17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2001 PAZA 12 PAZAR KONUGU Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürü Hüsrev Özkara, eleştirileriyanıtladı: AVCIDEVLETEİNANMYOR Eğitim programı baslattık - Kurslar ne kadar sürüyor? - En az üç hafta. Üniversite hocalannı, avcı der- neklerini de devTeye soktuk. Tam 29 derssaati. Bu- nun sonunda sınav yapılıyor. 50-60-70 yaşında in- sanlar bu dersi dinliyorlar. Dolayısıyla bugüne ka- dar avcıyla hiç gerçekîeşmemiş bir diyalog kunıl- du. Milli Eğitim Bakanlığı, bütün halk eğitim mer- kezlerinı bizim kullanımımıza verdi. Hedefımiz, bu yıl beş binin üzerindeki avcıya eğitim vermek. 2002 de biz 20 bin avcıya da ula- şmz. Olanaklanmız bunu karşılamaya yeterli. Av- cılar için hazırladığımız ders kıtaplan satışmda patlama oldu. Şimdiye kadar böyle bir şey yapıl- mamıştı. Balcın, son 20 yıldır Türkiye'deyaban ha- yatıyla ılgilı ciddj bir envanter yapjlması gereki- yordu. Ama baktık ki 20 yıldır birtane bile envan- ter çalışması yapıJmamış. Biz bunu baslattık. En- vanter çahşması bızım bundan sonraki stratejimi- zi belırleyecek. Hangı türler kaybedilme tehlike- sinde. hangi bölgelerde sorun var? Bunlann hep- sini çıkanyoruz. Türkiye'de envanter çalışmasry- la ilgili ilk kez bir sorumhıluğumuzun olduğunu hissetrik. Eğitim ve envanter çalışmamızyanında, asıl bizım avcıyı doğru yönlendirmemiz gereken bir konu var. O da şu; Bizım üikemizin kendi tûr- leri olan kınalı keklik, çil gibi kuşlar yok ohna tehlikesinde. Bunlann sayısını mutlaka arttırma- mız lazım. Hızlı bir biçimde özel sektörû, köy tü- zelkişiliklerirü teşvik ediyoruz. Bu, kırsal kalkm- mada önemli bir güc. Dolayısıyla kendi türlerimiz olan kmalı keklik. çil. sülün gibi türleri arttırarak avlanma planını yapmamız gerek. Her zaman ar- tan bir keklik, çil, sülün nüfusunuz olmalı ki bu- nun üçte bırini avlanmaya ayırabılesinız. Ama bu sistem yok. Aynı sey karaca için de geçerii. Bu- nun bir doğa katliamı olduğu düşünûlebilk Bakı- nız ekolojik taşıma kapasitesi var. Bunlann sayı- lan çok fazla arttığı zaman orman ağaçlanna cid- di zararlar verebiliyorlar. Günün bınnde bızım eği- tim programlanmız sayesınde avcı avdan vazge- çebilır ve karaca ya da geyığin doğal dengesını ko- ruma görevini kurta bırakabilir. Size Fransa'dan bir örnek vereyim: Bugün Fransa"da avcı sayısı l mil- yon 850 binden l miryon 250 bine düşmüş. - Buradaki etkenler heafr? - Giderek şehırleşmenın daha behrgin olması, eğitim düzeyinin artması, çevreci yaklaşımlann daha baskıcı olması, avcıhğjn artık pahah bir lo- bı halıne gelmesı. - İnsanlann öldürme içgüdüleri ne olacak? - Ben bunlan konuşurken avcı olmam iazım. A- ma ben daha hayaum boyunca elime silah alma- dım. Oysa avcının yanmdaymışım gibi davrandı- ğım izlenimi edmebilirsiniz. Biz bir yöneîimin peşindeyiz. Ben yasalda sorunlann çözüleceğini bilsem, hemen harekete geçerim. Ama mümkün değil. Bu bir gerçek. Yasakçüık kolaycı bir yak- laşım. Ama bilinçsiz insanlan eğitmekle daha olumlu sonuçlar alırsınız. - tyi de neden haftahk av gürüeri üç günden dörtgüne çtkarddı? - Bütün çağdaş ülkelerdeki yaklaşım şu: Ben kurallan koyanm, sıze de gün sınırlaması getirmem. Çünkü avcı her gün ava çıkma dürtü- sünde olan bir insan değil. Üstelik av çok rahat yapılan bir spor, hobi de değil. Her gün kilomet- relerce yol yürüyemezsiniz. Bütün Avrupa ülke- lerinde standart var. Gün olarak smuiayamıyor- lar. Ama birinci kural, belli türlerin avlanmama- sı. Biz de aynı standartlan uyguluyoruz. Biz bu- gün türlerin yüzde 70'inin avlanmasını yasakla- mışız. Tür olarak yasakladık. Aİan olarak da ya- sak getırdik. Türkiye çapında ava açık 70 milyon hektar alan varsa bunun en az yüzde 70'i ava ka- pah. Bir de avlanma izni verüen türler de ancak belli tarihler arasında avlanabilir. Bunlara ek ola- rak av izni olan türlerin de günde ancak belli sa- ytda, örneğin ancak iki tane avlanabilmesine izin veriyoruz. Biz zatenkorumacıyız. Biz avcıyla bir- Iıkte hareket etmeyi hedefliyoruz. OnJan ayn bir güç olarak görüp. onlan cezalandınlması, hesap sorulması gereken kişiler olarak algılarsakbu sis- tem başanlı olamaz. -Avcdardan toplanan paraların önemli bölü- münün, Orman Bakanlığı elemanlannm bir Fransa yoiculuğuna harcandığı söyteniyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz. - O Fransa yolculuğunu, Fransa'daki Yaban Ha- yatı Genel Müdürlüğü organize etti. Bir öğretim üyesi ve bir avcı vakfi temsilcısi de davet edildi. tkisi de kendi yolculuk masraflannı tümüyle kar- şıladı. Üstelik öğretim üyesi, bize verilen otomo- bilin şoförlüğünü yaptı. Bir hafta boyunca araba- nın benzin parasını da cebimizden karşıladık. Sa- dece bakanlık personelininyol paralan genel büt- çeden karşılandı. Onun dışında tek bir kuruş bile bakanlıktan verilmedi. Zaten devlette her şeyin kaydı tutulur. Isteyen de bakabilir. Üstelik o yol- culukta hiç de uygun koşullarda kalmadık. Yine de sesimizi çtkaımadık. Şartlar böyleyken, şöyle böyle yaptılar. demek çok yanlış. Bu, kamuoyu- nu, özellıkle de sistem ıçıne almaya çalışnğımız avcıları kışkırtmaya dönük bir davranıştır. LEYLA TAVŞANOĞLU İki hafta önce Türkiye'de avcılık ve yaban hayatı konusuna girdiğimde an kovanına çomak soktuğumun ayırdına varamamıştım. Ancak Av ve Yaban Hayatını Tanıtma ve Geliştirme Vakfi Başkanı, emekli büyükelçi Siiha Umar'la yaptığım söyleşi çok şaşırtıcı tepkilere neden oldu. Herkes birbirini yanlış yapmakla suçluyordu. Sonunda baktım ki olacak gibi değil. Avcılık ve yaban hayatı konusıında sonımlu Orman Bakanlığı 'na bağlı Milli Parklar ve Av- Yaban Hayatı Genel Müdürü Hüsrev Özkara 'yla konuşmakta çareyi buldıım. Makamında görüştüğüm Özkara, Umar 'ın eleştirilerini yanıtlarken Türkiye de yaban türlerini korumak ve avcılığı ciddi kurallara bağlamak için sistem geliştirdiklerini söyledi. Amaçlarının avcıları cezalandırmak değil, onlarla birlikte hareket ederek eğitmek olduğunu da vıırgıdadı. PORTRE / HÜSREV ÖZKARA 1957, Nazllli doğumlu. Yükseköğrenimini İÜ Orman Fakültesi ile A ÜHukuk Fakültesi'nde tamamladu Orman Bakanlığı 'na bağlı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü Orman tçi Su Ürünleri Bölümü 'nde çalıştu Milli Parklar Daire Başkanlığı, Milli Parklar Şube Müdürü olarak görevyaptu Araştırma Enstitüsü Sosyal Ormancılık Bö'lüm Başkanı oldu. 1999 Temmuz'unda Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü 'ne getirildi. - Göreve başladığınızda nelere öncelik verdiniz? ÖZKARA - Işe başladığımda baktım ki söz konusu genel mü- dürlük, personel yönünden bitık durumdaydı. Biz üç konuya ba- kıyoruz. Mıllı Parklar Daire Başkanlığı. Av-Yaban Hayatı Daıre Başkanlığı, Orman Içı Dinlenme Yerleri Daıre Başkanlığı. Ayn ge- nel müdürlükler olabılecek üç daire başkanlığını aynı yerde topla- mışız. Üikemizin gelişen konjonktürleri gereği ne yazık ki koru- ma olaylanna pek sempatık bakılmaz. Anlayış, olabıldığınce gö- revi yerine getırmektır. Birinci tespitim, personel açmazının çözülmesi gereğiydi. Ikin- ci sorun, araç ve gereç konusuydu. Üikemizin toplam büyüklüğü yaklaşık 80 milyon hektardır. Bizim sahip olduğumuz araç sayısı 22>di. Gereken gerecin de hiçbiri yoktu. Aynca, bu teşkilatın yürüye- bilmesi için kaynağmın olması gerekiyordu. Benim göreve başla- dığımda genel bütçeden Av-Yaban Hayatı Dairesi için aynlan ra- kam 45 milyar liraydı. Anlayış, bu 45 milyar lirayla ne yaparsanız yapın biçimindeydi. Enkaz edebiyatı yapmak istemiyorum, ama gerçekten tamamen bitmiş bir teşkilatı devraldık. Bu tespitlerimi Sayın bakanımıza (Prof. Dr. NamiÇağan) sundum. Sayın bakanımız perspektifı doğru, olaylara olumlu bakan bir kişi. Yeter ki siz ona doğru tespitlerinizi götürün, anlatın, bilgilen- dırin. Elinden gelen her türlü desteği verir. - Bakan nasd bir destek verdi? - Araç sayısını arttırma olanağımız oldu. Şu anda 112 tane yeni aracımız var. Bakanlık bünyesi içınde ben genel müdürhığumüzün önemini, neler yapılması gerektiğını anlattığım zaman sayın bakanımız, geçmişte esirgenen Orman Genel Müdürlüğü'nün ımkânlannın bir kısmını bize aktardı. Burada dü- şüncede değişiklik oldu. Geçmiş- te tabii kı araç alınıyordu. Ama bize verilen araç sayısı üçü geçmi- yordu. Bakanlıflın vltrlni Ilk kez sayın bakanı doğru bil- gilendirdik ve bu doğru bilgılen- dırmenin karşılığında da Milli Parklar'a destek sağladık. Bu ge- nel müdürlük yaban hayatını ko- ruyacaksa, doğa koruma statüle- rini hayata geçirecekse mutlaka araca ve gerece ıhtiyacı vardır. Personel konusunda da, ımkân- lar ölçüsünde bana destek sağla- dı. Göreve başladığımda teknik eleman olarak iki üç kişi Ingilız- ce biliyordu. Şu anda en az 25 ki- şi iyi Ingilizce bilir durumda. Biz Milli Parklar ve Av-Yaban Haya- tı Genel Müdürlüğu'ne, bakanlı- ğın dışa açılan vitrini diyorsak ele- manlanmızın İngilizce bilmeleri zorunludur. Biz bu insanlann eğitimine de girdik. Geçen yıl 40 ar- kadaşımızı yurtdışma bir iki haftalığına gönderdik. Taşra ve mer- kez teşkilatlanmızdan da 50 kadar arkadaşımızı altı sekız aylığı- na yurtdışına yolladık. - Kaynak arttırmak için neyapttntz? - Daha ılk yılda yaban hayatında 45 milyar lirayı 450 milyar li- raya çıkardık. Bunu genel bütçe imkânlanm zorlayarak yaptık. Bunun yanmda döner sermaye ımkânlanndan yararlandık. Bu- nun da demagojisı yapılıyor. Döner sermaye bir işleöne. Döner ser- mayenin kullanılmayan miktanndan kâr elde edılmiş gibi v ergi alı- rur. Bu da yaklaşık yüzde 25 kadardır. Onun dışındaki miktar, bu" sonraki yıla sermaye birikimi olarak aktanlır. tlk göreve başladığımızda döner sermayede 60 milyar li- ra toplanmıştı. - Bu para nereden geldi? - Bütün çağdaş ülkelerde avcılık yapmak isteyenler bedelinı öde- mek zorundadır. Çünkü avcılık yapmak isteyenler toplumun öbür kesimlerinin haklannı kullanıyorlar. Biz, yararlanan katkı sağlar, ılkesinden hareketle yılda bir kez kart bedeli alıyoruz. Kart başı ödenen para 10 milyon lira. Abartıldığı gibi hiç kimseye de baskı kurulmadı. Ben göreve başladığımda da bu kaynağı icat etmedım. Bu. dört yıldır süren bir çalışmaydı. Bu 60 milyar lira. dokuz bin avcıdan toplandı. tlk yılda 60 bin avcıdan 820 milyar lira topladık. - Bu paranın bir bölümüne Maliye Bakanlığı el koydu, deni- yor... - Bunu söyleyen daha. işin teknığini bilmiyor. 820 milyar para toplandı, buna da Maliye Bakanlığı el koydu, çünkü yasal değıldi. diyor. Bu anlam veremediğim bir açıklama tarzı. Şimdı ben size açıklıyorum. 820 milyar toplanınca. ben eğıtım- de, envanterde, korumada şu çalışmalan yapacağım ve bunun kar- şılığında da bu parayı harcayacağım. dıyorsunuz. Programı yapı- yorsunuz, ama diyelim ki bu 600 milyar olarak gerçekleşti. Gen- ye 200 küsur milyar lira kalır. Kalan paranın yüzde 25 'mı Maliye Bakanlığı alır. Geri kalan para. ertesi yılkı döner sermayeye kalır. Olay. söylendiği gibi değil. Bu. normal bir işletme sıstemınden kaynaklamyor. Bu yasal ol- madığı gibi, kamuoyunu yanlış bılgılendirme var. - tdare Muhkemesi 'nde dava açddığı ve kazanddığı söyleniyor... - Idare Mahkemesi"nde açılmış bütün davalar reddedildı Yanı Merkez Av Komısyonu. 3167 sayılı kanunun 16. maddesı gereği bakanımızın başkanlığında her yıl toplanır. Bakan dahıl altı üyesi vardır. O yılın av yaban hayatıyla ılgilı kararlar alır, hayata geçırir. Biz, >ararlanan katkı sağlar ılkesı doğrultusunda karar aldık. Aynca şunu sora> ım. Hedeflm 100 bin avcı Dokuz bin avcıdan nasıl oldu da 60 bin avcıya çıkıldı? Baskı ya- pıldı, gıbı sığ açıklamalar var. Bakın, Türkiye'de beş milyon avcı bulunuyor. Bunun 200 bini şehirli avcıdır. Ote yandan. kırsal ke- simde Merkez Av Komisyonu kararlannı dahı bılmeyen. ıstedıği gibi avlanan ınsanlar da \ar. Ama bu 200 bin avcıdan 60 bınıni al- dık. Bu yılki hedefım 100 bin avcı. Bunun ıçın biz Genel Müdür Yardımcımız Muzaffer Topak'la büyük çaba harcıyoruz. Çalışan insanlara karşı kamuoyunun yanlış bılgilendinlmesıne de gerçek- ten şaşınyonım. Biz Sayın Topak'la 36 ili birlikte gezdik. Her il- detoplantı yaptık. 10 binin üzerindeavcıylakonuştuk. Bugüne ka- dar bunu yapmış bir tek arkadaşımız yok. Bu çalışmalann hepsi de kayıtlıdır. Yine ilk kez bakanlığımız, birinci Av - Yaban Haya- tı Kurultayı'nı düzenledi. Kendisi hazmedemiyor. o kurultay de- ğil, diyor ama... Bu ılk kurultay. Çünkü farkı şu: Tüm Türkiye'den, devletin hiç katkısı olmaksızın sadece kendi ceplerinden para ve- rerek her ilın avcı potansıyelıne dönük üyeleri geldi. Toplantıya yaklaşık 350 kişi katıldı. Bunun 26O'ı avcı temsılcisiydi. Biz o kurultayda, siz daha çok nasıl katleder, daha çok nasıl yok edersıniz, konusunu konuşmadık. Avcı diyor kı: "*Biz toplumda sadece ha>\anlan vuran. yok eden insanlar ola- rak görülüyoruz. Acaba devletin sorumluluğu bizden daha çok mu. yoksa daha az mı?" Ben bu soruyu nıye sorduklannı söyledığım zaman da, "Sulak alanlan bizyoketmedik*' divorlar. Bir habitatı yok ettiğinızde hıç- bir canlı kalmıyor. Sistem öyle bir nokta\a gelmış kı avcı devlete gü\ enmiyor "Benim sorumiuluğumu bana haoriatnıan için senin de kendi sorumhıluğunu yerine ^rirmen lazun'" diyor. Tanm Bakanlığıyla ışbirliğı halinde granül gübre atılıyor, zırai ılaçlama yapılı>or. Bir sahaya gidıyorsunuz, oraya granül gübre atıldığı için bınlerce keklik ölmüştür. Kuş bunu yem sanıp yiyor. ondan sonra da kursağında patlamaoluyor. Yanı \uımanıza gerek kalmadan kuşlan böylece toptan öldürüyorsunuz. Avcılar eğitilmell - Trakya 'daki yaban hayatımn bitirildiği savı var. Bu doğru mu? - Türkiye'de a\ -yaban hayatına konu olan iki önemli başlık var. Bırisı kanatlılar. öbürü de tırnaklılar dediğimız küçük ve büyük- baş ha> van grubu Kanatlılardan ülkemızde yerli tür olarak yaşayanlar iyice azal- dı. Ben bunu sadece Trakya içın değil. tüm Türkiye için söylüyo- nım. Bugün kınalı keklik yok olma noktasında. Bunun nedeni de zirai ılaçlar. granül gübre. atıklar. Yani siz yaşam ortamını rahat bu-akmıyorsunuz. - Yanlış ya da kaçak avcıhğın hiç mipayıyok? - Sıze orada gerçekçi bir şey söyleyeyım. Ben her toplantıda. "Av- cılarsizler potansiyel suçlu, birinei derecedesonımJu değilsiniz'" de- dım. Benım kişısel görüşüm avcılann bınncı derecede suçlu ol- madıklan. Avcılann binncı derecede suçlu olduklan yer şurası: Türkiye'de karaca ve geyik avı yasaktır. A\ına izin verilen sis- temı eleştiriyoruz ve "Bu sistemde yaban hayatı bitti" diyoruz. Avına yasak konan sistemin ise bu mantığa göre artması İazım. Ba- kınız. 64 yıldır geyık a\ı yasak. Ama tüm Türkiye'deki geyık sa- yısı beş bin. Bu bizim tahmini rakamımız. Geyik bütün A\ rupa ülkelennde avlanmasma izin verilen bir tür? Fransa'da bunun sayısı yaklaşık 200 bin. Karaca sayısı da l mil- yon 200 bin civannda. Almanya'da karaca sa> ısı 3 mıKon civarın- da. geyık sayısı 500 bin civannda. Bugün ABD'de 25 milyon ge- yık yaşıyor Şimdi. demek ki yasak meseleyı çözmüvor. Tannı ila- cı. granül gübre. büyük-küçükbaş hayvanı etkılemc7. Burada suç- lu olan avcıdır. Ben. "Her avcının başına bir bekçi dikemeviz, o nedenle de avcı- lara eğitim vermek zorundayız" dedim. Çünkü muhataza nıemu- ru sayısı çok az. Yine de muhafaza menıurlannın sayısını iki yıl ıçuıde ıkıye katladık - Peki, yaban domuzu ticareti neden serbest bıraküdı? - Orada da bir yanlış var. Türk toplumu ınancı nedenıyle domu- za karşı tepki göstenyor. Aynca, kırsal kesimde tanmla uğraşan ınsanlar, artan domuz sayısına çok tepkılı. Tarlalan yaban domuz- lannm bozduğunu söylüyorlar. 64 yıldır yasayla yanlış bir uygu- lama \ ar Yasa. "Yaban domuzu her an a\ lanabilir" dı> or Biz isc şunu söyledık: "Domuz, ormanlann devamlıhğı açısından birinci derecede önemli ha\>andır. Çünkü domuz, toprağı sürer." Domuzun o kadar çok sayıda olması da o yaşanı ortamındakı ıh- tiyacın sonucudur. Ama biz orman alanlannı tanm alanlarına dö- nüştünneye başladığımız zaman. onlann doğal ortamlarına ıniida- hale ediyoruz. O hayvanlar da doğai ortamlanndan çıkıp bc>lcn- me amacıyla aşağı iniyorlar. Dolayısıyla biz av tunzmi konusunda domuzlar içın tutarh bir yaklaşım ortaya koyduk ve "Domuzun mutlaka kural doğrultusun- da avlanmasıgerekir'" dedik. Oysa ıkı yıl önce ıstedikleri kadar do- muz avlıyorlardı. Ikınci olarak, tanm yapanların domuzu ıstedik- leri gibi vuramamalan içın, alan avlanma kartı alma zorunluluğu- nu getırdık. Yenı kanuna göre yaban domuzu eti ticaretinın serbest bırakjlması. kontro! altında vuru- lan domuzun etinın ortada kalma- ması içindir. Bunu yapmasaydık o hayvan dağda ieş olarak kalacaktı. Burada başka bir nokta da var. Eğer Türkıye'de avlanan 50 bin do- muz sayısı 100 bıne çıkarsa bu yan- lıştır. Biz bu karan domuzun daha fazla öldürülmesı vönünde alma- dık. Biz. Türkne'de yılda \urulun 50 bin domuzun etinden yararlan- ma yolunıı seçtık. Bu ışı yapan in- sanlan da kontrol altına aldık. Etlk billnmiyor -Peki.yaban keçilerinin koruma altında n çıkanhp doğaya salmma- sı karan neden alındı? - Yaban hayvanı doğada mııtlu- dur. Bir geyık. yaşamak için yakla- şık bin hektar alan ıster. Geçmişte yaban keçısı. geyik. karaca nüfıısu tehdıt altına gırdıği için bunlara bel- li üretim istasyonlannda sahıpçıkı- larak sayılannın arttınlması ve tek- rar doğaya salınmaları yaklaşımı benımsenmiştı. Biz ıs,ı do\ rdidığıınızıid Turkıye çapında bir değerlendirme y ap- tık. Bir de baktık kı. bu üretim istasyonlannda bu hay vanları üç- beş hektara sıkıştırmışız. Öyle ki hayvanlar genetik kirlenme nok- tasına gelmişler. Burada bir örnek \ ereyun: Rengeyiğiyle kurt. Kuzey Kutup böl- gesinde birlikte yaşar. Kurtun varlığı rengeyiği ıçın önemlı Kur- tun sayısı. rengeyiği sayısının üzerine çıkarsa rengey iği nüfusunun azalmasına neden olur. Kurtun sayısı düştüğü zaman da rengeyiği doğal reflekslenm yıtınr. Daha tembel olur. Koyun gıbı bir hayva- na dönüşür. Sonuçta da üreme olay ında sorunlar yaşar. Daha güç- süz ya\ rular doğurur. Dolayısıyla. Türkıye'ye dönersek, biz denetim işinı adanı gibi yerine getıremediğimız ıçın bu hayvanlan o üretim ıstasyonlann- dan çıkaramamışız. tddialıyım. iki yıldır çok ıvı bir çaİışmamız var. - Avlanma süresi neden ocak ayı sonundan şubat ayt sonıına kadar uzatıldı? - Bu konuyu daha önce konuştuğumuz kişi, 1999 \e 2000 yılla- nnda Merkez Av Komisyonu üyesiydi. Bakınız. şımdi üç grup av süresi vardır. Bınnci grup ağustus ortası başlar ve 27 Şubat'ta bı- ter. tkincı grup ekımin ortasında başlar. ocakta biter. üçüncii grup ekımin ortasında başlar ve şubatın 27'sınde biter. Kendi1 ;! Merkez Av Komisyonu üyesiyken bu kararlara ımza koymuş. Oysa sözünü ettiği uluslararası sözleşmeler. 1999 yılından çok önce son şeklini almıştı. Ben şımdi şunu soruyorum: Yanlış ıdiyse neden avın 27 Şubat'a kadar olması karanna katıl- dı? Ben yaptım oldu ıle olmuyor Biz ıse bınncı grup a\ı 30 O- cak'ta. ıkıncı grubu 30 Ocakta. sadece iiçüncü grup avı 24 Şubat'ta sona erdirdik. Biz olaya şöyle bakıyoruz: Önemli olan korumadır. Bu ülkede cahil. avcılık etiğinin ne olduğunu kavrayamamış kesımdeki insan- lara bir an önce yönelmemız İazım. Çünkü bu ınsanlar hıçbir ku- ral tanımadan avlanmaktadırlar. Hedefimiz bu insanlan eğitmektir. Bunun üzenne Mıllı Eğitim Bakanımızla Orman Bakammız bir protokol imzaladılar. Bu pro- tokol çerçevesınde. Türkiye çapında avcılara eğitim sürecıni baş- lattık. iki yıldır bu çalışmalar sürüyor ve hiç kımsenın hayal dahi edemeyeceği işler yapıldı. Üç ayda üç bin avcı eğitıme alındı. Şu anda 40 ilde bu tür çalışmalar yürütülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle