25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4OCAK2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK KARAKTERİ KARAKTERSİ2LIK OLAN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NTN HARIKULÂDE KıVıRTMALARı KISIM TEKHİLİ BİRDEN .- HEYSE Î3H VA7- <*£_ Haluk Levent: Yüzde 88 'inin üç katyoksullaştığı bir ülkedezenginliğin gösterildiği bir ehunda olmakistemem Popülerve muhalifHATİCETUNCER "A: | şkın Mapnshane" şarkısıyla gençleri Loynatırken "Krahn çıplakhğı"nı sergiliyor. "Yollarda bulurum seni" derken bir başka şarkıda yürüyüş kolunun başına geçip "Yeter ki Gökovalar olmasın, ağaçlar bulutiar bize kalsın" diye şarkı söylüyor. Haluk Levent, bir kadınla birlikte görüldüğünde magazüı sayfalannda yer alacak kadar popüler, çok tutulan şartalannı, toplumsal sonuılara dikkat çekenleri dinletme aracı görecek kadar muhalif, çevre sorunlanna dikkat çekmek için 11 saat sahnede kalacak kadar çevreci. Bir gün kendisinden daha iyi olduğuna inandığı biri çıktığında "güvercin" beslemeyi düşûnecek kadar her şeyden vazgeçmeye hazır. Haluk Levent'le söyleşimizde, çevre sorunlanyla ilgili çalışmalannı "başka konuya zaman kalmaz" endişesıyle sona bırakmıştık. "Astanda Cumhuriyet röportajının temeli çevre olmalıydı" diye eleştirdiği için söyleşiyi sondan başlayarak aktaracağız. Yülar önce Cumhuriyet Gazetesi'nin arka sayfasında Antakya Samandağ'da carettalann (deniz kaplumbağalan) yuvalandığı yerlerde kum ocaklan inşa edildiği haberi üzerine sahte gazeteci kimliğiyle fotoğraf makinesini de alıp bölgeye gider. Kum ocağı işletmecilerinin tehditleri dünyaya bakışuu değiştirir, "savaşımının biç de kolay olmayacağını" anlar. Antakya'da 1985'tebaşlayan mücadelesi, Mersin'in Kazanlı ilçesinde sürüyor. Kazanh Belediye Başkanı Kenan Yıkunm'la birlikte zehirli atıklanyla carettalann ölümüne neden olan fabrika hakkında Mersin 4. îdare Mahkemesi'ne dava açtılar. Mahkeme yetki dışı olarak değerlendırmesine karşılık Yargıtay karanyla dava Mersin îdare Mahkemesi'nde görülecek. Yardım konserlerl yiâluk Levent'i kimi zaman ./ÎMalatya'nın Pötürge ilçesinde bir çocuğa protez aunması için verdiği konserde, kimi zaman Gökova için yürürken gördük. Bergamalılarla birlikte yürüdü, orman yangrnlannın önlenmesi için 11 saat boyunca sahnede kaldı: "Antaİya'da denize bakan yamaçlardaki ormanlar yanıyor. Dağları gören tarafta hiçbir şey yok. Bu bizim mafyavari bilnıem ne abilerin hikmetidir. Buna karşı rekor konser yapmaya çalıştım ki duyarlı olunsun." Yardım konserlerini "çocukluğunu" yaşamak için veriyor. Her insan çocukken sevilir. Büyüyünce seven de olur, sevmeyen de: "Ama yoksulu zengini. genci yaşlısı ne olursa olsun herkes küçücük bir çocuğun kimliğine bakmadan onu sever. Çünkü çıkarsız sevilir. Çocuğun da etraftna kendisini sevdirmek gibi bir çıkan yoktur. Ben aluk Levent, bir kadınla birlikte görüldüğünde magazin sayfalannda yer alacak kadar popüler, çok tutulan şarkılarını, toplumsal sorunlara dikkat çekenleri dinletme aracı görecek kadar muhalif, çevre sorunlanna dikkat çekmek için 11 saat sahnede kalacak kadar çevreci. Bir gün kendisinden daha iyi olduğuna inandığı biri çıktığında güvercin beslemeyi düşûnecek kadar her şeyden vazgeçmeye hazır. yoksul bir öğrenciydim, ama dünyalan bana verseler ben de onu hep bir yerlere vereceğinı gibi gelirdi. Hiç kimse çocukluğunu yaşayamıyor. Yaşam o küçük çocuğun beynindekileri değiştiriyor. Bu yardım konserlerini yaparken ben de çocukluğumu yaşıyorum işte" Haluk Levent, 1968 yıhnın kasım ayında Adana'nrn Yamaçh Mahallesi"nde doğdu. Ablalannın dinlediği Orhan Gencebay, toplumsal öğeler Uşısın. Pop olamazdı, arabesk olamazdı, türkü söylemek olamazdı. Bu geniş yelpaze rock müzikle açüabilirdi." Rock müziğe yöneldi, ama kendi yaptığının tam anlamıyla rock olmadığını düşünüyor. "Rock öğesi taşıyan mûzik yapıyorum. Rock, müzik davuluyla, elektro gitann sesiyle, vokallariyle serttir. Yani bazı şarkılarunızdaki duygulu müziğe rock denilmez. Gülendam şarkısı Anadolu "Kedi Köprüsü" isimli bir kitap yazdı. 1999'daki "www.leyla.com" albümünden sonra 2001 mart ayında "Kral Çıplak" albümünü yaptk _ÎİJ , Manrsalı çocuklar *->> kuzeninin dinlediği Pink Floyd müziğiyle büyüdü. Genç, delifişek bir adamın sanat müziği yapması düşünülemezdi: "Ben mesaj vermek isteyen bir adamım. Zaten rock müzik içerisinde bir türkü yakıyorum. Ege oyunu oynansın, gençler dans etsin, aşk acısı anlatılsın. Ama düşünce suçlarından, işkencelere kadar, Bergama' dan Pamukkale şarkısına kadar, Kral Çıplak'tan, Susurluk'u anlatan Kamyoncunun Şarkısı'na kadar mutlaka rocktır, Trakya'yı taşır. 'Samoslu Dimitris' şarkım Ege- Yunan dostluğu için şarkıdır. Torbaülı dostumun Samos'taki dostunun rakı muhabbetine gitmesidir. O da Ege yöresini taşıdığı için yine Anadolu rocktır." Haluk Levent "YoUarda" albümünü 1992'de, "Bir Gece VaktTni 1995 te, "Mektup"u 1997'de yaptı. Eski bir mali suçtan dolayı cezaevi ve ardrndan askerlik günlerine karşın müziğe ara vermedi. "Yine Aynük" kasetini çıkardığı yü, müzik, çe\Te, yaşam üzerine Duvara yazı yazdıklan için örgüt üyeliğiyle suçlanan ve işkence gören Manisalı çocuklar da Haluk Levent üzerinde çok etkili oldu: "Protesto ruhu taşıyan çocuklannı savunmazdı anne- babalar daha önceleri. Savunulsa bile medyanın önünde ya da polisin önünde savunulmazdı. Manisalı, bir Ege kadımydı. 'O daha çocuk' diye feryat ediyordu. Ben ertesi gün bu konunun konuşulmasını beklerken televizyonlann ana haber bültenlerinde 'Alpay- Cansel banştı" haberleri yer aldı. 'Alpay-Cansel televizyonda, umutlanm çikletlerde' diye bir şarkı yazdım. Bunun için 'Alpay ve Cansel'e şarkı yaptı' denildi. Kendi dinleyicilerim de bu iddialan komik buldu." Kral Çıplak kasetindeki "Anla" şarkısım hip hop tarzında söyleyerek müzisyenlik sınırlannı zorlamak istemiş ama amacı bununla srnırlı değil: "Dünyada böyle değişik tat verebilen müzik türlerine gençler ahşmış zaten. MT\ r 'den vazgeçmeyen çocuklar var. Düz bir şarkı olarak söylemektense herkesi silkeleyebilen ritmi denedim. Konuşur gibidir o. Yani şarkının sözlerini yazsamz zaten ne demek istediğim ortaya çıkar. Hip bop dinleyen gençuğin tam anlamıyla televizyon gençliği olduğuna inananlardanım. Eğer ben bunlara o şekilde ulaşacaksam Ömer Hayyam'm dediği gibi 'yol nereden gidiyorsa oradan gitmekzorundayım'. Toplumsal olarak var olan sorunlara çocuklann dikkatini çekmenin yollanna bakıyorum." Bazı şarküarını çocuk marşı diye eleştirenleri haksız bulmuyor. Çok tutulan şarküarını, toplumsal mesaj içerenleri dinletme aracı olarak görüyor. Her albümünde kendisinin de sevdiği "Kaçış", "Sevmek böyledir işte"gibi şarkılan var ama onun hedefı başka: "Benim amacım o geçiş dönemindeki gençlere bu ülkedeki toplumsal, siyasal sorunlan, ekonomik gerçekleri ya da toplumsal davramşlan en güzel şekilde aktarabilmek. Bu nedenle daha popüler bir şarkı ile hareket etmek zorundavım." Muzıgı bırakabilirim Cocuklanna, torunlanna gelecek kuşaklara "ben bunu söyledim" diyebUmeh. Bunun için rahat: '"Benim misyonumu yüklenecek, daha iyisini yapan insanlar karşıma çıksa ülkemdeki bana ait pastadan daha az pay düşse de destek olurum. Diyelim biri daha doğnı konuşuyor, daha çok satıyor, daha çok kitleye ulaşıyor, daha iyi noktalara vanyor, onun yanında olurum. Gücümü onunla birleştirmeye çahşınm. Bu konuda müziği bırakmam .- -• • gerekiyorsa da bırakınm. Bu işi benden daha iyi yapan biri oiduğunda yardımcı da olurum, beğenirim de söylerim." YasamaR zorundasın TTaluk Levent ara sıra "Hiçe ÂA açüan kapılar onündesin. Çaresiz, mutsuz, yapayalnız. Nasü da bezgin bir haldesin, yaşamak bir düş gibi, ölmek her gün uykudan uyanmaksanki." şarkısım mınldanıyor. Yaşamında çok zodandığı anlardan birinde yazmış bu şariayı. Elindekileri kaybetse bundan sıkıntı duymayacak, çünkü zaten star gibi yaşamıyor: "Ben herkes gibi yaşayan bir adamım yani. Komplekssiz, hoşgörülü, kavgacı olmayan, kavgacüığı hep sisteme ve güçlüye karşı olan bir insanım. Gün geUrse gider güvercin beslerim, şarkı söylerim, barda eğlenirim. Normal hayata kendimi devamlı adapte etmiş bir insanım" Beyoğlu'nda gençknn takıldığı kafelere gidiyor, onlarla birlikte oturuyor. Söyleşimiz bitince de nargile kahvesine gidecek: "Bir defileye ya da bir davete gjtmeyeceğim. Doğum günüme Siirt konseri koydum. Doğum günümü Laila'da kutlayabilirdim. Tabii ki bir sanatçı için orada bulunmak, güzel bir kadını görmek ya da sevgilisini alıp gitmek belki hoş bir şeydir. Fakat yüzde 88'min bu krizle üç kat daha yoksullaştıgı bir ülkede vıcık vıcık zenginliğin gösterildiği bir televole ekranında halkımın karşısma çıkmak istemedim." Sezen Cumhur Önal JTFaluk Levent, Mektup şarkısınm M.A. sözlerini izinsiz kullandığı gerçekçesıyle Sezen Cumhur Önal'a tazminat ödemeye mahkûm oldu. Sezen Cumhur Önal'ın 1960'larda yazdığı şarkı sözlerini Arif Tilban adlı bir tanıdığı "ben yazdun"diye getirir. Haluk Levent de bazı eklerle şarkı yapar:"Bu tazminatı kazanmaması için mücadele veremedik. Benim şarkı sözü yazan biri olarak yıllann şarkısım aüp Haluk Levenf indir diye ortaya çıkartma gibi bir lüksüm olamaz. Mektup şarkmnın sözlerinin bir kısmı da bana ait. Ama hukuken yaptığımız yanlış. Sezen Cumhur Önal, şarkı sözlerini savunmakta hakü. Dava bitti konu kapandı." PAZAR ORHAN BURSALI Büyük Bir Uluslar Topluluğu Dünyanın en büyük, en heyecanh, en ilginç ve geleceğe etkileri açısından da en önemli birtop- lum mühendislıği denemesini yaşıyonjz. Bu deneyin bugünkü adı Avrupa Birliği, sonra- ki veya gelecekteki adı Avrupa Birleşik Devletle- ri olacaktır... 40 yılı aşkın bir süreç içinde, bu denemenin bu- gün vardığ nokta, toplulukları oluşturan ülkelerin milli egemenlik haklarının birer göstergesi olan milli paralarından vazgeçmeleri ve ortak para bi- rimini kullanmaya başlamalarıdır. Almanlann, gurur abidesi Doyçe Mark'lanndan vazgeçmeleri kolay olmadı, DM'nin arkasından da az ağıt yakmadılar. Fransız milliyetçiliği, Fransız Frank'ının mezara gömülmesıni önleyemedi. • • • Avrupa Birliği perspektifi, a) Iki dünya savaşının çıktığı eski kıtanın bağ- nnda, üçüncü bir benzer felakete karşı kesin bir önlemdir; Avrupalı insanın ortak aklının doruk noktasıdır; eski kıtanın paylaşım konusu olması düşüncesine kesin bir darbedir; Avrupa ulusları- nın menfaatlerin uzlaştırılmasıdır; Avrupalı akılla- nn birieştirilerek yenı bir düşünce potasında kay- naştınlması, üst düzeyde bir sentez düşüncenin ve bu düşüncenin örgütünün oluşturulmasıdır. b) 1950'lerde gelişen ileri bakışlı bu düşünce- ye, bugünkü dünya koşullan dikkate alındığında ancak alkış tutulabilir. Avrupa, ABD ve dığer eko- nomik odaklara karşı büyük ve bağımsız bir eko- nomik güç oluşturmuştur. c) Avrupalı ulusların refahlannın kalıcı olması için daha güvenilir birtemel yaratılmıştır. Avrupa- lı uluslann ekonomik dayanışması ön plana alın- mış, kalkınma farklılıklannın giderilmesi için ortak kasadan büyük parasal transferier yasal kılınmış- tır. d) Bireyin özgürlüğüne çok daha büyük me- kanlar ve olanaklar yaratılmıştır. Birey, kendi ülke sınırlan dışına taşırılmış, Avrupa çapında düşün- me ve etkinliklerde bulunma olanağına kavuş- muştur. e) Bireye, koskoca bir ülkenin, koskoca bir in- sanlık topluluğunun üyesi olma şansı verilmiştir. Birey, küçük sınırlar içinde, belirli bir milliyet kav- ramı içinde sıkışıp kalmayacaktır. f) Büyük bir uluslar topluluğu yaratılırken, top- luluğu oluşturen dil, ırk, gelenek vb gibi, insanlı- ğın geliştirdiği ve sahip olduğu zenginliklerin kay- bolmasına izin verilmemiştir. Bu uluslar toplulu- ğu içinde her renk ve kokuda çiçek açacaktır. • • * Avrupa, Türkiye'ye karşı bir ikilem içindedir. Ta- bii ki "Türkiye'yi alalım mı, almayalım mı" politi- kasının kültürel temelleri vardır. Ancak Türkiye'nin ekonomik, siyasi, kültürel sorunlannın, özetle az gelişmişlik derecesinin gö- rece büyüklüğü, bu ikilemin varolmasında daha büyük bir etkendir. Çünkü, Avrupa Biriiği Türkiye'yi topluluk stan- dartlanna uydurabilmek için herkese harcadığın- dan daha büyük para ve enerji harcamak zorun- da kalacağını görmektedir. Ama, Türkiye'nin dışarda kalacağı bir Avrupa Bir- liği'ni kendi yararlan ve varlığı açısından da bir yan- dan uygun gömnemektedir. Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğini, Birliğe üye ol- ma koşullarının ve standartlarının çok daha elve- rişli ve düşük olduğu 1970'li yıllarda kaçırarak, en büyük stratejik politik hatasını yapmıştır. Türkiye, ekonomik olarak bugün büyük aşa- malarını gerçekleştırmiş olacak ve insanı daha mutlu yaşayacaktı. Bugün, hâlâ bu fırsatı kaçıran politikacıların yö- netiminde çırpınması, Türkiye'nin büyük şansız- lığı ve ne yazık ki büyük açmazıdır. • • * Ben, bu uluslar topluluğunun bir üyesi olarak varolmak isterim. Ülkemin, çocuklanmın ve on- ların çocuklarının da büyük uluslar topluluğunun bireyleri olarak yaşamalarını ve bu uluslar toplu- luğunun insandan yana özelliklerinin gelişmesi- ne katkıda bulunmalannı isterim. Bu, sol düşüncenin de ruhuna uygundur. Solculann bir yönü de evrensel olmaktır ve in- sanlığı birleştirmektir. Sovyetler Birliği deneyimi de bu hedefe yönel- memiş miydi? Ama, büyük bir uluslar topluluğunun ancak gö- nüllülük temelinde varolabileceği gerçeği ortaya çıktı. Irkları, dilleri, etnik özellikleri ve varoluşlan reddederek veya bir egemen küttürde eritmeye kal- kışarak büyük bir topluluk kurulamaz. Avrupa Birliği, her ulus için de, dayanışma için- de daha iyi bir dünya ve topluluk yaratma mey- dan okumasıdır. Türkiye'nin, yaratıcı özellikleriyle, Avrupa Birli- ği içinde kendini daha iyi ve daha özgürce kanıt- layabileceğini düşünüyorum. Dünyanın yepyeni bir deneyim yaşamaktadır ve geleceği görmek gerekir. obursali(â cumhuriyet.com.tr Tüpkçenin Dünü, Bugünü, Yarını' • ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - "Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarmı" konulu uluslararası sempozyum bugün saat 09.00'da Dedeman Otelinde başlayacak. Sempozyumun açılış konuşmalannı Kültür Bakam îstemihan Talay, Türkiye'nin ilk Kültür Bakam Talat Halman ve Öger Holding Yönetim Kurulu Başkam Vural Öger yapacak. Türkçenin çeşitli açılardan değerlendirileceği sempozyuma konuşmacı olarak çok sayıda öğretim üyesi, yazar ve gazeteci katılacak. Dans okullan Aykal'ı anıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Dans Okullan Duygu Aykal'ı Anıyor" etkinlikleri bugün başlıyor. Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda bugün ve yann dersler, vvorkshop'lar ve provalar yapılacak. Hacettepe, Ankara, Mimar Sinan ve Yıldız Teknik üniversitelerinden öğrencilerin katılacağı etkinlik kapsamında 8 Ocak Salı günü AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu'nda saat 16.30'da bir söyleşi düzenlenecek. Sergi ve sinevizyon gösterisinin ardından saat 19.00'da da temsil verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle