Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2001 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Siyah-Beyaz ve Gni
Yaşamak öğrenmek demek, hiç değilse algı-
layabilen beyinler için. Yaşamın dersleri, hertür-
lü uyarıdan daha etkili. Bu yüzden demiş olma-
lılar "Bir musibet bin nasihatten evladır" sözü-
nü.
Keşke öyle olmasaydı da insanlar musibetle-
ri yaşamak zorunda kalmayaydılar.
Türkiye'nin içindeyuvarlandığı vesanıyorum,
tüm boyutlartnı hâlâ tam olarak kavrayamadığı
krizin tek olumlu yönü, bir nasihatten evla bir
musibet olma niteliği.
Sanırım yaşadıklarımız, artık dünyaya bakışı-
mızda kimi yeni yaklaşımları zorunlu kılıyor. Yok-
sa, karşı karşıya bulunduğumuz olayları değil
çözmek, okumamız bile mümkün olmaz.
Yaşamı siyah ya da beyazdan ibaret sanan bir
ülkede çözüm bulmak güçtür.
Demokrasi benzeri rejimimizin ilk aşaması
olan 1950-60 dönemini böyle geçirdik. Demok-
rat Partililere göre, Menderes'in önderliği ve
yaptıkları hep iyiyi, yani beyazı; karşı taraf ise tü-
müyle kötüyü, yani siyahı oluşturuyordu.
CHP içın ise Inönü ve partisi iyi, yani beyaz;
karşı taraf ise siyahtı.
Kahveleri. camileri bu siyah-beyaz tanımına
göre ayrılmış bir toplum, on yılı heba etti ve ken-
dine göre siyahların ortadan kaldırılmasıylaso-
runların çözüleceği yanılgısına düştü.
• • •
• Yaşadığımız krizde, nafile siyah-beyaz tutku-
sundan kurtulup dünyanın çok renkli olması gi-
bi, olayların da çok yönlü olduğu gerçeğini gör-
mek zorundayız.
Piyasaların allak bullak olma sinyallerini ver-
diği bir sırada, bunun suçunu yalnız "kötülerin!"
sırtına yükleyerek "Bizim 'beyaz' tarafın söyle-
diklerine uyulsaydı kriz çıkmazdı" demenin bir
anlamı yok.
Piyasa acaba, salt buğday taban fiyatı konu-
sundaki tartışma yüzünden mi bu hale geldi?
Beyaz Derviş'in söylediklerine siyah tarım ba-
kanı karşı çıktığı için mi kriz derinleşiyor?
Başka ülkelerde, tarım üreticisi desteklenmi-
yor mu? Kimi ülkelerden ıthal ettiğimiz yıida 1-
2 milyon arasında değişen buğdayın "ucuz!"f\-
yatında, o ülkelerin ihtiyaç fazlasına uyguladığı,
bir anlamda üreticisine verdiği sübvansiyonun
etkisi yok mu?
Bakanlığın istediği fiyatın, Kansas borsası fi-
yatı üzerine 20 dolar nakliye ve sigorta gibi mas-
raflar eklenip üzerine yüzde 20 eklenince çıkan
normal bir hesap sonucu olduğunu söyleyen
yansız uzmanlar yok mu?
Bütün bunlar, uzmanların datartıştıkları konu-
lar.
Ama şurası kesin ki, buğday taban fiyatı ko-
nusunda, Hüsnü Yusuf Gökalp'i salt suçlu,
Derviş'i tümüyle haklı görerek çıkamayız işin
içinden.
Hazine'nin ihalesinin fiyasko ile sonuçlanma-
sını salt bu olaya bağlayamayız.
• • •
Derviş'in her söylediğinin doğru olduğunu sa-
nanlar ne kadar yanılıyorlarsa, yapılmasını öner-
diği bütün değışikliklerin hepsinin IMF çıkarına
olduğunu ileri sürenler de o kadar yanılıyorlar.
Bunların bir kısmını Derviş olmadan da yap-
saydık, bugünkü durumadüşmeyebilirdik. Üre-
timi öne çıkarıp verimlilik kavramını gündemimi-
ze çoktan almış olmalıydık.
Ama bütün bunlar, Şeker Yasası'nı gözü ka-
palı geçirmemizi, "Sanayi Bölgeleri Vasas;"nın
sakıncalarını görmezden gelip bir anlamda ham
hum şaralop kabul etmemizi gerektirmiyor.
Kısacası, her olayı kendi başına doğrulan ve
yanlışları ile ele alıp, siyah-beyaz karşıtlığı sap-
lantısından kurtulup aradaki gri alanı iyi incele-
memiz gerekiyor.
Adalet Bakanı Laheyde
Türk: Suçu yaratan
boşluklar kaldınlmalı
AMSTERDAM
(AA) - Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk.
yolsuzlukla mücadele-
de yalnızca yolsuzluk
yapanlan cezalandır-
manın yeterli olmadı-
ğını, suçu yaratan boş-
luklann ve yolsuzluk
koşullannın kaldırıl-
masının da suçlulann
cezalandınl-
ması kadar
önemli oldu-
ğunu söyledi.
Hollan-
da"nın Lahey
kentinde de-
vam eden
"Yolsuzlukla
Miicadele \e
Dürüstlüğün
Korunması
Küresel Foru-
mu" toplantı-
larına katılan
Türk. dün öğ-
leden sonraki
bakanlar oturumunda
yaptığı konuşmada.
küresel leşmenin getir-
diği yeni yapılanma
içinde devletin gerek-
siz yüklerden arındınl-
masının zorunlu oldu-
ğunu belirtti. Küresel-
leşme ve iletişim tek-
nolojisindekı gelişme-
Bakan Türk, devle-
tin gereksiz yükler-
den arındırüması
gerektiğini söyledL
lerin. malın ve paranın
akı^ını hızlandırdığını
\e gelişmelerin sağla-
dığı bu kolaylıklann,
kötü niyetli kişiler ta-
rafından suç işlemekte
kullanıldığını belirten
Türk. bu hızlı ve kar-
maşık trafikte kara pa-
ra ile ak parayı, gerçek
ticaret ile kaçakçılığı
ayırmanın
zorlaştığını,
suç örgütleri-
nin ve suça
eğilimli in-
sanların elle-
rinde önemli
miktarlarda
haksız kazanç
birikmesine
yol açtığmı
anlattı. Türk,
sorunun ulus-
lararası bir
özellikkazan-
dığına dikkati
çekerek yol-
suzluğun, küreselleşen
dünyada. giderek yo-
ğunlaşan uluslararası
ilişkiler ağı içinde çe-
şitli ülkelerin vatan-
daşları ve işletmeleri
tarafından değişik ül-
kelerde işlenebilen bir
suç haline geldiğini
kaydetti.
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, bugün Floransa'da düzenlenen bir konferansa katılacak
Derviş, Kemalizmi anlatacak
Kemal Derviş, Avrupa
Üniversitesi'nde Türki-
ye'nin Avrupa için ne ka-
dar önemli olduğuna iliş-
kin bir konuşma yapacak.
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROıMA - Ekonomiden so-
rumlu Devlet Bakanı Kemal
Deniş. bugün Floransa'da Av-
rupa Universitesi'nde düzenle-
nen bir konferansa katılarak
Türkiye ve Avrupa'yla ilgili bir
konuşma yapacak. Den iş. "Av-
rupa'nın Akdeniz ekseninin ne
kadar önemli olduğunu anlat-
maya çalışacağun. Ve biraz ikti-
sadın da dışına çıkarak Türki-
ye'nin kültürler arası köprü, Av-
rupa, Akdeniz \e Ortadoğu'yu
bir araya getiren çok önemli bir
işlevi olduğunu ve Türkiye'de
Kemalizmin başansı üzerine bir
konuşma yapacağjm" dedi.
2 günlük bir ziyaret için dün
Italya'ya giden Derviş, Atatürk
• Iki günlük ziyaret için Italya'ya giden Kemal Derviş, yeni kurulacak hükümette
Ekonomi Bakanlığı'nı yürütmesi beklenen Giulio Tremonti ile görüştü.
Görüşmenin olumlu geçtiğini belirten Derviş, "Ben onlara ekonomik programı,
onlar da bana Italya'nın ekonomik durumunu anlattılar" dedi.
Havalimanı'nda yaptığı açıkla-
mada, Italya'da yapacağı temas-
larda ilişkileri gözden geçire-
ceklerini ve programı tekrar an-
latacağını söyledi. Derviş, sa-
nayileşmiş 7 Batılı ülkenin oluş-
turduğu G-7 Grubu'nun dönem
başkanlığını yapan ltalya"nın
haziran ayı sonunda G-7 zirve-
sine ev sahipliği yapacağını
anımsatarak Italya'nın bu açı-
dan dünya ekonomisinde şu an-
da çok önemli işlevi olduğuna
dikkati çekti.
Italya'nın başkenti Roma'ya
beraberinde bir heyetle gelen
Derviş, ilk olarak ttalyan Mec-
lisi'ne giderek yeni kurulacak
hükümette ekonomi bakanlı-
ğı'nı yürütmesi beklenen Gi-
ulio Tremonti ile özel bir gö-
rüşme yaptı.
Ekonomik programı anlattı
Derviş. Forza Italya Parti-
si'nınçalışmaodasındayapılan
ve yaklaşık yanm saat süren gö-
rüşme sonrasında basma yaptı-
ğı açıklamada, "Çok olumlu ve
iyi bir görüşme oldu. Ben onla-
ra ekonomik programı anlat-
tun, onlar da bana Italya'nın
ekonomik durumunu ve 2002
yılında Euro'ya geçme hazırhk-
lannın ne aşamada olduğunu
anlattılar" dedi.
Derviş, Italya'nın ekonomik
açıdan Türkiye'ye her zaman
destek olduğunu belirtirken
Tremonti'yi Türkiye'ye davet
ettiğini, Tremonti'nin de zaten
programında Türkiye ziyaretı-
nin bulunduğunu ve en kısa za-
manda geleceğini söylediğini
kaydetti. Derviş, Italyan Mec-
lisi'ne yaptığı ziyaret sırasın-
da, halen dışişleri bakan yar-
dımcılığı görevini yürüten
Umberto Reanieri ile de aya-
küstü sohbet etti.
'Gezimj iptal etmem'
Derviş, dün akşam saatlerin-
de Devlet Bakanı Yiiksel Yato-
va'nın istifa haberi üzerine gaze-
tecilerin sorulannı yanıtladı.
Derviş, olaydan yeni haberdar
olduğunu, ama "çok ciddi bir
kriz olmadıkça" gezisini kese-
rek Türkiye'ye dönmeyi düşün-
mediğini belirtti. Derviş, bir ga-
zetecinin "Yalova'nın istifasını
ciddi olay olarak görmüyor mu-
sunuz" şeklindekı sorusuna
"Hayır" yanıtını verdi. Derviş,
Avrupa Üniversitesi Enstitü-
sü'nün düzenlediği konferansa
katılmak üzere bugün Floransa
kentine geçecek.
JYİHP'LİYAHNİCİ:
'Beyaz
Enerji'
sulandınldı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şev-
ketBülent Yahnki. Türkiye de "Beyaz
Enerji" \ e diğer soruşturmalarla ilgi-
li çok şey yazıldığını. hukuka aykın
olarak kamuoyuna yansıtıldığını be-
lirterek "Ben bu işleri sulandırdığunı-
n düşünüyorum" dedi.
Enerji operasyonlarına ilişkın so-
rular üzerine Yahnıci. yargıya ıntikal
eden konularda MHP'nın konuşma-
ma kararının sürdüğünü söyledi.
Bunlann hepsinin soruştunna ölçü-
sündeki konular olduğunu kaydeden
Yahnici. "Bunlann üzerindesözsarf
etmemek gerekir. Herkes sarf edı-
yor, siz de sarf edın' derseniz,bizsarf
etmemek ve hukuka sa> gı konusun-
daki kararuhğunızı devam ettirece-
ğiz. Medyaya da ta>si\em, çok fazla
bu işleri, netice ahnmadan tazia kur-
calamamaknr. Çünkü de\ am etmek-
te olan bu soruşturmaların sulanma-
suıa sebep oluyor" dedi.
Erdal Inönünün genel başkan,
Kemal Deniş" in ise başbakan olaca-
ğına ilişkin siyasi oluşumdan söz
edildiğinin anımsatılması üzerine
Yahnici. "Şu anda doğmanuş çocu-
ğa don biçmenin bir anlamı yok" dı-
ye konuştu.
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
ASBAKAN ECEVİT:
Her tartışma
kriz değil
ANK4RA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Başba-
kan Bülent Ecevit, "her
tartışmanın kriz gibi
gösterilmesini" eleştı-
rirken "Hükümet çök-
tü çökecek, başka aker-
natif hükümet kurula-
bilir mi, hemen çalış-
malar başlatıhyor. A-
ma bir şey ortaya çıka-
nlamıyor. Çünkü bu
hükümetin yerini tuta-
cak bir hükümet henüz
Türkiye'de yok" dedi.
Ecevit, grup toplan-
tısında yaptığı konuş-
mada, ikinci yıhnı dol-
duran hükümetlerinin
"en uzun ömürlü, en
uyumlu koaüsyon hü-
kümetiolduğunu" vur-
guladı. Ekonomik du-
rumu değerlendirirken
dış kaynak sorununun
büyük ölçüde çözüm-
lendiğine dikkat çeken
Ecevit. "Artık önü-
müzdeki en büyük so-
run, iç kaynağı hareke-
te geçirmek. Türkiye
çok ağır bir dış borç yü-
kü alhnda. tç kaynak-
Eğitim Parkı'nın açılışında ANAP lideri ve İçişleri Bakanı yumuşama sinyali verdiler
Yütnaz-Tantan yakuüaşnıası
İçişleri Bakanı Tantan ile tokalaşması sırasuıda foto muhabüierinin >akuı ilgi gös-
termesi üzerine \ dmaz. Tantan'a bu ilghe ilişkin espri yapn. (Fotoğraf: AA)
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Semahat Arsel ve
Dr. Nüsret Arsel"in bağışla-
nyla Etimesgut'ta yaptınlan
ve Türkiye Eğitim Gönüllü-
leri Vakfı'na bağışladıkları
Eğitim Parh dün düzenlenen
törenle hizmete açıldı. Töre-
ne katilan ANAP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardımcı-
sı Mesut Yılmaz. alana geli-
şi sırasında protokolün ön sı-
ralarında oturanlarla teker te-
ker tokalaştı. İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan ile tokalaş-
ması sırasında foto muhabir-
lerinin yakın ilgi göstermesi
üzerine Yılmaz, Tantan'a bu
ilgiyle ilgili espri yaptı ve
eliyle yanağına dokundu.
Yılmaz yaptığı konuşma-
da, "Türkiye'nin yoğun gün-
demindcki günlük mesele-
lerden başuu kaldınp sağlık-
lı değerlendirmeler yapıldığı
zaman, Türkiye'nin en ön-
celikli meselesinin eğitim ol-
duğu konusunda herkesin
mutabık kaldığını" belirtti.
'Eğitim, milli davamız'
Devlet Bakanı Hasan Ge-
micide ülkenin zenginlikle-
rinden birinin de çocuklar ve
gençler olduğunu belirterek
çocuklann eğitimüıin, "mil-
li bir dava" olarak görülme-
si gerektiğini kaydetti. Tan-
tan ise devletlerin gücünün
nitelikli insanpotansiyelinin
yüzdesi ile ölçüldüğünü
vurgulayarak nitelikli insan
gücü yetiştirmek için de si-
vil toplum hareketlerinin
öncülüğünün gerektiğini
bildırdi. Kahve köşelerin-
de, sokak aralannda umut-
suz bekleyen insanlann ne-
den umutsuzluğa itildiğini
soran Tantan, "Çünkü, nite-
likkri. onlan umutlandıra-
cak. mücadeieye sokacak ni-
telik verilmemiştir. Sadece
okul eğitimi yeterli değildir"
dedi. Tantan, bakanlık ola-
rak sivil toplum hareketleri-
ne destek verdiklerini kay-
dederek "İnanıyomz ki, si-
viOeşen hareket kendi hak-
kına sahip çıkacakor" dedi.
lann harekete geçiril-
mcsindcn olumlu so-
nuç aJırsak dış borç yü-
kümüz de hafıfler. Ge-
rekli kaynaklan oluştu-
rabilmek ve bölüştür-
mek için elimizden ge-
leni>apacağız" dedi.
Hükümet çalışmala-
n konusunda medyada
yanlış izlenimler yan-
sıtıldığını vurgulayan
Ecevit, sözlerini şöyle
sürdürdü:
'Alternatifsiz
hükümet
4
"Herhangi bir konu
hükümet gündemine
geldi mi > e birkaç gün-
lük tartışma oldu mu,
Türkiye'nin büyük bir
krize girdiği \a da gire-
ceği ha\ ası yay ılmak is-
teniyor. Hükümet çök-
tü çökecek düşüncesi,
işte, nasıl başka aher-
natif hükümet kurula-
bilir, hemen bu konu-
lar üzerinde çalışmalar
başbyor. Ama bir şey
de çıkmıyor. Çünkü bu
hükümetin yerini tuta-
cak bir hükümet henüz
yok. Her tartışmanın
kriz gibi gösterilmesi
yanlış. Örneğin Tele-
kom, TH Y, hububat fı-
yatlan konulan bazı
çe^Telerin, medyanın
kriz beklentilerine ne-
den olmuştu, çok şükür
bunlarıçözdük. Halkı-
mızın sürekli kriz bek-
lentisinde tutulması
ekonomiyi de aksatı-
yor."
Ecevit. banka sayısı-
nın azaltılması süre-
cinde sıkıntılar yaşan-
dığına dikkat çekti.
Özellikle kırsal kesim-
de banka sayısmın
azaltılmasının yanlış
olacağını kurula ilet-
tiklerini bildiren Ece-
vit, Ziraat ve Halk ban-
kalannın şubelerinın
azaltılması konusunda
büyük sıkıntı olduğu-
nu anlattı.
SfFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Kıbrıs'ta Mustafa Akıncı'nın lide-
ri olduğu Toplumsal Kurtuluş Parti-
si, koalisyondan ayrılmak zorunda
kaldı. Mustafa Akıncı'nın partisi,
Kıbrıs konusunda Denktaş'ın çizgi-
sinden farklı bir yol izlenmesini sa-
vunuyordu. "Görülen lüzum üzeri-
ne" Akıno'nın partisi Türkiye'nin is-
teğiyle hükümetten aynldı. Tam bu
günlerde, Denktaş'a muhalefet e-
den Şener Levent'in Avrupa gaze-
tesi bombalandı. Bu arada Ulusal
Halk Hareketi adlı bir örgütün varlı-
ğından söz edildi. Bu örgütün de
Denktaş'ın himayesinde olduğu an-
laşıldı.
Kıbrıs konusunun, önümüzdeki
dönemde ciddi bir krize neden ola-
cağı anlaşılıyor. Kıbrıs Rum kesimi
sonbahardan itibaren Avrupa Birliği
ile üyelik müzakerelerine başlaya-
cak. Iki yıllık bir uyum sürecinin ar-
dından Kıbns Rum kesimi AB üyesi
olacak. Bu süre içinde Türkiye'nin
AB ile üyelik müzakerelerine başla-
ması bile mümkün görünmüyor.
Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi ol-
Kıbns Neden Alevleniyor?
ması, kuzeydeki Kıbrıslı Türkler için
ne gibi sonuçlar doğuracak? Ayrıca
AB üyesi bir Kıbns'la Türkiye ilişki-
lerini nasıl yürütecek?
Türkiye'nin bu konudaki tavrı ise
sertlik yönünde gelişiyor. Önceki
gün Milli Güvenlik Kurulu'ndan ya-
pılan açıklama bu eğilimi yansıtıyor.
Türkiye, Denktaş'a arka çıkarak,
Kıbrıs içindeki muhalifleri sustura-
rak, Avrupa'ya sert mesajlar vererek
Kıbrıs konusunda çözüm anyor.
Ecevit bu çözümün de ne olduğunu
açıkladı: Kıbrıs'ta iki ayrı devlet. Av-
rupa'nın böyle birçözümü kabul et-
mediğini biliyoruz. Ancak, Türkiye
bu oldubittiyi bir şekilde sürdürerek
birçözümeulaşabileceğinidüşünü-
yor.
Diyelim ki Türkiye'nin istediği gibi
Kıbrıs'ta iki devlet kuruldu. Bu dev-
letlerden Kıbns'ın Rum kesimi adam
başına yıllık ortalama 15 bin dolara
sahip. Türk kesimi ise Türkiye'den
gelen paralarla idare eden ve hiçbir
üretici gücü olmayan haliyle, devlet
olduktan sonra ne yapacak? Kaldı
ki zaten şimdi Türk kesiminde res-
men bir devlet var. Onun başında
da Denktaş bulunuyor.
Ancak, bu devleti dünyada kimse
tanımadığı gibi hiçbir ekonomik gü-
ce de sahip değil. Türk kesiminin
bütün giderlerini Türkiye karşılıyor.
Adada bulunan 40 bin Türk askeri
de ayrı bir ekonomik gider olarak
Türkiye'nin bütçesine yazılıyor.
Peki bütün bu dramatik durum
neden ortaya çıkıyor. Türkiye'nin ıs-
rarla üzerinde durduğu gerekçe,
adadaki Türklerin can güvenliği ve
kimlikhakları. Papandreu'nun "On-
lara azınlık hakları tanırız" demesı
de bu güvensizliği arttıracak bir
açıklama olarak gündeme geldi. Bu-
rada iki toplumun eşit haklarını gü-
vence altına alan bir formül buluna-
maz mı? Türkiye'nin bağımsız dev-
lette ısrar etmesi çok doğru mu?
Şimdiki durumdan farklı olmayan
böyle bir çözüm Kıbnslı Türklerin işi-
ne yaramıyor. Türkiye'den gelen
desteklerie yaşamak zorunda kalan
Kıbnslı Türkler, hemen yani başların-
da kendilerinden 5 misli zengin bir
Rum kesimini görerek gıpta ediyor-
lar. Ayrıca, Kıbnslı Türkler, Türki-
ye'den gelen yardımlarla idare et-
mekten mutlu değiller. Bu destek
onlara zaman zaman tatsız olma-
yan bir şekilde Türkler tarafından
hatırlatılıyor da.
••• ' '
Kıbns kazanı yeniden kaynıyor.
Türkiye, statükoyu korumayı amaç-
layan formüller üretiyor. Iki ayrı dev-
let formülünü ortaya atıyor. Ancak
görünen o ki Kıbns Rum kesimi önü-
müzdeki yıllarda AB'ye üye olacak.
AB'nin desteğini de alınca daha
sağlam bir statüye kavuşacak. Kıb-
rıslı Türkler ise Denktaş lidertiğinde-
ki devletleriyle ne yapabilirler? Bu-
rada şöyle bir durum daha ortaya çı-
kacak: Kıbns'ın AB'ye üye olmasıy-
la birçok Kıbrıslı Türk, AB vatanda-
şı olmak için harekete geçecek. Bu
vatandaşlığın nimetlerinden yarar-
lanmak isteyecek.
Kıbns konusunu askeri bir sorun
olmaktan çıkarıp siyasi bir sorun
olarak görsek bu konuyu "milli ta-
bu" kabul etmeden enine boyuna
tartışsak. En önemlisi de bugüne
kadar başarısızlığı kanıtlanmış
Denktaş formülüne takılıp kalma-
sak...
Çünkü Denktaş'ta ısrar eden Tür-
kiye, hem kendisi çok zarar gördü
hem de Kıbrıslı Türklerin zarar gör-
mesine neden oldu. Zaman giderek
daralıyor. Bu konu Türkiye'nin başı-
nı çok ağrıtacak. Sonunda yeniden
her konuda olduğu gibi "milli öfke-
lere" kapılıp portakal, elma sandık-
ları tepelemeye başlayacağız.
Kıbns'ta statükoda ısrar etmenin
bu ülkeye ne yarar getirdiğini anla-
yabilmiş değilim.