25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
H.ÜL 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DUNYA BARIŞ GUTNU erneği Davası sanıklanndan Gazalcı ve Isvan: 'Barış için çabagöstermekgerekir' YatınminsanayapılmalıBAİUŞDOSTER Banş Derneği Davası'nda büyük acılar çeken, bedel ödeyen ve banş ıçin emek vermeyı bugün de sürdü- ren Eğıt-Der Genel Başkanı, CHP Partı Meclısı Üyesı MustafaGazal- cı ıle Reha İsvan. davanın 12 Ey- lül'ün banşa olan bakışını ortaya koyduğunu bir kez daha anımsattı- lar. 1982-83 yıllannda bir yü ceza- evinde kalan Gazalcı, banşın sürek- li çaba, sürekli savaşım isteyen bir kavram olduğuna dıkkat çekti. Ba- nş tohumlannmailede, okulda, dev- • 1982-83 yıllannda bir yıl cezaevinde kalan Gazalcı, banşm sürekli çaba, sürekli savaşım isteyen bir kavram olduğuna dikkat çekti. Gazalcı, banş kültürünün yaygınlaştmlması için sanatçılara büyük görev düştüğüne dikkat çekerek, yatınmm öncelikle insana ve kültüre yapılması gerektiğinin altmı çizdi. lette, yerel yönetimlerde, demokra- sanatçılara büyük görev düştüğüne Eğıtimde hâlâsavaş kışkırtıcüığı ya- tik kitle örgütlerinde, kısacası yaşa- mın her anında ve alanında ekilme- sigerektigine değmen Gazalcı, *Sa- vaşın acılan, neden olduğu yıkun ve vanşet, bıraknğı izkr daha iyi anla- şıhr ve anlaükrsa, banşın erdemini, gerekliüğiru \eöneminiinsanlara bd- letmekkolaylaşır. Banşın değeri da- ha iyi anlaşıhr" dedi. Gazalcı, banş kültürünün yaygmlaştmlması için dikkat çekerek, yatınmın öncelikle insana ve kültüre yapılması gerekti- ğinin altını çizdı. Ülkemizin, ne yazık ki banş kül- türünden uzakta yaşadığını, düşün- cesinden dolayı hapse atılan, hatta katledilen aydınlann toplumun yü- reğinı yaraladığını ifade eden Ga- zalcı, Türkiye'yi yönetenlerde banş kültürünün az olduğunu ifade etti. pan, şıddetı kutsayan, erkek egemen biranlayışın egemen olmasındanya- kman Gazalcı, yıllarca süren Banş Demeği Davası'nın, 12 Eylül faşiz- mınin, aynen TÖB-DER ve DİSK davalan gibı, ülkemizdeki sömürü- yüvehaksızlıklan örtbasetmekiçin, zorlama yöntemlerle açtırdığı dava- lardan biri olduğunu anlattı. Dava sürecine ilişkin amlannı "Banş Zin- Yargı öniine çıkan banş savaşçıları Banş Dernegi, 1977 yüında emekn Büyükelçi Mahmut Dikerdem başkanhğvnda çok sayıda yazar. siyasetçi ve bitim adanu taraftndan kunıklu. Ancak, 1982 yüında derneğin yöneticüeri ve üyeteri hakkında TCK'nin 141. maddesi uyannca dava açıkn. İstanbul Sıkıyönetim 2. Numarah Askeri Mahkemesi'nde görülen Banş Derneği Davası'nda, Genel Başkan Mahmut Dikerdem, eğitimci Reha İsvan, gazetemiz yazartan An Sirmen, Erdal Atabek, Prof. Dr. Mctin Özek, Gencay Şaylan, Harun Aykut Göker, Tahsin Usluoğlu, Hanık Tosun, Şefık Asan, Aybars Ungan, An ErolTaygun, Ergun Elgjn. Orhan Taylan. Hüseyin Baş, Nedim Tarhanu Nurettin Yümaz ve Ataol Berhamoğhı TCK'nin 141/1. maddesi uyannca 8'er yü ağn- hapis cezastna çapnnldı. Eski İstanbuİ Barosu Başkanı ve denıek yöneticilerinden Orhan Apaydın, Niyaz Daryancı. Prof. Melih Tümer, İsmaü Hakkı Öztorun Be Gündoğan Görsev'e de 5*er yü hapis cezası vcren mahkeme, Mustafa Gazakı, KemaJ AnadoK Medet Serhat, Uğur Kökden ve Semra O7.damar'ın beraatlannı karariaşnrdu TCK'nin 141. ve 142. maddesinin kalkmasıyta Yargrtay'da bulunan dava da düştü. ciri" adlı kitabında toplayan Gazal- cı şöyle devam etti: "TCK'ninünlü 141 ve142.maddeterikalkınca,kimi bir yü, kimi üç yü yatan tüm tutuk- lular aklandL, dava Yargrtay 'da düş- tü. Zaten zoraki yaratünuş olan bu davaıun amacuaydınlan susturmak, sindirmek ve korkutmaktT İsvan'ın Isyanı Dava nedeniyle 38 ay tutuklu ka- lan Reha tsvan ise banş kültürünün sadece ülkemizde değil, dünyada da şu an için egemen olmadığını, hatta "daha da beter oMuğunu", ama ba- nşa özlem duyan insanla- nn daçalışmalannı sürdür- düklerinı belirtti. 76 yaşm- da olduğunu ve banşın egemen olduğu bir dünya- yı göremeyece|ini bildiği- ni vurgulayan İsvan, tt Da- va öncesinde bizi tutukla- yanlar. dava sonrasında bi- zi salrverenler, niçin tutuk- layıp, neden salıverdikleri- ni anlamadılar. Çünkü hem Romanof hanedam taraftan olduğumuzu öne sürüyor,hem debizikomü- nistükk suçhıyorlardı. Du- ruşmalardan birinde bana soru sorulunca, ben de bu saptamayı yapnm. beni ne 3e suçladıklannın betli ol- madığuu, bu üd farkh suç- lamanın birbirinin zrttı ol- duğunu anlaranT dedi. Davanmtutarsızhklar ve komıkliklerle dolu olduğu- na dikkat çeken İsvan, ba- şından geçenbir olayı şöy- le anlattı: "Bir gün beni arabaya bindirip bir yere götürü- yoriardı. Şoförün yanında bir subay. arkada, sağunda vesotumdabirer asker var- dı. Hepsi de suahu\du hat- ta sanınmaskerierin tüfek- ierininucuna süngütakıhy- dı. Bir pazar yerinin önün- den geçrvorduk, ön tezgâh- larda karpuz vann. Subay, arabayı durdurtarak, ara- badan indi ve karpuz seç- meye başladı. Karpu/lar ağırgelincedeaskerîeri ça- ğınp, bagaja taşunak için yardımcı olmalannı istedi. Askerler de, tüfeklerinden birini sağ elime. birini de sol elime tutuşturup, ara- badanindilervekarpuz ta- şunaya başladüar. Herkes, bizimmasum olduğumuzu ve davanın açüış amacuu biliyordu'' Demokrasi platformu ve sivil toplum kuruluşlanmn deklarasyonu Insanlarııı ortak geleceği An Urvi'nin 'Banş DerneğiDav^a' i olarak çizdiği karikatür. Kaduıın rolü çok büyük İstanbuİ Haber Ser- visi - Toplumsal banş sürecine katkıdabulun- mak ve Batman'daki kadınlarla "bir araya gehnek" amacıyla böl- geye giden Kadın Da- yanışma Grubu, banşı oluşturmadakadınlann çok önemlı bir role sa- hipolduğunu belirttiler. Sosyolog Puıar Se- lek, banşın, "farkuhk- lara rağmen bir arada yaşa\abilme kültürü" olduğunu söyledi. Bü- tün bir toplumun banş sürecine katümasv ge- rektiğini düşündüğünü ifade eden Selek, "Ka- duüar da toplumsal ya- şama, renklerini akita- büirierse, Türkiye'1 de tüm dünya için örnek savTİabilecek bir dene- yimyaratdmışolur'' di- ye konuştu. Tiyatro oyuncusu Jü- üde Kural ise u l Eylûl bir simge ama bunun derinüğineinmek,ülke- mizdedeçokihtiyaçdu- yulan banş için bugün yeniden \« yeniden dü- şünmemiz,yahnzcadü- şünmekte yetinmeyip bir şeyler deyapmamız gerekiyor'' dedi. HaberMerkezi-Ülkelerin sa- vunma ve sılahlanmaya milyar- larca dolar harcamasırun dünya banşuu tehdit ettiği vurgulana- rak, insanlann ortak geleceği- nin banşa bağlı olduğu belütil- di. Diyarbakır, Mardin, Bitlıs, Malatya, Şanlıurfa, Ağn, Siirt, Gaziantep, Batman, Van, Tun- celi, Elazığ, Muş, Bingöl, Adı- yaman, Erzıncanve Kahraman- maraş demokrasi platformu ve sivil toplum kuruluşu temsilci- leri, Diyarbakır Büyükşehiı Be- lediyesiMehmet AkifErsoy Ti- yatro Salonu'nda birarayagele- rek 1 Eylül Dünya Banş Günü nedeniyle ortakbir deklerasyon yayımladı. Açıklamayı okuyan Tes-iş 1 Nolu Sendikası Dıyarbakır Şu- be Başkanı Ati Öncü, banşın tüm yurttaşlarda olduğu gibı kendilerinin de talebi olduğunu ifade etti. Banşın yurttaşlann si- yasal, ekonomik ve kültürel haklannı serbestçe kullanması vekamuyönetimine farklı kim- likleriyle tam katılabilmesi ol- duğtınuvurgulayan Öncü, ''Ba- nşa sahip çıkmak; demokrasi- ye, siyasâl ve ekonomik kalkın- maya.hakveözgürlükkre,kısa- cası geleceğe sahip çıkmaktır" dedi. Çatışma ortamının iki yü ön- ce sona erdiğine dikkat çeken Ali Öncü, Kürt sorununun çö- zümüne ilişkin adnn atılmadı- ğını ve demokratik yöntemlere başvurulmadığını söyledi. 23 yıldır devam eden OHAL 1 Eylül Banş Cunünün tarîhçesi 2. Dünya Savaşı y nut başiadığıgün İstanbuİHaber Servisi- Birleşmiş Mületier (BM), dünya tarihinin en kanlı savaşlanndan biri olan 2. Dünya Savaşv'run başladtğı 1 Eylül'ü, yarattığı acılan unutturmak ve bir daha yaşatmamak için 1984 yümda Dünya Banş Günü ilan etti. Ancak dünyanın faşizmle tanıştığı en kanlı savaşm ardmdan 62 yıl geçmesine karşrn banş, amaçlandığı, özlendiği gibibir dünya kültürü haline gelemedi. 1 Eylül 1939'da Alman ordulan, Nazi Almanyası'nın lideri AdolfHitierin hayallerini gerçekleştirmek üzere Polonya smınnı geçerek 2. Dünya Savaşı'nı başlattı. Mussouni yönetimindeki Italya ile Japonya, Hitler'in yanvnda yer aldı. Avrupa'yı yerle bir eden ve Yahudi soykınmma neden olan savaş, Sovyetler Birliği, Amerika, îngiltere ve Fransa'nm oluşturduğu müttefık devletlerin yengisiyle 1945'te sona erdi. Savaştan sonra dünya yenidenpaylaşıldı ama ülkeler savaşta tanık olduklan dehşetinbir kez daha yaşanmaması içinkahcı banşın formüllerini aradılar. 1 Eylül Dünya Banş Günü, bu arayışın sonucu olarak gerçekleşti. uygulamasına sonverilmesi ge- rektığini ifade eden Öncü. Do- ğu ve Güneydoğu'dan sürgün edilen kamu göre\ lilerinın geri dönüşlerine olanak sağlanması- m istedi. Öncü, şöyle devam et- ti: " Yenibir demokratik ve srvil anayasa hazırlanmah. Eylül ayında TBMM'de görüşülecek değişikfik paketine dil. >aym ve düşünceyi ifade yasağına üham kaynağı olan anayasanm 26,27, 28,42 maddeleri ekknerek kal- dınlmaİKİır. Ölüm cezası hiçbir şarta bağlanmaksran tümden kakhrümah,düşünceveifadeöz- gürlüğü önündekiengeBerkakh- rumahdır. Koruculuk sistemine son verümeli, rehabüite ve istih- damiçingerekliortamhazuian- nıahdır. Geri dönüşler her türiü teşvikten yarariandınlarak iste- ğe bağb olarak sağlanmalıdır. Rolü ve rütbesi ne olursa olsun insan haklan ihlalini gerçekleş- tiren kamu görevnlerinin terfi edihnesigeleneğine son verilme- si, yargüama sürecine olanak sağlanmabdırT Paralar silaha gidtyor İnsan Haklan Derneği (ÎHD) GenelBaşkan Yardımcısı Yusuf Alataş. yoksullugun hüküm sür- düğü dünyada, kaynaklann bü- yük bir kısmının silah üretimi- ne harcandığmıbildirerek, "Bu- gün. geçmişte olduğundan çok daha fazla insanhğm ortakgele- ceğibanşa bağhdır" dedi. Banş talebinin karşısında büyük bir ekonomik güç ve ordularla si- lahlı çetelerin yer aldığma dik- kat çeken Alataş. "Bugün, geç- mişte olduğundançokdaha faz- la,insanhğınortakgeleceğiban- şa bağlıdır. Banş derkenyahnz- ca insan haklannın korunması- nm zorunlu bir koşulunu değil, insanhğm ve yeryüzü varhğun sürdürmesinin zorunlu bir ko- şulunu talep ediyoruz'" diye ko- nuştu. Türkiye Barolar Birliği Baş- kanı Ozdemir Ozok, Türki- ye'de. "iç banşm cidditehdit al- tinda" olduğunubelırterek, "Et- nikve dinselnedenlere dayanan bölücülüğün yanında, mali ve ekonomik krizler birtik ve bü- tünlüğümüzü tehdit etmekte- cBr" dedi. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU 75 Yaşındaki Devrimci... Fidel Castro 75 yaşında. 13 Ağustos 1926'da doğduğuna göre geçtiğimiz Ağustos ayında 75. yaşını tamamlamış oluyor. 26 Temmuz 1953'te Santiago'daki Moncadakışlalannasaldınyı örgüt- lediğinde 27, bundan altı yıl sonra diktatör Batis- ta'yı devirerek Küba'nın yönetimini ele geçirdtğin- de 33 yaşındaydı. Bir avuç devrimci arkadaşıyla kazandığı bu başan kuşkusuz ki mucizeydi. Fakat daha büyük mucize, ülkesiyle birlikte 20. yüzyılın çetinyollanndangeçmeyi başaran bu devrimcinin bugün yine Küba'nın önderi olarak 75. yaşını, Kü- ba Devrimi'nin de kırk yılı aşkın bir süreyi geride bırakmışolmasıdır... ••• Bizim kuşağımızın yıldızı Castro değil, Gueva- ra'dır. KübaDevrimi'niAfrika'yavetüm Latin Ame- rika'ya taşımak isteyişi, Bolivya'daki ölümü ona gelmiş geçmiş bütün devrimlerin belki de en ünlü şehidi olma özeüiğini kazandırdı. O yıllarda Fidel Castro çoğumuzun gözünde biraz da kurulu dü- zenin savunucusu gibıydi. Aradan geçenyıllar Gu- evara'nın çekiciliğini azattmadı. BunakarşılıkCast- ro kişiliğinin çizgileri daha belirginteşti. Elde edil- miş devrimci kazanımlan korumanın anlamı daha iyi anlaşıhroldu. Bu sonuç, Fidel Castro'nun, dev- rimci romantizmin çok ötesinde ve üstünde, gü- nümüz dünyasında daha derin anlamlar kazanan kişiliğiyle doğrudan ilintilidir... • • • Castro ve arkadaşlanyla Sierra Maestra dağla- nndakigerillagünlerini "The New YorkTımes" mu- habiri olarak paylaşan HertoertL. Matthews 1970 yılında yayımlanan "Castro" biyografisine "Küba Devrimi Fidel Castro'nun devrimidir" diye başlı- yor... Bir devrim, tek bir kişinin, önderin kişiliğiyle özdeş tutulabilir mi? Böyle bir özdeşlik devrimin gerçekliği ve kalıcılığı konusunda kuşku uyandır- maz mı? Söz konusu biyografınin sonraki sayfa- lanndaki cümleler girişteki değertendirmeyi ta- mamlıyor. "Fidel Castro bir rastlantı (kaza) değil- di ve değildir. Hiçbir şey onun bir hilkat garibesi ya da Küba göklerinde partayarak hiçlikte sönüp giden bir göktaşı olduğunu düşünmek kadar ya- nıltıcı o/amaz." Kitabının yayımlanışının üstünden geçen otuz yıllık süre, Castro ve arkadaşlanyla devrimci eylemlerinın ilk günlerinde tanışan Ame- rikalı gazetecinin tanısını doğruluyor... ••• Castro ve Küba, medyanın değişmez ilgi alan- lanndan biridir. 75. doğum yılı nedeniyle bizim ba- sınımızda da ilginç yazılar yayımlandı. Gazetemi- zin Pazar ekindeyayımlanan yazısında Engin Aş- kın, Küba devriminin "karizmatik" önderinin kişi- liği konusunda önemli ipuçlan olabilecek, aynı öl- çüde de şaşırtıcı ve düşündürücü bilgiler veriyor- du: "Küba'da Devlet Başkanı Fidel Castro'nun adını taşıyan tek bir cadde yoktur. Yontuya da anı- tı da yokturFidel'in. Ülkenin parası olan 'peso' üs- tûnde de resmi görülmez... 13 Ağustos'taki do- ğum günü, resmi tatil değildir. Kûba'da dört bir yönde iki ulusal kahramanın (otoğraflan ve yontu- lan izlenir... Che Guevara ile Camilo Cienfu- egos'un yüzleri bitimsiz bir simge olmuşlardır..." ••• Herbert L. Matthews'in şu günlerde yeniden okumaya koyulduğum 1970 tarihli "Castro" bi- yografısinde Castro yönetimi "Küba'nın gördüğü ilk dürüst hükümet" olarak adlandınlıyor... Ameri- kalı gazetecinin sözleriyle, "Küba tarihi Ispanyol sömürgeciliğidöneminde ve 1898'deki bağımsız- lıktan beri kesintisiz bir siyasal ve ekonomik yol- suzluk (rûşvetçilik, ahlâksızlık) sürecidir. Gelecek ne getirirse getirsin Kübalılar Fidel Castro'nun ABD ya da Isviçre'de depolanmış paralan olma- dığını ve selefi General Fulgencto Batista ve uşaklan gibi yabancı bankalardaki yüz milyonlar- ca dolar ya da Florida'daki mülk karsılığında hiç- bir zaman satılmayacağını bilmektedirler.'' Dev- rimden kırkyıl, yukardaki sözlerin söylenişinden o- tuz yıl sonra da Castro ve Küba devrimi lekesiz kimliğini koruyor. ••• Fidel Castro 75 yaşında. Bu yaşam, hayatta ka- larak devrimci degeıier için mücadeleyi sürdür- menin, kimi kez devrim için ölmekten daha da çe- tin bir iş olabileceğini kanrtlıyor... ataol b(5 cumhuriyet.com.tr Anlasma imzalansın' Mayınsız bir Türkiye kampanyası tstanbul Haber Ser- visi - "'Mayınsız bir TürkTye" kampanyası proje koordinatörü Mehmet Balcı. Maym Yasaklama Anlaşma- sı'nın Türkiye tarafın- dan imzalanmasım ve TBMM'ce onaylan- masım istedi. "Maymsız Bir Tür- kiye" kampanyası kap- samında, her yıl bin- lerce insanın ölümüne neden olan mayınlarla ilgili bir broşür hazır- landı. 2000 yılına ait mayınlarla ilgili dün- yadan anahtar bulgu- lann. 1997 yümda Ot- tavva'da imzaya acılan "antipersonelmaynüa- nn kullanınu, depolan- ması, üretimi ve trans- ferinin yasaklanması ve bu ma\"inlann yok ediimesi üzerineanlaş- ma"nm hükümlerinin yer aldığı broşürde mayınlann etkileri de anlatılıyor. Yazılı bir açıklama yapan proje koordina- törü Balcı, broşürün "ne zamanneredepat- layacağı bilinmeyen serserimaynüara"kar- şı olmaktan başka bir amacı ohnadığıru bü- dirdi. Balcı şunlan kaydetti: u Antipersonel kara maynüar, 'serseri ma- yınlar',ne savaşkazan- dırnnşlarne de kaybet- tirmişlerdir. Ama her yerde on binlerce ma- sum insanın hayatnu karartmışlardır. Tür- kiye de bu süahtan do- lavıçokcanvemalkay- betmiştir.Bukaşbason vermek ve insanlann daha huzuriu ve emni- yet içerisinde yaşama-. lan için bu kampanya başlatümışür." Balcı, 1997 Mayın Yasakla- ma Anlaşması'nın TBMM'dengeçirihne- sini istedi. Türkiye, anlaşmay imzalamayan 53 dev let arasında yer alıyoı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle