - Gedikpaşa külhanı!.. Külhan hamamın içini ve suyunu ısıtmak için yapılan büyük ocaktır; eskiden yersiz yurtsuz başıboşlar buralarda bannırlarmış; külhanbeyi de- yimi de böyle çıkmış... Sait Efendi aman zaman diyemeden Ikinci Mahmut külhanın kapısından içeri dalmış; avlu- nun bir yanında kütüklerden oluşan dağ gibi bir istif; öteki yanında yine dağ gibi kül yığını... Padişah ile Sait Efendi oturup şarkı söyleyeni dinlemeye başlamışlar... Şarkı bitince Ikinci Mahmut sormuş: - Kim bu?.. Yanıtlamışlar: - Topkapılı Mehmet'tir; on yaşından beri bu- radadır; külhanbeylerinin en aklı başında olanı- dır. Şarkının güftesi: "Cihar attım şeş oynadım Yine felekyendi beni..." Şarkıyı dinlerken etkilenip ağlayan Ikinci Mah- mut, Topkapılı Mehmet'i "saray müezzinliği" gö- reviyle "mabeyn-i hümayun"a aldırmış... Külhanbeyi uzun süre sarayda çalışmış... Ancak rakipleri, kıskandıkları Topkapılının ye- meğine gizlice güvercin pisliğini katmışlar, bu yüz- den adamcağız daha otuz yaşındayken sürekli öksürüğe tutulmuş, şarkı söyleyemez olup kah- rolmuş... * Bu şarkı bizim ruhumuzu, yüreğimizi, ciğeri- mizi, hayat felsefemizi yansıtıyor.. Hepten şartlanmışız.. Üçkâğrt açıp köşeyi dönmek... Çalışmadan kazanmak.. Üretmeden tüketmek.. Hazırdan yemek.. Faizcilik, tefecilik yapmak.. Zar tutmak.. Yine de birtürlü iflah olamıyoruz, Hammami- zade Ismail Dede'nin bestesi tam bize göre: "Cihar attım şeş oynadım Yine felek yendi beni." An felek.. Dipsiz dümbelek.. Allahsızkelek!.. HABER: YORUMU: Euromoney Garanti'yi Türkiye'nin iien ıyı bankası seçti. Euromonev Aw.ard* for EXC«Iİ«IKC »'00! garanti.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle