19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2002 PAZAR 14 J V L J L J I U İ Y [email protected] m Wm j^~ Usta ozanECE AYHAN 'kendine özgü, ayn sesi' ile şiirimize damgasını vurmuştu Aara duygulu şairöldütZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -Türk şiirinin yaşayan en önemli şa- irierinden Ece Ayhan. rahatsızlana- rak kaldınldığı Izmir Büy-ükşehir Be- lediyesı Eşrefpaşa Hastanesi 'nde ya- şamını yitirdi.Başbakan Büknt Ece- vit, Ece Ayhan'ın ölümü nedeniyle yayımladığı mesajda, "Ece Ayhan, çağımzn biiyük ozanlarmdandn: Omı vitirmiş olmaktan derin acı duyuyo- rum. 0, siirieriyle gönüDerde yaşaya- cakör"dedı. Izmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Gürçeşme Huzurev-i'nde yaşa- yan Ayhan, önceki gün saat 16.00 sı- ralannda rahatsızlandı. Hemen Eş- refpaşa Hastanesi'ne kaldınlan şair, yoğun bakım ünitesinde tedavi aJtına ahndı. Yapılan tüm tıbbi müdahale- lere rağmen kurtanlamayan Ayhan, sa- at 23.45'te yaşamını yitirdi. 10 yıl boyunca yeğeni Ece Deniz'le tstanbul'da yaşayan şair, şubat ayın- dan bu yana Izmir Büyükşehir Bele- diye Başkanı AhmetPiriştina'nın des- teğiyle belediyeye bağîı Gürçeşme Huzurevi'nde kahyordu. îki yılı aş- kın belediyenin sanat daruşmanlara- sı arasında yer alan Ayhan * ın yaşlılık- tan kaynaklanan birçok, rahatsızhğı ile böbrek ve kalp yetmezliği sorun- lan çektiğı bildırildi. Yakın çevTesi, Ay- han'ın sık sık çocukiuğunu geçirdiği Çanakkale Ecabat Yalovaköyü'ne gö- mülmek istediğini dile getirdiğini be- lirttiler. Babasının cenazesi için Is- tanbul'dan yola çıkan Ege Ayhan ve şairin dostlannın bu doğrultuda dav- ranmalan bekleniyor. Büyükşehir Be- lediyesi yetkilileri 1931 Datça do- ğumlu olan şair için yann bir tören dü- zenleneceğini belirttiler. 1931 Datça doğumlu Ece Ayhan, li- se öğrenimini Istanbul Atatürk Erkek Lisesi'ndetamamladı. 1959'daAnka- ra Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi'ni bitiren Ayhan, Arıadolu'nun çeşitli yerlerinde kaymakam olarak görev aldı. Meslekten aynJdıktan son- ra, yayınevlerinde redâktörlük yaptı. îlkşiiri 1954'teTürkDili'ndeyayun- lanan Ayhan, 1956'57yıllanndabaş- layan Öanci Yeni akımının em etküi şa- iri kabuJ edildi. Başhca yapıtlan: Şür KmarHammmDenizieri, 1959; BaJaşstzBirKediKara, 1965; Orto- doksluklar. 1968; Devlet ve Tabiat, 1973; YörtSavuL 1977 (şiir kıtapla- nnın toplu basımı); Zambakb Padi- şah, 1981;ÇokEskiAdı>1adır, 1982; Çanakkalefi Melahata tid El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi, 1991 (bazı yazı ve konuşmalanyla); Son Şiirier, 1993; Bütün Yort Savullar, 1994 (şiir kitaplanrun toplu basımı). Deneme/Yazılar/Konuşmalar Gün- celer: Defterler, 1981; Yeni Defterier 1984 (genişletilmiş basım); Yalnız Kardeşçe, 1984; Kobsuz Bir Hattat 1987; Başıbozuk Güncder, 1993 (ilk iki kitabın genişletilmiş basımı): Şi- irta Bir Alün çağı. 1993; Sivil Şiirier, 1993; Aynab Denemeler. 1995; Dip- yazdan, 1996; Morötesi Requiem, 1997; Sivil Denemefer, 1998. APAŞ PAŞA ŞAPA OTURDU Merhaba diyoruz ölü teyzelerimize çocuklar/ merhaba diyorlar o şiirierimizin eşikleri// Mum tacirierinin kızları ne temiz porselen/ yüz çiçeğe, yüz ay çıkarırmış bu tabaklar// Yüzüklerinde altın parmaklar takılıymış ve/ çarşılar grevsiz deli olurmuş yalnızlık işte. ECE AYHAN (1958) Edebiyatımızınsivil ozanı FERtDUNANDAÇ Ücınci yeni akımının öncü şairlerinden olan Ece Ayhan, yıllarca süregelen bu nitelemenin artık değişmesi gerektiğini ımleyerek, şunlan söyier: "îkinci Yeni'ye ben giderek Sfvfl Şiir di- yorum arük. Sivil Şiir deyimini. benim bildi- ğimce, o zamanlar şiirve roman yazan ve de dil konolanndayazdığıyazdarla tanınan, Roma'da ünlü sinema okulunda dersler veren Pier Pa- oloPasolını ilkkezl966'dakullanmıştır. (~) lldnci Yeni yanhş bir adlandırmay- dt O günkrde Srvfl Şiir diye başlansay- dı, tanılama ve tammlama açısmdan iyi olurdu. Aynca o şiirin içeriğiıü, raera- mını, sıçramasını, kalaşunını, logarit- masuu, bakışımsızbğuu, atonaDiğuıL. açındıran bir adlandırma olurdu. Ben zamanzamanda 'sıkı şiir" diyorum.* Evet, o; 1959 'da yayımladığı ilk ki- tabı Kınar HanunmDenizleriyle. şi- irimize aykın bir çizgi olarak yeni bir ses getirmiştir: "Bir çakıl taşlan gülümsevişi agJarmış kara- faki rakısryla şimdi dipsiz kuyulara su olan Kı- nar Hanım'dan düz saçlanyla ne yapsın şehza- debaşı trvatrolarında şapkalannı rüketenıez- miş hiç." (Kınar Hanımın Denizleri) Bu 'yeni'yi, yaşamıyla örtüşen bir anlayışın simgesi kılar adeta. 'Sıkı' ve 'Sivil' şiirden ge- çer yolu. Hayatında da öyledır, o: "Ben 5yie- sine srvtiim ld, srvillerin srviti (bana bırakılsa, yanhş yana çekileceğini büe bfle, srvfltiğin yeri- ne'başıbozuk' derim)özelhayatundadaoros- pulann, 'yol göstericı'lerin, yersiz yurtsuzla- nn, sularda ve parklarda bannanlann, kimse- sizlerin, sokaklarda yaşayanlann. dışlanmışla- nn, orta Udden aynlanlann, ıssız park bekçile- rinin, tek kişflik tramv a> müzesi müdürierinin, müştemilatta oturanlann, faDokrat kabadayı- lann, berduşlann...kısacası tarih dışuia düşü- rüJen lümpenierin, rahatediyorum ben." (agy.) Şiirlerinde insanı, onun davra- nışlannı, tutkulannı, gerçeğinı. geçmişle şimdi arasında, belirsizlik ızleri ta- şıyan bir düzlem içinde yansıttı. Yaşarulanla- ra yeni bir yorumla yaklaştı. Yaşanılan duyar- hğa yaklaşımda, bireyselie toplumsah gizsel- lik, fantezi, yer yer humour ve olağanüstülük yüklü anlatımla verdi. Şiirinin izleksel yapısı- nı bu eksen üzerinde kurdu. Dildeki özgünlü- ğü, kurduğu imgelerle yöneldiği simgesel an- latım, bu bileşimle soyut bir şiir evreni kurma- sı, onu, kuşağının önde gelen adlanndan biri yaptı. Onun, 'Niçin yaznorsunuz' sorusuna verdi- ği yanıt ilginçtır: "Dd şev adına ve için yazdı- ğniusöylevebflirinı. Dedflderim otururya da otur- maz bu benim kestiremeyeceğim bir şeydir. Ama benden söylemesL" " Kim biHr,beDd de, yerimi(hakkmu) aramak uğruna çiziktirryonıın. Issız bir uçta ve kendi kendine bir şeyleri yoklamak anlavacağınız. (Efendi efendi a>akta durmaya çabalarken bu bir budak ne oluyor?) Sonda bakın, inarulmaz bu pusu aş- lana elime mürekkep almış da olabüî- rim. tnsan kısnusı, heie aşiretierden bo- şalanAnadolu'da üç-beşgünlük bir pu- su a^şürıebilirdüşünürse.Yürürlüğesa- hnnuş olan algı ortalamasL ideoloji an- cakbu kadarmaizin vçrebflir. Oysa v« ama otuz yılhk ya da bir ömür boyu yatan bir 'pusu',bir süreç nedense hiç tasarlanmaz. (Evet, aşağı yukan bütün Doğu'da süreç yoktur. Nasd çılgm aşk, roman, portre, ara kurumlar, bireyseUik, insan hakla- n, beledrveüklcr... yoksa.) tşte böylesi bir olmaz'ın, ham havalin arka- smdayun ben; peşinde!" ** * EsasDuruş, Mülkün Temelidir', Ece Ay- han, Ludingirra, Bahar 1997, savı: 1 ** Şiirin Altın Çağı, Ece Ayhan, s.ll, 1993 Sevenleri ve dostlan 'çağdaş şiirimizin kural dışı çocuğu' Ece Ayhan'ı anlattılar Ayrıksı biryıldız olarakhep parlayacak ATAOL BEHRAMOÖLU îkinci ye- ni şiiran- layışının etkileri günümüz şiirinde de sürüyor. Eleştirilebilecek ve eleştiri- len yanlanna karşınbu anlayış ve pra- tiğinin, şiirimizin modernleşmesin- de önemli bir adım olduğu yadsına- maz. Ece Ayhan'ın bu akım içindeki yerinin Idmi çevrelerce fazlaca abar- tıldığını düşünüyorum. Bununla bir- likte dilsel ve tematik alanda özgün buluşlan olduğu kuşkusuz. Beni özel- likle 'BakışsızBirKedi Kara'dakı kı- mi şiirlerin bilinçalh kaynaklı dene- bilecek çağnşım ve imgeleriyle etki- lediğini söyleyebilirim. biri idi. Şiiri ile yol açtı, şairliği ile yol gösterdi. Hayatından ve şiirinden si- villiğin kasketini hiç çıkarmadı. Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süre- ya'dan sonra tkincı Yeni şiirin bir sa- cayağını daha kaybetti ne yazık ki. SAİTMADENSAITMAPEN e ] e SOREYYA BERFE şiirinin en aynksı şairı. Kara şiirin ör- neklerini biz en yoğyn biçimde Ece Ayhan'da bulduk. Ecc Av- "Şiiri ile yol açü, şairliği ile yol gösterdi. Hayatından ve şiirinden shilliğin kasketini hiç çıkarmadı." HAYPARERCOLEN KONURERTOP yüzden se\Tniştim: Şiiri iktidara gel- mediği için... Sivillerin sivili olduğu için... Şiiri şairlerle sınırh görmediği için... Cemal Süreya'yla arkadaş ol- duğu için... Şair bile olmadığını söy- lediği için... Şimdi daha çok se\ıne- liyim diye düşünüyorum. Hiç beklemiyor- 4İLHANBERK dum. Bir sarstn- tı geçirdim. Kırk yıl birlikte yaşadık. Bende hep büyük bir şair gibi yaşa- dı. Budüşüncemi hiç değiştinnedı. Bir altın çağlıydı. Çıkmaz sokaklann çı- kar olduğunu onunla öğrendik. En çok yaşaması gerekendi. Ece Ayhan şiiri- mizde açıklığın, gerçekliğin, kolay anlaşırlıhğın sona erdiği bir dönemin temsilcisidir. An- cak anlattıklan yaşadığımız somut gerçekliktir. Yalnız şiirin değil top- lumsal yaşamımızın, tarihimizin ya- kın bir tanığı idi. Bu birikim onu ikın- ci yeni dediğimiz kuşak arkadaşlann- danda farklı kılmaktadır. Bana MEMET FUAT Dilimizde örneği bulunmayan, da- ha önce benzerini görmediğimiz bir şaırdi. Kural tanımaz, aykın kişiliği- ni bilinçle geliştirdi. Sonra o kişiliği sonuna kadar gererek yaşadı. mekle yetineceğim: Şairler de erken ötiir. Şairler ise geç ölür. gözüpek kural dışı çocuğu. Şiire ge- tirdiği söylem gerçek bir anarşistin söylemi. Tepeden tırnağa özgünlük. Bir gerçek git- ti. Ama şiirimi- ze sıkı bir gerçek bırakarak gitti. Ya- şarken sahtelerine zor dayanıyorduk, şimdi hiç dayanılmaz. Hey gidi patron, seni adeta kuşat- mış olan hastahklara amelyatlara iyi direndin. Çoktan kuşatmış olan kava- noz dipli dünyaya da... Cenazene ge- leceğim. Görüşeceğiz. Bizdenhe- ŞÜKRAN KURDAKUL — " • — KÛCÜKİSKENDER gore Türk Edebi- yatı'nın içindeki kendi misyonuyla bir kilise açmış olan ve şiirinin din- sizliğini ilan edenpapazımızı kaybet- tik. Aynca benim üç babam vardı: Edip,Can ve Ece... Sadece Türk Ede- biyatı değil, ben de öksüz kaldım. vijdanıdır. Dokunulmadan îkinci Ye- ni 'dir. Şöyle demişti: "Bazı atiar öl- dükten sonra da tersineyanşıriar ves- sdam" M. İLHAN ERDOST I 1 toplumsal ne- gatifi. 'Sıkı şiir'in içe çekilmiş çığl- ığı. 'Meçhuldeviet'ingayri-meşruanı- tı.Şimdi, size, geçen yıl Ece Ayhan'la konuştuğum telefondan şunlan ilet- OKTAYAKBAL I OKTAY AKBAL | s m m b i r b e n z e n olmayan şairi. Ne kendinden önceki- lere ne de kendi kuşağının şairleri- ne... Tek başınabir şiir dünyası... Ama şiirin ne olduğunu bilen, kendine gö- re bir biçim, bir öz arayan ve bulan. Bu yüzden verdiği ürünler apayn bir yer tutacaktır yazın dünyamızda. Ye- ni araştırmalara, incelemelere konu olacaktır. Gerçekten bir kayıp böyle önemli bir şairden yoksun kalışımız... REFİKDURBAŞ § * cumhunye- tımızın sıvn ve karadilli, en marjina! şö\alyelerinden men sonra gelen kuşağın en ilginç şairlerinden biriydı. Son günlerini sağlık açısından zor geçirdiğini duyarak üzülüyordum. Son yanm yüzyılın edebiyatı konu- şulurken Ece Ayhan adı daima amla- cak. TURCAYFİSEKÇİ Ece Ayhan çag- 1 daş şıınmızde kökü en belirsiz şairdir. Şiirinin kay- naklannı kendisinden başka pek kim- se bilemez. Bu kaynaklardan çağdaş şiirimizin en farklı deneyimlerinden birini geliştirmiştir. Bu yanıyla çağ- daş şiirimizin aynksı biryıldız olarak hep parlayacaktır. (Kültiir Servisi) OKUMALAMBASI ENİS BATUR Şehir ve Ben ve Öteki Yeni yayımlanan "Şehr'enisle ilgili, peş pe- şe çıkan değerlendirme yazılarını dikkatle oku- dum. Eleştirinin önemi, anlamı, gücü burada: Is- teristemez kendi açısından kuruyoryazar; oku- ma edimi ona farklı açılardan gelen bakışların sonuçlarını ileterek, yeniden düşünce çarkları- nı döndürmeye koyuluyor. Kitaptan yola çıkan okuma notlarından biri de, Orhan Koçak'ın Vırgül dergisinin bu sayı- sında yer alan "Şehir ve Ben"\. Yanılmıyorsam geçen yıl, "Frenhoferolmak" üzerine bir okuma denemesi yazmıştı Koçak, benim açımdan son derece canalıcı bir açılım getirmişti. "Şehir ve Ben"i üst üste iki kez okudum, temel bir itiraz olduğunu elberte anladım, gelgelelım itirazın içeriğini tamrtamına söktüğümü söyleyemem. Ka- rineyle çıkarabildiğim şu: Eksik bir boyut oldu- ğunu düşünüyor Koçak, "Şehir" ile "ben" (ya- zarın ben'i) arasında kurduğum şehir-okuma-ya- zı'sında, sanınm metinlerimin konu edindiği yer- leşim birimlerinin nesnel kimlikleriyle bağlantı noktaları oluşturmayışıma bağlıyor o eksiği - eğer böyleyse yorumu, ki emin değilim, görü- şünü paylaşıyorum. Ravenna'yla, Londra'yla, Selânik'leyada Liz- bon'la ilışkiye giren metinlerimi okuduğunuz- da, bu şehirler hakkında hiçbirşey öğrenemez- siniz. Bunu söylerken, künye bilgilerinden dem vurmuyorum yalnızca; ansıklopedik bağlamın öte- sinde de, çoğu kez, herhangi bir somutlama eğilimi yoktur o parçalann: Işıktan, sesten, ko- kudan söz edilmektedir, ama en çok her defa- sında, bir "aura" tanımı arayışı çıkar karşınıza. Fotoğrafların birer paragraf olarak metinlere iç- leştirildiği, görülenin öylece gösterilmek isten- dıgı, yazınınsa, bu imgeleri soğurarak aralann- da yılankavî bir hareketle dolaştığı bir kitap oluş- sun istenmiştir - olmuş mudur. ayrı; "eksikyok- tur" diyecek degilim şüphesiz, buna kitabımı günışığına çıkardıktan sonra karar verebilecek kişi olamam. Neden, bu durumda, söze giriyorum öyleyse? Epeydir, bir antologyanın hazırlıklarını sürdürü- yorum: XX. yüzyıl Türk seyyahlarından, onların beş kıtaya dağılan gezi kitaplarından, kapsam- lı bir kolaj kurma çabası içine girdim. O çalış- mayagiriştiğimde, önceki yıl üniversitedeki der- simi ayırdığım "Vo/-cu-/u/c"teması etrafında yü- rüttüğüm soruşturmanın sağladığı binkim de beni yönlendirdı. Gezmek, keşfetmek, yer de- ğiştirmek, göç etmek, sürgün çıkmak, dağa çık- mak ya da denize açılmak, bulmak ya da kay- bolmak: Bütün bu fiiller, türdeşleri ve türevleri, alabildiğine farklı optikler getiriyor önümüze. Yazıya yansıyan, farklılığını orada da dayatan mer- cek özellikleri ile karşılaşılıyor. Pek çok dilde ve kültürde rastlanan anadamar, bizim "gezi edebiyatı"m\zöa da ağırlığını koy- muş: "Ben", ortalama bir figür genellikle, gidi- len ülkede, kentte, beldede başkasının bakışın- da eridiğini çoğu kez algılayamıyor: Kendisinin dile geldiğini sanıyor, oysa aynı yolculuğa çık- mış komşularıyla çakışan bircümlesi var. Kalıp- tan basmakalıbagiden yol sandığımızdan da kı- sa. öte yandan, kentleri diyarları okumak, metin- lerı kitapları okumaktan uzun uzadıya farklı bir uğraş sayılamaz: Gezmen, gezgin, yolcu üçge- ni orada da geçerfi. Bana nasıl okuduğunuzu söy- leyin, size nasıl gezdiğinizi ileteyim öyküsü. Yolcu-yazı gelişirken, tek birdüzlemde gerçek- leşmez güzergâh. Ayrı katlar dökulür, aralanna merdivenler yerleştirilir, zeminin altına inilir, do- laşan birde kendi içinde dolaşmaya koyulur. Ya- zı'nın dünyası, odaklandığı topografik kesitler- le, öz topografisi arasında gidip gelirken deği- şik denklemler çatar. Ayırmamız yetmez, aynş- tırmanın doğru yapılması da gerekır: Ben, ya- bancı birşehrın kitabevlerinden bırinde, Tanpı- nar'ın "Beş Şehir"\n\n "Ucuz Türkiye Gezisi" ki- tabıyla yan yana durduğunu görmüştüm. öfke- lenecek oldum, yüzümü gülümseme kapladı. "Şehir" ve "Ben" ilişkisi çok önemli. Orhan Ko- çak, nergizcil perspektifin sakıncalarına dikkat çekiyor - belki de sınırına. kısıtlarına. Ben. ge- nel çizgilerinde yorgunluk duyulan bir katego- rik birim haline geldi galiba: Herhalde ondandır, başka şeyler yazılıyor şimdi. BUGUIV • PARKORMAıN da 15.00'te Dj Cure - Shot & Hakan Henry'nin katılacağı Urban Bug Lounge partisi. (0 212 274 81 43) • BEYOĞLLStVE.MASrnda 'Ferruh Doğan anısma'başlığı altında 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15 'te Cartos Sauranın 'Tango' fihninin gösterimi. (0 212 251 32 40) • BAŞKA KÜLTÜREYT nde 15.00'te Michael Coconnis'in 'Zorba' filmüıin gösterimi. (0 212 249 12 84) • RIFATILGAZ AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 20.00 de Krvırcık AB, Arzu, Celal Doğan konseri. (0 212 596 30 00) • KADIKÖY GENÇLÖC MERKEZİ'nde Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından düzenlenen 'Ayışığı Belgeselleri' kapsammda 21.00'de Bülent Annlı'nın 'Unutubnuş Zamanlar'. 21.10da Şehbal ŞenvTirtun 'Adige', 22.30'da Stefan Jarl'ın 'bnurhı Yaşam 1 adlı belgesel film gösterimleri. (0 216 349 77 68) • ROVIELjHİSARI'nda saat 21.00'de Sami Özer'in konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55) İSTANBUL CAZ FESTİVALİ'NDE BU6ÖN • LÜTFİ KERDARda 19 00da Chartie Haiden,PatMethenv'nin 'MissouriSkv Duets' konseri. (Biletix:0 216 454 15 55) • MASLAK VENUEde 13.00'te CartosPaz ve Mundo Latino'nun konuk eğitmen olarak katılacağı Ayhan Sicimoğlu'nun 'Afro-Cuban Percussion&Dance VVorkshop' çahşması. (Biletix:0 216 454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle