Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2002 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGÜN FFnin kapatılmasına ilişkin 450 sayfahk gerekçefi karar Resmi Gazete'de ya\ ımlandı
ALI SİRMEN
v
Mutluluğun Ciddiyetr
Sevgili.
Bugünsütunumu. Memet Baydur'un Ispanya
yıflanndan arkadaşı, o ülkede matematik hocalı-
ğı yapan. Memefin kimi eserierinin yabancı dil-
de çevınlerinı gerçekleştiren ortak dostumuz'AI-
bert Sabanoğlu'na bırakıyor ve bana gönderdi-
ği mektubu burada yayımlıyorum.
"Yazar, düşünür, mizah ve usturuplu 'geçirme'
ustası... Bunların belki heps/nden de önde, Me-
met Baydur, tanıdığım birkaç gerçekten mutlu in-
sandan bıriydi. Mutluluğu dış etkenlerden değil
de hepimiz gibi elinde olmadan kafaüstü ortası-
na düştüğü bu hayatın en küçük, en ince ayrın-
tılarına kadar her şeyıni anlatmakta kullandığı o
rengârenk bakış açısından kaynaklanıyordu.
Bunu şımdıanlıyorum. Hayatta olduğunda böy-
le bir şeyi bana ne düşündürttü ne de söyletti.
'Mutluluğu da fazla ciddiye almamalı' derdi.
On yıldan fazla oluyor. Türkiye 'nin Madrid Bü-
yükelçisi'nin yazlık villasında bir kokteyle davet
edilmiştim. Içerde ışıklandınlmış bir havuz, zarif
biçilmiş çimenler, resmı suratlarla servis yapan
garsonlar, birbiıierini çoktan tanıdıklan belli olan
diplomat, askeriataşe ve diplomateşlerinin ara-
sında suya sabuna dokunmadan ve mümkün ol-
duğu kadar az pot kırarak geçirmeye çalışırken
aynı benim gibi havuzun en kuytu kenanndan
aynlmayan, tam anlamıyla o ortamda sıntan biri
çarptıgözüme...
• • •
Hüdaverdi gözlüklü, zeki bakışlı, bir elinde bir
kadeh öbür eli blucininin cebinde, sürekli önü-
ne bakıp birşeyleri çözmeye çalışan biradamdı
bu. Konuşmaya başladık, saatlerce konuştuk.
Daha birbinmize anlatacak çok şeyimiz olduğu-
nu, bunun işin başı olduğunu anladık. Bir yan-
dan da kokteyl devam ediyordu. Ne var ki Me-
met'in hafifkaş kaldırmalan, anlamlı bakışlanyla
her şey çok daha mızahi bir hal almıştı. Ikimiz de
Peter Selers'/n unutulmaz The Party' filminin ka-
rakterien olmuş çıkmıştık. Sohbetimizin ikinci ve-
ya üçûncü saatinde, lafarasında bana kendi eşi-
nin büyükelçıliğin başkâtibi olduğunu söyledi.
Daha sonra ne zaman Memet'le konuşma ola-
nağı bulsam, aynı hissi, engin dünyalara doğru
birkapının açıldığı hissini aldım. Madrid'de bırAn-
dalus tavernasında olsun, Istanbul'da kirlibirkış
gününde birapartman dairesinde olsun, VVashing-
ton 'da birbodrum dairesinde olsun, Memet o ka-
pıyı açmayı bilir, hayatta söylenecek, anlatılacak,
sevilecek ve küfredilecek sonsuz şey olduğunu
ve aslında kendi kendımizi gereksiz birşekilde na-
sıl sınırladığımızı anlamamı sağlardı. Bütün birgün
konuştuğumuz olurdu. Bu konuşmalar caz do-
ğaçlamasını andınrdı bıraz, örneğin duvarda ası-
lı birfotoğraftanyola çıkıp Ara Güier'inAfrika 'da
aslanlarta maceralanna, oradan Kenya'dakiya-
bancılann yaşamlanna, oradan 1960larda Istan-
bul'u ziyaret ettiğini Memet'ten başka herkesin
unuttuğu bir cazcının özgün fıkrine giderdik. Bir
defasında iki cümle arasında söylediğim birsöz-
den hareketle, bana evinde tam sekiz saat Truf-
faut filmi seyrettirdi. Teorik fizikten kanncalann
bazı hareketlerine, Türkiye 'nin politik kokuşmuş-
luğundan tangonun tarihine kadar her şey Me-
met 'in ilgisini çekerdi. O yüzdendir ki, hepimizin
ilgisi, Ortadoğu veya ekonomikkrizgibibir-ikiko-
nuya saplanıp kaldığında o gayet sakin, Cumhu-
riyet'fefa köşesinde bılim adamlanndan, sanat-
tan söz edebiliyor, bize 'Hayat devam ediyor, asıl
olanı unutmayın sakın' mesajını verebiliyordu.
• • *
'öldü' diye saçmasapan birhabergeldi. Inan-
mamak, üzüntü, isyan... bu duygulan sırasıyla
yaşadıktan sonra, beklenmedik birşey oldu. Me-
met Baydur'un oyunlarını bir süredir görmemiş,
okumamıştım. Unutmuş gibiydim. Madrid so-
kaklannda başıboş, onun ölümünü anlamaya ça-
lışarak dolaşırken birden onun oyunlanndan sah-
neler, rengârenk aynntılanyla gözümün önünden
geçmeye başladı. Hayatımda ilk defa, hepimizin
defalarca pek de üzerinde durmadan biryerler-
de okuduğu, artık klişe olmuş '0 eserierinde ya-
şıyor' deyimini gerçekten anladım ve hissettim.
önümden geçen sahnelerin hepsinin arkasında
Memet'in sesi duyuluyordu; onun bir parçası,
yaşayanlarla birlikte olmaya devam ediyordu.
O yüzden ölümüne pek fazla üzülmeyin, çok
da ciddiye almayın. Ola ki, oyunundaki astronot
Vladimir Komarov gibi, 2067 yılında tekrardün-
yamızla kesişecek bir yörüngeden şu anda bizi
gülerek seyredip 'gelelım ıspanağın faydalan-
na...' diyordur.
Albert Sabanoğlu."
Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin:
Boşsovcının uyarısı
gündemi değiştirmez
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Anaya-
sa Mahkemesi Başka-
nı MustafaBumin, Yar-
gıtay Cumhuriyet Baş-
savcısı Sabih Kanadoğ-
lunun HADEP ve
AKP'ye ilişkin başvu-
rulannın sonuçlandınl-
masına ilişkin yazısı-
nın, "Herfaangi bir su-
reüe gündemlerini de-
ğiştirmek ya da çabuk-
laştırmak konusunda
etİasi olamayacağını"
söyledi.
Bumin, dün katıldığı
bir açılışta gazetecile-
rin sorulannı yanıtla-
dı. Başsavcı Kanadoğ-
lu'nun önceki gün yap-
tığı açıklamaya ilişkin
bir soru üzerine Bumin,
bu konuyu daha fazla
sürdürmek istemedik-
lerini belirterek "Bizim
üzüldüğümüz, bizinıle
her zaman her türlüiliş-
Id içerisinde bulunan
yakın bir arkadışımız,
bunu daha başka yoüar-
dan söyleyip, çabuklaş-
ürmakla ilgili engelle-
rin nedenlerini bizden
öğrenebilirdi. Arük
konu kapandı" dedi.
"Anayası Mahkeme-
si'ninAKP'ye ilişkin ih-
tar istemi ve HADEP
Davasfnın gündeme
ahnma tarihlerinin be-
lirlenmesinde Başsav-
cı'nın yazısının etkisi ot-
du mu?" sorusu üzeri-
ne Bumin, şunJan kay-
detti: "Hayır. Üzüntü-
müz de o. Öyle zanne-
decek kamuoyu-. Da-
ha önce belirlediğimiz
tarih."
Amaç şeriatdevletiANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi, FP'nin ka-
patılmasına ilişkin gerek-
çeli kararda, Merve Ka-
vakçı'nın türbanla Mec-
lis'te yemın etme girişimi
ve türbandaki ısrann altın-
da yatan amacın. şeriat
kurallannın geçerli oldu-
ğu toplumsal modeli ger-
çekleşnrme olduğunu vur-
gulandı. Genel başkan
başta olmak üzere parti-
lilerin, kamuda uygula-
nan türban yasağını "zu-
lüm ve zorbahk" olarak
niteleyerek "halla deviet
görevüierine karşı kin ve
düşmanhğa tahrik" ettık-
• Gerekçeli kararda şeriata dönük istemleri bilinen
Merve Kavakçı'yı FP'nin aday göstermesinin, Kavakçı ile
partinin temel politikalan arasındaki koşutluktan
kaynaklandığı belirtildi.
lerıne işaret edildi. Karar-
da, "Şeriatdüzeninin kar-
şıu olan demokrasilerde
çagdaşhğm göstergesi olan
bu ilke, Türkiye Cumhu-
riyeti'nde ümmeften
'ulus'a geçmenin de itici
gücü olmuştur" denildi.
Resmi Gazete 'nin dün-
kü mükerrer sayısında ya-
yımlanan gerekçeli karar
450 sayfadan oluşuyor.
Anayasa Mahkemesi'nin
gerekçeli karannda, dav a
sürecine ilişkin aşamala-
ra yer verildikten sonra
inceleme bölümüne ge-
çildi.
RP'nin kapatılmasına
ilişkin gerekçeli karara
atıfta bulunulan kararda.
laikliğın din ve vıcdan öz-
gürlüğünü sağlayan ilke
olduğu vurgulandı. Dıne
dayalı toplumlarda, sıya-
sal örgütlenme ve düzen-
lemelerin olduğu anımsa-
tılan kararda, "Laik dü-
zende ise din siyasallaş-
madan kurtanlır, yöne-
tim aracı ohnaktan çıka-
nlır: gerçek, saygınyerin-
de tutularak kişilerin vic-
danlanna bırakıhr. Dün-
ya işlerinin laik hukukla.
din işlerinin de kendi ku-
raüanfleyüriitühnesi çag-
daş demokrasflerin dayan-
dığı temelkrden biridir"
denildi.
Tarihsel gelışimin fark-
lılığı nedeniyle Türkıye
için laikliğin ayn bir özel-
lik taşıdığına işaret edi-
len kararda, "Çağdaşlaş-
mayı hızlandıran ve Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin te-
meüerinden olan laiklik
Dkesifledevletin akla ve bi-
lim kuraüanna göre ku-
rumlaşması amaçlanmış-
Or. Karşılıkh saygL boşgö-
rü ve anlavişa katkıda bu-
lunan laiklik. ulusal biıü-
ğin de temelini oluştur-
muştur. Şeriat düzeninin
karşıö olan demokrasiler-
de çağdaşlığui göstergesi
olan builkcTürkiye Cum-
hurrveti'nde ümmet'ten
ulus'a geçmenin de itici
gücü olmuştur" denildi.
' cevit 'in ABD 'ye
yapacağı ziyaretin
Irak konusunda
yoğunlaşacağı
öngörülüyor.
Başbakan Ecevit,
önceki gün bir araya
geldiği ABD'li
senatörîere
"Türkiye 'yi Saddam
değil Irak
ilgilendiriyor "
diyerek
Washington 'a
önetnli bir mesaj da
vermiş oldu.
Başbakan, ABD ıie görüşülecek konular üzerinde çalışmalara başladı
Irak, Ecevit'in başını ağrıtacak
ANKARA (Cumhumet Büro-
su)-Başbakan Bülent Ecevit 14-
18 Ocak günlerinde gerçekleşti-
receği ABD ziyaretine yönelik
çalışmalannı hızlandırdı. Dışiş-
leri Bakanı tsmail Cem ile birlik-
te yoğun bir çalışma süreci baş-
latan Ecevit'ın başını ağntacak
konulann başında Irak konusu ge-
liyor. Ecevit, önceki gün bir ara-
ya geldiği ABD'li senatörlere
"Türkiye'yi Saddam değil Irakü-
güendiriyor'' diyerek Washing-
ton'a önemli bir mesaj da vermiş
oldu. Ecevıt'e yaklaşüc 200 kişi-
lik bir heyet eşlik edecek.
Ecevit'in geçen yıl iktidara ge-
len George Bush yönetimine ya-
pacağı ilk ziyaret, iki ülke ilişkı-
leri ve bölgesel gelişmeler açısın-
dan büyük önem taşıyor. Türki-
ye'nin, ağırlığı iki ülke arasında-
ki ticaret ilişkilerinin geliştiril-
mesine verdiği ziyaretin, Irak ko-
nusunda yoğunlaşacağı öngörülü-
yor. Amerikah senatörlerin önce-
ki gün Ecevit ve Cem'le yaptık-
SODEV Başkanı, yeni partinin farklı bip anlayışla kurulması gerektiğini söyledi
Karakaş SHP'nin açılmasına karşı
tstanbul Haber Senisi - Sosyal De-
mokrası Vakfı (SODEV) Başkanı Ercan
Karakaş, SHP'nin yeniden açıhnasmı
doğru bubnadıklanru belirterek yeni par-
tinin geçmişteki ve mevcut partilerin ta-
mamen dışında bir anlayışla kurulması
gerektiğini bildirdi.
Karakaş, dün yaptığı açıklamada,
SHP'nin yeniden açılacağı ve kendisi-
nin de bu çahşmanın içinde olduğuna iliş-
Ercan Karakaş
kin haberlerin gerçeği yansıtmadığını \oırgula-
dı. Karakaş, yeni parti oluşumunda daha önce
siyasette aktif olarak yer almış ilkeli kadrolar-
la birlikte mevcut partilerin üretken ve demok-
ratik olmayan yapıîan nedeniyle siyasetten uzak
kalmış sol ve demokratik değerlere
bağh çeşitli mesleklerden birikimli
ınsanlann da yer alması gerektiğini be-
lırtti. Uzun bir süredir "Yeni Siya-
set/Solda Yeni Ohışum Girişimi'' adıy-
la çalışmalar yürüttüklerini anımsatan
Karakaş, yakında bu çahşmalan ka-
muo>"uyla paylaşacaklannı bildirdi.
Yeni partinin dar bir grup ya da ki-
şiye endeksli olarak oluşruruhnasmı
doğru bulmadıklarını anlatan Karakaş. "Yeni par-
tinin mevcut siyaset anlavışma, işleyişine. kültü-
riine ve ahlakına karşı olan \ e geçmişüı yanhş-
lannı sorgulamaktan kaçınma>an kişi ve un-
surlann ortak girişimi olmasını isti>oruz" dedi.
lan görüşmeler, 16 Ocak'ta Ece-
vit-Bush görüşmesinin de prova-
sı niteliğindeydi. Ecevit, bu önem-
li ziyaret için çalışmalannı Dışiş-
leri Bakanı Cem'in de katilmasıy-
la dün de sürdürdü. Ecevit ve Cem,
Başbakanlık'ta Dışişlen bürok-
ratlannın da katılımıyla oldukça
uzun görüşmeler gerçekleştirdiler.
Ecevit, görüşmenin ardından
yaptığı açıklamada, senatörlerle
yaptığı görüşmede Türkiye'nin
daha önce açıkladıklanndan fark-
lı bir şey söylemediğini belirtir-
ken, "ABD'nin Irak konusunda
duyaıt olduğunu bfliyoruz. Bizim
debölgenıizleilgili sorunlanmEvar.
ABD ile bu konuda olumlu bir di-
yalog kurulacağını. anlavış biriiği-
ne vanlacağuu umanm" dedi.
Ecevıt, Bush ile yapacağı görüş-
me sırasında iki üUce arasındaki
ticaret ilişkilerinin gelişhrilmesi-
ni gündeme gerirecek ve Türki-
ye'nin beklentilerini kapsamlı bir
dosyayla sunacak. Ecevit,
ABD'nin Avrupa Birliği (AB) ile
ticarette her türlü serbestliği uy-
guladığım, AB ile gümrük birli-
ği anlaşmasmı yaşama geçiren
Türkiye'ye de benzer haklann uy-
gulanması gerektiğini savunacak.
KARARIN SONfUÇLARI
Hwak ve
Sobacı'nın
vekilliği bitti
ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Anayasa
Mahkemesi'nin FP'nin kapahlmasına ilişkin
gerekçeli karannın Resmi Gazete'de yayun-
lanmasıyla, tstanbul Milletvekili Nazlı Ibcak
ile Tokat Milletvekih BekirSobaa'nın millet-
vekilliği sona erdı. Açıklama ve eylemleri ne-
deniyle FP'nin kapatılmasına neden olan Ilı-
cak ile Sobacı'nın yanı su*a Ramazan Yenide-
de, Mehmet Sday ve Merve Kavakçı'ya 5 yıl
süreyle siyasi yasak geririldi.
Anayasa Mahkemesi, FP'yi "LaikCumhu-
riyet ilkesine a>kın ejiemfcri" nedenıvle 22 Ha-
ziran 2001 'de kapatmıştı. Gerekçeli kararm
dün yayunlanmasıyla birlikte beyan ve ey-
lemleriyle FP'nin kapatdmasına neden olan ts-
tanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak ve Tokat Mil-
letvekili Bekir Sobacı'nın milletvekillikleri
sona erdi.
FP'nin kapahlmasından sonra 102 milletve-
kih bağımsız kahnış, bunlardan bir bölümü ye-
ni kurulan AKP ile SP'de görev ahruşlardı. Es-
ki FP'li Cemil Çiçek, Azmi Ateş ve Ismail
Kahraman bağımsız kahnayı tercih etmişler-
di. Kapatılan FP'lı 2 üyenin milletvekilliğinin
düşmesinin ardrndan TBMMdeki boş san-
dalye sayısı 12'ye yükselecek, bağımsız üye
sayısı ise 17'ye düşecek.
Ilıcak ve Sobacı'nın milletvekilliğinin düş-
mesüıden sonra TBMM'deki sandalye dagıh-
mı şöyle oluştu:
DSP : 130, MHP : 127, ANAP : 79, DYP:
84, AKP : 53, SP: 48, BAĞ.: 17, BOŞ : 12,
TOPLAM: 550
KAPATMAYA KARŞI ÇIKAN ADALI:
FPsistemin
dışında değil
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP'nin
kapatüması karanna karşı çıkan Anayasa Mah-
kemesi Başkanvekili Haşim Kıbç, Merve Ka-
vakçı'nın yemin etmek üzere TBMM'ye tür-
banla gelişine işaret ederek herhangi bir yasa-
da milletvekilinin kıyafetine ilişkin kural bu-
lunmadığını ileri sürdü. Kapatma karanna mu-
haüfkalan üye SacitAdahda karann AlHS'ye
aykın olduğunu savunarak FP'nin türbanla
"biraz fazla" ilgilenmesinin onun sistem dışı-
na çıktığını göstermeyeceğini kaydetti.
FP'nin kapatıhna karanria katıhnayan baş-
kanvekili Haşim Kıhç da karşı oy yazısında,
karann Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'ne
aykın olduğunu savundu. Üniversitelerde "ko-
medi hatine gedrilen" kıyafet sorununun, ifa-
de özgürlüğü suurlan içinde terör ve şiddete
başvurmadan eleştirihnesini, demokratik hak-
lannkamuoyuna duyurulmasını sağlayan FP'ye
verilen kapatma fıili ile ceza arasındaki ölçü-
yü yansıtmadığını kaydeden Kıhç, "Partinin
kapabJmasmda agırükh olarak gerekçe göste-
rflen, bayan bir nüDetvekümin (Merve Kavak-
çı) başörtüsüfleyeminetmeküzereTBMM'ye
gehnesini de sözleşnıeve aykın eylem olarak
kabul etmek oknakh değUdir'' dedi.
Karara muhaüfkalan Adah da FP'nin kapatıl-
masına yol açan olaylann büyük çoğunluğunun
türban üzerinde odaklaştığını belirterek "Bu,
1950'ti yıllardan beri neredeyse bütün par-
tflerin az veya çok konusu oimuştur. FP'nin
bununla biraz dahafazla Ugüenmesi, onun sis-
tem dkşma çtkuğmı göstermez" diye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Eğer yurttaşlar feryat figan et-
meselerdi, doğalgazdaki soygun
ortaya çıkmayacaktı. Doğalgazın
fiyatının nasıl yükseldiğini hep bir-
likte ızledik. Doğrusu. gerçek fiya-
tın ne olduğunu, kimin ne kadar
kazık attığını da tam öğrenebilmiş
değiliz. Enerji Bakanlığı, Botaş Ge-
nel Müdürlügü ve belediyeler; bun-
lar bu artışta rolü olan üç devlet
kurumu.
Eğer bu kurumlar birbirini suçla-
masalar, neyin ne olduğunu tam an-
lamamız mümkün olmayacaktı. Işın
ayrıntılannı bilmiyoruz, ancak bildi-
ğimiz bir şeyler var. Doğalgazda
yurttaşa yapılanlar, bildiğimiz dev-
let kafasını çok güzel yansıtıyor.
Enerji Bakanı ve bakanlığın tüm
görevlileri, devletten maaş alıyor-
lar. Bu maaşlaryurttaşların ödediği
vergilerden karşılanıyor. Enerji Ba-
kanlığı'nın hizmetleri de devlet büt-
çesınden çıkıyor. Bütün bakanlıklar
gibi bu bakanlık da hizmet için ku-
rulmuş bir bakanlık. Ancak devletin
Doğalgazdaki Devlet Kafası
yönetimine geçen herkes gibi bakan-
lar, genel müdürler, kendilerini dev-
letin sahibi kabul ederler. Yapılan
her hizmeti, sanki yurttaşa bir lütuf,
bir bağış sanırlar. Bu nedenle bir
patron, bir ağa edasıyla davranırlar.
• • •
Doğalgaz işinin nasıl bu hale dö-
nüştüğünü az çok hepimiz tahmin
edebiliriz. Enerji Bakanlığı, yurtdışın-
dan aldığı doğalgazı Botaş'a veriyor.
Bu arada muhtemelen bırtakım mas-
raflar yapıyor. Nakil sırasında, Bo-
taş'a işin devredilmesi aşarnasında
öncelıkle bir masraf daha ortaya çı-
kıyor. Bu ış devlet işi olduğu için işin
içine partililer, yakınlar gırer ve kad-
rolar bu nedenle şışer. Botaş'a dev-
redilirken maliyet artar.
Botaş'ta ne mi olur? Botaş'ta bır-
takım dolapların döndüğü Susurluk
kazası sonrası ortaya çıkmıştı. Ab-
dullah Çatlı'nın ve ekıbının Botaş'a
el attıkları anlaşılmıştı. Botaş da bu
arada doğalgazı alıyor. orada da bir
kurum ve örgütlenme var. Orada da
burokrası ve bildiğimiz örgütlenme-
ler var. Buranın masrafları da fiyat-
lara ekleniyor. Bu da yetmiyor, her
kurum yaptığı masrafa ek olarak bir
de bu işin üzerine kâr koyuyor. Fi-
yatlar üçüncü kez artmış oluyor.
• • •
Botaş'tan sonra sıra belediyele-
re geliyor. Beledıyelerın de siyasi
partilerin birer yemliğı ve gelir kay-
nağı haline dönüştürüldüğünü bıli-
yoruz. Bu kez doğalgaz şırketi be-
lediye bünyesinde kuruluyor. Yıne bil-
diğimiz bürokrasi ve örgütlenmeler
sıraya girıyor. Devlet işi olduğu için
herkes bundan yararlanmak istiyor.
Malıyetler kaçınılmaz olarak şişıyor.
Bu kadarla da yetinilmiyor, bu kez
de belediyeler bu malıyetlerin üze-
rine kâr koyuyor. Sonunda yurttaşın
karşısına öyle bir fiyat çıkıyor ki akıl-
lara durgunluk veriyor.
Bütün bu devlet süreçlerini biliyo-
ruz. Devletin kurumları, bir demok-
ratik denetim mekanizması olma-
dığı için böyle çalışıyor. Eleştiri yap-
mak bu ülkede kolay değil. Devle-
tin işine karışmak tehlikeli. Ayrıca
kendısini devletlû kabul eden bir
bürokratık kabuk var ki onlar zaten
istedikleri gibi hareket etmeyi ken-
dilerine hak bıliyorlar. Bu süreç yol-
suzlukla, savurganlıkla, kayırmacı-
lıkla şekılleniyor.
Ancak burada daha can sıkıcı
olan, her aşamada devlet kurumla-
rının yurttaşa yaptığı hızmetten kâr
almaya kalkması. Doğalgaz bir dev-
let hızmetı. Bu hizmetin masrafını alır-
sınız, buraya kadar anlaşılabilır. Üs-
telık bu masrafların anlamsız bir şe-
kilde şışkin olduğunu da biliriz. Kâr
ne demek oluyor? Enerji Bakanlığı
kâr alıyor, Botaş kâr alıyor, sonra da
belediyeler. Üstelik bunlann hepsi de
fahiş kârlar alıyorlar.
• • •
Böyle bir şey nasıl yapılabilir? Sa-
vurgan bir devlet olarak zaten ye-
teri kadar bu halkın parası çarçur edi-
liyor. Bu hizmetlerin yapılabilmesi
için halktan vergi de alınıyor. Neden
bir de hizmetlerin üzerine habire kâr
konuluyor? Bu kârlar neden habire
arttırılıyor?
Doğalgazdaki devlet kafası ile ka-
rakolda falaka sopası çıktığı zaman,
işkence yapanı değil, bunu ortaya
çıkaranı hedef alan devlet kafası
arasında bir fark var mı? Doğalgaz-
da oraya çıkan tablo bir yanlışlık,
bir tesadüf değil. Yurttaşlar, bu dev-
leti yönetenlerin gözünde, gerekti-
ğinde dövülen, gerektiğinde sövü-
len, gerektiğinde soyulup soğana
çevrilen, ihtıyaç olunca da seçim
için oyuna başvurulan bir insanlar
topluluğudur. Bu kafa değişmedik-
çe da^a çok kazıklar yeriz.