23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2001 CUMARTESİ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Uluslararası Türk Halk Kültürü Kurultayı Prof. Dr. Afi RlZa B A L A M A N Dokuz Eylül Ümversitesi nden Emeklı 1 975 yılında ilkı düzenle- nen Uluslararası Türk Halk Kültürü Kongre- sı'nin altıncısı, Mersin'de, Rültür Bakanhğı Halk Kültürünü Araştırma ve Gertştirme Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirildi (18-22 Haziran 2001). Zamanın akışı içerisinde her bir şeyin, belirli bir yönde ve hızda na- sıl da değiştiğine kanıt sayılırcası- na, bu kez kongreye, daha öncele- ri cezalı sayılanlar da çağnldılar ve 'biz varken size gerekyok' anla- yışından epeyce uzak kalınarak, bi- limsel kongreye politıkanın çirkin- liği karıştırılmadan bilimselliğe ağırlık verilerek Türk kültürü ko- nulu bildiriler sunuldu ve tartışıl- dı. Anımsanacağı üzere, ilk kong- reye (1975) ABD'den Prof. Dr. fi- han Başgöz, Fransa'dan Prof. Dr. Pertev Naili Boratav. çağnh olarak Istanbul'a geldikleri halde kongre günü, kongreye katılmamalan ve de bildirilerini sunmamalan haberi kendilerine iletilmişti. Böylece, Milli Cephe Hüküme- ti'nin kraldan çok daha kralcı olan yöneticileri, Türk kültürü konula- nnda konuşma ve düşünce bildir- me özgürlüğünü kendi tekellerine almış olacaklardı. Yıl 1975, kongre yeri Istanbul Galatasaray Lisesi'ydi. Bilimsel kongrelere gölge düşüren bu siya- sal, siyasal olduğu denli de çirkin eylemi, Cumhuriyet gazetesi birin- ci sayfada haber olarak duyurdu. Bu durum karşısında, protesto ama- cıyla Fransız delegasyonu grup ha- linde bildirilerini geri çekme kara- n aldı; ozan (mimar) Cengiz Bek- taş, kongre binasındaki fotoğraf sergisini kapatıp bildirisini sunma- yacağuu ilan etti. Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek, Prof. Dr. Metin And, Dr. Michele Nicolas, M. Türker Acaroğlu, M. SabriKoz, Mahir Şa- ul ve Dr. Ali Rıza Balaman aynı amaçla bildirilerini geri çektiler. Uluslararası Türk Kültürü Birin- ci Kongresi bu muzır (!) kişiler dı- şında katılanlarla sürdürüldü ve kongreye katılanlann bildirileri, o zamanki Kültür Müsteşarhğı (he- nüz bakanlık olmamıştı) tarafın- dan yayımlandı. Protesto amacıyla bildirilerini geri çekenlerin bildirileriyse, Bo- ğaziçi Üniversitesi Halkbilimi Top- luluğu'nca, Halkbilimi Yühğı, 1975 adıyla yayımlandı. Bu yıla değin, yukanda adları sa- yılanlar, her beş yılda bir yinelenen kongreye çağnlmadıklan gibi, ken- di olanaklanyla katılanlara da çag- rıh olmadıkları için soru sorma hakkını tanımadılar. Yıl 2001, yer Mersın Merit Otel. Bu satırların yazarı, kongrenin açı- lış günü söz sırası kendine geldı- ğinde, kongrenin bir kısa tarihçesi niteliğindeki bu anıyı anlattıktan sonra konuşmasını özetle şöyle sür- dürdü: "Hepimizin bildiğive de kabuDen- diğibir olgu,dünyamızın giderekkü- çülmesidir. Teknolojik olanaklann gelişmesi, yaygınca kullarulması; ortak bir dilİe Uetişim kurulması vb. nedenler ulusal sınırian zorla- makta, giderek de küreselleşmeyi kaçımbnaz duruma sokmaktadır. Günümüzün yeni kavramı olankü- reselleşmeden yana olunur ya da olunmaz. Ancak bu tür karşıt gö- rüşler, küreseDeşmenin öznelve nes- nel koşullan oluşuncaya değin de- vam eder, ama bir gün gerçek an- lamda küreseueşme, kaçnulmaz bi- çimde bizirn de kapımızı çaldığın- da 'hayır' diyerek direnmektense, Dünya Mozaik Toplumu içinde, ni- telikli ve nkelikli. yeri, rengi hatta ağoiığıolan güçlü kişiliğe sahip kül- türûyle bu Dünya Toplumu'nun ta- mamlayıcısı olarak hazuiıkh olmak gerekecektir. Işte bu anlamda, kişi- likli kültürler, Dünya Toplumu için- de 'bız de vanz' deme haklannı kazanırlar. yoksa mozaikte sessiz, renksiz, silik kaluiar. 'Tavşankanındademliçay'mba- na verdiği mesajı İspanyol anlamaz; 'boğa kanmda şarap'm tspanyola verdiği mesajı da ben anlamam. Ben özlediğinı bir dostumla. ta\ şan kanında demlenmiş bir demlik do- lusu çayı bitirene deksohbetederim; İspamol da, aynı gereksinmesini, birkaç şişe boğa kanında şarapla giderir. Her iki ayn kültürden insan, benzergereksinmelerine kendileri- ne özgü kauplaria (özgün kültürüy- le) doyum sağlar. Ben, Maraş don- durmamı'Algıda'yla, eüi ekmeği- mi 'pizza'yla, gazozumu "coca co- la'yla, yoğurdumu katkı maddeli ve de kullanım vadeli 'Danone- SA'nın yoğurduyla, dahasL, canavar düdüklü cankurtancımı "sıren ses- li ambulans'la değiştirir ve de böy- le olmasının yanhşhğuu işin başın- dagörmcz,göremezsem Dünya Top- lum Mozaiğinde sflikleşirim. Dün- ya sözlüklerinde özgün adıyla yer alan yoğurt, katkı maddeli vevade- li durumuyla ne yayla çorbası yap- mak için ekşitüebilir, ne Maraş tar- Bir başlangıç mı? Işadamı Üzeyir Garih'in öldürül- mesi "fail-i meçhul" cinayetler di- zisinin yeni bir perdesi mi? Hangi birinin? Hangi birinin katil- leri yakalandı ki? "Katil" diye yakalanıp şu ya da bu nedenle salıverilenler şimdi hangi yerlerde? Bir bir anımsarsak? Şa- şıp kalıyoruz duydukça, yazıldıkça, katillikle suçlananların şimdilerde hangi saygın işlerde, görevlerde ol- duklannı, değerti bireryurtsever ola- rak geçindiklerini!.. Uğur Mumcu'yu öldürenler kim- lerdi? Prof. KışJalı'yı kapısının önün- de havaya uçuranlari Prof. Aksoy'u, Prof. Tütengilı, Üçok'u, Abdi Ipek- çi'yi, Kemal Türkler ı, Doğan Oz'ü, Bedrettin Cömert'i, daha nicele- tini!.. Hep boşa çıktı çabalar! Hep ka- ranlıkta kaldı katilleri Demirel'den Ecevit'e, Çiller den Yılmaz'a ka- dar uzayıp gelen hükümetler, han- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Fail-i Meçhuller' Siirüp Gidiyor! gi karanlık olayı aydınlatabildi? Ki- mi zaman bazı insanlar suçlandınl- dı, ama duruşmalar sonunda hep- si özgüıiüğe bırakıldı. Hatta böyle işlerden geçip kurtulmak siyaset alanında yükselme yolu bile oldu!.. Üzeyir Garih de bıçaklanarak öl- dürüldü. önce on dört yaşında bir garibanı yakaladılar, bir gün sonra bıraktılar. Şimdi, bir asker aranıyor katil olarak. Aradan dört gün mü geçti? Birsonuçalındı mı, alınacak mı? "Bu benim için birşerefişidir" di- yenler de gördük! Bir kamyonun çarpmasıyla ortaya çıkan rezaleti anımsayan kaldı mı? Bir milletveki- li vardı o arabada, şimdi o kişi yine milletvekili! Olaya adı karıştırılan başka biri vardı, o da Meclis'te... O kazada ölen kişi ise, ulusal kahra- man sayıldı! Ne oldu, ne sonuç ver- di, "Işi sonuna dek götüreceğiz" palavralan... Üzeyir Garih cinayeti yalnız sınır- lanmız içinde kalacak bir olay de- ğildir. önemli bir işadamıydı, ölüm haberi duyulur duyulmaz bütün iç ve dış ajanslar, TV'ler haberi dün- yaya duyurdu. Filistin-lsrail sava- şının günden güne kızışması, ner- deyse yüzyıl savaşına dönüşmesi günlerinde, Yahudi soyundan bir Türk vatandaşın acımasız biçimde kıyılması kamuoyunda bambaşka biçimlerde yorumlanacaktır. Taziye için gelenlerden LDP Başkanı Be- sim Tıbuk da söylüyor, bu iş birkaç sefıl çocuğun yapacağı iş değildir! Cinayetin arkasında belli amaçların peşindekı bir örgüt vardır. Bu yüz- den de Garih'in oldürulmesinin giz- leri öyle kotayca ortaya çıkanlaca- ğa benzemez! "Kriz kriz" diyoruz. Işte gerçek bir kriz! Fail-i meçhul cinayeüerin ye- niden patlak verişi... Bir kez daha çetin bir kördüğüm karşısındayız.. Son yirmi beş yıldır yaşadığımız kanlı olaylar gibi bu da çözülmeden kalacak mı tozlu dosyalarda? Yok- sa olayın üstüne gerçek anlamda gi- dilecek mi? Daha önce pek çok kez yazdık, serbestçe kan dökülen bir toplum- da hiç kimse güvende saymasın kendisini!.. En başta ülke sorumlu- luğunu yüklenenler!.. Sosyal pat- lama dedikleri işte, böyle bir şey!.. hanası ne de torbada süzülüp ayran yapılabilir. SeuTde evimdeki konu- ğuma kendi yaptığım yoğurdu tat- ması için ikram ettiğimde, konu- ğum sofrada yapümaması gerekli ayıbı unutarak, ağzmdaki yoğurdu peçeteye çıkarttı ve de boğulma- makiçinsuya sanldL Zira KoreKko- nuğum, yoğurdu Amerikaulardan öğrenmişti: Yoğurt onun için sulu, meyveh" ve de şekerli olmahydı. Bi- zim çocuklanmızın da, bir Fransız kuruluşu olan DanoneSA' yoğurt taduıa ahşüktan sonra kendi özgün yoğurduyla karşriaşüğında Korefi gi- bi yapması çok doğallaşacaktır. Bu tür kongreler bizi, kültür- ki- şiük düzleminde, tek amaçta top- larnalı ve de bunun gereği yapü- maüdır. Örneğüı, Türkiye kendisi zengin kültürler bileşkesidir. Ne- den, bilimsel yöntem anlayışıve bi- limsel olma kaygısuıdan uzaklaş- madan Türkiye'nin bir kültür ha- ritası çizihnesin? Neden Kültür Ba- kanugı, Halk Kültürünü Araştır- ma ve Geliştirme Genel Müdürlü- ğü'nün öncülüğünde, üniversite- ler ve gönüllü kuruluşlann işbiıü- ğjyle bu harita başlatılıp, genştiri- lip tamamlanmasın.' Neden baş- laülmış ve de tamamlanmış olan araşürmalar bu harita üzerinde iş- lenerek gerekli yerlere ve kamuya duyurulmasın?.." Sorgulanmau Günü gelir, yapılan yanlışlar "neler yapUdı?" diye sorgula- nır, yanlışı yapanlara da "neden yapünız?" diye sorulur. Önem- li olan yanlışı yapmamak, yapıl- mışsa onu bir daha yapmamaca- sına özeleştıriyle kapatıp, poli- tikanın çirkınhklerinden uzak kongre düzenlemeleri için çaba harcamak gerekmelidir. 25 yıl önce yapılan bu yanlı- şı, aklın yolunda buluşarak or- taklaşa krnamah, kongrelerin ki- tapları yenıden basıldığında Bi- rincı Kongre bildirileri, Boğa- ziçi Yıllığryla birleştirilmelidir. Böylece, bilımın yol gösteri- ci şemsiyesi altında Türk kültü- rüne gönül verenler, bilimsel yöntemden sapmadan, bilimsel iddialarla birhkte çahşmalıdır- tnr ı-s, ","•• —<% •- '-• PENCERE Binin Yarısı Beş Yüz... Cumhuriyet yüzde 25 zamla 500 bin lira!.. Okurlar telefon ediyorlar. - Canımız feda!.. Bir milyon lira olsa da gazetemizi bHrakma- yız. Biz yine de ikircikliyiz.. 500 bın lira nedir?.. 30 sent bile değil!.. Gazetenin fiyatını Amerikan Dolan'na vurdun mu değeri kal- mıyor. Bereket versin Cumhuriyet Amerikan Dolan'yta satn alına- bilecek bir gazete değil... . .. ; Türkiye bir cangıla dönüştü. Bu cangılda bir yabandomuzu holding kurar, titki muhase- be müdürüdür, yılan personel şefi olur, çakal satışın başına ge- çer, kurt dış ilişkileri yonetir, maymun pazarlamadan sorumlu- dur... Arslan meraklanıp sorar. - Ne yapıyorsunuz?.. • '" . Yabandomuzu: - Orman yasalannagöre ülkemize hizmet etmeye çalışıyoruz. • Yabancı işadamı sordu: - Türkiye'de iş yaşamı nasıl?.. - Çok yayıldı ve gelişti; her büyük holdingin bir bankası var... Adam şaştı: - Peki, bu neye yanyor?.. - Şirket için güvencedir; zorda kalan şirket iflas edeceğine bankayı batınp kurtulur. * i Polis yoldan geçen adamı çevirip sordu: . - Saatin kaç?.. . . - 1 - Topu topu bir saatim var. , . * Bozuldu polıs: - Saat kaça geldi demek istedim... - Vallahi bilezığiyle bırtıkte yetmiş beş milyona geldi... - Anlatamadım kardeşim, akşama ne var?.. - Akşama etli patatesle salata var... - O da değil, ne zamandayız?.. - Yırmi birinci yüzyılın eşiğindeyiz.. Polis kafasını kaşıdı: - Ya öyle mi, yürü bakalım karakola, bu işi orada çözelim. • Ankara'da ve Istanbul'da Türkiye'nin içinde bulunduğu du- ruma ilişkin bir fıkra anlatılıyor. Bir hayalci, bir manyak, bir doktor bir araya gelmişler... Hayalci Ispanya'da şato kurmuş.. Manyak şatoya yerieşmiş.. Doktor manyağı iyileştirmeye çalışıyormuş.. Ülke halkı da bir deprem olursa şato yıkılmaz mı diye kay- gılanıyormuş... • Cumhuriyet'in fiyatını indiımek için ne yapsak ne etsek di- ye düşünüyoruz. Devletten bir banka da biz mi satın alsak?.. Sonra bankanın içinı boşaltıp gazeteyi ucuzlatsak!.. Böyle işler yapamadığımıza göre ulkenin en pahalı gazete- si olmaya mahkûmuz. Cumhuriyet'in Cumhuriyet olması için yazgısı bu mu?.. Bir CUMOK'a sordum: - 500 bin lirafiyatlagazeteyi almaya devam edecek misin?.. Güldü: - Binin yansı beş yüz, dedi, o da bizde yok, ama, Cumhuri- yet için yokyok'... SAGLIGINIZ YASAM KALITENIZDIR... CIDDIYE ALIN VEREM GERİ DONDUI VE ŞİMDİ DAHA KUVVETU... Yeni çehresiyle karşımıza çıkan verem, şimdi EBOLA VE AİDS kadar tehlikeli bir boyutta. Mevcut ilaçlara direnç kazanmıs bir halde Türkiye'de ve dünyada sinsi bir tırmanışa geçen verem, salgınlara da yol açmaya başladı. V NEŞTER TEK SEÇENEK Mİ? Bedenleri neşterle tanışanlar, ameliyatiarın bazen gereksiz, cerrahlar için gelir kapısı olduğundan yakınıyorlar. Buna karşın ameliyata alternatif tekniklerin daha pahalı olması, hastaları ameliyata mecbur bırakıyor. V ÇOCUKLARIMIZI KURŞUNLA ZEHİRÜYORUZ Kurşunun bugünkü gençlik üzerindeki olumsuz etkilerini gören gelişmiş ülkeler# kurşunlu benzin kullanımını yasakladı. Hatta çocuklarına perıyo- dik olarak kan-kurşun muayenesi yaptırılıyorlar. Biz bu uygarlığın neresindeyiz? V YAŞAM İLE ÖLÜMÜN ARASINDAKİ SINIR NEREYE KONULMAU? Bu sorunun yanıtı organ nakli için sırada bekleyen milyonlarca insan açısından büyük önem taşıyor. Özellikle çocuklar açısından... V HEDEF TAHTASINDAKİ SPOR; JOGGİNG Sporun her türlüsü beden sağlığı açısından yararlı ancak, bazı uzmanlar Joggingin bu tanıma girmediğini, öldürücü olduğunu savunuyor, spor akademisyenleri ise buna katılmıyor. Ve jogging sessiz sedasız yükselisini surduruyor. V İÇECEKLERİ DE SORGULADIKI Sağlığımız açısından sıvı almanın önemi büyük, ancak tükettiğimiz sıvı miktarı kadar ne tükettiğimiz de önemli. Bu konuda bilinçli bir tüketici miyiz? Medical Channel Magazine bu sayısında içecekleri büyüteç altına yatırıyor. V YARIŞMACI TOPLUMUN İNSANI NEVROTİK Çağımızın insanı doymak bilmezliği, yeme- içme ,satın alma ,vitrin bakma açgözlülüğüyle hastalıklı bir yapı çiziyor. Günümüz insanı artık tüketerek mutlu oluyor ve gün geçtikçe yaratıcılıktan uzaklasıyor. ICINIZ RAHAT OLSUN, MEDİCAL \ CHANNEL» h Seçkin bayiilerde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle