23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2001 CUMA DIZI 52 uçak için açılan ihalede umduğunu bulamayan şirket kaderini ZeynelErdem 'le değiştiriyordu CAS A temsilcisini buluyor rürk Silahlı Kuvvetleri'nin 52 adet uçak için açtığı ihale 15 Ocak 1990'daaçıklanıyordu. İhale sonucuna ne tür 'ivme' ve 'itmelerle' gelindiğini anlayabilmek için gerek Türk gerekse yabancı uyruklu çok sayıda asker ve sivilin katkılannı bilmek gerekiyordu. CASA OLAYI G enelkurmay bınasının ikincı katında yer alan büyük toplan- tı salonundakı masanın etrafın- da oturan üst düzey askerler saatler sü- ren toplantıda son sözü alan ve tane ta- ne konuşan meslektaşlanm dikkatle dinlıyorlardı. Konuşurken, elındekı ucu özenle açılrruş kurşunkalemle, kırmızı kapak- lı muhtıra defterinın sayfalanna helezo- nik şekiller çizen şakakları kırlaşmış hava general konuyu toparladı: "Yuna- nistan ile yaşanan politik gerginük si- lahlı bir çatışma zorunluluğu \arattı- ğuıda bizim ilk hedefinıizin adalar ola- cağı gerçeğinden hareketle, bu harekâ- tm eldeki C-47 ya da C-130'larla yapt- lamayacağı açık. Daha önce de bdirtti- ğim gibi bi/inı yaptığuıuz hesaplara gö- re adalara gönderme\i planladığımız bir taburu atnıak için 52 adet uçağa ih- tiyacımız olacak." Kıbrıs Harekâtı sonrası ivme kaza- nan Tiirk-Yunan ilişkilerindeki gergin- lik gerek askeri gerekse politik kulisler- de "savaş" sözcüğünün sıkça kullanıl- masına yol açmıştı. 70'li yılların sonun- daki bu gelişmeler 52 adet Hafif Nak- liye Uçağmın Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin gereksinimlerinin yer aldığı Stratejik Hedef Planı'na girmesine ne- den olmuştu. Kamuoyunda birçok tar- tışmaya sebep olacak olan bu projenın hareket noktasını işte bu şart ve gerek- ler ortaya çıkarmıştı.. 1981 yılı başında Hava Kuvvetleri Komutanlığı yurtdışındaki temsilcilik- lerde görev yapan asken ataşelere birer mesaj gönderdi. Bu kriptolarda asken ataşelerden bu- lunduklan ülkelerde ve çevrelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Hafif Nak- liye Uçağı gereksinimıni karşılayabile- cek "adaylar" hakkında bilgi toplanıl- ması isteniyordu. Yurtdışında görevli bu subayların bizzat firmalardan ve kullanıcı ülkeler- den sağladıklan bılgiler ve kişisel gö- rüşlerini içeren raporlar, Ankara'daki Hava Kuvvetleri karargâhında toplana- rak değerlendirmeye alındı. Nasıl bir uçak isteniyor?.. ~TL 7~eydi Türk Silahlı Kuvvetle- f \ l ri'ningereksinimduyduğuuça- J. V ğınözelliklen? Hava Kuvvetle- ri karargâhında gereksınimi belırleyen faktörler göz önünde tutularak bir "pro- totip" hazırlandı. Askerlerin 5 tane "olmazsa olmaz" dedikleri unsur vardı: * 35-40 paraşütçü taşıma kapasitesi Bu şart kaynağını. askerlıkte başın- da subay bulunan en küçük birim olan bir takımın 35-40 kişiden oluşmasmda buluyordu. * Rampalı bir arka kapı Taşınacak malzeme veya teçhızat an- cak arka kapıdan yüklenebilirdi. * 2 paraşütçü atma kapısı Tüm paraşütçülerin en kısa sürede atılması planlanmıştı. * Normal yük 3.5 ton ile 700 deniz mili menzil Hazırlanan harekât planlannda ön- görülen hedef menzil 700 deniz mili olarak hesaplanmıştı. * Kabin basıncı. Kabin basıncı uçağın belirli bir yük- sekliğe çıktıktan sonra ıçındekilenn ok- sijensizlikten etkilenmemeleri için iç ve dış basıncı dengelemesıne yanyor- du. Dlğer teknik şartlar G ereksinıme yanıt verecek uçakta aranan "diğer" teknik şartlar da kısa ve bozuk pıstle- re iniş-kalkış yapabilmesi, kendı kendi- ne yükleme-boşaltma yeteneği. 25 bin feet'e çıkabılmesı, diğer uçak filolany- la uyumlu çalışabilmesi ve 25 yıl kul- lanılabilmesi şeklinde uzayıp gıdiyor- du. Dünya çapında yürütülen çalışma sonrası İtalyan Aeritalia, Fransız Ae- rospatıale, tspanyol CASA, Kanadalı De Havıüand, ABD'li SAC North Ame- C ASA şirketi, 1988yılının . aralık ayında Türkiye'deki Hafif Nakliye Uçağı ihalesini izleyen Avrupa Bölgesi Satış Müdürünü değiştirdi. Bölümün başma Antonio Rodrigez Barberan getirildi. Barberan Türkiye temsilcisi için ANAP'la yakın ilişkileri bulunan Erdem'i seçiyordu. zünden "Kişiye ÖzeP bir uyan mektu- bu ile kendisinı paylayan komutanı Ra- gıp Gümüşpala ile sonradan Adalet Par- tisi Ege Teşkilatı'nda buluşmuştu. Malatya'nın Akçadağ Uçesi yakınlanna düşen CASA uçağında 34 askerimiz şehit oldu. Olay, Türkiye'yi üzüntüye boğdu. rica, Kuzey trlandalı Short Brothers ve yine ABD'li Grumman'ın nakliye uça- ğı ürettikleri saptandı ve bu firmalara birer "çağn dosyası" gönderildi. Bun- lardan sadece Aeritalia, CASA, SAC North America ve De Havilland, veri- len süre içerisinde çağnyı yanıtladılar. Diğerlenne Türkiye'deki ihale çekici gelmemişti. Firmalara gönderilen bu "çağn dosyalarTnm hazırlanması, ye- nne ulaşması ve bunlara yanıt gelmesi tam 2 yıl sürdü. Baştan vertlen onay... eğerlendırmeler, kaynak sıkın- tılan, bekleyişler içinde geçen bu süreden sonra 1983 yılı ma- yıs ayının iküıci yansında Genelkur- menın nelere ma- 1 olacağını sonradan göreceklerdı. Bu "bağlayıcı" yazı yüzünden uçakların test uçuşlannda karşılaşılan biıtakım "eksiklik" ve "üretimhatalarrna itiraz eden askerlenn bu çıkışlan pek ciddiye alınmadı. tşın başında "Bu uçak bize uygundur" denildiğine göre başka bir sonın da olamazdı.Aralannda ısrar edenler olduysa da önlerine bu belge konuldu. Gerek sivıl gerekse askeri kanadı ses- sizliğe iten bu "concensus" taraflardan hiçbiri tarafından ihlal edilmedi.. tt OK" alan bu firmalardan Kana- danın DHC- 5D "BuffakTsu Farnbo- rough Havacılık Fuan'nda yaptığı gös- teri uçuşu sonrası ınişe geçtiğı sırada piste çakılınca dosyası "sessizce" rafa kanlığı, Hazinc ve Dış Tıcaret Müste- şarlığı ile Devlet PlanlamaTeşkilatı ve askerlenn "görüşleriyle" buiikte yeni kurulmuş olan Sa\ ıınnıa Sanayüni Ge- liştirme \e Destekleme İdaresi'ne geldi. "Dosyalar" 3 yılda hıçbır değışıklığe uğramadan bu kurumun raflannda bek- ledi. Yetkililer sanki 3 ay sonra karar açıklanıyormuş gıbi yapa yapa 1988 yı- lına kadar gelmeyı başardılar. Cürsan'ın işine son / talyan Aeritalia firmasınm G-222 uçağını Profilo Holding adına Jefi Kamhi ve Ispanyol CASA firma- sınm CN-235'mi ise Emeklı Ticaret'ten HaydarGürsan'ın temsil ettığı bu iha- le için 1988 yılı bir dönüm noktası ol- Uğıır Mumcıı'nun yazdığı önsözden Türkiye'de araştınnacj gazetecilik yapan parmakla sayılacak kadar az. Azgelişmişlik, bu alanda da hûküm sûrüyor. Nezih Tavlaş. bu az sayıdaki gazetecilerden biridir. CN-235 uçaklarmm seçimi ile sonuçlanan ihalenin ilginç bir öyküsü var. Belgelerden kaynaklanan bu öykü, Türkiye ve dünyada uçak öretim şirketlerinin ûrûnlerini nasıl pazarladıklannı anlatıyor. Bu öykü, Tavlaş'ın kalemi ile romansı bir biçem içinde sunuluyor. Bu romansı biçem kamtlarla ve belgelerle de süsleniyor. Nezih Tavlas, bu araştırması ile bize ilginç belgeler ve bu belgeler ile birlikte siyaset ve ticaret dünyasından da unutulmaz kesitler sunuyor. may Başkanlığı, sonradan askerlen çok "pişman" edecek bir yazıyı Başbakan- lığa ve Milli Savunma Bakanlığı'na gönderdi. Askerler, firmalann gönderdiği dos- yalann içindeki broşür, eldeki istihba- rat raporlan ve kullanıcı ülke yetkilile- rinin uçak hakkındaki gözlernlerinden yola çıkarak "nazari" bir puanlama yapmışlardı. Söz konusu yazıda yapılan "çahşma" sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Ha- fif Nakliye Uçağı gereksinimini karşı- lamak üzere ihaleye katılan firmalar- dan üç tanesine ait uçağm "amaçlara uygun" olduğu belirtiliyor ve ihalenin bu 3 aday arasında yapılması "uygun mütalaa" ediliyordu. Bu üç firma da Aeritalia, CASA ve SAC North Ame- rica olarak sıralanıyordu. Kâğıt üzerin- deki bilgilerle yaptıklan bu "ön değer- lendinne" sonrasmda askerler uçakla- n görmeden ve denemeden "OK" ver- kaldınldı. "Buffalo"nun gündemden düşürülmesi basm ve konuyla "ügiü çevrelere" uçağın üreticisi firmanın or- tak üretime girme konusunda pek "he- vesli" olmadığı ve "direkt saüş" öner- mesi olarak açıklandı. İki uçak yarısıyor almıştı iki uçak... G-222 ve CN- 235... Takvimler 21 Mart 1984 tarihini gösterdiğinde firmalar- dan tekliflerini getirmeleri istendi. Fir- malann tekliflerini göndermeleri ve bunlann değerlendirilmesi 1 yılı aldı. 1985 yılmda "dosyalar" Ticaret Ba- muştu. Yıllarca süren karar süreciyle tam bir yılap hikâyesiı.e dönen Hafif Nakliye Uçaklan ıhalesindeki son 2 yıl "inanılmaz" derecede canlı ve ilginç geçmiştı. 1990 yılının 15 Ocak günü açıklanan ihale sonucuna ne tür "hTne" ve "itmelerle" gelindiğini anlayabilmek için gerek Türk gerekse yabancı uyruk- lu çok sayıda asker ve sivilin "unutııl- mayaeak" katkılannı bilmek gerekiyor- du. Ankara'da, Necatibey Caddesi'ne ba- kan büronun du\arlarında uçak resim- leri ve pervancler olmasa, buranın es- kiden Ispanyol CASA firmasınm Tür- kiye Temsilcilığı olduğunu kimse anla- yamazdı. Kapısmda "Emekü Tıcaret- Em Air" tabelası asılı bu büro, Hava Kuvvetlerı'nde yarbayriitbesiylegörev yaparken 27 Mayıs sonrası resen emek- li edılen Haydar Gürsan" ın kurduğu şir- kete aittı. Askerlik yıllan "deli doİu" geçen Ha\dar Gürsan bu özelhği yü- son fırsat iyasetten beklediğini bulamayan Gürsan daha sonra bu işe atılmış ve bu alanda "hayti" yol almıştı. Küçük tipte uçaklann satışı ve yedek parça işiyle geçinip giden Gürsan, za- manla birçok firmanın "Türkiye Mü- messilliği''nı de üstlendı. Bunlardan bir tanesi de Ispanyol devlet sermayeli "Constructiones Aeronauticas S.A." (Havacılık Sanayii) kısa adıyla CA- SA'ydı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne alı- nacak olan Hafif Nakliye Uçaklan, Gürsan ıçın "son ftrsarti" İhale, firma yöneticilerini çok heye- canlandırmıştı. Dosyalar, broşürler ha- zırlandı. Brifingler verildi. Ispanyollar geldi, Türkler gitti. CASA Heyetleri Kayseri Uçak Fabrikası'nı "teftiş" etti- ler. CN-235; fiyatıvia, kapasıtesıyle, her şeyiyle Türklere uygun bir uçaktı. CASA fırması "gözbebeği'' CN-235in tanıtımı ve "sevdirümesi" için çok ça- ba harcadı. Ama olmuyordu işte. Ka- rar uzadıkça uzuyordu, bir yandan da firmanın paraya gereksınimi vardı. Ne- dense askerlerin de ıçi ısınmamıştı uça- ğa. Askerler "Nuh" diyor "Peygam- ber" demiyorlardı. Rodrigez arenaya çıkıyor... udurumtspanya'dandakaygıy- la izleniyordu. İhale açılalı o ka- dar yıl geçmesine rağmen hâlâ bıryolahnamamıştı. 1988 yılının Ara- lık ayında CASA'nın Türkiye'deki Ha- fif Nakliye Uçağı ihalesini izleyen Av- rupa Bölgesi Satış Müdürlüğü'nde bir görev değişikliği oldu. Bölümün başı- na Antonio Rodrigez Barberan getiril- di. Gürsan'dan memnun kalmayan Bar- beran, CASA'nın yeni Türkiye Temsil- cisi'ni bulmak için yeni arayışlara gıre- cekti. Sakıp Sabana'nın basın danış- manlığını yapan eski gazeteci Babür Ardahan çok yönlü ve çevresi oldukça geniş bir insandı. Ardahan, bir kokteyl- de, îspanyollann yeni bir temsiki ara- dıklannı duymuşru. Sıkmtıya düştüğü sıralarda kendisine yardımcı olan ışadamı dostu Zeynel AbidinErdemaklma geldi. SinanĞür- soy ile Zeynel Abidin"ı tanıştırmış ve ı- ki gınşımci birlikte bir şirket kurmuş- lardı. Pekâlâ onlar bu işi yapabilirlerdi. ispanyollara müjde T~\ abür Ardahan konuyu açtığı r£ Zeynel Abidin'den olumlu ya- JLJ mt alınca İspanyollara müjdeyi verdi. Ardahan, İspanyollara Zeynel Abidin'in ANAP'h olduğunu, siyasi ve ekonomik ilişkilennin güçlü olduğunu, herkes tarafından sevilen popüler kişi- liğini anlattığmda onlar da aradıklan temsılciyi bulduklannı anlamışlar ve Zeynel Abidin'in bu yanıtını bekliyor- lardı. Zeynel Abidin ile Sinan Gürsoy, temsilciliğı, şirketleri ERMEKS-ER ile üstlenebilirlerdı. Başmatador Antonio Rodrigez'in yö- nettiği "Tûrkiye-89" harekâtı CA- SA'mn Ankara Temsilciliği'ne kimya- ger asıllı işadamı Erdem ve onun iş or- tağı Sinan Gürsoy'un getirilmesiyle başlamıştı.Erdem'in "aktif" bir ANAP'h ve Semra Özal'ın da "yakuı dosru" olmasmm bu işle bir ilgisi ola- mazdı.Hava Kuvvetleri Kurmay Baş- kanlığı'ndan emekli Korgeneral Kemal Yalpn'ın da ERMEKS-ER'e danışman olarak almması tamaıruyla bir rastlan- tıydı. Harekâtm icrası sırasında damş- man Kemal Yalçuı Paşa da askeri çev- resiyle CASA manevralanna destek olacaktı. Yarın: Uzaktan kumandaiı temsilcilik Bu yazı dizisi Nezih Tavlaş' ın 'CASA Olayı' adh kitabından derlenmiştir. BİR BAKIMA SERVER TANtLLİ TİP'li Yıllar... Demokrat Parti ile kaçan bir on yıllık (1950-1960) fırsatı, işi meddahlığa döküp tersinden okuyanla- ra, bir başka kaçan fırsatı, 1961 -1971 yıllannın Tür- kiye Işçi Partisi'ni nasıl anlatabilirsiniz? Birindede- mokrasimizin kurumlaşması, ötekinde onu "sos- yal biriçehk"e kavuşturma şansını yrtirdik. Sonun- da kaybeden de, ülkemiz oldu. Bugün çektiğimiz acılann kaynaklarını o yok edilen fırsatlara kadar götürebilirsiniz. Son haftalarda yayımlanan bir kitap, Nihat Sar- gın'ın Felis Yayınevi'nce çıkanlan -iki ciltlik- TİP'li Yıllar'\, olan biteni gözlerimizin önüne koyarken, si- ze, hemen her sayfada hayıflanma vesileleri de yaratıyor. Anıların belgelerle yan yana ustaca har- manlandığı eseri bitirdiğinizde, büyük bir esefle "Yazık oldu!" diyorsunuz. • 1950'de iktidara gelenler, gerçekten demokrat olsalardı, demokrasiyi ipek bir halı dokur gibi do- kuyabilirterdi. Tarih ve koşullar o kapıyı açmıştı kendilerine. 27 Mayıs'ın açtığı kapıda ise, her şeyden önce, hele özgüriükler bakımından çağdaş bir anaya- sayla karşılaşıyordunuz. Gelişmeler, bir tarihten sonra "üçlü" bir siyasal yapıya da varmıştı: DP'nin yerine kurulan Adalet Partisi, kapitalizmin partisiy- di; CHP, "ortanın solu "na açılarak bir sosyal de- mokrat parti kimliğine doğru aranışlar içindeydi. 1962'de kurulan TİP ise, köylüsü ve işçisiyle eme- ğin, işçi sınıfının ve onlann dünya görüşünün, sos- yalizmin temsilcisiydi. Böylece, Batı demokrasisi- nin tablosu bızde de tamamlanıyordu. Bu sürdü- rüldüğünde ülkenin kazancı büyük olacaktı. Ama sürdürülemedi değil, sürdürülmedi... Nihat Sargın'ın bir roman akıcılığını da kazandır- dığı eserinde, her şeyi bütün çıplaklığıyla görüyor- sunuz: Türkiye'de sermaye sınıfının ve onun siya- sal temsilcilerinin çağdışılığı, demokrasiye inanç- sızlığı buram buram. Engellemeler, saldınlar, linç girişimlerine kadar her şey. Nasıl da çileli.bir mücadele yürütülmüş! Pariamento öncesi öyle, partamentoda öyle... Aslında TİP'lilerin yaptıklannın hiçbiri bu barbar- ca karşı koymayı hak etmiyordu. Yaptıklan en baş- ta, anayasa savunuculuğuydu; "Bu anayasa uy- gulansın; fikir özgürtüğünün, işçi ve emekçi hak- larının önündeki engeller temiziensin" diyoriardı. öyle olduğu için de, anayasaya aykın kanunlann ortadan kaldınlması için Anayasa Mahkemesi'nde en çok dava açan parti o olmuştur. "Köylüye toprak, herkese iş" istiyorlar ve yurt gerçeklerine uygun planlı bir kalkınma yöntemini savunuyorlardı. "Bağımsız bir dış politika"n\n ar- kasındaydılar. Emperyalizme karşı oluşlannın bir gerekçesini de Milli Mücadele tarihimizden çıka- rıyoriardı. Sosyalist, ama gerçekten ulusaldılar da. Bu ikisinin birbirini tamamlayan kavramlar ol- duklarının bir örneğini de bıraktılar arkalarında. TİP, konulara yaklaşımıyla, eylemiyle bir "okul" oldu ülkemizde. Bu satırlann yazan dadahil on bin- lerce insan o okulda eğitim görmüşlerdir. Sadece okul da değil, bir "mürebbi", bir "ahlak aşılayıcı" da. Nihat Sargın'ın kitabında verdiği bir örnek var ki duygulanmamak elde değil. Güttepeli duvarcı Mehmet Usta Parti'ye girdikten sonra, "Şimdi, demişti, duvartan daha büyük özenle örüyorum, daha çok uğraşıyorum tuğla üzerine tuğla koyar- ken, güzel ve düzgün olmalan için; çünkü bundan sonra o duvahara bakanlar yalnızca duvarcı Meh- met'in değil, Türkiye İşçi Partili duvarcı Mehmet'in duvannı görecekler orada" (s. 187). Sosyalizm, gittiği her yere bir ahlak da götür-. müştür. Nihat Sargın'ı, Parti'nin içinde ve üstelik yukan katlannda büyük emeği geçen bu saygın ve aydın insanı, titiz çalışmasından ötürü candan kutluyo- rum. Ve herkesten önce de, gençlere öneriyorum kitabını; en başta onlar okuyup tanısınlar emekçi halkımızın bu destanını; inanıyorum ki yarınlara hazırlanışlan da başka türlü olacak... Yabancı arkeologlar zor durumda Kazı iziııleri sorun yaratıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Türkiye'de bilimsel kazı ya da yüzey araştırması yapan yabancı arkeologlar. bu yıl izinlerinin gecikmesi nedeniyle güç durumda kaldılar. Yabancı arkeologlar her yıl sonunda bulunduklan ülkedeki Türk temsilciliklerine yaptıklan başvurularda, bir sonraki yıl ne gibi bir kazı ya da araştırma yapacaklarına ilişkin bir plan önerisi veriyorlar. Bu başvuruya aynca çahşmalara katılacak kişilerin bir listesini de ekliyorlar. Dışişleri Bakanlığı da bu başvurulan Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne iletiyor. Genel müdürlük. başvurulan Türkiye'nin arkeoloji siyasası ve başvurunun bilimselliği açısından inceliyor. Başvurular aynca, çahşmalara katılacak yabancılann incelenmesi amacıyla, Içişleri ve Milli Savunma bakanlıklan ile Milli Istihbarat Örgütü'ne gönderiliyor. Buralardan gelen yanıtlar da dikkate alınarak yabancı arkeologlara gerekli kazı ve çalışma izni veriliyor. Ancak son iki yıldır, Içişleri Bakanlığı'ndan yanıtlann geciktiği gözleniyor. Bu yıl ortaya çıkan gecikmenin ise yabancı arkeologlan güç durumda bırakacak boyutlara ulaştığı belirlendi. SAHİBİNDEN DAİRE Teşvikiye'de sahibinden temiz 3+1 bahçe katı. (Bahçe 60 m2 ) 0.535 614 9196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle