26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14EYLUL2001 CUMA 14 KULTUR kulturta cumhuriyet.com.tr Genco Erkal ve Fazıl Say'ın 'Nâzım Senfonik MüziğV yurtdışında da sahnelenecek Dünya Nâznn'ı dinleyecekSEVİLAY KOÇOĞLU Kültür Bakanlığı'nın ön- derliğinde FazılSay'ın müzi- ğı ve Genco Erkal'ın sesiyle Nâzım Hikmet'in şiirleri mü- zıkal drama halıne getirilıyor. ' Yaşama>a Dair', 'Hiroşima', 'Kız Çocuğu* ve 'Memleke- tinı'ın de içinde olduğu 16 şi- irden oluşan de\ eser. 1 Ekim'de başlayıp 5 gün süre- cek bır prova döneminden son- ra 5-6 Ekim'de Ankara'da, 8- 9 Ekim'de Istanbul'da izleyi- ci karşısına çıkacak. Konu üzerine dünyaca ünlü piya- nıstımız Fazıl Say ve tiyatro sanatçımız Genco Erkal'la bir söyleşi yaptık. - 'Nâzını* projesinin getişi- mini anlatır nusımz? Faal Say - Kültür Bakanı Müsteşar Yardımcısı Hasan Hüseyin Akbulut ocak ayın- da bana bir faks göndererek bestecilere. konulu eser sipa- rişi etmek istediğinı belirtti. Ben de orkestra eseri, opera türü v e oratory o türü eserler arasından bana en yakın olan orator>o> u seçtim. Mevlana. Karacaoglan ve Nâzım Hik- met seçeneklerı ıçinden he- men Nâzım Hıkmet'ı seçtim ve "Ben bunu yaparun" de- dım. Ayrıca 2002 yılı Nâzım Hikmet Yılı olarak belirlen- miş. Projede Nâzım Hikmet'in 16 şiirini 1 orkestra, 2 koro, so- listler ve pıyano için yazdı- ğım 75 dakıkalık müzikal me- lodram eserde ele alıyorum. 200 kişılik karma orkestra ve çift koroy u Naci Ozgüç yönetecek. Genco Erkal benim yaz- Özellikle de Genco Erkal gibi bir performansçının elinde şı- dığım eserlenn üzenne Nâzım şiirleri okuyacak. Sertab Ere- ir farklı bir boyut kazanıyor. Erkal- 1975 yılında 'Keremgibi' adıyla Nâzım'ın şiirle- rinden ilk tiyatro uyarlamasını gerçekleştirdim ve o günden beri Nâzım'Ia iç içe yaşıyorum. Partı toplantılannda, mıting alanlannda, tiyatroda yalnızca Türkıye'de değil dünyanın her yerinde bunu yapıyorum. Onun kadar fikri hareketi olan bıri 20. yy.'uı en büyük şa- irlerinden biridir. Fırtınalı bir yaşam, mahkemeler, ölüm teh- ditleri, yurtdışında kalması, memleket özlemi içinde yaşa- • 20. yüzyılın ilk yansında yaşamış bir şairin hatırlanması zor, onun tanıtımını yapmak, unutturmamak gerekir. Onun için de Nâzım senfonik müziğini Avrupa'nın değişik ülkelerinde Ingilizce ve Fransızca olarak sahnelemek istiyoruz. Birçok ülke ve festivalle temas halindeyim. Bir CD olarak da yurtdışında yayımlanmasını sağlayacağız. bağıra bağıra. Açık, dürüst, ıçten, doğrudan geliyor ve hemen insanlarla ilişki ku- rabiliyor. Şiiri şiir okur gi- bi okumamak gerekir. İlko- kuldan beri bizde bir tarz vardır. Vatan, millet, sakar- ya gibi okunur. Bence ne anlatacağıru bilerek, duyum- sayarak, yapmacık olmadan okumak gerekir. - Programda Sertab Ere- ner'in seslendireceği 3 eseri, şarkı yerine şanson diye ni- telendirmenizin nedeni ne- dir? Say -Şanson deyince bu- nun bir külrürel yükü oldu- ğu anlaşılıyor. Şanson türkü olamaz, herhangi bir yerel müzik de olamaz. Şarkı de- nınce akla mesela Sezen Ak- su geliyor. Ben bunu sevmi- yorum ve istemiyorum, çün- kü çok farklılar. Erkal - Yves Montand, Nâzım'ın şıirlerini besteledi. Edhb Piaf da şaırlerin şiir- lerinden bestelenmiş şarkı- lar söylemişti. Şanson ha- fif müzikle ciddi müzik ara- sında kalan kabarelerde söy- lenen kimi politik kimi sa- natsal amaçlı eserlerdir. Şi- ir seslendirmek ise pop mü- zikteki gibi üç kelimelik şey- Ier değil hem şiirin kendisi var hem de sözle müziğin iç içe geçişi var. Bir Türk oratoryosu ner 3 tane şanson söyleyecek ve bir küçük kız da 'Hiroşi- ma' adlı şiiri okuyacak. Tüm bunlarda bize Cumhurbaşkan- lığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu eşlik ede- cek. Benim seçtiğim müzisyenlerden oluşan oldukça büyük bir ekibız, bunun da nedeni koronun balance potansiyeli açı- sından geniş olmasının gerekliliğidir. Nâzım'a Cenco'dan dinleylnce hayran oldum Genco Erkal - Beni arayıp "Fazıl Say, Nâzım projesi için si- aistiyor" dedıklerinde, u Bendenaçıkkart,oneistiyorsaben yapmaya hazınm*' dedim Fanatık bir Fazıl Say hayranıyım. Konserlerını. CD'lerini, kıtabını ve yazılannı rutkuyla izle- dim. Fazıl'la daha yeni tanıştık ama aylardır elektronik pos- tayla söyleşı\oruz. Aşkımız elektronik yani. - Nâzını Hikmet'in sizin için önemi ve anlamı nedir? Say- Nâzım Hıkmet'ı 20 yaşında okumaya başladım ama gerçek anlamda okuduğumu anlamam ve ona hayranlık duy- mam Genco Erkalın Nâzım'Ia ılgili bır oyununu Berlin'de izlenıemle başladı. O gün Erkal'ı da bir kere daha takdir ettim ve böyle bir projede özellikle onun da yer almasını istedim. Onun Nâ- zım' ı kendıne özgü bir bıçimde tiyatroya aktarması ve oku- duğu şıirlerden etkilendim. Nâzım'ın şiırlennın sese dönüşmesi, işi çok değiştiriyor. KÜITÜR* SANAT mış olması, politik olaylar, büyük aşklar, kısaca her şeyi ya- şamış. Bu nedenle de bence en önemli özelliği hayatı, his- settiklerini kusurlan da dahil olmak üzere birebir anlarma- sı. Bır de hapishanede toplumun değişik kesimlennden in- sanlarla ıç içe yaşadığından halkımızı yakmdan tanıyıp an- lamış. Nâzım'ın şllrl yüksek sesle konusuyor - Bazı şiirler gözle okumak içindir. bazılan ise sesli okun- duğu zaman anlamını bulur. Orhan V'eli ve Nâzım Hikmet'in şiuierinde olduğu gibi. Okuma üslubunun da önemini dik- kate alarak Nâzım Hikmet'in şürierini nasıl değerlendiriyor- sunuz? Erkal - Benim için yüksek sesle okunan şiir var, bir de sessiz şiir.Yani okurla şairi kitap sayfalannda bir araya ge- tiren şiir. Nâzım'ın şiiri yüksek sesle konuşuyor hatta bazen - 'Nâzım' projesinin mü- züderinden bahsedebun- mi- siniz? Say - KJasik Türk müziği motifleri, Anadolu havası taşı- yan Türk ritimli ama Batı tekniği ile yazılmış müzikler. Şu ana kadar Türkıye'de yazılmış Nâzım şarkılanndan farklı ola- rak çoksesli koro, orkestra ve oratoryo formu var. Daha ön- ce Türkiye'de piyano eserleri çaldım ama vokalle özgün mü- zik eseri olarak bu bir ilk. - Bir tiyatro sanatçısı olarak müzikle ilişldniz sadece müzi- kaller boyutunda değil. Erkal - Evet çok küçük yaşlanmdan beri müzik dinliyo- rum. Srravinski'nin Bahar Ayjni'ni en çok Fazıl Say'dan din- lemeyı sev iyorum. 'Askerin Öyküsü'nü birçok kez sahnele- dim. 'Durdurun Dünyayı tnecek Var' ve 'Keşanlı AÜ Desta- nı' gibi müzikallerin yani sıra Brecht-Kabare yer aldığım pro- jeler arasında. Müzikaller, müzikli projeler beni çok heye- canlandırıyor. - Bu proje Nâzım Hikmet'in dûnyadaki konumuna ne gi- bi katkılar sağlar? Fazıl Say - Av rupa'nın değişik ülkelennde Ingilizce ve Fransızca olarak sahnelemek istiyoruz. Birçok ülke ve fes- tivalle temas halindeyim. Bir CD olarak da yurtdışında ya- yımlanmasını sağlayacağız. Nasıl 'DPostino' filminden son- ra PaMo Neruda daha çok tanınıp daha çok şiir kitabı satıl- dıysa Nâzım Hikmet de dünyaya filmJerle, tiyatrolarla, ki- taplarla tamtılmalı. Birçok ülke ve festivalle temas halindeyim. 20. yüzyılın ilk yansında yaşamış bir şairin hatırlanması zor, onun tanitımını yapmak, unutturmamak gerekir. (O 2121 293 «9 7« IRAN KURT SINEMASININ BAŞ YAPIT1 !4Tı HATEPÇ SARı DUMAN KÜRT BEBESİNİN GIRTLAĞINI YAKAR GÜNEŞ UTANIR HALEPÇEDE A Film By Samira MAKHMALBAF "KÜRTÇE&FARSÇA" STUDIO CANAL BELGE FİLM 21 EYLUL DE BEYOĞLU Alkazar, BAĞCILAR SHe ANKARA Metropol, DİYARBAKIR Galeria SİNEMALARINDA AVCI İLE AV YER DE6İŞTİR0İ Yazarlığının 30. yılını kutluyor Cücenoğlu'ndan yeni oyunlar Kültür Servia -Türk ti- yatrosu'na önemli yapıtlar kazandırmış olan oyun ya- zan Tuncer Cücenoğlu. yazarlığının 3O.yılını üç yeni oyunla kutluyor. Cücenoğlu'nun üç yeni oyunundan ılkı. bir Türk masalından yola çıkarak yazdığı ve sevgi temasını işleyen 'Kmhrmak'müzi- kali. Daha önce Nazım Hikmet ve Vılmaz Gü- ney' in de film senaryosu- nu yazdığı masal, bu kez Cücenoğlu'nun kalemin- den farklı bir kurguyla bir insanhk serüvenine dö- nüştü. Yazann ikınci oyu- nu 'Çığ', gürültü yapma- dan sessizce yaşamak zo- runda kalan insanlann tra- gedyasını anlatılıyor. Cü- cenoğlu'nun birkomedi olan üçüncü oyunu 'Tiyat- rocular' da ise, ekonomik kriz nedeniyle tiyatro yap- mak için dolandıncılığa başvurmak zorunda kalan insanlann hikayesi konu edüiyor. Tuncer Cücenoğ- lu'nun yazdığı on dokuz oyun arasında, 'Çıkmaz Sokak' . 'Kadıncıklar' . Matruşka' ' Öğretmen' ve 'Dosya"da bulunuyor. Moskova-Yasnaya Poliana hattı Tolstoy Müze - Treni açıldı İlanlarınız İçin (0212)293 89 78 perareklam@perareklam com tr perareklam@superonlıne com vAvw.perareidam.com.tr www sinemafilm.com MOSKOVA(AA)-Rus lar, dünyaca ünlü yazar- lan Lev Tolstoy'un anısı- nı canlı tutmak amacıyla Moskova-Yasnaya Poli- ana arasında özel tren se- ferleri düzenliyor. Yolcu- lar. Moskova'daki Kursk Gan'ndan, ünlü yazann yaşadığı kasabaya, Tols- toy'un anısına müze ha- line getirilmiş trenle gide- bilecek. Yasnaya Poliana Gan, Tolstoy'un yaşadı- ğı dönemin özelliklerini yansıtacak şekilde yeni- den düzenlendi ve gara yeniden Kozlova Zaseka adı verildi. Kasabada bir de 'Tolstoy Müzesi' açıl- dı. Yolcular, böylece hem trende hem de Yasnaya Poliana'da kendilerini 'Savaş ve Banş', 'Anna Karenına' gibi dünyaca ünlü yapıtlann yazanyla birlikte hissedebilecek- ler. YAZIODASI SELİM tLERİ Sansür Anıları Halid Ziya Uşaklıgil'in anılannı okuyanlar, dö- nemin edebiyat ortamını bir sansür kasırgası içinde bulurlar. II. Abdülhamrt'in sonradan alay konusu olmuş sansürü, edebiyatın ufkunu alabildiğine daralt- makla kalmamış, düşüncenin, yaratımın da kı- sırlaşmasına yol açmıştır. Bu saltanatın sansüründen, yaşamı boyunca muhafazakâr kalmış Abdüthak Şinasi'nin de acı acı yakınması ilginçtir. Hisar, yazınsal ve dü- şünsel değeri olmayan birtakım kitapların orta- lığı kapladığını belirtir. 1889 tarihli güzelim Sergüzeşt'i yazan Sezai, romanını yazarken hafiyelerin ayak seslerinden nasıl bunaldığını ancak Cumhuriyet yıllarında di- legetirecektir... Halid Ziya, görece özgürlük ortamına II. Meş- rutiyet'le birlikte geçildiğinde, yazarlann kof eser- lerle yetindiklerini söylüyor. Gerçi Sultan Hamid'i yerden yere çalan birçok yazı çizi ortalığı sarmış- tır. Ama yıllar boyu, sanat açısından kanlı dene- bilecek bir denetimin etkisi altında yaşamış ger- çek edebiyat adamları, yaratıcı olabilmekten iyi- ce uzağa düşmüşlerdir. 'Kanlı'... Çünkü edebiyat eseri, sansür kale- minin ansızın silip attığı satıriar ve sözcüklerle de- lik deşik edilmemış midir?.. Kızı Ayşe Osmanoğlu'nun anılarından öğ- rendiğimize göre tahtından indirilen Abdülha- mit, Selanik'te sürgündeyken, kendi anılarını yazdırtmak ister. Irtihat ve Terakki subayları bu girişime izin vermeyeceklerdir. Sansür, işte böyle böyle, geleneğe dönüş- mektedir. Ortamın koşullarına ayak uyduran bir denetim mekanizması, düşünce eserini, sanat eserini, duyuşların, görüşlerin dile getirilişlerini, hatta anılan sürekli dar kalıplara oturtmak iste- mektedir... Çocukluğumdan beri, sözgelimi kaç tiyatro oyununun şu ya da bu gerekçeyle sahnelerden indirildiğine tanık oldum. Çok değerli yapımlar söz konusuydu. Kaba propagandanın tutsağı, kötü yapımlar da söz konusuydu. Kimi aklandı. kimi aklanamadı. Onlan aklayanlar, aklamayan- lar kimlerdi? Ahlakın korunması adı altında yasaklanması- na uğraşılmış öyle oyunlar vardı ki, doğrudan dog- ruya, insanca bir afılakın sözcüsüydü. Çocukluğu 27 Mayıs günlerine rastlayanlar, Metin Erksan'ın Yılanlann öcü filminin başına gelenleri hatıhayacaklardır. Fakir Baykurt'un romanından beyazperdeye aktanlan Yılanlann öcü, o zamanlar, Cemal Gürsel'in izniyle gös- terime girebilmişti. Lüks sinemasında seyrettiğimiz Yılanlann öcü acı birfılmdi. Ben ergenlik çağındaydım, kaç yıl geçti, eserin bazı sahneleri belleğimden silinme- miştir. Bizde pek çok sanat eseri yasaklanmıştır. Bu sanat eserlerini yasaklandıkları dönemlerde sa- vunmak şöyle dursun, anmak bile bır -ve başlı başına- 'suç' konusu oluştur. Zaman geçince, yasaklar kalkmış, bu kez de eserlerin gerçek degerierinden konuşmak imkân- sız hale gelmiştir. Yasaklanmış eser tabulaştırıl- mıştır. Demin andığım Sezai... bugünün okurlannca eseri bilinmeyen Sezai, Sergüzeşt'ten başka ro- man yazmamıştır. Konak adlı birçalışmasının ya- nm kaldığını kendisi söylüyor. Sergüzeşt, romanın emekleme çağında oldu- ğu günlerimizde yazılmıştır ve o günlerin biriki- mi düşünülürse, enikonu başarılı bir romandır. Yazar, hafiyelerin ayak seslerinden onca bunal- masaydı, belki de başka başka romanlara imza atacaktı. Sezai Bey, 1901 'de Paris'e kaçtı, siya- sal yazılar yazmakla yetindi. Edebiyatın, sanatın kazançlı çıktığı söylenebi- lir mi? Takvimde İz Bırakan: "Taklit seyrek olarak yücedır", Johann Hen- rich Fussli, Aforizmalar, Cem lleri'nin çevirisi, Sel Yayıncılık, 2001. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle