23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim Yıkfaz • Yazıışlen Müdûrü: Safcn Alpasbu # Sonımlu Müdür Fikret tllûz • Haber Merkezı MüdüriL Hıkaa Kara lstıhbarat: Ceagiz Yıhhnm • Ekonomı: Özfem Yizak • Kültür: Handan Şeoköken • Spor: Abdülkadir YiccImiB • Makaleler: Sami Karaören • Dûzeltme: Abdullah Yazıcı • Bilgi-Belee: Edibe Bağra 0 Yuıt Haberieri: Mehmet Faraç # Avnıpa Temsilcisi: Giray Öz Yayın Kunılu: tlkan Sdçuk (Başkan), Orhsm Erioç, Hikmet Çetinluıya, Şükran Soner, tbrahim Yıldız, Orkan Borsab, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankaıa Temsilcisi: MusUfa Balbay Atatüık Bulvan No: 125, Kat.4, Bakanlıklar-Ankaıa Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsıkisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • Adana Tem- sılcısı Çetin YiğeDoflu, lnöoüCd 119 S.No:l Katl.Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdûıû: Erol Erknt 9 Koordınatör: Ahmet Komlsao • Mu- hasebe Bölent Yener • İdare Hüseyia Görer • Satış: Fazilet Kaza MEDVA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdür Cübia Erdanuı • Koordınaıör Refca Ipteaa • Gend MüdürYanhmcısı: SevdaÇobu Tel: 514 07 53 - 513 95 80 - 51Î846041. Faks. 5138463 yy aa: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıbk A.Ş. Tbkocagı Cad 39/41 Cagaloglu 34334 IsUnbul PK. 246 - Sükecı 34435 tsunbul Td. (0/212) 512 05 05 (20 hal) Faks: (0/212) 513 85 95 www.cumhuriyetcom.tr 12 AĞUSTOS 2001 Imsak: 4.22 Gûneş: 6.04 Öğle: 13.16 tkindi: 17.05 Akşam: 20.16 Yatsı: 21.49 G L f N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Toplumun desteği? VVashington acaba neter sez- cf ya da olumsuz neler saptadı ki; programa toplu- mun desteğindeki önemin altını çiziyor? Bimizde böyte bir saptamaya yanrt ofabilecek ni- tefikte tek araç kamuoyu araştırmalan. Strateji Mori, kamuoyu araşbrmaJan yapan kuruluş- lann önde gidenleri arasında. Çok değil bir hafta önce, bir TVde Strateji Mori; IMF'nin üzerinde durduğu konularta ilgili bir araşbr- mamn sonuçlannı açıkladı. Araştrma, ekonomik programa haikın desteğini: "Temmuz aymda haikın yûzde 76'sı programın ba- şanlı olacağına inanmıyor diye özettedi. Yüzde 76 neyi gösteriyor? "Kurtancı"diye karşıla- nan Kemai Derviş e şubat sonlannda işbaşı yapuğı gûnterdeki halk desteğinın beş ay sonra eridiğini gös- termiyor mu? Zaten IMF, halk desteğinin giderek azaldığını gör- dü. Bu nedenle raporunda "toplum desteğinin kritik önem taştdığım" vurgulamak gereğini duydu. Ama hatkın sokaklara dökülmediğinden destek an- larm çıkaran, sosyal patlamalann olmamasını haikın programa güvendiği sonucuna bağiayan btr hüküme- timiz var başımızda! Oysa halkta ekonomik programa -tabii hükümete- güvensizlik o noktaya geldi ki; aynı araştırmada sos- yal koşullann nereye varacağı soaısuna yüzde 62 oranında katılımcı, "daha kötû olacak" yanıtını verdi. Bu sonuçlar sosyal güvenliğin alarm verdiğini gös- teriyor. Bir bakıma kimi kurallar terse döndü. Yeni progra- ma "önce gûven, sonra çözüm" söytemleriyle baş- •anch. Fakat bugün piyasalar "önce çözüm, sonra gû- ven" havası içinde. Strateji Mori'yi doğrulayan bir başka sonuç Anka- ra Ticaret Odası'nın anketinde yer aldı. "Hükümete gûvenenlerin oranı sadece yüzde 2 oranında kaldı' diyor. Aynı anket "ekonomik programa karşı olaniann yûzde 80'e" ulaştığını duyuruyor. Yaygınlaşan virüs Güvensizlik sadece programa ve hükümete yöne- fk değil. Güvensizlik virüsü giderek hemen her çev- reye, her kuruma yayılryor. Omeğin ATO'ya göre haikın TBMM'ye güveni yüz- de1. Hükümet ister inansın ister inanmasın. işte, üç-dört gün önceki cıddi ekonomi gazetelerimizden birinin manşeti: "Ekonomi çıkmaz sokakta." Programa güvenilmesi için haikın önce hükümete güvenmesi gerekmez mi? Açtngazeteleri.. hükümet ortaklan arasında oiupbt- tenleri göz ucuyla irdelemek, yargıya varmaya yeter- li. Böyle bir hükümetle ülkenin yüzterce sorununun çö- züteceğine ve haikın, kendi içinde dağınık bir hükü- mete güvenebileceğine inanabilir misiniz? Son örnek: Hükümet ortağı Mesut Yılmaz'ın baş- lattığı ulusal güvenlik tartışması. Başbakan Ecevit, "Ben bu konuda söylemem. ge- rekenleri söyledim. Bunun dışında başka bir şeyler söytenmesi devlet açısından gereksizdir" diyor. AB treninin kaçmadığını söylüyor. Başbakan'ın bu söz- teri ve uyanlan Yılmaz'ın sağ kulağından giriyor, sol kuteğından çıkıyor. MHP'nin yargısı da olumsuz. Yılmaz'ı, "28 Şubat sürecinde demokratik uygulamaya çanak tuttu, şim- diaskere savaş açtı" diye yorumluyor. Dünyada ömeği görulmemiş bir hükümetimiz var diye yazdık geliyoruz, bunlar da yazılanlan doğrula- yan son örnekler. Başbakan'ı, ikinci ortağı MHP Yılmaz'a ters bakı- yor, tam karşı davranışlar sergiliyoriar ulusal güven- lik konusunda.. Yılmaz'ın aklından hükümetten çekilmek gelmiyor. AB uğruna kendini feda edeceğini söyleyen Yıl- maz.. Partisinin iktidar tutkusunu sollayarak halk adına, halk için kendini feda ederek hükümetten çekilme cesaretini gösterse... Güldürmeyin insanı! Canım SıkılıyOP . B Boştarafi 17. Sayfada yı boşattıyoriar. Bu işlem tasarruf amacına yönelik değil. Boşaltılan yerlere tecrübesiz gençlerin, bazı özel banka etemanlannın alındığı söyteniyor. Sonuç olarak, Emekli Sandığı'nın yükümlülüklerinin artması, banka yönetimi- nin zaafa uğraması mukadder değil mi? Ziraat Bankası ciddi, güven veren bir kamu bankası. Yaratılan huzursuz- luk ortamından zarar görmez mi? Mrthat Paşa'nın ve- diası olan bu finans kalesinin durumuna gel de üzütme. MGK asker üyeleri, bir sosyal patlama olasılığını ulu- sal güvenliğe bir tehdit olarak değerlendiriyorlar. Biz bu- nu 4 yıl önce dile getirmişiz. Öncelikle sosyo-ekonomik öntemlergerek. IMF'ce onaylanan program çözüm sağ- lar mı, göreceğiz. Bizce bu program bugünü geçirmemi- zi sağlar. Borçlar borçlarla eda edıldikçe katlanıp gider- ter. Ulusun kemiğini, iliğinı sömüren bu gidişin sonunda bir gün çok daha vahim durumlan yaşayabiliriz. Rejimin çekirdek denetim gücü halk temsilcilerimiz (milletvekil- lerimiz) bu tehlikenin farkındalar mı? Ne yapfyorlar? Ca- mm sıktlıyor. Şimdi bir de ulusal güvenlik sendromu geldi günde- me. Ulusal güvenlik tüm büyük devletlerde dikkate alı- nan bir kavram, bir sistem. Türkiye modelinde, anaya- sadan gücünü alan asker-sivil üst yönetim kadrosunun buluştuğu, konuyla ilgili sorunlann.belgelerinaçıkçagö- rüşüiüp tartışıldığı, eşgüdüm sağlandığı demokratik bir platform. Elbette politik erk son sözü söyleyecek, uygu- lamayı yapacak. Bunun gelişmeye engel bir yanı var mı? Bizim bildiğimiz bu kurulun asker üyeleri, 1997'den be- ri Cumhuriyet'in degerler sistemini, güvenlik İçinde ba- ğımsızlığımızı koruyarak çağdaşlığı, ulusal güç unsuıia- nnın geliştirilmesini savunuyorlar. Bunlara karşı iseniz bir sendrorndan bahsedilebilir. Can sıkıa bir durum. Saysam en az birkaç yüz tane can sıkıntısı yaratacak konu çıkar. Ama burada duralım. Oç yanı deniz, mutedil iklim kuşağında, doğanın gü- zellikteriyle, kaynaklanyla, zengin uygariık mirasıyta, Ata- türk gibi eşsiz yurtsever evlatlanyla; özverili, sabırlı hal- loyla bu cennet ülkenin insanlannın kaderi can sıkıntısı mı olmalıdır? NOT: Bu yazı, Genelkurmay Bildirisi öncesi kaieme atınmıştr. : 6. Rto'ya yumurtalı protesto • tstanbul Haber Servisi - Karadeniz'e kıyısı bulunan ülke limanlanna yapacağı ziyaretler çerçevesinde Istanbul'a gelen ABD 6. Filosu'nun sancak gemisi "USS La Salle'"ye 'sembolik' olarak yumurtalı protestoda bulunan 12 kişi gözaltına alındı. Beşiktaş Uçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen protestoculann sorgulannın sürdüğü kaydedildi. sorun îsteımyorANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-BaşbakanBütentEoevit, Mil- li Güvenlik Siyaseti Belgesi üze- rindekı değişiklik çalışmalannın sonuçlandınldığını, ilgili kuruluş- lann kanlımıyla uygulamaya yö- nelik aynntılann önûmüzdeki sü- reçte belirleneceğini söyledi. Ge- nelkurmay ile ANAP arasındaki polemiğe ılışkın "kaygüannı" Genelkurmay 2. Başkanı Orgene- ral Yaşar Bûvûkajut'a ilettığinı vurgulayan Ecevit, "MGKVie AB'yedirenişvar mı" sorusu ûze- rine böyle bir şeyin ima yohıyla dahi olmadığını kaydetti. Ecevit basına yansıyan irtica raporlan konusunda da "Baıuı gelen devlet istihbanıt raporiarmda böyie bir şey söz koausu değfl. Aksine, özd- Hdee^timalanındavapüğHtuzre- formlano etkisivfe f üridyefe ir- tiauımetkiabıuböyökölçüdeda- rahnıştır7 ' görûşûnü dile getirdi. Ecevit Avnıpa Güvenlik Sa- vunma Politıkası ile ilgili olarak AB ülkelerinin belli bir ortak an- layışa gelmelerine karşın henüz yeterli ilerleme sağlanamadığını, Türkiye'nin karar mekanizmala- nnda yer almak için direnişini sür- düreceğini kaydetti. Başbakan Ecevit, dün NTV'de güncel sorulara ibşkın olarak ken- disine yöneltilen sonılan yanıtla- dı. Ecevit, yardımcısı Mesut Yd- nuz'ın ulusal güvenlik konusu- nun Milli Güvenlik Kurulu'nda sonuca baglanamadığı yönünde- ki sözlennın anımsaülması üzeri- ne, "Kuruhay konuşmaanda Me- sutYdmaz'm ulusalgüvenlik kav- ramuun yeniden ele alınmasmı önermesi benim için şaşırncı ol- du" dedi. Milli Güvenlik Siyase- ti Belgesi'nin güncelleştirilmesi çalışmasını MGK'nin sonuçlan- chrdığmı belirten Ecevit, önûmüz- deki günlerde uygulamaya ilişkin aynntılann ilgili kuruluşlarca sap- tanacagını söyledi. irtica yufcselmedl Ecevit, "Böylebirsorunenyük- sekdevletdözeyinde bağbnmış o(- maktadır.Onuniçin neyin taroşd- Ağmı »nlayahihngripğnjm"dedi. Ecevit, irticanın yükseldiği yö- nünde son günlerde basma yansı- yan istihbarat raporlannın anım- satılması üzerine de şöyle konus- tu: "Bana gelen devlet istihbarat raporlannda böyle bir şey söz ko- nusu değjL Aksine,özeffikleeğJtim ahuunda yapbğumz reformlann etldsiyle Tûrkrve'de irtkanm etki alam büyük ölçüde dandmışor. Bundabö'değişjklikgösterenişa- reöer de bana intikal etmiş değfl- djr." Genelkurmay açıklamasında sadece Yılmaz'a yönelik değil, si- yasete, hükümete yönelik üzücü gözlem ve iddialann yer aldığını anlatan Ecevit, "O bakundan ta- bii kaygı duymam doğakhr. Ge- nelkunnay'm özeffikle ekonomiyi iflas noktasuıda göstermiş ounası şaşjruaoldu. Hiçbirdevletekooo- mideki sorunlan Oe ilgili bu tabiri kuflanmanuşar. Bunun birtalih- sizifade oMuğunu düşünüyorum'' diye konuştu. Ecevit, Genelkur- may 2. Başkanı Orgeneral Büyü- kanıt ile yaptığı görüşmede pole- miklerle ilgili duyduğu kaygıyı ilettiğini söyledi. Ecevit, "MGK\le AB'vedireniş var mı" sorusu üzerine, böyle bir şeyin ima yoluyla dahi olmadığı- nı kaydetti. Askeri kanattan ya da Genelkurmay'dan böyle bir tepki gelmediğini anlatan Ecevit, Türk halkımn da AB üyeliğını istedıği- ni savundu. Yılmaz'ın "ABtreni kaçıyor" şeklindeki değerlendir- mesinin anımsatılması üzerine Ecevit, böyle bir kaygısı olmadı- ğını yineledi. Bizzat Yılmaz'ın katkılanyla Ulusal Program'ın hazırlandığını belirten Ecevit, bu- na hükümet içinden ve dışından bir itiraz gelmediğini bildirdi. AB için gereken yasal değişikliklerin RTUK hâlâ kararsız şrf I. Sayfada saygı açtsından kaülımcıiann toplumun gözetimi altmda olmadıklan zaman ve mekânlara sahip ol- malannın zorunlu olduğunu bildirdi. tlk olarak Hollanda'da yayunlanan "Big Brot- her" adlı programın etkisiyle, aralannda Alman- ya, ABD, tspanya, Pottekiz, Isveç, Isviçre, Belçi- ka, Fransa, Polonya ve Türkiye'nin de bulunduğu çoksayıda ülkenin televizyonlanna sıcrayan yanş- matar tepki topluyor. Bazı Avrupa ülkeleri, yanş- malann, bireylerin özel yaşamını kamuoyunaaçar- ken insan onurunu zedeledikleri gerekçesiyle ön- lem almaya yöneldi. Polonya Ulusal Yayıncılık Konseyi, martayında "Big Brother" programı hakkında sert bir açıkla- ma yapö. Programın ve benzer nitelikteki diğer yaymlann sosyal bakımdan zararh olabileceğmi belirten konsey, şu görüşleri dile getirdi: "Ashnda pi^ııanlı^aptalh^liabahkveflkellkicerenitiraf- tarm yücAÂnesi olan bu ysryaüar, kesin olarak kö- tü etki gösterecek tutum w davnuaşjan teşvik et- k D ü ^ M i fy ç a3e MB sosyal bağlan olan iusanlar kamaoyımm kahranıanian olmaktadırr Bu tür davranışlann gösterirninin televizyonun kültûryaratma rolü ile bağdaşmadığına işaret eden konsey, bu yayınlann yasa hükümlerine uygunluk açısından çok dikkatli biçimde izleneceğini bildir- di. Fransa'da CSA da "Kg Brother" benzeri olan "Loft Stoy" atüı programm, her gün özellikle 25 yaş altı gençler ile 50 yaş aln kadınlar ağırhklı ol- mak üzere 10 milyon insanı ekran başına çekme- sinin nedenlerini anlamak için sosyolog ve psiko- loglara başvurdu. CSA, bu olgunun yalnızca Fransa'ya özgü olma- dığını. programın izieyicide "Sıradan insanlar ek- rana çıkabiliyorsa o hakk ben de \anm" görüşü uyandırarak "kimliksorunu olan nesfl için bir çeşit eevap" anlamına geldiğı sonucuna vardı. CSA, bir tavsiye karan yayımlayarak yanşma- cılara, özgür iradeleriyle programa kanlsaiar da "insan onuruna saygı" açısından toplumun göze- timi altında olmadıklan zaman ve mekânlara sa- hip olma hakkının verilmesini istedi. RTÜK, he- nüz yanşmaprogramlanyla ilgili birpolitika oluş- turmazken Türkiye'de de özelîikle "102 Möjx>n", "DakanBana" ve "Biri Bia Gözrtfi>T>r" adlı prog- ramlar, 'insan onurunu rencideettiğı'' gerekçesiy- le eleştirilere hedef oluyor. yapılması konusunda hükümet ortaklan arasında bir uzlaşmazhk olmayacağını savunan Ecevit, "Bunlanngereklirdiğ^>asamaça- hşmalaruıa kantana iradesini bd- li eünis.lerdir" diye konuştu. "Tûıidye'nin karşılaşoğı iç ve dış tebdhierde azaana var mı" soru- suna da Ecevit şu yanıtı verdi: "Dış tehdiderde aröş değfl de sü- reldflik var. Biz jeopofitik anlam- da dünyanm en kritik, en duyarh böigesindeyiz. Türkiyesüreldi teh- dit aJtmdadır, ama bu tehdirJerin üstesmden gelebflecek kadar güç- hı oiduğunu göstermişjtiıf Cörûş aynlıflı yofc Ecevit, AGSP'de gelinen son noktanın sorulması üzerine, bu konuda Dışişleri ile Genelkur- may'ın görüşleri arasmda bir ay- nlık olmadığını söyledi. Oluştu- rulacak askeri gücün NATO'nun olanaklannı da kullanarak operas- yon yapacağı zaman Türkiye'nin karar süreçlerinden dışlanmayı kabul etmediğini yineleyen Ece- vit, bazı AB ülkelerinde ortak dü- şüncelerin oluşmaya başlamasına karşın henüz yeterli düzeye gel- mediğini söyledi. Türkiye'nin fazla direnmesi durumunda AB'nin NATO dışında böyle bir güç oluşturma seceneğıni kulla- nabileceğini belirten Ecevit, bu noktada ölçünün kaçınlmadan di- renilmesi gerektiğini kaydetti. Göstergeler olutnlu Ekonomideki bazı sorunlann sürmesine karşın olumlu göster- geler de olduğunu savunan Ecevit, enflasyonun beklentinin ötesinde düşüş gösterdiği görüşünü yinele- di. En büyük sorunun üreten sek- törün çok güç duruma girmesi ol- duğunu anlatan Ecevit, bu alanda elden gelenin yapılacağını söyle- di. Devletin bu sektöre desteğinin sınırlı olduğunu belirten Ecevit, üreten sektör ile bankacılık sektö- rünün dayanışma içine girmesi için çalışmalann sürdüğünü an- lattı. IMF'nin Türkiye ile ilgili de- ğerlendirmelerinin de umut veri- ci olduğunu savunan Ecevit, "Çünkü başanlanmızdan övgüy- le söz ediyorlar. Onun dışında da- ha çok şeyler yaptlmasım, verimB çahşmamız konusunda temenni- İerini belirtiyoıiar" diye konuştu. Ecevit, sürdürülen program nede- niyle erken seçimin gündemde ol- madığı görüşünü de yineledi. Ecevit, partilerine Anadolu'dan gelen tepkilenn soruhnası üzeri- ne, köylünün ve çiftçinin gelece- ğe güvenle baktığını ileri sürdü. Tıırîzıne babk çiAliğî darbesi MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Türkiye'nin göz- de turizm merkezlerinden olan Bodnım'un koylannı işgal eden balüc çiftlikleri, turizmi ve insan sağhğmı olumsuz etkiliyor. Çift- liklenn kaldınlmasına ilişkin mahkeme kararian bulunmasına karşın bakanhklar arasındaki yetki karmaşasuıdan yararlanı- larak çahşmalar sürdürülüyor. Bodrum Belediye Başkanı Maz- lum Ağan, çıftliklerin daha derin denizlere, turistik tesis bulunma- yan bölgelere kaldınlması ge- rektiğim söyledi. Bodrum kıyılannı hızla kirle- ten ve çeşitli hastalıklan da bera- berinde getiren balık çiftliklerinin çalışma ruhsatlan Tanm ve Kö- yişleri Bakanlığı taranndan veri- liyor. Ancak balık çiftlikleri, Tu- rizm, Çevre, Kültür, Sağhk ve Or- man bakanlıklanmn da yetki ala- nına giriyor. Sorumlu sayısımn artması, yet- ki karmaşasını da beraberinde ge- tiriyor. Bodrum kıyılannda bulu- nan yaklaşık 200 bahk çiftüği sa- hibi, mahkemelenn verdiği karar- ian uygulamıyor. Mantar hastalı- ğına neden olan bahk çiftlikleri insan sağlığı açısından da tehlike oluşturuyor. Planlama çok önemli Bodrum Belediye Başkanı Ağan, denizlerin temiz obnasınm turizm açısından çok önemli oldu- ğunu belirterek "Önemli olan yer seçimL Hem turistik tesisler hem debahkçiftlikleri aynıyerdeohna- mau. Asnnda bütün sorunlar za- manuıda yer seciminin doğru ya- pılmamasından kaynaklamyor" dedi. Asıl suçlulann Bodrum kı- yılannda çiftliklerin açılmasma izin verenler olduğunu vurgula- yan Ağan. sorunlann çiftliklerin kurulma aşamasmda planlı hare- ket edilmemesinden kaynaklandı- ğını söyledi. Ağaıi, "ÇuUiklerkn- rulurken Turizm ile Tanm ve Kö- yişleri bakanlıklannın ortakçahş- malan gerekirdL Bakıyorsunuz, turistik tesis var, önünde de bahk çinÜğL Tabii butesisezararveriyor. Karariar ahnırken diyalog içinde olunmah. Çifüiklerkflgflisorunlar orta>a konuhnah ve tarnsılmah. Planlamaçokönemli" diye konuş- tu. Bu konuda belediyenin görüş- lerinin ahnmadığını vurgulayan Ağan, çiftliklerin daha derin de- nizlerde, turistik tesis bulunma- yan bölgelerde kuruhnası gerek- tiğini söyledi. Bodrum Turistik Otelciler ve BDDK2. Başkanı istifcı etû ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bankacılık Düzenleme ve DeneÜeme Kurulu (BDDK) 2. Başkanı \efe ÇeBk'in istife ettiği büdirildi. Geçen hafta içinde istifa eden Çeük'in görevi bırakma nedeninin fona devredılen bankalara yönelik uygulamaiar olduğu belirtildi. Fona devredılen bankalann sahipleri ile anlaşma yoluna gidilmesmi benimsemeyen ve duyduğu rahatsızhk nedeniyle istifa eden Çelik'in Merkez Bankası'ndakı görevine döndüğü kaydedildi. Işletmeciler Derneği Genel Sek- reteri (BODER) Orhan Kavala da turistik tesislerin yakınlannda bu- lunan çiftliklerin turizmi olumsuz etkilediğini söyledi. Çiftliklerin, turistik tesislerin bulunmadığı bir yerde toplanması durumunda so- runlann ortadan kalkacağını vur- gulayan Kavala, "Böylecebu sek- tör de kimseyi rahatsız etmeyen bir hak gekcek. Konaklama yer- leri açısından da yararh olacak. Anlaşamama konulan ortadan kalkacak" dedi. Dünyamn hiçbir yerinde bahk çiftlikleri ile turistik tesislerin bu kadar iç içe olmadığına dikkat çe- ken Kavala, sorunun "çok başh- uktan" kaynaklandığını belirtti. Kavala sözlerini şöyle sürdür- dü: "Bir evin 4 sahibi olursakira- a ne yapsuı, herkes başka tarafa çekerse nasıl çözüm bulunabüir. Yetki karmaşası var. Bu karmaşa- nmçözüleceği yerAnkara-Bizde çok başhhk var. Bu sadece bir ba- kanhğm sorumluluğunda olsa> dı sorun çözülürdü. Soruna her ba- kanlık kendi açısından bakıyor. Çözüm üreteüm derken çözüm- süzhlğe gküyoruz. Bu iki sektöre de Türkiye'nin gereksinimi var." SevgüiEşim ve Türk edebiyatının en güçlü kalemi; şair, gazeteci, yazar, düşünür, ressam ABBAS SAYAR'ın aramızdan aynlışının 2. yılında manevi varhğının büyük anısı önünde saygıyla eğiliyorum ENDERSA\AR Sayısul Lata hafiaya devretti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde, 1,11,21,27,46, 48 rakamlannı kuponunda işaretleyen kimse çıkmadığından 436 milyar 811 milyon 810 bin lira gelecek haftaya devretti. Çekilişte, 5 bilenler 1 milyar 487 milyon 960'ar bin lira, 4 bilenler 10 milyon 855'er bin lira, 3 bilenler ise 1 milyon 105'er bin lira ıkramiye almaya hak kazandılar. Bu haftaki çekilişten 2 trilyon 912 milyar 73 milyon lira toplam hasılat elde edilirken 1 trilyon 456 milyar 36 milyon lira ikramiye dağıtıldı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Yapma Antinori, bir Türk klontayıp başını derde sokma! Tamam, bütün dünyada tartışılan bir konunun kahramanı olarak Türk'ü seçmen tam isabet. Böy- lece tartışmanın seyrini saptırma fırsatı da yakala- mış oluyorsun ama, başına ne tür dertJer açılaca- ğının farkında mısın? Türkterte (taryanlar Akdeniz kardeşliğinin getir- diği bağlan tarih boyunca yaşadılar. tarih diyor ki; Anadolu yanmadasına ilk Türfaye" adını 12-13. yüzyılda Italyan gezginler verdi. Marco Po4o Ve- nedik'ten yolaçıkıp Pekin'e uzanan Orta Asyayol- culuğu için temel hareket noktası olarak istanbul'u, devamında Trabzon'u seçti... Bugünlerde kökleri- ni Bartın'da arayan yurttaşlannız da Anadolu'da... Ama yapma Antinori, başını derde sokma... Diyelim ki aynı hücre yapısından 10 Türk klon- ladın; ikisi senin düşündüğün tipte palabıyıklı Türk olur, ikisi Ingilize benzer, biri Finlandiyalı gibi uzar gider, ikisi Kalyana benzer, biri çekik gözlü Moğol olur, ikisinden de Arap kökeni çıkar, başa çıka- mazsın... Türkler ilk doğup Düyüdükteri yerteri kurutup göç etmesiyle de ünlüdür. Şimdi diyelim ki sen bu ça- lışmayı Roma'da yaptın. Kopyaladığın Türk hangi şehirdense akın başlar, "yeni yvrt Roma" diye. Anadolu'dan Soma niyetine Roma'ya çıkamıa ya- parlar. Nasıl olsa kurutursak ötesinde su vardır, devam ederiz diye düşünürler... Bir kere daha düşün Severino Antinori... Bak, iik adında "sever" sözcüğü var, iş tamam. Bundan sonra senin adın Sever Bey olur. Sen klonlamayı yaptın ya, bütün sorunlan kotonlayıp sana getirir- ter. "Adam yapan adam bizim çocuğa da iş bu- lur... Kansere de çare bulur... Vûcut azalanna da ek organlaryapar herhal" dtyen yanına koşar. Bi- zi dinlemeyip ille de yapmak istiyorsan işi sağla- ma al, önce kendi kopyanı alıp rafa koy! Mozart.. Moooo zart! Sever Bey.. affedersiniz bakın bizim de hemen dilimiz altştı, Sayın Severino kopyaladığın Türkle- rin farklı ülke özetlikleri hoşuna gidebilir. "Bu daha değişik deneylerin önünü açar" diye düşünebilir- siniz... Ama işin aslı öyie değil... Belki okumuşsu- nuzdur, Wess Roberts, "Hun Imparatoru Atti- la 'nın LJdehik Sırian " kitabında Attila'nın 12 yaşın- da Roma'ya kaçınlışını anlatıyor. Attila başta her şeye direniyor, bir an önce kaçmanın yollannı an- yor. Ama zamanla karannı değiştiriyor, Roma sa- rayında iyi bireğitim alma planı kuruyor. Başanyor. Sarayın tüm eğitim olanaklanndan yararianıp, lider- lik özelliklerini pekiştirdikten sonra Hun Imparator- luğu'nun başına geçiyor. Bu Türklerin farklı fiziki görünümleri olsa da özlerini unutmama gibi bir ya- nı da vardır. Ama bu da seni yanıltmasın, özleri değişik biçim- lerde ortaya çıkar. Tek bir Türk'e bakıp, Türklerin özellikleri şudur demek de olanaksızdır. Biri çıkar Mozart'ı sever. Tüm dünyayı kendisine hayran bı- rakır. Ama iki kişi daha çıkar, biri uzun hava "mo- ooo" der, öteki başka telden "zart" çalar. Çalma deyince başlayan özellikleri, önüne fırsat çıkarsa değişik biçimlerde nükseder ama, bunu geçelim... Bir daha düşün Severino... Diyelim ki, klonladık- lanndan birini sevdin yanına aidın. Güzel bir çalış- ma ortamı da kurdun. Bazı işlerini de ona devret- tin. öteki Türk senin yanındakini çekemez. Ona he- men "Italyan" diyenler çıkar. Çağıracaklan zaman "Italyan gel" diye bağınriar... Zamanla iş sulanır, bu "Italyan gel", "it al yan gel"e döner, cinayet işle- nir! Haaa Türkiye'ye gelirsen büyük misafirperver- lik de görürsün. Seni bırakmak istemezler, 32 vi- layetin hemşerisi de yaparlar ama, yine de sen bi- lirsin! Bir daha düşün Sever kardeş! ankcum@ttnetnet.tr AL GÖZÜ3ISETRETLE /IŞIL ÖZGENTÜRK Dostlar ve geçipgiden zaman • Baştarafi Arka Sayfada Karşımda örgütlen- menin ikinci gününde görev alan dört dostum duruyor, şaşınyorum. Haydaa yine çok güzel poğaçalar yiyip dört bir koldan işe başlıyo- ruz. Hep birlikte kitap- lara el atıyoruz. Bu ara- da huyumu suyumu pek bir bildiklerinden beni şiir kitaplanna yaklaştırmıyorlar. Bundan tam sekiz yıl önce yine ev taşırkan DağJarca'ya dalıp bü- tün bir günü o kanşık- lık içinde Dağlarca okuyarak geçirmiştim. Bu arada iş bölümü müthiş.. biri çiçeklere sahip çıkmış, güneşin kavurduğu balkonda, üstüne başına sürekli soğuk su dökerek, taşı- ma sırasında örselenen çiçekleri adam etmeye çahşıyor. Çiçekler de öyle böyle değil, hepsi dev boyutlara ulaşmış, kimini kesmek gerek, kiminin toprağını de- ğiştirmek, kimini daha büyük bir saksıya ge- çirmek. Bir ara çiçek- lerle uğraşan dostu- mun, bayılu- gibi oldu- ğunu görüyorum, onu hemen içeri ahyonız. Bir soğuk duş, "Yeter uğraşma arük, çiçekler dekalsuı!" Bu arada cep telefo- num hiç durmuyor. Bir- den kendimi çok meş- hur biri gibi hissediyo- rum. Foça'dan, Değir- mendere'den, Antal- ya'dan telefonlar: "Bir şeye ihtiyacın varmı?" Olmaz böyle şey, gerçekten çok meşhu- rum. Bu arada bir arka- daşım, hani köylerde dam yapmak için kulla- nılan "lo" taşı var ya, en az elli kiloluk, onlar- dan bir tane de bende var, evet arkadaşım "k>" taşmı ben hemen istedim diye salonun bir ucundan öbür ucuna taşırken belini incitiyor. Onu sırtüstü yatınyo- ruz. Ne olmuş yani, dostluk uğruna icabm- da çiğ tavuk bile yenir. Ve ikinci gecenin so- nu. Tam yedi kişi gece- nin ilerlemiş saatlerin- de artık boşalan salo- nun ortasına bir örtü se- rip, ünlü bir kebapçıdan eve kadar gelen nefis kebaplan yiyerek yeni evin keyfini çıkarmaya başlıyoruz. Müzik seti bile İcuruldu. Kebapla- nmızı Pavarotti dinle- yerek yiyoruz. Bir de yaman bir ay var, tepe- den evin salonuna ge- lip hepimizi aydınlatı- yor. Birden, uzun zaman- dır ilk kez ağlıyorum ve eski evimi unuttuğumu fark ediyorum. Mekân- lan her zaman güzel- leştiren dostlannız var- sa, ev Fizan'da olmuş, ne önemi var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle