Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 14 EYLÜL 2001 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
100. Madde Uzerine Bir Oneri
K A 1 N A D O Ğ L U Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı '
ürk milletinin temiz rakkullanılmasınınönlenmesigerek-
Ttoplum özlem ve is-
temJerinin önündeki
anayasal engellerin,
83 'üncü maddede dü-
zenlenen Yasama Do-
knulmazlığı ve 100'üncü madde-
sıde yer alan "Meclis Soruşturma-
s* kurumlan olduğu, kamuoyunun
otak kanısıdır.
Meclis Soruşturması, anayasanın
9!*inci maddesınde belirtildiği üze-
nTBMM'nin denetim yollarından
brisidir. Diğer denetim yollan olan.
saru, Meclis araştırması. genel gö-
rişme ve gensoru'dan yargısal nite-
liji ve sonuçlan itibanyla aynlır.
Kjşkusuz, başbakan veya bakanla-
ru görevden doğan veya görevle il-
gii işlem ve eylemlerinin yürürlük-
ted yasalarda öngörülmüş suç tipi-
ne uygun olduğunu ileri sürerek baş-
ki bir deyimle itham ederek yargı-
laamalan için Yüce Divan'a sevk
etnek yargısal bir faaliyettir. Siya-
sal sorumluluk yanında cezai so-
rumluluğa yol açması nedeniyle de
öremi büyüktür. Tarihsel süreç içe-
risinde otoritenin sınırlanması, yü-
rütmenin denetlenmesi ve sorumlu
tuaılabilmesi evrelerinden geçerek
parlamenter sistemin temel öğesi
haline gelmiştir. Ancak bu işlevin ger-
çek amacına ulaşabilmesi için hertür-
lüsiyasal çıkar ve ıstismar aracı ola-
mektedir. Yargısal olarak nitelendi-
rilebilecek bir işlevin, gerek muha-
lefet gerekse iktidar partileri tara-
fından siyasal amaçlarla da kulla-
nılması halinde, verilen karann ka-
muoyunu tatmin etmesi mümkün
değildir.
Meclis soniştnrması yoluyla bir
suç işlenip işlenmediğinin araştınl-
ması ve varsa suçlunıuı yargılanarak
cezalandınlmasının saglanması ge-
rekirken soruşturma önergesi veril-
mesinden başlayarak soruşturma açı-
lıp açılmamasma ilişkin kararlarda,
açılması halinde, soruşturma komis-
yonlannın çalışmalannda ve sonun-
da suçlamanın Yüce Divan'a sevk
edilip edilmemesine dair kararlarda
bugüne kadar görülen uygulama ta-
mamen siyasi düşünce ve yararlara,
hatta partiler arası uzlaşma ve anlaş-
malara bağlı olmuş ve bu önemli
kurum inandıncıhğını tümüyle kay-
betmiştir. Bu nedenledir ki anayasa-
nın bazı maddelerinin değiştirilme-
sine ilişkin Partilerarası Uzlaşma
Komisyonu'nun kabul ettiği metnin
1 OO'üncü maddesinin değişiklik ge-
rekçesine aynen "Mecfis soruşturma-
sı gibi önemli bir denetim mekaniz-
masının sivasallaşmasunn önûne ge-
çUecektir" ibaresinin konulması ih-
tiyacı duyulmuştur. Bu ibare gerçe-
ğin acı bir ifadesidir. Ancak daha
acı olan husus, yapılmak istenen de-
ğişikliğin, eksik ve yetersiz olması-
na rağmen, tıpkı yasama dokunul-
mazhğını düzenleyen 83 'üncü mad-
de ile ilgili değişiklik önerisinde ol-
duğu gibi, amacı sağlayacağının ile-
ri sürülmesidir.
Komisyon, siyasallaşmanın önü-
ne geçmek için, soruşturma açılıp
açılmamasına ilişki karann ve Yü-
ce Divan'a sevk kararının "gizü oy-
la" veribnesini, soruşturma komis-
yonunun nihayet 4 ay içinde rapo-
runu TBMM Başkanlığı'na teslim
zorunluluğunu, soruşturma komis-
yonu raporunun 7 gün sonraki bir-
leşiminde görüşülmesi hükmünü de-
ğişiklik olarak getirmekte ve bu dü-
zenlemeyi yeterli görmektedir.
Bu değişikliklerin hiçbiri siyasal-
laşmayı önleme çaresi olamaz. Sü-
re kısıtlaması ancak soruşturmanm
sürüncemede kalmasını önleme yö-
nünde yararlı olabilir. Gizli oyun ön-
ceki uygulamalarda görüldüğü gibi
her zaman göz ardı edilebileceği,
parti dayanışmasının ve lider etkisi-
nin gücü karşısında yetersiz kalaca-
ğı kuşkusu giderilemeyecektir.
Bu itibarla siyasallaşmayı önle-
mek için tek çare "MecKs Soruştur-
ması" kurumunu işlevinin gerçek
niteliğine kavuşturmaktır. Madem-
ki "Mecfis Soruşturması'' yargısal bir
faaliyettir ve bir nevi u
Hazu~hk So-
rusrurması"dır; o nalde soruşturma
bağımsız ve bu konuda yetkili Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya
vekili tarafından yapılmalıdır.
İtham mercii yine TBMM olma-
lıdır. Parlamenter sistemin temel
öğesini kaldırmak ve yasamanın en
önemli denetim yolunu kapatmak,
kuvvetler aynhğı ilkesini zedeler.
Amaç, görevle ilgili olarak işlendi-
ği iddia edilen suçun cezasız kal-
masını önlemek, siyasi amaçlarla
verilen önergelerin azalmasuıı sağ-
lamak, toplumu verilen kararlann
ciddiyetine, samimiyetine ve doğru-
luğuna, dogru olduğuna inandırmak
olduğuna göre soruşturmanın Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı tara-
fından yapılması yeterli olacak ve bu
suretle anayasanın 83'üncü madde-
si ile ilgili önerimizle uyum sağla-
nacaktır. Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcısı'nın hazırlık soruşturması so-
nucundatopladığı delilleri irdeleye-
rek düzenleyeceği raporun siyasal dü-
şüncelerle değerlendirilmesi olasılı-
ğı yok denecek kadar azdır. Huku-
kun gereği; toplumun bilgi ve irade-
sine rağmen göz ardı edilemez. Hiç-
bir çoğunluk milletin güvenini kay-
betme pahasına bu yolu tutamaz.
Aynca, görevinden aynlmış baş-
bakan veya bakanlar hakkında da
soruşturma açılmasının istenebilece-
ği hususu maddeye eklenerek, bu
konuyu düzenleyen TBMM içtüzü-
ğünün anayasaya aykın olduğu yo-
lundaki tartışmalann önüne geçil-
miş olacaktır.
Önerimiz, 100'üncü maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesidir:
Meclis Soruşturması:
Madde 100-Görevde buJunan ve-
ya görevinden ayrümış olan başba-
kan veya bakanlar hakkında, görev-
leri Ue ilgili suç işledikleri iddia edi-
lerek Türkiye Büyük Mifiet Meclisi
üye tamsa>ısının en az onda birinin
vereceği önerge ile soruşturma açıl-
ması istenebilir. Önerge, Türkiye Bü-
yûk MiUet Meclisi Başkanhğı tara-
findan3 gün içeriande Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcılığı'na ilerir.
Soruşturma, Yargıtay Cumhuri-
yet Başsavcısı veya vekili tarafindan
yapıhr ve sonucu en geç üç ay içinde
düşüncesiyle birükte rapor halinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş-
kanlığı'na sunulur.
Meclis, raporu ûyelere dağtnldık-
tan 7 gün sonraki bileşiminde görü-
şûr ve gerek gördüğü takdirde ilgili-
nin Yüce Divan'a sevkine karar ve-
rir. Oylama gizli yapıhr ve Yüce Di-
van'a sevk karan ancak üye tamsa-
yısının salt çoğunluğu ile alınır.
MechYteki siyasi parti gruplann-
da bu konuda görüşme yapüamaz
ve karar ahnamaz.
Anayasa değişikliği önerilerini gö-
rüşmek üzere, 17 Eylül 2001 tarihin-
de olağanüstü toplantıya çağnlan
TBMM'nin sayın üyelerinin Türk
milletinin temiz toplum isteklerine
duyarsız kalmayacaklanna ilişkin
umudumuzu korumaktayız.
ARADABİR
Dr. CENGtZ ABBASGtL
Hukukçu
Baykal'a Düşen Görev
Ülkede siyasal gerilim arttıkça akla ilk gelen, ge-
nel seçimler olmaktadır. Her ne kadar ortak yöne-
tim (koalisyon) ortaklan tersini söyleseler de eko-
nomik ve siyasal çözumsüzlüğün çözümünün er-
ken bir genel seçim olduğu yaygın bir kanıdır. An-
.cak seçim sonuçlannın nasıl olacağı da merak ko-
nusudur. Mevcut siyasal partilerin durumu pek iç
, açıcı değildir. Görünen odur ki şu anda Meclis'te
gerek iktidar gerekse muhalefette bulunan partile-
rin geteceği pariak görülmemektedir. Kamuoyu yok-
lamalan bunu göstermektedir. Bu durumda bütün
yurtseverlerin gözu Atatürk'ün partisine yani CHP'ye
çevrilmiştir. Ancak yurttaşın umudu olan bu parti-
nin başlıca anklığının (zaafiyet) açıkça ortaya konu-
lup umannın bulunması kaçınılmaz gerçektir.
Bilindiği gibi CHP son seçimlerde yüzde 8.5 oy
alarak Meclis dışında kalmıştı. Bu durumda Sa-
yın Baykal doğru yolu seçerek çekilmişti. Bu bir
örnek davranış olarak alkışlanmıştı. Sonuçta yö-
netime yeni bir kan gelmiş, A'dan Z'ye toparlan-
ma yoluna girilmişti. Tam bunun meyveleri topla-
nacakken eski hastalık depreşti. Gene böleklik
(hizipçilik) ortaya çıktı. Ondan sonrası malum. Sa-
yın Baykal, kendi yandaşlarının desteği ile tekrar
başkanlığa gelince toparlayıcı olacağına, birtakım
yaptınmlarta partiden kopmaları gündeme getir-
di. Sayın Baykal'ın yaptığı işlerin kendisince sa-
vunulacak yönleri olabilir. Hatta haklı olduğu yap-
tınmlan da olabilir. Ancak yapılanların ülke çıkar-
larına verdiği dokuncalann (zararların) ne boyut-
lara varabileceğini görmemezlikten gelmesi bağış-
lanamaz.
öte taraftan CHP'den aynlan ya da aynlmak zo-
runda kalanlann da sorumluluklannın olduğu or-
tadadır. Çünkü küsüp aynlmak çözüm değil birçe-
şit kaçmadır. Ustalık (marifet) partide kalıp olum-
suzluklan olumluya çevirmektedir. Ortaya çıkan
tabloya bakarsak: Bir taraftan sürekli kan kaybe-
den bir CHP. Bir taraftan yeni bir parti kurmak için
Sayın Inönü'nün peşinde dolaşan eski değerli par-
tililer, bu yetmezmiş gibi bir de Sayın Soysal ho-
canın ayn bir parti hazırlığı. Bu durumda Atatürk'ün
partisini özleyen, onu arayan ve onu isteyen sos-
yal demokrat yurttaşlar mutlaka bir çıkış yolunun
bulunmasını sayın parti yönetıcilerinden haklı ola-
rak beklemektedirler.
Son seçimlerde CHP'nin çeşitli seçim düzeyin-
de aldığı oy oranlanna bakacak olursak çözümün
nerede olduğunu görebiliriz. Genel seçimlerde yüz-
de 8.5, il genel meclisi düzeyinde yüzde 12, yerel
seçim düzeyinde ise yüzde 14. Demek ki yurtta-
şın kızgınlık ve kırgınlığı üst yöneticilere karşıdır. Son
seçimde bunun uygulamasını gördük. Ortak yöne-
timi bozup, ülkeyi hükümetsiz bırakıp erken seçi-
me götürdüğü için Sayın Baykal ve yandaşlarına
kızan partililer, koca CHP'yi Meclis dışında bırak-
mışlardır. Sayın Baykal'ın tekrar yönetime gelme-
sini benimsemeyen partililer aynı tepki içerisinde-
dirler. Bu durumda görev Sayın Baykal'da ve yan-
daşlanndadır. Partinin tekrar toparlanıp güçlen-
mesi ve ülkenin umudu olması için Sayın Baykal'ın
ve yandaşlannın görevi özveride bulunarak yeni ye-
teneklere olanak sağlamak için onurlu birer üye ola-
rak kenara çekilip partinin tek yumruk olarak atı-
lım yapmasını sağlamaktır. Ancak şunun da hemen
belirtilmesi gerekir ki, bu datek başına yeterli değil-
dir. Yeni parti için Sayın Inönü'nün peşini bırakmayan-
ların bu girişimden dönmeleri gerekir. Öte taraftan
Sayın Soysal hocanın da aynlıkçı tutumuna son ver-
mesi, sosyal demokrat birlikteliğın vazgeçilmez
gereğidir. Böyle davranış ve tutumlar başta Sayın
Baykal, Sayın Inönü, Sayın Soysal'ı ve bu dav-
ranışa omuz veren, katkıda bulunan bütün çevreleri
büyütür ve onurlandırır. Bunlar gerçekleştiğinde
Atatürk'ün partisinin tek başına iktidara gelmesi için
hiçbir engel kalmayacakbr. O zaman bunun ünü (şanı)
başta Sayın Baykal'da olmak üzere Sayın Inönü ve
Sayın Soysal'da olacaktır ki bu bir vatanseverlik
örneği olarak anılacaktır.
CHP Ekseninde Trajikomik Küskünlükler
Aydemir CEYLANADD Gen. Yön.
A
nımsanacağı gibi. birilerinin
gayretkeşliği ile alelacele ve
zorlamayla düzenlenmiş giz-
li bir toplantıyı, kamuoyu, ge-
çen günlerde basından öğren-
di. Neydi o? Sosyal demokrat, özellikle
CHP eksenindeki bölünmüşlüğü gidermek,
yeniden bir toparlanma ve bütünleşmeyi
sağlamak için Baykal ve tnönü üzerinde et-
kin olduklan anlaşılan kimi aracılar, bu iki
ismin bir CHP Parti Meclisi üyesinin evin-
de buluşturulup konuşmasına öncühık etmiş.
Yine basından öğreniyoruz ki Sayın Inönü
bu toplantıya gizlice, arka kapıdan girerek
gelmiş! Ne amaçla bu toplantının yapıldı-
ğı, bu iki ismin en yakın çahşma arkadaş-
lan arasında tartışılmamış, eşlerinden bile
gizli tutulması toplantının sonuç bölümün-
de karara bağlanmış. Buna rağmen ertesi gün
başına sızdınlan haberlerden öğreniyoruz ki;
Baykal toplantıda Inönü'ye, "CHP toplum
katmanlannda çığgibi büyûyor, halkm umu-
du konumuna geldik, aramızdan a>nlan-
laria oluşturacağınız oluşum sosyal demok-
rat gefişme ve bütünleşmeye zarar \trebilir_"
demiş. tnönü de "Öyle diyorsanız Ö\1edir Sa-
yuı Baykal, size başanlar dilerim..." diyerek
yanıtlamış Baykal'ı!.. Her iki isim, kamu-
oyundan ve özellikle yakın çevrelerinden ge-
len burukluk ve itiraz karşısında toplantı
önerisinin kendilerinden değil, karşı taraf-
tan geldiğine ilişkin açıklamalarda bulun-
dular. Neresinden bakarsanız bakın trajiko-
mik bir buluşma. Neden mi?
- Birbirleriyle genel başkanlık yanşına
girmiş, aynı partilerde birlikte çalışmış bu
iki güzide ismin, aracı isimler eliyle bir ara-
ya gelmesine (hem de böylesine gizlilik
içinde) gerek var mıydı? Yıllardır peşinden
koştuğumuz, etkin ve yetkin olduklan dö-
nemlerde kendimiz için değil, ülkemiz için
bir şeyler beklediğimiz bu insanlar (Ecevit
dahil) "çat kapı" birbirlerine kahve içme-
ye gidemiyor, ülke sorunlannı tartışmak ye-
rine kişisel ya da kurumsal üstünlük peşi-
ne düşüyorsa, sosyal demokratların toplum-
dan ve ikndardan dışlanmışhğının nedeni kım
olabilir? Toplum bu aldanmışlığuı hesabı-
nı sormaz mı?
- Toplumsal ve yönetsel çürümüşlük içe-
risindeki Türkiye'de, toplumun umudu du-
rumundaki kişi ve kurumlann böylesine
içeriksiz, gündemsiz, beraber olduklan kad-
rolarla tartışmadan kişisel politika yapma-
lan kime ve ülkeye ne kazandınr, özellikle
Atatürkçü yelpazede iyiden iyiye yılgınlık
yaratmaz mı? Türkiye'yi bu konumda gör-
mekten çıkarlan olanlann da beklentisi bu
değil midir?
- Isterdikki, anılan butoplantda Sayın Bay-
Kur. Üyesi
kal; devlet yönetimindeki ekonomik ve sos-
yal çöküsün nedenlerini, küreselleşmenin
ulusal çıkarlanmıza getirdiği tehlikeleri ve
bağlantılı olarak AB'ye katılım sürecinde
takip edilmesi gerekli ulusal politikalan,
yapılması düşünülen anayasa değişikliği-
ni, Türkiye'yi yabancı kuruluşlara esir ede-
cek çıkanlmış ve çıkanlacak olan yasa ve
karamameleri, kartel medyasının Atatürk-
çü ve sosyal demokrat politikalara olan kar-
şıthk ya da duyarsızlığun, kadınlanmızı,
gençlerimizi, emekçi ve üretici kesimleri
siyasetten uzak tutmaya çalışan aymazlık-
lan, siyaset ve siyasetçinin içinde bulundu-
ğu çıkmazlan, uluslararası siyasetin gele-
cekteki konumu açısından Türkiye'nin yön
belirlemedeki kararsızlık ve gecikmişliği-
ni, Atatûrk ve Atatürk ilkelerinden toplu-
mu soyutlamaya yönelik haince planlan,
kamuoyunda tartışmaya açtığı "Anadolu
Sohı"ndan ne anladığını, partiden aynlan ya
da aynlmak zorunda kalanlann konumu ve
hangi nedenlere dayandığını açıklamış ol-
sun ve daha sonra partisinin bilim, kültür,
sanat ve siyaset komisyonlannda olgunlaş-
tınlıp, parti meclisinde tartışılıp karara bağ-
lanarak parti programına dönüştürülmüş bir
yeniden yapılanma modelini Inönü'nün önü-
ne koymuş olsun. Ve arkasından sorabilir-
di: "Sayın İnönü, siz ve arkadaşlarınız
CHP'den aynhnadan önce bu konulan eni-
ne boyuna tarnşamadık. Şu andayeni birolu-
şum için beraber olduğunuz arkadaşlarınız
bu konularda CHP Parti Meclisimize bir
paket çahşmagetirdilerdi de ben mi engel ol-
dum? Size sunduğum bu yeniden yapılan-
ma modeli ve program üzerinde temelde ay-
nhklanmız yoksa, şahsuna olan largınhk ve
eteştiriler nedeniyle CHP'nin tarihsel mis-
yonunu ve görevini yerine getirmekten ab-
koyacak gnişimler ne derece haklı olur?
CHP'nin Baykal'ın partisi olmadiğını Inö-
nü'nün oğhı olarak hiç ounazsa sizin kabul
etmenizgerekmez mi? Kaçınılmaz bir genel
seçim öncesinde sos> al demokraüarm böJün-
müştüğü kimeyarar? Sol> a da sosyal demok-
rat, ulusaku partilerin Türkiye siyasetinde tü-
müyle yok farz edildigi, ulusumuzun kurtu-
luşunun Derviş ve Tayyip beylerin elinde ol-
duğu gibi bir tehlikeli kamuoyu oluşturma
eğUunleri karşısında, Atatürk'ün ulusumu-
za emancti bir partiyi iktidara taşımanın so-
rumluluğu yabuz size, bana düşmez. geç-
mişte ve bugün CHP'de görev ve sorumlu-
luk alan herkese ve her yurtsevere sorumlu-
luk yükler. İkimizin de küsmeye hakkı yok.
Parti programı ve disipüni esas ahnarak bi-
rikimi, denevimi olan tüm arkadaşlarmnza
partimizde yeterince yer ve görev var. Bunun
için bana düşeni yerine getirmeye hazmm.
CMası bir seçimde genel başkan olarak par-
timi iktidara taşıyamazsam yerimi yeni bir
kadroya bırakmayı da göre\im sav arun."
tnönü de diyebilirdi ki; "Açıklamaya ça-
hşüğuıız yeniden yapılanma modeli ve par-
ti mecusinde bu doğrultuda oluştunıhnuş
partiprogramma ben ve arkadaşlanm temei-
den karşryız. SHP Genel Başkanı ve başba-
kan yardımcısn ken kimi başansızhklardan
ders çıkarmış \e deneyim kazanmış bir kişi
olarak yepyeni bir kadro ve ideoloji ile vt)la
çıkıyorum. Uygar ittşkiler içinde olacağınu-
adüşünereksize başanlar düryorum™" Ko-
nuşma biter, kahveler içilirdi ya da Inönü
diyebilirdi ki: "Partinizin yetkili organla-
nnca Türkiye gerçeklerine uygun ve emek
verilerek haznianmış program ve stratejfler
ile arkadaşlanmın üzerinde çahşoğı model
arasmdatemeJde aykmhklar yok. Ashnda sos-
yal demokrat iktidarlar için gök kubbe al-
tmda söylenmemiş sözler, uygulamalar da
yok! Ulusumuzu csenliğc, halkımızı refaha
götürecek, cumhurhetunizin temeli olmuş U-
keler bugün de geçerii. Hakh ya da haksız
size yapbklan öneri ve eleştirilerin yeterin-
ce değerlendirilmemesinden kırgınlık du-
yup partiden aynlan arkadaşlanmın ve si-
yaset yapmak isteyen kimi yurttaşlanmızın
kendi birikim ve özgüvenleri ile yola çıkma-
sıgerekirken bu yasımda beni öne çıkararak
parti kurma>a çahşmalannın ardındald ni-
yeti de anlamıyor değUim. Kendi birikim ve
karizmasmı parti iktidanna taşıyamayanla-
nn, kurulacâk bir yeni partiyi siyasi iktida-
ra taşımalan olası mıdu-, ciddi olarak düşü-
nüyorum! Saym Baykal içtenlikle önerim
şudur, ikitaraftan siyasi birikimlerine güven
duyduğumuz arkadaşIanmızL, bilim adam-
lanmızla buluşturahm, temelde anlaşüğı-
mız programın a> nnülannı incelesinler. Sos-
yal demokrat iktidar yürüyüşünün eylem
planını hazuiasınlar. Ülkenin ve halkunızm
parasma, malına el uzatan her kişi ve kuru-
luştan yapnklannın hesabının sorulacağmı
da programa ekleyeüm. Halkımızın shaset
ve siyasetçiye olan güvensizMğine neden olan
olaylardan sizin ve benim, kendimizi tüm-
den soyutiamamız aşırı i>imserük olur, bu-
nun için son ricam: Onder ohna kişiüğinizi,
genel başkanhkkişiliğinin üzerine çıkararak
önce kendi gönüldaşlanmız, sonra tüm hal-
kımız için bir toplumsal banş, güven ve da-
yanışmamn öncülüğünü yapmanızdır. Bu-
nun için desteğuni esirgemeyeceğimi bihne-
nizi isterim—"
Bu içerikteki bir konuşmayı onaylayıp al-
kışlamayacak sosyal demokrat, cumhuri-
yetçi, Atatürkçü kesim bir yana, bir yurtse-
ver olabilir miydi?
Bu özlemi ve hayali gerçekleştirmek is-
teyenler için tüm yollar tıkanmış değil he-
nüz!
ONURL U KİŞİ NE ÇALINTIMAL AUR,
NE DE ÇALINTI MALDAN FARKIOLMAYAN
KORSAN KİTABI!
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BESAM)
Fiyatlanmız (tampanshon, açık büfe)
Eylül: 13.000.000.- TL.
Mavi, yeşil ve dostluğun birleştiği yer
OTEL MİMAS
Otele ait özelplaj, mavi bayraklı bir deniz,
spor alanlan, oyun salonu, yüzme havuzu, ile
Otel Mimas *** tatilyapma imkânını orta
gelirli dostlarımızın hizmetine sunuyor.
Cumhuriyet gazetesi bizden
Tel: 0 232 73128 68 - 67 Faks: 0 232 73128 66
Otel Mimas Karaburun/tzmir
Loryma Resort Hotel
"Bir Yaşam Biçimi"
Turunç, Güney Ege'nin adacıklar ve fiyortlarla bezenmış nefes kesıci coğrafyasının en
güzel koylanndan biri... Marmans'e çok yakın olmasuta karşın, tunzm merkezlennın her
türden çevre kırhlığıne yeteri denli uzakta, doğaya saygılı. Mavi Ba>Tak'Iı birbelde Lory-
ma Resort Hotel yamacın mevcut topografyası ve vejetasyon dokusuna gizlenmiş. koyun
bü>âileyici. mistik panoramasına tümüyle hükmeder konumda sıra dışı bir tesıs. Ornian-
lardan inen serinletici esintiler, düşük nem oranı ve bol oksijenli. sağlıklı havasıyla ideal
ıklım koşullanna sahip. Eko-çiftliğinden kendi sütünû, peynınnı, kremasını, vumurtasını
temm eden, kendi urettığı -yörenın en kahtelı- zeytınyağını kullanan, danıak zevkı kadar
sağlıklı beslenme ılkelenne de duyarlı bir mutfak. Konforlu apart daıreler. açık büfe res-
toran, a la carte restoran, pool-bar, OxyGen-Bar, açık ve kapaiı yüzme havuzlan, jet stre-
am, jakuzi, fıtness-center, sauna, beauty-center, bilardo, dart, ıskambil salonu, masateni-
si, tenis. süper disko, çocuk kulübü, doktor servisi, eko-çıftlik vb. bizmet bınmlen. Doga
gezilen, trekking, dağcılık, tekne turlan. su sporlan, dalgıçlık, raftıng, jeep-safan gıbı do-
ğa sporlan, T'ai-Chi ve yoga seanslan... "Özel animasyonlar", "sürpnz showlar"danann-
dınlmış, arabesk müziği uzaktan bile duyamayacağınız, kent yaşamıntn yıprattığı insaıun
dıngin. sağlıklı bir ortamda doğa ile bütünleşıp kendisıni yemlemesüıi, pozitifyaşam ener-
jısıyle dolu günlük yaşamına dönmesmi hedefleyen, küitür ve çevre dostu. çağdaş bir iş-
letme anlayışı Geniş bilgi: WWW.l0ryma.C0m
Tel: 0 252 476 72 20-24 Faks: 0 252 476 72 25
PENCERE
Zeus'un Otkesi...
Bizim gazetedeki çocuklarda bir kaygı başladı,
yukan kattaki yazarlarla yazıişlerindeki arkadaşlar,
başka işleri yokmuş gibi, Amerika'nın şimdi öfke-
sini nereden çıkaracağını, nereyi allak bullak ede-
ceğini, nereyi yakıp yıkacağını, nereyi vuracağını
düşünüyoriar...
Birisi alıyor lafı:
- Abi, diyor, yandı gülüm keten helva!.. Ameri-
ka şimdi birilerinin tepesine binecek!..
-Neyapacak?..
- Birisinden hıncını çıkaracak...
- Yokcanım?..
- Pakistan mı desem, Mısırmı desem, Afganis-
tan mı desem, ne desem...
- Canım, Afganistan'daki Taleban'ı Pakistan'da
eğitip hazırlayan kim?..
- Sen ona bakma abi, Amerika bu!.. Süpergüç
durduğu yerde durmaz...
Aklıma NTV'de yol durumunu belirten yayında
Pirelli lastiklerinin reklamı geldi, dedim ki:
- "Kontrolsüz güç, güç değildir."
Ama bu gibi numaralan kimse yemiyor; bizim ço-
cuklar kaygılı:
- Abi, bu Amerika Capon'a kızdı, Hiroşima ile
Nagazaki'yi çoluk çocuk, kadın erkek, kundakta-
ki bebeleriyle götürdü; şimdi daha da güçlü...
- Güçlü de ne yapacak?.. Bu kez karşısında te-
pesine nükleer bombayı atacak bir devlet yok; gö-
rünmeyen bir düşman söz konusu...
- Abi düşman bulmak çok mu zori. Amerika 'nın
düşman dediği düşmandır.
Yalnız bizim çocuklar mı kaygılı, küçük devletler
tirtirtitriyorlar, dünyada kim var kim yok büyük pat-
ronun hışmına uğramayayım diye kaçacak delik an-
yor...
Küreselleşme de işte buna denir.
•
Amerika şimdi düşman arıyor..
Bir bakıma düşman belli:
TerörL
Lanetlenesi terör çağın tanrısının gazabını çeki-
yor, ama, görünmeyen adam kılığına giriyor; ABD
güncel mitolojininZeus'udur, öfkelendi mi yanar-
dağlar patlar, lavlar fışkırır, gezegenimizi küresel-
leştiren teknoloji tanrısı önüne geleni yakıp yıkar...
Peki, sonra ne olacak?..
Kötelik çağmdan bu yana durup dinlenmeden ada-
letsizlikle savaşan insanlık durulur mu?.. Yoksa
yoksullan daha çok yoksullaştıran, zenginleri da-
ha çok zenginleştiren globalizasyonda yeryüzü ha-
ritasına daha zehirii tohumlar mı ekilir?.. Küresel-
leşmeye karşı başkaldın, Amerika'nın içinden mi
türeyegelir?..
öfke baldan tatlıdır..
Ama bu bal zehirii!..
•
"Insan" ile "düşman" kafiyeli iki sözcük...
Eskiden devlet devlete düşman olurdu, şimdi
insan insana düşman oluyor.
Artık devletler arasındaki savaşlar, Sezar'ın buy-
ruğunda ve denetimindedir..
Çağımızda köleler ses veımiyorlar.. ^-- - ™
Barbariar ayaklanıyortar.. " -f*'
s
*-• "
Teknolojik kalelerin surlan ve elektronik sarayla-
nn duvarlan arkasında soyuttanıp güvence arayan
egemenler, Kafka'nın romanlanna parmak ısırta-
cak kuşkular içinde yaşıyoriar.
•
Lanetlenesi terör yaptı yapacağını, "büyükpat-
ron"un kuşkusunu pompaladı...
Herkes şimdi oturmuş Zeus'un yıldınmlan bana
da çarpar mı d'ıye düşünüyor...
Düşün düşün, yoktur işin!..
Cumhurtyet
. kitap kulübü I
IMZA GUNU
TAKSİM SERGİ SALONU'ND*
15EYIÜICUM\RTFSİ(YAI
2tei Yuıus Hıdi Roman Odili alan 'Bir Krdi. Bir.Adam. Bir ölü»
eih kiubmı te diğer kitaplannı i*:a!ayacak...
Saat: 18.00
Istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82
NOVITAS Turizm
YURTİÇİ TLRLAR
ORTA ANADOLU (7-13 Ekim) : Ankara, Kayseri,
Sivas, Divriği, Tokat, Amasya, Çorum. Hattuşaş
TUR ABDIN (25-29 Ekim): Diyarbakır, Hasankeyf,
Midyat, Nusaybin. Mardin, Urfa, Gaziantep
SAFRANBOLU-KASTAMONU (26-29 Ekim):
Safranbolu, Yörük Kö>ü, Kastamonu, Amasra
IYONYA (26-29 Ekim) : Selçuk, Efes, St. Jean
Bazilikası, Meryemana, Şirince, Milet, Didim, Priene
YURTD1ŞI TLRLAR
SURIYE-LÜBNAN (19-28 Ekim): Lazki>e, Ugarit,
Beyrut, Baalbek, Şam, Palmira, Halep
PRAG (26-30 Ekim)
YUNANISTAN (5-10 Kasım): Kavala, Meteora,
Atina, Korinth, Miken, Epidaurus, Selanik
HINDİSTAN-NEPAL (3-14 Aralık) : Delhi, Agra,
Fatehpur Sikri, Jaipur, Varanasi, Katmandu
Tel: (0212)251 28 08-09 e-tnail : no\ ıtas« novitas.com.tr
web : www.novitas.com.tr