Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Doğduğun
Engin Çelebı nin
-yol notları
Doğduğun topraklardasındır. Döndüğün her
köşeden bir anılar demeti seni sarmalar. Baktı-
ğın her yerde kendini bulur, görürsün: Bebek
serv, çocuk sen, delikanlı sen!..
'Yaptığm gezi, yazdığın gezi notu olmaktan
çıktı. Sen, sana doğru bir yolculuktasm şimdi.
Doğduğuntopraklardasın. Ak köpûklüEgekı-
yıl annı bıraktın ve şimdi mor dağlannbir çelenk
gibı sardığı bereket ve masallar fişkıran bir ova-
da, Küçük Menderes Ovası'nda ve Küçük Men-
deres boyunca yol almaktasın.
Daha Torbalı sapağında tanıdık yüzler seni
karşılar. Şu yol boyu uzanan selvilerin dikildi-
ği günü biliyorsun sen. Babasının yanma bü-
zülmüş küçücük seni, Ödemiş'ten Izmir'e gö-
türen eski ve gürültülü bir otobüsün pencere-
sinden görmüştün, Torbalı Belediye Bando-
su'nun marşlar çaldığı, lacivert kasketli orta-
okul ögrencilerinin şiirler söyleyerek diktiği
selviler bunlar ve artık başlan göğe eren ulu
agaçlara dönmûşler. Yakıcı Ege güneşinde uza-
yan giden yolu serin gölgeleriyle boydan boya
örtüyorlar.
Doğduğun topraklardasın.
Bu yaptığın gezi, yazdığın gezi notu değil ar-
tık. Bak bildik, çok bildik biçimler belirmeye
başladı bile. Solda Keldağ. Az ötesinde görkem-
h Bozdağ. Ikisinın arasında Gökük Yaylası. Sağ-
da Aydın Dağlan, az ötesinde Kanncalı Dağ.
Dağlann arasında bin yıllardır büklüm büklûm
akan Menderes'in sabırla açuğı, uçsuz bucaksız
ova.
lleride dağlar birbirine kavuşuyor ve ova bi-
tiyor. Orayla gidıyorsun işte. Batısı Ege Deni-
zi'ne açılan, kuzeyi ve güneyi dağlarla kuşatıl-
rruş ve doğuda, dağlannbirbirine sanldığı, ova-
nın bittiği yerde, Bozdağ'a yaslanmış bir kasa-
ba. Doğduğun, büyüdüğün kasaba. Odemiş...
•••
Paris'i sevdiğimi söyleyemem. Oysa dünyanın
en güzel kentlerindenbirv olduğunda herkes bir-
leşmiş gibidir. Tam yedi kez gittim. Hep iş ıçin-
di. Yedısinde de işımiyaptun,konuştum, yazdım,
konferans veTdim. Sonra bir iki turistik caddeyi
hızla adımlayıp tren istasyonuna, havaalanına
döndûm ve Paris'i terk ettim.
Paris'i sevmem içinhiçbirneden yok. Ben Pa-
ris'te hiç yaşamadım.
Frankrurt savaşta yerle bir edilmiş, haritadan
kazınmış bir kenttir. Yeniden yapılmış ve gör-
kemli tarihinden kalan tek tük izleri unutursan
gelenekli yapılardanyoksun bir çağdaş kenttir o.
Frankfurt'u çok severim. Main Irmağı boy-
lanrn, küçücük parklannı. taksi duraklannı
tutkuyla -ve şimdi- özlemle severim. Nasıl
sevmem?
Ben o kentte on iki yıl yaşadım. On iki uzun
yıl. Ben o kentin bir parçasıyım ve o kentbenim
aynlmaz bir parçam.
• * *
Peki ya Ödemiş.
Ben, çiğ damlalannı, orada, Ödemiş'te, amca-
mın evinin geniş bahçesini süsleyen mandalina
ağaçlannın yapraklannda keşfettim ve küçücük
dilimi uzatıp o çiğ damlasını emdim. Burnumda
henüz çiçeğe durmamış mandalinanın gizli ko-
kusu...
Şu stadyumunarkasındaki koca Çambk'ta, ön
sırada soldan birinci çam var ya. Hani şu koca-
man, handiyse çınarlarla yanşacak kadar koca-
man çam. İşte onu ben diktim.
Yanındaki çamı Durul dikti. Durul öldü.
Üçüncü çam Savga'nın çamı. Savga öldü.
Şu ikinci sıradaki, berurnkininhemenardında-
ki çam Mengû'nün. Mengü öldü.
Hangisinin altında otursam ve altında bir ci-
gara yakıp kendimi arasam?
* • *
Tamam töngül pidesi, katmer, kebap, sac pi-
desi, dakırdalak (ısırganotu) salatası...
Tamam incir, üzüm ve zeytin...
Tamam Tayyare Parkı,kilisedenbozma lyi Si-
nema (Hâlâduruyormu acaba? Yazıbiterbitmez
gidip bakacağım), fiskıyelerinin sesini büyüdü-
ğüm evden duyduğum Havuzlu Park, eski Rum
evlerinin yan yana sıralandığı Yayla Caddesi ve
sevgilimi balkonlanna çıkarmak için ısbkla şar-
kı çalınca, komşu evlerin aralanan kepenkleri ve
kepenklerin ardında görmeden gördüğüm dedi-
koducu komşu teyzeler.
lslıkla çalınan şarkı? Ah, elbef. " M day, all
night Marianne / Even Btûe chüdren krve Mari-
anne~"
•••
Hayır bu bir gezi değil. Bir "geri notu" filan
da yazmayacagun.
Bugün yazı yazmıyorum.
tSKt'nin kurduğu
anttna tesisi
nedeniyle kuruyan
Tuzla Ğölü, tekrar
hayat kazanmaya
başladLTÜDAV
haariadığı
raporiar
doğrultusunda
yapuan 25 metre
uzunluğunda ve bir
mptre çapındaki iki
kanal ile deniz-göl
bağlantısı sağlandı.
GöUyaklaşıkftO
santimetre deniz
suyuyla doMu.
(Fotoğraf:
VEDAT ARIK)
ÖZLEMGÜVEMLt
ISKl'nin kurduğu antma tesisi
nedeniyle kunıyan Tuzla Gölü,
tekrar hayat kazanmaya başladı.
Türk Deniz Araştırmalan Vakfi'nın (TÜ-
DAV) hazırladığı raporlar doğTultusurıda ya-
pılan 25 metre uzunluğundaki, bir metre ça-
pındaki iki kanal ile deniz-göl bağlantısı sağ-
landı ve göl, yaklaşık 60 santimetre deniz su-
yuyla doldu. Göl üzerinde daha önce yaşayan
kuşlar da geri dönmeye başladı.
Tuzla Gölü'nün ekolojik yapısını yıllardır iz-
leyen TÜDAV' ın gölünkururnasından sonra re-
Tuzla Gölü suya kavuştu
habilitasyon çahşmalan için hazırladığı, valili-
ğe, büyükşehir belediye başkanlığına ve Tuzla
Belediyesi'ne sunduğu raporlar, sonuç verme-
ye başladı. TÜDAV Yönetim Kurulu üyesi Hû-
«yin Öztürk, açılan kanalla gölün, deniz suyu
ile dolmaya başladığıru, göl kıyısında yapılan
yağmur suyu toplama kanallanrun da göle
önemli miktarda su sağladığını ifade etti. Tuz-
la Gölü'nun kurumasından çıkanlacak çok
önemli dersler olduğunu anlatan Öztürk, "Göl-
kıyı ovalannda yapüacak büyük mühendislik
yapuarmın çevresel etkileri iyi değeriendirilme-
U. Şehirierde toplanan yağmur sulan kontroOü
olarakgöl krvılanna vey» kı\ı duzJükkrineyön-
kndirihneli'' dedi. Öztürk, sulann ovalarda
emılmesınin sağlanması halinde yeraltı su sevi-
yesinin düşüşüne engel olunacağmı belirterek
şöyle devam etti: "Yapılan denizbağlanüsı soa-
ras»zamaniçindefctyıortamınadeniz
suyu hâkim olacak ve yeraltı sulan
tuzlanacaktır. Bu durum göl krşisın-
da ziraat yapanlann işini şimdkkn
bozmaya başlanuştır. Biyolojik yaşa-
manmbenüz ohışma aşamasında oiduğu gölün
sucanhhğıaraştuînalanda önûtnüzdekigünkr-
debitirikcek."
Dahaönce Tuzla Gölü'nunkuruması uzman-
lan karşı karşıya getirmişti. İSKİ, gölün kuru-
masuıı kuraklığa, TÜBİTAK otsul bitkilerin
patlamasına, bazı deprem uzmanlan yeraltı fa-
aliyetlerine bağlarken TÜDAV, gölün kısıyında
kurulan antma tesisini sorumlu tutmuştu.
Yasadaki Hvedi pazarlama' mantığı, hukuktaki 'kamu yararı' ilkesine takılıyor
Hazîne arazfleıi4
direniyor'
OKTAYEKİNCt
TBMM'nin yaz tatili öncesindeki
son oturumundan "hıda'' geçirüerek
"büyükparasal umutiaria" yürürlüğe
girmesi sağlanan "Hazine Arazüerini
Pazartama" yasası aynı hızla uygula-
narruyor... Osteük, satış işlemlerinin
önündeki "burokratikengeUerinkalk-
masr için birçok "önkmi" de içer-
mesine rağmen...
Bunun nedeni ise hem Hazine ara-
züeriyle hem debu gibi alanlann "kıd-
lanımıyla" ilgili diğer tüm yasalan-
mızdaki "kamu yarannı" temel alan
genel anayasal Ukemizin, uygulama
sürecinde geniş bir "hukuksal eogd"
yaratması...
Çünkü Hazine arazileinde sadece
"pazarlama amacına" dönük olarak
işlem ve "parselasyon'' yapdması, bu
arazilerin sağlıkh ve planlı kentleşme
için gerekli
u
kamusal kullanım aİan-
lan" olarakdeğerlendirilmesıni öngö-
ren imar ve şehircilik hedefleriyle
uyuşmuyor... Bu "çaüşmada", ilgili
diğer mevzuat, hükümetin parasal
beklentilerinin değil, toplumun ve ül-
kenin "anayasalözkmlerinin'' tarafin-
da yer aldığından, Hazine arazileri de
aynı özlemleri tehdit eden satış gjri-
şimlerine karşı, hukuka sığınarak ade-
tapasif bir "direniş" içerisinde...
İşte, daha ilk günlerden itibaren bu
yönde gözlenen gelişmelerden bazı
örnekler.
Maliye Bakanhğı'nın "siyasalyöne-
tnni" Hazine arazilerininhızla "elden
çıkarümasuu" istese bile, aynıbakan-
lığın "tarihselgelenekleri'', bu niyetin
tam tersini içeren tutumlann yine sür-
mesini sağUyor...
Özellikle "Hazme" sözcüğündeki
"tophımsal sahipknme" kavranu dı-
şında davranmaya alışık olmayan ve
bunu "genel mafiyeci etiğivle'' bağdaş-
tomayan "kamu görevüsi" bürokrat-
lar, satışı kolaylaştırmak bir yana,
"mûşterisi haar" bile olan önceden
"tabj^sfi" arazileriyeniden "MBBEm-
Jak*egeçirme çabasuıdalar...
örneğin, Çilkr ailesınin Antalya -
Bekiibi'ndekı Hazine arazisi üzerinde
meyönündekuDanın" şeklmdekı "tel-
kinİerinden" de fazla etkılenmiş gö-
rünmüyorlar...
'KentlHerin1
Isyanı
Maliye bürokrasisi bu gibi "gek-
neksd" tutumlanyla 4706 sayılı yasa-
ya "adapte" olamazken "direniş cep-
hesinin" daha büyük kanadmda ise
kentlenn artık sağlıklı ımannı isteyen
kimiyerel yönetimleT ile "kentfiBkbi-
tincini" örgütleyen gönüllü kuruluşlar
var... Örneğin, Karşıyakada (Izmir)
oiduğu gibi, imar planlarında "yeşü
alanlara" aynlmış ya da diğer "kamu-
lşte bu gibi "hukuksaT ve "demok-
ratik" engellen hıç değılse "•onnan-
dan çıkartüan alanlarda" aşmaya ça-
hşan Maliye Bakanhğı'nınsiyasalyö-
netimi, Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer'in özellikle yine "orman
arazikrini korumak" üzere 4706 sa-
yılı yasayı Anayasa Mahkemesi'ne
göndermesinden de "telaşa kapümış"
olacak ki, hemen tüm hukuk kuralla-
nnı altüst eden bir "tebtiğ" yayımla-
dı... 17 Ağustos2001tarihliResmiGa-
zete'de 257 sayı ile yayımlanan "Mtt-
BEmlakGcnelTebBğTnde, ormansı-
nırlan dışuıa çıkartılan arazilerin bir
an önce "Hazine'ye tapulanaraksaö-
imarhbynederikarşıhğırukı
u
sabştmp(yverme"gwaKedsağbn^hakte'iüşve6*
bulunanturistik tesislerini "başkalan-
na devretmekri" üzerine, bu tahsisin
'iptaB" için dava açan "Hazine avu-
kadan", 4706 sayıhsatış yasası yürür-
lüğe girdikten sonra da bu "hukuk sa-
vaşunlannı" durdurmayıp yine devam
ettıriyorlar...
ÇiÜerler'le ilgili davanın "kazanıl-
maa
v
üzerine, benzeT "usulsüz" tu-
tumlannyaşandığı Hazine arazilerini,
yeni tesis sahiplerine aynı yasayla sa-
tışını sağlamak yenne "Maüye'ye ge-
ri atanak" yönünde çabalannı sürdü-
ren avukatlar, siyasilerin, "Tüm ola-
naklannm pazaiiama ve gefir elde et-
sal bJzmetkr" için değerlendirilmesi
uygun ve hatta "zorunlu* olan Hazi-
ne arazılerine; "saûşayöneük birimar
düzenisağlanmasr yönündekı dayat-
malar, "duyarh betediyeler'' tarafin-
dan reddediliyor... Üstelık, yine 4706
sayüı yasayla aynı belediyelere, bu i-
mar hızmetleri karşılığuıda "saüştan
pay verme" güvencesı de sağlandığı
halde bu "rüsvetr geri çeviren yerel
yöneticiler, sıvıl kuruluşlar ve meslek
odalannın da desteğini alarak imar
mevzuatındaki "yetkTkrini" Hazine
arazilenninbu direnişine "omuzvere-
rek" kullanıyorlar...
şuu" sağlamak üzere yapüacak "ka-
dastro" işlemlerinin, ilgili yasalarda-
kı "ilan" etme (yani 'duyunna') ku-
rallanna"u>iılmadan'' sonuçlandınl-
ması taümatlan venliyoT. Yani, bu gi-
bi araziler üzerinde geçmişten gelen
"yasalhaklarTbulunanya da aynı ara-
zileri "kamusalduyarhlık'' içinde "ko-
nunak" isteyen kesimlerin "haberal-
ma" ve "itiraz etme" hak ve olanak-
lan da ortadankaldınlarak "saüşın\aı-
landmhnasun" öngören bu tebliğ,
Anayasa Mahkemesi "karanm ver-
meden" sonuca ulaşılabilmesi içinbir
an önce "müşteri bulunmasını" da
özetle şöyle hızlandınyor: "Eğer or-
man köylüleri rayiç bedel üzerinden
30gûniçindesatmaİmazlana,aynıbe-
deUerleistevenherkese hemensaoşya-
pılabflir-.""
PaıKlar b»e MaHyenln
Bu geneltebliğin, ormanhukukuy-
la birlikte "imar hukukunu" da yok
sayan bir başka "tatiman" ise Hazi-
ne arazilerine 'imarplamyapmalan
istenen" belediyelere yönelik... Teb-
liğe göre belediyeler bu planlan
tt
he-
men" yapacaklar ve planda "arsa"
olarak düzenlenen Hazine arazileri
"ünarlıparsefler'' şeklinde satılırken
aynı plandakı "kamu hizmetterine*
aynlan planlar ise o belediyenin de-
ğil yine "MaBye'nin tapulu mülkii"
olacak!.. Böylece yerel yönetimleri
sadece "emlak ve parseîasyon ofısi-
ne" dönüştürmeye aday bu hukuk dı-
şı kural eğer uygulanırsa, sözde o
it
plaıüı''(!) ve
tt
imarh"(!) alandaki ör-
neğin yollan, yeşil alanlan, otopark-
lan, çocuk bahçelerini acaba "tapu
sahibi" Maliye Bakanlığı rru üstlerup
gerçekleştirecek?..
Evet... TBMM'den "acflkurtana''
olarak hızla geçirilen 4706 sayıh ya-
sa, öyle görünüyor ki kendi varhğını
bile "kurtaramadan" yakında tarihe
gömülecek... ÇünküAnayasaMahke-
mesi, sadece ormanla ilgili "aymaza-
ğuu" değil, tüm bu "pazartamaa ku-
raUanru" bütünüyle inceleyecek...
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
Şeytanın Sor Dediği
NATO ülkeleri, askeri biıiiklerini Makedonya'ya
gönderdiler. NATO ve üye ülkelerin yetkilileri, ge-
nişleme ve yayılma eğilimi gösteren iç savaşı ön-
lemek, Balkanlar'da düzeni yeniden kurmak ama-
cıyla hareket edildiğini özellikle belirtiyoriar. "So-
ğuk Savaş" döneminde kışlalannı hemen hiç terk
etmemiş olan NATO biriikleri, artık hareket halin-
de. Nerede bir çatışma, iç savaş belirtisi görülür-
se NATO biriikleri orada. Bu arada Avrupa Birliği,
ABD'nin patronajı dışında, NATO ile eşgüdüm için-
-de, ama kendi denetim ve emrinde bir başka or-
dusunun peşindedir. Bu ordunun amacı da Avru-
pa'nın çıkarlanna aykın girişimleri, kalkışmalan ol-
dukça büyük bir coğrafyada önlemek olacaktır.
Küreseileşme çağının görülmesi, üzerinde dü-
şünülmesi, belki de degiştirilmesi için çaba har-
canması gereken gerçekleri bunlardır.
Bu gelişrnelerin Avrupa'ya, dünyaya ne getire-
cegi, daha önemlisi ne götüreceği üzerinde fazla
düşünülmüyor, düşüncelere de pek iyi gözle ba-
kılmıyor.
Şimdilik, "Bindikbiralamete, gidiyonız kıyame-
te."
• • •
NATO birtiklerinin Makedonya'ya yerteşmesin-
den sonra, Arnavut isyancılann silahlannı (bu si-
lahlann İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma oiduğu
dedikodusu da var ama) teslim ettiklerini, Make-
donya Parlamentosu'nun da Arnavut azınltğa bir-
takım haklar tanımaya hazırlandığını haber ajans-
lan tüm dünyaya duyurdular.
Işe yanyor demek ki!
Işe yaradığı belli de, benim aklıma takılan soru
yine açıkta ve yanıtsız kaldr. Artık ülkeler, halktar
kendi sorunlannı kendileri çözemeyecekler mi?
Sıkışınca hep küresel jandarma teşkilatına mı
başvuracağız?
•••
NATO gücüne, bir askeri birlikle katılan ülkeler
arasında Türkiye de var. Avrupa'nın oluşturmaya
çabaladığı orduda Türkiye'nin yeri ise hâlâ açıklı-
ğakavuşmadr. "Orduyakatılın, kararmekanizma-
lanndan uzak durvn" diyorlar Türkiye'ye. Bu so-
run, şu ya da bu şekilde, öyle ya da böyle, herhal-
de ve mutlaka çözülür. Benim içinden çıkamadı-
ğım bu değil. "Şeytanın avukatlığım" yapmanın
âlemi yok belki ama, aklıma takılan, Türkiye'nin
(Olmaz olmaz demeyin, tarihte işler kanşıktır, da-
ha önce olmadı mı?) "askeribiriikgönderen ülke"
olmaktan çıkıp "askeri biriik gönderilen ülke" du-
rumuna düşüp düşmeyeceğidir.
Benim çıkardığım "kıssadan hisse", "kûreselleş-
menin kaçınılmaz gerçekteri"ne sorgusuz sualsiz
teslim olmanın pek iyi olmadığı yönündedir.
Insanın aklına neler geliyor.
• • •
Herhalde bir yerde, bir yanlış var. Dünya banşı,
demokrasi, ulusal ve uluslararası planda gelir da-
ğılımı, gelir dağılımının daha insanca olabilmesi-
nin önündeki engeller, stratejik bölgeler, vazgeçil-
mez çıkarlar, deveyi hamuduyla yutan finans ser-
mayesi, spekülatörler, zengin ve yoksul ülkeler,
ulusal çıkarlann degerini yitirdiğini propaganda e-
den, kendi ulusal çıkariannı ise sıkı sıkı savunan-
lar, küreselleşmeyi propaganda eden ama ulusal
çıkariannı tabii ki savunamayanlar, çevreyi koru-
mak isteyen insanlar, kurumlar, kuruluşlar ve ko-
rumak istemeyen çok büyük devletler, ırkçılıktan
çok büyük zarar gördükleri halde, çareyi ırkçılıkta
bulanlar, üzerindeyaşanılacak bir toprak bulama-
yanlar, ama o toprağı bulmak için şeriatın kara
bayragına sanlanlar.
Taş bile atamadan, duvar dibinde vurulan ço-
cuklar.
Bir tuhaflık var, her şeyi her şeye olur olmaz
bağlayan; iyilik, kötülük, erdem tanımayan; insan
hallerini insanlara göre değil, keyfine göre anlatan;
korku romanından bilim-kurguya, bilim-kurgudan
gözü yaşlı "hayatım roman "a geçen; oradan seks
pazarına dalıp, çaktırmadan tarih yazmaya soyu-
nantuhaf romancılann postmodern hikâyelerinde-
ki kahramanlara benzemeye başladık günden gü-
ne... Onlar gibi ordan oraya savrulup duruyoruz...
Haydi hayıriısı!
TİHV kampanya başlattı
'Sağkalanlara
destek' çağnsı
tstanbulHaberServi-
si - Türkiye İnsan Hak-
lanVakn(TtHV),ölüm
orucu eyleminde sakat
kalanlar ile "Hayata
Dönüş" operasyonu sı-
rasmda yaralananlann
tedavisi için dayanışma
çağnsında bulundu.
TÎHV'in
tt
Sağkalanla-
ra acü destek" başlıklı
kampanyası kapsamın-
da, para yardımlan ka-
bul edilecek, konserler
verilecek, imza günleri
düzenlenecek.
Ölüm orucu eylemin-
de ve "Hayata Dönûş
Operasyonu" sürecinde
sakat kalanlann tedavi
masrafi,TtHV'inkasa-
suu boşalttı. Vakfa bu-
güne kadar tedavi ama-
cıyla I58'i Istanbul'da
oûnak üzere toplam
244 rutuklu ve hüküm-
lübaşvurdu. TÎHV Yö-
netim Kurulu Başkanı
Ysvuz Önen, tahliye
edilen tutuklu ve hü-
kümlülerin tedavisini
üstlendiklerini ancak
başvuru sayısının çok
olması nedeniyle mad-
di yönden desteğe ihti-
yaç duyduklannı ifade
etti. TÎHV açıklama-
sında, uzun süreli açlık
sonucu merkezi sinir
sisteminin tahribatıyla
işitme, görme ve yürü-
me yetilerinin kaybedil-
diği, geçici ya dakalıcı
bellek kaybının yaşan-
dığı kaydedildi. Tedavi
edihneyenlerin yaşam-
lan boyunca 5 yaşında-
ki bir insanın beynine
sabip olduklannın ve
başkalarına muhtaç bı-
rakan Wernicke-Korsa-
koff hastalığma yaka-
landıklannın altının çı-
zildiğj açıklamada, te-
davi masraflan için ki-
şibaşına 1 ile 1.5 milyar
üra, yanık vakalan için-
se 15 milyar lira gerek-
tiği vurgulandı.
TlHV'in açıklama-
smda ölüm orucu ey-
lemcilerinin büyük ço-
ğunluğunun mahkûm
statüleri devam ettiği
için devlet güvencesin-
de ohnalan gerektiği-
nin altı çizilerek buna
karşm Adalet Bakanlı-
ğı'mn görevini yerine
getirmediği ve insanla-
n kendi kaderine terk
ettiği vurgulandı.
Hikmet Çetinkaya,
TayfunTahpoğ|u,Yavuz
Bingöl, Metin Kahra-
man, Mihri Belli, Oral
Çahşlar'uı da aralann-
da bulunduğu yüzü aş-
kın aydm, gazeteci, ya-
zar ve sanatçı kampan-
yanın gönüllüsü ol-
dular.