11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2001 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Siyah-Beyaz ve Gni Yaşamak öğrenmek demek, hiç değilse algı- layabilen beyinler için. Yaşamın dersleri, hertür- lü uyarıdan daha etkili. Bu yüzden demiş olma- lılar "Bir musibet bin nasihatten evladır" sözü- nü. Keşke öyle olmasaydı da insanlar musibetle- ri yaşamak zorunda kalmayaydılar. Türkiye'nin içindeyuvarlandığı vesanıyorum, tüm boyutlartnı hâlâ tam olarak kavrayamadığı krizin tek olumlu yönü, bir nasihatten evla bir musibet olma niteliği. Sanırım yaşadıklarımız, artık dünyaya bakışı- mızda kimi yeni yaklaşımları zorunlu kılıyor. Yok- sa, karşı karşıya bulunduğumuz olayları değil çözmek, okumamız bile mümkün olmaz. Yaşamı siyah ya da beyazdan ibaret sanan bir ülkede çözüm bulmak güçtür. Demokrasi benzeri rejimimizin ilk aşaması olan 1950-60 dönemini böyle geçirdik. Demok- rat Partililere göre, Menderes'in önderliği ve yaptıkları hep iyiyi, yani beyazı; karşı taraf ise tü- müyle kötüyü, yani siyahı oluşturuyordu. CHP içın ise Inönü ve partisi iyi, yani beyaz; karşı taraf ise siyahtı. Kahveleri. camileri bu siyah-beyaz tanımına göre ayrılmış bir toplum, on yılı heba etti ve ken- dine göre siyahların ortadan kaldırılmasıylaso- runların çözüleceği yanılgısına düştü. • • • • Yaşadığımız krizde, nafile siyah-beyaz tutku- sundan kurtulup dünyanın çok renkli olması gi- bi, olayların da çok yönlü olduğu gerçeğini gör- mek zorundayız. Piyasaların allak bullak olma sinyallerini ver- diği bir sırada, bunun suçunu yalnız "kötülerin!" sırtına yükleyerek "Bizim 'beyaz' tarafın söyle- diklerine uyulsaydı kriz çıkmazdı" demenin bir anlamı yok. Piyasa acaba, salt buğday taban fiyatı konu- sundaki tartışma yüzünden mi bu hale geldi? Beyaz Derviş'in söylediklerine siyah tarım ba- kanı karşı çıktığı için mi kriz derinleşiyor? Başka ülkelerde, tarım üreticisi desteklenmi- yor mu? Kimi ülkelerden ıthal ettiğimiz yıida 1- 2 milyon arasında değişen buğdayın "ucuz!"f\- yatında, o ülkelerin ihtiyaç fazlasına uyguladığı, bir anlamda üreticisine verdiği sübvansiyonun etkisi yok mu? Bakanlığın istediği fiyatın, Kansas borsası fi- yatı üzerine 20 dolar nakliye ve sigorta gibi mas- raflar eklenip üzerine yüzde 20 eklenince çıkan normal bir hesap sonucu olduğunu söyleyen yansız uzmanlar yok mu? Bütün bunlar, uzmanların datartıştıkları konu- lar. Ama şurası kesin ki, buğday taban fiyatı ko- nusunda, Hüsnü Yusuf Gökalp'i salt suçlu, Derviş'i tümüyle haklı görerek çıkamayız işin içinden. Hazine'nin ihalesinin fiyasko ile sonuçlanma- sını salt bu olaya bağlayamayız. • • • Derviş'in her söylediğinin doğru olduğunu sa- nanlar ne kadar yanılıyorlarsa, yapılmasını öner- diği bütün değışikliklerin hepsinin IMF çıkarına olduğunu ileri sürenler de o kadar yanılıyorlar. Bunların bir kısmını Derviş olmadan da yap- saydık, bugünkü durumadüşmeyebilirdik. Üre- timi öne çıkarıp verimlilik kavramını gündemimi- ze çoktan almış olmalıydık. Ama bütün bunlar, Şeker Yasası'nı gözü ka- palı geçirmemizi, "Sanayi Bölgeleri Vasas;"nın sakıncalarını görmezden gelip bir anlamda ham hum şaralop kabul etmemizi gerektirmiyor. Kısacası, her olayı kendi başına doğrulan ve yanlışları ile ele alıp, siyah-beyaz karşıtlığı sap- lantısından kurtulup aradaki gri alanı iyi incele- memiz gerekiyor. Adalet Bakanı Laheyde Türk: Suçu yaratan boşluklar kaldınlmalı AMSTERDAM (AA) - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk. yolsuzlukla mücadele- de yalnızca yolsuzluk yapanlan cezalandır- manın yeterli olmadı- ğını, suçu yaratan boş- luklann ve yolsuzluk koşullannın kaldırıl- masının da suçlulann cezalandınl- ması kadar önemli oldu- ğunu söyledi. Hollan- da"nın Lahey kentinde de- vam eden "Yolsuzlukla Miicadele \e Dürüstlüğün Korunması Küresel Foru- mu" toplantı- larına katılan Türk. dün öğ- leden sonraki bakanlar oturumunda yaptığı konuşmada. küresel leşmenin getir- diği yeni yapılanma içinde devletin gerek- siz yüklerden arındınl- masının zorunlu oldu- ğunu belirtti. Küresel- leşme ve iletişim tek- nolojisindekı gelişme- Bakan Türk, devle- tin gereksiz yükler- den arındırüması gerektiğini söyledL lerin. malın ve paranın akı^ını hızlandırdığını \e gelişmelerin sağla- dığı bu kolaylıklann, kötü niyetli kişiler ta- rafından suç işlemekte kullanıldığını belirten Türk. bu hızlı ve kar- maşık trafikte kara pa- ra ile ak parayı, gerçek ticaret ile kaçakçılığı ayırmanın zorlaştığını, suç örgütleri- nin ve suça eğilimli in- sanların elle- rinde önemli miktarlarda haksız kazanç birikmesine yol açtığmı anlattı. Türk, sorunun ulus- lararası bir özellikkazan- dığına dikkati çekerek yol- suzluğun, küreselleşen dünyada. giderek yo- ğunlaşan uluslararası ilişkiler ağı içinde çe- şitli ülkelerin vatan- daşları ve işletmeleri tarafından değişik ül- kelerde işlenebilen bir suç haline geldiğini kaydetti. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, bugün Floransa'da düzenlenen bir konferansa katılacak Derviş, Kemalizmi anlatacak Kemal Derviş, Avrupa Üniversitesi'nde Türki- ye'nin Avrupa için ne ka- dar önemli olduğuna iliş- kin bir konuşma yapacak. NİLGÜN CERRAHOĞLU ROıMA - Ekonomiden so- rumlu Devlet Bakanı Kemal Deniş. bugün Floransa'da Av- rupa Universitesi'nde düzenle- nen bir konferansa katılarak Türkiye ve Avrupa'yla ilgili bir konuşma yapacak. Den iş. "Av- rupa'nın Akdeniz ekseninin ne kadar önemli olduğunu anlat- maya çalışacağun. Ve biraz ikti- sadın da dışına çıkarak Türki- ye'nin kültürler arası köprü, Av- rupa, Akdeniz \e Ortadoğu'yu bir araya getiren çok önemli bir işlevi olduğunu ve Türkiye'de Kemalizmin başansı üzerine bir konuşma yapacağjm" dedi. 2 günlük bir ziyaret için dün Italya'ya giden Derviş, Atatürk • Iki günlük ziyaret için Italya'ya giden Kemal Derviş, yeni kurulacak hükümette Ekonomi Bakanlığı'nı yürütmesi beklenen Giulio Tremonti ile görüştü. Görüşmenin olumlu geçtiğini belirten Derviş, "Ben onlara ekonomik programı, onlar da bana Italya'nın ekonomik durumunu anlattılar" dedi. Havalimanı'nda yaptığı açıkla- mada, Italya'da yapacağı temas- larda ilişkileri gözden geçire- ceklerini ve programı tekrar an- latacağını söyledi. Derviş, sa- nayileşmiş 7 Batılı ülkenin oluş- turduğu G-7 Grubu'nun dönem başkanlığını yapan ltalya"nın haziran ayı sonunda G-7 zirve- sine ev sahipliği yapacağını anımsatarak Italya'nın bu açı- dan dünya ekonomisinde şu an- da çok önemli işlevi olduğuna dikkati çekti. Italya'nın başkenti Roma'ya beraberinde bir heyetle gelen Derviş, ilk olarak ttalyan Mec- lisi'ne giderek yeni kurulacak hükümette ekonomi bakanlı- ğı'nı yürütmesi beklenen Gi- ulio Tremonti ile özel bir gö- rüşme yaptı. Ekonomik programı anlattı Derviş. Forza Italya Parti- si'nınçalışmaodasındayapılan ve yaklaşık yanm saat süren gö- rüşme sonrasında basma yaptı- ğı açıklamada, "Çok olumlu ve iyi bir görüşme oldu. Ben onla- ra ekonomik programı anlat- tun, onlar da bana Italya'nın ekonomik durumunu ve 2002 yılında Euro'ya geçme hazırhk- lannın ne aşamada olduğunu anlattılar" dedi. Derviş, Italya'nın ekonomik açıdan Türkiye'ye her zaman destek olduğunu belirtirken Tremonti'yi Türkiye'ye davet ettiğini, Tremonti'nin de zaten programında Türkiye ziyaretı- nin bulunduğunu ve en kısa za- manda geleceğini söylediğini kaydetti. Derviş, Italyan Mec- lisi'ne yaptığı ziyaret sırasın- da, halen dışişleri bakan yar- dımcılığı görevini yürüten Umberto Reanieri ile de aya- küstü sohbet etti. 'Gezimj iptal etmem' Derviş, dün akşam saatlerin- de Devlet Bakanı Yiiksel Yato- va'nın istifa haberi üzerine gaze- tecilerin sorulannı yanıtladı. Derviş, olaydan yeni haberdar olduğunu, ama "çok ciddi bir kriz olmadıkça" gezisini kese- rek Türkiye'ye dönmeyi düşün- mediğini belirtti. Derviş, bir ga- zetecinin "Yalova'nın istifasını ciddi olay olarak görmüyor mu- sunuz" şeklindekı sorusuna "Hayır" yanıtını verdi. Derviş, Avrupa Üniversitesi Enstitü- sü'nün düzenlediği konferansa katılmak üzere bugün Floransa kentine geçecek. JYİHP'LİYAHNİCİ: 'Beyaz Enerji' sulandınldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Şev- ketBülent Yahnki. Türkiye de "Beyaz Enerji" \ e diğer soruşturmalarla ilgi- li çok şey yazıldığını. hukuka aykın olarak kamuoyuna yansıtıldığını be- lirterek "Ben bu işleri sulandırdığunı- n düşünüyorum" dedi. Enerji operasyonlarına ilişkın so- rular üzerine Yahnıci. yargıya ıntikal eden konularda MHP'nın konuşma- ma kararının sürdüğünü söyledi. Bunlann hepsinin soruştunna ölçü- sündeki konular olduğunu kaydeden Yahnici. "Bunlann üzerindesözsarf etmemek gerekir. Herkes sarf edı- yor, siz de sarf edın' derseniz,bizsarf etmemek ve hukuka sa> gı konusun- daki kararuhğunızı devam ettirece- ğiz. Medyaya da ta>si\em, çok fazla bu işleri, netice ahnmadan tazia kur- calamamaknr. Çünkü de\ am etmek- te olan bu soruşturmaların sulanma- suıa sebep oluyor" dedi. Erdal Inönünün genel başkan, Kemal Deniş" in ise başbakan olaca- ğına ilişkin siyasi oluşumdan söz edildiğinin anımsatılması üzerine Yahnici. "Şu anda doğmanuş çocu- ğa don biçmenin bir anlamı yok" dı- ye konuştu. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ASBAKAN ECEVİT: Her tartışma kriz değil ANK4RA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Bülent Ecevit, "her tartışmanın kriz gibi gösterilmesini" eleştı- rirken "Hükümet çök- tü çökecek, başka aker- natif hükümet kurula- bilir mi, hemen çalış- malar başlatıhyor. A- ma bir şey ortaya çıka- nlamıyor. Çünkü bu hükümetin yerini tuta- cak bir hükümet henüz Türkiye'de yok" dedi. Ecevit, grup toplan- tısında yaptığı konuş- mada, ikinci yıhnı dol- duran hükümetlerinin "en uzun ömürlü, en uyumlu koaüsyon hü- kümetiolduğunu" vur- guladı. Ekonomik du- rumu değerlendirirken dış kaynak sorununun büyük ölçüde çözüm- lendiğine dikkat çeken Ecevit. "Artık önü- müzdeki en büyük so- run, iç kaynağı hareke- te geçirmek. Türkiye çok ağır bir dış borç yü- kü alhnda. tç kaynak- Eğitim Parkı'nın açılışında ANAP lideri ve İçişleri Bakanı yumuşama sinyali verdiler Yütnaz-Tantan yakuüaşnıası İçişleri Bakanı Tantan ile tokalaşması sırasuıda foto muhabüierinin >akuı ilgi gös- termesi üzerine \ dmaz. Tantan'a bu ilghe ilişkin espri yapn. (Fotoğraf: AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Semahat Arsel ve Dr. Nüsret Arsel"in bağışla- nyla Etimesgut'ta yaptınlan ve Türkiye Eğitim Gönüllü- leri Vakfı'na bağışladıkları Eğitim Parh dün düzenlenen törenle hizmete açıldı. Töre- ne katilan ANAP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardımcı- sı Mesut Yılmaz. alana geli- şi sırasında protokolün ön sı- ralarında oturanlarla teker te- ker tokalaştı. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile tokalaş- ması sırasında foto muhabir- lerinin yakın ilgi göstermesi üzerine Yılmaz, Tantan'a bu ilgiyle ilgili espri yaptı ve eliyle yanağına dokundu. Yılmaz yaptığı konuşma- da, "Türkiye'nin yoğun gün- demindcki günlük mesele- lerden başuu kaldınp sağlık- lı değerlendirmeler yapıldığı zaman, Türkiye'nin en ön- celikli meselesinin eğitim ol- duğu konusunda herkesin mutabık kaldığını" belirtti. 'Eğitim, milli davamız' Devlet Bakanı Hasan Ge- micide ülkenin zenginlikle- rinden birinin de çocuklar ve gençler olduğunu belirterek çocuklann eğitimüıin, "mil- li bir dava" olarak görülme- si gerektiğini kaydetti. Tan- tan ise devletlerin gücünün nitelikli insanpotansiyelinin yüzdesi ile ölçüldüğünü vurgulayarak nitelikli insan gücü yetiştirmek için de si- vil toplum hareketlerinin öncülüğünün gerektiğini bildırdi. Kahve köşelerin- de, sokak aralannda umut- suz bekleyen insanlann ne- den umutsuzluğa itildiğini soran Tantan, "Çünkü, nite- likkri. onlan umutlandıra- cak. mücadeieye sokacak ni- telik verilmemiştir. Sadece okul eğitimi yeterli değildir" dedi. Tantan, bakanlık ola- rak sivil toplum hareketleri- ne destek verdiklerini kay- dederek "İnanıyomz ki, si- viOeşen hareket kendi hak- kına sahip çıkacakor" dedi. lann harekete geçiril- mcsindcn olumlu so- nuç aJırsak dış borç yü- kümüz de hafıfler. Ge- rekli kaynaklan oluştu- rabilmek ve bölüştür- mek için elimizden ge- leni>apacağız" dedi. Hükümet çalışmala- n konusunda medyada yanlış izlenimler yan- sıtıldığını vurgulayan Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Alternatifsiz hükümet 4 "Herhangi bir konu hükümet gündemine geldi mi > e birkaç gün- lük tartışma oldu mu, Türkiye'nin büyük bir krize girdiği \a da gire- ceği ha\ ası yay ılmak is- teniyor. Hükümet çök- tü çökecek düşüncesi, işte, nasıl başka aher- natif hükümet kurula- bilir, hemen bu konu- lar üzerinde çalışmalar başbyor. Ama bir şey de çıkmıyor. Çünkü bu hükümetin yerini tuta- cak bir hükümet henüz yok. Her tartışmanın kriz gibi gösterilmesi yanlış. Örneğin Tele- kom, TH Y, hububat fı- yatlan konulan bazı çe^Telerin, medyanın kriz beklentilerine ne- den olmuştu, çok şükür bunlarıçözdük. Halkı- mızın sürekli kriz bek- lentisinde tutulması ekonomiyi de aksatı- yor." Ecevit. banka sayısı- nın azaltılması süre- cinde sıkıntılar yaşan- dığına dikkat çekti. Özellikle kırsal kesim- de banka sayısmın azaltılmasının yanlış olacağını kurula ilet- tiklerini bildiren Ece- vit, Ziraat ve Halk ban- kalannın şubelerinın azaltılması konusunda büyük sıkıntı olduğu- nu anlattı. SfFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Kıbrıs'ta Mustafa Akıncı'nın lide- ri olduğu Toplumsal Kurtuluş Parti- si, koalisyondan ayrılmak zorunda kaldı. Mustafa Akıncı'nın partisi, Kıbrıs konusunda Denktaş'ın çizgi- sinden farklı bir yol izlenmesini sa- vunuyordu. "Görülen lüzum üzeri- ne" Akıno'nın partisi Türkiye'nin is- teğiyle hükümetten aynldı. Tam bu günlerde, Denktaş'a muhalefet e- den Şener Levent'in Avrupa gaze- tesi bombalandı. Bu arada Ulusal Halk Hareketi adlı bir örgütün varlı- ğından söz edildi. Bu örgütün de Denktaş'ın himayesinde olduğu an- laşıldı. Kıbrıs konusunun, önümüzdeki dönemde ciddi bir krize neden ola- cağı anlaşılıyor. Kıbrıs Rum kesimi sonbahardan itibaren Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine başlaya- cak. Iki yıllık bir uyum sürecinin ar- dından Kıbns Rum kesimi AB üyesi olacak. Bu süre içinde Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine başla- ması bile mümkün görünmüyor. Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi ol- Kıbns Neden Alevleniyor? ması, kuzeydeki Kıbrıslı Türkler için ne gibi sonuçlar doğuracak? Ayrıca AB üyesi bir Kıbns'la Türkiye ilişki- lerini nasıl yürütecek? Türkiye'nin bu konudaki tavrı ise sertlik yönünde gelişiyor. Önceki gün Milli Güvenlik Kurulu'ndan ya- pılan açıklama bu eğilimi yansıtıyor. Türkiye, Denktaş'a arka çıkarak, Kıbrıs içindeki muhalifleri sustura- rak, Avrupa'ya sert mesajlar vererek Kıbrıs konusunda çözüm anyor. Ecevit bu çözümün de ne olduğunu açıkladı: Kıbrıs'ta iki ayrı devlet. Av- rupa'nın böyle birçözümü kabul et- mediğini biliyoruz. Ancak, Türkiye bu oldubittiyi bir şekilde sürdürerek birçözümeulaşabileceğinidüşünü- yor. Diyelim ki Türkiye'nin istediği gibi Kıbrıs'ta iki devlet kuruldu. Bu dev- letlerden Kıbns'ın Rum kesimi adam başına yıllık ortalama 15 bin dolara sahip. Türk kesimi ise Türkiye'den gelen paralarla idare eden ve hiçbir üretici gücü olmayan haliyle, devlet olduktan sonra ne yapacak? Kaldı ki zaten şimdi Türk kesiminde res- men bir devlet var. Onun başında da Denktaş bulunuyor. Ancak, bu devleti dünyada kimse tanımadığı gibi hiçbir ekonomik gü- ce de sahip değil. Türk kesiminin bütün giderlerini Türkiye karşılıyor. Adada bulunan 40 bin Türk askeri de ayrı bir ekonomik gider olarak Türkiye'nin bütçesine yazılıyor. Peki bütün bu dramatik durum neden ortaya çıkıyor. Türkiye'nin ıs- rarla üzerinde durduğu gerekçe, adadaki Türklerin can güvenliği ve kimlikhakları. Papandreu'nun "On- lara azınlık hakları tanırız" demesı de bu güvensizliği arttıracak bir açıklama olarak gündeme geldi. Bu- rada iki toplumun eşit haklarını gü- vence altına alan bir formül buluna- maz mı? Türkiye'nin bağımsız dev- lette ısrar etmesi çok doğru mu? Şimdiki durumdan farklı olmayan böyle bir çözüm Kıbnslı Türklerin işi- ne yaramıyor. Türkiye'den gelen desteklerie yaşamak zorunda kalan Kıbnslı Türkler, hemen yani başların- da kendilerinden 5 misli zengin bir Rum kesimini görerek gıpta ediyor- lar. Ayrıca, Kıbnslı Türkler, Türki- ye'den gelen yardımlarla idare et- mekten mutlu değiller. Bu destek onlara zaman zaman tatsız olma- yan bir şekilde Türkler tarafından hatırlatılıyor da. ••• ' ' Kıbns kazanı yeniden kaynıyor. Türkiye, statükoyu korumayı amaç- layan formüller üretiyor. Iki ayrı dev- let formülünü ortaya atıyor. Ancak görünen o ki Kıbns Rum kesimi önü- müzdeki yıllarda AB'ye üye olacak. AB'nin desteğini de alınca daha sağlam bir statüye kavuşacak. Kıb- rıslı Türkler ise Denktaş lidertiğinde- ki devletleriyle ne yapabilirler? Bu- rada şöyle bir durum daha ortaya çı- kacak: Kıbns'ın AB'ye üye olmasıy- la birçok Kıbrıslı Türk, AB vatanda- şı olmak için harekete geçecek. Bu vatandaşlığın nimetlerinden yarar- lanmak isteyecek. Kıbns konusunu askeri bir sorun olmaktan çıkarıp siyasi bir sorun olarak görsek bu konuyu "milli ta- bu" kabul etmeden enine boyuna tartışsak. En önemlisi de bugüne kadar başarısızlığı kanıtlanmış Denktaş formülüne takılıp kalma- sak... Çünkü Denktaş'ta ısrar eden Tür- kiye, hem kendisi çok zarar gördü hem de Kıbrıslı Türklerin zarar gör- mesine neden oldu. Zaman giderek daralıyor. Bu konu Türkiye'nin başı- nı çok ağrıtacak. Sonunda yeniden her konuda olduğu gibi "milli öfke- lere" kapılıp portakal, elma sandık- ları tepelemeye başlayacağız. Kıbns'ta statükoda ısrar etmenin bu ülkeye ne yarar getirdiğini anla- yabilmiş değilim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle