Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2001 CUMA
•**>.•.
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(&cumhuriyet.com.tr
R
usya'dan Türkiye'ye
Karadeniz yoluyla do-
ğalgaz getirmeyi amaç-
layan Mavi Akım Pro-
jesi'nin sorunlubirpro-
je olduğunu söyleme-
mek olanaksızdır. Bu konuda iç \ e dış
basında yer alan savlann anımsanması
bile yeterlidir. Bu sav lann arasında Baş-
bakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'ın
hükümetin dışında olduğu dönemde
resmi bır niteliği olmamasına karşın
Mavi Akım'la ilgilı görüşmeler yap-
rnak için VVashington ve Moskova'ya
5zel geziler yapması, hattın Türkiye ke-
siminin yapım işinin ihalesiz "OHS" ad-
h Rus-Türk şirketine v erilmesi, 51 mil-
yon dolarlık bir avansın bu şirkete öden-
rnesi gibileri yardır.
Burada basında yanıtsız kalan ya da
yeterince ele alınmayan bazı hususlara
değinmek ıstıyorum...
1- thalesız iş verme, kalite sağlama ve
maliyeti düşürme amaçlanyla bağdaş-
mayan \e saydamlık ilkesini çiğneyen
biruygulamaydı. "Gazprom"la yapılan
anlaşmaya taşeron şirketin dogrudan
saptanmasıyla ilgili bir madde sokulma-
malıydı \ e taşeron şirket BOTAŞ'ın uy-
gulayacağı ihale sonucu seçilmeliydi.
2- Bir enerjı yetkilisi. OHS konsorsi-
yumuna yüzde 15 avans ödenmesini
"genel bir uygulama" olarak nitelemiş-
tir. Oysa böyle bir uygulama uluslara-
rası ortamda "genel" olmaktan uzaktır.
Müteahhit şirkete ödeme, genel olarak
belirli aşamalann tamarnlanmasıyla ka-
demeli olarak yapılır. Ödemeler. müte-
ahhit şirketin her aşama öncesi o aşa-
mayla ilgili faturalan ibraz etme karşı-
lığında smırlı ön ödemeler şeklinde ola-
bilir ki bu ödemeler her ay bilançola-
nır. Salt avans verme. hele yüzde 15
oranında, normal bir uygulama değil-
dir. Avansın boru hattı yapımına başlan-
masından 6 av önce \ erilmesi daha da
Mavi Akım: Sorunlu Proje
Dr. E^TTUh DEMİRMEN Serbest Petrol Damş,
büyük bir çarpıklık yaratmıştır.
3- Bu gibi büyük ihalelerde uluslara-
rası olağan bir uygulama, müteahhit şir-
ketin iş verene "performans'' (iş kali-
tesi) ile ilgili yazılı mali güvence (ge-
nellikle banka teminat mektubu) verme-
si, ya da iş verenin ihale bedelinin bir
bölümünü (örneğin yüzde 10'unu) "per-
formans" garantisi olarak iş bitimin-
den sonra 1 -2 yıl süreyle alıkoymasıdır.
Mavi Akım'da bu tür bir uygulama ya-
pılmış mıdır?
4- Aynı yetkilinin avans vermeye iliş-
kin başka bir savunması da, şayet böy-
le bir avans verilmeseydi "Proje yetiş-
meyecekti, gecikme nedeniyk Rusya'ya
ceza ödemek zorunda kalacaktk" de-
mesi olmuştur. Gaz alımının başlangıç
tarihi 15 Nisan 2001 imiş. Bu savunma
da pek inandıncı değildir. Birincisi, bu
işler bir plan çerçevesinde yapılır, gaz
alım anlaşması yapıhrken proje tarih-
leri ona göre saptanır. tkincisi, projeyi
alan şirket önceden saptanan bir süre-
de işi tamamlayamazsa olumsuz herhan-
gi bir sonuçtan iş veren değil, kendisi
sorumlu tutulur. Aynca da gaz teslimiy-
le herhangi cezai bir yükümlülüğün
Gazprom'u da kapsayıp kapsamadığı
açıklanmadı. Hattın Türkiye kesimi he-
men hemen bitmiş olmasına karşın de-
nizaltı boru döşenmesine henüz baş-
lanmamıştır. Gaz teslimi için öngörü-
len 15 Nisan 2001 tarihi geçmiştir. En
son beklentilere göre Gazprom, gazı
önümüzdeki yılın başlannda verebile-
cek. Bu gecikrneden ötürü Gazprom'un
ceza ödeyeceği şüpheli görünüyor.
5-Rusya'dan gazın hangi fiyattan alı-
nacağı sanki bir devlet sım gibi yetki-
manı
lilerce kamudan saklanmıştır. Açıklama
yapmama nedeni olarak da anlaşma yö-
nünden bunun sakmcalı olacağı iîeri
sürülmüştür. Aslında bu sakıncaya yol
açacak bir madde anlaşmada olmama-
lıydı. Alınacak gazın parası sonuç ola-
rak halktan çıkacağmdan fıyat konu-
sunda saydamhk beklenirdi. Fiyatta say-
damlık olmayıncabasında "spekülatiT'
rakamlar çıktı. Gaz ahm-satım projele-
ri belirli ekonomik koşullan içerir, giz-
li yönleri sımrlıdır. Örneğin Avrupa ül-
kelerinin satın aldıklan gazın sınır fi-
yatlan dış dergilerde yayımlarayor. Bo-
ru hattı maliyetleri karşılaştınldığında
(Cumhuriyet, 26 1/00) Mavi Akım ga-
zının Türkiye'ye Azeri ve trans-Hazar
Türkmen gazlanndan daha pahalıya
mal olması beklenir.
6-Mavi Akım'm yaklaşık 380 km'lik
denizaltı kesimi boru döşeme teknolo-
jisini ciddi şekilde zorlayacaktır. Her
ne kadar hattı döşeyecek ltalyan "Sa-
ipem" şirketinin bu alanda ciddi dene-
yimi varsa da, Mavi Akım. Karade-
niz'in 2150 metre derinliğine kadar in-
mekle bir dünya rekoru kıracaktır. Bu-
güne dek dünyada döşenmiş en derin bo-
ru hattı 1600 metrede olmuştur ki, bu
hat Mavi Akım boru hattının yan çapın-
da (12 inç) ve 100 km uzunluğundadır.
7-Karadeniz aynca kükürtlü (asit or-
tamlı) yumuşak dibi, çamur volkanla-
n, metan gazı sızıntılan, sarp yamaçla-
n, derin vadileri ve faylan (yer kabuğu
kınklan) ile tanınmış bir denizdir. Ko-
rozyonun yanı sıra deprem, yamaç kay-
malan ve tortul akmtılan ("mass-gra-
vity flows") önemli risk oluşturur. Sa-
ipem korozyona dayanıklı özel boru
kullanacak. Ancak depreme, yamaç
kaymasına \e özellikle tortul akıntıla-
nna karşı önlem almak pratik olarak
mümkün olmayacaktır. Riskin bu yanı
esas olarak şansa bırakılacaktır. Her-
hangi bir "şanssızlık" pahalı ve zaman
alan boru hattı onanmlanna. doğalgaz
musluğunun uzun süre kesilmesine ve
K.aradenız"ın kırlenmesine yol açabi-
lecektir. (tlginçtir ki trans-Hazar gaz
projesine karşı çıkan Rusya, itirazının
nedeni olarak Hazar Denizi'nin ekolo-
jik riskıni ileri sürmüştür. Aynı duyar-
lılık Karadeniz için gösterilmiyor.)
8- Bu konuda akla gelen bir soru şu-
dur: Gazprom ya da Saipem'in Karade-
niz'de oluşabilecek bir doğa kirlenme-
sine ilişkin mali yükümlülükleri var mı-
dır?
9-Öte yandan Türkiye, Rusya'dan ek
doğalgaz almak istiyorsa Mavi Akım ye-
rine benim önceleri sözünü ettiğim
(Cumhuriyet. 26 1/00; Oil&Gas Jour-
nal,31 1 00) "lzobilnoye-Batum-Erzu-
rum" seçeneğinin niçin ele alınmadığı
bugüne dek açığa kav uşmadı. Karadan
döşenecek bu hat. hem teknik yönden
ve hem de maliyet açısmdan daha uy-
gundu. Büyük teknik sorunlanna kar-
şın Mavi Akım'ın devreye sokulmak
istenmesi, Gazprom ve Saipem'in Ma-
vi Akım'a bir prestij projesi olarak bak-
tıklanna ve projeyi ileride reklam ara-
cı olarak kullanmayı hedeflediklerine işa-
ret ediyor. Bilınçli yahut bilinçsiz, Tür-
kiye birtakım risklen üstlenip buna ola-
nak sağlamıştır.
10- Türkiye'deki bazı çevreler Mavi
Akım'ı sa\unurken Rusya'yla enerji
konusunda işbirliği yapmanın önemine
değindiler. Ne var ki Rusya, Türkiye
için büyük stratejik öneme sahip Bakû-
Ceyhan projesine sürekli karşı çıkmış,
onu baltalamaya çalışmıştır. Rus "Lu-
koiT şirketinin Bakû-Ceyhan sponsor
grubuna girmemesi projenin gerçek-
leşmesini zorlaştırmıştır. Mavi Akım'ı
savunan çevreler Rusya'nın bu davra-
nışına ne derler? tşbirliği böyle mi olur?
11-Mavi Akım'ın devreye girmesiy-
le Türkiye, doğalgaz talebinin karşılan-
ması açısından Rusya'ya yıllarca büyük
oranda bağlı kalacaktır. Bu aşın bağlı-
lık, enerji \e hatta ulusal güvenlik yö-
nünden kuşku yaratıcıdır.
Geçen yazımda da vurguladığım gi-
bi (Cumhuriyet, 18 Nisan 2001), Mavi
Akım Türkiye'nin Azeri gazından ye-
teri derecede yararlanmasına engel ol-
muştur. Bu arada Türkmen gazının da
önü iç tüketim açısmdan kapanmıştır.
Türkmen gazı ancak -ve bazı koşullar-
da- Avrupa'ya sevk için alınabilir. Ma-
liyetlerinin uygunluğu ve stratejik avan-
tajlan düşünüldüğünde Türkiye, Azeri
ve Türkmen gazlannı tercih etmeliydi.
Türkmen doğalgaz kaynaklannın var-
lığı Mavi Akım anlaşmasının imzalan-
dığı Aralık 1997'den çok önce biliniyor-
du. Azeri gazının Türkiye için yeni bir
şans yarattığı ise Şah Deniz sahasının
keşfiyle 1999 yazında kaba taslak bili-
niyordu. Buna karşın Türkiye'de "Rus
lobisini" oluşturan çevreler Şah Deniz'i
görmemezlikten geldiler. Türkiye Ma-
vi Akım'a öncelik tanıdı, ondan vazgeç-
mek istemedi. Mavi Akım'ın anlaşılma-
sı en zor yanı. ciddi sorunlanna karşın
projenin hükümet ve TBMM'nin ona-
yından kolaylıkla geçmiş olmasıdır. Ola-
sı tüm sorunlann gündeme geririldiği ya
da yeterince tartışıldığı şüphelidir. Şim-
di birtakım iddialarla karşılaşan bazı
yetkililer, "Çaremizyoktu, karar Mec-
lis'ten öyle çıkü" vb. demeye getirerek
konuyu geçiştirmeye çalışmaktadırlar.
ARADA BİR
Prof. Dr. AHMET KOCAMAN
Doğu Akdeniz Cni. Eğitim Fak. - G. Mağusa/KKTC
Ölçü, Denge ve Ötesi
Aydın olmanın en önemli göstergelerinden birisi
ölçülü ve tutarlı olmaktır. Birçok kötülüğün köke-
ninde ölçüsüzlüğü görürüz.
Günümüzde birçok politikacı ve bürokratın ka-
nştığı yolsuzlukların temel nedeni orunsal (makam-
la ilgili) ve parasal hırs değil mi? Vahşi kapitalizmin
bireysel düzlemde tutsağı olmuş bu kimseler aşın
tutkuları nedeniyle ölçüsüzlüğün tuzağınadüşüyor
ve dengelerini yitirıp kendilerini de, çevrelerini ve
ülkemizi de yıkıma sürüklüyorlar. ölçü adına 'birlok-
ma bir hırka' felsefesi elbette savunulamaz, ama
para ya da ün tutsağı olmak ne kazandınr kişiye?
Dost kazandırır mı? Hiç sanmam; gerçek dost bu
tür üstünlüklerin peşinden gıtmez. Kalıcı, abartısız,
insana özgü erdemlerdir dostlan birbirine bağlayan.
Belki salt ikıyüzlü, çıkarcı, güvenilmez, sözde arka-
daşları (?) olur böylelerinin.
Olçülü olmak dengeli olmaktır; ereğinde, istek-
lerinde tutarlı olmak, yetenekleri ile amaçlannı bağ-
daştırabilmektir. Bu da kişinin kendisini tanımasını
gerektirir. Kendisini tanımayan kişi gündelik kışkırt-
maların, geçıci değerlerin, göstermelık başarıların,
sözde övgülerin tutsağı olur ve dengesini yitirir.
Kendi gücünü, gücünün sınıriarını bilmeyen kişinin
ayakları yere basmaz; böylelerinin sonu eninde so-
nunda düşkınklığıdır. Büyük önderimizin başansı-
nın gizi de, kendisini ye ulusunu, ulusunun gücü-
nü iyi tanımasındadır. Üst üste kazandığı utkularba-
şını döndünmez, Ulusal Ant'ın (Milli Misak) sınırla-
nnda durmasını bilir.
Ölçülü olmak bilgiçlik taslamamak, bildiği kadar
• konuşmak ve gerektığinde susmasını bilmektir. Ay-
dın geçinen kaç kışide var bu erdemler?
Ölçülü olmanın en temel göstergelerinden biri de
us ile coşku dengesini kurabilmektir. Kişinin yaşa-
mında us kadar coşkuya, duyguya da yer vardır el-
bette, ama duygularda ölçü kaçarsa davranışlarda
tutaıiılık ve eylemlerde denge kalmaz; kişi usunu kul-
lanma gereğini de duymaz.
Ölçüsüzlük insana da, doğaya da zarar verir; ki-
şiyi de, ulusu da, daha da ötesınde insanlığı da yı-
kıma götürür. Davranışlarında, eylemlerinde usunu
kullanmayı bilen, yarar-zarar dengesini kurabilen öl-
çülü olmayı da bilir; böyle bir kişi aydın olmaya bir
adım daha yaklaşmış demektir.
Dünyanın Paylaşılamayan Ekmeği... •
Hâdİ HANKENDİ Soknıya. Noter
Yıllar önce bir yaşamsal gerçeği, "Once Ek-
mekler Bozukhı" diyerek ne kadar yalın bir bi-
çimde vurgulamıştı değerli Oktay Akbal. Top-
lumsal acıyı yüreğinde duyan bir yazardan ko-
pup gelen, nasıl da incelikli bir feryattı bu. Duy-
mazlıktan gelindi. Şimdi bozuk olanı bulabilen
bile mutlu oluyor.
Uzaydan bakıldığında, mavi bir portakala
benziyormuş "guzd" dünyamız. Nasıl bir gü-
zellikse bu? Aşağıda nükleer, kimyasal ve ben-
zeri özelliklerle donatılarak bir kısım insanlan
yok etmek üzere üretilen, pazarlanan silahlar için
çıldırmış teknoloji... Yukanda ise uzay boşlu-
ğunda ya da sevdah türkülerin esin kaynağı
Ay'da atılacak bırkaç adım için harcanan mil-
yonlarca dolar... O mavi portakala atılan ilk
adımdaki çığlığı her insan bilir. Bu çığlığın ana
memesinden emilecek ak sütle dindirileceği de
pek bilinen bir gerçektir. Yaşamaya aynı önce-
likli gereksinimi duyarak başlayan insanlardan
bir bölümünü, öbürlerine karşı bu denli acıma-
sız yapan nedir öyleyse?
Bakınız, Dünya Bankasf nın hazırladığı birra-
porda, "Son yüzyılda küresel zenginlik, küresel
bağiantdar ve teknolojik olanaklann, tarihin
hiçbirdöneminde görülmemiş biçimde gelişme-
sine karşın yoksulluk sonınunun giderikmedi-
ği ve gelir dağılımındaki eşitstztiğin olağanüsrü
boyutiaraulastığr belirtiliyor. (14.09.2000 gün-
lü Cumhuriyet) Egemenlerin tekerine çomak
sokmak isteyenler söylemiyor bunu. Demek ki
yaratılan canavar korkunç. Kapitalizmin son
aşaması olan emperyalizmin büründüğü "kü-
resefleşme" ambalajı da örtemiyor bu gerçeği.
Ama öte yandan, bır başka gerçek de kendi-
ni göstermekten geri durmuyor bu acımasızlık
karşısında. Diyalektiğin kurallan işliyor ve şim-
di bu canavara, bir zamanlar yenildiği, üstesin-
den gelindiği sanılan doğa, karşı tez olarak baş-
kaldınyor. Ozonu deliniyor, ısısı yükseliyor, ön-
celeri sınırsızca sunduğu kaynaklan tükeniyor.
Özetle yaşama dair katkılannı eksiltiyor birer
birer. Tüm canhlar adına elbirliğiyle kucakla-
yamadığımız için sabn taştı ve şimdilerde bun-
ca yaşamışlığımızı bile çok sayar gibi. lnsanlı-
ğa veda edeli çok olmuştu ama, galiba artık ma-
vi portakalla da vedalaşmanın zamanı geliyor.
Mımar
İBRAHİM
TEVETOĞLU
(1953-1 Haziran 2000)
Sensızliğin 1. yılında, dost, sevecen. onurlu kişiliğini
saygıylaam>oruz.
"Önceyiirek kanadı gıdışme
Yokluguna sabır kanadı
Gözler donuk kaldı ardmdan
Önce içımizdeki ben kanadı
Sensızliğe,
Özlem kanadı
Se\gi kanadı"
SEVENLERİ ADINA
SEVGt, BAHATTtN, SEYİNÇ, ZEHRA,
CAVİTALTUNTAŞ
EKONOMİDE YENİDEN YAPILANMA
mmm m
R e f o r m l a r ve F ı r s a t l a r
T ü r k i y e O n ü n ü G ö r ü y o r . . .
8 Haziran 2001'de Türk Ekonomisi'nin önde gelen
isimleri ile uluslararası ekonomi otoriteleri, yeni dönemi
ve fırsatlan tartışmak üzere biraraya geliyorlar.
Konferans başkanhğım CNBC Europe'dan Simon
Hobbs'un yapacağı bu zirvedeki konular, dört ana
eksende işlenecek:
ŞİŞÜ1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 2001 411
Da^acı Sema Turhan vekıli Av Selçuk Çim tarafından
mahcur Sabnye Ogan aleyhıne açılan vasi ayıni davasında,
lstanbul, Şişlı, Şışlı Merkez Mah cılt 26, hane 339'da nüfusa
kayitL. Ramazan Hilmı \e Haynye'den olma 1335 d lu mah-
cur Sabriye Ogan'a, mahkememizın 23 5 2001 gün, 2001 '411
esas, 2001 610 karar sayılı ılamı ile M.K.'nun 355. maddesi
uyannca vesayet altına ahnmasına, kendisine kızı Sema Tur-
hanır, vasi tayinıne karar verilmiş olup, keyfiyet ilan olunur.
28 5.2001 Basın-30960
Ulusal Program
Uluslararası Deneyimler
Şeffaflık
Risk ve Fırsatlar
PENCERE
Avrupa Binliği'nde
Tartışma...
Televizyon ve internet çağında haber iletişimi
ışık hızına kavuştu.
Peki, basın ne yapacak?..
Gazetenin işlevi ne?..
Salt yalın haber artık aşılmış sayılıyor, yorumsal
ya da analitik haber üretimine yönelecek gazete,
yaşanan olaylann içyüzünü okura anlatacak, an-
lamını sergileyecek, güveniliriik doğru yolu göste-
ren pusula değeri taşıyacak...
Güç iş; ama -hele Türkiye gibi ülkelerde- gaze-
teci düşünen adam olacak; yoksa dünya haber
tekelini elinde tutan doruktaki kapitalist gücün
oyuncağına dönüşür gazeteci...
Cumhuriyet, iki gündür, Avrupa Birliği'nde önce-
likle Fransa ile Almanya arasında süregelen tartış-
mayı yakından izliyordu...
Bugün haberieştirdi.
•
Avrupa çağdaş uygarlığın beşiğidir.
Bu bir gerçek..
Ancak unutmamak gerekiyor ki 20'nci yüzyılda
yaklaşık 50 milyon insanın canını alan iki dünya sa-
vaşını da Avrupalı çıkarmıştır.
Avrupa'nın iç çelişkisi, yeryüzünü paylaşım kav-
gasından türüyordu.
İki paylaşım savaşında da Kara Avrupası'nı ka-
na boğan çatışmanın bır yanında Fransa vardı,
öteki yanında Almanya!.. Fransa'nın talihini Ingil-
tere ve Amerika'nın desteği oluşturuyordu.
Soğuk Savaş dönemindeAlmanya ikiye bölüne-
rek zapturapt altına alınabilmişti.
Bugünkü durum çok değişiktir; "ezeli düşman-
lar" AB (Avrupa Biriiği) çatısı altında birleşiyorlar.
Peki, geçmişteki çelişkiler tümüyle eriyip orta-
dan kalktı mı?..
Yoksa renk mi değiştirdi?..
•
Fransa Başbakanı sosyalist Uonel Jospin iki gün
önce vurguladı:
"- Ben Fransızım, kendimi Avrupalı sayıyorum,
Avrupa Biıiiği'ndeki yapılanmayı bir 'Ulus Devlet-
ler Federasyonu
1
olarak düşünüyorum."
Bu açıklama Alman Başbakanı Schroder'e bir
yanıttı; çünkü Şansölye, AB'deki yapılanmayı ABD
ya da Almanya'daki gibi eyaletlere dönüştürmeyi
tasarlıyordu.
Neden?..
Başbakanlann her birinin kafasında kırk tilki do-
laşıyor; ama, kuyruklan birbirine değmiyordu. Al-
manya 'Bertin Duvan' yıkıldıktan sonra birleşen
Avrupa'da küçük devletleri avucunun içine almış
bir ekonomik devdi; eyaletlerden oluşan bir Avru-
pa Birliği'nde patronlaşarak geçmişteki Alman Im-
paratorluğu'nun hayaliyle mi oyalanacaktı?..
Jospin buna karşı ulus devletlerin varlığını bir
güvence mi sayıyordu?..
•
İnsanlığı bir yandan bütünleştiren 'Küreselteşme'
süreci öte yandan zenginleri daha zengin, yoksul-
lan daha yoksul yaparak çelişkileri uçurumlaştın-
yor. Bu ortamda dört dev palazlanmaktadır; Ame-
rika 'süper güç 'tür, ama Avrupa, Rusya, Çin gün-
demdedirter, hem de.tüm ağırlıklanyia...
Ya Türkiye?..
AB'nin Gümrük Birliği'ne durup dururken katıl-
mış en yoksul ve en kalabahk aday ülkesi şaşkın-
dır. Ulus devlet olmasına karşın, dış güçler karşı-
sında üç kuruş otuz paraya kimliğini ve çıkarlannı
satan Türkiye'nin insanı, geleceği için ne düşünü-
yor?..
Yoksa hiç düşünmüyor mu?..
Düşünme yetisi kalmadı mı?..
TÜRKÎYE SOSYAL EKONOMİK
StYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI
2000'Lİ YILLARDA SOSYAL
GÜVENLİK SlSTEMÎ
(SORUNLAR - ÇÖZÜMLER)
ProfJ>r. Bernd Baron von MAYDELL
Kemal KILIÇDAROĞLU
Prof.Dr. Tülay ARIN
BülentPtRLER
ÖzcanKESGEÇ
Yer: lstanbul Dedeman Oteli
Tarih: 2 Haziran 2001 Cumartesi
Saar. (09.45-13.00) - (14.00-17.00)
Simultane çeviri vardır.
IFSAKISTANem. FOTOÖIUF VE StNEMA AMATÖftLEKl DEflNEâl
110. DONEM
FOTOGRAF SEMİNERLERİ
BAŞLIYOR.
41 Y1LLIK DENEYİMÜ tFSAK'lN 110. DÖNEM FOTOGRAF
SEMtNERLERl 05 H.\ZİRAN 2001 SALI - 09 HAZİRAN
CUMARTESİ GÜNLERİ BAŞLIYOR.
Cumartesi gûnleri 11.15-13.15: Salıgünleri 19.15-21.15 saatlen arasında
yapılacak ve 8 hafta sürecek olan semmerlerde:
* FotoğrafMakınesı
* Işık kullanımı
* Filtreleı ve Yardımcı Araçlar
* Kompozisyon
•ÇekimTeknikleri
*Karanlıkoda
* Fotografçılığm Evrimi ve Geleceği
dersleri işleneceknr.
•Semınerler sırasında çekim ve karanlık oda uygulamalan yapılacaktır.
Aynntılı bilgi için, 292 42 01 ve 29218 07 No'lu telefotılardan saat
13.30'dan sonra biigı alınabilir.
ADRES: tsdkbl Cad Ayhan Işık Sok. No: 34 K: 2 Özvenm Apt Beyoglu-tst.
Nüfus cüzdanımı, ehliyetimi ve dernek
kartımı kaybettim. Hükümsüzdür.
AZÎZ ÜNVER