25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2001 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur® cumhuriyet.com.tr Hulki Aktunç, yayımlanan son kitabında karşıtlıklar ve yozlaşmalara panzehir önerileri sımuyor Oliiııı en büyük peygamberGAMZEAKDEMtR "Yaşama korkusu varsa her şey korkudur el- bet Öliim korkusuyla birlikte her şey de ölüm". "Ölüm paylaşacak vakit geçti artik". Doğrular, yanlışlar, hayatta kapanan, kapattı- ğımız kapılar... Etkiler, tepkiler, erinç ve acılar, yenilgi ve yengi, zaaf ve güçlülük... Karşıtlık- lar, çağnştırmalar, yozlaşmalar... Şair ve yazar Hulki Aktunç'un tüm bu olgular üzerine ikinci romanı 'Son Öd EylüF , Yapı Kredi Yayınla- n'ndan çıktı. Aktunç, ilk kitabı 'Gidenler Dönmeyenler' ile TDK Öykü Ödülü'nü (1977) aldı. Bunu 1989'da Yanus Nadi Öykü Ödülü'nü kazandığı, yönet- men Tülay Eratalar'ın da sinemaya uyarladığı 'Bir Yer Göstericinin Hayaü', yönetmen Osman Smav'ın sinemaya uyarladığı 'AşkaKimse Yok' ve 'Güz Herşeyi Bilir' gibi öykü kitaplan izledi. Aktunç'un 'Islıkla Tarihçe 1 , 'Insan Aşklan- nın Külüdür'. 'Isüraplar AnsikJopedisi' gibi şi- ir kitaplannın yanı sıra 'Bir ÇağYanguıT adlı bir romanı daha bulunuyor. - 'Son tki Eylül'de coşku ve korku temalanmn ağıriıklı olduğu dikkat çeldyor. HULKİ AKTUNÇ - 'Ağırhkh' biçiminde bir genelJeme yapılabilir mi, bilmiyorum. Ama bir bilinç boyutundan fişkıran coşkunun karşısına, bastırma ve korkutma araçlan çıkanlır genellik- le. Coşku bilince yenıden dönmedikçe, baskı karşısında yenilebilir, korkuya teslim olabilir. Romanda bu yaklaşım şöyle tanımlanıyor: *Bu- rada, her konuya aküerdirmekisteyen birinin ya- zısı vardın Beyni kafatasının dışına çıkmışü san- Id, daha çok, daha çoğul düşünmek için. Düşün- mekten ölecekti ve bundan yüksünmüyordu. Ama, henıen herkes, beyni kafatasının içine tüa- h yaşryordu. Ondan istenen de aynıydT. - Olüm temasının yaransal ve öğretisel gücü- nün yazmızdaki etkisini açar mısınız? AKTUNÇ - Roman, farklı kişılerin tamam- layamadıklan' defterlerden, kurduklan ama ula- şamadıklan düşlerden oluşuyor. Onlan engelle- yen baskı, aile-içi baskı, toplum-içi baskı, bu- nun türevleri olarak eğitım- içi, tıp-içi baskıdır. Bu tür baskı ve korkutma sistemleri olmasa, si- R.oman, değişik kişiîerin 'tamamlayamadıklarf defterlerden. kurdukları ama uiaşamadıkîan düşîerden oluşuyor. Onlan engeîleyen baskı, aile-içi baskı, toplum- içi baskı, bunun türevleri olarak eğitim-içi, tıp- içi baskıdır. Bu tûr baskı ve korkutma sistemleri olmasa, siyasal baskı da doğmazdı. yasal baskı da doğmazdı Smıisal baskı elbet saydıklanmın en somutlaştığı alandır ('Son tki Eylül'ün bu anlamdaki muhalif tutumunu, Fü- sım Akath'nın birbaşlığı çok iyi özetliyordu: 'Bir ÖzgürlükManifestosu')... Ölüm ise aslında en büyük peygamberierden birisidir. Bize der ki, 'Da- ba anlamlı yaşa, gerisini ben bifirim'... Bir yan- dan da ölüm oruçlannı düşünelim. Baskı ve kor- kuya karşı ölümün kullanılışı. Ölüm adlı peygam- berin bu konuda bir şey söyleyebileceğini de sanmıyorum. -Karşrthklar,çağnştırTnalar,yozlaşmalara da- irsözJerinizinyerakJığıkitabauzda vanfağmızbir sonuç, bir çıkış yolu, bir formül ya da bir panze- hir önerisi mi içeriyor sanr aralannız? AKTUNÇ - 'Çok anlamhhk' ıle 'saür arala- nnda konuşma' birbiriyle güzel örtûşüyor. Ede- biyatçı, bir panzehir önerebilir mi ? önerebilir. Ileri bir edebiyat, önerdiklerini, mesajını (pan- zehirini) kendi varoluşunda taşır. Böylece, çıkış yolu ya da formül, satır aralanndan satırlara doğ- ru sızar hatta yükselir. Yayınevi, kitabın arka ka- pağında 'yarauabir okurtalebi' nden sözediyor. 'Yaraücı okurya da izleyici' diye nitelenecek ki- şi, her sanat yapıtı karşısında sıradanlığa, bir ör- nekliğe, baskıya, korkuya, faşizme karşı yeni bir yanıt, yeni bir öneri üretir. Deminki sözleri- mize dönersek, o, dayatılan ölüm ve korku kar- şısuıda, yaşam ve coşkuyu yenıden üretır. Kısa- cası binlerce panzehir!. 'Edebiyat aslatek anlamhhk değü' - Neden Eylül?. Yüklendiği şffirsel mecazi an- lamm, anlamljinn çağnşürma gücü olabilir mi? AKTUNÇ - Kimileri 'Mehmed Rauf un Ey- lül adlı romanı ile 12 Eylül arasında nasıl bir bağ olabilir dıyor?"... Kimileri, "neyani, 12Evlül 1979 ile 12 Eylül 1980 birbirinden sanki çok mu fark- hydı" diyor... Kimileri de, "toplumun *bizneden böyleyiz'' sorusunu soranlar ile sormayanlar- dan oluştuğunu söylüyor. Edebiyat asla tek an- lamhhk' değil. Romanı "romancı/vayımcı/dü- zehmen /eleştirmen arasuıdaki özgürlük ve bas- kı Uişldleri" diye görenler de var. Değişik kuşak- lardan her okur değişik çıkarsamalarda bulunu- yor. - Yazmda benimsediğmiz ya da içinde yer aku- ğunz tavn ne olarak tanımuyorsunuz? AKTUNÇ -Bu sorunuzun yanıtını da elbette edebiyat eleştirmenleri, edebiyat tarihçilen ve- recek. Ben bir sosyalistün. Sosyalizmin bana sanat konusunda öğrettiklerini bir yerde şöyle- ce özetlemiştım: "Oncetikk sanann işine yara- mavanbirsanatyapın,başka hiçbirişevaraınaz''... Dolayısıyla bu söyleşide hep üzennde durduğu- muz 'baskı' kavramını edebiyat, sanat. kendi için- de aşamazsa, dünkü edebiyata özüyle ve biçimiy- le bugünû ve yannı getiremezse, başkalanna bir şeyler önerir ya da sözüm ona panzehir sunar- ken baskı unsurlaruıdan bırisi, üstelik acıklı bi- risi olmaktan kurtulamaz. Görünürdeki soylu amacı ile üretimindeki geri biçim, kökünden çe- lişmektedir çünkü. - Bu kftabınmn sizin için diğer yapıtlaruuzdan farkınedir? AKTUNÇ - Bu benim ikinci romanım. As- ünda birinci romanımın ters-yüz edilişi de sayı- labilir.'BirÇağYangnıı'ndaNisa vardır, bura- da da Sina hanım. Ve tabii, bu kışilerin, kişilik- lenn toplumumuzda, toplumsal tanhımizde sim- geledikleri her şeyi yeniden denemek istedim. Aynlıklar olmasa, farklılıklar, tepkısel farklüık- lar olur muydu?. 'Son Iki Eylül' bütün isyanı ve eleştirisı içinde en azından 'Bir Çağ Yangını' adlı romana yöneltilmış bir eleştırıdir de. - Bundan sonrald projeleriniz? AKTUNÇ - Iki şiir kitabımı aylardır dinlen- dinyorum. Birisi 'Şiraze', şiir üzerine 'poetika', diğeri 'Koynumda Dohınay', 100 parçalık uzun bir şiir... Bunlar demlenınce yayımlanacak. Son- ra, adını şimdılik 'Uyanan Keder' diye düşün- düğüm bir roman var. Küçücük sözlükler biçi- minde denemelerim var, dilin tadı, Türkçenin ta- dı, sözcüklerin nerelerden gelip nerelere gittiği üzerine..'Hep Seninle Konuştum' adlı bu kitap da yakınlarda yayımlanacak. Açılış, Bruce Sweeney'in' Last VVedding' adlı filmiyle gerçekleşecek PToronto Fflm FestivaB yarın başhyor ENGtNAŞKPT TORONTO - Bu yıl 26.'sı gerçek- leştirilecekolan UluslararasToron- to Film Fesüvali yarın başhyor. 15 Eylül'e dek sürecek olan etkinlik, Kanadalı yönetmen Bruce Sweney'in 'Last VVedding' adlı filmıyle açılacak. Festival direktörü Piers Handfing, yaptığı açıklamada 56 ülkeden 249'u uzunmetrajlı, 77'si kısametrajlıtop- lam 326 filmin gösterileceğini söy- ledi. 175 filmin prömiyerinin ger- çekleştirileceği festival, oyuncular ve yönetmenlerden oluşan göz kamaş- tıncı bir programdan oluşuyor. Toronto'da boy gösterecek isimler arasmda, şarkıcılığırun yanı sıra ya- pımcı ve oyuncu da olan Mick Jag- ger var. RottmgStones'un solisti, ya- pımcılığını üstlendıği ve başrolde Kate Winslett'in oynadığı 'Enig- ma'nın yam suu, Andy Garda ve Ju- hana Marguilies'le birlikte oynadığı 'Man From Elysian Relds' adlı film- lerle katıldığı festivalde aynca Den- zel Washington, Nicole Kidman ve UmaThurman gibi yıldızlarla, usta- lardan yönetmen Bernardo Berto- hıcd ve aktör Antbony Hopkins de yer alacak. Yönetmen NanniMoretti'den 'The Son's Room' ve Jean-Luc Godard'dan "Eloge de L'amour" un da izlenece- ği festivalde yüzde kırkı Ingilizce olan filmlerin birçoğu ikinci Dün- ya Savaşı, aile sorunlan ve kayıpla- n konu almış. Dünya prömiyerlerini gerçekleşti- recek olan filmler arasmda, Micha- el Cainele 'Last Orders', Steve Mar- tin ve Helena Bonham-Carter'ın oy- nadığı 'Novocaine', ve Anthony Hop- kins'in oynadığı, Scott Hick'ın 'He- art in Atiiantis' fihni bulunuyor. Ku- zey Amerika'da ilk kez gösterilecek filmler ise David Lynch'in 'Mulhol- land Drive'ı, Danny De Vito ve Ge- neHackman'ın rol aldığı David Vla- met imzalı 'Hdst', Johnny Depp, He- ather Graham, lan Hoim'lu 'From HeU' ve Denzel VVashington - Ethan Hawke ikilisinin oynadığı 'Training Day'. Filmlerinin gösterimine katılacak Hollywood yıldızlan arasında Ben Kingsley, IVÛra Sorvino, Kate Bec- kmsale ve John Cusack, Glenn Clo- se, Harvey Keitel ve Richard Harris de var. Festival programında aynca 15 Norveç yapımı, 'Norveç Penceresin- den: Danimarka, Finlandiya, lztan- da, Norveç ve Isveç'ten Son Filmler' başlığı alrında gösterilecek. Ünlü yönetmenimiz Ferzan Özpe- tek ise "Cahil Periler" ile katıhyor etkinliğe. Özpetek, yan dram yan komedi kurgulu bu füminde bir iha- netin öyküsünü anlatıyor. Kaparuşı ise, başrollerini Geotfrey Rush ve Barbara Hershey' in paylaş- tığı, Avustralyalı Ray Lawrence'm imzasını taşıyan psikolojik - macera fılmi 'Lantana' yapacak. Ünlü oyuncular ve David Lynch, Nanni Moretti, Jean-Luc Godard (yanda) gibi yönetmenlerin kanlacağı 26. Liuslararası Toronto Film Festivaii'nde 'Ferzan Ozpetek'in 'Cahü Periler' adhfilmide gösterilecek. (altta) A • ISTANBUL'DANHAKKARI'YEY^L GIDER »«Mlfl 22 Eylülde Chlcagoda açılacak tlGftüWÎ5*-tft«, iztetccfi ünlerâ. Şetforitttieti Van Gogh ve Gauguin aynı sergide buluşuyor Yann: Dönüş CHICAGO (REUTERS)- Arles'taki san evde bir dönem birlikte yaşayan Vincent Van Gogh ve Paul Gaugin'in yapıtlan bir sergide toplanıyor. Sergi öncesinde, sürekli içki içen ve tartışan iki ünlü resamın yaşamı, ilişkileri ve bunlann sanat çalışmalarma etkileri de araştınldı. 22 Eylül'de Art Instirute of Chicago'da başlayacak olan sergiye, şubat ayında Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nde devam edilecek. Sergi için ressamlann 135 eseri ve özel mektuplan incelendi. Van Gogh and Gauguin: The Studio of the South adlı sergi için uzmanlar, ressamlann tablolannda kullandıklan kumaşlan mikroskop alrında, çeşitli kimyasallar kullanarak incelediler. Sergiyle ilgili bilgi veren müze yetkilisi Dennis Druick'in açıklamasına göre, son derece titiz bir şekilde yapılan araştırmada ressamlann özel yaşamlannı ve sanat çalışmalannı daha iyi anlamak amacıyla resimlerin yapıldığı dönemlerdeki hava durumu ve stüdyolanna ^iren güneş ışığı bile incelendi. Sergide iki ressamın özel yaşamlanndaki ilişkilerinin eserlerine nasıl yansıdığı da aynntılanyla incelendi. Gauguin ile Van Gogh 1887'de tanışmış ve Gauguin evi terk edene kadar birlikte çahşmışlardı. Gauguin'in evi terk etmesinden sonra Van Gogh sadece 19 ay yaşadı. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Barış Düşüncesi Geçen yüzyıl, savaşlann yüzyılı oldu. İki büyük savaştan sonra, milyonlarca insanın ölümü, ülkelerin yıkımı, güçlü bir banş hareketi oluşturdu yeryüzünde. Barış yanlılan, insanlığı savaşlardan korumak, savaş endüstrisine ayrılan kaynaklann toplum- lann gelişmesinde kullanılmasını istiyoriardı. Barış düşüncesi, savaşın karşıtı olarak algıla- nıyordu yalnızca. Yeni bir yüzyılın başında, banş düşüncesinin de giderek yeni bir içerik kazandığı görülüyor. Savaşlann azalması ve önlenmesi, savaş sa- nayiini ortadan kaldırmıyor. Üstelik hızla gelişen teknoloji, inanılmaz hünerli yeni silahlann üreti- mini sağlıyor. Savaşlann ve silahlann da ötesinde bugün in- sanoğlunun içine düştüğü, yalnızca kazanç amaç- lı, sınır tanımayan küresel ticaret, insanlann ya- nı sıra yerkürenin de geleceğinin karşısına dikil- miş duruyor. Yeryüzü onnanlan, nitelikli tanm alanlan, su kaynaklan, madenler, denizler, günlük kazançlar için insafsızca yok ediliyor. Büyük çevre yıkım- lan yeryüzünü giderek yaşanmaz bir sona yak- laştınyor. Küresel ticaret, kazanç dışında bütün öteki sorunlara öylesine gözlerini kapatmış ki, aç insanlara bulaşık makinesi satmaya çabalıyor. Günümüzde insanlığın bütün sorunlan artık birbirine bağlı. Tek tek çözümlenmesi olanaksız. Tümüyle çözülebilir ya da böyle sürer. Banş sorunu da artık yalnızca yeryüzünde sa- vaşların olup olmamasıyta sınıriı düşünülemez. Yeryüzünde hayatın sünmesi için bütün üretim olanaklannın planlı ve insana yararlı bir dönüşü- me uğraması gerekiyor. Yine yeryüzü üretiminin yerkürede yaşayan insaniar arasında adaletli paylaşımı gerekiyor. Yeryüzü açlann ve toklann dünyası olarak parçalı variığını sürdüremez. Kom- şuda pişen açlığın, hastalıklann, eğitimsizliğin toklan da vurması kaçınılmaz. Bu yüzden banş, yeryüzünde yaşayan herke- sin sorunlanndan biri. Hem de bütün öteki gün- lük sorunlardan farksız. Bunun için banşı işlemeye, banşı çalışmaya ken- dimizden, evimizden, sokağımızdan, işyerimiz- den, arkadaşlarımızdan başlayabiliriz. Böyle genışliğine bir yaklaşımın örneklerini Cengiz Bektaş'ın yeni yayımlanan Banş Sofra- sı (Evrensel Yayınlan) adlı kitabında buldum. Cengiz Bektaş bu kitabında gerek yazar ve mimar olarak gerekse Türkiye-Yunanistan Dost- luk Derneği yöneticisi olarak yaptıklan etkinlik- leri, gezileri, karşılaştığı insanlan, evleri, ören yer- lerini, kentleri, alanlan, sokaklan anlatıyor. Bunlar anlatılırken ülkeler, insaniar arasında köprüler kuruluyor; ilişkiler, ortaklıkJar öne çıka- nlarak banşın ne denli hayatın her alanına yayı- lan bir olgu olduğu gösteriliyor. Bugün, soluduğumuz havanın korunması için yapılan kürese) mücadetenin de banş mücade- lesinin bir parçası olduğunu rahatlıkla söyleye- biliriz. Ritsos'un, "Banş" adlı şiirinde de söylediği budur: Banş, açılan bir pencereden, ne zaman olur- sa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye. Vfyana Devlet Operası'nda altyazı • VtYANA(AFP) - Viyana Devlet Operası izleyicilerine, eylül'de. Avrupa'da ilk kez uygulanacak yeni ve modern bir altyazı sistemini sunmaya hazırlanıyor. Buna göre izleyiciler oyunun Almanca ya da Ingilizce metnini koltuk arkalanna, kollanna ya da duvara yerleştirilmiş küçük ekranlardan takip edebilecekler. Gelecek yıllarda altyazı sisteminin Japonca, Italyanca ve Ispanyolcanın da dahil olduğu sekiz dilde uygulanması planlamyor. Izleyicilenn bir düğmeye basarak istedikleri dili seçebildikleri ekranlar yalnızca bir kişinin göreceği büyüklükte olacak. Uzmanlar sahnelenecek bütün oyunlann metinlerini çevirecekler. Altyazı sistemi, daha önce Amerika'daki 'New York Metropolitan Opera' ve 'Santa Fe' operasrnda kullanılmıştı. Bovvie ve Combs'tan ortak çalışnıa • NEWYORK(AP) - Tamnmış şarkıcılar David Bovvie ve Sean Combs, Bowıe'nin hit parçalanndan 'This is not Amerika'nın admı 'American Dream' olarak değiştırerek yeni bir yorumla kaydettiler. Denzel VVashington ve Ethan Hawke'ın oynadığı ve Amerika'da 21 Eylül'de gösterime girecek olan 'Training Day' adlı filmde yer alan yeni versiyonda Combs, tekno, hip-hop ve funk ezgilerini güçlendirirken, Bowıe soul-rock özellikler katarak son şeklini vermiş. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z t K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle