Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2002 PAZAR
14 J V L J L J I U İ Y [email protected]
m
Wm
j^~ Usta ozanECE AYHAN 'kendine özgü, ayn sesi' ile şiirimize damgasını vurmuştu
Aara duygulu şairöldütZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu)
-Türk şiirinin yaşayan en önemli şa-
irierinden Ece Ayhan. rahatsızlana-
rak kaldınldığı Izmir Büy-ükşehir Be-
lediyesı Eşrefpaşa Hastanesi 'nde ya-
şamını yitirdi.Başbakan Büknt Ece-
vit, Ece Ayhan'ın ölümü nedeniyle
yayımladığı mesajda, "Ece Ayhan,
çağımzn biiyük ozanlarmdandn: Omı
vitirmiş olmaktan derin acı duyuyo-
rum. 0, siirieriyle gönüDerde yaşaya-
cakör"dedı.
Izmir Büyükşehir Belediyesi'ne
bağlı Gürçeşme Huzurev-i'nde yaşa-
yan Ayhan, önceki gün saat 16.00 sı-
ralannda rahatsızlandı. Hemen Eş-
refpaşa Hastanesi'ne kaldınlan şair,
yoğun bakım ünitesinde tedavi aJtına
ahndı. Yapılan tüm tıbbi müdahale-
lere rağmen kurtanlamayan Ayhan, sa-
at 23.45'te yaşamını yitirdi.
10 yıl boyunca yeğeni Ece Deniz'le
tstanbul'da yaşayan şair, şubat ayın-
dan bu yana Izmir Büyükşehir Bele-
diye Başkanı AhmetPiriştina'nın des-
teğiyle belediyeye bağîı Gürçeşme
Huzurevi'nde kahyordu. îki yılı aş-
kın belediyenin sanat daruşmanlara-
sı arasında yer alan Ayhan * ın yaşlılık-
tan kaynaklanan birçok, rahatsızhğı
ile böbrek ve kalp yetmezliği sorun-
lan çektiğı bildırildi. Yakın çevTesi, Ay-
han'ın sık sık çocukiuğunu geçirdiği
Çanakkale Ecabat Yalovaköyü'ne gö-
mülmek istediğini dile getirdiğini be-
lirttiler. Babasının cenazesi için Is-
tanbul'dan yola çıkan Ege Ayhan ve
şairin dostlannın bu doğrultuda dav-
ranmalan bekleniyor. Büyükşehir Be-
lediyesi yetkilileri 1931 Datça do-
ğumlu olan şair için yann bir tören dü-
zenleneceğini belirttiler.
1931 Datça doğumlu Ece Ayhan, li-
se öğrenimini Istanbul Atatürk Erkek
Lisesi'ndetamamladı. 1959'daAnka-
ra Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa-
kültesi'ni bitiren Ayhan, Arıadolu'nun
çeşitli yerlerinde kaymakam olarak
görev aldı. Meslekten aynJdıktan son-
ra, yayınevlerinde redâktörlük yaptı.
îlkşiiri 1954'teTürkDili'ndeyayun-
lanan Ayhan, 1956'57yıllanndabaş-
layan Öanci Yeni akımının em etküi şa-
iri kabuJ edildi. Başhca yapıtlan:
Şür KmarHammmDenizieri, 1959;
BaJaşstzBirKediKara, 1965; Orto-
doksluklar. 1968; Devlet ve Tabiat,
1973; YörtSavuL 1977 (şiir kıtapla-
nnın toplu basımı); Zambakb Padi-
şah, 1981;ÇokEskiAdı>1adır, 1982;
Çanakkalefi Melahata tid El Mektup
ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi, 1991
(bazı yazı ve konuşmalanyla); Son
Şiirier, 1993; Bütün Yort Savullar,
1994 (şiir kitaplanrun toplu basımı).
Deneme/Yazılar/Konuşmalar Gün-
celer: Defterler, 1981; Yeni Defterier
1984 (genişletilmiş basım); Yalnız
Kardeşçe, 1984; Kobsuz Bir Hattat
1987; Başıbozuk Güncder, 1993 (ilk
iki kitabın genişletilmiş basımı): Şi-
irta Bir Alün çağı. 1993; Sivil Şiirier,
1993; Aynab Denemeler. 1995; Dip-
yazdan, 1996; Morötesi Requiem,
1997; Sivil Denemefer, 1998.
APAŞ PAŞA
ŞAPA OTURDU
Merhaba diyoruz
ölü teyzelerimize
çocuklar/
merhaba
diyorlar o
şiirierimizin
eşikleri//
Mum tacirierinin
kızları ne temiz
porselen/
yüz çiçeğe, yüz
ay çıkarırmış bu
tabaklar//
Yüzüklerinde
altın parmaklar
takılıymış ve/
çarşılar grevsiz
deli olurmuş
yalnızlık işte.
ECE AYHAN
(1958)
Edebiyatımızınsivil ozanı
FERtDUNANDAÇ
Ücınci yeni akımının öncü şairlerinden olan
Ece Ayhan, yıllarca süregelen bu nitelemenin
artık değişmesi gerektiğini ımleyerek, şunlan
söyier: "îkinci Yeni'ye ben giderek Sfvfl Şiir di-
yorum arük. Sivil Şiir deyimini. benim bildi-
ğimce, o zamanlar şiirve roman yazan ve de dil
konolanndayazdığıyazdarla tanınan, Roma'da
ünlü sinema okulunda dersler veren Pier Pa-
oloPasolını ilkkezl966'dakullanmıştır.
(~) lldnci Yeni yanhş bir adlandırmay-
dt O günkrde Srvfl Şiir diye başlansay-
dı, tanılama ve tammlama açısmdan iyi
olurdu. Aynca o şiirin içeriğiıü, raera-
mını, sıçramasını, kalaşunını, logarit-
masuu, bakışımsızbğuu, atonaDiğuıL.
açındıran bir adlandırma olurdu. Ben
zamanzamanda 'sıkı şiir" diyorum.*
Evet, o; 1959 'da yayımladığı ilk ki-
tabı Kınar HanunmDenizleriyle. şi-
irimize aykın bir çizgi olarak yeni
bir ses getirmiştir:
"Bir çakıl taşlan gülümsevişi agJarmış kara-
faki rakısryla şimdi dipsiz kuyulara su olan Kı-
nar Hanım'dan düz saçlanyla ne yapsın şehza-
debaşı trvatrolarında şapkalannı rüketenıez-
miş hiç." (Kınar Hanımın Denizleri)
Bu 'yeni'yi, yaşamıyla örtüşen bir anlayışın
simgesi kılar adeta. 'Sıkı' ve 'Sivil' şiirden ge-
çer yolu. Hayatında da öyledır, o: "Ben 5yie-
sine srvtiim ld, srvillerin srviti (bana bırakılsa,
yanhş yana çekileceğini büe bfle, srvfltiğin yeri-
ne'başıbozuk' derim)özelhayatundadaoros-
pulann, 'yol göstericı'lerin, yersiz yurtsuzla-
nn, sularda ve parklarda bannanlann, kimse-
sizlerin, sokaklarda yaşayanlann. dışlanmışla-
nn, orta Udden aynlanlann, ıssız park bekçile-
rinin, tek kişflik tramv a> müzesi müdürierinin,
müştemilatta oturanlann, faDokrat kabadayı-
lann, berduşlann...kısacası tarih dışuia düşü-
rüJen lümpenierin, rahatediyorum ben." (agy.)
Şiirlerinde insanı, onun davra-
nışlannı, tutkulannı, gerçeğinı.
geçmişle şimdi arasında, belirsizlik ızleri ta-
şıyan bir düzlem içinde yansıttı. Yaşarulanla-
ra yeni bir yorumla yaklaştı. Yaşanılan duyar-
hğa yaklaşımda, bireyselie toplumsah gizsel-
lik, fantezi, yer yer humour ve olağanüstülük
yüklü anlatımla verdi. Şiirinin izleksel yapısı-
nı bu eksen üzerinde kurdu. Dildeki özgünlü-
ğü, kurduğu imgelerle yöneldiği simgesel an-
latım, bu bileşimle soyut bir şiir evreni kurma-
sı, onu, kuşağının önde gelen adlanndan biri
yaptı.
Onun, 'Niçin yaznorsunuz' sorusuna verdi-
ği yanıt ilginçtır: "Dd şev adına ve için yazdı-
ğniusöylevebflirinı. Dedflderim otururya da otur-
maz bu benim kestiremeyeceğim bir şeydir.
Ama benden söylemesL"
" Kim biHr,beDd de, yerimi(hakkmu) aramak
uğruna çiziktirryonıın. Issız bir uçta ve kendi
kendine bir şeyleri yoklamak anlavacağınız.
(Efendi efendi a>akta durmaya çabalarken bu
bir budak ne oluyor?)
Sonda bakın, inarulmaz bu pusu aş-
lana elime mürekkep almış da olabüî-
rim. tnsan kısnusı, heie aşiretierden bo-
şalanAnadolu'da üç-beşgünlük bir pu-
su a^şürıebilirdüşünürse.Yürürlüğesa-
hnnuş olan algı ortalamasL ideoloji an-
cakbu kadarmaizin vçrebflir. Oysa v« ama
otuz yılhk ya da bir ömür boyu yatan bir
'pusu',bir süreç nedense hiç tasarlanmaz.
(Evet, aşağı yukan bütün Doğu'da
süreç yoktur. Nasd çılgm aşk, roman,
portre, ara kurumlar, bireyseUik, insan hakla-
n, beledrveüklcr... yoksa.)
tşte böylesi bir olmaz'ın, ham havalin arka-
smdayun ben; peşinde!" **
* EsasDuruş, Mülkün Temelidir', Ece Ay-
han, Ludingirra, Bahar 1997, savı: 1
** Şiirin Altın Çağı, Ece Ayhan, s.ll, 1993
Sevenleri ve dostlan 'çağdaş şiirimizin kural dışı çocuğu' Ece Ayhan'ı anlattılar
Ayrıksı biryıldız olarakhep parlayacak
ATAOL BEHRAMOÖLU
îkinci ye-
ni şiiran-
layışının etkileri günümüz şiirinde de
sürüyor. Eleştirilebilecek ve eleştiri-
len yanlanna karşınbu anlayış ve pra-
tiğinin, şiirimizin modernleşmesin-
de önemli bir adım olduğu yadsına-
maz. Ece Ayhan'ın bu akım içindeki
yerinin Idmi çevrelerce fazlaca abar-
tıldığını düşünüyorum. Bununla bir-
likte dilsel ve tematik alanda özgün
buluşlan olduğu kuşkusuz. Beni özel-
likle 'BakışsızBirKedi Kara'dakı kı-
mi şiirlerin bilinçalh kaynaklı dene-
bilecek çağnşım ve imgeleriyle etki-
lediğini söyleyebilirim.
biri idi. Şiiri ile yol açtı, şairliği ile yol
gösterdi. Hayatından ve şiirinden si-
villiğin kasketini hiç çıkarmadı. Edip
Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süre-
ya'dan sonra tkincı Yeni şiirin bir sa-
cayağını daha kaybetti ne yazık ki.
SAİTMADENSAITMAPEN
e
] e
SOREYYA BERFE
şiirinin en aynksı şairı. Kara şiirin ör-
neklerini biz en yoğyn biçimde Ece
Ayhan'da bulduk.
Ecc Av-
"Şiiri ile yol açü, şairliği ile yol gösterdi. Hayatından ve şiirinden shilliğin kasketini hiç çıkarmadı."
HAYPARERCOLEN
KONURERTOP
yüzden se\Tniştim: Şiiri iktidara gel-
mediği için... Sivillerin sivili olduğu
için... Şiiri şairlerle sınırh görmediği
için... Cemal Süreya'yla arkadaş ol-
duğu için... Şair bile olmadığını söy-
lediği için... Şimdi daha çok se\ıne-
liyim diye düşünüyorum.
Hiç beklemiyor-
4İLHANBERK
dum. Bir sarstn-
tı geçirdim. Kırk yıl birlikte yaşadık.
Bende hep büyük bir şair gibi yaşa-
dı. Budüşüncemi hiç değiştinnedı. Bir
altın çağlıydı. Çıkmaz sokaklann çı-
kar olduğunu onunla öğrendik. En
çok yaşaması gerekendi.
Ece Ayhan şiiri-
mizde açıklığın,
gerçekliğin, kolay anlaşırlıhğın sona
erdiği bir dönemin temsilcisidir. An-
cak anlattıklan yaşadığımız somut
gerçekliktir. Yalnız şiirin değil top-
lumsal yaşamımızın, tarihimizin ya-
kın bir tanığı idi. Bu birikim onu ikın-
ci yeni dediğimiz kuşak arkadaşlann-
danda farklı kılmaktadır.
Bana
MEMET FUAT
Dilimizde örneği
bulunmayan, da-
ha önce benzerini görmediğimiz bir
şaırdi. Kural tanımaz, aykın kişiliği-
ni bilinçle geliştirdi. Sonra o kişiliği
sonuna kadar gererek yaşadı.
mekle yetineceğim:
Şairler de erken ötiir.
Şairler ise geç ölür.
gözüpek kural dışı çocuğu. Şiire ge-
tirdiği söylem gerçek bir anarşistin
söylemi. Tepeden tırnağa özgünlük.
Bir gerçek git-
ti. Ama şiirimi-
ze sıkı bir gerçek bırakarak gitti. Ya-
şarken sahtelerine zor dayanıyorduk,
şimdi hiç dayanılmaz.
Hey gidi patron, seni adeta kuşat-
mış olan hastahklara amelyatlara iyi
direndin. Çoktan kuşatmış olan kava-
noz dipli dünyaya da... Cenazene ge-
leceğim. Görüşeceğiz.
Bizdenhe-
ŞÜKRAN KURDAKUL
— " • —
KÛCÜKİSKENDER gore
Türk Edebi-
yatı'nın içindeki kendi misyonuyla
bir kilise açmış olan ve şiirinin din-
sizliğini ilan edenpapazımızı kaybet-
tik. Aynca benim üç babam vardı:
Edip,Can ve Ece... Sadece Türk Ede-
biyatı değil, ben de öksüz kaldım.
vijdanıdır. Dokunulmadan îkinci Ye-
ni 'dir. Şöyle demişti: "Bazı atiar öl-
dükten sonra da tersineyanşıriar ves-
sdam"
M. İLHAN ERDOST I
1 toplumsal ne-
gatifi. 'Sıkı şiir'in içe çekilmiş çığl-
ığı. 'Meçhuldeviet'ingayri-meşruanı-
tı.Şimdi, size, geçen yıl Ece Ayhan'la
konuştuğum telefondan şunlan ilet-
OKTAYAKBAL I
OKTAY AKBAL | s m m b i r b e n z e n
olmayan şairi. Ne kendinden önceki-
lere ne de kendi kuşağının şairleri-
ne... Tek başınabir şiir dünyası... Ama
şiirin ne olduğunu bilen, kendine gö-
re bir biçim, bir öz arayan ve bulan.
Bu yüzden verdiği ürünler apayn bir
yer tutacaktır yazın dünyamızda. Ye-
ni araştırmalara, incelemelere konu
olacaktır. Gerçekten bir kayıp böyle
önemli bir şairden yoksun kalışımız...
REFİKDURBAŞ § * cumhunye-
tımızın sıvn ve
karadilli, en marjina! şö\alyelerinden
men sonra
gelen kuşağın en ilginç şairlerinden
biriydı. Son günlerini sağlık açısından
zor geçirdiğini duyarak üzülüyordum.
Son yanm yüzyılın edebiyatı konu-
şulurken Ece Ayhan adı daima amla-
cak.
TURCAYFİSEKÇİ Ece Ayhan çag-
1 daş şıınmızde
kökü en belirsiz şairdir. Şiirinin kay-
naklannı kendisinden başka pek kim-
se bilemez. Bu kaynaklardan çağdaş
şiirimizin en farklı deneyimlerinden
birini geliştirmiştir. Bu yanıyla çağ-
daş şiirimizin aynksı biryıldız olarak
hep parlayacaktır. (Kültiir Servisi)
OKUMALAMBASI
ENİS BATUR
Şehir ve Ben ve Öteki
Yeni yayımlanan "Şehr'enisle ilgili, peş pe-
şe çıkan değerlendirme yazılarını dikkatle oku-
dum. Eleştirinin önemi, anlamı, gücü burada: Is-
teristemez kendi açısından kuruyoryazar; oku-
ma edimi ona farklı açılardan gelen bakışların
sonuçlarını ileterek, yeniden düşünce çarkları-
nı döndürmeye koyuluyor.
Kitaptan yola çıkan okuma notlarından biri
de, Orhan Koçak'ın Vırgül dergisinin bu sayı-
sında yer alan "Şehir ve Ben"\. Yanılmıyorsam
geçen yıl, "Frenhoferolmak" üzerine bir okuma
denemesi yazmıştı Koçak, benim açımdan son
derece canalıcı bir açılım getirmişti. "Şehir ve
Ben"i üst üste iki kez okudum, temel bir itiraz
olduğunu elberte anladım, gelgelelım itirazın
içeriğini tamrtamına söktüğümü söyleyemem. Ka-
rineyle çıkarabildiğim şu: Eksik bir boyut oldu-
ğunu düşünüyor Koçak, "Şehir" ile "ben" (ya-
zarın ben'i) arasında kurduğum şehir-okuma-ya-
zı'sında, sanınm metinlerimin konu edindiği yer-
leşim birimlerinin nesnel kimlikleriyle bağlantı
noktaları oluşturmayışıma bağlıyor o eksiği -
eğer böyleyse yorumu, ki emin değilim, görü-
şünü paylaşıyorum.
Ravenna'yla, Londra'yla, Selânik'leyada Liz-
bon'la ilışkiye giren metinlerimi okuduğunuz-
da, bu şehirler hakkında hiçbirşey öğrenemez-
siniz. Bunu söylerken, künye bilgilerinden dem
vurmuyorum yalnızca; ansıklopedik bağlamın öte-
sinde de, çoğu kez, herhangi bir somutlama
eğilimi yoktur o parçalann: Işıktan, sesten, ko-
kudan söz edilmektedir, ama en çok her defa-
sında, bir "aura" tanımı arayışı çıkar karşınıza.
Fotoğrafların birer paragraf olarak metinlere iç-
leştirildiği, görülenin öylece gösterilmek isten-
dıgı, yazınınsa, bu imgeleri soğurarak aralann-
da yılankavî bir hareketle dolaştığı bir kitap oluş-
sun istenmiştir - olmuş mudur. ayrı; "eksikyok-
tur" diyecek degilim şüphesiz, buna kitabımı
günışığına çıkardıktan sonra karar verebilecek
kişi olamam.
Neden, bu durumda, söze giriyorum öyleyse?
Epeydir, bir antologyanın hazırlıklarını sürdürü-
yorum: XX. yüzyıl Türk seyyahlarından, onların
beş kıtaya dağılan gezi kitaplarından, kapsam-
lı bir kolaj kurma çabası içine girdim. O çalış-
mayagiriştiğimde, önceki yıl üniversitedeki der-
simi ayırdığım "Vo/-cu-/u/c"teması etrafında yü-
rüttüğüm soruşturmanın sağladığı binkim de
beni yönlendirdı. Gezmek, keşfetmek, yer de-
ğiştirmek, göç etmek, sürgün çıkmak, dağa çık-
mak ya da denize açılmak, bulmak ya da kay-
bolmak: Bütün bu fiiller, türdeşleri ve türevleri,
alabildiğine farklı optikler getiriyor önümüze.
Yazıya yansıyan, farklılığını orada da dayatan mer-
cek özellikleri ile karşılaşılıyor.
Pek çok dilde ve kültürde rastlanan anadamar,
bizim "gezi edebiyatı"m\zöa da ağırlığını koy-
muş: "Ben", ortalama bir figür genellikle, gidi-
len ülkede, kentte, beldede başkasının bakışın-
da eridiğini çoğu kez algılayamıyor: Kendisinin
dile geldiğini sanıyor, oysa aynı yolculuğa çık-
mış komşularıyla çakışan bircümlesi var. Kalıp-
tan basmakalıbagiden yol sandığımızdan da kı-
sa.
öte yandan, kentleri diyarları okumak, metin-
lerı kitapları okumaktan uzun uzadıya farklı bir
uğraş sayılamaz: Gezmen, gezgin, yolcu üçge-
ni orada da geçerfi. Bana nasıl okuduğunuzu söy-
leyin, size nasıl gezdiğinizi ileteyim öyküsü.
Yolcu-yazı gelişirken, tek birdüzlemde gerçek-
leşmez güzergâh. Ayrı katlar dökulür, aralanna
merdivenler yerleştirilir, zeminin altına inilir, do-
laşan birde kendi içinde dolaşmaya koyulur. Ya-
zı'nın dünyası, odaklandığı topografik kesitler-
le, öz topografisi arasında gidip gelirken deği-
şik denklemler çatar. Ayırmamız yetmez, aynş-
tırmanın doğru yapılması da gerekır: Ben, ya-
bancı birşehrın kitabevlerinden bırinde, Tanpı-
nar'ın "Beş Şehir"\n\n "Ucuz Türkiye Gezisi" ki-
tabıyla yan yana durduğunu görmüştüm. öfke-
lenecek oldum, yüzümü gülümseme kapladı.
"Şehir" ve "Ben" ilişkisi çok önemli. Orhan Ko-
çak, nergizcil perspektifin sakıncalarına dikkat
çekiyor - belki de sınırına. kısıtlarına. Ben. ge-
nel çizgilerinde yorgunluk duyulan bir katego-
rik birim haline geldi galiba: Herhalde ondandır,
başka şeyler yazılıyor şimdi.
BUGUIV
• PARKORMAıN da 15.00'te Dj Cure - Shot
& Hakan Henry'nin katılacağı Urban Bug
Lounge partisi. (0 212 274 81 43)
• BEYOĞLLStVE.MASrnda 'Ferruh Doğan
anısma'başlığı altında 12.15, 14.30, 16.45,
19.00 ve 21.15 'te Cartos Sauranın 'Tango'
fihninin gösterimi. (0 212 251 32 40)
• BAŞKA KÜLTÜREYT nde 15.00'te
Michael Coconnis'in 'Zorba' filmüıin
gösterimi. (0 212 249 12 84)
• RIFATILGAZ AÇIKHAVA
TİYATROSU'nda 20.00 de Krvırcık AB, Arzu,
Celal Doğan konseri. (0 212 596 30 00)
• KADIKÖY GENÇLÖC MERKEZİ'nde
Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından
düzenlenen 'Ayışığı Belgeselleri' kapsammda
21.00'de Bülent Annlı'nın 'Unutubnuş
Zamanlar'. 21.10da Şehbal ŞenvTirtun
'Adige', 22.30'da Stefan Jarl'ın 'bnurhı
Yaşam
1
adlı belgesel film gösterimleri.
(0 216 349 77 68)
• ROVIELjHİSARI'nda saat 21.00'de Sami
Özer'in konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55)
İSTANBUL CAZ FESTİVALİ'NDE BU6ÖN
• LÜTFİ KERDARda 19 00da Chartie
Haiden,PatMethenv'nin 'MissouriSkv Duets'
konseri. (Biletix:0 216 454 15 55)
• MASLAK VENUEde 13.00'te CartosPaz
ve Mundo Latino'nun konuk eğitmen olarak
katılacağı Ayhan Sicimoğlu'nun 'Afro-Cuban
Percussion&Dance VVorkshop' çahşması.
(Biletix:0 216 454 15 55)