23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2001 SALI 14 KULTUR kultur(Ş cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN Renlderle oynayan bir sanatçıÇiğdem (Sehşık) Onat ve yazar Arthur Laurents'le birlikte oturu- yoruz. Çeşitli Amerikan gazetele- rinde ve dergilerde çıkmış olan eleş- tirilere göz gezdiriyorum. Hepsi de sanki sözleşmiş gibi Çiğdem Onat'ı göklere çıkartıyor. Sevgili Çiğ- dem'in Nevv Jersey'de George Stre- et Playhouse'da nisan-mayıs ayla- nnda oynayan "Claudia Lazlo" ad- lı oyundaki başansı için yazılan bu övgülen okumak heyecanlandın- yorbeni... "Claudia Lazlo" 81 ya- şındaki iinlü Amerikalı oyun yaza- n Arthur Laurents' in şimdilik son eseri. Şimdilik, çünkü geçen yıl yı- ne Laurents imzasını taşıyan "The Tune of the Cuckoo"da (fılm ver- siyonu "Summertime") yardımcı rolde sergilediği üstün performans- la adeta oyunu çalan ve önemli bir ödül alan, bu yıl da "Claudia Laz- to"da başrol(ler)de müthiş bir ba- şan elde eden Çiğdem için yeni bir oyun yazma hazırlıklan içinde La- urents. "Home ofthe Brave", "Sum- mertime", "Do I Hear a \Valtz", "Gypsy", "Anyone Can VVhistie", "VVestSideStory" Laurents adınm çağrıştırdığı oyunlar, müzikaller ve filmlerden sadece birkaçı. Bu arada, "Claudia Lazto"nun önümüzdeki se- zon Londra'da da sahneleneceğinden söz ediyor yazar. Başrol için Vannes- sa Redgrave düşünülüyormuş. Ame- rika'da Çiğdem Onat, Londra'da Van- nessa Redgrave... Eğer gerçekleşirse hoş bir buluşma, düzeyli bir yanşma olacak kuşkusuz. Eleştiriler ve Çiğdem Onat Arthur Laurents'e ülkesinde oyun yazarlığının ne durumda olduğunu soru> orum. Yazar sorunundan çok ye- ni yazılmış bir oyunun hayatta kala- bilme serüveninin zorluğuna değüıi- yor verdiği yanıtta. "Bir oyun önce New Yörkdışuıda oynanır. Sonra Nevv Vörk'a gelir veeğer The New York Ti- mes, o oyuna ' iyi' derse mıın da, ya- zan da yaşama hakkını kazannuş de- yunculuk çok zor bir sanat. Araştırma ve sabır isteyen bir sanat. Araştırmanın bittiği noktada oyunculuk da biter.' tnektir.' Kötü' derseo yazann yaşama hakkı etinden ahnmtşor.' lyi' oyuna ge- nelde Hollywood yoİu açılır ki bu da bence bir anlamda yazann ölümü de- mektir. çünkü işin içine büyük para- lar girer ve o yazar bir anda tiyatro ile olan sıcak ve anlamlı ilişkisini kaybe- debilir." tkı ucu keskin bir kılıç yeni dünyadaayaktakalabilmek. Laurents, "Ben tiyatro ile olan hassas denge>i bozmamak.bunazikilişki\iyoketme- mek için çok direndim ve başanlı da oldum. Bugün de tiyatro ile iç içeyim. Çünkü hcr şeyden önce tiyatro sanaû gelir benim için" dıyor. The Nevv York Times olgusuna ge- ri dönüyorum. Orada yazan bir eleş- tirmenin konumuna değinmek istiyo- rum. Laurents göre: "Bu gazetede üç dört tane ekştirmen vardır. Güçlüdür- ler. Herkes bunlaruı kalemlerinden dökülecek övgüleri ve yergileri bekler. Onlardaki bu inanılmaz güç tabü ki bu gazetede yazıyor olmalanndan kay- naklamyor.*1 Bıraz, tavuk mu yumur- tadan, yumurta mı tavuktan hikâyesi... Çiğdem Onat da "Bu ashnda çok ür- kütücü bir durunT dıyor: "Bazen se- nin yapmak istediğinden daha farklı yorumlanda olabiliyor bueleştirmen- lerin, ama bir anlamda, sen, The New York Times ne derse osun! Kafkavâ- ri bir ola> sankL" Söz, ne onunla ne de onsuz olama- dığımız eleştiri ve eleştirmenden açı- lınca. ben de büyuk bir keyıfle Çiğdem için yazılanlan okuvorum. Bir eleşti- ri 'prinıadonnalararasındaprima' dı- yor. Bir diğen, "Türkoyuncu Çiğdem Onat ayakta allaşlandi— Sahneye gir- diği andan itibaren bütüngözkr ve ku- laklar. ona çevrildi ve bu durum perde kapanıncava kadar de% am etti. Onu iz- lemek müthiş bir zevk" diyor. Işte bir başkası "LnlüoyuncuÇiğdenıOnattek kelimeyle büyüleyici" ve de bir diğeri: "Çok güzel bir kaduı ve bu güzeDikyfl- zündeki güçlü ifadeden kaynaklaıuyor. Sanki Marlene Dietrich'den bir esinti de taşryor. Mendilini burnuna götürü- şü. koltuğunda oturuştara farkh birza- rafetyansrtıyor.J' "Claudia Lazlo" için bir anlamda "küçük dağian ben ya- ratnm" diyen The Nevv York Times'da ikı ayn eleştiri çıkması da oyunun ve sanatçımızın başarısını perçinliyor kuş- kusuz. Zaten yine aynı gazeteden bir üçiincü eleştirmen de Laurents'e tele- fonda, oyuna Broadvvay yolunun açıl- dığını söylemiş. Eleştirilerden bin (6 Mayıs 2001), oyunda iki rolü bırden omuzlamış olan (Claudia Lazlo ve Ma- delaine Gray) Çiğdem Onat'ı "Mız- raksızbir Brünhilde, hançersiz birTos- ca" olarak tanımlıyor. "Onun cepha- nesi içindeki büyüleyici ateş, sesindcki güç" diyerek devam ediyor; "Çiğdem Onat kural tanımaz bir tutkuyla oynu- yor" Yine The Nevv York Times'dan bir İlk kez düzenlenen ve 24 Haziran'a dek sürecek olan etkinliğe katılan 33 yazar arasında Orhan Pamuk da var Berlin'de Edebiyat Şeıdiği başka yazı (18 Mayıs 2001): "Çiğdem Onat Türkhe'den Amerika'ya uzanan sanatyaşamında Medea'dan Lady Mac- beth'e kadar pekçokrolün üstesinden gelmiş bir oyuneu. Oaudia Lazlo/Ma- deline Gray rollerinde de tam bir güç- ler dengesi yakalamış. Onat, kendisin- den hep üçüncü şahıs olarak söz eden bu güçlü divave çevresindekileri bakış- lanyla yönetenotoriteroyuneu rollerin- de muhteşem." Oyunculuk sanaü üstüne Peki, bütün bunlara sanatçı ne di- yor. Çiğdem, kolej günlerinden hatır- ladığım hep o zarif ve sakın tavnyla anlatıyor. ÇİGDEMONAT - A2 önce Art- hur'un da değindiği gibi. bu oyun ırkçılık karşıtı bir oyun, ama burada hikâyeden çok ilişkiler önemli. Dav- ranış biçimleri önemli. güç olgusu- nun tartışılması temel hareket nokta- lanndan biri. Claudia Lazlo ünlü ve de 0 denli güçlü bir opera sanatçısı, ama bir Nazi. Gerçekten Nazi mi, değil mi? Lazlo, sanatını icra etmek için ödün vermek durumunda kaldı- ğını söyler, ama bu doğru bir savu- nu mudur? Sanata yönelik, kişilik. arayışına yönelik tartışmalarla zen- ginleşen zor bir oyun "Claudia Laz- lo''. Oyunda Lazlo'yu canlandıracak olan Madeline Gray de aslında büyük bir sanatçı. Çok iddialı, birlikte çalı- şılması müthiş zor bir kadın. Karma- şıkbiryapıyasahip. Beni biliyorsun, bir rolü yorumlarken karakter yapı- sım önemli nedenlere dayandırmam gerek. Altyapı üzerinde çok duru- rum. Bu nedenle de özellikle Made- line'de çok zorlandım, çünkü onu sa- dece kaprisli bir sanatçı olarak gör- mek istemedim. O kadının derinlik- lerine vnmem gerekti. - Bir role hazırlanırken nasıl bir ça- hşma yöntemi iztiyorsun? Çalışmala- nnda eğftmenüğinin katkılan ne yön- deoldu? ONAT-18 yaşımdan beri eleme sis- temini uygulardım kendime. yani sü- rekli "BÖyleoyTiamakistemrvorum'', "Bunu yapmak istemiyo- rum" diyerek gittim. So- nunda hoca olmaya karar GtlNER\t?REKLİK BERLİN- UlusJararası Yazar- lar Birliği PEN Başkanı Mek- sikalı Homero Aridjisile Belg- rad doğumlu ABD'li şair ve ve Nobel ödülü adayı Charles Si- mic'ın katıhmıyla geçen per- şembe akşamı Berlin'de 'Irtus- lararası Edebiyat ŞenKgi' başla- dı. Bu yıl ilk kez düzenlenen ve 24 Haziran'adektam 11 günsü- recek olan şenliğe, dünyanın dört bir yöresinden tam 33 ya- zar çağnldı. DavetH yazarlar arasında Türkiye'den OrhaoVa- muk'un yanı sıra Nobel Edebi- yatÖdülü sahibi Güney Afrika- lı Nadine Gordimer. sürgünde yaşayan Çinli Bei Dao, tspan- ya'dan Jose MariaAharez, Car- ios MarzaL Ana Rosetti, lngil- tere'den James Fenton. Urugu- ay'dan Enrknıe Flerro, Arjan- tin'den HugoG<^, Meksika'dan Jose Emilio Pacheco, Italya'dan Antonio Tabucchi gibi ısimler bulunuyor. Okuma matinelen, edebiyat filmleri gösterimi ve değişik konularda panellerle Berlin'in çeşitli mekânlannda her gün öğleden önce başlayıp • Okuma matinelen, edebiyat filmleri gösterimi ve değişik konularda panellerle Berlin'in çeşitli mekânlannda her gün öğleden önce başlayıp gece geç saatlere dek sürecek şenlikte 150'nin üzerinde yazınsal etkinlik sunuluyor. gece geç saatlere dek sürecek şenlikte 150'nin üzerinde ya- zınsal etkinlik sunuluyor. 'UluslararasıÇocukveGenç- Bk Edebiyaü' başhğıyla öğle- den önce düzenlenen etkinlik- lerde, okullardan smıflar halin- de gelecek yannın yazın me- raklılanna dünya edebiyaö seç- kin örnekleriyle tanıölmaya ve sevdirilmeye çalışılıyor. Öte yandan, Aridjis'indekatılaca- ğı, tutuklu vazarlar ^yazarla- ra yapüan baskdar' üzerine bir panelde çeşitli ülkelerdeki tutuk- lu yazarlann yapıtlarından bö- lümlerokunacak. Mısır, Ango- la, Çin ve Özbekistan'dan tu- tuklu yazarlar arasında Türkı- ye'den dekitabı için yargılanan NadireMater"in ismi bulunuyor. Aynca bir başka panelde de 'sürgündeki yazarlar' konuşu- lacak, insanhaklan tartışılacak. Şenlik süresince her gün, ede- biyat eserlerinden beyazperde- ye aktanlmış filmler de göste- riliyor. Bufilmlerarasında Emir Kusturka'tun 'Yeralü', Alain Resnaisnin 'Hiroşima Sevgi- lim'. François Truffaufnun 'Fahrenheit 451\ Philip kauf- mann'ın 'Varolmanın Dayanıl- maz HafnTiği' ve Mkhael Ca- coyannis'in Alexis Zorba' gibi ünlü yapıtlan dikkati çekiyor. Bu yıl şiire ağırhk verilen şenlikte, müzüdi şiir okumala- n ya da okumalardan sonraki şarkılı gece müzjği dinletileriy- le. yüklü program daha cazip ha- le getirilmeye çalışılıyor 11 günlük şenliğin bellekler- den silinip gitmemesi, kalıcı ol- ması için,konuk 33 yazann yüz- lerce yıllık dünya edebiyatoı- danseçtiği lOOşürikapsayanbir de 'Berfin Antolojisi' çıkanidı. 24 Haziran günü bütün yazar- lann katılımıyla düzenlenen ka- panış şenliğinde Orhan Pamuk da, ünlü Berliner Ensemble Ti- yatrosu'nda yapıtlarından bir bölum okuyacak. Bu yıl ilk kez düzenlenen ve önümüzdeki yıl- larda daha kapsamlı bir biçim- de sürdürülmesi ıstenen 'ülus- lararasıEdebiyatŞenfiği' ile baş- kent Berlın. aynı zamanda dün- yanın da 'yazınbaşkenti' olma- yı amaçhyor. Organizatörler, gelecek yıllarda şenliğe Türki- ye'den daha fazla yazann çağ- nlacağını umuyorlar. Âilesi, belgesel bir filmde ünlü yönetmenin bilinmeyen yönlerini anlattı Stanley Kubrick'in sakli yüzüLOS ANGELES (AP) - Oyunculan yönetmekte kullandığı aşın disiplinlı ve sert yöntemleriyle gazetelerde 'Zalim', 'Ahmak', gibi başlıklarla ağır eleştirile- re ugrayan ünlü yönetmen Stanley Kub- rick"in ailesi. yönetmenin ölümünden iki yıl sonra onun bilinmeyen. saklı yü- zünü anlatmaya karar verdi. "Stanley bu şekilde tanındı. çünkü basma çok sık ko- nuşmadı ve kendi hakkında hiç açık ver- medi" diyen41 yıllık eşı Christiane Kub- rick. "Onu insan içine çıkmaya korkan. sert bir insan olduğunu söy leyerek ve ya- zarakkendilerincecezalandırdılar" diyor. Kubrick hakkındakı yalan yanlış ha- berler ve psikolojik değerlendirmeler- den çok rahatsız olduklannı ifade eden aile üyeleri, sonunda 'Stanley Kubrick: A Life in Pictures' adlı, Kubrick'in ka- yınbiraden ve yapımcısı Jan Harian ta- rafından yönetilen dokümanter niteükli bir video filmde yönetmeni anlattılar. WarnerBross'un piyasaya sürdüğü fılm. Kubrick'in ünlü filmlerinden oluşan özel bir paketle Amerika'da bu hafta satışa su- nuldu. Film bu ay kablolu televizyon ka- nah Cinemax'da da yayımlanacak. Yaşamı boyunca basma karşı sadece bir- kaç röportaj veren, hayatmı. kişiliğini ve saklı dünyasını hiç ele vermeyen Kub- rick'in fılinleri arasında 'LoKta' ve "2001: Uzay Yolu Macerası' (A Space Odyssey) gibi filmler yer alıyor. Kubrick'in hak- kında bilinenlerin ne kadar az ve yanlış olduğunu. Harian şöyle anlatıyor: "Spor arabalan, hızh gitmeyi ve e\ine gizlice yaklaşan hayranlannı'Stanley evde yok' diyerek kandırmayı çok severdL Hatta güvenlikkameralannda ona ûıanan bir- çok hayranının kayıtlan var." Yönetme- nin bir melek olmadığının farkmda ol- duğunu da belirten Harian, "Ben Stan- ley'in bir melek olduğunu da iddia etmiyorum.Sadeceyalanlar,yalancılar v« yeteneksizliklcr onu çıldırürdı. Eğer bir oyuneu ona 'Tamam, bu sahne için ha- zınm' dediği halde hazır değilse kıyame- ti koparırdı. Çünkü bu. zaman. para ve sinir kaybı demekti" diyor. Filmde yönetmenin ileri yaşlanna ait görüntüler ve filmlerin yanı sıra Kub- nck'in küçükken kız kardeşine bir öğ- retmen edasıyla pıyano dersi verdiği vı- deo kayıtlannı görmek de mümkün. Film- de aynca Malcohn McDowell v e Jack Nicholson gibi Kubrick'le çalışmış oyun- culann onunla ilgıli düşünceleri, Look der- gısinde kanyenne başlamasından. asla gerçekleştiremediği -bu ayın sonlannda vizyona girecek olan St««nSpielberg'in çektiği bilimkurgu 'AJL' gibi- projelerden, Kubrick' in ilk iki eşi Toba Metz ve Ruth Sobotka ile olan medeni ilişkilennden. kızları .\nya. VTvian ve üvey kızıKatha- rine ile kurduğu sıcak, neşeli baba-kız iliş- kisinden de söz ediliyor. verdim, çünkü oyunculuk sanatının derinlerine dal- mak, araştırmak, keşfet- mek istiyordum. Oyun- culuk çok zor bir sanat. Araştırma ve sabır iste- yen bir sanat. North Ca- rolina Üniversitesi'nde yıllarca bu işi her yönüy- le didikledim ve hâlâ da didikliyorum. Çünkü. araştırmanın bittiği nok- tada oyunculuk da biter. Oyunculukta kendini ki- şisel olarak anndırmak zorundadır insan. Bunun için de çok yoğun çalış- mak ve yaratıcı olmakla yükümlüdür diye düşü- nüyorum. Bunun aksi du- rumlarda oyunculuk bir sanat olmaktan çıkarak bir satış unsuru olmaya dönüşüyorbence. Işte ho- calık bunun için çok önemli. Bana kendime bakmayı, kendimi görme- yi ve kendimi araştırma- yı öğretti. Beni, bir bi- çimde anndırdı. "Ciaudia Lazlo" oyununda da bir değişim yaşadım. Iç dün- yamda gerçekleşen bir de- ğişimdi bu. Sınırlanmı zorlamak yolunda yaşa- nan bir değişim. Genelde yönetmenler oyuncuyu kontrol ederler. Bu oyu- nun genç yönetmeni Da- vid Saint ise beni tama- men özgür bıraktı. Sanki herprovada "Dahayûrü, yürüönünaçık'' diyordu. Tıpkı birressam gibi renk- lerle oynadım, denedim ve her gün farklı bir şey- ler keşfettim. Inanır mı- sın, perdenin kapandığı güne kadar her gün oyun metnini baştan sona oku- dum. Bu dört beş saat sü- ren bir okumaydı ve her okuyuşumda yeni derin- liklere daldım ve bu de- rinliklerde canlandırdı- ğım kişilerle ilişiklerim daha da zenginleşti. Be- nim oyunculuk anlayışım- da "yeterti" sözcüğünün yeri yoktur. Evet, "mükemmer ol- manın en büyük düşma- m «jyi» olmakmış. Çiğ- dem Onat bu gerçeği çok iyi bilen bir sanatçı. "İyi" olmak onun için yeterli değil. Onun dünyasında oyunculuk sonsuz ve bi- linçli bir arayış süreci. YAZI ODASI SELtM İLERt Oktay Rifat'ın Baa Şiirlerinde Aşk "... Bazı Şiirlerinde Aşk" Yazdıktan sonra şaşırarak okuyorum. Ne de- mek "bazı şiirler'l "İlk şiirlerinde" desem, o da değil. Perçemli Sokak'a kadar uzandım çünkü. Yeditepe Yayınlan'nın güzelım Perçemli Sokak'ı 1956 tarihini taşıyor; Oktay Rifat birçok eser vermiş o tarıhe kadar, değerini çoktan kanıtlamış. Başlık konusunda ışin içınden çıkamadım. Sonra yine şiirtere döndüm: Ellenn yetişir vedalaşmaya Nıçın ağlıyorsun "Bir Şehri Bırakmak"\r\ son iki dizesi. İnanılmaz güzellikte. "Saksılar"\ okudum yeniden: "Pencerede saksılanm var benim de I Kurul- muş asma bahçem göğün maviliğinde I Sanki neden sade yaz günleri taşır I Bir demet çiçek gi- bi sevgilim I Çiçekli bir şemsiye elınde "Güzel şeylerdüşünmeme rağmen I Durmadan ağlamak geliyor içimden." "Bir Şehri Bırakmak" da, "Saksılar" da Yaşayıp ölmek Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirier'de yer alır. 1940'lardayız henüz. Altmış yıl sonrasında bu şi- irierin, bu dizelerin tazeliği, gençliği büyülüyor in- sanı. Dilin güzelliği de. Romanda, şiirde hiç acımadan paspasa çevir- diğimiz Türkçe, Oktay Rifat'ın şiirinde yaşıyor. "Yalnızlık gittiğin yoldan gelir" diyor şair... Bir arada, art arda okundu mu, acı bir öyküye açılan "Türkân"\\ şiirleri, sevümiş, çok okunmuş şi- irlerdir Seçkilerde karşımıza çıkar. Ama ben onlar kadar, "Telefon "un son üç dizesine de vurgunum- dun O günlerin eşığinde beni hatıriayın Hatırtayın onlann vahşetini Her telefon çalışta kesik kesik Bir de 'Telli Telefon"u var Oktay Rifat'ın: Üstümden hasretliği atamıyonım Kimbilir kaç ünlem yerine geçiyor "hasretlik" sözcüğü. Perçemli Sokak, Türk şiırinin yirminci yüzyılda- ki büyük gelişimini yakından izleyememiş okurla- ra yadırgatıcı bir kitap gibi gelebilir. Memet Fuat şöyle dıyor: "Perçemli Sokak, Ikınci Yeni akımı bütün yöne- lişleriyle yaşanıp geçtikten sonra, bugünün oku- runa yadırgatıcı gelmeyebilir. Ama 1956yılındabu şiirierpek çok okuru öfkelendirecek kadar aşın bir deneyin örnekleriydi." Perçemli Sokak'tan şu dizeler: "Eciş bücüş maydanoz bahçeleri I Düğümlü ba- Iıklan bekleyişin I Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra I Bu lambanın karpuzu benim işte I Be- nim işte bu testi I Benim işte bu soysuz sevdala- nn musluğu" Tam kavrayamasam da, "bekleyiş"\ duyumsa- nm. Perçemli Sokak deneyinden sonra yazılmış "Ev- vel Zaman İçinde", Oktay Rifat'ın dilde sonsuz ola- nak arayışını, çok etkileyici biçimde gözler önüne serer. "Her ağacın arkasından karşıma siz çıktınız I öy- lesine çoktunuz ki bunaldım yalnızlıktan I Rüzgâ- rınız esiyordu dağ taş deli gibi I Savruldu kulele- re dayadığım merdiven "Her köşe başımda karşıma siz çıktınız I öyle- sine yoktunuz ki ağladım deliye döndüm I Kanı- nızla incelen taşlaryüzüyordu I Eski denızleri an- dıran bulutlarda "Sayısız gitmiştiniz ne yazık I Evvel zaman için- de gibiydiniz I Uzandım yerden usulca aldım gök- yüzünü I Siz atmıştınız" Ne zaman okusam, tüylerim diken diken olur. Takvimde Iz Bırakan: "Eskı ellerim kim bilir nerdeler şimdi?" Oktay Rifat, Bütün Şiirleri I. Adam Yayınevi, 1999. Fotoğraf ve Sinema dergisi • KiUtür Servisi- İFSAK'ın yayımladığı 'Fotoğraf ve Sinema" dergisinin 134. sayısı çıktı. Derginin bu sayıdaki dosya konusu 'Müze. Galeri ve Fotoğraf. Dosyada Prof. Tomur Atagök, Burçak Madran ve Paul Mc Millan'ın yazı ve röportaj lan yer alıyor. Dergide Türkiye'nin öncü kadın fotoğrafçılanndan Afife Bilek ve yazar senarist ve yönetmen Işıl Özgentürk'le yapılan söyleşilere de yer veriliyor. Merih Akoğul, Kâmil Fırat ve Ömer Orhun, dergide köşe yazılan bulunan ısimler. Berna Kuleli'nin Iran sineması araştırması ve Ayhan Aydın'ın Tina Modotti üzerine tarih araştırması da dergide yer alan bölümler arasında. Oyun Sonu' İSM 2. KaTta • Küttfir Servisi - Samuel Beckett'in 'Oyun Sonu' (Endgame) adlı oyunur Amatörler Tiyatro Grubu tarafından Istanbul Sanat Merkezi'nde sahneleniyor. Adil Egemen'in yönettıği, Erdem Çakır. Fatih Güzel, Başak Ergil, Adil Egemen rol aküğı 'Oyun Sonu'nda Beckett, bireyselliğin ve kesin olaylann artık görülmediği ve yalnızca temel kalıplann ortaya çıktığı bir derinhği araştırmakla ilgilenıyor. Oyun, 24 Hazıran-15.00 ve 20.30, 29 Hazıran-20.30. 01 Temmuz-15.00 ve 20.30'da İSM 2. Kat'ta, 26 Haziran saat 21 .OO'de ise Halis Kurtça Gösteri Merkezi'nde sahlenecek. (254 96 96) Hitit Festivali başlıyor • ÇORUM (AA) -21. Uluslararası Çorum Hitit Fuar ve Festivali, 22 Haziran - 1 Temmuz tarihleri arasında yapılacak. Candan Erçetin'in konseriyle açılacak olan festivalde. Moğollar, Erkan Oğur. Ismail Hakkı Demircioğlu, Şükriye Tutkun, Grup Gündoğarken. Bursa Bölge Dev let Senfoni Orkestrası, Yerel Âşıklar Şöleni, Fethıye Türk Halk ve Türk Sanat Müziği Grubu, Grup Çukurova, Hande Dalkılıç, Borıısan Oda Orkestrası ve Devlet Klasik Türk Müziği konserleri yer alacak. Aynca Gürcistan, Bursa, Söke \e Urfa haUcoyunlan ekipleri de festivalin konuklan arasında yer alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle